Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2005CUMA
DIZI
f\ '^9 Haziran günlü Pencere köşe-
JF i sinde yayımlanan yazı şöyle
€mm I başlıyordu:
"Şairin önce şiirine takıldım..
Sonra da adına:
S. Aldanır.
Geçmişte böyle birini tanımıyorum,
ama, okuduğum şiiri günümüze yakışı-
yor..
Şiirin adı: Hoştl.."
'Hoşt' adlı şiiri yayımladıktan sonra kö-
şede soruyordum:
"Sayın Aldanır bugünleri düşünerek mi
yazmıştı bu şiiri?.."
Yazı şöyle devam ediyordu:
"Peki, şairimiz kim?..
Kim olduğunu bilmiyordum; sağa so-
la sordum, kimse bilmiyor. Sonunda kı-
sa yaşamöyküsünü llhami Soysal'/n
ŞairimizAldanır!...
'2O'nci Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi'ncte bul-
dum."
*
'Pencere' köşesinde, hem 'ünlü' hem
de 'meçhul' şairimizi ararken kendisinden
bir mektup almaz mıyım?..
Dünyalar benim oldu!..
S. Aldanır mektubunda ne diyordu?..
"Efendim,
Çok sevimli yazınızdaki sevgili selamı-
nızı aldım. Ben de sizi geçmişten bu ya-
na gelen sevgiyle selamlıyorum."
'Esrar' çözülmüştü.
AncakS. Aldanır yineortalıktayoktu, ad-
resini de kimse bilmiyordu ve bu neden-
le 27 Temmuz 2004 günlü Pencere köşe-
si şöyle bitiyordu:
"Bilmem ki ne diyeyim?.. S. Aldanır
kendisini ve adresini gizleme başansını
terk edip hepimize bir merhaba dese,
çok kişiyi mutlu ederdi; bu özveriyi şairi-
mizden bekliyoruz."
•
Beklediğim gibi bu süreci de aştık; 9 Ekim
2004 günlü Pencere köşesi şöyle başlı-
yordu:
"S. Aldanır gazeteye geldi, onurverdi,
şairimiz mutluluk taşıdı Cumhuriyet'e...
... Tümhayatıboyunca 'mütenekkiren'
yaşayan şairin yüzünü görmüş, sesini
işitmiş, gazeteye konuk etmiş olduk...
Mütenekkiren ne demek?..
'Kendini belli etmeyen, ortayaçıkmayan,
tebdil gezen...'
llginç ve çekici biryaşam...
Aldanır, Orhan Veli'n/n,Oktay Rltat'ın
Ankara Lisesi'nden arkadaşı..."
•
Işte bu ilginç şairimizle gazetede yap-
tığımız röportajı sizlere sunuyoruz, yayını
biraz gecikti, ama, kusura bakmayın!..
Gizemli şair S. Aldanır 'Hiçbirşairşiirini nasılyazdığını açıklayamaz' diyor
'Aıtk akıllıgüzel şiirgenekli'- Sayın Aldanır, bir önıür boyu 'tebdil' yani
mütenekkiren yaşamış ve yazmış bir şair ola-
rak bu ilk röportaj için ne düşünüyorsunuz?
S. ALDANIR- Cumhuriyet gazetesinin sev-
gili mensupları, hoş geldiniz; bana en mutlu
sefalar getirdiniz. Velakin, şiirde ömür boyu tam
siper olmuş ve üne, akranlanna, dahası haya-
ta ihtiyacı kalmayan; yani, düpedüz ölü bir şa-
irle nasıl ve ne konuşacaksınız? Oldukça yo-
rulacaksınız. Mesleğinizde başınıza bu geldi.
Fakat, bir gazeteci olarak bir ölü şairle röpor-
taj yapabilmiş olmakla, böylesine tek ve em-
salsiz başanyla rekorlar kitabma girmeye de
tam anlamıyla hak kazanmış olacaksınız.
- Peki, nereye kadar açılabiliriz? Cumhuri-
yet'e giiveniniz olduğunu düşünüyoruz...
ALDANIR - Aile ile başlayan Cumhuriyet
okurluğum ta Yunus Nadi'den şuraya kadar
geldikten sonra, gazetenizin benimle konuşma
isteğini seve seve kabul etmemin ağırlığını da
iyi bilin kı, sizi böyle bir rekora ulaştırmayı sağ-
lamak uğruna, sorularınızı ölü ölü değil, şu ti-
rit yaşımda tam diri diri karşılamaya hazınm.
Şurada tek vazgeçemeyeceğım koşulum ve ri-
cam, hâlâ geçerli nedenlerle gizlemekte oldu-
ğum asıl adımın kesinkes açıklanmaması ola-
caktır.
cprelli'den Dede'ye Dede'den
türkülere her soylu sesle
ahbaplığının olduğunu söyleyen
S. Aldanır, "Sanatın genelinde olduğu
gibi şiirde de esin değil yapıtların
birbirinden ya da özgün olaylardan
etkilenmesi söz konusudur" dedi. "Şiir,
sanatın fırlama bir kolu mudur" diye
soran Aldanır, şiiri "Sözün sözcüğe
dönüştürülebildiği yazı" olarak tanımladı.
OKULUN AZCIN SAYILAN
ÖĞRENCİLERİNDEN \
- Yine de soralım: Asıl adınız?
ALDANIR- Asıl adımın emekli ayhklanmı
almaktan almaya gerekli olmaktan başka bir
yeri yok.
- Ailenizden söz eder misiniz?
ALDANIR-Anlatacaklanmda sıra ve zaman
yönünden atlamalarımı yaşıma değil, konuş-
ma yeteneksizliğime vereceksiniz. Babamın Bi-
rinci Dünya Savaşı'nda Arabistan'daki ordu-
muzun kurmay başkanı olduğu Medine ken-
tinde doğmuşum. Ailem savaştan sonra tstan-
bul ve ardından Ankara'ya yerleşmiştir.
- Okul yaşanunız nerelerde geçti?
ALDANIR - Aralarında Galatasaray, Vefa,
Kabataş, Pertevniyal ve Ankara liselerinin de
olduğu bir sürü lisede edebiyat derslerinden ve
Hukuk Fakültesi'nde borçlar dersinden hep
takıntıya ve bütünlemeye kalan, azgın sayılan
öğrencilerdendim. Buna karşılık devlet ve özel
sektör kuruluşlarında toplam 66 yıl en sevdi-
ğim işlerde, azgınlığımın tam tersi en düzgün
şekilde görev yaptım. Eşimi yıtirdiğim, yine
çok düzgün geçen 48 yıllık evliliğimde, kadın
erkek evli kişilerin daima söylediklerince, mut-
lu olduğumu ben de yarım ağız söyleyebilirim.
- Dostluklaruıız olnıadı nıı?
ALDANIR - Çoğu yıllarım Ankara'da geç-
tiğinden ötürü, çok değerli tstanbul şaırleriy-
le, yazarlanyla tanışma şansım olmadı. Her bi-
rinin benden çok çok şair olmalan bunun ne-
deni olsa gerek. Yaşımdan genç ahbaplarım,
tanışlanm fazla sayılmaz. Cumhuriyet ailesi için-
de gördüğüm değerli denizci- yazar sevgili
Oktay Sönmez ve yine gazetenizde yazılanna
rastladığım akıllı kızım TVıncaTiinay, benden
sürekli ilgi ve sevgisini esirgemeyen vefalı
dostlanm arasındadır.
İLK ŞİİRİMPE YABANIN HAKKI VAR
- Şairliğiniz nerelerden beslendi?
ALDANIR- Corelli'den Dede'ye, Dede'den
türkülere, her soylu sesle ahbaplığım var. Sa-
natın genelinde olduğu gibi, şiirde de esin de-
ğil, yapıtlann birbirinden ya da özgün olaylar-
dan etkilenmesi söz konusudur. Örneğin Kaf-
ka da nice kıdemli Avrupa edebiyatının yüce
evlatlanndan bıridir. Ben de şiirlerimde kim-
ler ve hangi yapıtlar olduğunu kesin bileme-
yeceğim yerli, yabancı öteki şairlerin ve daha
çok düzyazı yazanların ya-
pıtlarından etkilenerek şi-
ir yazdım.
Sanat her sanatçının bir-
birine hakkının geçtiği bir
uğraş dahdır sanırım. Düz-
yazı deyince, YakupKad-
riKaraosnıanoğlu'nun Ya-
ban romanı, ılk şiirlerim-
de hakkı bulunan yapıtlar
arasında aklıma gelir. Et-
kilenmem için düzyazının
edebi yapıt olup olmama-
sı benim için fark etmi-
yor. Her değerli soylu ya-
zının şiirlerimde hakkı var-
Vatan ve Şair
Bütün tartışmamız bu
Sevgili vatanımla
"Kimin kimden alacağı var"
"Kim kime borçlu"
Oysa güç oluyor bu tartışma
Suç oluyor üstelik
Hiç bilmeyenler arasında
Vatanı ve borcu.
dır diyebilirim. Adrm sa-
nım bilinmese de, şiirle-
rim, günümüz edebiyat ve
yazı duayenleri dışında,
meçhulattan olmamıştır.
-Dergilerdeyazdınız, de-
ğil mi?
ALDANIR-Benden şi-
ir ya da yazı ısteyen hiçbir
değerli dergıye uzak dur-
madım. Çok değerli Varlık
dergisı de benden şiir iste-
yenler arasında olsaydı bu-
na seve seve katılırdım. Şu-
rada, en değerli rahmetli-
lerımızden YaşarNabi Na-
yır'la ilgili olduğu sanılan
'Naşiri Efkâr' adlı şiirimden yana söz edece-
ğim; o şiir, her zaman, her yerde şiire beş pa-
ralık değer verilmediğini anlatmaya çalışan ve
şairlerin yaşarlılığına yakışık düşen 'yaşar'
sözcüğünün bu yüzden kul-
lanıldığı bir taşlamadır. Yok-
sa, Varlık dergisinın de her
züğurt sanat dergisi gibi büt-
çesi varlıklı olmadığı hal-
de, şairlere-yazarlara olduk-
ça açık elli olduğunu bil-
mez değildim.
- Basmla ilişkileriniz?
ALDANIR - Şiirlerimin
meçhulattan ohnadığına Se-
mercinin Demeci adındaki
şiirim en açık kanıttır; yan-
lış anımsamıyorum, bu şıiri-
me Cumhuriyet'te 'Şiirimi-
Neruda'nın Demeci
Daha ağırına giden ne var
yaşlı bir şairin
Generalim teğmenim
Ne var daha gücüne giden
bundan başka daha
Beş anakarada
Hep savunma zorunda
kalmasından
Okul basan kitap yakan
Ordusunu kendi ülkesinin
zeeşekoğhıeşekdegirdi'lı ya-
zısıyla rahmetli BurhanFe-
lektarafından iyıce sopa çe-
kilmiş ve otuz, kırk yıl gibi
bir süre sonra bu kez sevgi-
li tlhan Selçuk tarafından
lyice övülmüştür. Aynı ga-
zetede şu kadar yıl arayla
bir dövülen, bir övülen baş-
ka şıire rastlanmayacağına
göre benim şiirlerimı de giz-
lemiş olmam savı geçersiz
kalacaktır. Ve Türkçemize
en değerli şiirler armağan
eden yaşıtım sevgili Fazıl
Hüsnü Dağlarca dışında,
uzun yaşayan ve ömrünün
sonuna kadar şiir yazmaktan vazgeçmeyen ve
de şiiri savunma gücünü kaybetmeyen şair,
sanmıyorum, var olsun.
Şu kadar yıl önce şiirımi
pataklayan rahmetli Felek'e
gönderdiğım, "Siz şeyhül-
muharririn iseniz nasılfark
edenıediniz ki Semercinin
Demeci şiirini? Ülkenıizde
ağanın, aşiretin eşeğinden,
katınndan larkı olmayan
köylüyü biz şair, siz gazete-
ci olarak aydınlatnıa çaba-
sı semercilik değil de nedir?
Vetüm çabalanmıza karşın,
onlann hâlâ şeyhlerin eşe-
ği, katıı ı kalışlanna yürek-
ten öfkelenmeyecek nıiyiz!
O şiirim işte böylesi bir öf-
Zor Demeç
Ah ah siz
Sevgili vatanlarımız ah siz
Hiç kızamıyor size insan
Ta yürekten seviyoruz üstelik
Siz hâlâ çocuk gibisiniz
Hâlâ iki üç hece konuşan
Arap diyen şuna hâlâ
Şuna Yunan şuna Rus bana
Türk
Ve şuna Alaman
kenin taşmasıdır"' dedığim yazımın sebebi,
kendimi değil şiin, sadece şiiri savunmak dü-
şüncesi olmuştur.
Bu güç bugün de var bende. Velakin, bunca
yıl şiirle uğraşmama karşın, şiir hakkında faz-
laca bılgim olduğunu söyleyemem. Bizdeki, dı-
şardaki şairlerin tümünün de bu konuda daha
fazla bılgı sahibi olabileceğinı sanmıyorum.
Çünkü, manzumeciler dışında, hıçbır şairin şi-
irini nasıl yazdığını hiç ama hiç açıklayama-
yacağını iyi biliyorum.
- Şiir zor bir uğraş olsa gerek... Ancakgerçek
şair şiirden ömrü boyunca kopamıyor...
ALDANIR - Şuncacık bıldığım, şaıre bın
cefalar eden şiirin sözle değil, sözcükle yazı-
labildiğidir. Ya da sözün sözcüğe dönüştürü-
lebildiği yazı şıirdir. Şiinn kültür ile ve bılgı
ile ilişkısinden söz edeyim; en coşkulu şıırle-
rın en çok yırmilı yaşlarda, çevre ve ortaeğı-
tim kültürü ile ve de bilgınin henüz kültürü kır-
letmediğı dönemlerde yazılanlar olduğunu,
bizde ve dışarda yaşanan örnekler göstenr. 01-
gun şiirleri, bılgıyle kültürün şaırde harman-
laşmasıyla yazılanlar arasında görmekteyız.
SANATIN FIRLAMA KOLU MU?
- Yaklaşınunız gerçekçi...
ALDANIR- Hayır, ukalalık yapmayayım; şi-
ir hakkında şu söylediklenm de ve bunlann tam
tersi de doğru olabilir. Çok gencı, çok yaşlısı,
kişiyi köşe bucak daıma şaşkına çeviren; oku-
lu, öğrencisi, ustası, çırağı olmayan şiir, hâlâ
bilemiyorum, sanatın fırlama bir kolu mudur!
- Çağımızda şiirin konumu size neler düşün-
dürüyor?
ALDANIR- Şırr şiir diye tutturmuşken, bey-
nimi kurt kurt kurcalayan ve yıllardan bu ya-
na uğraş verdiğim, tam çözemedığım bir so-
runa değınmeden edemeyeceğım. Bizde, dışar-
da ünlü şaırlerimiz dünyamıza güzeller güze-
li şiirler armağan ettı. Velakin, bu güzelim şı-
irlerin dünyamız için artık değerli olabilece-
ğini sanmıyorum. Çunkü bu en güzel şiirlere
karşın ınsan, alışkılanyla, sılah ve savaşlarıy-
la, utkulanyla, utanması gerekırken hâlâ övü-
negelmiştir. Dahası bu şiirler, destanlar bun-
lara güç de katmıştır.
Dünyamızın, böylesi güzel şiire değil; artık
akıllı, çok akıllı olan güzel şııre gereksınimı
var. Sözüm, insanı tabulardan utandıracak, bık-
tıracak 'artık yeter be' dedırtecek nutukçulu-
ğa, ahlakçılığa kaçmayan şiirden yanadır. Böy-
lesi bir sorunu düşünen, buna uğraş veren bir
ben değılım kuşkusuz. Yaşımın da uzunluğu
olanak vermeseydi böylesi bir uğraşa, deneme-
ye el sürmeye kalkamazdım elbette. Bu dene-
melerimden Uzunhava şiirimi cesaretle örnek
göstereceğim.
UZUNHAVA
Hürriyet
Adalet
Müsavat
Vatan
Millet
Memleket
Evet evet
Hangi yıldı, anımsayamıyorum; her kesi-
min uğrak yeri olan, akşam çayı, kahvesi içi-
len bir pastanede, bizden üç dört masa ötede-
ki grubun içinden delişmen bir adamın, bu şi-
irimin yayımlandığı dergiyi havada sallayarak
yüksek sesle "Bu fırlama şiiri hangi fırlama
şairyazmışsa, işte ilk defa bir şiiri öpüyorum"lu
avazı, bu yöndeki çabamın boşa gitmediğini
bana düşündürmüştür. Bu yorumdaki birkaç
örneğı de size vermek ısterim. Bunlara adımı
koymasanız da olur. Seversenız kendi adlan-
nızı da koyabilirsiniz. ts-
teğim, bu yorumun yayına
ulaşmasıdır. Geçen o yıllar-
da bir kişiye, gelecek yıl-
larda yirmi otuz ve yüzyıl-
lar sonra milyarlara niçın
ulaşmasın! Hep mail-ı in-
hıdam olacak kadar salak
mı insan? Yeter kı, dünya-
mızın en değerli şaırleri ar-
tık en güzel değil, insan
için değerli şiirde ortaklık
kursunlar.
SURECEK
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Fuarda Günler...
TÜYAP'ın 3. Bursa Kitap Fuarı, 5 Mart'ta açıldı.
Ve belleklerde yer alan türden oldu: Başta Bursalı-
ların büyük bir katılımı görülüyordu ve açılışı da Bü-
lent Ecevit yaptı; konuşması da pek anlamlı idi.
Onu dinlerken, çokları gibi biz de hep "Karaoğlan"\
hatırlayıp duruyorduk. Sonra Ecevit, Doğan Kitap
yayınlardan çıkan, Bir Şeyler Olacak Yarın adlı ve
tüm şiirlerini içeren kitabını imzaladı okurlarına.
Hepimiz o "yarın"\ bekliyoruz zaten...
•
Bursa'daki fuar, öncekilerden çokfarklı: Büyük
bir okur katılımı farkediliyor; açıktır ki, Bursalılar,
kentin kavuştuğu -müstesna- fırsatın tam bilincin-
de.
Oturduğum Adam Yayınları standı, Doğan Ki-
tap'ın tam karşısında: O yayınların bize bakan cep-
hesinde ışıklı panolardan birinde, güneşten birçeh-
re, Duygu Asena ve bir eseri, Paramparça.
Paramparça bir dünya ve kadınların da acıları...
Nasıl da çarpıcı bir üslupla anlatıyor Duygu Ase-
na ve daha yıllarca da böyle anlatacak...
•
Epsilon'dan çıkan Provasız Hayat, Üstün Ak-
men'in. Biryaşamın öyküsünü anlatıyor, kendi ya-
şamınınki bu. Ve onu anlatırken, bütün bir toplumu
da veriyor. Eserini ilginç kılan da, işte bu bütünlük.
Toplumumuzun, en az bir yarım yüzyılı ortaya çıkı-
yor. Yazarımızın, o akıcı ve ışıklı üslubunun da hak-
kını vermeli!
Hem hepimizin yaşamı da, bir "provasız hayat"
değil mi?
Erdal Öz'ün, 2003'te Can Yayınları'nda çıkan
Defterimde Kuş Sesleri, okurların bağlandığı anı-
lar olmuştu. Bu ilgi bugün de sürüyor...
Yine Can Yayınları'nda yer alan, Kritimu. Girit'im
Benim de büyük bir ilgi konusu. Sabâ Altınsay, ro-
manında, Girıtli bir Türk ailesinin adadan kopuşu-
nu anlatıyor.
Nasıl da ustaca!
Ahmet Haşim, edebiyatımızda benzersiz bir şa-
ir ve yazardır. Bir düşünür de. 1920'lerin sonların-
da, bir edebiyat adamı olarak, edebiyatımızda bir
gerileme görmüş ve bunun nedenlerine eğilmişti.
Onun, Yapı Kredi Yayınlan'nın çıkardığı Bize Göre
ve Bir Seyahatin Notlarında dile getirdiği bu sap-
tamaya, bir de bugün eğilmek öğretici olacaktır.
Tam da vaktinde çıkmış bir kitap!..
Ithaki Yayınları, övülecek bir iş yapıyor, Fried-
rich Nietzsche'nin bütün eserlerini yayımlıyor:
Onun ölümsüz eseri olan, Insanca, Pek Insanca, üç
cilt halinde ve Mustafa Tüzel'in maharetli çeviri-
sinden dilimizde.
"Hoş Geldin Nietzsche!" diyoruz...
Bizi sarsan ve kendimize getiren eserlere ihtiya-
cımız var: Vural Savaş'ın, geçen yıl Bilgi Yayını'nın
çıkardığı Türkıye Cumhuriyeti Çökerken adlı eseri,
okurlarını silkelemişti. Onun haklı uyarıları, bugün
de güncel.
Uyanmalı, ama gecıkmeden!
Az da olsa, -çok şükür- gerçek düşünürlerimiz var.
Onların dışında gördüğümüz, biralay kafası karışık
ve ağzı kalabalık takımı.
Vecihi Timuroğlu, bir büyük uyandırıcıdır da...
Kalan Yayınevi, geçen yıl, onun Alevilik, Şiîlik,
Bektaşilik, Kızılbaşlık adlı eserini çıkardı; bu yıl da
şu: Hallac-ı Mansur'dan Nesimi'ye Kadar Doğu ve
Batı'da Düşüncenin Gelişimi.
Bu iki eserin bizlere söyleyeceği çok sözü var. On-
ların çevresinde bir tartışmayı başlatacak kimse
görülmeyecek mi?
Uzun zafer yiirüyüşü
• ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - Çanakkale
Zafen'nın 90 yılında Gaziantep'ten yürüyüşe
çıkan Erdoğan Erıkçi, Çanakkale il sınınna
ulaştı Gaziantep'te tomacıhk yapan Erikçi,
1575 kılometrelık "Zafer Yürüyüşü'"nün
ardından 57 gün sonra kente vardı.
Çanakkale'de yapılacak törenlerde gençlerle
bırlikte şehitlerı anmak isteyen Erikçi, Bigalı
yurttaşlar tarafından alkışlarla karşılandı
Çanakkale ıl sınınndan Bıga'ya gelen Erikçi
uzun mesafesıni yürümeye devam ediyor.
Çanakkale Savaşı'nda ölen şehitlerle ilgili
okuduğu kitaplardan etkilenerek yola çıktığını
söyleyen 26 yaşındaki Erikçi, amacının 253 bin
şehidin unutulmaması olduğunu söyledi
Gümrük operasyonu
• İSTANBUL (AA) - Türk Standartlan
Enstitüsii'nde (TSE) görevli bazı kişilerin,
bazı gümrük müşavırlerıyle işbırlığı yaparak
yasalara aykırı şekilde uygunluk belgesi
verdiklerı ıddıasına ılışkın olarak başlatılan
soruşturma kapsamında 250 bin ithalat
dosyasının ıncelemeye alındığı bildirildi.
Istanbul Malı Şube Müdürlüğiı'nden yapılan
açıklamada, Kuçükçekmece Cumhuriyet
Savcılığı'nın, başlattığı soruşturma
kapsamında, 4 Mart 2005 tarihinde
operasyon gerçekleştirildığı ve 20 kişının
gözaltına alındığı belirtildı. Polıs yetkılılen,
tutuklanan 6 kişıden 5'inın TSE çahşanı,
dığennm de günıriık müşavırlığınde görevli
olduğunu söylediler. TSE'de bırçok dosyanın
çöpe atılması nedeniyle hangi ithalatlarda
yasalara aykırı bir şekilde belge
düzenlendığinin belirlenmesinde güçlük
çekildiğını belirten yetkililer, suç unsuruna
konu ışlemlerın özellikle Çin'den gelen
mallarda uygulandığmı öne sürdüler.