23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kuttur(g cumhuriyet.com.tr 15 < Çalmmış Gösteri' • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -19. Uluslararası tzmir Festivali'nin konuklanndan Montreal Caz Balesi (bjm danse), yann tzmirli sanatseverlerle buluşacak. Topluluk. 'Çalınmış Gösteri' ve 'Mapa' adlı eserleri sunacak. Eleştirmenler, toplulukla ilgili şu yorumu yapıyor: "Kumpanyanın birincil amacı. insanoğlunun varoluşçu ıstırabını portrelemek değil. Daha çok vücudu sergilemek, mekanizmasının muhteşemliğine, gücüne ve şehvefine saygı göstermektir." Bugün saat 21.30'da Sabancı Kültür Merkezi'nde sahnelenecek gösteri, salı gecesi de aynı saatte yinelenecek. Uve 8' konserleri • LONDRA (AA) - Afrika'daki yoksuilukla mücadele için 2 Temmuz'da yapılacağı duyurulan 'Live 8' konserlerini, dünyanın yaklaşık yüzde 85'inin izleyebileceği bildırildı. 'Live 8' konserlerinin mimarlanndan Kevin Wail, Londra, Paris, Roma. Berlin, Philadelphia. Toronto, Tokyo ve Johannesburg'da düzenlenmesi planlanan konserleri, 5.5 milyardan fazla kişinin izleyebileceğini belirtti. Konserlerin 140'tan fazla ülkede televizyon, intemet, radyo ve hatta cep telefonundan izlenebileceğini belirten Wall, "Bu, şüphesiz, daha önce hiçbir etkinlik için düzenlenmemiş en büyük canlı yayın olacak" dedi. [ Kültür Servisi - Teşvikiye Sanat Galerisi, 29 Haziran- 20 Temmuz tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Güzei Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü öğrencilerinin düzenlediği "Aşk Mektuplan " başlıklı tipografi sergisini ağırlıyor. Sergide genç grafik sanatçılan, "Seni Seviyorum" cümlesini farkJı çeşitlemelerle ele alıyor. Aşk mekrubunun uzun ve ağdalı cümlelerden oluşan klişeleşmiş yapısını da sorgulayan sergide, farklı görsel materyallerle grafik sanatlannın tasanm olanaklan görsel bir şölene dönüşüyor. Aşkı ve onun yazıya dökülmüş hallerini Ziya Levent Aybay, Yusuf Zıya Aygen, Burcu Dabanoğlu, Deniz Dalman, Ezgi Erçetin, Mehmet Ergül, Kamer Gündüz, Idil Gürkan, Koydemir, Savaş Özay, Ayşe Peksağ, Banş Sahran, Elif Şimşek, Ayşe Tuğ, Tansel Türün, M. Ali Müstecaplıoğlu'nun çalışmalanyla kendi bakışlanndan yansıtıyorlar. (0 212 241 04 58 - 247 74 75 - 241 65 35) Mercan Oede Bursa'da • BURSA (AA) - Doğu'ya özgü sufi müziğini çağdaş müziğin tınılanyla buluşturan Mercan Dede, '44. Uluslararası Bursa Festivali' kapsammda yann saat 21.15 'te Bursalı sanatseverlerle buluşacak. Mercan Dede, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı'nca (BKSTV) Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlenen fesrivalde, Devlet Opera ve Balesi 'nin sahneledıği. müziklerini kendisinin hazırladığı 'Güldestan' adlı gösteride, 34 dansçıya grubuyla eşlik edecek. Asıl adı Arkın Ilıcalı (Allen) olan Mercan Dede ile Beyhan Murphy'nin 'Seyaharname' ile başlayan, 'Şehir Orman' ile devam eden ortaklığının yeni bir halkası olan 'Güldestan', göç olgusu ve göçebe ruh anlayışını irdeleyen bir dans gösterisi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Klasik Bale ve Modern Dans Topluluğu, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, tzmir Devlet Opera ve Balesi ile Antalya Devlet Opera ve Balesi'nden 34 danscının rol aldıgı Güldestan'ın müzik direktörlüğünü Mercan Dede, rejisini ve koreografisini ise Murphy yaptı. 