Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 NİSAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
j~ AB, Türkiye'den
W ölü yaknuı firım
3 istemiş.
S Olü de ne, biz dirikri
*a yakanz!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronlkposta: <tentesoro@curohuriyet.com.tr
17
- Atlna ile karşılıklı bağımlılık
dönemi başlamış...
"Müptela olmayalım da!"
TarlaHüsnü Bozkurt: "Milli
Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik'in nikâh
tanıklığını yaptığı genç
çifte evlenme
cüzdanını verirken, üç
kez 'Gelinin tapusunu
damada veriyorum'
demesini
yadırgamamak
gerekir. Çünkü
Bakara
suresinin 223.
ayetinde
'Kadınlar sizin
tarlanızdır. O halde
tarlanıza nasıl
dilerseniz öyle varın'
buyruğu vardır. Bu
bakımdan ılımlı Islam
devletine dönüşüm
sürecinde bu tür
açıklamaları hayretle
değil gerçek
düşüncelerini ortaya
koydukları için
teşekkürle
karşılamalıyızl"
itapları çok satar Orhan Pamuk'un Türk-
lerin 1 milyon Eımeniyi ve 30 bin Kürt'ü öl-
dürdüğü yolundaki iddiasına gösterilecek
en güzel tepkinin Norveçlilerin Knut Ham-
sun'a gösterdikleri tepki olduğunu belirtmiştik. 2e-
kai Buluç, Nobel ödüllü Norveçli yazarın, Nazilerle
işbirliği yaptığı anlaşılınca okurlarının tüm kitapları-
nı evinin önüne bıraktıklarını anımsatmıştı.
Bu bakımdan Sütçüler Kaymakamı'nın Orhan Pa-
muk'un kitaplannı toplatıp yakmaya kalkışması yan-
lış. Ancak, Avrupalıların da Sütçüler'deki bu girişimi
eleştirmeleri bir o kadar abes! Çünkü Avrupalılar ve
Amerikalılar kitap yakma konusunda epey sabıka-
lı... Aklınıza hemen Hitler'in önderliğindeki Alman-
lar, Franco'nun önderliğindeki Ispanyollar, Musso-
llnl'nin önderliğindeki Italyanlar gelmesin...
Antalya'dan Yılmaz Dikbaş dostumuz başka bir
liste hazırlamış:
25 Ağustos 1992'de Avrupalıların onayı ile Sırp-
Kitap yakıcılan
lar Sarayova'daki 102 yıllık Bosna Ulusal ve Üni-
versite Kütüphanesi'ndeki 1 milyon 500 bin cilt ki-
tabı yaktılar. Yine Sırplar, Sarayova Oryantal Ensti-
tüsü'ndeki elyazması 5 bin 623 cilt kitabı, 7 bin Os-
manlı belgesini yakarak imha ettiler.
Nisan 2003'te Amerikalıların liderliğinde Ingiliz,
Italyan, Ispanyol, Danimarkalı, Avusturyalı, Polonya-
lı, Ukraynalı ve Estonyalı askerler Bağdat'taki Irak
Ulusal Kütüphanesi'nde bulunan 1 milyon kitap ve
20 milyon belgeyi yaktılar ve kitapların kolay alev al-
ması için fosfor kullandılar.
6 Ağustos 2003'te Amerika'nın Michigan Green-
ville'deki bir kilisede, Harry Potter kitaplarının şey-
tanın işi olduğunakararveren papazlar, kitapları top-
layıp yaktılar.
5 Mart 2004'te Kanada Montreal'de bir Yahudi
okuluna düzenlenen saldırıyla kütüphanedeki 10 bin
kitabı yaktılar.
3 Şubat 2005'te Amerika Colorado'da bir lisenin
kütüphanesindeki "Kutsa Beni, Ultima" kitabı pa-
ganizmden söz ettiği için imha edilmek üzere polis
tarafından toplanmak istendi; veliler, kitapları ken-
dilerinin yakmak istediğini bildirdi.
19 Eylül 2002'de San Francisco Merkez Kütüp-
hanesi'nin güvenliğini nasıl olduysa aşan bir grup,
eşcinsel ve lezbiyen konuları içeren 607 kitabı par-
çaladı. 27 Eylül 2000'de Dan Flynn'ın "Polis Katili"
kitabı öğrenciler tarafından üniversite bahçesinde
yakıldı.
Yılmaz Dikbaş haklı olarak şöyle diyor:
"Orhan Pamuk'un kitaplarının Isparta'da imhası-
na karar veren Sütçüler Kaymakamı'na ne ceza ve-
rilecekse bunu hiç kitap yakmamış uygar Avrupalı-
lar ve uygar Amerikalılar versin!"
DiyetAkif Kökçe:
"Amerikalılar diyet için
, yılda 46 milyar
dolar harcadıkları
I halde
şişmanlıktan
kurtulamıyormuş.
Daha az soysunlar,
böylece kendileri
şişmanlıktan, dünyanın
geri kalanı da
zayıflıktan kurtulur."
SESSÎZ SEDASIZ (!) Brüksel lahanasına demoknasi sosu
Varsayalım ki bir dükkanınız var ve
kundura satıyorsunuz. Her fırsatta
kunduralarınızın çok iyi olduğunu ve
bu işten iyi para kazandığınızı
duyuruyorsunuz. Sonra bir gün,
içindeki kunduralarla birlikte
dükkânınızdaki hisselerin büyük
bölümünü satıyor ve dükkânınızda
patron yerine küçük ortak durumuna
düşüyorsunuz. Bu satıştan iyi para
kazanmış olsanız bile yıllarınızı
verdiğiniz kunduracılık işinden
çekildiğiniz için biraz olsun üzülmez
misiniz? Dışbank'ı Belçika ve
Hollanda bankası Fortis'e satan
Aydın Doğanın gazetelerindeki
haber ve yorumlara bakılırsa üzülmek
ne kelime, sevinçten zil takıp
oynamak gerekiyormuş. öyle ki
cumhuriyet tarihinde böyle başarı
görülmemiş. Böylesi bir başarının en
başanh yorumu ise Hürriyet'ten Hadi
Uluengin'in zihninden fışkırmış:
"... Tıpkı dün 'Turkcell' için geçerli
olduğu gibi, yabancı sermayenin
bugün de 'Dışbank'ı alması ülkemizin
küresel dünya ekonomisiyle
eklemleştiğini tekrar ispatlıyor. Bu ise
sırf refahı değil, aynı zamanda
demokrasiyi pekiştiriyor. Garantili çek
veriyor. Darbeciler kazaen yine 'cö'
dese onların lokmasını en önce
'Fortis' hissedarları keseceğinden,
iktisadi sistemin istikrar zorunluluğu
siyasi sistemdeki istikrarı da
perçinliyor."
Neymiş... Dışbank, satılmamış olsa ve
bu arada Türkiye'de kazaen bir darbe
yaşansa, Aydın Doğan darbecileri
beslemek durumunda kalacakmış;
küresel sermaye ile bu lokma
kesilmiş. Brüksel lahanasının
üstüne biraz daha demokrasi
sosu alır mıydınız?
ııy,
Köy Enstitüleri Gerçeği
I.GÜRŞENKAFKAS
Köy Enstitüleri eğitim tarihimi-
zin bir mucizesiydi. Yakılan ışıkla,
eğitimimizde akla dayalı, laik bir
dünya görüşü veriliyordu. Halk
adırta yapılması gereken yüküm-
lülükler, işe, emeğe ve gerçeğe
dayanıyordu. Köylerden gelen
gencecik insanın, üretim yaşamı-
nı, imece yoluyla bireysel ve top-
lumsal yardımlaşmayı öğrenme-
si sistemin içeriğiydi. Cumhuri-
yetle ve devrimlerle en çok ge-
reksinim duyulan aydınlanmaydı.
Köyleri ve köylüleri eğitim yoluy-
la ışığa ulaştırmak, aydınlanmayı
getirecekti. Köylü vatandaş asır-
larca vergi yükümlüsü, asker gö-
revlisi olarak görüldü. Bu sistem-
le, kırsal kesimle Köy Enstitüleri
projesinde devlet olarak kucakla-
şılacaktı. Köy Enstitüleri olgusu,
uzun, ince bir yoldu. Açılışlarına
katılan Ismail Hakkı Tonguç di-
linedoladığı, usundan kovamadı-
ğı "Dikyolları denerimben, /Her
zorluğu yenerim ben" dizelerini
söyler dururdu sevinçli sevinçli.
Tonguç, köye uygun, köylüyü eği-
terek, ışık saçacak meslek bireyi
yetiştirileceği için keyifliydi. Mus-
tafa Necati zamanındaki köy öğ-
retmeni ve eğitmen yetiştirme
şekli, çok amaçlı, donanımlı Köy
Enstitülerine dönüştürülmüştü.
Eğitimdeki bu değişim, yeni ge-
lişmeleri amaçlıyordu. Nüfusunun
çoğu köylerdeyaşayan halkı, uy-
gar ve gönençli bir ulusun bire-
yi/toplumu olarak yaşatmak he-
defleniyordu. Kullukçu bir toplu-
mu birey özgürlüğüne, düşünce
temelineoturtmaktıamaç. Köylü-
nün eğitilmesi, sosyal verilerde
kalkınması, düşünce ve eylem
gelişimi saglanacaktı. Köy Ensti-
tüsü projesi, köyden kente göçü
de engelleyecekti. Büyük şehirle-
rin gecekondu sorunu önlenmiş
olacak, kalkınmış, köy bilinci
oluşmuş yerleşimlerle bugünlere
gelinecekti. Yeni Cumhuriyetin
eğitime yönelik sorunları önlen-
miş olacaktı. Köylerin sosyal kal-
kınmasının yanında, sağlık, teknik
sorunlar, doğa ve çevre bilinci,
etik değerler konularındaaydınla-
tıcı önderlere gereksinim vardı.
Hasan Âli Yücel'in, Ismail Hakkı
Tonguç'la geceleri gündüze ekle-
yerek yılmadan uğraşları sonun-
da gerekçeli Köy Enstitüsü Yasa-
sı hazırlandı. Eğitimde gelişmiş
ulusların bu konudaki deneyim ve
başarıları incelenmiş, araştırılmış
ve sonuca ulaşılmıştı.
Köylüyü eğitecekler köyden
alınmalıydı, tarım ve hayvancılık
bilgilerine, köylülük bilincine, yer-
leşim koşulları alışkanlığına, doğa
özelliklerine uyumlu olmalıydılar.
Köy Enstitülerinin kuruluşfelsefe-
sinde, elbirliği, gönül birliği, ime-
ce açılımı ve sevgi bağı koşuldu.
Zorlu savaşlar sonrası kazanılan
ulus devlet, "Toprağıyla vatan ol-
ma, bireyle insan olma" sosyolo-
jik savaşıyla karşı karşıyaydı.
Daha iyi bir yaşam için, eğitil-
meli, aydınlanmalı ve üretken
olunmalıydı. Bu imgeleri verebile-
cek eğitimcilerı yetiştirmek ve
köylere hizmete göndermek ge-
rekliydi. Köy Enstitüleri gerçeği
de buydu. Kendi tüketeceğinı,
kullanacağını kendi üreten, işe ve
emeğe dayalı, "yaparakI'yaşaya-
rak I üreterek eğitim" teorik bilgi-
lerin, pratikte uygulanırlığıydı bu
sistem. Verımsız dıye yıllarca ken-
di kaderine bırakılan topraklarda;
başağa durdu ekinler, yeşile be-
zendi dağ taş, çıçeğe erdi ekilen-
ler. Kültürü, yetenek ve beceriyle
danatılmış öğretmenlere Tonguç
Baba, "yarın / umut I sende" di-
yerek köylere uğurluyordu. Köy
öğretmenleri, doğanın olumsuz-
luklarını bir bir çözümlüyor, sos-
yal sorunları, kadın haklarını ve
insan olma erdemliliğini anlatma-
ya çalışıyordu. Kültürel eğitimi, iş
uygulamalarıylagörerek, uygula-
yarak, araştırarak sonuca ulaşılı-
yordu. Üretici eğitim yöntemiyle
gence, kendine güvenme, inan-
ma ve başarma kavramları verili-
yordu. Ulusal coğrafyamızın 21
yerinde, ülkenin dört biryanından
gelen yanık tenli, uçuk benizli,
kavruk çocuklar bozkırları şenlen-
dirmiş, yarınlara umut olmuşlardı.
Üstü örtük halk folkloru gün ışığı-
naçıkmıştı. Egelisi zeybeğiylediz
vuruyordu toprağa, Karadenizlisi
horonuyla kanları canlandırıyor,
Orta Anadolu, Doğu ve Güneyli-
ler halaylarla can cana yakınlaşı-
yorlardı. Anadolu kültürü, çocuk-
larının diliyle şiirlerle, türkülerle,
manilerle, şarkılarla ortaya dökü-
lüyordu. Köy Enstitülerinde yö-
resel kültürler, ulusal kültüre
dönüşüyordu. Batı rönesansının
klasikleri elden ele dolaşıyor,
okundukça gözlerdeki perdeler
aralanıyor, karanlıklar aydınlığa
duruyordu. "Aynı yolda aynı e-
mek I Gönüllerde bir tek dilek I
Köylümüzü önde görmekI Köyü-
müzü kalkındırmak" dizeleri o
günlerden bugünlere ulaşan söy-
lemlerdir.
Köy Enstitüleri geleceğimizın
umudu olacaktı, gelecek onlarla
kurulacaktı. Yeni devletin şekli
cumhuriyet, tacı demokrasi, ışığı
ise eğitimdi. Bu eğitim olgusun-
da Cumhuriyetin övündüğü eser
Köy Enstitüleriydi. Eli nasırlı, aya-
ğı çarıklı, toprağın özünü tırnak-
larıyla karanların çocukları eğitilip,
öğretilip köylere hizmete koşu-
yordu.
Öğrenci merkezli eğıtimle, ez-
bere, öğüde uzak, bilgisizlik ve
yoklukla savaşabilen gençleri ya-
rınlara hazırlayan bir sistemdi.
Köy Enstitülü gençler, "açlığı
umursamayan, azığı su, ekmeği
aş, yatağı yer, yastığı taş bilen",
dayanıklı, kötü yazgıyı güzellikle-
re taşıyan aydınlığın taşıyıcılarıy-
dı. Köylü okuyacak, öğrenecekti.
Sağlığı için sağlık memuru, ebe
ve hemşıre göreve koşacaktı. Ta-
rımı fenni yöntemlerle yapacak,
davarına bilimsel yöntemlerle ba-
kacak, folklorunu sevinçle bölü-
şecekti. Köyün içinden alınanlar,
köye ışık olup, yıldız olup doğa-
cak, karanlığı aydınlatacaktı. Köy-
lü bilinçlenecek, Türkçesini geliş-
tirecek, ulusal bilinceerecek, ulus
devleti bir başka gözle sevecek-
ti. Bayrağını, özgürlük marşını,
Atatürk'ünü ulusal butunlüğün
simgesi olarak yüreğinde taşıya-
caktı. Çünkü Köy Enstitüsü bilin-
ci ulus devlet saygınlığını veriyor-
du. Karanlık eller, acımasız diller
köylünün aydınlanmasına karşı
koydu. Siyaset/ticaret/tarikat
üçlüsü, eğitim tarihimizin yüz akı
bu aydınlanmayı kapatarak ka-
ranlığa dönüştürdü.
81 yıllık Cumhuriyetimizde, eği-
tim sistemi anlayışımız sürüp git-
mekteyken gerçekçi deneyimler-
den yararlanılmamaktadır. Köy
Enstitülerinin yazgısı aydınlan-
mayla başladı, aydınlık kısıldı ve
fenerin ışığı kapatıldı. Yazık oldu.
KİM KİME DUM DUMA BEIHÇAK bBhicak@turk.net
ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaracka mynet.com
HARBİ SEMİHPOROY semihporoyiayahoo.com
KöFüK PeSTiU V4PAViy>/lA
HAYAT EPlK TtYATROSU MLISTAFA BtwtN hayatepikdimynet.com
ABDULLAH ÖCAlAN
YENtDEN
YARSILANMALI..
..ÖLÜME GONDERDtSt ĞENCLEKtN YüZLEft±NE
BAKMAYA TENEZÜL ETMEDEN TOKALAŞMAS1
VE
KADINLARIN KARSISINDA BACAKUAKINI YAYARAK
S O B E S t N Î S t f
CEZAYA EKLENMELIL
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 14 Nisan wivw.mumtaz-arikan.com
"APOLLO fST£ SORUN VAR!.
ûsms,APgm) 13'ÜAJ, ZOICETİN
SoN SOLÜMÜNPE AÇILAN KA-
PfiKLAR ARASINDAbl AY MÛ-
PÛLÜ İLE ÇJ/C/f/ GÖGÛLÜKİfZ.
137CTE BüSÜAI, "APOLLO 13n
UZAYARACIA1-
DA gİR PATLAMA OLPU!ABO'NİN,AY'PA
ARAŞTIRMA yAPMASl İÇİN 3 GÜN ÖNCE
UZAYA P/eiAT^tlÇ OLDUSU APOLLO 1-3'
ÜM KUMANDA MOPÜLÜA1£ OZS/JVM VE-
RBN TANK^ASlNÇrAN PARÇALANMIÇTI.
ASTKONOTLAR ÇjAMES LOVELL,F8£D HAIS£
VETOUN ŞWl6İkf) HEMBN AY MO&ÜLÜ.
MB &EÇİP OEAYI CANIOJfSTARAKI OLA-
RAK KULLANACAKLAKP/R. A&2A, AY
YOLCULU&UNU ENGBLLEMEMU.E kAL-
MAY/P AZ KALSIN A£T&OMOTLARfN YA-
ŞAMINA PA SON VE/tjYO&PU 1ANCAK,
BİKKAÇ /CO/ZKULU 6ÛN SONRA DÜNYA-
YA DÖNME.Yİ BAŞAKAC/JKLA/SOI/S..
DÜZ ÇtZGİ
ÜMİT ZİLELİ
Henüz Gecikmedik!
f
- Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük psi-
kolojik harekâtı ile karşı karşıyadırl..
Geçen hafta Prof. Dr. A. Nezih Erverdi'nin "Türki-
ye ve dünya analizini" tam da bu cümlede kesmiştim.
Erverdi, ABD ve AB'nin güçlü bir Türkiye değil, zayıf-
lamış ve Kürt-Türk federasyonuna gitmiş bir Türkiye
istediklerini, tüm planlarını buna göre yaptıklarını ve
ağır bir psikolojik harekâtı "Özel Harp Yöntemleri"
ile yürüttüklerini söylüyordu...
Son gelişmelere göz attığınızda Erverdi'nin hiç de
haksız olmadığı açıkça görülüyor! Nevruz kutlamala-
rında yaşananlar, Abdullah Öcalan'ın doğum günü-
nün Diyarbakır Belediyesi desteğinde fidan dikilerek
kutlanması, Trabzon, Samsun ve Sakarya'daki linç gi-
rişimleri, üniversitelerde baş gösteren sağ-sol çatışma-
ları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Ocalan'a
yeniden yargılanma yolunu açması "psikolojik hare-
kâtın" tıkır tıkır işlediğini gösteriyor!
- Üstelik olası gelişmeler, "bunlann henüz iyi gün-
lerimiz olduğunu" haykırıyor!..
• • •
Prof. Dr. Erverdi, analizinin ikinci bölümünde Türki-
ye'nin nasıl kuşatıldığını, nasıl diz çökmeye zorlandı-
ğını anlatıyor:
- Toplum bilincinin oluşmasında en önemli organlar
olan basın-yayın kuruluşlarındaki kadrolar neredeyse
tamamen ele geçirilmiştir.
- Alt kimlikleri öne çıkaran özendirici diziler her te-
levizyonda en çok seyredilen saatlerde yayımlanmak-
tadır.
- Halkın çoğunluğunun ne olduğunu dahi bilmediği
Avrupa Birliği hedefi, toplumun önüne her sorunu çö-
zecek kurtarıcı gibi konmuştur.
- Sağda ve solda yerleşmiş ancak aynı merkezler-
den yönlendirilen hainler, cumhuriyetin temel ilkeleri-
nin dahi tartışılmasını aynı kelimelerle isteyebilmekte-
dir.
- Sürekli olarak yapılan dış merkezli müdahalelerle
kasıtlı olarak düşük tutulan doların, yaratılacak bir kriz
ortamında olması gerekenin çok üzerine fırlatılarak
ekonomiye ağır darbe vurulması hedeflenmektedir.
- Borsanın ekonomimizin neredeyse yüzde biri bile
olmadığı gerçeği basın tarafından halktan gizlenmek-
te, borsa faaliyetleri ekonomimizin temel göstergeleri
olarak halka sunulmaktadır.
- Hilafet devleti özlemi duyanlar AB'nin özgürlükor-
tamının kendilerine bunu sağlayacağını düşünerek en
büyük AB yanlıları olmuşlardır.
- Fener Rum Patriği arkasındaki ABD ve AB deste-
ği ve dur diyecek kimsenin olmamasının verdiği güven-
le açıkça "Ekümenlik" yani devlet içinde devlet olma
isteğini dile getirebilmektedir.
- Türbanın serbest olmasını isteyenlerin asıl niyeti re-
jimle çatışma halinde olmaktır. Çünkü siyasi getirisi
yüksektir. Başanh olurlarsa bir adım sonrası kara çar-
şaf olacaktır.
• ••
Prof. Dr. Erverdi yerimin dariığı nedeniyle ancak özet-
leyebildiğim "dizçökertme operasyonu"r\u anlattık-
tan sonra neler yapılması gerektiğini de sıralıyor. Bu kez
iyice özetlemek zorundayım:
- Aslında AB bize muhtaçtır. Yalvarmayı kesip bizim
şartlarımızda ve tek parça halinde AB'ye üye olabile-
ceğimiz açıklanmalıdır. Âyrıca 10-15 yıl içinde AB'nin
dağılma ihtimalinin yüksekliği de gözetilmelidir.
- ABD de en az AB kadar Türkiye'ye muhtaçtır. Böl-
gemizde ABD hayallerine dur diyebilmenin tek yolu
caydırıcı nitelikte güçlü silahlı kuvvetlere sahip olmak-
tır.
- Ne doların yükselmesinin ne de borsanın inmesi-
nin ekonomik olarak bir şey ifade etmediği halka açık-
ça anlatılmalıdır.
- Petrol arama çalışmaları hızlandırılmalı, geleceğin
yakıtı sayılan madenlerimiz özelleştirmeden korunma-
lı, yabancılara peşkeş çekilenler de derhal geri alınma-
hdır.
- Bu ülkeyi sevenler, ulus devletten yana olanlar en
az hainler kadar cesur olmalıdır. Türkler ile Kürtlerin kar-
deş olduğu gerçeği her an hatırlanmalı, unutulmama-
lıdır.
- Henüz gecikmedik. Bu ülke bizim ve 1919'dan
daha kötü şartlarda değiliz. Yeter ki birlik olalım,
birliğin doğurduğu gücün farkına varalım.
Bir bilim insanının Türkiye'ye biçilen "kader" üzeri-
ne yaptığı tespitler ve karanlıktan çıkış için önerdiği çö-
zümler bunlar. Soru ise tüm yakıcılığı ile ortada;
- Ne zaman silkinip ayağa kalkacağız?!..
e-posta: umitzileliaı gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/
1 2 3 4 5 6 7 8Mıığla'nın
Fethiye ılçesin-
deki ünlü la-
gün. 2/Püskür-
tü... Trabzon
yöresinde do-
kuııan ve daha 5
çok peştamal „
olarak kullanı-
lan bir tür do- 7
kuma. 3/ Sivri- g
sineğe benzer,
kan emici bir *
sinek... Bilgisayar ek-
ranında çalışılan nok-
tanın değiştirilmesini
sağlayan düzenek. 4/
Biralık bir arpa cinsi.
5/ tlave... Altı aylığa
4
kadar körpe yaban do-
nıuzu. 6/ Tekke edebi-
yatı şiir türlerinden bi-
ri... Sıcak bölgelerde 8
yetişen çok sert bir 9
ağaç. II El ve yüz ha-
reketleriyle gösterme... Eski Mısır'da güneş taıırısı. 8/
tnce deri ya da ince kabuk... tzmir'in bir ilçesi. 9/Ke-
sintilerden sonra kalan ıniktar... Ilçe.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/israil ile Ürdün arasındaki LutGölü'ne verilenbir
başka ad. 2/ "Ercümend Behzad —" Oyııncu ve şa-
irimiz... Edirne'nin bir ilçesi. 3/Muşmulaya benzer
bir meyve... Kemirgen bir hayvan. 4/ "Al bir ata bin-
mişti al /— ırak mı dedim / Aha diyordu" (F.1I.
Dağlarca). 5/ Sözcüğün görevını belirtmek ya da
sözcük türetmek için kullanılan bıçim verici ses...
Başkasına ait kaybedilen bir şeyin yerine alınan ye-
nisi. 6/ Solıık... Ilerhangı bir kas kümesinin istenç-
dışı devınmesı. 7/Belirti, alamet... Radyum elemen-
tinın simgesi. 8/Tavlada kullanılan oyun aracı... Bir
meyve. 9/ Tenis ve voleybolda, servis atışı sırasın-
da topun fileye değmesi... Can ya da mal kaybına
neden olan kötü olay.