23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 6 TEMMUZ2005CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 En 500'ler.••• Recep Tayyip Erdoğan, "Dûnyanın en iyi 500 üniversitesi listesine girebilen üniversitemiz yok" diyor ya, CHP Uşak Milletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu da ona soruyor: "Dünyanın 'en zengin 500 kişisi, listesine giren işadamlanmız olduğu, 'en büyük 500 firması listesine giren fırmalanmız da olduğu halde araştırma-geliştirme harcamalan, aldıkları patent sayısı gibi kıstaslara göre hazırianan uluslararası listelerde firmalarımızın görülmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kamu kaynaklarıyla uzun yıllardır desteklenip teşvik edilen şirketlerimizin hiçbirinin teknoloji üretiminde uluslararası varlık ve başan gösteremeden zenginler ve büyük firmalar yaratması durumu, sizin sanayi ve ekonomi politikalannızı etkiliyor mu? Nasıl?" Bir soru daha: "Ucuz işgûcüyle üretilen ucuz ürüne dayalı rekabet gücüyle mi, yoksa daha ağırlıklı olarak değehi işgücüne, araştırma ve geliştirmeye (Ar-Ge) dayalı teknoloji üreten bir rekabet gücüyle mi ülkemiz sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye ve yüksek yaşam standartlanna kavuşabilir? Yanıtınızı destekleyen politikalarınız satırbaşlarıyla hangileridir?" Sahi, hangileridir? IS1K KANSU Ulusal Davaya Müdahil OlalımKamu Işletmeciliğini Ge- liştirme Merkezi Vakfı'na (KİGEM) göre, IMF niyet mektuplan ite stand-by dü- zenlemeleri "bir sömürge ülkesinin iç yapısını dü- zenlermiş gibi yasama ve yürütmeye, hatta yargıya müdahaleyi içeren koşul- lar" da taşıyor. Kanrtlan or- tada: "Emeklilik Reformu Ya- sa Tasansı ile emekliliğe esas asgariyaş sınınnın ve ödenen asgariphm tutar- lannın yükseltilmesi, prim ödeme gün sayısının art- tınlması, ortalama emek- lilik aylık bağlama oranı- nın düşürülmesi, sosyal güvenlikkurumlannın sağ- lıksız bir yapıda birieştiri- lerek özel sağlık sigorta şirketlerinin teşvik edilme- si, Gelir Idaresi Yasası ile gelir idaresinin Duyün-u Umumiye'yi andınr şekil- de Maliye Bakanlığı'na 'ya- n-özerk' olarak bağlı bir idare olarak yapılanması, fınansal hizmetler üzerin- den alınan Banka ve Si- gorta Muameleleri Vergi- si'nin kaldınlması, bunun yaratacağı açığın halktan yeni vergrterte te/afî edilme- si; Bankacılık Kanunu re- formu ile kamu bankalan- nın özelleştirilmesi ve özel bankalann sermaye yapı- lannın güçlendirilmesi; ta- nm alanında destekleme alımlannın kakJınlması, köy- lünün üretimsizlige teşvik ediimesi; ekonominin te- mel direği niteliğindeki KlT'lerin özelleştirilmesi adı altındapeşkeş çekHme- si, çalışanlann açlık ve se- falete tenk ediimesi, hep- sinden önemlisi Türkiye Cumhuriyeti'nin üniterya- pısını tehlikeye atan mer- kezi yönetim ile yerel yö- netimler arasındaki görev dağılımı politikaları IMF'den alınacak kredile- rin şartian olmaktadır." KİGEM, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriye- tt'nde hiçbir şekilde göre- vi veyetkisi olmayan Dev- let Bakanı ve Merkez Ban- kası Başkanı tarafından im- zalanan bu düzenlemele- rin anayasaya ve hukuka aykın olduklan gerekçesiy- le iptali için dava açarken bir de çağn yaptı: "Davaya konu edilen 26 Nisan 2005 tarihli niyet mektubu ve 11 Mayıs2005 tarihli stand-by düzenle- mesi, tüm yurttaşlan ilgi- lendiren bir ekonomik, si- yasal, toplumsalprogram- dır ve 'menfaat ihlali'n/n çok ötesinde, heryurttaş için doğrudan 'hak kaybı' yaratan işlemler olduğun- dan, duyariı bütün yurt- taşlanmızı, kurum ve kuru- luşlanmızı bu davaya mü- dahil olmaya davet ediyo- ruz." Bu dava, bizim ulusal davarruzdır! Sahip çjkalım... Kafa Bildik "o kafa" kervanına katılan katılana... 1993-94'te Türk Telekom özelleşseymiş ekonomi tarihimiz başka yazılacakmış, geçmişte "salt politik televolecilik, şovenizm, sözde milliyetçilik ve diğer bazı yanlış davranışlar Telekom'un özelleştirmesine mani" olmuşmuş... Yazının başlığı da şöyle: "Türkiye galiba bu kez Telekom'dan kurtuluyor." Yazıyı yazan kim? Eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel... Hani, Merkez Bankası Başkanı iken daJgalı kura geçilen 21 Şubat 2001 'den iki gün önce Halk Bankası'ndaki 52 milyar liralık hesabından kurtulup liralannı dolara çeviren Gazi Erçel var ya, işte o. Kısacık Hazır, ABD'nin denetimindeki Irak'ın kuzeyi yolgeçen hanı olmuşken Recep Tayyip Erdoğan da konuya teğet geçmiş: "Sınır ötesi harekât hakkını uluslararası yasalar da tanıyor. Yeri geldiğinde sınır ötesi harekât yapabilirsiniz. Bakın ne Teğet geçmek diyorum, ihtiyaç duyulduğunda, şartlar gerektirdiğinde olur. Gerektiğinde tabii; durup dururken olmaz, bir şeyler olduğu zarnan herhalde Türkiye de üzerine düşeni muhakkak yapacak. Temenni ederiz ki öyle bir şart oluşmasın." 8.5 milyar dolar karşılığı Irak'ın kuzeyine girmeme sözünü veren gizli anlaşmalara imza atılırsa, ancak böyle konuşulabilir işte... SHP'nin Göpkemli 2. Olağan Kurultayı'ndan İzlenimler PERİHAN ERGUN Yazının başlığı kimseleri şa- şırtmasın. Yanm asırdırCHP, SO- DEP ve SHP olağan ve olağanüs- tü kurultaylannı izlemiş bir kişi- yim. 26 Haziran 2005 günü An- kara Selim Sırn Tarcan Spor Sa- lonu'ndayapılan SHP 2. Olağan Kurultayı'ndaki düzeyli, görkem- li, tüm sol ve sosyal demokrasi- ye inanmış kişilerin övünçle gü- ven duyabilecekleri bu nitelikte- ki bir kurultayı ilk kez yaşadım. O sabah toplantı salonuna gir- diğimde kendimi özenle hazır- lanmış bir düğün salonunda san- dım. Basına, milletvekillerine, MYK, PM üyeleriyle MDK üyele- rine hazırianmtş olan spor saha- sındaki masa ve koltuklar beyaz saten örtülerle döşeli, çok yıldız- lı bir otelin yemek salonu gibiy- di. Beyaz-kıımızı balonlarla süs- lenmiş olan tavandan sanki ışık- larsaçılıyordu. Yükseltideki divan ve seslendirme düzeninin üstün- de, Atatürk'ün portresinin ya- nında "Türkiye'nin iki yakasını biraraya getireceğiz" yazısı yer almıştı. Tribünlerin dört bir ya- nındaki partinin tüzük ve prog- ramındaki özsöz niteliğindeki pankartlar kurultaya geldiğimizi hatıriatıyordu. Divanın belirtilmesi ve günde- megeçilmesi beklenirken sunu- lan ve diksiyonlan çok güzel olan iki kadın üç gencin müzik eşliğin- de seslendirdikleri çoğu evren- sel şairimiz Nâzım Hikmet'ten seçilmiş şiirlerle, bekleme zama- nı sanatla iç açıcı oluyordu. İlk gençlik çağlarında TMGTyle siyasete ve sosyal da- yanışmaya katılan Istanbul Mil- letvekili Ahmet Güryüz Keten- ci'nin oybirliğiyle dıvan başkan- lığına seçilmesi ve divanın şekil- lenmesiyle kurultay gündemine geçildi. Ketenci'nin gündem içe- riğindeki Türkiye'nin sonjnlarına değinen coşkulu önsüzü sırasın- da kurultavın onursal başkanı Sn. Erdal Inönü ile SODEP'in kurucu başkanı Sn. Cezmi Kar- tay kurultayı onurlandırdılar. O anda salunu alkışlar, coşkulu mutiuluk sesleri dakikalarca dol- durdu. Bir süre sonra da genel başkan Murat Karayalçın gel- di, üye ve delegelerin sesleniş- lerini selamlarken ilk durağı Sn. Inönü ile Kartay'ın yanı oldu. On- lara hoş geldiniz dedikten son- ra hazırdakileri selamlayarak sa- londaki yerini aldı. Divan başkanının sunduğu gündemin başında slayt göste- risi vardı. Gösteride devrim tını- larmı veren müzik eşliğinde so- hjn tüm komünist, sosyalist, sos- yal demokrat, eternasyonaiist- lerini Karl Marx'tan başlayıp F. Kastro'ya kadar liderlerine, biz- den de Behice Boran ve arka- daşlarına saygı amaçlanmıştı. Türkiye'de inançlan ve söylem- leri nedeniyle Deniz Gezmiş ve arkadaşlanndan başlayarak şe- hit edilen Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu slaytlayaşatıldı. Mumcu'nunsu- numu sırasında salondaki teza- hürat had safhadaydı. Sonunda; cumhuriyetimizin kurucusu, çağ- daş toplumun oluşturucusu ulu önder Atatürk ve sırasıyla başta Ismet Inönü olmak üzere dava arkadaşlan ekranayansıdığında gozyaşlanyla alkışlar birbirine ka- nşmıştı. Uzun bir sessizlikten sonra konuşmasını yapmak üze- re Sn. Karayalçın kürsüye davet edildi. Başkanın iki buçuk saate yakın zaman dilimindeki konuş- ması tüm salondakilerce yerieri- ni terk etmeksizin dikkatle din- lendi, alkışlı onaylarla sürdü. Konuşması özetle, siyasi du- rum, devlet yapısı, toplumsal ba- nş, yoksulluk, işsizlik, "yoksullu- ğu yeneceğiz, işsizliğin üstesin- den geleceğiz, Türkiye'nin iki ya- kasını biraraya getireceğiz.." ka- rarlılığıyta, komşularla bartş, Av- rupa Birliği (kişiliğimizi yrtirme- den), siyasette yeniden yapılan- ma ve parti çalışmalan kapsamın- daydı. Sn. Inönü ile Sn. Kartay bu söylemi sonuna dek dikkatle iz- lediler, konuşmanın bitiminde coşku gene çok yüksekti. Sn. Onursal Başkanımızla Sn. Kartay vedalaşmak ve kutlamak için Ka- rayalçın'ın yanına geldiklerinde üyelerin tümü sevgi gösterileriy- le onlan uğurladılar. Sonuç ola- rak bu kurultayda SHP'nin cum- huriyetin kutsal üçlemesi olarak gördüğü, "devletintektiği", "ulu- sun tümlüğü", "yurdun bölünmez bütünlüğü" ve laik devlet inancı bütünüyle ortaya konmuştur. Solun, 3 Kasım seçimleri ve er- tesinde kan kaybedişi göriinen köydür. Kılavuzu da tüm sol ve sosyal demokratlann doğal sü- reçle gelen birleşmeyi kesinlik- le düşünüp uygulamasıdır. Son yılların, aylann, günlerin -kör kör parmağım gözüne- olaylan da bunun kesin kanrtlandır. Omeğin; milli eğitimde yaşken eğrilen ço- cuklanmıza zorunlu din dersle- ri, toplu namaz gösterileri bir yı- ğın ömeklemeyle şeriata ısındır- ma girişimleri, kamu alanlarıyla üniversitelerde dini siyasetin sim- gesi olan sıkmabaşa (türban) öz- gürlük amacıyla ellerinde kutsal kitabı da alet ederek Çankaya'ya yürüyüşler, Diyarbakır'da şeriat kıyamcısı Şeyh Sait'i anma mi- tingleri yapmalar. Emperyalist güçlerin bize giydirmek istedik- leri ılımlı Islam esvaplanna bürün- mede sakınca görmemeler 27 Haziran 2005 günlü Radikal ga- zetesinde Neşe Düzel'in Bilgi Ünv. Öğretim Uyesi Doç. Dr. Ay- kut Kansu'dan alıntıladığı Ata- türk'ün tüm yenileştirme ve çağ- daşlaştırmayla yarattığı cumhu- riyetimizin yapı taşlarının inkân, "Ata, dış politikada Batı yanlısı olup, siyasi, sosyal ve ekonomi politikada özgürlükçü ve mo- demistdeğildi. Kemalistlerin en büyük korkusu, Türkiye'ye Batı prensiplerinin, kapitalizmin gel- mesidir. Kemalistler, siyasi re- kabetin olmadığı, Meclis'in ken- di iradesiyle işyapamadığı bir re- jim istiyoriar" gibi zırvalarla art ni- yetlerini açığa vuruyorlar. Alıntı- larda o kadar ileri gidiliyor ki gü- ya Atatürk'ün bütün yenileştirme uygulamalan Ittihatçılann zoruy- laymış, cumhuriyeti bile onlar bastırarak ilan ettirmişler. Bir Iz- mirsuikastını, M. Kemal'in senar- yosudur demedikleri kalmış. Okuduğum satırlardadoçent be- yin cumhuriyetin kuruluş yılla- nnda cumhuriyetçilerin Makya- velistçe kapitalizme yol verme- yişine çok bozulmuş olduğunu gördüm. Etrafımızı kuşatan ateş çem- beri Atatürk'e dokunamıyor. Ata- türkçüleri ve devrimleri kıskaca almaya çalışıyor. Bu ülkenin sol, demokrat, yenilikçi, aydınlan- maya, cumhuriyetin devrimleri- ne inanmış insanları -bir olalım, iri olalım ve diri olalım- artık ger- çekleri görelim. El ele verelim, birlikte cumhuriyetimize sahip çıkalım. Eti ElektrometaJurji Genel Müdürlüğü'ne bağlt Fethiye'deki Üçköprü Maden Işletmesi 370 dönüm arazisi, 12 krom sahası ile geçen yıl özelleştirme sonucu Aksu Madencilik'e teslim edilmiş. Ihalede en yüksek teklifleri veren iki rakip Aksu Madencilik ile Ozdoğu Inşaat firmalan, özelleştirme gerçekleşip işyeri teslim alındıktan sonra şimdi maden işletmesinde kardeş kardeş birlikte çalışıyoriarmış. Şirketin özelleştirmeden önceki yönetim kurulunda üye olan bazı isimler de genel koordinatör koltuğuna oturmuşlar. işletmede çalışan yaklaşık 500 memur ve işçiye gelince... Çil yavrusu gibi dağıtılmışlar... Üreten, değer yaratan bir kamu kurumunun bitiriliş öyküsü bu kadar kısa anlatılabiliyor artık... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak0iturk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA BILGIN hayatepik(a mynet.com ÖZ CHIUEN çekil tükanımın önünden gardeşim, 'diline sahip ol" diyolar, gOrmüyon mu?! TARİHTE BUGÜN MÜMTAZAMKAN 16 Temnuız tcwic.munUas-arikan.com ONLO BİR PORTRE USTASI 17-23'm BUGÜN, İMGİU2 RSSSAMI JOCHUA #EYUOU>S (ÇOŞtlA REkULDZ) PO&XJ. İN6İÜZ REÇİM SAHAT1N0J BAŞTA GEtEN KİŞİLERİNOEM BİRİ OLAN REYMOLOS, AYNI ZAMANDA BİH £NrElM£kTÛEL. VE 6&RET- MEN YETKİNÜĞtYLe OE OİtJCATl£IZİ Ç£KSC£KCİ. •» yA- JWQqei_YDLCUUJtUj4ePA KLASltL YAPlTtAIS.1 GÖ- REREK SAMA77A/PA AŞAMA KAVPEPeÇ£KTİK. 1?68'P£, İN&İLİZ KGAÜYETAKAtZGMİS/ /GU6UL- DUğUNPA BAÇtCAHUK K£A/P'S/A/£ SANAT ICİTABt Solda, t£*ıdi uafhğr pcrhvSinde» kopya ı/e. BAŞSAĞLIĞI Değerli doktor arkadaşımız Meryem Bonakdarian'ın sevgili babası Dr. RESOUL BONAKDARİAN vefat etmiştir. Ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. NURAY - YAVUZ TOP Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan 405 rrr'lik alandaki 05 Tipi iki katlı tek konut SATILIKTIR 0 212 266 53 53 - 0533 810 80 26 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU • ••'Evimizdeki Düşman "Islamın Avrupa 'daki Truva Atı - 'evimizdeki dûş- man'- kaleyi ele geçiriyor!" Londra bombalannın mesajını, Avrupa böyle okuyor. "Ingiliz pasaportu taşıyan Müslümanlann" Or- tadoğu sokaklanndaki gibi kendilerini havaya uçur- mayı göze almaları yalnız Ingiltere'ye değil, Eski Kıta'ya dehşet saçıyor. "11 Eylül kamikazeleri, ABD dışından gelen it- hal ürünüydü!" diyor yorumcular: "Madrid bom- baları (2004), 'kamikazelerin' işi değildi. Londra, terör spiralinde şok edici bir fark yarattı. Avrupa topraklannda 'ilk kez bir kamikaze eylemi' gerçek- leşiyor. Ve eylemciler, dışandan değil, kendi içi- mizden çıkıyor, 'Müslüman Avrupa vatandaşlan' bunlar!" 'Içimizden nasıl çıktılar?' Batı kamuoyu 11 Eylül'de; "Kamikazelernerden çıktı?" sorusunu sormuştu. Bugün "Nasıl oldu da kendi aramızdan, kendi ıçimizden çıktılar?" soru- sunu soruyor. Bu soru irdelenirken sadece "Batı kenHerine" yö- nelen terör dikkate alınıyor. Daha önce de yazmış olduğum gibi, milat 11 Eylül. Milattan sonrasında "Avrupa dışı kentler" hesaba katılmıyor. Istanbul (Kasım 2003) ve Bali (Ekim 2002) bombalan -Müs- lümanlann Islam topraklannda işlediği terör eylem- leri- olduğu için, "Müslümanlararası hesaplaşma" sayılıyor. "Aile içikavga" gibi görülüyoranlayaca- ğınız... Istanbul ve Bali'de "Batılı hedeflerin" seçilmiş olması, kurbanlararasında Batılılann bulunması hiç- bir şey değiştirmiyor. Katliamlann Müslüman ül- kelerde cereyan etmiş olması, Batıhlar nezdinde olayın "eşyanın tabiatı" şeklinde değeriendirilme- sine yol açıyor. Bu nedenle de, "Batı uygarlığı ve Batı'yı hedefalan terör" kapsamında görülmüyor. Batı'nın "Kale" anlayışından bir türlü kurtula- madığını gösteren bir bakış açısı bu. "Globalköy" söylemlerine rağmen, kolektif algının 19. yüzyıl dünyasından çok da fazla değışmediğini gösteri- yor... Aysbergin ucu 11 Eylül, işte bu "kale"y\ sarstı. 7 Temmuz ise "kale"nir\ yerinde yeller estiğini gösterdi. 11 Ey- lül'den çok daha derin bir şok bu. Avrupa'da 15 milyon Müslüman var. Resmi de- meçlerde her ne kadar "Avrupa'daki Islam nüfu- sunun geneli" hedef alınmasa da kamuoyundaki yerieşikkanı "kamikazelerin", "aysbergin ucu"ol- duğu şeklinde. "Kamikazelerin kanlı ideolojisine" doğrudan destek vermeseler de, Müslüman nü- fus arasında çok sayıda "sempatizan" bulundu- ğu, kamikazelerin çok geniş bir "tabanı" olduğu düşünülüyor. Dün "Herald Tribune" gazetesinde yayımlanan bir kamuoyu yoklaması bu açıdan ilginç ipuçlan vertyor. Araştırma "Avnıpa Müslümanlan" değil doğ- rudan doğruya Müslüman ülkelerde yapılmış ger- çi. Ama "ılımlı Islama model" gösterilen Türki- ye'de bile, "Islam adına terörü kınayanların" ora- nı yüzde 66'yı geçmiyor! Ve Türkiye'deki iktidar partisü' Aynı gazete, "Bundan sonra neresi?" başlığı al- tında, Almancı Türkleri konu alan bir köşe yazısı da yayımlamış. Zachary Shore imzasını taşıyan yazı; "Türk kökenli Alman gençler arasında şaşır- tıcı bir Avrupa ve Batı düşmanlığı olduğunu" be- lirttikten sonra, "Almanya'daki Türklerin üçte bi- rinin, Islamın tüm ülkelerde 'devlet dini' olması ge- rektiğini savunduklanm" vurguluyor. "Almancı Türklerin yarısından fazlasının (% 56) Batılı yaşam tarzı yerine Islami yaşam tarzını sa- vunduklarını" ifade eden Shore, Almanya'daki 2500 caminin beşte birinin -bu ülkede 50 bin üye- si olan- "Milli Görüşçülerin kontrolünde"olduğu- nu söylüyor. Şunu da eklemeyi unutmamış Sho- re: "Milli Görüş içinden çıkan ve bir gömlek ılımlı dalı olan Tayyip Erdoğan AKP'si, Türkiye'de ik- tidar partisi!" Yalnız Almanlar değil, yazıyı okuyan her Avru- palı şimdi ürperecek ve "ılımlı Islam diye düşün- düğümüz buysa; 'radikal olanını' hesap edin!" di- ye düşünecektir. Londra'dan çıkan mesaj, olabi- lecek en kötü kâbus senaryosu. Bu mesajın, 3 Ekim'de başlaması beklenen müzakereler üzerin- de yaratacağı etkiyi önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. BULMACA SEDÂT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Hititlerden önce Orta Ana- dolu'dayaşayan halk. 2/Felsefe- de, bilgi ile var- lık arasında iliş- ki kurduğu dü- şünülen kav- ram... Argoda çok çalışan öğ- renciye verilen ad. 3/ Kanuna benzeyen ve tokmaklarla çalınan tel- libirçalgı...Pastahamu- ru. 4/ Alkolde eriyen hayvansal reçine. 5/ Oyunda cezalı çocuk... KazDağı'nınantikdö- nemlerdeki adı. 6/ Bir nota... "Denizayısı" da 6 denilen bir fok cinsi. II Ayakdireme...tkiyüzlü- 8 liÛc. 8/ Duman lekesi... 9 Pamuklu bir kumaş cin- si. 9/ Kabile ya da ilkel topluluklann çoğunda, ruhsal varlıklann insan ilişkilerinde etkili olabileceği inancı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Duyusal, ruhsal ya da harekete ilişkin çok çeşitli ra- hatsızlıklarla tanımlanan sinir bozukluğu. 2/ Kadastro haritalanndaparsellertopluluğu... Afrika'dabirülke. 3/ Kazakistan'ın para birimi... Hatay ilinde bir ırmak. 4/ Argoda hamama verilen ad... Bilgisiz, kültürsüz kim- se. 5/ Yılmaz Güney'in bir filmi... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 6/ Yunan müziğine özgü, kemençeye benzer bir çalgı.. Hastalığı teşhise yarayan belirti. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Kişisel duygu- lann coşkulu ve etkili anlatımı. 8/Tokat'ın birilçesi. 9/ Dantel ya da nakış ipliği yumağı... Yemin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle