Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 14 NİSAN 2005 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Aydmlanma Korkusu mu?
"Senin aydınlatmacı kafan!..", "...Senin o aydınlan-
macılığın demokraslye götûrmez insanı!.." satırlarını
okuduktan sonra.
"200Aydın" imzasıylayayımlanan bildiriye göz attım.
Kimi bilerek, inanarak imzalamış. Kimi de bilmeden, an-
lamadan!..
Yazımın başına aldığım, aydınlanma düşmanı satırlar
bir yanda, 200 kişinin bildirisi bir yanda!..
'Aydınlanma' sözü bildiride yok! Bir gazete yazarının
yazısında var. Bildiride, niye yok! Anlaşılır şey değil! Pek
çoğunu az çok yakından tanıdığım, hepsi, kendi alan-
larındaün yapmış kişiler, niye 'aydınlanma'olgusunu 'es'
geçmişler?
Tuhaf günlerdeyiz. Bir karmakarışıklık içindeyiz. Top-
lumca biryenilgiye itilmenin başlangıcında gibiyiz. Baş-
ta şaşkın bir iktidar! Kendi niteliğini yadsıyarak ayakta
kalmak isteyen, her şeyini AB'ye, ABD'ye bağlılıkla çö-
zümleyeceğine inanmış deneyimsiz bir kadro... Almış
başını giden yetmiş milyonluk birtoplum!..
Birkaç aydır bir garip uyanış! Bir bayrak yere mi değ-
miş, bir bayrak yakılmak mı istenmiş, ulusça bir coşku,
bir karşı koyma!.. Bayrak yapımcılarını zengin eden bir
bayrak asma, takma, her yanı bayrakla donatma yarı-
şı!.. Derken, yığınlarda kendi düşüncesine, görüşlerine
ters düşen ya da düşmüş görünenlere karşı büyük tep-
kiler! Nerdeyse linç olayları yaratmaya giden dürtüler...
Hep, beklediğimiz neydi? Türk ulusalcılığının, bilinç-
li bir uyanışa, bir kalkışmaya, bir sağlam birlikteliğe bi-
zi götürmesi... Kıbrıs elden gidiyor, Ege de Rum gölü
olacağa benziyor. Dış baskılarla Ermeni, Rum amaçla-
rı gerçekleştiriIiyor kuşkusu! Dıştan gelen ürpertici uya-
rılar! Hep yenilgiden yenilgiye itilişlerimiz!..
Bir bayrak sevgisi, bir bayrağa sarılma, yeter miydi?
Türkiye'nin yabancı asker üsleriyle doluşması; içten dış-
tan ülkenin bir gericilik batağına dönüştürülmesi miydi
bir ulusal uyanışı yaratan; yoksa Türkiye toplumunu iç-
ten yıkmak, ele geçirmek isteklerini gizli açık yollardan
gündeme getirmeye çalışan yabancı parmakların işi mi?
"200 aydın" bildiride bakın ne demişler:
"...Karşılıklı güvensizlik, hatta düşmanlıkları ortadan
kaldıracak barışçı ve yatıştırıcı politlkaların taviz değil,
aklın ve sağduyunun gereği olduğuna inanıyoruz."
lyi, güzel de, yalnız bizim istememiz yeter mi Türki-
ye'de ve dünyada "barış ve aklın" egemenliğine? Kar-
şımızdakiler, ulusal varlığımıza göz dikmiş, sen bunu gör-
mezden nasıl gelebilirsin? Osmanlı'nın son dönem si-
yasetçilerinin, gazetecilerinin, aydın kadrolarının da öz-
lemi, istediği bu değil miydi? Barış, hep barış, herkesin
özlemi. Ama nasıl, kimin için, kimin yararına?
Bir tek sözcük yok "aydın "lar bildirisinde: O da "ay-
dınlanma".. Atatürk devriminin amacı ülkeyi, halkı bü-
yük bir aydınlanmaya, bir uygarlık, insanlık, kültür ay-
dınlığına kavuşturmak değil miydi? Bu bildiriyi imzala-
yanların çoğu o aydınlanma ışığında yetişmediler mi?
Niye şimdi "aydınlanma" olgusunu, çabasını bu denli
yadsımaya, suçlamaya kalkışır bu "aydınlar?
Laiklik desteği yok, aydınlanmadan yana olmak yok,
irtica heveslerine karşı çıkmak yok; ulusalcılığı faşizm-
le eş tutmak var, "o kafa" diye Atatürk devriminin ya-
rattığı bir Türkiye ülküsünü yok etmeye çalışmak var! Ki-
min, kimlerin hizmetinde olduğunu hiç mi hiç düşünme-
den...
31 Mart'ın Karanlığı, T. Fikret'in Aydmlığı
Coşkun ONGUN llukukçu
G
ünümü/ tak-
viminde 13
Nısan 1909
tarihine denk
gelen31Mart
gerici ayakJanmasının yıl-
dönümüydü dün. Abdülha-
mit istibdadının son bulma-
sını sağlayan Ikinci Mes.ru-
tiyet' in ilanından sonra Os-
manlı'da kuvvetli özgürlük
rüzgân esmeye başlamıştır.
Padişah artık halk temsilci-
lerinden oluşan meclise kar-
şı sorumludur. Fransız Ihti-
lali'nin kazanımian olan öz-
gürlük-eşitlik-kardeşlik söy-
lemleri halk arasında ağız-
dan ağı/a dolaşmaktadır.
Ülkede özgürlük isteyen
çevrelerin sesi o güne dek hiç
olmadığı kadar yiiksek çık-
makta, bu durum Jön Türk-
lertarafından coşkuyla kut-
lanmaktadır. Bu sırada Istan-
bul'da başlayan gerici bir
ayaklanma özgürlük lıava-
sını baltalar. Ayaklanınaya
giriijcnler yalnız egemenler
değil, aynı /.amanda Ikinci
Meşmtiyet'in özgürlük ve
ilerici havasından rahatsız
olan birtakım çevrelerdir.
"Din elden gidiyor" yayga-
rası ıle toplunıu kargaşaya
sürükleyıp özgürlük orta-
mını bozmaya çalışan bu ki-
şilere, meşrutiyetten mem-
nun olmayan Saray'ın da
gizli destek verdiği dikkat-
li tarihçilerin gözünden kaç-
maz. Ayaklanma, daha da
dallanıp budaklanmadan Se-
lanık'ten gelen ve Kurmay
Daşkanlığı'nı Mustafa Ke-
nıal'ın yaptığı Hareket Or-
dusu tarafından bastııılır.
Böylece gericilerin dinimi-
zi kullanarak ülkeyi geriye
götürme ve çıkarlannı ko-
ruma çabalan kursakların-
da bırakıhr.
üazılanna göre 31 Mart
Vakası (Olayı), gerici bir ha-
reket olmayıp askerler içe-
risindeki astlık-üstlük ilişki-
sindeki anlaşmazlıktan kay-
naklanmıştır. Olayı iyi ni-
yelli ve gerçekçi olarak ta-
rih boyutunda irdelemek is-
teyenleri bir yana bırakır-
sak, esas itibarıyla bu tür
söylemlerrn bazı gerçekle-
ri gizleme amacı taşıdığını
saptamak olasıdır. Bu tarz
söylemlerin olayı örtbas et-
me çabasından başka bir an-
lamı olamaz. Bu örtbas et-
me çabası sadece bu olayla
sınırlı değildir. Bu söylem-
lere sahip kişilere göre bu
ayaklanma gerici nitelik ta-
şımamakta, devrim şehidi
KubOay'ın katledılmesı ola-
yı sadece birkaç sarhoşun
taşkınlığı olaraknitelenmek-
tedir.
Bunlara göre ülkemizde
irtica hiçbir zaman için teh-
likc oluşturmamış, bu yön-
deki kalkışmalar "münferit
olaylar" tanımlamasınm öte-
sine geçememiştir.
Uerici ayaklanmanın pat-
lak verdiği sırada ülkede bu-
lunan ilerici kummlar he-
def alınmıştır. Bu ayaklan-
manın çıktığı sırada Galata-
saray Lisesi'nin kapısında
kendini zincire vurarak ge-
ricileri bekleyen bir yurtse-
ver bulunmaktadır. Bu yurt-
sever, şürleriyle bir döne-
mın aynası olmıış Tevfik
Fikret'ten başkası değildir.
Herkesin kaçıştığı bir or-
tamda böyle bir cesaret ör-
neği gösteren Fikret, o dö-
nemde Galatasaray Lise-
si'nde ınüdürlük yapmak-
tadır. Bu yazının amacı da
gerici ayaklanmanın yıldö-
nümünde esas ıtıbanyla Tev-
fık Fikret'in şurını ve kışı-
liğinı ırdeleyerek onu daha
yakından tanımaya çalış-
maktır. Bu yurtsever şairi
tarumak, şiirlerini günümüz
Türkçesiyle okuyarak yeni-
den keşfetmek, sadece bir
döneme ışık turmayacak, ay-
nı zamanda bugün toplum
olarak yaşadığımız sıkıntı-
lann o dönemde yaşanılan-
larla ne kadar benzer oldu-
ğunu görmemizi de sağlaya-
caktır. Fikret' i anmak bir
duyarhlıktır. Bu duyarlılığı
göstererek onun için anma
günleri düzenleyen Türki-
Gelecek sağlayan O,
tki Kıtada Tek O
Universitemiz
4yaşında
Bir üniversitenin yaşı,
yerleşkesi ve binlerce öğrencisi,
onun görünen saygınlığını artırır.
Ancak, bir üniversitenin saygınlık düzeyini;
eğitim, öğretim, araştırma ve
yayınlan ile evrensel bilime
yaptığı katkılar belirler.
İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ,
bu bilinç içinde
uluslararası standartlarda eğitim veren bir
Türkiye Cumhuriyeti Üniversitesi
olarak ülkemizin aydınlık yarınlarına
hizmete devam edecektir.
14 Nisan 2005
www.iticu.edu.tr
ye Yazarlar Sendikası, bu
anma sırasında yapılan ko-
nuşmalan kıtap halrne getır-
terek TYS Yayınlan'ndan
2001 yılında tstanbul'da ba-
sılmasını sağlamıştır. An-
ma seminerinde yapılan ko-
nuşmalardanbir kısmını bu-
raya almak, Fikret'i algıla-
makta bize kolaylık sağla-
yacaklır.
Bucserde, B.Akarsu, Fik-
ret'in en belirgin özelliği-
nin yurtseverliğı ve insancıl-
lığı olduğunu belırttikten
sonra bir Tanhı Kadim şiıri-
nı yazmanın günümüzde bi-
le büyük bir cesaret gerek-
lirdiğini belirtmekte, 96 yıl
önce bugün meydana gelen
31 Mart Gerici Ayaklanma-
sı sırasında Fikret'in yaşa-
dıklannı şu şekılde anlat-
maktadır: 31 Mart Olayı sı-
rasında arkadaşlan Fikret'e
okuluıı (Galatasaray Lise-
si'nin) yakılıp yıkılacağı ha-
berini gönderir ve kaçması-
nı önerirler. Fikret ise öf-
keyle "Beninı cesedimi çiğ-
nemeden kiııısebu okııla gi-
remez'' der ve kapının önü-
ne çıkıp akşama kadar sal-
dırganlan beklerama gelen
giden olmaz.
A.H. Tanpınar için o bir
kahramandır. Tanpınar il-
ginç bir olay anlatır; yaşa-
dığı devirde toplum hayatın-
da ahlaklılık ve dürüst olmak
ender görülen bir davranış-
tı. Bulundugu dairede iş gö-
rülmedıgını öne sürerek ay-
rıldığı memurıyetten bın-
ken maaşlan kendisine gö-
türüldüğünde, çalışmadığım
halde para almam, diyerek
geri çevirir.
Ne var ki Fikret, böylesi-
ne dürüst ve uygar olması-
na rağmen ağır yergilerden
de kurtulamaz. Kendisine
en ağır geleru de Mehmet
Akif in "zangoç" suçlama-
sı olur. Fikret bu suçlamayı
önce yanıtlamaya gerek gör-
mez. Ama iki yıl sonra,
1914le "Tarihi Kadinıi
ZcyP (Eski Çağlar Tarihine
Ek) şiirinde kendi onurunu
ve yürekliliğini sergileye-
rek bir cleştiri zarafeti gös-
tcrir: Doğruluk, alçakgönül-
liilük, sevgi, bağlılık / Acı-
ma, ıyüık, yurtseverlık, ın-
sarlılık, / Sonra zangoç de-
memek bir şaire / Vicdanı-
mın gittiği yol budur işte.
Akarsu, bunun en ağır bir
laşlama ve aynı zamanda
"incelikli bir cleştiri" oldu-
ğunu ifade eder.
Tevfik Fikret'in bir dö-
nem müdürlüğünü yaptığı
Galatasaray Lisesi, sadece
Osmanlı'nın son dönemle-
rinde değil Cumhuriyet'in
kurulmasından sonra da ay-
dınlanmacı yapısıyia dikkat
çekmıştır. Galatasaray Lı-
sesı'nden yetışerek Istanbul
Ilukuk Fakültesi'nden ho-
cam olmuş YÖK Başkanı
Erdoğan Tcziç başta olmak
üzere, erken yaşta yitirdiği-
miz Anayasa Hukukçasu ve
"Bilimsel AUtürkçü" Bü-
lent Tanör ve ülkemizin en
önde gelen ceza hukukçula-
nndan, halen görüşlennden
çok yararlandığım Prof. Dr.
Köksal Bayraktar'ı bu dü-
şünceler içinde burada an-
madan geçemeyeceğim.
Fikret için "Toprağımı-
zın aydınlanma, ö/(;ürleş-
me, insaıı olnıa, çağdaşolma
destanmın onurlanndan ye
ustalanndandır" dıyen Ö.
Yağcı büyük şaırı şu coşku-
lu ifadelerle tanımlamakta-
dır: Anadolu insanının ay-
dınlanmasına, özgürleşmc-
sine, umudunu sürdürmesi-
ne, bağnazlığı aşıp hoşgö-
rüyle, sevgiyle buluşnıasına
katkılarıyla, öncülükleriy-
le, unutamadığımız ölüm-
süz bilge NasrcüiııHoca'nın,
"Örscçekiç vuran bizi/." di-
ycn Yıınııs Emre'nin, "Çı-
kıp şu dağlara yaslanmalı-
dır" diyen Köroğlu'nun,
u
Döncndönsünben dönme-
zcm yolunıdaır diyen Pir
Sultan Abdal'ın, "Fcrnıan
padişahın dağlarlıi/.iıııdir"
diyen Dadaloğlu'nun, kısa-
cası halkın vicdanı, sesi, çığ-
lığı, başkaldınsı olan tüm
halk ozanlannın mirasçısı
olan Fikret, düşünceleri, ey-
lemleri, şiirlcri, mücadele-
lcri, yaşamlarıyla bu mira-
sı yaşadığı döneme ve son-
rasına taşımayı ustalıkla ba-
şarmıştır.
Tevfik Fikret, Cumhuri-
yet'in demokratikleşmesi,
çağdaşlaştırılması kavgası-
nın, "Meınlckctinıdcn tn-
san Manzaralan"nın büyük
ozanı Nâzım llikmet'ın,
gözyaşını gülmeceye çevı-
rerek ömriinü bu demokra-
tikleşme, aydınlanma sava-
şına adayan çağımızın Nas-
rettin Hocası Aziz Nesin'in
habercisi, öncülüdür.
Sayın Yağcı'nın bu tespi-
tine bir parantez de biz aç-
mak ıstiyomz. Aydınlanma
meşalesını Cumhuriyet ku-
nılduktan sonra başarıyla
sürdüren Yunus Nadi ve
onun eseri Cumhuriyet'i,
Yunus Nadi'den aldığı bay-
rağı taçlandıran Nadir Na-
di'yi, "Pencere"sinden bız
Türk gençlenne aydınlan-
ma dersi veren, bizlere uliık
açan ve olaylara değişik açı-
lardan bakmamızı sağlaya-
rak düşüncemize katkı sağ-
layan Atatürkçü, aydınlan-
macı ve tutarlı yazar llhan
Selçuk da NamıkKeınal ve
Tevfik Fikret ile başlayan
süreçteki aydınlanma zin-
cirinin önemli bir halkasını
teşkil etmektedirler.
Öner Yagcı, Mustafa K.e-
mal'ın bir vapur gezısınde
gençlere, Fikret'e olan hay-
ranlığını şu şekilde ifade et-
tiğinibelirtmektedir: "Onu
bizıncklcpsıralaıındaokur-
duk. Ondaki heybet, onda-
ki vakur,ahenkhiçbirşairi-
mizdeyok.» Sonra da en sev-
diğim şiiridirdeyip Ferda'yı
okur."
Ferda şiirininMustafa Ke-
mal'in düşünce sisteminde
çok önemli bir yer tuttuğu
konusunda birçok düşünür
hemfikirdir. Biz de Asım
Bezirci'nin Can Yayınla-
n'ndan çıkan ve günümüz
Türkçesine çevrilen şiirde
yer alan birkaç dizeyi anım-
salmakta yarar görüyoruz:
Yannlar senin, senin bu
devnm, bu yenilik / her şey
senın değil mı sen ey genç-
lik / yüksehneli, dokunma-
lı alnın göklere / doymaz in-
san denilen kuş yükselme-
lere... / uğraş, didin, ara, bul,
koş, atıl, bağır/ Durmak za-
manı geçti çalışmak zama-
nıdır.
Tevfik Fikret'ın şiirleri ve
düşüncelerini bir an için dö-
nemin doğunı sancısı olarak
değerlendirirsek; Mustafa
Kcmal ile onun kurduğu
Cumhuriyet'i de bu çekilen
sancılar sonucunda doğmuş,
yetkın ve kusursıız ikız ço-
cuklar olarak görmek gere-
kiı. Ayrıca insancıllığı ile
yurtseverliği, kadın erkek
eşitliği ve dinin devlet işle-
rinden bütünüyle aynlma-
sını talep etmesi, sömürünün
her türlüsüne karşı çıkması
şeklindeki düşünceleri dik-
kate alındığında, Fikret'i
Türk ulusunun ilk sosyal de-
mokrat aydını olarak nitele-
mek de sanınz ki yanlış bir
görüş olmayacaktır.
(îörüldüğü gıbi bu kadar
güncel ve toplum sorunla-
nna bu kadar duyarlı bir şa-
ir ve düşünce insanı, ne ya-
zık ki bizler tarafından ye-
terince lanınmamaktadır.
Oysa ki Fikret, şiirleri ve
düşünceleriyle olduğu ka-
dar, evı ve yaşamıyla da bı-
ze uzak değildir.
Sızler de bir hafta sonu-
nuzu Aşiyan Müzesi'nde
Fikret'i ziyaret ederek geçi-
rebilirsiniz. Fikret, 1919 yı-
lında Samsun'a çıkmadan
önce Mustafa ICemal'in de
sızler gıbı, kendisinı bu ev-
de ziyaret ettiğıni kulağını-
za lisıldayacaktır mutlaka!..
Dünyaca Ünlü Türk Bilgini Prof. Yaşargil
Oktay SÖNMEZ
"... Bu Anadolu varya / Bu Anadolu /
Bu san sıtma / Bu mavi gurur.
Ne tosunlar doğurdu / Gör bak daha ne
tosunlar dogurur."
B. R. Eyuboğlu
A
dı duyulmamış, küçücük bir otelin
o denli göslcrişsiz ama temiz, dü-
zenli yemek salonunda bir masanın
çevresiııde on beş kişi kadardık. Kaluı gür
kaşlaıı, sakin, güven duygusu veren oturak-
lı sesi, güzel çizgilerle zenginleşen gülüm-
seryüzü, ayrıntılan kaçırmayan zeki bakış-
ları ile seksen yaşında bir delikanlı, Prof.
M. Gazi Yaşargil. Bu topraklarda doğup
büyümüş, okumuş, sonra da kaderinın çiz-
gısınde sınırlanmızın ötelerınde bir yerler-
de tıp bilimının çetin, disiplinlı çalışma ve
uğraşlannda hâlâ gürlüğünü konıyan saç-
larını ağartmış, dünyanın cn büyük ve hak
ettiği en yaygın ününü kazanmış beyin cer-
rahı. Dış ülkelerde dunyaca ünlu cumhur-
başkanlarından, başbakanlardan, senato
başkanlanndan, sayısız üniversite senato-
larından içten söylemlerle övgü ve teşek-
kür ıııektuplan almış bu büyük biliın ada-
mı, bu toprağın doğuıduğu gerçek ve unu-
tulmaz insanlardan biri. Jena'da, Zürih'te
şimdi de Amerika'da bir tıp nıerkezinde.
Umudunu yitinniş her yaştaki iusaııın, o gi-
zemli elleri, olağanüstü dikkati ve yaşı iler-
ledikçe sanki daha da dinçleşen beyni, be-
cerisi ile acılarını dindiren, onları sevenle-
rine geri veren bir Prof. Yaşargil. Bu güne
kadar yedi bin hastanm yaşamını kıırtarmış,
beyın cerrahisınde kendisine ait olarak ıl-
gili tıp sıcillenne, arşıvlerine geçmiş yön-
tem, araç ve buluşlar icat etmış, bılım dün-
yasının uluslararası kışıliği. Ama işte bu-
rada, bu gösterişten uzak masanın başında,
sanki bir yaşlı çınann gölgesinde, çevresin-
dekilerlc babacan, sevecen bilgeliğinden
gelen bir alçakgönüllülükle konuşan Ana-
dolu erenlerinden biri gibi. Masanın çev-
resindekilerin unutulmazı, adeta kahrama-
nı olmuş. Kimini kanserden, türlü sakatlık-
lardan, kimini daha nice ölümcül durum-
laıdan kurtarmış ve kurtaracak...
Üç yüz elliyi aşkın monografi ve bılım-
sel yayını, uluslararası en üst düzeyde be-
yin cerrahi kongrelerinde verdiği sayısız
tebliği, tngilizce ve AImancaolarak yayım-
lanmış on dört yapıtı var. Ayrıca beyin cer-
rahisi konusunda hazırlannuş kırk bir ma-
nuel ve monografiye istek üzerine önemli
katkılarda bulunmuş. Uluslararası tıp dün-
yasının ünlü yayın organlarından, Ameri-
ka'da yayımlanan, özellikle beyin cerrahi-
si konusunda çok önemli buluşlar ve etkin-
likleri konu alan "Neurosurgery" dergisi-
nin Ağustos 2004 sayısında bir başlık var.
Prof M Gazi YaşargiFin gelecek yüzyıl-
lardaki microneurosurgery konusunda Go-
ethe Üniversitesi'nın düzenlediğı (21 liy-
lül 04) konferansta onur konuşmacısı ola-
rak davet edılmış olduğunu öğreniyoruz.
Bu bildiride bir de resmini görüyoruz. Ay-
nı derginin 21 \ 1212. sayfalannda Michael
L. J. Apu/z<) imzası ile yayımlanan (*) bir
makalenin ön sayfasında 14 tıp bilgininin
resmi yer alıyor. Tıp biliıııiııiıı kronolojisi-
ne göre sıralanmış, çok önemli doktorların
resimleri ile birlikte yer aldığı bu sayfada
Hippocratcs, Galcn gibi antik çağ doktor-
larını Renc Dcscaıtes, Joseph Lister, VVilli-
am Macewen, Vıctor Horsely, Harvey Cus-
hing, VValtcr Dandy, VVilder Pcnficld. Lars
Lckscll,FrancisCrick,Theodore Kurze,Fe-
doı Scrbincnko her ülkeden ünlü bilginler
izliyor ve bu sıralama 2004 yılında 21. yüz-
yılın beyin cerrahı seçilen Prof. Gazi Ya-
şargil'in zeki, sevecen birgülümseme ile bak-
tığı fotoğrafı ile son bııluyor.
Bunca başan, bııluş, üretim ve ünün sa-
hıbı Yaşargıl'ın bılınmezi en çok olan tıp
bilimının sorunlannı, özellikle de insan ya-
pısının orkestra şefi durumundaki beyinle
ilgili sorularda inanılmaz bir tevazu ile "Ke-
sinlikle bilcmcyiz, şimdilik bilemiyoruz" gi-
bi cevaplan alınca bildikçe bilmediklerini
öğrenip hayatını bu arayışa adamış gerçek
bir bilgenin karşısında olduğunu anlıyor
insan. Onun "Bilemiyonız"larında bir ça-
resizlik değil, sonsuz bir bilebilme arzusu
ve ateşinin, bir arayışın ışıklaıı var.
I Arkası H. Sayfada
PENCERE
Aziz Nesin'lik İktidar...
Güzelim ülkemizin yönetimi bir garip 'fiili durum'a
dönüştü, yasalar ve tüzükler rafta duracak, ana-
yasal düzen sollanacak, (oy sandığında yüzde
25'lik) Meclis çoğunluğuna dayanan acayip bir ik-
tidar nizamı 'de facto' yürüyecek...
Dün bu köşede devletin ve hükümetin kilit nok-
tasında bulunan Başbakanlık Müsteşarı Ömer
Dinçer'ın konumu sergilenmiş, resmen 'şeriatçı'
ve 'intihalci' şaibesiyle koltuğunda oturduğu vur-
gulanmıştı...
Tam o sırada Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın
yeni marifeti gazetelere yansımıştı...
Neydi bu marifet?..
•
CHP Genel Başkanı Baykal, bu marifet için ye-
rinde bir yakıştırma yapıyor:
"- Tam Aziz Nesin'M bir öykü!.."
Ve ekliyor:
"- Aziz Nesin yaşasaydı ve bunu yazsaydı, 'abart-
ma, uydurma' denirdi; oysa yaşadığımız tablo bu-
dur..."
Sonra soruyor:
"- Böyle bir Maliye Bakanı'nın iktidarda bulun-
dugu bir ülkede vatandaş olmaktan mutlu musu-
nuz?.. Maliye Bakanı 'nın yönetici olduğu bir ban-
ka. Bu bankanın adı Albaraka Türk!.. 250 milyon
dolarlık hayali ihracatın etrafında (Unakıtan 'ın) sa-
nıklık vaziyeti!.. Böyle bir Maliye Bakanı olması-
nın ağabeyıne (Recep Tayyip ej dokunan bir ta-
rafı yok mudur?.. Hükümete dokunan bir tarafı yok
mudur? Bu iş artık çığrından çıktı. Türkiye 'de hü-
kümet, bakanlar, maliye bakanı, savcıların ilgiala-
nı içinde soruşturulan kışıler konumunda çeşitli
suçlara bulaşmış, karışmış görünüyor..."
Baykal doğru söylüyor, bu iş artık ciddiyetini yi-
tirdi, Aziz Nesin'lik öykü oldu.
•
Eski dosyaları bir yana, gümrük müfettişlerinin
hazırladıklan son rapora göre Maliye Bakanımız Ke-
mal Unakıtan 'hayali ihracat' ve 'evrakta sahtekâr-
lık'\a suçlanıyor...
Ve Maliye Bakanlığı koltuğunda yan gelmiş otu-
ruyor...
AKP iktidarı yolsuzluk ve rüşvet dosyalarıyla
sırtları kamburlaşmış bakanlarıyla ortalıkta dola-
nırken eski hükümetlerin başbakanı ve bakanları
(Mesut Yılmaz ve ötekiler) için 'Yüce D/Van'ların
kurulması konuyu büsbütün 'Aziz Nesin'lik' birta-
tavaya dönüştürüyor...
Dokunulmazlık zırhının içine yumulmuş ılımlı Is-
lamcıların, takıyyecilık gölgesinde dışardan des-
tek almak için tezgâhladıklan oyunlar konuyu büs-
bütün ilginçleştiriyor.
•
Recep Tayyip Erdoğan yaman bir lidermiş, gö-
rev dağıtımını çok iyi yapmış...
Başbakanlık Müsteşarı Islamcı ve intihalci...
Maliye Bakanı ise şaibeli sanık..
Unakıtan ne gibi suçların gölgesi altında Türki-
ye Cumhuriyeti'nin Maliye Bakanlığı'nı üstlenmiş:
Evrakta sahtecilik..
Hayali ihracat..
Aziz Nesin dirilse, bu manzarayı gördü mü şak
diye düşer, tekrar öteki dünyanın yolunu tutardı...
GAZİANTEP CUMOK ÇAGRISI
17 NtSAN 2005 SAAT 11.00
AYDINLANMA ATEŞİNİ GAZİANTEP'TE YAK1YORUZ
27-1
Konuğıımuz
OSMAN ÖZÇAUŞKAIM
KÖY ENSTİTÜLERİ GÜNÜ
8BU GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ
Katılım için son gün: 15.04.2005
Kahvaltı bedeli
Yer
lletişim Bilgi
7.-YTL
Tabipler Lokali
I Doğan özdinç 0 532 232 93 99
Tabipler Lokali 03422201500
EGE CUMOK ÇAGRISI
Ulusalcı, aydınlanma ve emekten yana
Ege'li CUMOKLAR,
Izmır Tuyap Kıtap Fuan'nda her gun yuzlerce CUMOK
aramıza katılıyor. Bu görkemli çalışmayı
toplantımızla taçlandırıyor,
Antalya - Zonguldak hattının batısındaki illerde yaşayan tüm
Cumhuriyet Gazetesı okurlarını ve CUMOK oluşumlarını
Ege Bölge Toplantısı'nda hazır bulunmaya çağırıyoruz.
16 Nisan 2005 Cumartesı günü 19.30'da Izmir Fuar alanında
ADA Restoran'da yazarımız Sayın Mustafa Balbay ile birlikteyiz.
Sen gelmezsen bir eksiğiz.
Namık Kemal Boya Şadi Aşiroğlu
Istanbul CUMOK IzmırCUMOK
lletişim:O 532 692 76 08 - 0 533 765 52 67
0535980 54 74-05335637868
KÜÇÜKÇEKMECE JCRA HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2005/262
Mahkememızde devam etmekte olan tahliye dava-
sının verılen ara kararı gereğınce, davalı Sevıl Özkan
larafından davalı Menıduh Bodur'un Avcılar ilçesi,
Denızköşkler Mahallesi, Kulaç Sokak Halıt Ziya Bey
Apartmanı No:2 adresindeki dükkândan tenıerrüt ne-
denıylc tahlıyesınc karar venlmek ıçın mahkememiz-
de dava açılmış olmalda,
Davalının en son bilinen adresi olan tahliye istenen
dükkân adresine tebligat yapılamamış olması nedeni-
ye işbu tebligatın tebliğinden itibaren 7 gün içinde
mahkememizde tahliye davası hakkında cevap verme-
niz duruşmanın atılı bulundugu gün olan 26.05.2005
günü saat 11.30'da mahkememizde hazır bulunmanız
veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi tak-
dirde yokluğunuzda yargılama yapılacağı ve yokluğu-
nuzda karar vcnlcccği hususu tebliğ olunur.
11.04.2005 Basın: 16590