18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Eğitimde e-teslimiyet AKP iktidarının Microsoft'a e-teslim olması ile ilgili tartışma sürüyor. HaftabaşındaCHPUşakMil- letvekili Osman Coşkımoğ- lu'nun Başbakan'a konuya iliş- kin yönelttiği soruları günde- me getirmiştik. Sıra, Milli Eği- tim Bakanı Hüseyin Çelik'e yöneltilen sorularda: "Dizüstü bilgisayarlara göre hem fiyatı, hem de bakımı ve güncellenmesi çok daha eko- nomik olan masa üstü bilgisa- yarseçeneği öğretmenlere ne- den sunulmadı? Bu şekilde, yaklaşık 600 bin bilgisayar alı- nacağı öngörüsü ile ihaleye çı- kıldığı doğru mudur? Bu amaç- la, VakıflarBankası'nın cari fa- iz oranının altında bir faiz ora- nı ilekredi vereceği doğru mu- dur? Doğruysa, bunun Vakıf- larBankası'na getireceği para- salyük nedirve bunu kim fınan- se ediyor? öğretmenlerin ala- cağıherbir bilgisayariçin Mic- rosoft'un Windows işletim sis- temini2.5Amerikan Doları kar- şılığında vereceği doğru mu- dur? Bu doğruysa ve 650 bin bilgisayaralınacağı da doğruy- sa, Microsoft'a toplam olarak yaklaşık 1.5milyon dolaröde- neceği doğru mudur? Neden açık kaynak kodlu (örneğin, TÜBİTAK tarafından getirilmiş olan) bir işletim sistemi yerine Microsoft seçildi? Biryıl için- de Microsoft'un Windows XP işletim sistemini yeni bir versi- yon ile (Longhorn) değiştirme- sibekleniyor. Böyle bir durum- da öğretmenlerişletim sistemi- nibir üst versiyonayükseltmek için ne kadarpara ödeyecek- tir? Bu konuda bir teminatalın- dı mı? Öğretmenlere yardım- cı olabilecek (örneğin, ders an- latımında kullanılabilecekyazı- lımlar, iş takip sistemigibi) han- giyazılımlar verilecek ve bun- ların maliyeti ne olacaktır? In- ternete erişim, bilgisayar ala- cak olan öğretmenlere ücret- siz sağlanacak mı?" Osman Coşkunoğlu'nun so- rularının her biri aynı zamanda çokönemli birersaptama. Hiç- biri öyle ayaküstü ya da diz üs- tü yanıtlanacak gibi de değil. Ba- kalım, vücut dilinden anlayan tüccar zihniyet nasıl bir karşı- lık verecek? Rekor 20. yüzyılın başında, 1. Da- mat Ferit hükümetinin Da- hiliye Nazırı, Ingiliz Muhiple- ri Cemiyeti kurucusu, ulusal kurtuluş savaşı muhalifi 150'liklerden Cemal Bey'in adı "Artin Cemal"e çıkmış- tı. Çünkü, Ermeni taraftarla- rının bile 300 bin Ermeninin öldürüldüğünü iddiaettikle- ri bir dönemde Artin Cemal, öldürülen Ermeni sayısının 800 bin olduğunu ileri sür- müştü. "1 milyon Ermeninin öl- dürüldüğü" savıyla ortaya atılan yazar Orhan Pamuk ise yaklaşık bir yüzyıl sonra Artin Cemal'e ait rekoru kır- mış bulunuyor. IŞIK KANSU rıyeı.c Arkadaşımız llhan Taşcı'nın haberinden öğrenmiştik. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin, yeni Türk Ceza Ya- sası'nın tartışıldığı bir sempozyumun açı- lışındaki konuşmasında, Cumhuriyet dev- riminin ve laik hukukun önderlerinden Mah- mut Esat Bozkurt'a gönderme yapmış vebirdönemin kapandığını, yeni birdöne- min açıldığını söylemişti. Şirin, geçen haf- ta bir basın toplantısı düzenleyerek bu ko- nuşmasının "okuma veyorumlamazafiye- tinden kaynaklanan haksız ve maksatlı saptınvalarla" karşı karşıya kaldığını dile ge- tirdi. Sayın Osman Şirin'e göre, "Açış ko- nuşmasında dile getirdiği 'methiye' nite- liğindeki ifadeleh 'reddiye' gibi göstehlmek sureti ile toplum yanıltılmıştı," Sayın Osman Şirin, bu savını kanıtlamak üzere Yargıtay'da yaptığı söz konusu ko- nuşmasının bant çözümünü de açıkladı. Bant çözümüne göre Osman Şirin aynen şöyle konuşmuştu: "Birgeçmiş dönemi sonlandınyoruz ve yeni bir sayfa açıyoruz. 1926 yılında baş- layan ve dönemine büyük hukukçu olarak adını vermiş bulunan Mahmut Esat Boz- kurt dönemi bütün saygınlığıyla 79yıl hü- kümranlığını sürdürdü. Bu ülkede büyük bir disiplin yarattı. Şimdi yeni bir dönem, uygardünyaya açılım adı altında başlıyor. Tam 50 gün sonra 1 Nisan 2005 tarihin- de yeni bir ışıkyakılacak. Bu ışık huzme- sini sizlerinpratikte ortaya koyacağınız üs- Methiye tün gayretleriniz arttıracak. Kimse belkl şu güne kadar dillendirmedi, ama bu döne- me de yeni birAdalet Bakanı adını vere- cek. Sayın Cemil Çiçek, büyük bir so- rumluluk altında. Bu sözümü, biryanıyla alkış, biryanıyla da sorumluluğunu bir ce- za uygulamacısı olarakhatırlamakiçin söy- lüyorum. Sorumluluğuna müdrik olduğu- nu biliyorum. Çünkü değişik çalışmalarda beraberliğimiz oldu. Kavrama yeteneğini, doğruyu en ileri düzeyde saptama yete- neğini ve sıkıntılanyla bugüne kadar ge- len yargıyı da güçlendirme gayretini ve yeteneğini biliyorum. Ama bir münase- betle de belirttiğim gibi, yüce önder Ata- türk'ün zamanında yüzde 5'lerin altına düşmeyen cezayargısının bütçepayı, hâ- lâ yüzde 1 'leri yakalayamamış durumda. En büyük sıkıntıyı da Sayın Bakan'ın çek- tiğini biliyorum." Metni hepimiz okuduk. Şimdi, Osman Şi- rin'in konuşmasının bir "reddiye" değil "mefr?/ye" olduğu savını anımsayıp "oku- ma ve yorumlama zafiyetine düşmeden" aynı satırlardan ne anladığımızı bir kez da- ha gözden geçirelim: Sayın Osman Şirin'e göre; 79 yıl "Mcümra/?//#/"nısürdüren "bü- yük hukukçu" Mahmut Esat Bozkurt dö- nemi bir büyük" disiplin yaratmıştı. Bu "geçmiş" dönem sonlanmaktaydı. Yerine "uygar dünyaya açılım" adı altında yeni bir dönem bâşlamaktaydı ve 1 Nisan 2005'te yeni bir '7?//c"yakılacaktı. Sayın Osman Şi- rin ifade edene kadar kimsenin dillendir- mediği bir başka gerçek vardı ki, o da, bu "yeni döneme" yeni birAdalet Bakanı'nın "ad/n/"veımekteolduğuydu. O Adalet Ba- kanı da, Sayın Osman Şirin'in hem "kav- rama yeteneğini", hem "doğruyu en ileri düzeyde saptama yeteneğini" hem de "yargıyı güçlendirme gayret ve yeteneği- ni" yakmdan bildiği vealkışladığı, "sorum- luluğuna müdrik" Sayın Cemil Çiçek'ti... Doğrudur, Sayın Osman Şirin'in konuş- ması bir "methiye"dir... Referans gazetesinden Do- ğan Erdoğan, dünyaca ünlü para spekülatörü George So- ros'a ait Soros Vakfı'nın Türki- ye'degeçen yıl destekverdiği 30 kuruluşun adlarını yazmış. Soros Vakfı'ndan destek alan- Destek lar arasında kısa adı "Dev-Ma- den-Sen " olan Türkiye Devrim- ci Maden Arama ve Işletme Iş- çileri Sendikası da varmış. Sen- dikanın Ikinci Başkanı Tayfun Görgün, Soros Vakfı'ndan 2004 yılında 20 bin dolar (yaklaşık 26 milyar lira) aldıklarını açıklamış. Görgün, Soros'tan aldıkları pa- ranın "özel madencilik ile ilgili yaptıklan bilinçlendirme, eğitim vearaştırmaprojesinin 300-400 bin dolarlık bütçesinin birpar- çası" olduğunu da vurgulamış. Ya, işte böyle! Türk Kaılıtımııı LJlıısal Bütünlükte Yeri l.CÜRŞENKAFKAS Atatürk devrimlerinin en baş- ta gelenlerinden biri Türk ka- dınına verilen haklardır. Ata- türk ulusal birliği düşünerek kadın haklarını öne çıkarmıştır. Dinin yanlış yorumlanması ka- dının elinden bütün haklarını almış, onu kafes arkasına ve pe- çe altına sokmuştur. Atatürk birtoplumda kadının yerini de- ğerlendirmek düşüncesiyle yaptığı çalışmalarla siyasi ve sosyal alanlardaki bütün hak- larının verilmesini sağlamıştır. Cumhuriyet, hakları için uğraş veren kadıniarımıza tüm hak- larını vermiştir. Atatürk bir ko- nuşmasında Türk kadını için şöyle demiştir: "Bir toplum, bir ulus erkek ve kadın denen iki türlü insandan kuruludur, ola- bilir mi ki bu toplumun bir bö- lümünü geliştirerek ötekiniaşa- ğılayalım. O toplumun bütünü- nü birden geliştirmek gerekir." Atatürk, kadının mutlaka eği- tilmesini ve kendisine olanak- larsağlanmasını istemiştir. Ay- rıca, "Türk kadını yerlerde sü- rünmeye değil, omuzlar üze- rinde yükselmeye layıktır" söz- leriyle de Türk kadınının değe- rini bir kez daha yücelterek di- le getirmiştir. Kafesin arkasında ve peçe al- tında olan Türk kadınına; bu gerilikten, karanlıktan kurtarı- ıp önce belediye seçimlerinde, 1934'te milletvekili seçimlerin- de seçme ve seçilme hakkı ve- ilmiştir. llk seçimde 18 kadın viillet Meclisi'ne girebilmiştir. Ne kadar acıdır ki 1982'de ıncak beş kadın üye Danışma declisi'ne girebilmiş, daha son- a yedi ila yirmi kadın üyemi- :in parlamentodaTürk kadını- ıı temsil edebildiği görülmek- edir. Nüfus oranına göre dün- a devletleri arasında bu sayı m ait sırada olduğumuzu gös- srmektedir. Atatürk'ün Türk kadınına ve adın haklarına verdiği önemi, azandırdığı sağlam ilkeleri ko- jnamadı. Aydın Türk kadınla- nın bu konularda direnmesi- in gerekli olduğuna inanıyo- JZ. Yarının Türk kadını, Ata- irk'ün çağdaş, aydın Türk ka- ını olarak işlevini sürdürmeli- ir. Onun bu millete ve ulusa apmış olduğu unutulmaz bü- jk hizmetleri nedeniyle vata- ın herköşesi, milletin herfer- inin yüreği onunla çarpmalı- ır. Atatürk için ağlamak değil, iu anlamak gerektiği anlatıl- talıdır. Atatürk'ün değer verdiği Türk ıdını Milli Mücadele Sava- 'nda da mermiyi sırtlayarak, iğnı arabasını çekerek, Azi- /eTabyaları'nı koruyarak sa- ıştığını tarihimizin altın sayfa- r ında okumaktayız. Ancak, illi mücadelelerimizle Ata- rk'ün Türk kadını, dün oldu- ı kadar bugün de, yann da ay- duygularla ve onun ilkeleri- i ışığındayolundadevamda tünleşmeli, birlik içinde olma- ır. Nüfusunun yarısı kadın ın ulusumuzda, Türk kadını- ı Atatürk ilke ve devrimleri ışı- ıda yetişmiş ve Atatürkçü şünceyi benimsemiş olma- iusal aydınlanmanın teme- li olacaktır. "Kadın toplumun te- melidir", "Vatanı güneş, yuva- yı anneler aydınlatır", "Türk kadını evde ana, savaşta erdir" gibi birçok özdeyişindeki övgü- lerde Türk kadını bugün de ay- dınlanma, özgürleşme, çağ- daşlaşma savaşında yerini al- mahdır. Aydınlanma savaşının verildiği yer, Atatürkçü düşün- cede birieşmekle olacaktır. Ulu- sal gönenç kadınlarımızın ay- dın oluşuyla gerçekleşecektir. Türk anasına layık olduğu yeri Cumhuriyet yönetimi ver- miştir. Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, ulusal bütünleşmeyi bilim ve kültürle sağlamıştır. O, "Türk milletinin yücelmesi bi- limle ve fenle olabilecektir" diyordu. Yükselmede, başarı- da Atatürk ilke ve devrimleri ışı- ğında Türk kadını ve erkeği omuz omuza ileriemelidir. Dog- malardan kaçınılan, aydınlan- mayı hedefleyen yolda ilerle- mek için çağdaşlaşma, aydın- lanma ve yenileşmeye dönü- şümün savaşımı verilmelidir. "Ey yüce Türk kadını!.. Dün- yada gördüğümüz güzel olan herşey kadının eseridir." Ata- türk'ün özdeyişindeki size ses- lenişini onurla taşıyınız ve bu yolda ilerleyiniz. Büyük önder Atatürk, Türk kadınına düşüncede, duygu- da, söylemde, yükselmede ve yücelmede özgürlüğü verdi. Bu temel özellikleri bir bir eli- nizden almak isteyenlere fırsat vermeyiniz. Çünkü Türk kadı- nı aydın, verimli ve bilgili olma- lıdır. Bilimde, teknolojide, kül- türde ve ulusun yönetiminde kadınlarımız da erkeklerle eş- güdümde olmalıdırlar. Aydınlık bir Türkiye için el ele yürüdü- ğünüz 1920'de Halide Edip'in Kadıköy-lskele ve Sultanah- met meydanlanndaki; birleşe- lim, bütünleşelim, özgür ola- lım haykırışlarını unutmayı- nız. Bugün o meşaleyi siz ta- şıyacaksınız. Türk kadını dün ol- duğu gibi bugün de dayanış- ma, gelişme ve yenileşme ara- yışlanyla tanınmalıdır. Yüce Ata- türk sizlerle gurur duyuyordu. O gururu ulusa hizmete taşın- malıdır. Türk kadını, "Atam!.. Nesen- den vazgeçeriz I Ne senin ese- rinden" diye Atasına sesleni- yordu. Bu amaçla Atatürk'ü anlamak, anlatmak düşünce- lerine sahip çıkmak için Atatürk- çü düşüncede birleşelim. El ele, düşünce birliği ile yarınla- rın aydın, çağdaş Türkiye'sini gelecek kuşaklara hazırlaya- lım. Satı Kadın gibi özgür dü- şünen Süreyya Hulusi Ha- nım'ın çağdaş düşüncedeki haykırışı ile; "Türkkadını tarih- te siyasi rol oynamıştır. Kadın benliğini idrak eder. Herkes ondan vatan dersi alır" deyişi kulaklarımızdadır. Ayrıca Türk Kadınlar Birliği Başkanı Nezi- he Muhittin'in "Vatandaş ola- rak oy verme hakkını kazana- cağız" deyişi de kulaklarımız- dadır. Geçmişin bu cesurTürk kadınlarının Cumhuriyetimizin temelinde emekleri vardır. On- lar düşünce ve hak savaşçıla- rıydı. Bugünün Türk kadını on- ları örnek almalıdır ve ışıklı yol- larında yürümelidirler. 4 KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakoiturk.net ÇİZGtLlK KÂMtL MASARACl V 1 kamilmasaraci(n>mynet.com n Ç5 HARBİ , , ÛLKEM î SEMİH POROY iZPEKı ^/AK^MM \ tlAfA F^İA Bo2üH)İoRUM..) (BÇMPET) semihporoycı yahoo.com i1 HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BÎLG! hayatepikurnynet.com PATLAbl BÎLAL OĞLAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Şubut www.munUiiz-arikan.roni Inmimt upOIl H M M M Side* 1 Convc». •iı The "SPEEDWELL" {Palcnted and Regiair^ed.) J/IPON HARtKASf B£B£K i3P3'rB susüM^APoı^LAjS'ffj yemi VA SEK /**&4B<4£/yiL4 /i-GİLi HABER AA/tE SfA//A/Cb9 YEI& ^CAS/pTT. ÇOK EStClDtzKI L-İICLE yÜGÜMe ÇIAĞIMA OS&İM, &E ARASAL* B£$ <4y& PUi f-B eMEtzre &ECJKAST£C>İ. yEM l&ABAS-f, KOL/IYCA AYG/LA* 1 /fi.El/ ÎÇİfJ ttOJLt-AtotLABİl. f ,M- Bese/e ori? /S-JKEIUHLE. A&4BAS//. P7~'Ğ/ Bf/s 8e- meKte*/ \ J TmSt SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU • ••ABD Aleyhtarı Kraliçe Eski Ürdün Kraliçesi Nur'un kaleme aldığı "KaderAt- layışı "nı okudunuz mu? "KaderAtlayışı", egzotik bir "Kül Kedisi" öyküsünden ibaret değil. Nur'un tanıklığını anla- tıyor. Nur, Princeton'dan çıkmış bir kraliçe. Olan biten her- şeyi kaydetmiş. 67'deki "Altı Gün Savaşı"ından, "Iran- Irak Savaşı", "Saddam'/n Kuveyfi işgali", ilk "Körfez Savaşı" ve Clinton- Arafat-Netanyahu "Wye görüş- me/eri"ne dek Ortadoğu'nun tüm yakın tarihini nakledi- yor. Bu dönemeçleri "içeriden", Hüseyin'legeçirdiği uy- kusuz gecelerin dökümüyle anlatıyor. Kitabı ilginç kılan unsur, asıl adı "Lisa Halaby" olan Nur'un aslen Amerikalı olması. Hüseyin'le üç ay içinde evlenen bu Amerikalı kadın, "Ürdün vatandaşlığına" geçip Müs- lüman oluyor. Ve öyküyü, iki dünyayı da yakından tanı- yan bir gözün "süzgeci" ile kâğıda döküyor. Amerika'nın bölgede çevirdiği dolapları tüm açıklığıyla ifşa ediyor. 'Yeni bakışla Amerika' "Doğduğum ülkeyi yeni bir bakış açısıyla görüyor- dum" diyor Nur. "Amerika 'nın özgüriüğe, adalete ve ev- rensel insan haklanna verdiği değerleri dinleyerek bü- yümüştüm. Washington, uzun sürelidostu ve ortağı Ür- dün'e bu temelilkelerin hiçbirinisergilemiyordu... Ame- rika'nın Israil'e verdiği desteğin dokunulmaz olduğunu anlamıştım... Siyonist lobinin gücüyle ilk kez karşı karşı- ya kalmak (bende) bir şok etkisi yaratmıştı..." 11 Eylül'den çok önce, Arapların cümlesini "terörist, petrol zengini, obur, dindar, bağnaz ve ilkel yaratıklar" olarak resmeden ve yıllar yılı Amerikan kamuoyunu böy- le şartlayan medya-sinema dünyasındaki Siyonist lobi- nin etkisinden, bu lobinin Kongre'deki denetimine dek tüm kirli çamaşırlarını deşifre ediyor Nur. Kendisi "Arap kültürünün dengeli tanıtımı adına" bir ara gidip "Motion Sinemacılık Demeği" Başkanı Jack Valenti'den yardım istiyor. Valenti, Kraliçe'ye "Kalifomi- ya'da stüdyo yöneticileriyle 'full-time' kulis yapmasım" önererek işin içinden sıyrılıyor. Bir Kraliçe için böyle bir şey mümkün olmadığından, Nur kös kös Ürdün'e dönü- yor. "Büyük Amerikan şirketleriicra kurulu başkanlan, med- ya-eğlence dünyası, finans kuruluşlan üst kademe yö- neticileri, doktortar, avukatlar, Israil hükümeti mensup- lanndan oluşan" Yahudi lobisiyle kimsenin başa çıkama- yacağını anlatıyor Nur. Lobinin "sokaktaki insana ulaş- mak için başvurduğu eylemciliği" rakipsiz buluyor. Isra- il lobisi yanında tüm diğer lobiler "amatör" diyor. Orta- doğu savaşını önce kamuoyunda kazanıyor ABD. Yahudi lobisi "reel politik" gereği, işine geldiğinde Ür- dün'e yardımcı da oluyor. Ürdün'e bir "F-16 filosu veril- mesi ve 700 milyon dolahık borcunun silinmesi için" Ya- hudi bir doktor aracılığıyla AIPAC (Amerikan Israil Halk- la llişkiler Komitesi) Başkanı Steve Grossman'a başvu- ruyorlar örneğin. Grossman'ın müdahalesi şimşek hızıyla sonuç veriyor: "Yasabirziraatharcamalarıyasasıilebirlikte,C-SPAN yayını bittikten sonra gece 1 'de Senato'ya sunuldu. Üç günde Clinton'ın Hukuk Işleri Yardımcısı Patrick Grif- fen yasayı kabul ettirdi... (Bu) AIPAC gücünün hayret ve- rici bir örneğiydi..." (s. 369) Bayan Bush'un öfkesi Ürdün'e yardım yasası, Senato'dan yangından mal kaçırırcasına geçiriliyoryani. Bunları anlatan marjinal bir globalleşme muhalifi, dinozor bir komünist, fanatik bir Is- lamcı değil; Amerika'da doğmuş, büyümüş Ürdün Kra- liçesi Nur... Hüseyin'in, ilk Körfez Savaşı'nı barışçı yollardan soru- nu çözmek için devreye girmesi nedeniyle birdenbire na- sıl "ABD düşmanı ilan edildiğini", ülkenin bu yüzden na- sıl kuşatıldığını ve ne bedeller ödetildiğini de anlatıyor Nur. Bu bağlamda Barbara Bush'la kişisel bir anısını da nak- lediyor: "Irak'taki sivil halk kayıplan!.. yüzünden artan kaygıla- rı anlatmaya çalıştım. Savaşın insani sonuçlanna karşı konuşmam, Bayan Bush'u çok öfkelendirmişti... (Bn. Bush) Bir Amerikalı yetkili aracılığıyla bana bir mesaj göndererek beni vatan haini olmakla suçladı. Herhalde bu mesaj, Bush hükümetini rahatsızeden konulardan söz etmemi durdurmak amacıyla gönderilmişti..." (s. 321) Nur'un kitabı, Türk kamuoyundaki Amerikan aleyhtar- lığına karşı büyük öfkeyle kaleme alınan Robert Pol- lock'ın yazısının yayımlandığı günlerde elime geçti. Türk kamuoyundaki ABD karşıtı tepkilerin, VVashington'u ni- ye bu kadar celallendirdiğini, Nur'un serüvenini okurken bir kez daha kavradım. Bu satrançta kamuoyunun en de- ğerli taş olduğunu; kamuoyunu kaybetmekle "mat olma- nın" eşanlama geldiğini herkesten çok ABD biliyor. Kli- şelerle kamuoyu ve medya yönlendirmesinin Allahını ABD yapıyor. "Look who's talking!" (konuşana bak) de- mezler mi adama? 1 2 3 4 5 ; : 1 2 3 4 5 6 I I I U U PCI J rm l TTTTT / I 8 9 • f 11 2 3 4 5 6 7 8 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ "Kılkuy- ruk" da deni- leıı ve yurdu- nıuzun sulak alanlannda da yaşayan ördek cinsi. 2/Yunan mitolojisinde aşk tanrısı... Doğu Anado- lu'da bir ır- mak. 3/Bir ili- miz...Akdeniz Bölgesı'nde birakar- su. 4/ Çam ağacının ^ çiğnenip emilen iç ka- 2 buğu.5/lpucu...Göz- 3 leri görmeyen. 6/Es- 4 kı Mısır'da güneş tan- 5 nsı...Hatayilindebir 6 ova. 7/Birişiyaptıra- 7 bilme gücü... Birno- 8 I ta...Gümüşelementi- [ nin simgesi. 8/Aynı erkekle evli olan kadtnlann bir- birine göre olan adı... Felsefede, bir durumdan baş- ka bir duruma geçmeye verilen ad. 9/1790'da icat cdilen, bisikletin ilk ve en eski şekli. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yurduınuzun yiiksek kesimlerinde yaşayan ve "ur keklik" de denilen yerli bir kıış. 2/Karakter... Ta- kım sporlarında, rakip oyuncunun lopla buluşma- sına engel olarak oyundaki konumunu bozma. 3/ Bir ilimiz... "Nazlı yâı kölen olayım / Kabul eyle — yerine" (Karacaoğlan). 4/Sahip... Bir etkinliğın geçıci olarak durdurulduğu süre... Kuzu sesi. 5/ Bayrak ya da sancak taşıyan kimse. 6/Padişahla- rın vezirlerine seslenirken kullandıkları san... Jü- piter'in, uzaym en kızgın kayası olan bir uydusu. 7/ Uzaklaşmak, ara açılmak... Trabzon'un bir ilçe- si, 8/Asurlular tarafından kurulan ticaret kolonile- rine verilen ad... Ingiltere'de çok sevilen bircins bi- ra. 9/Tüle benzer iııce ve saydam Wr kumaş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle