19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAGLIK Palyaço doktoplar neşe saçıyor • tstanbul Haber Servisi - Theodara Çocuk Hizmetleri Vakfı, palyaço doktorlan ıle hasta çocuklann neşesi oluyor. Hastanelerde kısa veya uzun dönemli tedavi gören çocuklann acılannı hafifleterek onlann eğlenmelenne ve gülmelerine yardımcı olmayı hedefleyen vakfın 8 "palyaço doktor"u, yılda 24 bin çocuk ve ailesini ziyaret ediyor. Tıp dergisi The Lancet Tüpkiye'de • tstanbul Haber Servisi - Dünyanın en etkin tıp dergılennden bin olan "The Lancet" Türkiye'de Türkçe olarak yayımlanmaya başladı. 15 Kasım'da Türk okuyucusu ile buluşan The Lancet'in ilk sayısının kapak konusu "Yetişkin ve embriyonik kök hücreler" oldu. The Lancet, "Yetişkin ve embriyonik kaynaklardan elde edilen kök hücrelerin tedavi edici potansiyeli yüksektır, ancak bunlann klinikte yaygın olarak kullanılabilmeleri için daha fazla araştınna yapılması gerekmektedir" uyansını kapağına taşıdı. 41. Ulusal Nöroloji Kongresi başladı • Istanbul Haber Servisi - Türk Nörolojı Demeğı tarafından düzenlenen 41. Ulusal Nöroloji Kongresi başladı. 5-10 Arahk tarihleri arasında tstanbul Hilton Otel'de gerçekJeştirilen kongrede, dünya nörolojisi alanında yaşanan hareketler ve gelişmeler, bilimsel sunumlar, semınerler, mesleği ılgılendiren sosyal ve hukukı konular ile hastalıklarla ılgıh yanm gün ve tam gün kurslar da yer alıyor. "wwvyLvapis.org' • İstanbul Haber Servisi - Kadınlann korkulu rüyası haline gelen yoğun varisler ameliyatla yok edilebiliyor, genellikle bacaklann üst ' dış bölümlerinde ve diz arkasında oluşan küçük kırmızı varisler ise ışınla kurutulabiliyor. Kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Emir Yusuf, yeni yöntemlerle artık sorun olmaktan çıkan bu hastalıkla ilgili, ülkemizde bir ilki gerçekleştirdi ve varis hakkında hastalann detaylı bilgıye sahip ohnalan amacıyla www.varis.org adlı internet sitesi kurdu. Sitede varis ile ilgili merak edilen her bilgiye ulaşılabilecek. SSK'lilerin tüp bebek uygulamalarından yararlanmasını sağlayan SSK Yönetim Kurulu kararının 14 Kasım'da açıklanmasına karşın uygulama henüz yürürlüğe girmedi SSK umutkapısıolduŞULE KÖKTÜRK SSK'lilerin tüp bebek uygulama- larından yararlanmasını sağlayan SSK Yönetim Kurulu karannın 14 Kasım'da açıklanmasına karşın, uy- gulama henüz yürürlüğe girmedi. SSK henüz hiçbir kamu kunımuna konuya ilişkın genelge göndermedi. SSK'liler ise 2 bin 500 YTL'ye va- ran oranlardaki katkı payını nasıl ödeyeceklerini düşünüyorlar. Türkiye'de yüzde 15 oranında gö- rülen kısırhk, tüp bebek tedavileri- ne de ilgiyi arttınyor. 26'sı devlet kurumlannda ohnak üzere de toplam 66 tüp bebek mer- kezi, tüp bebek tedavisi görmek is- teyenlere umut kapısı oluyor. Tüp bebek tedavilerinin bir kürü kamu hastanelerinde yaklaşık 2 bin 500, özel merkezlerde 3 bin 500 YTUye vanyor. Tedavi olacaklar sırada bekllvor Türk Jinekoloji ve Obstetrik Der- neği Başkanı Prof. Dr. BülentTıraş, tedavi boyunca bir kişinin 1500 YTL ile 3 bin YTL arasında harcama yap- tığını anlatarak. "Ilaçlannrümünün yüzde 20'sini aile ödüyor. 3-3.5 YTL kadar tüp bebek tedavisi için ödeni- yor. Devlet bunun 1.140 YTL'sini yani yüzde 30'unu karşıhyor. \Tne kişinin cebinden 2.5 ntilyar YTL çıkıyor" dedi. j SSK'nin tüp bebek masraflannı ı karşılamasının büyük bir gelişmeol- duğunu ancak ideal olanın, tedavinin büyük bir bölümünün devlet tarafın- dan karşılanması olduğunu dile ge- tiren Prof. Dr. Tıraş, Türkiye'de te- davi ihtiyacı olan çok insan olduğu- nu sözlerine ekledi. SSK Sağhk İşlen Genel Müdürü Dr. Sami Türko^u, uygulamanın bir Tedavi şartlarıI Tüp bebek sahibi olacak ki- şinin 40 vaşın altında ve daha ön- ce hiç çocuk sahibi ol- mamış olması gerekiyor. • Kadınm yaşı 38 'den büyük ise doğrudan tüp bebek uygulamasına ge- çilebiliyor. H Tüp bebek yaptırmak iste- yenlehn, eğitim hastanelerinden tüp bebek uygulamasına ihriyaç duvduğunu bildirir rapor almalan gerekiyor. I SSK malzemelerin hepsini ödüyor. • 3 uygulamaya kadar SSK ilaç ve tedavi masraflannın bir kısmını karşılıyor. hafta içinde eğitim ve üniversite has- tanelerinde, yılbaşından sonra ise an- laşmalı özel hastanelerde yürürlüğe konulmasınınplanlandığını söyledi. Kisır erkeğe uygulama yapılmayacak Erkeğin kesin kısır olması duru- munda uygulamanın yapılamayaca- ğını belirten Türkoğlu. "3 uygula- maya kadar SSK'nin masraflan kar- şılamasını ve bir çocuk olması duru- munda, masraflann karşdanmama- sını eleştirh orlar. Devlet aile kuru- munu konımak için bövie bir şey yap- ü ancak, bir çocukyeteridir. Bunu cteş- tirenkr tüp bebek sahibi merkezleri, çok tüp bebek uygulaması yapıp çok para kazanmak istiy orlar, bu neden- le blfl eleşririyorlar'" dedi. Türkiye'de yüzde 15 oranında görülen kısırhk, tüp bebek tedavi- lerinede ilgiyi artnnvor. İstanbul üniversitesi (İÜ) Psikososyal Travma Programı Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel: 4 Travmalar trafik kazaları gibidir' Prof. Dr. Şahika Yüksel: "Savaş, göç gibi insan eliy- le oluşturulmuş travmaların ortadan kaldırılması, zamanında müdahale ve toplumun tüm kesimle- rinin ortak çalışmasıyla mümkündür." SİBEL BAHÇETEPE tstanbul Üniversitesi (1Ü) Psikosos- yal Travma Programı Başkanı Prof. Dr. Şahika YükseL travmalann tra- fik kazalan gibi düşünülmesi ve en kısa sürede müdahale edilmesi gerek- tiğini söyledi. tÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabi- lim Dalı Psikososyal Travma Birimi, Kocaeli Cnıversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Ruhsal Trav- ma Birimi, Türkıye Psikiyatn Der- neği Afet Psikiyatnsi Birimi, Türk Ta- bipleri Birliği, Norveç Tabipler Bır- liği ve Türkiye insan Haklan Vakfı işbirliği ile düzenlenen "Ruhsal Trav- ma ToplantüarT (RTT) sona erdi. The Marmara Otel'de düzenlenen ve bu yıl dördüncüsü gerçekleştiri- len toplanhda konuşan Prof. Dr. Yük- sel, geleceğin temel kaynaklannın büyük tehdit altında olduğu günü- müzde, travmalan önlemenin insan- lık için varoluş sorunu haline geldi- ğini söyledi. Prof. Dr. Şahika Yük- sel, u İnsanlann kınlmış gururlanm onararak, onlan yüceltmek için bu ko- nudaki olumlu deneyimlerin yay guı- laşünlması ve ortak çabalann güçlen- dirflmesi önem kazannuşOr. Savaş, göç gibi insan eliyle oluşturulmuş trav- malann da ortadan kakhnlması, top- lumun tüm kesimlerinin ortak çahş- masıyia olur" dedi. Etkınlikte Irak, Iran, Filistin, Isra- il ve Suriyeli uzmanlann yanı sıra 119 konuşmacı sunum yaptı. 21 panel gerçekleştirildi 21 panelin gerçekleştirildiği toplan- tılarda işkenceye bağlı ruhsal sorun- lar, Türkiye'de yerinden edilenlerin "Köye Dönüş ve Rehabihtasyon Pro- jesi", cezaevlerindeki psikososyal sorunlar ve ruhsal tedavi yaklaşım- lan, farklı ortamlarda kadın ve teca- vüz, savaş ve halk sağlığı (örnek ol- gu Irak), dünyada mülteci problemi gibi konular da ele alındı. TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞt AÇIKLADI: Tansiyonunuza dikkat edin'tstanbul Haber Servisi - Türk Kar- diyoloji Demeğı Hipertansiyon Ça- lışma Grubu tarafından Türkiye'de ilk defa yapılan araştırmaya göre, hipertansiyonu (yüksek tansiyon) olan 55 yaş üstü 100 hastadan 17'sinın inme ile kar- şılaşacağı öngörülüyor. "Türkiye'de Hipertansif Hastalarda İnme Riski Araş- örması" (THlNK) adlı ça- lışmanın sonuçlan, Hacette- pe Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dah'nda öğretim üyesi Prof. Dr. GirayKabak- çı tarafindan, Ritz Carlton Otel'de dü- zenlenen basın toplantısuıda açıklan- dı. Kabakçı, hipertansiyonun, sürek- li yüksek olan kan basıncı olduğunu belirterek bunun dünyada 600 milyon kişiyi etkilediğınin altını çızdı. 2001 yılında tüm dünyada 5.5 mil- yon kişinin inme nedenıyle hayatını kaybettiğini anlatan Kabakçı, yüksek tansiyon ve inme riskınin milyonlarca Türk yurttaşını da tehdit etti- ğini söyledi. Kabakçı, "Yüksektansiyo- nuolan hastalarda, lOyühkin- me riski ortalaması yüzde 17'dir. Kadınlarda yüzde 15, erkeklerde ise yüzde 21 olan oran, erkeklerin kadmlardan daha çok inmeriskitaşıdığını göste- riyor" dedi. Çalışmanın, Türkiye'de 7 bölge, 22 il ve 39 merkezle yürütüldüğünü sözlerine ekledi. KANSER TEDAVÎSİNDE TÜRK-YUNAN İŞBİRLİĞİ Türkiye'de akciğer kanseri artıyor'İstanbul HaberServisi-Avrupa Tıb- bi Onkolojı Derneğı (ESMO) Başka- nı Paris Kosmidis, Yunanıstan ve Tür- kiye'nın de aralannda bulunduğu Do- ğu Avrupa ülkelennde sıgara içme oranının yükseklığıne dikkat çe- kerek *kanser hastahğmm en bü- vük sebebi sigara tüketimidir" dedi. Türk ve Yunan Tıbbı Onko- loji Derneklen, kansenn ılaçla tedavisinde yeni gelişmelerin paylaşıldığı bir eğitim programı başlattı. Hyatt Regency Otel'de dün başlayan ve ikı gün sürecek prog- rama her 2 ülkeden 150 doktor katı- lıyor. Program hakkında konuşan ES- MO Başkanı Pans Kosmidis. "Kan- ser hastahğmda en büyiik sebep siga- ra tüketimidir. Sigaranın az tüketildi- ği ülkelerde kanser hastalığının da azaldığı görülüyor. ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler sigarayla ciddi mücadele ediyor" dedi. Sigara karşı- tı polıtıkaların gelıştınlmesi ge- rektığinin altını çizen Kosmi- dis, özellikle genç yaşlarda si- gara ıçımınuı önüne geçilme- sı gerektığını anlattı. Türk Tıbbı Onkoloji Derne- ği Başkanı Prof. Dr. Haluk Onat da Türkiye'de kanserin en çok sigaradan kaynaklandığı- nı belirterek "Tüm dünyada akciğer kanserlerinin azalmasma rağmen Türkiye'de sigara tüketimi- nin çokluğu nedeniyle arüyor. Kan- serle mücadele etmek istiyorsak ka- palı mekânlarda sigara içUmesini ya- saklamamız gerekiyor" dedi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR M alatya'da 8 bin kişinin ishalden dolayı hastanelere başvurduğu bildiriliyor. Su- lar mı kirli, mikrop mu bulaşmış? Ne- deninı öğrenebildik mi bu büyük salgının. özelleştirme fetişizmi süregelirken koruyu- cu hekimlik var mı gündemimizde? Saglık ocaklan bu amaçla kurulmuştu. Çevre sağlı- ğını sağlamak için, koruyucu hekimliği ger- çekleştirmek için. Oralarda bu alanda uzmanlaşmış sağhk ekip- leri, pratisyen hekimlerçalışacaktı. Beldibi'nde 7 yıldızh otelde ilaç fırmalarının 2 milyon dolar harcayarak gerçekleştirdikleri pratisyen he- kimlik kongreleri bu amaçlara hizmet ediyor mu acaba? İlaç firmalarının kongreler ile ilgili cö- mertliğinden sağhk sistemimiz nasıl yararlanı- „ yor? incelemeye değer doğrusu! Ambulans- • lardaki donanım yetersizliğinden çok söz edi- - liyor. Şimdi birde korsan ambulanslartüremiş, Türlü çeşitli sağlık sorunları... her şeyin sahtesi var ülkemizde. Her gittiğim yerde kök hücre haberleri alıyorum, gazeteler kök hücre uygulamalarından sıkça söz ediyor. Istanbul'da Alman Hastanesi'nde yapılıyor. Gaziantep'te bir özel hastanede yapıldığını öğreniyorum. Bir milletvekilinin, 16 yaşında beyin tümörü tanısı ile kaybedilen oğluna Israil'de kök hüc- re tedavisine başlandı. Bir vaat alarak mı bu yolculuğa çıktılar acaba? Ankara'da eski be- lediye başkanı Ali Dinçer'e kök hücre tedavi- si yapıldığı bildiriliyor. Kök hücre bizi sanp sarmalıyor, kurtuluş yok. Binlerce hasta bu tedavi peşinde ve bizi sü- rekli olarak sorguluyorlar. Çin'e gidip gelenler var, ontırla haberleşiyoruz. Içlerinden biri, ba- na görlaerdiği mesajda gerçek dışı olarak iyi- leştiğini bildirmesi için zorlandığını yazıyor. Türkiye'nin güvenilir bilim insanları, "kök hüc- re çalışmalannın gelecek için umut verici olduğunu, ancak beyin ve omurilik hasta- lıklannın tedavisinde uygulanabitir bir aşa- maya gelinmediğini, herhangi bir nörolo- jik hastalıkta bugüne kadar bilimsel olarak kanıtlanmış biryarar gösterilmediğini" bıl- dıriyorlar. Ama cüretkâr ve girişımcı bazı sınır cerrahları, ortopedistler bu yasakları dınleme- yip bu uygulamayı yapıyorlar. Bakalım bu tu- tum nereye varacak? Van'da bir hukuk faciasının yol açtığı sağlık dramı yaşanıyor. Aydınlanmacı Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın yoğun bakımda yaşam mü- cadelesi vermekte. |4 Aralık'taki mahkeme çok heyecanlı ve çok kalabalık olacak sanınm. Ben, erkek arkadaşlarından dayak yiyen man- kenlerimizı de sağlık sorunlarımız arasına kat- maktan kendimi alamıyorum. Nihayet ruh sağ- lığı ile ilgili bulduğum iki olay:_Politikacı, din ada- mı, cemaat önderi Korkut Özal, uçakta ve 10 bin metrenin üstünde bir türbülansa girince Şeyh Kotku Hazretleri ile rabrta kuruyor. Sar- sıntı duruyor bu rabıta sayesinde. özal'a gö- re onun seçim kazanmasını da sağlayan Şeyh Hazretleri'dir, halk değil. Ikinci olay, bir kıdemli, değişimci, liberal sa- bık Cumhunyetçı bir yazaria ilgili. Sanınm ta- kıntıları oluşmuş, bir kimlik bunalımı yaşanıyor. Şırret, faşist, Turancı, muhbir ajan, fingirdemek gibi sözcüklere takılmış ve onlarla rabıta kur- muş, yineleyip duruyor. Takıntılar kompleks- lerle ilgili olabilir, üstelik bazı kompleksler aşa- ğılık nitelikler taşıyabilir. Çok dikkat etmek lazım. DUZYAZI ORHAN BtRGİT Ortak Kimlik Din Olur mu? Erdoğan ın Avustralya'da yaptığı konuşmalar- dan birisinde, ülkesindeki etnik unsurlann birbirle- rine din bağı ile bağlı olduğu savına dayanması tar- tışma yarattı. Hergörüş, elbettetartışılmalıdır. Başbakan'ınki de. Ancak Erdoğan'ın demeç ve konuşmalannın hemen çoğunluğunu tartışanlar, karşıt görüşler yerine, ken- disinin söylediklerinin mantıksal olmayışını, bilim açısından yanlışlığını vurgulamaktan yorgunlar. İlk seçımle geldiği önemlı göreve, yani istanbul Büyük- şehir Belediyesi Başkanlığı'na başlarken, kendisi- ni "Istanbul lmamı"olarak tanımlayan bir polrtika- cının, ülkesindeki etnik unsurları, kendi açılımıyla din bağı ile bağlamasını doğal mı karşılayacağız?.. Etnik unsur ya da Anayasa Mahkememizin kul- landığıdeyim ilesöyleyelim, etnik gruplann bireralt kimlik olduğundan yola çıktığımız zaman, onlan bir- birine bağlayan üst kimliğimiz, Başbakan'a göre din oluyor. Bu varsayıma göre yüzde 99'u Müslûman olan bir ülkede, Türkler, Kürtler, Çerkezler, Lazlar, Gürcüler, Boşnaklar vb. "Müslümanlık" şemsi- yesi altında toplandığı için, aralannda kavgaya, dahası parçalanmaya gerek de kalmıyor. Benzer bir "inci", 12 Eylül darbecilerinden gel- mişti. 1980 öncesinin, toplumu neredeyse bir iç sa- vaşa götürecek ölçüde gerginleşen ortamını teda- vi edecek reçetenin "Türk-lslam" sentezinde oldu- ğunu söyleyenlere kulak verenler, eğitim sistemimi- zi de ulusal kültürümüzü de bu doğrultudaki bilinç- siz girişimlerle felç etmekle kalmadılar. PKK'nin karşısında oluşturulan Hizbullah ca- navan, aynı dine bağlı olan kardeşlerin birbirle- ri ile kan davası gütmeyecekleri varsayımı ile beslendi. O zaman Hıristiyanlar niçin savaşıyor ki? Erdoğan'ın söz konusu mantığı geçerli olmuş ol- sa Hıristiyan dünyasında ebedi banş geçerli olur- du. Araplar, Osmanlı Imparatoriuğu'na karşı Ingiliz casusu Lavrens'in kışkırtmalan sonucu ayaklanmaz- lardı. Bırinci Dünya Savaşı sonrasında o ayaklan- malann doğrultusunda Ortadoğu'da oluşturulan kabile devletler arasında düşmanlık duvarlan yük- selmezdi. Hele Irak'ta bir kısım Müslûman Araplar, Hıristiyan ABD ve Ingiltere'nin başını çektiği koalis- yon askerierine kucak açmazlardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllanndaki Do- ğu isyanlarında, Batı ülkeleri henüz millet üstüne fi- kir üretemeyecek düzeyde olduğunu gördükleri için isyan ettırdiklerı Kürt aşiretlerine "Din elden gidi- yor" fetvalan ile çağn yapmazlardı? Başbakanımızın uluslararası politika, felsefe, top- lumbilim ve benzeri konular karşısında ilgisiz oldu- ğunu, günümüzde de gazetelerde yazılanlann özet- leri ile yetindiğini, kitaplarda ise görevli çevrenin özetin özeti verdiği anlatımlaria yetindiğini biliyoruz. O bilinenlerin kendisini bugün, aynı ümmetten olanlar arasındaki bağlan var olmanın güvencesi gö- recek noktaya getirmesi, sadece Erdoğan için de- ğil; ondan da daha fazla bu topraklar üstünde ya- şayan 72 milyon insan için de talihsizliktir. Tehlike- lidirde. Çünkü Erdoğan, ulus devlet kavramının üstüne ümmet gömleği giydirmeye kalkışınca, o kavramı farkında olmadan yıktığını bile anlayamıyor. Ama bizleri yönetme isteği, giderek ihtirasa dö- nüşüyor. Ülkeyi Müslûman ümmeti olarak gördü- ğü için olmalı, türban gibi, içki yasağı gibi dogma- ları gündemin vazgeçilmezleri yapmakta ısrar edi- yor. Işin daha da korkunç olan yönü, biz ulus devlet için baş koyanlar, hâlâ o tehlikeden nasıl kurtula- cağımız konusunda anlaşamıyoruz. Faks: 0 212 677 08 21 obirgitw e-kolay.net [email protected] Her on kadmdan biri doğum sonrası depresyon yaşıyor İstanbul Haber Servi- si - Araştırmalara göre, yeni doğum yapmış an- nelerin >aklaşık yüzde 80 "ı bıtkınlik, anksiyete ve gerginlik hissediyor, ancak çok yorgun ve bit- kin olmalanna karşın uyuma ve dinlenme zor- luğu çekiyor. Uzmanlar, bu durumun çoğunlukla bırkaç saat sürdüğünü. ancak bu annelerin >oiz- de 10'unun ciddi bir dep- resyon yaşadığını belir- riyorlar. Memorıal Hastane- sı"nden Uzman Psikolog Ashhan Tokgöz Tozlu, doğum sonrası depres- yonun (post-natal dep- resyon-PND) şiddetinin ve süresinin değişebildi- ğini belirterek bu durum- daki kişinin günlük yaşa- mın getirileriyle başa çık- makta her geçen gün bi- raz daha zorlandığını söyledi. Bu annelerin anksiyete, korku ve umutsuzluk hissedebile- ceğini, panik atak geçi- rebileceğını ya da çok gergin ve alıngan olabi- leceğini dıle getiren Toz- lu, iştah ve uykulannda düzensizlik olabileceği- ni açıkladı. Çok ağır du- rumlarda annenin gün- lük yaşamını sürdürmek- te zorlandığını, düşün- celerinde ve da\Tanışla- nnda anormallikler görü- lebileceğini de dıle geti- ren Tozlu, "Çok ağır du- rumlarda kendisine, be- beğineya da başkalarma zararvermedüşüncekri- ne sahip olabiBr" dedi. Tozlu, PND'nin gelışme- sınde doğum sırasında vücutta meydana gelen fiziksel değişikliklerin, annelik duygusuna alı- şamamanın. bu süre için- de sosyal ortamdan yok- sun kalmanın etkili ola- bileceğini söyledi. Toz- lu, doğum sonrası depres- yonun ilacının aile des- teği olduğunu sözlerine ekledi. Doğum sonrası depresyonun belirtfleri • Özgü\ende azalma • Suçluluk duygusu hissetme H Olumsuz düşünceler • Hayatın anlamını yitirmesi • Zorluklarla başa çıkamama hissi • Sinirlilik ve duygusallık • Uyumakta zorlanma • Cinsel isteksizlik • Iştah bozukluğu • Konsantrasyon bozukluğu ve unutkanlık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle