Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 6 TEMMUZ2005CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
En 500'ler.•••
Recep Tayyip Erdoğan,
"Dûnyanın en iyi 500
üniversitesi listesine
girebilen üniversitemiz yok"
diyor ya, CHP Uşak
Milletvekili Prof. Dr. Osman
Coşkunoğlu da ona
soruyor:
"Dünyanın 'en zengin 500
kişisi, listesine giren
işadamlanmız olduğu, 'en
büyük 500 firması listesine
giren fırmalanmız da olduğu
halde araştırma-geliştirme
harcamalan, aldıkları patent
sayısı gibi kıstaslara göre
hazırianan uluslararası
listelerde firmalarımızın
görülmemesini nasıl
değerlendiriyorsunuz? Kamu
kaynaklarıyla uzun yıllardır
desteklenip teşvik edilen
şirketlerimizin hiçbirinin
teknoloji üretiminde
uluslararası varlık ve başan
gösteremeden zenginler ve
büyük firmalar yaratması
durumu, sizin sanayi ve
ekonomi politikalannızı
etkiliyor mu? Nasıl?"
Bir soru daha:
"Ucuz işgûcüyle üretilen
ucuz ürüne dayalı rekabet
gücüyle mi, yoksa daha
ağırlıklı olarak değehi
işgücüne, araştırma ve
geliştirmeye (Ar-Ge) dayalı
teknoloji üreten bir rekabet
gücüyle mi ülkemiz
sürdürülebilir bir ekonomik
büyümeye ve yüksek yaşam
standartlanna kavuşabilir?
Yanıtınızı destekleyen
politikalarınız satırbaşlarıyla
hangileridir?"
Sahi, hangileridir?
IS1K KANSU
Ulusal Davaya Müdahil OlalımKamu Işletmeciliğini Ge-
liştirme Merkezi Vakfı'na
(KİGEM) göre, IMF niyet
mektuplan ite stand-by dü-
zenlemeleri "bir sömürge
ülkesinin iç yapısını dü-
zenlermiş gibi yasama ve
yürütmeye, hatta yargıya
müdahaleyi içeren koşul-
lar" da taşıyor. Kanrtlan or-
tada:
"Emeklilik Reformu Ya-
sa Tasansı ile emekliliğe
esas asgariyaş sınınnın ve
ödenen asgariphm tutar-
lannın yükseltilmesi, prim
ödeme gün sayısının art-
tınlması, ortalama emek-
lilik aylık bağlama oranı-
nın düşürülmesi, sosyal
güvenlikkurumlannın sağ-
lıksız bir yapıda birieştiri-
lerek özel sağlık sigorta
şirketlerinin teşvik edilme-
si, Gelir Idaresi Yasası ile
gelir idaresinin Duyün-u
Umumiye'yi andınr şekil-
de Maliye Bakanlığı'na 'ya-
n-özerk' olarak bağlı bir
idare olarak yapılanması,
fınansal hizmetler üzerin-
den alınan Banka ve Si-
gorta Muameleleri Vergi-
si'nin kaldınlması, bunun
yaratacağı açığın halktan
yeni vergrterte te/afî edilme-
si; Bankacılık Kanunu re-
formu ile kamu bankalan-
nın özelleştirilmesi ve özel
bankalann sermaye yapı-
lannın güçlendirilmesi; ta-
nm alanında destekleme
alımlannın kakJınlması, köy-
lünün üretimsizlige teşvik
ediimesi; ekonominin te-
mel direği niteliğindeki
KlT'lerin özelleştirilmesi
adı altındapeşkeş çekHme-
si, çalışanlann açlık ve se-
falete tenk ediimesi, hep-
sinden önemlisi Türkiye
Cumhuriyeti'nin üniterya-
pısını tehlikeye atan mer-
kezi yönetim ile yerel yö-
netimler arasındaki görev
dağılımı politikaları
IMF'den alınacak kredile-
rin şartian olmaktadır."
KİGEM, hukuk devleti
olan Türkiye Cumhuriye-
tt'nde hiçbir şekilde göre-
vi veyetkisi olmayan Dev-
let Bakanı ve Merkez Ban-
kası Başkanı tarafından im-
zalanan bu düzenlemele-
rin anayasaya ve hukuka
aykın olduklan gerekçesiy-
le iptali için dava açarken
bir de çağn yaptı:
"Davaya konu edilen 26
Nisan 2005 tarihli niyet
mektubu ve 11 Mayıs2005
tarihli stand-by düzenle-
mesi, tüm yurttaşlan ilgi-
lendiren bir ekonomik, si-
yasal, toplumsalprogram-
dır ve 'menfaat ihlali'n/n
çok ötesinde, heryurttaş
için doğrudan 'hak kaybı'
yaratan işlemler olduğun-
dan, duyariı bütün yurt-
taşlanmızı, kurum ve kuru-
luşlanmızı bu davaya mü-
dahil olmaya davet ediyo-
ruz."
Bu dava, bizim ulusal
davarruzdır! Sahip çjkalım...
Kafa
Bildik "o kafa" kervanına katılan
katılana...
1993-94'te Türk Telekom
özelleşseymiş ekonomi tarihimiz
başka yazılacakmış, geçmişte "salt
politik televolecilik, şovenizm, sözde
milliyetçilik ve diğer bazı yanlış
davranışlar Telekom'un
özelleştirmesine mani" olmuşmuş...
Yazının başlığı da şöyle:
"Türkiye galiba bu kez Telekom'dan
kurtuluyor."
Yazıyı yazan kim? Eski Merkez
Bankası Başkanı Gazi Erçel...
Hani, Merkez Bankası Başkanı iken
daJgalı kura geçilen 21 Şubat
2001 'den iki gün önce Halk
Bankası'ndaki 52 milyar liralık
hesabından kurtulup liralannı dolara
çeviren Gazi Erçel var ya, işte o.
Kısacık
Hazır, ABD'nin denetimindeki
Irak'ın kuzeyi yolgeçen hanı
olmuşken Recep Tayyip Erdoğan
da konuya teğet geçmiş:
"Sınır ötesi harekât hakkını
uluslararası yasalar da tanıyor.
Yeri geldiğinde sınır ötesi
harekât yapabilirsiniz. Bakın ne
Teğet geçmek
diyorum, ihtiyaç
duyulduğunda, şartlar
gerektirdiğinde olur.
Gerektiğinde tabii; durup
dururken olmaz, bir şeyler
olduğu zarnan herhalde Türkiye
de üzerine düşeni muhakkak
yapacak. Temenni ederiz ki öyle
bir şart oluşmasın."
8.5 milyar dolar karşılığı Irak'ın
kuzeyine girmeme sözünü veren
gizli anlaşmalara imza atılırsa,
ancak böyle konuşulabilir işte...
SHP'nin Göpkemli 2. Olağan
Kurultayı'ndan İzlenimler
PERİHAN ERGUN
Yazının başlığı kimseleri şa-
şırtmasın. Yanm asırdırCHP, SO-
DEP ve SHP olağan ve olağanüs-
tü kurultaylannı izlemiş bir kişi-
yim. 26 Haziran 2005 günü An-
kara Selim Sırn Tarcan Spor Sa-
lonu'ndayapılan SHP 2. Olağan
Kurultayı'ndaki düzeyli, görkem-
li, tüm sol ve sosyal demokrasi-
ye inanmış kişilerin övünçle gü-
ven duyabilecekleri bu nitelikte-
ki bir kurultayı ilk kez yaşadım.
O sabah toplantı salonuna gir-
diğimde kendimi özenle hazır-
lanmış bir düğün salonunda san-
dım. Basına, milletvekillerine,
MYK, PM üyeleriyle MDK üyele-
rine hazırianmtş olan spor saha-
sındaki masa ve koltuklar beyaz
saten örtülerle döşeli, çok yıldız-
lı bir otelin yemek salonu gibiy-
di.
Beyaz-kıımızı balonlarla süs-
lenmiş olan tavandan sanki ışık-
larsaçılıyordu. Yükseltideki divan
ve seslendirme düzeninin üstün-
de, Atatürk'ün portresinin ya-
nında "Türkiye'nin iki yakasını
biraraya getireceğiz" yazısı yer
almıştı. Tribünlerin dört bir ya-
nındaki partinin tüzük ve prog-
ramındaki özsöz niteliğindeki
pankartlar kurultaya geldiğimizi
hatıriatıyordu.
Divanın belirtilmesi ve günde-
megeçilmesi beklenirken sunu-
lan ve diksiyonlan çok güzel olan
iki kadın üç gencin müzik eşliğin-
de seslendirdikleri çoğu evren-
sel şairimiz Nâzım Hikmet'ten
seçilmiş şiirlerle, bekleme zama-
nı sanatla iç açıcı oluyordu.
İlk gençlik çağlarında
TMGTyle siyasete ve sosyal da-
yanışmaya katılan Istanbul Mil-
letvekili Ahmet Güryüz Keten-
ci'nin oybirliğiyle dıvan başkan-
lığına seçilmesi ve divanın şekil-
lenmesiyle kurultay gündemine
geçildi. Ketenci'nin gündem içe-
riğindeki Türkiye'nin sonjnlarına
değinen coşkulu önsüzü sırasın-
da kurultavın onursal başkanı
Sn. Erdal Inönü ile SODEP'in
kurucu başkanı Sn. Cezmi Kar-
tay kurultayı onurlandırdılar. O
anda salunu alkışlar, coşkulu
mutiuluk sesleri dakikalarca dol-
durdu. Bir süre sonra da genel
başkan Murat Karayalçın gel-
di, üye ve delegelerin sesleniş-
lerini selamlarken ilk durağı Sn.
Inönü ile Kartay'ın yanı oldu. On-
lara hoş geldiniz dedikten son-
ra hazırdakileri selamlayarak sa-
londaki yerini aldı.
Divan başkanının sunduğu
gündemin başında slayt göste-
risi vardı. Gösteride devrim tını-
larmı veren müzik eşliğinde so-
hjn tüm komünist, sosyalist, sos-
yal demokrat, eternasyonaiist-
lerini Karl Marx'tan başlayıp F.
Kastro'ya kadar liderlerine, biz-
den de Behice Boran ve arka-
daşlarına saygı amaçlanmıştı.
Türkiye'de inançlan ve söylem-
leri nedeniyle Deniz Gezmiş ve
arkadaşlanndan başlayarak şe-
hit edilen Bahriye Üçok, Ahmet
Taner Kışlalı, Uğur Mumcu
slaytlayaşatıldı. Mumcu'nunsu-
numu sırasında salondaki teza-
hürat had safhadaydı. Sonunda;
cumhuriyetimizin kurucusu, çağ-
daş toplumun oluşturucusu ulu
önder Atatürk ve sırasıyla başta
Ismet Inönü olmak üzere dava
arkadaşlan ekranayansıdığında
gozyaşlanyla alkışlar birbirine ka-
nşmıştı. Uzun bir sessizlikten
sonra konuşmasını yapmak üze-
re Sn. Karayalçın kürsüye davet
edildi. Başkanın iki buçuk saate
yakın zaman dilimindeki konuş-
ması tüm salondakilerce yerieri-
ni terk etmeksizin dikkatle din-
lendi, alkışlı onaylarla sürdü.
Konuşması özetle, siyasi du-
rum, devlet yapısı, toplumsal ba-
nş, yoksulluk, işsizlik, "yoksullu-
ğu yeneceğiz, işsizliğin üstesin-
den geleceğiz, Türkiye'nin iki ya-
kasını biraraya getireceğiz.." ka-
rarlılığıyta, komşularla bartş, Av-
rupa Birliği (kişiliğimizi yrtirme-
den), siyasette yeniden yapılan-
ma ve parti çalışmalan kapsamın-
daydı.
Sn. Inönü ile Sn. Kartay bu
söylemi sonuna dek dikkatle iz-
lediler, konuşmanın bitiminde
coşku gene çok yüksekti. Sn.
Onursal Başkanımızla Sn. Kartay
vedalaşmak ve kutlamak için Ka-
rayalçın'ın yanına geldiklerinde
üyelerin tümü sevgi gösterileriy-
le onlan uğurladılar. Sonuç ola-
rak bu kurultayda SHP'nin cum-
huriyetin kutsal üçlemesi olarak
gördüğü, "devletintektiği", "ulu-
sun tümlüğü", "yurdun bölünmez
bütünlüğü" ve laik devlet inancı
bütünüyle ortaya konmuştur.
Solun, 3 Kasım seçimleri ve er-
tesinde kan kaybedişi göriinen
köydür. Kılavuzu da tüm sol ve
sosyal demokratlann doğal sü-
reçle gelen birleşmeyi kesinlik-
le düşünüp uygulamasıdır. Son
yılların, aylann, günlerin -kör kör
parmağım gözüne- olaylan da
bunun kesin kanrtlandır. Omeğin;
milli eğitimde yaşken eğrilen ço-
cuklanmıza zorunlu din dersle-
ri, toplu namaz gösterileri bir yı-
ğın ömeklemeyle şeriata ısındır-
ma girişimleri, kamu alanlarıyla
üniversitelerde dini siyasetin sim-
gesi olan sıkmabaşa (türban) öz-
gürlük amacıyla ellerinde kutsal
kitabı da alet ederek Çankaya'ya
yürüyüşler, Diyarbakır'da şeriat
kıyamcısı Şeyh Sait'i anma mi-
tingleri yapmalar. Emperyalist
güçlerin bize giydirmek istedik-
leri ılımlı Islam esvaplanna bürün-
mede sakınca görmemeler 27
Haziran 2005 günlü Radikal ga-
zetesinde Neşe Düzel'in Bilgi
Ünv. Öğretim Uyesi Doç. Dr. Ay-
kut Kansu'dan alıntıladığı Ata-
türk'ün tüm yenileştirme ve çağ-
daşlaştırmayla yarattığı cumhu-
riyetimizin yapı taşlarının inkân,
"Ata, dış politikada Batı yanlısı
olup, siyasi, sosyal ve ekonomi
politikada özgürlükçü ve mo-
demistdeğildi. Kemalistlerin en
büyük korkusu, Türkiye'ye Batı
prensiplerinin, kapitalizmin gel-
mesidir. Kemalistler, siyasi re-
kabetin olmadığı, Meclis'in ken-
di iradesiyle işyapamadığı bir re-
jim istiyoriar" gibi zırvalarla art ni-
yetlerini açığa vuruyorlar. Alıntı-
larda o kadar ileri gidiliyor ki gü-
ya Atatürk'ün bütün yenileştirme
uygulamalan Ittihatçılann zoruy-
laymış, cumhuriyeti bile onlar
bastırarak ilan ettirmişler. Bir Iz-
mirsuikastını, M. Kemal'in senar-
yosudur demedikleri kalmış.
Okuduğum satırlardadoçent be-
yin cumhuriyetin kuruluş yılla-
nnda cumhuriyetçilerin Makya-
velistçe kapitalizme yol verme-
yişine çok bozulmuş olduğunu
gördüm.
Etrafımızı kuşatan ateş çem-
beri Atatürk'e dokunamıyor. Ata-
türkçüleri ve devrimleri kıskaca
almaya çalışıyor. Bu ülkenin sol,
demokrat, yenilikçi, aydınlan-
maya, cumhuriyetin devrimleri-
ne inanmış insanları -bir olalım,
iri olalım ve diri olalım- artık ger-
çekleri görelim. El ele verelim,
birlikte cumhuriyetimize sahip
çıkalım.
Eti ElektrometaJurji Genel
Müdürlüğü'ne bağlt Fethiye'deki
Üçköprü Maden Işletmesi 370
dönüm arazisi, 12 krom sahası ile
geçen yıl özelleştirme sonucu Aksu
Madencilik'e teslim edilmiş.
Ihalede en yüksek teklifleri veren iki
rakip Aksu Madencilik ile Ozdoğu
Inşaat firmalan, özelleştirme
gerçekleşip işyeri teslim alındıktan
sonra şimdi maden işletmesinde
kardeş kardeş birlikte çalışıyoriarmış.
Şirketin özelleştirmeden önceki
yönetim kurulunda üye olan bazı
isimler de genel koordinatör
koltuğuna oturmuşlar.
işletmede çalışan yaklaşık 500
memur ve işçiye gelince... Çil
yavrusu gibi dağıtılmışlar...
Üreten, değer yaratan bir kamu
kurumunun bitiriliş öyküsü bu kadar
kısa anlatılabiliyor artık...
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak0iturk.net
HARBİ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA BILGIN hayatepik(a mynet.com
ÖZ CHIUEN çekil tükanımın önünden
gardeşim, 'diline sahip ol"
diyolar, gOrmüyon mu?!
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZAMKAN 16 Temnuız tcwic.munUas-arikan.com
ONLO BİR PORTRE USTASI
17-23'm BUGÜN, İMGİU2 RSSSAMI JOCHUA #EYUOU>S
(ÇOŞtlA REkULDZ) PO&XJ. İN6İÜZ REÇİM SAHAT1N0J
BAŞTA GEtEN KİŞİLERİNOEM BİRİ OLAN REYMOLOS,
AYNI ZAMANDA BİH £NrElM£kTÛEL. VE 6&RET-
MEN YETKİNÜĞtYLe OE OİtJCATl£IZİ Ç£KSC£KCİ.
•» yA-
JWQqei_YDLCUUJtUj4ePA KLASltL YAPlTtAIS.1 GÖ-
REREK SAMA77A/PA AŞAMA KAVPEPeÇ£KTİK.
1?68'P£, İN&İLİZ KGAÜYETAKAtZGMİS/ /GU6UL-
DUğUNPA BAÇtCAHUK K£A/P'S/A/£
SANAT ICİTABt
Solda, t£*ıdi uafhğr pcrhvSinde» kopya ı/e.
BAŞSAĞLIĞI
Değerli doktor arkadaşımız
Meryem Bonakdarian'ın sevgili babası
Dr. RESOUL
BONAKDARİAN
vefat etmiştir. Ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz.
NURAY - YAVUZ TOP
Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan
405 rrr'lik alandaki 05 Tipi
iki katlı tek konut
SATILIKTIR
0 212 266 53 53 - 0533 810 80 26
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
• ••'Evimizdeki Düşman
"Islamın Avrupa 'daki Truva Atı - 'evimizdeki dûş-
man'- kaleyi ele geçiriyor!" Londra bombalannın
mesajını, Avrupa böyle okuyor.
"Ingiliz pasaportu taşıyan Müslümanlann" Or-
tadoğu sokaklanndaki gibi kendilerini havaya uçur-
mayı göze almaları yalnız Ingiltere'ye değil, Eski
Kıta'ya dehşet saçıyor.
"11 Eylül kamikazeleri, ABD dışından gelen it-
hal ürünüydü!" diyor yorumcular: "Madrid bom-
baları (2004), 'kamikazelerin' işi değildi. Londra,
terör spiralinde şok edici bir fark yarattı. Avrupa
topraklannda 'ilk kez bir kamikaze eylemi' gerçek-
leşiyor. Ve eylemciler, dışandan değil, kendi içi-
mizden çıkıyor, 'Müslüman Avrupa vatandaşlan'
bunlar!"
'Içimizden nasıl çıktılar?'
Batı kamuoyu 11 Eylül'de; "Kamikazelernerden
çıktı?" sorusunu sormuştu. Bugün "Nasıl oldu da
kendi aramızdan, kendi ıçimizden çıktılar?" soru-
sunu soruyor.
Bu soru irdelenirken sadece "Batı kenHerine" yö-
nelen terör dikkate alınıyor. Daha önce de yazmış
olduğum gibi, milat 11 Eylül. Milattan sonrasında
"Avrupa dışı kentler" hesaba katılmıyor. Istanbul
(Kasım 2003) ve Bali (Ekim 2002) bombalan -Müs-
lümanlann Islam topraklannda işlediği terör eylem-
leri- olduğu için, "Müslümanlararası hesaplaşma"
sayılıyor. "Aile içikavga" gibi görülüyoranlayaca-
ğınız...
Istanbul ve Bali'de "Batılı hedeflerin" seçilmiş
olması, kurbanlararasında Batılılann bulunması hiç-
bir şey değiştirmiyor. Katliamlann Müslüman ül-
kelerde cereyan etmiş olması, Batıhlar nezdinde
olayın "eşyanın tabiatı" şeklinde değeriendirilme-
sine yol açıyor. Bu nedenle de, "Batı uygarlığı ve
Batı'yı hedefalan terör" kapsamında görülmüyor.
Batı'nın "Kale" anlayışından bir türlü kurtula-
madığını gösteren bir bakış açısı bu. "Globalköy"
söylemlerine rağmen, kolektif algının 19. yüzyıl
dünyasından çok da fazla değışmediğini gösteri-
yor...
Aysbergin ucu
11 Eylül, işte bu "kale"y\ sarstı. 7 Temmuz ise
"kale"nir\ yerinde yeller estiğini gösterdi. 11 Ey-
lül'den çok daha derin bir şok bu.
Avrupa'da 15 milyon Müslüman var. Resmi de-
meçlerde her ne kadar "Avrupa'daki Islam nüfu-
sunun geneli" hedef alınmasa da kamuoyundaki
yerieşikkanı "kamikazelerin", "aysbergin ucu"ol-
duğu şeklinde. "Kamikazelerin kanlı ideolojisine"
doğrudan destek vermeseler de, Müslüman nü-
fus arasında çok sayıda "sempatizan" bulundu-
ğu, kamikazelerin çok geniş bir "tabanı" olduğu
düşünülüyor.
Dün "Herald Tribune" gazetesinde yayımlanan
bir kamuoyu yoklaması bu açıdan ilginç ipuçlan
vertyor. Araştırma "Avnıpa Müslümanlan" değil doğ-
rudan doğruya Müslüman ülkelerde yapılmış ger-
çi. Ama "ılımlı Islama model" gösterilen Türki-
ye'de bile, "Islam adına terörü kınayanların" ora-
nı yüzde 66'yı geçmiyor!
Ve Türkiye'deki iktidar partisü'
Aynı gazete, "Bundan sonra neresi?" başlığı al-
tında, Almancı Türkleri konu alan bir köşe yazısı
da yayımlamış. Zachary Shore imzasını taşıyan
yazı; "Türk kökenli Alman gençler arasında şaşır-
tıcı bir Avrupa ve Batı düşmanlığı olduğunu" be-
lirttikten sonra, "Almanya'daki Türklerin üçte bi-
rinin, Islamın tüm ülkelerde 'devlet dini' olması ge-
rektiğini savunduklanm" vurguluyor.
"Almancı Türklerin yarısından fazlasının (% 56)
Batılı yaşam tarzı yerine Islami yaşam tarzını sa-
vunduklarını" ifade eden Shore, Almanya'daki
2500 caminin beşte birinin -bu ülkede 50 bin üye-
si olan- "Milli Görüşçülerin kontrolünde"olduğu-
nu söylüyor. Şunu da eklemeyi unutmamış Sho-
re:
"Milli Görüş içinden çıkan ve bir gömlek ılımlı
dalı olan Tayyip Erdoğan AKP'si, Türkiye'de ik-
tidar partisi!"
Yalnız Almanlar değil, yazıyı okuyan her Avru-
palı şimdi ürperecek ve "ılımlı Islam diye düşün-
düğümüz buysa; 'radikal olanını' hesap edin!" di-
ye düşünecektir. Londra'dan çıkan mesaj, olabi-
lecek en kötü kâbus senaryosu. Bu mesajın, 3
Ekim'de başlaması beklenen müzakereler üzerin-
de yaratacağı etkiyi önümüzdeki günlerde hep
birlikte göreceğiz.
BULMACA SEDÂT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Hititlerden
önce Orta Ana-
dolu'dayaşayan
halk. 2/Felsefe-
de, bilgi ile var-
lık arasında iliş-
ki kurduğu dü-
şünülen kav-
ram... Argoda
çok çalışan öğ-
renciye verilen
ad. 3/ Kanuna
benzeyen ve
tokmaklarla çalınan tel-
libirçalgı...Pastahamu-
ru. 4/ Alkolde eriyen
hayvansal reçine. 5/
Oyunda cezalı çocuk...
KazDağı'nınantikdö-
nemlerdeki adı. 6/ Bir
nota... "Denizayısı" da 6
denilen bir fok cinsi. II
Ayakdireme...tkiyüzlü- 8
liÛc. 8/ Duman lekesi... 9
Pamuklu bir kumaş cin-
si. 9/ Kabile ya da ilkel topluluklann çoğunda, ruhsal
varlıklann insan ilişkilerinde etkili olabileceği inancı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Duyusal, ruhsal ya da harekete ilişkin çok çeşitli ra-
hatsızlıklarla tanımlanan sinir bozukluğu. 2/ Kadastro
haritalanndaparsellertopluluğu... Afrika'dabirülke. 3/
Kazakistan'ın para birimi... Hatay ilinde bir ırmak. 4/
Argoda hamama verilen ad... Bilgisiz, kültürsüz kim-
se. 5/ Yılmaz Güney'in bir filmi... Çemberin çevresinin
çapına oranını gösteren sayı. 6/ Yunan müziğine özgü,
kemençeye benzer bir çalgı.. Hastalığı teşhise yarayan
belirti. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Kişisel duygu-
lann coşkulu ve etkili anlatımı. 8/Tokat'ın birilçesi. 9/
Dantel ya da nakış ipliği yumağı... Yemin.