Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2005 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Kıbrıs Gitmedi, Gitmez!
LİONS Kulüpleri de, Rotary Kulüplerı gibi sivil
toplum örgütlerindendir. Her ikisi, farklı düzeyde,
daha çok iş çevrelenni v e serbest meslek men-
suplarını bir araya getiren "sosyal" nitelikte kuru-
luşlardır ve genellikle "hıayır" işlerine katkılarıyla
tanınırlar. Haklarırida lehte aleyhte bir yığın söz
söylenir ve yazılır
Ama, burada deşilmesi gereken bunlar değil.
Konu,onlargibi "u/üs/araAas/"niteliktaşıyan, mer-
kezlerı dışta bulunan, oralarda saptanmış kurallara
göre yürütülen kuaıluşlarla ilgili genel bir konu.
Dahadoğrusu, onların "ı//usa/"konulardakitu-
tumlanyla ilgili.
I stanbul'daki Lions Ku lüplerinin bir bölümü ge-
I çen hafta Bodrum'un Gölköy'üneyakın birotel-
de toplantı düzenlemiş ve o toplantıya Kuzey Kıb-
rıs'ta şimdiye kadar Istanbul'a bağlı olarak çalı-
şan Lions'lu bir grup d a çağrılmış.
Gelgelelim, toplantının açılışında çağrılı öbür
gruplar tanıtılırken Kıbns'tan gelen Türkler atlan-
mış. Bu durum "sonın"yapılınca, tartışmasırasın-
da anlaşılmış ki, meğer Lions'lann Amerika'daki
merkezi adanın kuzeyindeki Lions'lann, Türkiye'ye
değil, "Kıbns Cumhuriyeti" adını taşıyan Rum ke-
simindeki üons'lara bağlı olmasını istermiş, Tür-
kiye'deki üons'lar, merkeze ters düşmemek için
Kıbnslı Türklerin bu toplantıdaki varlıklannı es geç-
meyi tercih etmişler galiba. Sonuçta, anlatılması
uzun sürecek tuhîaf bir formülle sorun güya çözül-
müş; ama bir türiü "KKTC Lions"lan denememiş.
llk kez böyle olmuyor; başka "sivil toplum ör-
gütleri"r\de de aynı sıkıntılar ve dolayısıyla aynı tu-
haflıklar sık sık yaşanmakta.
Oysa, adı üstünde "resmi" değil, "sivil" örgüt
bunlar. Üstelik, uğraştıkJarı konularasla "siyasal"
sayılmaz. Kuruluşlar için merkezlerine karşı çıkıp
da KKTC adını ağızlarına alamazlar?
Bir ulusal davayı ben imseyerek sonuna kadar
mücadele etmeyişten başka nedir bu? Yunanis-
tan'daki kuruluşlann bir tekinde bile böyle dav-
ranış var mı?
Tabii, böyle olunca, "O dava bitti; Kıbns kay-
bedildi" dernek çok kişinin işine geliyor. Ne-
redeyse, bir rahatlama: Uluslararası forumlarda
uğraşmayı gerektiren bîr "dert" ortadan kalkmış-
tır; artık rahatça "ulusJararasıcılık" oynanabilir.
Başka türlüsü, çok kişinin peksevmediği "ulusal-
cılık" olacaktır!
Zaten çok kişinin ağzında aynı soru: "Kıbns git-
ti, değil mi?"
Hayır, Kıbrıs gitmedi, gitmeyecek. Unutuluyor ki,
"hem haklı, hem güçlü" bir davanın kaybedilmesi,
büyük bir ulusal moral bozukluğunun bütün toplum
üzerine çökmesi demektir. Şimdiki de dahil, hiçbir
iktidar bu akıbeti göze alamaz; çünkü bu çöküntü-
nün altında ezilecek olan en başta o iktidardır.
Aynı şey, böyle bir sonucu durdurmak elinde
olup durduramayan, şöyle ya da böyle durdurma-
yı göze alamayan herkes için, güç sahibi her ku-
rum için de doğrudur. Böyle olduğu için şöyle ya
da böyle, Kıbrıs gitmeyecek.
ATO: 16MİLYARD0LARGEREKLİ
'GAP kâbusa
dönüşüyor9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Tica-
ret Odası (ATO) tarafından hazırlanan "Türk Rü-
yası: GAP" raponında, projenin ağır aksak ilerle-
diği ve bölgenin tuzlanma, erozyon ve kanalizas-
yon tehdidi altında olduğu belirtildi. 16 milyar do-
lar harcanan projenin bitmesi için 16 milyar dolara
daha gereksinim bulunduğu hesaplandı. Rapora
göre projenin tamamlanma tarihi olarak 2010 yılı
öngörülmesine karşın, her yıl 30 bin hektar alanın
sulamaya açıldığı dikkate alındığında, sulama yatı-
rımlannın 2040 gibi çok uzak bir gelecekte ta-
mamlanması ancak
mümkün olabilecek.
Projede, 22 baraj,
19hidroelektrik
santralı ve 1.7 mil-
yon hektarlık sula-
ma sistemleri yapı-
mı öngörülmektey-
di. Bugün nakdi
gerçekleşme yüzde
52 oranına ulaşma-
sına karşın, sektörel
bazda incelendiğin-
de. enerji sektörün-
de yüzde 80, ulaştır-
mada yüzde 38, di-
ğer kamu hizmetle-
rinde yüzde 76 ger-
çekleşme oldu. Ara-
dan geçen 35 yılda
yalnız 13 baraj, 7
hidroelektrik santra-
lı tamamlandı. Ra-
pora göre GAP'takı
gecikme büyük ya-
tınmlan aksatırken,
bunun diğer alanla-
ra da olumsuz yan-
sımalan ortaya çık-
tı. Uzun yıllar sulu
tanm yapılmamış
alanlarda drenaj sis-
temi büyük önem
taşıdığı halde yeterli
drenaj kanalının ol-
maması bölgeyi çöl-
leşme tehlikesiyle
karşı karşıya bırakı-
yor. Bugüne kadar 6
bin hektarlık alanda drenaj çalışması tamamlana-
bildi. Yapılan çahşmanın yavaşlığı ve taban suyu-
nun etkilediği arazilerin artması göz önüne alındı-
ğında, tuzlanma sorununun kısa sürede çözümü
mümkün görünmüyor. Tuzlanmanın yanında böl-
genin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun
erozyon. Orman kaynağı zayıf olan Güneydoğu
Anadolu Projesi kapsamındaki bölgede 7 milyon
höktarlık alan erozyon tehlikesiyle karşı karşıya .
HARRAN'DA
TUZ TEHLİKESİ
ŞANLIURFA (Cum-
huriyet) - Türkiye'nin
en büyük projesi olan
GAP'ta plansız ve dü-
zensiz sulama nedeniyle
Harran Ovası'ndaki tuz-
lanma artıyor. Şanlıurfa
Valisi Şemsettin Uzun
500 bin dönüm alanın
tuzlandığını, bunun 150
bin dönümünün tama-
men kullanılamaz hale
geldiğini söyledi. Plan-
sız ve düzensiz sulama
nedeniyle tuzlanmanın
arttığını belirten Uzun,
bölgede hızlı toprak
kaybı yaşanmasına kar-
şın birçok çiftçinin bi-
linçsiz uygulamaya de-
vam ettiğini söyledi. Va-
li Uzun. "Biz çiftçiye
suyu, enerjiyi bedava
veriyoruz. Şu an için
tamamen taban suyu
yükselmiş vaziyette.
500 bin dönüm arazide
tehlike var. Aşağı yu-
kan 150 bin dönüm
araziyi kullanamıyo-
ruz" diye konuştu.
ŞişlVde doğaya
saygıyürüyüşü
Şişli Belediyesi "Doğaya ve
doğadaki canhlara saygı" yü-
riiyüşü gerçekleşrirdi. Şişli
Meydanı'nda toplanan çevre-
ciler Harbive'deki Habitat
Parkı'na köpekler, develer ve
atlarla birlikte yürüdü. Parkta
bir konuşma yapan Şişli Bele-
diye Başkanı Mustafa Sangül,
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ı kastederek *4
Doğada
yaşayan canlıların kalpleri çok
temiz. tnsanlar gibi koltuk sev-
dasında değiller, karşüıksız bir
sevgi besliyorlar" dedi. ÇYDD,
Çevre ve Sokak Hayvanlan
Derneği, Esentepe Çevre Ko-
ruma Derneği'nin de destek
verdiği yürüyüşe, eski Avrupa
Parlamentosu millervekili
Ozan Ceyhun da katıldı.
(Potoğraf: ÖZLEM GÜVEMLÎ)
'Temiz çevre' çağrısı
5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsarnındayurt genelinde düzenlenen etkinliJderde
bir araya gelenyurttaşlar "temiz bir çevredeyaşamak istediUerini" dile getirdiler
Haber Merkezi - 5 Haziran
Dünya Çevre Günü Istanbul'da
yürüyüşlerle, protestolarla kutla-
nırken yurt genelinde çeşitli et-
kinlikler düzenlendi. Temiz bir
çevrede yaşama hakkına dikkat
çekilen etkinliklerde, Munzur Va-
disi ve Bergama'daki çevre katli-
amlan da protesto edildi.
Diyarbakır Bağlar Belediye-
si, Fevzi Çakmak tlköğretim
Okulu önünde davullu zurnalı bi-
siklet şenliği düzenledi. Şenliğe,
Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Baydemir'in yanı sıra
Bağlar Belediye Başkanı Yurdu-
sev Özsökmenler, Yenişehir Be-
lediye Başkanı Fırat Anlı ile 30
çocuk katıldı.
Üzerinde "Çöplerinize sahip
çıkm" yazılı tişörtlenyle yanşa
katılan çocuklar, ikinci turun ar-
dından yağmur engeliyle karşüa-
şınca büyük hayal kırikhğı yaşa-
dılar. Âmasya'da düzenlenen
"Çevreye Saygı Yürüyüşü"ne
TEMA Grubu, öğrenciler, Genç-
lik ve Spor II Müdurlüğü izci gru-
bu, 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Çevre Kulübü ve çok
sayıda yurttaş katıldı. Ziya Paşa
Bulvan'nda başlayan yürüyüş,
Yavuz Selim Meydanı'nda son
buldu. TEMA Vakfi Amasya Şu-
be Başkanı Turgut Umur, sağa-
nak yağışlarla birlikte Yeşilır-
mak'ın toprak dolduğuna dikkat
çekerek "Ormanlara verilen
zarann duyarsızlıgının cezası-
nı çekiyoruz. Gelecekte çok da-
ha acı faturalar ödeyeceğiz" di-
ye konuştu.
Kayseri'de deAtatürk Anıh'na
çelenk konulmasıyla başlayan
çevre yürüyüşune sivil toplum
kuruluşları temsilcileri ile öğren-
ciler katıldı. Mimar Sinan Parkı
ıçindeki Amfı Tiyatro'da öğrenci-
lerin çeşitli gösteriler sunduğu et-
kinlikler, çevre konulu resim, şi-
ir ve kompozisyon yanşmasında
dereceye girenlere ödüllerin ve-
rilmesiyle sona erdi.
Bolu Valiliği'nce kent merke-
zinde 1500 öğrencinin katıldığı
TÜP TÜNELE
EVET
YES,OUİ,Sİ,NAI,DA
ÂRNAVUTKÖYSEMT
bir yürüyüş düzenlendi. Öğren-
ciler daha sonra belediye otobüs-
leri ve bisikletlerle Gölköy Bara-
jı'nın bulunduğu alana hareket
etti. Gölköy Barajı çevresinde
çevre temizliğı yapan öğrenciler,
daha sonra uçurtma uçurdular.
Beyoğlu'nda yûrûyûş
tstanbul Valiliği ve Beyoğlu
Belediyesi, Istiklal Caddesi'nde
geleneksel "Çevre Yürüyü-
şü"nü gerçekleştirdi. Galatasa-
ray Meydanı'nda toplanan ilköğ-
retinj okulu ögrencileri,"Yeşülik
uygarhktır", "Etoğayı sev, yeşi-
li koru", "Doğa bekçiyle değil
sevgiyle korunur", "Doğanın
dengesini koruyun" yazılı pan-
kartlarlaTaksim Meydanı'na yü-
rüdü. Taksim Cumhunyet Anı-
tı' na çelenk bırakümasının ardın-
dan meydanda hazırlanan plat-
formda, ilköğrerim okullan ara-
sında düzenlenen kompozisyon,
3. KÖPRÜYE HAYIR1
ArnaMitköylüler, geleneksel semt
panayırında bir araya gelerek ls-
tanbui Boğazı'na yapılması plan-
lanan 3. köprüye "hayır" dediler.
Semt sakinleri sadece Arnavut-
köy'de değil, Boğaziçi'nin hiçbir
yerinde köprü istemediklerini di-
le getirerek ulaşım sorununun
toplu taşıma seçenekleriyle çözü-
lebilceğini belirttiler. Beşikta;
Belediye Başkanı tsmail Cnal,
Arnavutköy 'ün koruma altında
olduğuna dikkat çekerek talana
izin vermeyeceklerini söyledi.
şiir ve resim yanşmasında dere-
ceye giren öğrencilere ödülleri
verildi. Folklor gösterilerinin ar-
dından Murat Evgin ve lurgay
Başyayla birer konser verdiler.
Törene, VahYarduncısı Naci Ka-
ya. Beyoğlu Kaymakamı Ali Ka-
mil Başer, II Çevre ve Orman
Müdürü Mehmet Emin Birpı-
nar, TEMA Genel Müdürü Ümit
Gürses de katıldı.
Munzur Vadisi ve Çevresini
Koruma Kurulu da aynı güzer-
gâhta bir protesto yürüyüşü ger-
çekleştirdi. "Doğaya egemen de-
ğil dost olahm" pankartının ar-
kasuıda yürüyen çevreciler,
"Munzur'a baraj istemiyo-
ruz", "Munzur onurdur, onu-
runa sahip çık", "Munzur'a si-
yanür istemiyoruz", "Çevreye
dostuz, düşman değiliz", "Ber-
gama halkı yalnız degildir" slo-
ganlan attı. Yürüyüşün arduıdan
Taksim Meydanı'nda yapılan
açıklamada, Türkiye'nın Ehinya
Çevre Günü'nü, Munzur Vadi-
si'ne baraj yapılmak istenmesi,
Ovacık'ta siyanürle altın çıkanl-
ması gibi sorunlann gölgesinde
kutladığı belirtildi.
'Doğal hayat yok olur1
Munzur'a baraj yapılması ha-
linde bölgedeki doğal hayatın
tamamen sular altında kalacağı-
na dikkat çekilen açıklamada,
"Geçen yıl burada 250 hektar
orman yangınlarda kül oldu.
Buradaki orman örtüsü bir de
yangın tehdidi altında" denıl-
di. Yürüyüşe, yazar Cezmi Er-
söz ve çevreci Osman Akkuş da
"kalkanı ve mızrağı" ile des-
tek verdi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer, "Dünya Çevre Gü-
nü" nedeniyle bir mesaj yayım-
ladı. Sezer, sanayileşmeyle bir-
likte, ekonomik büyüme ve kal-
kmma politikalannda önceliğin
üretimin arttınhnasına verihne-
süıin ve çevre değerlerinin göz
ardı edilmesinin, doğa ve ekono-
mi arasındaki denge>i. doğanın
aleyhine bozduğunu vurguladı.
Maden işçileri, Ovacık ve Çamköy'egitmek isteyen gruba taş veyumurta attı
Bergama<da çevrecilere saldıntZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Dünya Çevre Gü-
nü'nü, siyanürle altm çıkanlma-
sına karşı mücadelenin sürdüğü
Bergama'da kutlamak isteyen
çevreciler, maden işçilerinin sal-
duısma uğradı. Madenin kurul-
duğu Ovacık ve Çamköy'e giri-
şi kapatan işçiler, köye gitmek
isteyen çevrecilerin bulunduğu
otobüslerin camlannı brdılar.
Siyanürle altuı çıkanbnak iste-
nen yörelerde mücadeleye des-
tek amacıyla kurulan tzmir-Ber-
gama, Eşme, Sivrihisar Hav-
ran/Küçükdere El Ele Hareketi
üyeleri, Bergamalı köylülerle
birlikte Dünya Çevre Günü'nde
Bergama'da piknik düzenledi.
Bunun üzerine, madeni de\Ta-
lan Koza Altın şirketi de. işçile-
rine yönelik piknik hazırlığı yap-
tı. Şirket, piknik için madenin
bulunduğu köye gidiş güzergâhı-
nı seçti. Çoğunluğu îzmir'den
yola çıkan El Ele Hareketi üye-
leri, Ovacık ve Çamköy girişin-
deki yolda kutlama yapan işçiler
ve aileleri tarafından engellendi.
Yumurta ve taş atıldı
Başlannda Koza Altın Yöne-
tim Kurulu Başkanı Akın İpek
olan işçiler, El Ele Hareketi üye-
lerini taşıyan otobüs ve özel
araçlara yumurta ve taş attı. Çev-
recileri taşıyan araçlann camla-
n kınldı. Beş otobüsten ikisi ka-
labalığın arasmdan geçmeyi ba-
şanrken, diğer üç otobüs ve araç-
lar yalondaki bir benzin istasyo-
Madeni devralan Koza Altın şirketi. işçilerine yönelik piknik hazırlığı yaptı. tzmir'den yola çıkan El
Ele Hareketi üyeleri, Ovacık ve Çamköy girişindeki yolda, işçiler ve aileleri tarafından engellendi. ı AA)
nuna sığındı.
Bergamalı köylülerin ve çev-
recilerin önceki eylemlerinde sı-
kı güvenlik önlemleri alan jan-
darmanın. olaylaryaşanırken or-
taya çıkmaması dikkat çekti.
Olaylar yaşanırken, Akın tpek'le
görüşen Çamköy Muhtan Emin
Candan, yolun açılmasını iste-
dı. Ancak İpek, "Kutlama yap-
mak isteyen varsa, gelsin bi-
zimle kutlasın" diyerek geçışe
izin vermeyeceklerini söyledi.
Bunun üzerine El Ele Hareke-
ti üyeleri ve köylüler, Çanakka-
le-Izmir Karayolu'nu trafiğe ka-
patarak güvenlik güçlerı ve yet-
kililerin kendilerini korumasını
ve geçişlerini sağlamasını istedi.
Konyar: Güvenliğimiz
madencilere teslim edildi
Çevrecilerve köylüler. "Siya-
nürcü şirket, Bergama'yı terk
et", "Baskılar bizi yıldıra-
maz", "Direne direne kazana-
cağız" sloganlan atarkenjandar-
mayla birlikte Bergama Kayma-
kamı Hüseyin Eren olay yerine
geldi. Akın tpek ile görüşen
Eren, işçilerin yol kenarına çekil-
mesini istedi. Madendeki işçiler
yolun iki kenanna sıralanırken,
jandarma ekipleri çe\Tecilerle iş-
çilerin arasında yer aldı. işçiler,
bu sırada da otobüslere taş ve yu-
murta atmayı sürdürdüler.
El Ele Hareketi üyeleri ve
köylüler, yaşananlara sert tepki
gösterdiler. Köylülerin sözcüsü
Oktay Konyar, güvenliklerinin
sağlanmadığını kaydederek
"Devlet güvenliğimizi maden-
cilere teslim etmiş. Bundan
sonra olacaklardan yetkililer
sorumludur" dedi. Bergama
Çevre Platformu'ndan Erol
Engel de "Burada ne polis ne
de jandarma bizi korudu.
Sanki, olay tezgâhlanmış gi-
bi" diye konuştu.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
nanlar, "Bu iş bitmiştir. Referandumdan sonra öyle
ya da böyle çözülecektir" diyorlardı. Bu görüşü sa-
vunan bir kökten AB'ciye şu uyanyı yapmıştık:
"Bakarsınız önümüzdeki yıl bu zamanlar, konu
daha içinden çıkılmaz hale gelmiş olurl"
Bütün yönlerıyle işler daha da karışmış görünü-
yor. KKTC'deki kimi belediye başkanlarına Rum yö-
netiminden şu tür resmi yazılar gelmeye başlamış:
"Belediye başkanlığını yaptığınız yeheşim yeri,
(Rum kesiminden bir kentin adı gösterilerek) şura-
ya bağlı bir semt olarak düzenlenmiştir. Yönetme
yetkiniz yoktur."
Türkiye'yi sadece mali bakımdan sıkıştıkça
anımsayan MAT yönetiminin görünümü ise şu:
AB ile flört, ABD ile sıkı pazarlık!
Bu gidişin sonunda Güney Kıbns'ın tam olarak
AB'nin kontrolüne, Kuzey Kıbns'ın ABD'nin etkin-
liğine geçtiği bir "çözüm" de çıkabilir!
•••
Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisindeki konular
yüklü. Bunların Başkan Bush'la yarım saatlik bir
görüşmeye sığması olanaksız. Ancak pek çok ko-
nunun daha önceden pişirildiği anlaşılıyor. örne-
ğin, Amerikan heyetinin KKTC'ye yaptığı ziyaret...
Kulislerde konuşulan şu:
ABD Türkiye'den birödün aldı, karşılığında KK-
TC'ye göz kırptı. Bu, KKTC'nin tanınması anlamı-
na gelmez ama ABD önümüzdeki günlerde Ercan
Havaalanı'na bir uçak indirirse yeni tartışmalar
gündeme gelebilir.
Erdoğan geçen hafta MAT'la Ankara'da bir ara-
ya geldi. İki kafadarVVashington'dasöylenecekle-
ri kesinleştirdi. Bu, büyük ölçüde Bush'u da mem-
nun edecek bir "açılım" olacak. Zaten işin içine
"açılım" sözcüğü girdi mi, pek çok şeyi açacağız
anlamına gelir!
ABD, gerek Yunanistan'da gerekse Kıbrıs Rum
Kesimi'nde Amerikan aleyhtarlığının Türk tarafın-
dan dahafazlaolduğunu biliyor. Bu bağlamdaTür-
kiye'ye sıcak gelecek ama, sorunu tümüyle çöz-
meyecek; Rumlan üzecek ama, hedeflerini de bi-
tirmeyecek bir politika pişiyor olmalı...
• • •
Kıbns'ın Gırit'e benzeme olasılığı her girişimle
birlikte biraz daha belirginleşiyor. Geçen haftaki
Kıbrıs gelişmeleri, 1821'de başlayıp 1913'te ada-
nın tümüyle Yunanistan'a bağlanmasıyla sonuçla-
nan Girit sorununun kabaca 1897 yılındaki duru-
munu anımsatıyordu.
1897'de Girit'in Osmanlı yönetimine karşı özerkli-
ği ilan edildi. özerklik hükümlerine göre, adadaki
Türklerin güvenlik sorunu azaldıkça Osmanlı askeri
gerı çekilecektı. Adaya, padişahın izniyle Hıristiyan
bir vah atanacaktı. Valınin kim olacağına Avrupa ül-
keleri karar verecekti. Böylece Osmanlı, adanın yö-
netım iradesinı Avrupa'ya teslim etmış oldu. Avrupa
devletleri ve Rusya, Girit'e atanacak valinin Yunanis-
tan Kralı'nın oğlu Yorgo olmasında karar kıldılar.
Yorgo, Osmanlı hükümranlığınıtanıyacağını söy-
leyip fiili kontrolü Yunanistan'a bıraktı. Bu aşama-
dan sonra ne mi oldu?
1908'de Yunanistan adayı ilhak ettiğini açıkladı.
1913'te de Osmanlı bunu kabul etti.
AKP destekli MAT politikasının ucu açık, ilerliyor...
Bu gidiş, ancak satranç tahtasındaki tüm taşla-
n sallayarak durdurulabilir.
ankcum a cumhuriyet.com.tr
Kamuda sancüı dönem
U Baştarafı 1, Sayfada
yaç gözetilmeden dağıl-
mış" personel yapısın-
dan, Kamu Personel Re-
jimi Reformu'na geçiş
aşamasuıa geldiğini ıfa-
de etti. Yıllann verdiği
alışkanlıklann bir tarafa
bırakılmasının zamanı-
nın geldiğini bıldiren
Coşkun, "Bu şekilde
kronikleşmiş olan bir
sorunun çözümü elbet-
teki sancısız olmaya-
caktır.Yeni modern yö-
netim tekniklerini uy-
gulamamız, her hizme-
tin tanımını belirleme-
miz ve o işi en iyi şekil-
de yerine getirecek ni-
telikte personeli istih-
dam etmemizin zama-
nı gelmiştir" dedi. Coş-
kun, istihdam fazlası ni-
teliğindeki personeli
kastettiğıni bildirdi.
• ••
II
SÖYLE$I ATTİÜİİLHAN
'Maksad' da Bir,
•Rivâyef de Bir, Ama!
I Baştarafı Arka Sayfada
gözler önüne serilmektedır.
Belgin'in (Sarmaşık) konuyla ilgili sorusuna, mesela
Erol Manisah'nın verdiği, 'manidar' cevap şudur
"... ulusal polrtika izlenememesi ve toplumun ulu-
sal refleks gösterememesi askeri öne çıkmaya itmiş-
tir. Asker bunu yapmakla, aynen, Cumhuriyet'in ilk
yıllannda olduğu gibi Avrupa'nın Anadolu üzerinde-
ki dayatmalanna karşı, nasıl Mustafa Kemal döne-
minin Rusyası ile işbiriiği yapılmışsa, bugün de as-
ker aynı denge politikasının gereğini yapmak iste-
mektedir..."
"... bugün asker bunu yapıp önayak olmuş, ancak
bunun devamı olarak shnlden bir tepki gelmemiştin
daha önce de söylediğim gibi, Brüksel ve VVashing-
ton'a aşın şekilde bağlı ve duyartı hareket ettikleri
için, ABD'nin 'Sürdürülebilir Üstünlükler Kuramı'nın
uygulanmasına yeşil ışıkyakmış olmaktadır." (a.g.e.
s.28)
Aleksandr Dugln: 'Aynı yolun yolcusuyuz'
Türkiye'de 'dip dalgası', yükselişini yeni yeni hisset-
tirmeye başlamasına rağmen; 'sivilden gelmeyen
tepki'; Rusya'dan, üstelik Avrasya fikrinin baş savunu-
cusu Aleksandr Dugin'den geliyor
"... benim açımdan, Rusya'nın da, Türkiye'nin de
kaderi aynı, yolu aynı: Biz, ittifak yapmaya, ortaklık
yapmaya mahkûmuz; birbirimizin çıkarlannı zedele-
meden, ilişkilerimizi geliştirmeliyiz!.." (Aydınlık dergi-
si, 12Arahk20O4)
Neden aynı olduğunu da şöylece anlatmış:"... birtek
Atatürk döneminde, 'iki ülkenin iyi ilişkilerinden en
verimli çıkar nasıl sağlanır1
sorusuna cevap olabile-
cek, üst düzeyde bir verim aldık. Bu örnek olmalıdır.
Şoguk Savaş'ta aynldık; şimdi durum değişmiştir.
Örneğin NATO üyeliği artık Türkiye'yi güçlendirmi-
yor, korumuyor. Türkiye, ABD'nin tek kutuplu dün-
yasının kurbanlanndan biridir. Işte Irak'ın işgali, Kürt
sorununun çıkarılması, Kıbns; Türkiye için bu kadar
'hayati' bir krizde, NATO burada hangi Türk çıkannı
koruyabildi?.."
"... Tam aksine, bu sürecin içinde NATO devletleri
varve Türkiye Devieti yok edilecekler listesindedir..."
('Edebiyat ve Eleştın dergısı, Mayıs/Hazıran 2005, s. 82,
shf: 69)
Galiba, 'cümlenin maksadı bir.amma', bu defa 'ri-
vayet muhtelif' değil, o da 'bir ve aynı'!.. ,,