Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURJYET 27 HAZİRAN 2005 PAZARTESI
• «Mfv.
t l(wrDAolan-
lar öğreticidir?
Neydi olan?
Imam Humeyni
Devrimi'nin Islam
CumhuriyetiAna-
yasası'na göre
yeni "reisicum-
hur"un seçilmesi
gerekiyordu. Halkın doğrudan oyla-
rıyla ve iki turiu yapılması gereken
seçimin ilk turunda adaylardan hiç-
biri salt çoğunluk sağlayamayınca,
en çok oy alan iki aday arasındaki ikin-
ci turda Ali Ekber Rafsancani kay-
betti; Mahmud Ahmedinecad ka-
2andı.
Devrim'den sonraki uzun katılığın
ardından son zamanlarda görülen yu-
muşamada "reformcu" Rafsancani 'ye
çok umut bağlanmıştı; Amerikalılann
sözünü ettikleri "llımlı Islam demok-
rasisi'ne doğru bir gidiş olacağını söy-
leyenler bile çıkmışt. Bu bakımdan, ko-
yu tutuculuğuyla tanınan Ahmedine-
cad'ın seçilmesi içteki ve dıştaki iyim-
serierde büyük şok yarattı.
İnşaat mühendisi olan ve Tayyip Er-
doğan gibi bir büyük kent beledi-
ye başkanlığından gelen Ahmedine-
cad'ın seçilmesinden sonra Iran'da
olabilecekleri fazla abartmamak ge-
rekiyor. "Reisicumhur"ur\ doğrudan
halkça seçilmiş ve yüzde 62 oy almış
olması, başkanlık rejimlerindekine
benzer bir temel değişiklikyaşanaca-
ğı anlamına gelmez. Anayasa, "reisi-
cumhur"a böylesine köklü bir işlevta-
nımıyor. Mutlak yetkiler onda değil, din
adamlarından oluşan "Rehbehik Şû-
rası"ndadır. Birçeşit "Anayasa Mah-
kemesi" sayılabilecek olan "Anaya-
sayı Koruma Şûras/"nın üyelerini, ge-
nelkurmay başkanını, Devrim Muha-
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Tahran Dersleri
fızları'nın başko-
mutanını atama
yetkisi onlarındır.
Bundan da an-
laşılacağı gibi, Iran
rejimi, çağdaş
devletin seçim,
parlamento ve si-
yasal sorumluluk
gibi birtakım kurum ve kavramlarını
içermekle birlikte, özde tam anlamıy-
la Islami esaslara ve Islamcı devlet
anlayışına dayanmakta. Bu açıdan
bakınca, çağdaş demokrasi ve dev-
let anlayışıyla Islami bağdaştırmak
amacıyla girişilmiş en ilginç örnek sa-
yılabilir.
Ama, aynı zamanda böyle bir bağ-
daştırma çabasının sınırlartnı da gös-
teren, nereye kadargidebileceğini hu-
kuk kurallanyla ortaya koyan bir örnek.
Peki, son seçimden çıkanlabilecek
ders nedir?
Seçimin verdiği ders, devletin te-
mellerini bir kez dine ve Iran'da oldu-
ğugibi birtekmezhebedayandırdık-
tan sonra kalkışılan bütün "reform"
hareketlerinin, hele çok sağlam bir
ekonomik ve sosyal temele dayandı-
nlmamışsa, eninde sonunda ne gibi
tepkiler uyandırdığını göstermesin-
dedir. Halk yığınlan ekonomik ve sos-
yal polrtikalarda tam tatmin bulmamış-
sa ve hele Iran'da olduğu gibi ülke üze-
rinde çeşitli dış hesap ve niyet bulut-
ları dolaşmakta ise başörtüsü kena-
nndan perçem gösterme izni gibi son
derece masum özgürleştirmeler bile
aşırı ulusalcılıkla kanşıp gerici tepki-
leri çok çabuk alevlendirmekte ve o
alevin meşalesini taşıyanlan siyasal
merdivenlerde hızla yükseltmektedir.
"llımlı Islam devleti", fazla uzağa gi-
demiyor.
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Dil Devrimi Yaşıyor...
Halk, ozanlar, şairler, yazarlar ve öğretmenler her yönüyle gelişmiş
bir yazı dili yaratmışlardır. Bugün Türkçe her türlü anlatım için
yeterlidir. Türkçenin sözcük zenginliği, basılı sözlüklere alınan
sözcüksel birimlerle sayüamaz. Yabancı dilli kimi Türklerin sözlük
karması, sözlüksel işlemlerin göz ardı edilmesinden kaynaklanıyor.
Prof. Dr. Ömer DEMÎRCAN Okan
A!
ttilâ llhan,
Cumhuri-
yet'teki yazı-
lanndakonu-
-yu sık sık
"Dfl Devrimi"ne getiriyor.
Ileri sürdüğü kimi savlar
hiç degişmedi. Sakız etti-
ği "...DUi Bir Çıkmaza
Saplanuşızdır..." sözüyle
04.05.05 günlü dilim-ya-
zıda (1) şöyle >r
ükleniyor:
1. tki ümmet dili Arap-
ça ile Farsçadan sözcük
alınması doğaldı. "...asıl
yadırganması gereken, öz-
İeştirme adı altmda dilin
budanıp kuşa çevrilme-
sL."dir.
2. Bu yargıyı destekle-
mek için şu ahnüya başvu-
ruyor. Sözde, bunu goren
Atatûrk, bir akşam sofra-
dan sonra Falih Rıfkı
Atay'a "...Dili bir çıkma-
za saplamışızdır... Bıra-
Üstelik,
AFM sinemalarında
dilediğiniz bir filme
tek kişilik bilet* HEDİYE!
• Kampanya stoklarla armtı olup hedıye AFM sınema bıler Nokıa 3120.3220 6020.6021,6100.6170,6230,6230ı, 6260,6600,6610ı, 6630,6670,
6680,7260 7280 7610,7710.9300 ve 9500 modeller ıçın getertıdır Rıng kampanya kapsamiDdakı urunlen ve kampsnya Brîhlennı
değıjtırme haktanı saktı tutar Oranlarda w vergılerde olabılecek değışıkhkier. kampanyaya yanatılabıhr
www.nokia.com.tr
Aynntıh bilgi için: 0212 444 RING (0212 444 74 64)
ANKARA (0312) ATAKUIE TANSA5 440 85 52 ANTAUA (0242) ULLSOC BLt 248 60 80 5*1 MİGROS 230 12 22 5M MİGROS 230 12 30 ŞARAMPOL 2 " 50 50 MLEKAP1
244 22 44 KORKimt 643 26 26 KUMLUCA 887 39 39 5-MAıl 316 00 80 MANAVMT 742 60 70 ÇOR1U (0282) OIÜON AUŞVERİS MERKÖ 673 32 79İSTAABUL (AVRUPA YAKA9
0212) AKARAV ATATURK BULV4RI 519 01 02. ATAX0» ATRIUM 560 76 16 BAHRK0Y tSTASrON CAD 542 06 50, BEYOGLU tSTIKLAL CAO 244 55 55 BEYUKDUZl! 5M MİGROS
852 01 31 ESENlF 645 46 60 KEMERBURGAZ ME5A GIMA PLA» 322 34 22 OSMANBPf 234 67 67 SEHREMİN! MİLLET CAD 632 62 68, VESUÖY [STASYON CAD
662 91 27 (ANAOOLU VAKASI 0216) BEVKOZ 424 11 00 ICADKOV ALTIVOL 414 19 49 KADIKOY CARŞt 414 66 96 KADIKÖY tSKELE 336 19 45 <ARTAL EXTRA
473 65 65 KAKTAL 387 36 50, KARTA1 KORDONBOVU 488 71 94. MALTEPE 459 46 24 MAL*EPE 352 60 26 PENDIK HATBOrtJ 491 29 61 KHDlK 491 95 65İZMİR (0232) 4İİA&
616 41 11, A1İANCAX 422 51 55 BORNOVA 342 01 61. CANKAYA 446 20 03 3GÜ 386 10 60 EGS MAVİSEFİR 324 68 28 GAZlEMtR 251 88 81. KARŞIYAKA 364 49 99 GİRNE
364 67 77 KtPA 386 58 53 HMERAU1489 9191 KONAK 445 07 00 NARÜDERE 239 67 67 PASAJ 369 66 07, PASAPORT 445 4142 VAN (0432) ESOŞ ATATURK CAO 354 3100
IMOKIA
CONNECTING PEOPLE
www.ring.com.tr
kuiar mı dili bu çıkmaz-
da? Havır. Ama ben de
işi başkalarına bıraka-
mam..." (2) diye yakınmış.
Söyleniş yüı 1934-35, anı-
yageçiş 1961.
3. O günlerde Türkolog
Abdülkadir tnan da Fa-
lih Rafh'ya: "..^enim ak-
lımın ermediği bir lehçe
varsa o da Türk Dil Ku-
nımu'nun lehçesi!" de-
miş(ÇankayaIV: 157). Bu
söze dayanarak Sayın At-
tilâ tlhan: "Günürnüzde
Gaa'nifl Nutku'nu bile,
okuyup anlayamayan
gençler varsa, işte bu, o
lehçenin marifetidir" sa-
vıyla sözünü bağlıyor.
4. Türkçe sözlük ile an-
latımı geliştirmeye canla
başla katılanlara da,
06.05.05 günkü düim-yazj-
sında M
özleştirmeci takı-
nu" diyor. Yalnızca bunlar
değil, 09.05.05 günkü yan-
hş "Gûneş-DU" (3) açık-
laması da karşıdevrimci
Türkologlann kullandığı
saldın araçlandır. 2005 yı-
lında Dil Devrimi'ni
1930'lu yıllann verileriyle
eleştirmek, düpedüz okuru
yamltmakür. Falih Rıfkı an-
latıyor, ama Atatürk'ü tam
anladığı nerden bellı? Dili
işlemek. bilinen sözcükler
arası yeni bağdaşımlar ya-
ratmak, bireysel yeni tü-
revlere can vermektir.
Devrimciler yeni sözcük-
leri 1865'intıbbiyelilen gi-
bi Arapçadan mı üretecek-
lerdi?ll.O5.O5'tesözüedi-
len damıtmanın ümmet di-
liyle ügisı yoktur.
Yanıt 1. Gerçekte Türk-
çe, Osmanlı döneminde
yazılı anlatım dışııta itii-
miştL îşlem, bir sözcük ah-
mt değil tam bir sözlük ve
yapı kmmıydu O yüzden
Dil Devrimi sürecinde
Türkçe budanmamış, tam
tersine, pınlpml bir yazı
dili yaratılmıştır. Halkın
diline dokunulmamıs,
azınlıkta kalan kimi Der-
Saadet (tstanbul) aydın-
lan ile o günkü yazarla-
rınyazı dili söziüğü değiş-
tirilmiştir. Halkın sözlü-
ğüyle anlatımda yetersiz
kaldığı için aydınlann be-
cerilerinin işlenmesi ge-
rekmiştir. Doğrusu orta-
da "budanan" bir dilyok-
tur. Bireylerin o anlatım
sorunu okura, bir "söz-
lük" sorunu olarakyansı-
mtştır. tkisini kanştırarak
anlatan Sayın tlhan 'ınyo-
rumu, acaba öze dönük bir
yanüma mı,yoksa dışa dö-
nük bir savunma mı, kes-
tiremiyorum. Çünkü
"Türkçeyetersiz" diyen
başkalan da hep yanıltı-
yor: Kendilerindeya alan-
la ilgili ya da sözel işlen-
memişlik var. Öyleleri di-
lisuçlaymca, sözdeaklan-
dıklannı santyoriar.
Osmanlıca sözlük, her
anlam için bir sözcük ara-
nan bir sözlük idi. Yaban-
cı dil öğrenenlerin de bel-
leklerindeki sözlük bu tü-
re, sözcüksel bir sözlüğe
dönüşmektedir. Her ayn an-
lama ayn bir sözcük kosu-
lan bir sözlük en ilkel bir
sözlük türüdür. Dil edinir-
ken bebekler, iletişime böy-
le bir denklikle başlar; çok
geçmeden sözel ve sözlük-
sel işlemlere geçilir. Türk-
çenin sözlüğu ise başkadır,
işlemsel bir sözlüktür.
Bu yanıyla 190 dolayuı-
da türetme eki (4) ve çok
sayıda türetme işlemine
uygulanan ekdizimine da-
yanır. Sözgelimi yahıızca
"-cı" (gazete-cı) ekiyle
11.000' üı üzerinde olanak-
tan bugünkü sözlüğeyalnız-
ca 1582 girdi ahnrmş (5).
Öteki yanına bakıJırsa, he-
nüz yeterince işlenmemış
yansımalar (şır-rak) ile an-
cakolanaklannyansı: 8000
kadar sözcük oluşmuş (6).
Yineleme yoluyla anlam
üretmeye yarayan "ikile-
me"lerin (göz göz, soluk
soluga, bulabula...)bir söz-
iüğü yapılsa girdi sayısı
100.000'i geçebüir. Kaldı
ki tarama ve derleme ça-
lışmalan ile henüz toplan-
mamış çok sayıda sözcük ve
yan anlamlar sözlü dilde,
agızlarda kullanılmakta, yö-
resel yazüı kaynaklarda der-
lenmeyi beklemektedir.
Halk, ozanlar, şairler, yazar-
lar ve öğretmenleT her yö-
nüyle gelişmiş bir yazı di-
li yaratmışlardır. Bugün
Türkçe her türlü anlatım
için yeterlidir. Türkçenin
sözcük zenginliği, basılı
sözlüklere ahnan sözcüksel
birimlerle sayılamaz. Ya-
bancı dilli kimi Türklerin
sözlük karması, sözlüksel
işlemlenn göz ardı edilme-
sinden kaynaklanıyor.
1930'lu yıllann terimi
olan özleştirme. gerçekte
"Türkçeleştirme11
dir. Dil
DevTİmı'ne karşı olan rah-
metli Prof. Dr Faruk Ti-
murtaş ın Yeni Kelimeler
Södüğü (1979) içinde 3140
sözcük var. Bunlardan
(namzed=aday gibi)
1815'ini doğru sayıyor.
(Abide=anıt gibi) 478"inde
şekil veyerleşikanlamyan-
lışı varmış ama tutunmuş.
Geriye kalan (esasi=asal,
teselli=avuntu gibi) 847
sözcük yanlış imiş. Oysa
onlardan 427'si doğru ve
dile yerleşmiş. Önenlip de
tutunmayan, ama Sayuı Ö-
han'ın karşı örneklemede
çiplediği (7) 420 kadar kar-
şılık kalıyor. Oranlarsanız
benimsenme yüzde 86.63.
O gün için bu üstün bir ba-
şandır. Oyleyse sormak ge-
rek Sayın Attilâ Ühan, de-
ğeıii bir şair ve yazar ola-
rak hangi yeni sözcükle-
ri üretmiş? Yazılannda, bir
simyacı edasıyla, sık sık
'ümmet dilinden/Osman-
lıcadan millet dili damıt-
mak"tan söz edıyor.
Özleştirme sözlükle il-
gili bir terimdir; "dil da-
mıtmak" ise, dilin her ya-
nını örter. Günlük dile yer-
leşmiş olan Osmanlıca söz-
cükler zaten çevrimde.
Yanıt 2. Atatürk'ün sö-
zü(ÇankayaIV: 155)ancak
1934 yılında, bir Arap-
çaParsça sözcüğe çok sa-
yıda Türkçe karşılık veren
Tarama Dergisi adlı söz-
lükyayımlanıp kullanılma-
ya başlandığı günlerde söy-
İenmiş olabihr. Soyadı Ya-
sası'nuı da uygulandığı o
yülarda Türkçe sözcük kul-
lanmaya karşı aşın ama dı-
şa vurulamayan bir direnç
vardı.
Gazeteciler bu sorunu
"ikameci" (sözcük değiş-
tirmekle görevh) kişiye ak-
tanyoriardı (Dilaçar, 1975).
O günlerde yazılar önce
Osmanhca yazıhyor, sonra
ikameci, Osmanlıca söz-
cükleri "Tarama Dergi-
si"ndeki Türkçe karşılık-
lanyla değiştiriyordu. O
sözlükte birArapça sözcü-
ğe karşdık çok sayıda söz-
cük verildiği için (sözgeli-
mi "âlimM
için23 karşdık:
ata, bahşi, bilecen, bilge,
bilgiç, bilici, bilili, bilgicü,
büikli,bilgili,biliklik,bö-
gü'bökü, bügü, çelebi, da-
nışman, eke, erdem, kam,
okuklu, öylü, tanırgan...)
herkesbeğendiğini seçiyor,
o yüzden de yazılar pek an-
laşılamıyordu.
Oysa sözcük seçimi baş-
ka, metin ürerinıi başkaydı.
tşte Atatürk'ün yakmması
bu dönemde olmuştur.
O kanşüdık da, kısa sü-
rede yayımlanan biri Os-
manhcadanTürkçeye, öte-
kisi Türkçeden Osmanlı-
caya iki kılavıozla azalmış-
nr. O kılavuzlarda her söz-
cüğe bir ya da ikı-üç karşı-
lık verilmiştir. Örnekler;
fecr: tan; kâr: iş, kazanç,
saf: duru, an...,'/ alan: sa-
ha: köle: caker, bende,
memluk; sorgu: istintak...
Sorun gerçekte Hasan ÂB
Yücel'in kurduğu MEB
"Tercüme Bürosu"nca
(1940-1947) yapılan çe\i-
rileraracıhğıyla çözümlen-
di.
Sa>ın Attilâ îlhan, tnö-
nü'ye karşı olduğu için o
beyaz kitaplara da; o dö-
nemde açıldığı için, iyice
anladığma inanmadığım
Köy Enstitülerine de karşı-
dn-.
Yamt 3. Sayın Attilâ îl-
han bugünkü ortak dil için
"lehçe" terimini kullana-
rak Dil Devrimi 'ni küçüm-
süyor. 1934 (ya da 1935
içinde) söylenmiş bir söz-
den desteİc alarak eğitiıni
Türk Dil Kurumu (1932-
1983) buhale genrmiştir, mi
demek istiyor? Oysa sözü-
nü ettiği o lehçe. 1950'den
beri öğretim dışı; mezunlar
özleştirmeye kanhnasmlar
diye Türkolojide bir "söz-
lükbilim" dersi bile yok.
O gözlem eğitimle, özel-
likle dil ve tarih eğitimiyle
ilgilidir.
Bueğitim, 1947'den be-
ri karşıdevrimci Türkolog-
larca düzenlenmekte, de-
netlenmekte ve yönlendiril-
mektedir. .\utuk'u anla-
mak için Osmanlıca sözlü-
ğün tümünü bellekte taşı-
maya ne gerek var? Dıl-içi
çeviri ile ya da sayfa kena-
rmda sözlük vererek güçlük
giderilebüir(8). Sayın At-
tilâ Ühan, dili varmıyorsa
da, örtük olarak: "TDK'nin
kapatılması iyi oldu" der
gibi. Ancak o BOP'lu ey-
lemde ve Atatürk'ün mira-
sınm gaspında alttan üste en
az üç katılan var; TDK
(1932-1983) kapaülmadı,
kapattınldı (9). Bugün
Türkçe çıkmazda değil;
bazı aydınlar açmazda,
bilerek ya da yanılarak
karşı tarafta, kimilerinin
dümen suyunda.
Yamt 4. iki 1982-yazı-
sından kes- yapışor yönte-
miyle düzenledığı
04/06.05.05 günlü dilım
söyleşilerden ikincisinde
"Ozleştirmeci takımın-
dan delilli ispath cevaplar
geünedi" diyor. Ortanın al-
tı o söz ile Sayın tlhan "öz-
leştirmeci taifesi" nitele-
mesinden kaçınmış ise de,
sizce TDK'nin 1983 başın-
da kapatüması yolunda 12
Eylülcülere destek vermiş
olmuyor mu? O görüşleri
bugün de yinelemesi, Sayın
Attilâ îlhan'ın AKDTYK-
TDK dairesinin çizgisinde
demirlediğini gösteriyor.
Kimi büim çevreleri diren-
diği için tek-anlamh metin
üretiminde sorunlar varsa
da, Dil Devrimi, ortak bir
yazı dıli yaratmada hedefı-
ne ulaşmıştır. Hep birlikte
gelelim elin bugünkü sal-
dınsına!
(1) Dilim-yazı=tefrika.
(2) Falih Rıfkı Atay
(1961): Çankaya (Anılar)
I-V,CumhuriyetY. 1999.
(3)Demircan(2OOO:135-
156).
(4) Uzun, N.E.; L.S.
Uzun;Y.K.Aksan;M.Ak-
san (1992): Türkiye Türk-
çesinin Türetim Ekleri, Şi-
rin Kırtasiye, Ankara (Ço-
ğaltma).
(5) Aksan, Mustafa
(2001) Agents in Turkish
and their morphology. Mer-
sinÜni.Y. (Aksan 2001).
(6) Zülfikar H. (1995):
Türkçede Ses Yansımalı Ke-
hmeler^AKDTYK-TDKY.
(7) Üzüm salkımından
seçerek dane koparmak (ve
yemek).
(8) Sayın Attilâ îlhan'ın
sözü, tstanbul belediye baş-
kanı iken Sayın Başba-
kan'uı: "...Harfinkılabı sa-
yesinde birülkenin tamamı-
nın bir anda sıfır okur-ya-
zar seviyesine indirgenme-
sikimlere yaramıştır:" (Yet-
kin, Müd. Huk., Mayıs
2005, s.26/1) sorusunaben-
ziyor. Bunun neresi doğru?
1928'denüfusun yüzde 90'ı
okuma-yazma bilmiyor. Ay-
dınlann ise, zaten bir yazı-
sı var ve Latin harflerini ya-
bancı dil derslerinde öğren-
miş durumdalar.
(9) Örnekleri ve kişileri
merak edenler için: TKAE
(1966) Türk Düiîçinl-n,
Ankara, Tercüman (1979),
Yaşayan Türkçemiz 1.2,3,
Tercüman Gazetesi y. Yü-
cel,Tahsin (1982) Dil Dev-
rimi ve Sonuçlan, TDK. <
Değişimi öğrenmek iste-
yenler için: Aksoy, Ömer
Asım (1970) Gelişenve Öz-
leşen Dilımiz, TDK, Cev-
det Kudret (1986), Dilleri
Var Bizim Dile Benzemez,
Bilgi.
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
tBRAHtM YILDIZ
AKP Seypediyor...
Avrupa Biriiği tartışmalan bir yana, Türkiye'nin
önünde çözüm bekleyen iki ciddi sorun var.
Terör ve işsizlik... •
Bir süredir durdu sanılan terör yine can almaya
başladı. Asker bu konudaki duyarlılığını yineledi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Bü-
yükanıt, Atina'daki resmi temasian sırasında, "GQ-*
neydoğu dağlannda piknik yapmıyoruz" diyerek"
"Operasyonlar dursun" diyen AB buyükelçilerine
de yanıt verdi. Büyükanıt, ılımlı Islam önermeleri—
ne de "Laik bir devlette dini sıfat olmaz" diyerek
askenn konuya bakışını net olarak ortaya koydu.
Büyükanıt'ın altı çizilmesi gereken şu cümlesini
de aktarmakta fayda var: "AB'nin Türkiye'ye lü-
tuf olarak değerlendirilmesi yanlıştır. Evet ya da
hayır demenin sadece AB'nin hakkı olmadığının,
Türkiye 'nin de evetya da hayırdiyebileceğinin bi-'
linmesini istiyorvm." -
Yine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi
Özkök, bölgede sorunun çözümü için ekonomik'
ve politik önlemlerin devreye sokulması gerektiği-'
ni vurguladı.
Teröre karşı aydınlann girişimi de toplumun her"
kesiminden büyük destek gördü. Pazar günkü~»
manşetimizde yer alan haber, toplumsal bir tep- i
kinin yansımasıydı. ,;
• • •
Işsizliğin boyutu her geçen gün artıyor. Üniver- ^
siteli işsizlere sürekli yenileri ekleniyor.
Eğitim sistemindeki sorunlann çözüm bekledi- i
ğini çoğu kez yazdık. üselere girişten başlayıp, üni-
versite kapılanndaki yığılmalara dek yaşananlar
biliniyor.
Heryıl 2 milyon genç üniversite kapısında terdö-
küyor.
Yaklaşık 400 bin genç üniversite kapısını aralı-
yor. Asıl sorun ise mezuniyetle birlikte başlıyor.
Ankara Ticaret Odası'nın yaptığt bir araştrmaya gö-
re mezunlann yüzde sekseni işsiz. Bitirdiği bölüm-
le ilgili iş bulanlar ise şanslı diye tanımlanıyor.
Hatta iş o denlı komik bir hal almış ki İşsiz Mü-
hendisler Demeği bile kurulmuş. Bir de bunun
ekonomik yanı var. Bir gencin 4 yıllık bir okuldan
mezun olana dek aılesine getirdiği yük 28 milyar
TL.
Iktidan elinde bulunduran AKP hükümeti ise ül-
kenin yaşamsal sorunlan çözüm beklerken "Tür-
ban konusunda vicdanlan rahatlatacağız" diyerek
sıkmabaşlılara mesaj veriyor.
• • •
Uluslararası hukuka sahip çıkmak için kurulan
Irak Dünya Mahkemesi'nin son oturumu Istan-
bul'da yapıldı. Oturumla ilgili haberleri aynntıh ola-
rak okurlanmıza yansıttık. Cumartesi günkü man-
şetimizde İşgalyargıda" başlığı ile yine bir tek Cum-
huriyet'te yer aldı.
•••
Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi'nin anısına
düzenlenen geleneksel yanşmanın 59'uncusu so-
nuçlandı. Ülkemizin kendi alanında en eski yanş-
ması olan Yunus Nadi ödülleri'ni kazananlar ya-
nn akşam Istanbul'daki törende bir araya gele-
cekler. Yanşma sonunda ödüle hak kazanan 9 de-
ğerli sanatçımızı bir kez daha kutlanz.
Sporda hareketli yaz
Sporda geçen hafta gündem ulusal futbol takı-
mındaki görev değişıkiiğiydi. Uzun zamandır gö-
revden alınması beklenen Ersun Yanal, hafta ara-
sında 14 aylık çalışma sürecini sonlandınrken bu
koltuğa 2. kez Fatih Terim oturdu. Ulusal Takımı
tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine ta-
şıyan deneyimli teknik adam, bakalım aynı başa-
nyı 2006 Dünya Kupası Elemeleri'nde yineleyebi-
lecek mi?
Futbolun yanı sıra Çeşme'deki Avrupa Rüzgâr
Sörfu Şampiyonası, Ispanya'nın Almeria kentinde
başlayan Akdeniz Oyunlan, Geleneksel Kırkpınar
Yağlı Güreşleri ve ulu önder Atatürk adına düzen-
lenen Gazi Koşusu haftaya damgasını vurdu. Wimb-
ledon Tenis Turnuvası'nda bir hafta geride kalır-
ken Türkiye'deki tumuvalarda raket sallayan genç
isimlerin, Londra'da boy göstermesi Türk tenisi adı-
na olmasa da Türkiye'nin tanıtımı açısından önem-
liydi.
Kendilerini futbola kaptıran diğer gazetelerin ak-
sine spordaki tüm bu gelişmeleri, önümüzdeki haf-
talarda da sız okurlanmızla paylaşacağız.
İyi haftalar... '
EYÜP1. ASIİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004 306 Karar No: 2005 293
Davacı Saniye Güven tarafından davalı nüfus mü-
dürlüfü aleyhine mahkememize açılan yaş tashihi da-
vasında: Da^cı tarafından davalı aleyhine açılan da-
vanın kabulü ile Nığde iü, Çiftlık ilçesı, Asmasız kö-
yü cilt: 26, hane: 47, bsn: 274'te nüfusa kayıtlı Yusuf
ve Fevziye"den olma Saniye Güven'in nüfus kaydın-
daki 07.06.1977 olan doğum tarihınin ay ve gün baki
kalmak kaydıyla 1964 olarak düzeltilmesine karar ve-
nlmiştir llan olunur. 23.06.2005 Basın: 30400
FATÎH 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Dosya Ko: 2004 140
Davacı Alı Özbey tarafından davalı Seher Özbey
aleyhine açılan boşanma da\'ası ile ilgili olarak,
Mahkememizden verilen 12.5.2005 gün ve
2004'140 esas, 2005-326 karar sayılı karar ile Adıya-
man, Gerger, Dallarca Kövii, 15 cilt, 8 hane ve 65
BSN'de kayıth Ibrahim ve Zerifden olma 20.12.1959
doğumlu Ali Özbey ile aym yerde nüfusa kayıtlı
Mehmet ve Hatıce'den olma Zile, 11.01.1965 do-
ğumlu olup 251 BSN'de kayıtlı Seher Özbey'in bo-
şanmalanna karar verikniş olup, karar daha önce ad-
resinde bulunamayan ye kendisine ilanen tebligat ya-
pılan davalı Seher Özbey'e ilanen tebliğ olunur.
03.06.2005 Basın: 30127
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı
günlük sivil toplum gazetesi
BİZİM GAZETE
tarafsız haberleri, ilginç röportajlan, araştırmaları,
köşe yazılan ve ülke sorunlarını yansıtan
raportanyla 10 yıldır okurlarıyla el ele...
Tet 0 212 511 94 94 - Abone: 0 212 513 83 00