'Çeşnri biilbür New York Times'ta • NEW YORK (ANKA) - Cam işleme sanatımızın en güzel ve özgün örneklerinden 'çeşm-i bülbül', New York Times'ta haber oldu. ABD gazetesi, Jstiklal Caddesi'nde Türkiye'nin dışında kolay kolay bulunmayacak çesm-i bülbüllerin bulunduğuna dikkat çekti. New York Times gazetesi, Türkiye'deki çeşm-i bülbül yapımına ilişkin bir yazı yayımladı. Daniel AJrman imzalı yazıda Istiklal Caddesi'nde Türkiye"nin dışında kolay kolay bulunmayacak çesm-i bülbül cam eşyalannın bulunduğuna dikkat çekti. Gazete. çeşm-i bülbülün "bülbülün gözü' anlamına geldiğini de kaydetti. Çeşm-i bülbülün nereden kaynaklandığı konusunda bazı görüş aynlıklannın olmasına karşın Türk tarihçilerinin 18'incı yüzyılın sonunda Üçüncü Selim'in Mehmet Dede'yi cam tekniklerini ağrenmek için Venedik'e gönderdiği konusunda hemfikir olduklannı yazdı. Vlehmet Dede'nin Venedik'ten dönüşünde 3eykoz'da bir atölye açtığı kaydedilen yazıda, Dede'nin Venedik'ten getirdiği bir tekniğin »eliştirilmesiyle çeşm-i bülbülün ortaya ;ıktığına dikkat çekildi. Wells'in klasiğinin çağdaş yorumu olarak sunulan film 1 Temmuz'da sinemalanmızda 'Dünyalar Savaşı' yenidenASLI SELÇUK Modern bilimkurgunun yaratı- cısı H.G. Wells'in 'Dünyalar Sa- vaşı' ilk kez 1897'de bir dergide yayımJanmıştı. 1898'dekitaplaşan roman, uzaylılan ilginç özkimlik- leriyle betimleyen, çok zeki, bir o kadar da insancıllıktan uzak yara- tıklar olarak gösteren ilk roman olma özelliğini de taşıyordu. Wells'in romanındaki göz- lemevinin donanımh ortamında Mars'ı izleyen bir astronom, yaşa- mın olmadığı bilinen gezegenin yüzeyinin bir gün yoğun bir ışın- İa aydınlandığını görür. Bu bek- lenmez olay geceler boyunca yine- lenir. Bir süre sonra da bir Ingiliz kasabasında silindir biçimindeki yabancı bir nesnenin geniş bir fun- dalığı ezerek kökünden biçtiği ha- beri yayılır. Silindirdekilere yar- dım için bu garip cisme kuşkuyla yaklaşan insanlar bir dünyalar sa- vaşının başladığından habersizdir- ler. Yazar, böylece îngiliz emper- yalizminin ve sömürgeciliğinin sonunu metaforik açıdan irdele- mişti. Bunu da yüzyıllann işgalci- si Ingilizlerin konumunu değişti- rip anavatanlannın istila edilme- siyleyapmıştı. Kitap, radikalliğiy- le o dönemin kültürel yapısında kalıcı bir etki bırakmıştı. Özünde hümanizm, uzayh baskınına uğra- yan dünyamızda çıkan küresel kri- zin insandaki yansımalannı, ya- şamda kalma savaşımını içerir. Salt düs gücü Içermlyor Wells'in kıtaplannın (Görün- mez Adam. Zaman Makinesi, Doktor Moreau'nun Adası) sı- nemacılarca yeğlenmesiyse salt düş gücünden kaynakJanmıyordu, o yapıtlannı sürekJi bilimsel bir temele oturtuyordu. Evrende yalnız olmadığımızı, insanın dışında da başka canlıla- W,ells'in klasiği 'Dünyalar Savaşı'nı ilkinden tam 52 yıl sonra üçüncü kez izleyiciyle buluşturan Steven Spielberg, 12 yıl önce O. Welles'in sağlam kalabilmiş tek radyo senaryosunu açık arttırmadan satın alıp okuduktan sonra büyülendiğini vurguluyor. nn olabtlecegüıi savlayan 'Dün- yalar Savaşı' ilk büyük etkisini ustanın kaleme almasından 41 yıl sonra yapmış. 'The Shadow' (Gölge) karakteri çevresinde ya- zıp yönettiği, seslendirdiği popü- ler radyo programında oyuncu- yönetmen Orson VVelles, 'Dün- yalar Savaşı' uyarlamasıyla mil- yonlarca Arnerikahyı adamakılh korkutmuştu. 30 Ekim 1938 gün- kü yayınında Marslılann dünyayı ele geçirdif ini radyoda duyuran Welles, gerçekten etkili bu özgün sunumunda çok önemli bir deği- şiklik de yapmıştı. Onun dâhiya- ne yönetiminde hava raporuyla gi- rilen program, sunucunun anon- suyla bir otele bağlanarak dans müziğiyle devam etmişti. Müzik aniden kesilerek Mars'ın yüzeyin- de gaz patlamalan gören bir pro- fesörün telaşlı haberi duyurul- muştu. Romanın radyodaki anon- sunu duymayanlar, 20.15-21.30 saatlerindeki yayının başını kaçı- ranlar, paniğe kapılıp Mars saldı- nsı var sanarak yüzlerini ıslak mendiller, havlularla örterek so- kaklara çıkmış, silahlanmış, bod- rumlara saklanmışlardı. Yıllar ön- cesinden bu yana özellikle ABD'de çok etkili olan 'UzayİH lar' beklentisinin ilk heyecanı da böylece yaşanmıştı. 1953 tarihli ilk versiyonda yö- netmen Byron Haskin. 19. yüz- yıl Ingiltere'sindeki öyküyü 20. yüzyılın ABD'sine taşımıştı. Bu zaman-mekân değişimi özgün ya- pıtın rengine olumsuz bir etki yap- mış olsa da Gordon Jennings'in efektleri başanlı ve inandıncıydı. Marshlar, uzay gemileri, ölüm ışınlan, külleşiveren insanlar, kentlerin yerle bir edilişi öylesine gerçekçiydi ki film, özel efekt Os- car'ını kazandı. 50'lerin Ameri- ka'sında komünizm korkusu en üst düzeye tırmandığından "Bizden daha ileri iseler, yaratana daha yakındırlar" sözleriyle, elinde In- cil ve haçla Marslılara doğru yü- rüyen rahip, saldınlar karşısında halkın kiliselere sığınması, atom bombasıyla yok edilemeyen Mars- lılann "Tann'nın yarattığı bak- teriler onları yok etmeye yetti, insanlığı kurtardı" açıklamasıy- la bağlanan final bu korkunun açık kanıtlanydı. Üçüncü kez ele atındı 1981 de Polonya'da bir ikinci çe- kim gerçekleştirildi. Steven Spiel- berg'se ilkinden tam 52 yıl sonra 'Dünyalar Savaşı'nı üçüncü kez ele aldı: "Öykünün günümüzde de aynen geçerli olduğunu dü- şündüğümden bu filnıi yaptım. Buradaki uzayhlar önceİd çalış- malanmdaki sevecen yaratıkla- ra hiç benzemiyorlar" diyen yö- netmen, 12 yıl önce O. Welles'in sağlam kalabilmiş tek radyo senar- yosunu açık arttırmadan satuı alıp okuduktan sonra büyülendiğini vurguluyor. Senarist David Koepp, çalışma- nın 11 Eylül sonrası bir Amerikan paranoyası ya da Irak savaşındaki ABD polirikasına karşı duran bir savaş karşıtı film olarak da algıla- nabilineceğini belirtiyor. H.G. Wells'in klasiğinin çağ- daş yorumu diye sunulan, 128 milyon dolar bütçeli üçüncü 'Dünyalar Savaşı' 1 Temmuz'da sinemalanmızda. Genç sanatçı Kazım Koyuncu bugün memleketi Hopa'da son yolculuğuna uğurlanıyor ÖZGÜR BİR SUDUR Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nu tamamen dolduran binlerce kişi, Koyuncu'nun cenazesini ayakta alkışlayarak karşıladı. Trabzonspor bayrağı, Karadeniz peştemalı ve çiçeklerle donatılmış Koyuncu'nun cenazesinin yanına gitarı ve posterleri konuldu. (Fotoğraflar: Fatıh Erdoğdu) Karadeniz'inasi çocuğuİstanbul Haber Servisi - Kanser hastalığı nedeniyle önceki gün yaşamını yitiren Kara- deniz'in "asi sesi" Kazım Koyuncu (33), ts- tanbul'da binlerce kişinin katıldığı tören ve yürüyüşle bugün toprağa verileceği memle- keti Arrvin'in Hopa ilçesine uğurlandı. Har- biye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda- ki törende Koyuncu'nun Karadeniz'in tüm renkleriyle müzik yaptığı ve "gerçek halk sanatçısı" olduğu anlatılırken Çernobil nük- leer kazası sonrası gerçekleri gizleyen yetki- liler lanetlendi. Harbiye'den Taksim'e kadar çalınan tulum ve alkışlarla yürüyen binlerce kişi "Katil Çernobil, bu kaçıncı ölüm" slo- ganlan attı. Karadeniz'in geleneksel çalgılan tulum ve kemençeyle Batı sazlannı bir araya getirerek Karadeniz müziğine yeni bir soluk kazandı- ran Kazım Koyuncu'nun cenazesi sabah sa- atlerinde yakınlan tarafından yaşamını yitir- diği Amerikan Hastanesi'nden alınarak Har- biye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'na getirildi. 