Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
ABD Bunu Hep Yapıyor
Sonra Başkasına Kızıyor
Türk Amerikan ilişkilerindeki gerginlikte, Was-
hington'un psikolojisini iyi anlarsak eğer, "başka-
larında da Amerkan karşıtlığı var, ama onlara ses
etmiyor da bize kızıyorlar" gibi bazı gereksiz soru-
lardan kendimizi kurtarabiliriz.
Her şeyden önce, ABD'nin dünyanın egemeni
olarak, müttefiklerinden işbirliğini de aşan bir itaat
isteme eğilimi içinde olduğunu görmemiz gerekir.
Hele hele şu anda egemen olan neo-con Bush ko
alisyonunun, Demokratlar ve liberallere oranla da-
ha sert, daha herkesi hizaya sokmaya yönelik bir
kovboy politikası izlediklerini de düşünürseniz, bu
itaat isteğinin hangi boyutlara vardığını kolaylıklaan-
layabilirsiniz.
Doğrusu Bush yönetiminin, Avrupalı müttefikle-
rine de, zaman zaman ölçüyü aşan çıkışlarda bu-
lunduğuna tanık olduk.
Bir ara, Bush ile Chirac arasında hüküm süren
soğuk ve gergin havayı unutmayalım.
Ancak, ABD'nin son buluşu olan "embeded" (ek-
lemlenmiş) gazetecilerinin de katkısıyla, Türkiye'ye
yönelttiği eleştiriler, hatta sitem ve eleştiri dozunu
aşan saldırıların yine de öbür müttefiklere reva gö-
rülen davranış ile kıyaslanamayacağı da açık birger-
çektir.
• ••
Türkiye'deki yönetime yönelik Amerikan tavrını,
yanlış anlaşılmasın haklı bulmak değil, arkasında-
ki nedeniyle anlayabilmek için Bush yönetiminin
psikolojisini kavramaya çalışmakta yarar var.
Bush yönetiminin Irak'a müdahale ve onu da içe-
ren GOP politikasını uygulamaya başlamadan ön-
ce, ilk attığı adımlardan biri de Türkiye'de zemini
temizlernekti.
Bunun için Ecevit hükümetinin yıkılması, erken se-
çimlerin gerçekleşmesi ve 3 Kasım seçimlerlyle
AKP'nin iktidara gelmesi senaryosu yürürlüğe kon-
du.
AKR ABD ve içerdeki uzantıları tarafından dizayn
edilip iktidara gelmesine koltuk çıkılmış bir partidir.
Ya da, VVashington haklı ya da haksız olarak (biz-
ce çok haklı) olayı böyle algılamaktadır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın daha partisinin kuru-
luş aşamasında ABD'deki lobi faaliyetlerini, kendi-
si milletvekili bile seçilmeden VVashington'da, ayak-
larının altına kırmızı halı serilmesi olayını anımsayı-
nız.
Türkiye bölgede aktif olarak görev yapacak yu-
muşak başlı bir ortak olmanın ötesinde, ılımlı Islam
modeliyle aynı zamanda örnek oluşturacak ideal bir
model olarak görülmekteydi.
Doğrusu, biryandan Kemalizmin simgesi oldu-
ğu ulusal devlet ve bağımsızlık fikirleri geri plana atı-
lacak, bunun için temel taş olarak görülen laiklik tör-
pülenecek, öte yandan Türkiye, içerdeki dengele-
ri değiştirirken ABD'ye itaat eden bir ülke olarak GOP
içinde anahtar rolünü üstlenecekti.
•••
Ulusal devletin yıkılması, Kemalizmin tasfiyesi ve
laiklik törpülenmesi içerdeki bazı güçlerin de aklı-
na yatmakla kalmıyor, kimileri ABD'nin şampiyonu
ve simgesi olduğu küreselleşmenin bu yolda en iyi
çare olduğunu da düşünüyorlardı.
Nitekim Ömer Dinçer bu gerçeği, "ne kadar çok
küreselleşme, o kadar çok Islamileşme" diye açık-
lıyordu.
CIA'nın analizleri ile Anadolu toprakları üzerinde
belirli hedeflere yönelenlerin irdelemelerinin birbir-
leriyle bu kadar iyi bağdaştığı bir örneğe son alt-
mış yılın tarihinde az rastlanır.
Ne var ki, çok karmaşık kamuoyu tepkisi, iktida-
rın bunu görmezden gelemeyecek duruma düşme-
si ve daha başka etkenlerin de eklenmesiyle evde-
ki hesap çarşıya uymadı.
Durum böyle olunca, ABD için kendi görüşüne
göre, fevkalade iyi hazırlanmış ve yürütülmüş bir plan-
la, işbaşına getirdiği, ya da öyle olduğunu sandığı
bir iktidarın oyunbozanlık etmesi, kabul edilemez
bir nankörlük olarak algılandı.
Tepkinin temelinde yatan ve boyutunu büyüten
nedeni işte budur.
Amerikalı yöneticilerin, Türkiye'de kimilerine, "biz
bu partiyi bunun için mi dizayn edip iktidara getir-
dik?" deyip demediklerini bilmiyorum. Ama bu so-
runun dile getirilmediyse bile çok kez akla geldiği
kesindir.
Ne var ki, Bush yönetimi, ona buna kızmadan ön-
ce, kendi planlayıcılarına ve uygulamacılarına kız-
malıdır.
Çünkü hesap daha CIA masalarından beri yan-
lıştı. Birçok kez benzeryanlışlaradüşen Amerikan
aklı bunu görmüyor, "olmayacak duaya amin" di-
yordu.
ABD bunu hep kendisi yapıyor, sonra da kalkıp
başkalanna kızıyor.
Ne diyelim, Allah akıl versin!
Tabii hem onlara, hem de bize...
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Tören Galatasaray Lisesi'nde
Coşkun Kırca bugün
toprağa veriliyor
Istanbul Haber Scrvisi
- Öncekı gün yaşamım
yitiren Eskı dışışleri
bakanlarından, emekli
büyükelçi ve yazar
Coşkun Kırca (78) için
bugün Galatasaray
Üniversilesi'nde tören
düzenlenecek. Kırca,
buradaki törenden
sonra Teşvikiye
Camii'nde küınacak
öğle ııamazmm
ardıııdaıı Feriköy
Mezarlığı'nda toprağa
verilecek. Kırca,
îstanbul'da solunum ve
kalp yetmezliği
hastalığı nedeniyle
tedavı gördüğü
Amerikan
Hastanesi'nde hayatını
fcaybetmişti. *
Galatasaray
Üniversitesi'nce
yapılan açıklamada,
Galatasaray
Üniversitesi'nin
kuruluşunu öngören,
Türk- Fransız
anlaşmasuıı ve bunu
izleyen kanunun bütün
aşamalannda katkıda
bulunmuş olan Coşkun
Kırca'nın cenazesine
çiçek gönderilmemesi
istendi. Açıklamada,
arzu cdenlerin
Galatasaray Eğitim
Vakfi'na bağışta
bulunabilecekleri
belirtildi. Bağışta
bulunmak isteyenler
0212/293 43 10 No'lu
telefona
başvurabilecekler.
Mesai saatleri dışında imamlar çocuklarla sohbet ediyor, cuma günleri topluca namaza götürüyor
Yurtlarda din eğitimiEMİNE KAPLAN
ANKARA - Sosyal Hizmetler ve
Çocıık Esırgeme Kurumu'na
(SHÇEK) bağlı yurtlarda tecavüz ve
cinsel istismar iddialanyla ilgili opc-
rasyonlar sürerken; son zamanlarda
yurtlarda mesai saatleri dışında imam-
lann çocuklarla dini sohbetleryaptı-
ğı öğrenildi. 4-5 aydır yurtlarda mes-
cit açılmaya başladığına dikkat çeki-
lirken, bazı yurtlarda da çocuklann
toplu olarak cuma namazına götürül-
düğü kaydedildi.
CHP lzmır Milletvekili Canan Arrt-
nıaıı, konuyu soru önergesiyle TBMM
gündemine taşımaya hazırlanırken,
AKP'nin kendisine arka bahçe ya-
ratma çabası içinde olduğunu söyle-
di. Arıtman, yurtlara dönük operas-
• SHÇEK'in yurtlarında mesai saatleri dışında imamların çocuklarla dini sohbetlerde
bulunduğu, son 4-5 aydır yurtlarda mescit açılmaya başladığı belirtildi. CHP Izmir
Milletvekili Canan Antman, AKP'nin kendisine arka bahçe yaratmaya
yonlann arkasında kadrolaşma ve di-
ni eğitim için zemin yaratma amacı-
nın yattığını belirtti.
CHP İzmir Milletvekili Canan Ant-
man, son zamanlarda SHÇEK'e bağ-
lı yurtlarda çocuklara mesai saatleri
dışında dini eğitim verilmeye başlan-
dığını açıkladı. Arıtman, kendisine
gelen bilgilere göre yurtlara mesai
saatleri dışında imamların geldiğini
ve çocuklarla dini sohbetler yaptığı-
nı kaydederek, geçen aylarda bazı
yurt müdürlerinin Diyanet tşleri Baş-
kanlığı'nda birtoplantı yaptığına dik-
kat çekti.
çalıştığını vurguladı.
Çocuklara dın kültürü ve ahlak bıl-
gisi dersi verilebileceğini kaydeden
Arıtman, "Zatenbuçocuklargündüz
okula gidiyorlar ve din kültürü ve ah-
lak bilgisi dersi alıyorlar. Bu çocukla-
ra mesai saatleri dışında neden din
eğitimi veriliyor? Bu sohbetlerin içe-
riği ve amacı nedir? Bu yurtlar, önü-
ne gelen kişinin mesai saatleri dışın-
da gelip çocuklarla sohbet edebilece-
ği yerler midir? Bu şekilde dinci terör
örgütlerine nıilitan mı yetiştirihnek
isteniyor? V'oksa AKP, kendisine ar-
ka bahçe mi yaratmak istiyor?"
Yurtlarda mescit açılmaya başlan-
dığına da dikkat çeken Arıtman, son
4-5 aydır mescitlerin yaygınlaştırıldı-
ğını söyledi. Bazı yurtlarda çocukla-
nn yöneticilerin arabalarıyla toplu
olarak cuma namazına götürüldüğü-
nü vurgulayan Antman, son dönem-
de yurtlara yönelik yapılan operasyon-
ların zamanlamasına da dikkat çek-
ti. Bu operasyonlann arkasında kad-
rolaşma ve çocuklara dini eğitim ve-
rilmesine zemin yaratılnıası amacınm
yattığını kaydeden Antman şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"ÖnceHklekadrolaşma harcketinin
bir parçasıdır. Birçok atama karan,
Danıştay'dan döntiyor. Bu operasyon-
larla bunun önü kesilınek isteniyor.
Sonraki süreçte SHÇEK'i lağvetmek
istiyoıiar. AKP hükümeti, bugüne ka-
dar hiçbir iyileştirme çahşması yap-
11liulı, yeterincc kaynak ayıı ınadı, pcr-
sonel atamadı. Bu şekilde hu kurunı-
lann durunıu daha da kötüleştirildi.
Diğer taraftan dini eğitimin altyapısı
hazırlanmak isteniyor. 'Bu yurtlarda
kalan çocuklar dinsiz, onun için te-
cavüz ediyor, ahlaksızlık yapıyor, hır-
sızlık yapıyor' inıajı yaraülmaya ça-
lışılıyor."
Çocuklann masum ve suçsuz oldu-
ğuna dikkat çeken Antman, suçlu de-
ğil suça yönlendirilen çocuk olabile-
ceğini vurguladı. Antman, konuyu
soru önergesiyle TBMM gündemine
taşıyacağını bildirdi.
'Doktora iğne yaptırmam' diyen Başbakan Erdoğan'a hekimler sert tepki gösterdi:
Sevgi iğnesîne ihtiyacı var
ANKARA/tSTANBlJL (Cumhuriyet) - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'm, "Ben doktora iğne
yaptumanı ama henışireye yaptınrım. Çünkü
hemşiraıin pratiği yoğun, bir yoklar daman bulur
ama doktor bulamaz. İcabında felç de edebilir"
sözleri sağlık çalışanlannın sert tepkisine ncden oldu.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi
Başkanı Füsun Sayek, "Başbakan Erdoğan'ın, SSK.
hastanelerinin Sağlık Bakanhğı'na devredilmesiyle
oluşan kaos ortamının altında ezildiğini ve bu
nedenle "gündemi çarpıtmak" istediğini vurguladı.
Sayek, Başbakan'ın, bu kez "Halkla hekimlerin
arasıııı açnıaya çalıştığınr söyledi. Erdoğan'ın
tavrının kamu yararını zedeleyecek nitelikte olduğuna
dikkat çeken Sayek, "Bu, ne kendisine ne de halk
sağüğuıa bir iyillk getirir" şeklınde konuştu.
Erdoğan'ın konuya, doktorlan hedef alarak
"sevgisiz'
1
bir biçimde yaklaştığını belirten Sayek,
şöyle konuştu: "Canını Başbakan'a iğne yapmak
istiyor. Kendisinin biraz sevgi iğnesine ihtiyacı var."
lstanbul Tabıp Odası
Başkanı Prof. Dr. Gençay
Gürsoy da, Başbakan'ın
hekimlik konusunda pek
az bilgi sahibi olduğunu
belirterek konuşmadan
önce bir kez daha
düşünmesini tavsiye etti.
Gürsoy, "Enjeksiyon
hekimler tarafindan da
yapdır, bir tıbbi işlcm
olarak kuşkusuz
hemşireler tarafindan da
yapıhr. Hekimin felce
neden olacağı
konusundaki ifadc ise
hırakın Başbakan'L, diğer
yurttaşlann dahi ağzına
yakışmayan bir ifadedir"
SES Genel Başkanı İsmail
HakkıTombul.
Başbakan'ın, lstanbul
Büyükşehir belediye
başkanlığı döneminde de,
futbol oynarken çıkan
kolunu kınkçıya
düzelttirdiğinı anımsatarak "Başbakan isterse
üfurükçüye gidebiUr, kendi tercihidir. Ama insanlann
sağlığıyla oynamaya hakkı yoktur" dedi. Başbakan'ın
bu açıklamalarını ciddiyetsiz bulan Tombul,
açıklamalann sağlık alanında bir haftadır yaşanan
karmaşanın sorumlusunun sağlıkçılar gibi göstermek
olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
u
Sayın Başbakan'ın açıklamalan Türkiye'nin mevcut
yönetiminin kimlere teslim edildiğini gösteriyor.
Başbakan'ın biümle pratik alanındaki kurduğu
bağlanü, sağlık ortamında ve uygulanan ekonomik
program sonucunda miryonlarca insanın nasıl mağdur
olduğunu açıklıyor." SES lstanbul Şubeleri Başkanı
Songül Beydilli ise "Başbakan'ın amacı sağlık
personelini birbirine karşı kışkıı lıııak" dedi.
İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
\
• TTB Merkez
Konseyi Başkanı
Sayek, "Başbakan'a
sevgi iğnesi
yapmak istiyorum"
derken, SES Genel
Başkanı İsmail
Hakkı Tombul da
"Başbakan
kınkçıya gitmişti,
isterse üfürükçüye
gidebilir" dedi.
Üyelerin seçiminde kurumun hiçbir etkisi kalmayacak
Sayıştay'a Sayıştay'sız seçim
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Sayıştay'ınüyeseçimini 1 yıl
gecikmeli olarak gerçekleştiren
AKP hükümeti, Sayıştay Yasası'nı
değiştirerek üye seçimi sorununu
kökten çözmek için harekete geç-
ti. AKP'nin TBMM Grup Baş-
kanvekilleri tarafindan verilen ya-
sa önerisiyle, Sayıştay üye-
lerinin Plan ve Bütçe Ko-
misyonu tarafindan belir-
lenerek TBMM'deyapıla-
cak oylamayla atanması ön-
görüldü.
Sayıştay 1. başkanımn adı
Sayıştay başkanı olarak de-
ğiştirilirken görev süresi ~
de 7 yıldan 4 yıla düşürüldü.
AKP'li Grup Başkanvekılleri Sa-
lih Kapusuz, Faruk Çelik, Eyüp
Fatsa ve Sadullah Ergin ile beş ar-
kadaşı, mevcut Sayıştay Yasası'nı
yürürlükten kaldıran ve Sayıştay'm
güçlendirilerek denetim kapsamı-
nın genişletilmesini öngören ya-
sa teklifini TBMM Başkanlığı'na
sundu. Sayıştay'ın asli görevlerin-
den olan, adına denetim yaptığı
TBMM'ye rapor verme görevini,
yasadaki bu göreve ilişkın yeter-
siz düzenlemeler nedeniyle gere-
ği gibi yerine getiremediği vur-
• Yasa teklifine göre Sayıştay Genel Kurulu
tarafindan yapılan ilk seçim işlemi kaldınlırken,
üyelerin Plan ve Bütçe Komisyonu tarafindan
belirlenıp TBMM'de yapılacak gızli oylamayla
atanması öngörülüyor.
gulanan gerekçede, "Türkiye ulu-
sal programında da' kamuda per-
formans odakh' denetim sistemi-
ne geçilmesi ve Sayıştay'm güçlen-
dirilerek denetim kapsamının ge-
nişletümesi bir hedef olarakyer al
mış ve gerekb' yasal düzenlemele-
rin yapıuiıası öngörülmüşrür" de-
nildi. Teklife göre, yasadaki "bi-
rincibaşkan" unvanı "sayıştay baş-
kanı", "savcı" unvanı "başsavcı",
"savcıyardımcısı" unvanı da "sav-
cı" olarak değiştiriliyor.
Teklifle Sayıştay başkanlığı sc-
çimine ilişkin de yeni bir düzen-
^ ^ leme getiriliyor. Buna gö-
re Sayıştay başkanı,
TBMM Genel Kurulu'nca,
Plan ve Bütçe Komisyonu
tarafindan belirlenecek iki
aday arasından gizlı oyla
seçilecek. Başkan seçile-
bilmek için TBMM üye
~~~~ tam sayısının dörtte bıri-
nın bir fazlasından az olmamak
kaydıyla mevcut katılmun salt ço-
ğunluğunun oyu aranacak. Mev-
cut yasada 7 yıl olarak öngörülen
Sayıştay başkanımn görev süresi
4 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez
başkan seçilebilecek.
IHD VERİLERİ:
Işkence
en büyük
şikâyet
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan-
lık Insan Haklan Baş-
kanlığı, 2004 yılında en
çok ihlal başvurusunun,
işkence ve kötü muame-
le, adil yargılanma, mül-
kiyet hakkı, yaşam hak-
kı, sağlık ve hasta hakkı
ve vatandaşlık hakkı ko-
nularında yapıldığını be-
lirledi.
Başbakanlık Insan
Haklan Başkanlığı'ndan
yapılan yazılı açıklama-
da, geçen yıl toplam 844
kişi 1638 ihlal iddiasıy-
la başvuruda bulundu.
İhlal iddialannın aylara
göre dağıhmı ise şöyle:
Ocak ayında, 76 kişi
138 hak kategorisinde
ihlal iddiasıyla başvuru-
da bulundu. Başvurular-
da işkence ve kötü mu-
amele, kişi hürriyeti ve
güvenliği, adil yargılan-
ma konulanndaki iddi-
alar ilk üç sırada yer al-
dı. Şubat ayında 64 kişi
118, mart ayında 74 ki-
şi 177, nisan ayında 66
kışı 134 hak kategorisin-
de ihlal iddiası başvuru-
sunda bulundu. Nisan'da
da ilk üç sırada yaşam
hakkı, işkence ve kötü
muamele, kişi hürriyeti
ve güvenliği ihlaline iliş-
kin iddialar oldu. Mayıs
ayında, 48 kişi, 139 ka-
tegoride ihlal iddiası baş-
vurusu yaptı. Haziran
ayında 63 kişi, 110 hak
kategorisinde başvuru
yaptı. İşkence ve kötü
muamele, yaşam hakkı
ve adil yargılama hakkı-
na ilişkin iddialar çoğun-
lukta oldu. Temmuz ayın-
da, 71 kişi 143, ağustos
ayında 86 kişi 153, eylül
ayında 72 kişi 102, ekim
ayında 68 kişi 127, ka-
sım ayında 66 kişi 108,
aralık ayında ise 93 kişi
189 hak kategorisinde
başvuruda bulundu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Olcay, Özgür ve Mine Cumhuri-
yet gazetesinde çalışıyorlardı. Olcay
ekonomi servisinde, Özgür ve Mine
dedış haberlerservisindeydi. Üçü de
hemen hemen aynı tarihlerde hami-
le kaldılar. Mine 25 Haziran'da Def-
ne'yi,Olcay5Ağustos'taAMYiğit'i,
Özgür de 20 Ağustos'ta Feride'yi
doğurdu.
Her üçü de doğumlarından birer ay
kadar önce gazeteden izin alarak
ayrıldılar. Arada bir onları gazeteye
geldiklerinde görüyorduk. Çalışa-
caklar mı, çalışamayacaklar mı, me-
rak ediyorduk. Dün üçü birden ga-
zeteye geldiler. Onları bir arada gör-
mekten mutlu olduk. Çocuklarını an-
latıyorlar, evde nasıl zaman geçir-
dikleri konusundaki sorularımızı ce-
vaplıyorlardı.
Sanırım önümüzdeki günlerde ga-
zetede çalışmaya başlayacaklar. Mi-
ne başladı bile, zaten ilk o ayrılmış-
Doğum Yapan Uç Kadın Gazeteci
tı. Üçü de hâlâ bebeklerinin anne
sütüyle beslendiğini, ancak ek gı-
dalara da geçtiklerini söylediler. Öz-
gür, "Gazetede çalışmaya başlayın-
ca, burada süt sağıp kurye ile gön-
dermeyi dûşünüyorum. Ancak sü-
tümü nerede muhafaza edebilece-
ğim onu bilmiyorum. Işyerlerinde
bu konularda uygun birortam olma-
dığı için biz kadınlar çok zorlanıyo-
ruz."
Yaşadıkları deneylerden sonra on-
lara çalışan kadınların sorunlarına
ilişkin sorduğum soruları şöyle ce-
vapladılar: "Isveç'te kadınlara doğum
izni en az iki yıl. Bizde de böyle o/-
ması gerekir. Işyerlerinde çocukla-
nn bakımı için uygun birortam sağ-
lanması şart. Birçok işyerinde kadın-
ları işe alırken, doğum yapacak mı-
sın, en az iki yıl yapmazsan seni işe
alabiliriz, diyorlar. Bu da kadınların
birçoğunun eve kapanmasına neden
oluyor."
• ••
Üç kadın gazeteci arkadaşımız,
okumuş, yazmış ve de özgürlükleri-
ne düşkün insanlar. Kendi haklarını
da, kadın haklannı da iyi biliyorlar. Ge-
rektiğinde bu haklar için mücadele
etmesini de bilirler. Ancak onların
doğum serüveninden bu yana ne
kadar büyük zorluklar yaşadıklarını
görüyorum. Üzülüyorum.
Bir ülkede, çalışan kadın sayısının
artması, o ülkenin özgürleşmesi ve
demokratikleşmesiyle çok yakından
ilişkili. Çünkü çalışan kadın, bir öl-
çüde ekonomik özgürlüğe sahip olu-
yor. Bu da kadın - erkek ilişkilerinde
çok önemli. Kadının eve kapanma-
sı ise erkek egemen sistemin deva-
mı anlamına geliyor. Erkek egemen
sistem, ataerkil fikirleri güçlendiri-
yor ve kadını ikinci sınıf yurttaş du-
rumuna düşürüyor.
• • •
Olcay, özgür ve Mine, birçok ka-
dın çalışan gibi, anne olmanın mut-
luluğuyla zorluklarını bir arada yaşı-
yorlar. Doğurmak yaşamın bir par-
çası. Ancak doğurmak, eğer kadın
çalışan için elverişli bir ortam yok-
sa, kadının ağır sorunlarla baş etme-
sini gerektiriyor.
Onlara şöyle dedim: "Gelin siz ça-
lışın, kocalarınız çocuklara baksın-
lar. Isveç'eyaptığım birziyaretsıra-
sında, Eşitlikten Sorumlu Kadın Ba-
kan'la sohbet ederken, kocasının
işten çıktığını ve çocuklara baktığı-
nı söylemişti. Siz de öyle yapamaz
mısınız?" İşte bu sözlerim üzerine acı
gerçek ortaya çıktı. Eşleri ya onlar-
dan çok para kazanıyorlardı ya da iki
kişi birlikte çalışmadan geçinmek
mümkün değildi. O zaman çocukla-
rın sorumluluğu zaten üstlerinde olan
kadınlar, ekonomik nedenlerle de
önceliği eşlerine vermek zorunday-
dılar.
Mine, özgür ve Olcay çocuk do-
ğurmuş üç gazeteci. Kadın olmanın
keyfini, çocuk büyütmenin keyfini
yaşamak istiyorlar. Ancak koşullar
onların bir an önce işlerine geri dön-
mesini gerektiriyor. Zaten bir süre
daha evde otururlarsa işe dönmele-
ri de iş bulmaları da daha zor olacak.
Onlara hoş geldin diyoruz. Şimdi
çocuklu kadın gazeteci olarak yaşa-
mın güçlüklerini aşmaya çalışacak-
lar. Sevgimiz ve desteğimiz onlarla.