'Kazım'ın yeri doldurulamayacak' Açıkhava Tiyatrosu'nu tamamen dolduran binlerce kişi, Koyuncu'nun cenazesini ayak- ta alkışlayarak karşıladı. Trabzonspor bayra- ğı, Karadeniz peştemalı ve çiçeklerle dona- tılmış Koyuncu'nun cenazesinin yanuıa gita- rı ve posterleri konuldu. Sahne gerisine ise kendi sözleri "Karadeniz dev bir dalgadır, özgür bir sudur" yazılı bir pankart asıldı. Koyuncu'nun Laz rock grubu Zuğaşi Bere- pe'yi (Denizin Cocuklan) 1993 yılında bir- likte kurduğu Mehmet Ali Beşli, töreni Laz- ca ve Türkçe sunarken "Bu, hayatın bize komplosudur" dedi. Grup Dinmeyen'den arkadaşı Ali Elver, Koyuncu'nun hep acele- si olduğunu, uğurlama töreninin yapıldığı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bugün ya- pıhnası planlanan "Hey Gidi Karadeniz" gecesine yine erken geldiğini ifade eden duy- gusal bir konuşma yaptı. Karadenizli sanatçı Volkan Konak, "Ka- Şevval Sam, Hayde albümünde birlikte oku- duklan "Koyverdin Gittin Beni" şarkısını söyledi. Koyuncu'nun koyu taraftan olduğu ve 2 marş yazdığı Trabzonspor'un teknik direktö- rü Şenol Güneş, Koyuncu'nun güneş gibi doğudan doğduğunu ve batıya geldiğini, ye- niden doğuya döndüğünü söyledi. İTÜ Vakfı Turizm Eğitimi Bölüm Başkanı Şaban Ali Yaşaroğlu ise konuşmasında "Çernobil nükleer faciasının bürün zarar- lı sonuçlannı devletin en üst katındakiler • Kanser hastalığı nedeniyle önceki gün yaşamını yitiren Karadeniz'in "asi sesi" Kazım Koyuncu, Istanbul'da Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda binlerce kişinin katıldığı tören ve yürüyüşle bugün toprağa verileceği memleketi Arrvin'in Hopa ilçesine uğurlandı. zım gökkuşağında bir renk yakalamıştı. O topraklar çok şey kaybetti. Kazım'ın yeri doldurulamayacak" diye konuştu. Karadenizli müzisyen Birol Topaloğlu. Koyuncu'nun yorumuyla çok sevilen Lazca halk şarkısı "Dido Nana"yı söyledi. Koyuncu'nun Hopa Ilkokulu'ndan öğret- meni Cihat Uygur, "Karadeniz'in bu te- miz, asi yürekli çocuğunun önünde saygıy- la eğüiyorum" dedi. Koyuncu'nun müziklerini yaptığı Gülbe- yaz adlı televizyon dizisinde başrol üstlenen bilmesine karşın halktan gizlendi. Halkı uyutanları lanetliyorum. Bir an önce Ka- radeniz'deki kanser olaylarını araştıran bir laboratuvar kurulmalı" dedi. Şair Sunay Akın, "Doğum eşitliktir. Ölüm, seçkinleri ortaya çıkanr" diye ko- nuştu. Mezopotamya Kültür Merkezi'nden Tu- ran Yapıştıran, Koyuncu'nun Diyarbakır'a hep "Denizin çocuğundan dağlann çocuk- larına selam gönderiyorum" dediğini anımsatarak "Ben de dağlann çocukların- dan denizin çocuğuna selam getirdim" de- di. Bakırköy Belediyesi adına yapılan konuş- mada Koyuncu'nun geçen yıl 30 Ağustos Za- fer Bayramı'nda konser verdiğini, bu yıl da 29 Ağustos'ta yapılacak kutlamada Koyun- cu'nun anılacağını söyledi. Grup Yorum adına konuşan Inan Altın, Koyuncu'nun Grup Yorum'un karşılaştığı baskılarda hep yanlannda olduğxınu ifade etti. Tulum egllflinde Taksim'e yüründü Tören sırasuıda Koyuncu'nun babası Cavit KojTincu, annesi Hüsniye Koyuncu, ablası Canan Erdem, ağabeyi Hüseyin Koyuncu, kardeşi Niyazi Koyuncu gözyaşlanna boğu- lurken zaman zaman fenalık geçirdiler. Törenin sonunda Koyuncu'nun sahneyi paylaştığı müzisyen arkadaşlan Metin Ka- laç, Cafer İşleyen, Gürsoy Tanç, Mahmut Tunç, Koyuncu'nun cenazesinin çevresin- de el ele geldiler. Daha sonra Koyuncu'yu taşıyan cenaze arabasının arkasında kortej oluşturularak tulum eşliğinde Taksim'e ka- dar yüründü. Koyuncu'nun cenazesi daha sonra uçakla önce Trabzon'a, ardından ka- rayoluyla bugün toprağa verileceği Hopa'ya gönderildi. Törene, aralannda Umay Umay, Kemal Sahir Gürel, Cahit Berkay, Nejat Yavaşoğulları'nın da bulunduğu çok sayı- da müzisyen ve sivil toplum örgütü temsil- cisi katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle