22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2005 ÇARŞAMB' 8 HABERLERİN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne _Y 15 Sinop B 14 Adana PB 16 Y 14 Samsun PB 13 Mersın PB 17 Kocaeli Y 16 Trabzon PB 12 Diyarbakır S 7 Çanakkale Y 16 Giresun PB 13 Şanlıurfa B 10 ızmir Y 15 Ankara Manisa _Y 12 Eskişehir 6 Mardin 6 Siirt Aydın _ Y 1 5 Konya Denlzli Y 12 Sıvas Zonguldak Y 15 Antalya _5 Hakkân 2 Van Y 15 Kars Yurdun kuzey, ıç ve doğu kesımlen parçalı çok buİLFtlu, Marmara, Ege. Batı Akdenız ıle ak- şam saatlennden sonra Iç Anadolu'nun kuzey- batısı ve Batı Karade- nız'ın batısı yağışlı dığer yerter az bulutlu ve açık geçecek Yurdun ıç ve doğu kesımlennde sa- bah saatlennde kuvvet- lı buzlanma ve donla bır- lıkie sıs görulecek DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K K K K K K K K -b -2 -1 2 0 -3 -3 -2 Münih K -2 Zürıh Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atına K K Y K Y Y Y Y -2 3 9 0 7 10 12 19 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B PB K Y PB Y PB B -10 7 -4 5 7 5 -4 18 K -4 Şam B 13 0 Açık ı bulutlu Sısiı Buiutlu k Çok bulutlu • Yağmuriu k GĞK gürûttûlü G U N C E L c f NEYT ARCAYÜREK I Baştarafi 1. Sayfada örnek. Bu iktidar giyimden eöitime kadar hemen her alanda çağdaş türkiye'yilslam kurallannı be- nimseyen bir ülke konumuna dönüştürme çaba- sında. YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı'nın imam hatiplile- rin üniversitelere girişini kolaylaştıran yönetmeli- ğin iptafi için Danıştay'a dava açarken başvuruya yazdığı gerekçede, devrim yasalannın çiğnendi- ğini" vurguladıktan başka, bu yöntemle "Cumhu- riyet öncesi eğitime gidildiğinin" altını çiziyor. Haksız mı? • • • Canan Arıtman milletvekili. Ana muhalefet partisi üyesi. AKP'li günlerdeki belirgin özelliği la- ik Cumhuriyetin çağdaş bireyi olması. 96 kez yurtdışına çıkan RTE'ye yönelttiği öner- gede, beraberinde götürdüğü tesettürlü türban- lı eşinin, bakanlann tesettürlü türbanlı eşlerinin "yurt gezilerinde kılık kıyafetleriyle çağdaş Türk kadınının imajını bozarakyanlış tanıtıma" neden olup olmadığını sordu. Onergeyi geri çeviren TBMM Başkanı Bülent Annç'ın gerekçesi hayli eğlenceli. "özelyaşama ilişkin yonımlara yer verilmemesini" emreden bir kural varmış, Arıtman'ın önergesi bu kurala ay- kınymış. Bu nedenle işleme koymuyor. Canan Hanım, TBMM Başkanı'nı zor durum- dabırakıyor. Bakın neden: Başbakan'ın, bakan- lann, milletvekili eşlerinin çağdaş Türk kadını kı- yafeti içinde olmalanndaki gereği, hatta zorun- luluğu anımsatırken... TBMM Başkanı Arınç'ın muhterem eşlerinin baştan aşağı kapalı, türban taktığını ve bu kılık kıyafeti Bay Başkan'ın gön- lüyle, inançlanyla onayladığını, hatta cansipera- ne üslupla hemen her hafta bir vesile savundu- ğunu.. eşini dış gezilere Antman'ın eleştirdiği ta- nıtım kıyafetleri içinde beraberinde götürdüğünü dikkate almamış görünüyor. • • • Bülent Annç'ın göreneklerine göre, tesettür, tür- ban vs. "özel yaşamın" gerekleri ve fakat resmi dış geziler, adı üzerinde "resmi", "devlet adına" yapılan ziyaretler. örneğin Meclis Başkanı eşiyle dış ülkeye gidiyor. Bu geziler beyefendileri ve ha- nımefendileri için özel değil. özel tercihler kulla- nılsın diye programlanmış geziler hiç değil. Devlet gezileri bunlar. Devleti temsil eden ge- ziler! Resmi gezilerde devlet neyi kabullenmiş, yasa- laştırmış ise ona uyulmalıdır, -Başbakan kim ise ne ise, Meclis Başkanı kim ise ne ise-... Bakanlar, mil- letvekilleri devlet kurallanna uymak zorundadır. LaikTürkiyeCumhuriyeti'nintemelkurallanna, çağdaş görüntüsüne aykırı davranmak... Bu bir çeşit devletin temel kurallarına karşı çıkmak an- lamına gelmiyor mu? Bay Başkan, çağdaş Türk kadınını TBMM'de temsil eden Canan Arıtman'ın soru önergesini geri gönderebilir. Ne ki, belleklerdeki başka bir olay ve Başkan'ın tutumu hâlâ canlı. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlan TBMM Başkanı Annç'ın türbanlı eşi ile düzenle- diği resmi kabullere gelmeyeceklerini açıkladılar ve bu kararı uyguladılar. Bugün türbanlı kıyafetleri aslanlar gibi savu- nan, eleştirici içerikteki onergeyi geri çeviren Bay Başkan bu olayı sindirdi. Komutanlara kırgın ol- madığını kanıtlamak için Genelkunmay'a resmi zi- yaretlerde bulundu ve... Türbanlı eşiyle resmi çağrılardan vaz-geç-ti! Bir soru önergesi, içeriğinde biri diğerinden özde de, anlamda da farklı, birbiriyle ters düşen iki tutumu sergiliyor. Olayın odak noktasında ise birbirine ters dü- şen iki değişik tutumuyla Bay Başkan duruyor. 2 astsubay ve 6 er gözaltında Habur'da operasyon DÎYARBAKIR / EDtRNE (Cumhuriyet) - Kapıkule Gümrük Kapısı'ndaki rüşvet skan- dah, Şımak'ın Silopi ilçesine sıçradı. Habur Sınır Kapısı'ndaki rüşvet soruşturmasında 2 astsubay, 6 er ve 1 de köy muhtanrun gözaltı- na alındığı bildirildi. Iddialara göre son dö- nemlerde kamyon şoförlerinin giriş çıkışlar sı- rasında bazı görevlilerin kendilerinden rüşvet __ aldığını öne sürmesi üzerine Habur Gümrük Kapısı'nda gizli bir operasyon başlatıldı. Bir süre görevlileri izleyen operasyon ekibi, yapı- lan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına adı ka- nşan kamu görevlilerini belirledi. Ardından adlan açıklanmayan 2 astsubay, 6 er ile Kava- közü Köyü Muhtan Çetin Ayan gözaltına alındı. Yetkililer, operasyonların devam ettiği- ni belirttiler. Kapıkule Gümrük Kapısı'ndaki operasyon kapsamında aranırken Edirne Adli- yesi'ne gelerek teslim olan gümrük muayene memurlanndan E.K, tutuklandı. Dün teslim olan E.K'ye önce kendisine ait gizli kamera görüntülerinin izlettirildiği bildirildi. Yargıtay hükümeti uyardı Başbakanlık'agönderilenyazıda kuvvetler aynlığı ükesine dikkatçekildi, Kamu Personeli Kanun Tasansı Tasansı Taslağı ile anayasaya aykırı düzenlemelergetirildiği vurgulandı İLHAN TAŞCI ANKARA - Yargıtay Başkanlığı, Başbakanlık'a gönderdiği yazıyla Kamu Personeli Kanun Tasansı Tas- lağı ile anayasaya aykın düzenleme- ler getirildiği ve kuvvetler aynlığı- nın zedeleneceği uyansında bulun- du. Hâkim ve savcüann yürütme gü- cündeki memurlarla aynı statüde de- ğerlendirilmesini eleşriren Yargıtay, yargının yürütmenin denetimine so- kulamayacağını vurguladı. önceki gün Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülayluğcu,Yargıtay Baş- kanı Osman Arslan ve Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya'nın bir araya geldiği değerlendirme toplan- tısının ağırlıklı bölümünü hâkim ve savcılann "düz memur" statüsüne getirilme girişimi oluşturdu. Yargı- tay Başkanlığı, Başbakanlık'a gön- derdiği yazıyla Kamu Personeli Ya- sası Tasansı TaslağYnın anayasaya aykınlıklan ve yaratacağı sorunJar konusunda iktidan uyanrken sert eleştirilerde bulundu. 'Çelişki yaratılacak 1 Taslakta, hâkim ve savcılann "di- ğer kamu görevlileri"nden sayıl- ması eleştirildi. Yargıtay'ın yazısın- da, şöyle denildi: "Anayasanın 140/3. maddesinde açıkça 'Hâkim ve savcılann nitelikleri, atanmalan, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerle- meleri, görevlerinin ve görev yerle- rinin geçici veya sürekli olarak de- ğiştirilmesi, haklannda disiplin ko- vuşturması açılması ve disiplin ce- zası verilmesi, görevleri ile ilgili ve- ya göreyleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapıl- ması ve yargılanmalanna karar ve- rilmesi, meslekten çıkarmayı gerek- tiren suçluluk veya yetersizlik hal- leri ve meslek içi eğitimleri ile di- ğer özlük işleri mahkemelerin ba- ğımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslanna göre kanunla düzenlenir' denilmiş olduğundan, hâkim ve savcılann kısmen dahi olsa genel nitelikli personel kanununa tabi rurulmaları anayasaya açıkça ay- kın düşmektedir." Anayasada açıkça devletin fonk- siyonunu yasama-yürütme-yargı ol- mak üzere üç ana erke ayırarak kuv- vetler aynlığı ilkesine yer verildiği anımsatılan yazıda, bunlar arasında bir üstünlük sıralaması olmadığı kaydedildi. "Hâkim ve savcıların, yûriitme erkine ait genel personel kanununa tabi, mali ve sosyal haklar yoluyla yûriitme gücünün denerim ve takdirine bağlı turut- FRATİK ARAPÇA KI'RSi: OkullardaArapça kurs ilanı tstanbul Haber Servisi - Avcılar'daki ilköğretim okullannın panolanna ve camlanna asılan "Arap- ça kursu verilir" ilanlan velilerin ve öğrencilerin tepkisine neden oldu. Okul panolanna ve camlan- na asılan ilanlan, "Türkiye'yi Iran'a dönüştür- me çalışmalan" olarak değerlendiren veliler, bu uygulamalann AKP ikridannın ürünü olduğunu vurguladılar. Öğrenci velileri, okullarda Türkçe dahi iyi bir şekilde öğretilmezken ve "Arapça kursu verilir" ilanlannın öğrencileri Osmanlıca ve Arapça dillerini ögrenmeye teşvik etmeye yö- nelttiğini söylediler. Bu ilanlann "anlamlı" oldu- ğunu belirten öğrenci velileri. "Türkçevi bile doğru düriist kuUanamayan yöneticiler, çocuk- larımıza Arapça veya Osmanlıca öğretmek için kurs düzenliyor. Bu nasıl zihniyet, anlayama- dık" dediler. Veliler, "Arapça kursu verilir" ilanlannın Avcılar Kaymakamlığı ve Ilçe Milli Eğitim Müdürü'nün talimatıyla ilçedeki ilköğre- tim okullanna asıldığuıı söylediler. Öğrenci veli- lerinin tepkisi üzerine asılı bulunan ilanlar, Milli Eğitim Müdürü'nün talimatı ile indirildi. ması hukukun genel kurallarına ve anayasamızın açık prensipleri- ne aykırı" düştüğüne işaret eden Yargıtay, "Kaldı ki, hâkim ve sav- cılann mali ve sosyal haklarım da düzenleyen Hâkimler ve Savcüar Kanunu varken ve bu kanunda değişiklik yapan bir yasa tasarısı halen Meclis gündeminde bulun- maktayken, böyle bir geri dönüş yasama organı bakımından da çe- İişki yaratacaktır" görüşü iletildi. Performans ödemesine eleştiri Yargıtay, taslak ile anayasa ve ev- rensel hukuku tamamen zedeleye- cek şekilde hâkim ve savcılar için de performans ödemesmin gefirilme- sini eleştirdi. Hâkim ve savcılann çahşmasının herhangi bir perfor- mans ölçütüne bağlanamayacağı belirtilen yazıda, "Çünkü bunlar, 'Türk milleti adına yargı görevi' i- fa etmektedirler. Ne baktıklan davalar birbirine eşittir, ne de ça- lışma koşullan aynıdır. Böyle bir değerlendirme, halkın yargıya olan güvenini sarsacak, yargıç te- minatını ve bağımsızlığını zedele- yecek uygulamaiara, davramşla- ra ve sonuçlara neden olacaktır" değerlendirmesine yer verildi. Per- formans ödemesinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yetkı- sine buzkılmasma ilişkin olarak ise şöyle denildi: "Yargı mesleğinde HSYK'ye de bağb olmayan, onun üzerinde bulunan yüksek yargıç- lar vardır.Yüksek mahkemelerin başkan, üye ve başsavcıları H- SYK'ye tabi değUdir. Yüksek Mahkeme mensuplannın ilk de- rece mahkemesi hâkim ve savcı- lan gibi performans değerlendir- mesine tabi tutulması ve bu yet- kinin kendi kurullanna değil, da- ha ait bir kurula verilmesi yargı sistemimizi altüst etmektedir." Taslakta, istisnai kadrolar sayılır- ken müsteşarlann da amldığı anım- satılan yazıda, "Bunların hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın hükümerin arzu ve tericihine gö- re atanabilmesinin yolu açüıyor. Hâkimlik mesleğinden olmayan ve bu statüde bulunmayan bir ki- şinin Adalet Bakanhğı müsteşar- lığına atanabilmesi anayasaya açıkça aykın düşecekrir" denildi. Eski Gümrükler Başmüfettişi Can, Kapıkule'de tutuklananlann serbest kalacağını savundu Gümrüklerde rüşvet örgütienınesi ECEVİT KILIÇ Eski Gümrükler Başmüfettişi Necati Can, gümrüklerde mafya tarafindan organize edilen büyük bir "rüşvet örgütlenmesi" bulun- duğunu belirterek "Bu örgütlen- me içinde, milletv ekilleri, siyaset- çiler, yargı mensuplan ve emniyet görevlileri var" dedi. Sadettin Tantan'ın îçişleri Ba- kanlığı döneminde gümrüklerde çok sayıda yolsuzluk operasyonu gerçekleştiren Can, Türkiye'nin en önemli 3 sırur kapısı olan Kapıku- le, Habur ve Gürbulak'ta yoğun olarak kaçakçılık yapıldığuıı söyle- 'di. Hakkâri'deki Esendere kapısı- nın uyuşturucu ticaretinde kullanıl- dığım ifade eden Can, Iran ve Irak sınınndaki gümrüklerde kaçakçılık gerçekleştiren organizasyonlann başında aşiret reislerinin bulundu- ğunu savundu. AKP'nin yolsuzluk- lan önleme çabası ohnadığım vur- gulayan Can, Devlet Bakam Kür- şad Tüzmen'e bağlı olan Gümrük Müsteşarlığı'nda bürokratlann gruplara aynldığım söyledi. Can, "Müsteşarlıkta 3 grup yer alıvor. Birincisi AKP'nin ekibi, ikincisi Tüzmen'e bağlı olan bürokratlar, üçüncü grup ise eski bürokrat- lardan oluşuyor. Hükümet ile Tüzmen arasında anlaşmazlık var. Bu nedenle büyük kapışma Tüzmen'in ekibi ile AKP ekibi arasında yaşamyor" dedi. 'AKP soruşturma geçiren isimleri görevde rutuyor' Gümrükler Müsteşan ve Güm- rükleri Muhafaza Genel Müdü- rü'nün bulunmadığını, görevde olan isimlerin vekaleten atandığını anımsatan Can, bu durumun büyük bir boşluk yarattığını söyledi. Bu boşluktan da kaçakçılık organizas- yonlannın yararlandığım vurgula- yan Can, bu organizasyonlann çok etkin. olduğunu, siyasetçilerin ve güvenlik görevlilerinin yanı sıra yargıyı da denetim altına aldıklan- nı vurguladı. AKP Hükümeti'nin mafya içinde yer alan ve bu neden- le soruşturma geçiren isimleri gö- revde tuttuğunu ve hatta daha etkin görevlere getirdiğini savunan Can, "Hükümerin gümrüklerdeki yol- suzluklan önleme gibi bir niyeti yok. Bütün şaibeli isimler görev- de. Ankara'da taşralardaki dü- rüst memurlann destek alabile- ceği merkezi bir güç yok" dedi. Türkiye tarihinde kaçakçılık olaylannın en çok bu dönemde ya- şandığım anlatan Can, 28 Şubat dö- neminde ise hayali ilıracatta patla- ma yaşandığını ifade etti. Geçen hafta rüşvet operasyonun yapıldığı Kapıkule Gümrüğü'nün de bağlı olduğu Trakya Gümrük Müdürü olarak uzun yıllargörev yapan Can, bu gümrükte kaçakçılık olaylannın yoğun olarak yaşandığını ifade et- ti. "Kapıkule'de ortaya çıkartı- lan şebeke çok para götürdü. Rüşvet havuzunda çok para bi- riktirdiler. Bu paradan şimdi tu- tuklanan sanıkların avukatları belki de daha sonra bilirkişiler yararlanacak" diyen Can, bu ne- denle Kapıkule'de tutuklanan güm- rük ve polis memurlanmn kesınlik- le beraat edeceğini savundu. "İktidar ve yargı içinde örgütlüler' Kapıkule'deki operasyonu ger- çekleştiren Edirne Emniyet Müdü- rü Hanefı Avcı'mn AKP'li isimle- rin de içinde bulunduğu akaryakıt kaçakçılığmı ortaya çıkardığı için buraya sürgüne gönderildiğini sa- vunan Can, şöyle devam etti: "An- cak Avcı burada da operasyon gerçekleştirdi. Rüşvet örgütlen- mesini gerçekleştiren mafya gruplannın üsrüne ancak medya gidebiür. İktidar ve yargının ope- rasyon gerçekleştirmesi müm- kün değil. Çünkü buralarda ör- gütlüler. Tek korkulan, medyanın oluşruracağı kamuoyudur." • Baştarafi 2. Sayfada 68'li kuşağın toplumcu kavgası her büyük asamada olduğu gibi bünyesine; provokatörlerin, serüvencilerin, iç ve dış karanlıklann da sızmasuıı önleye- memiştir. Şimdilerin gerici-liberal ya- yın organlaruıda kalem oynatan, "Ka- ren Fogg" belgelerinde dizi dizi boy gösteren bunlardır. 12 Mart ve 12 Ey- lül'ün girdaplanndan kazasızca geçip bugünün AB-ABD saflarında veya bö- lücü-mozaik etnik seslendiricilikte gö- rünenler de bu affedilmezlerdir. Tarih, kendi ulus ve ülkesine ihanet edenleri çok görmüştür. Güya top- lumcu çizgide bulunduktan sonra, ge- çen yıllar içinde kimliklerini sergile- Toplumculuktan Dönekliğe... yenlerin bu ülkede şimdilerde söyleyip savunduklan, ancak yüz kızartıcıdu'. En saldırgan, en pervasız ve dışa en bağım- lı tavırlannı, dönekliğin iç bunalımıyla abartarak silahşorluk olarak sunmakta- dırlar. Öyleyse dıyecek odur ki; top- lumcu olmanm onurlu cephesindeki in- sanlan aldatıp yanılttıktan sonra döne- rek emperyalızme yanaşanlann bağış- lanıcı yanlan yoktur. Aklın alamadığı: fnsan önemli bir varlıktır. Önce kendisine özsaygınlığı olmalıdır. Ülke ve ulusuna bağlılığı ise yaşamının bir gereği saymalıdır. Yüksek değerleri, bireysel tutku görmelidir. Sapmamalı, kandırmamah ve hainlik yapmamahdır. Geçmişte toplumcu gö- rünüp de sonradan saflarmı bırakarak, örneğin Türkiye'de rastlandığı üzere; Lozan'a düşman, Sevre yandaş çık- mamalıdu-. İç ve dış kara para tüccarla- nnın sermaye beyinleri olmamahdır. AB-ABD "muhibi" görunüp kişilikle- rini pazarlamamalıdır. Geçmişlerini "çılgınlık yüları" göstererek gerici-li- beral cephede sığınma yeri aramamah- dır. Insan aklının alamayacağı bir dü- zeyle Cumhuriyet ve devrimin tüm ka- zanımlanna hınçla saldıranlann başlıca dostlan eskinin dönekleridir. Şu anda sığmdıklan gerici-liberal şemsiye,Türk ulusu ve yurduna başkaldıran kutuptur. Ne yazık ki, maddesel olanaklar ve sı- yasal iktidarlar onlann yanmdadır. Ata- türk'ü en katı şekilde hedef alanlann, ül- ke bölünmesine omuz verenlerin, dış sarkmalara dayanak olanlann başını dö- nekler çekmektedir. Utanç dolu bir ya- şamın tam ortasuıdadu-lar. Onlar öyle- sine pervasızdırlar ki; dava arkadaşlan- nın yaşamlannı yaktıktan sonra kendi- lerini kurtaranlardır. Onlar; halkçı-dev- letçi siyasetlerden sıynldıktan sonra ül- ke bölücülüğüne yönelenlerdir. Onlar; ulusalcı ve toplumcu örgütlerde nasılsa yer ettikten sonra gerçek yüzlerini gös- tererek emperyalizmin savunuculuğu- na soyunanlardır. Onlar ki; itibarsız ve dışlanmayı hak etmiş öğelerdir. Sonuç: Toplumculuktan dönekliğe giden yol; bilün ve aklı dışlama yolu- dur. Maddesel yararlanmalar peşinde- ki çabadır. Bir zamanlar içlerinde inançsızca yer aldıklan safın; ihbarcı- lan ve inkârcıları da yine onlardu-. Türkiye'de; toplumsal huzur ve banşı bozan, Kemalizmi yadsıyan, emper>'a- lizmle köprü kuran, vahşet dolu libera- üzme yönelen adımlarda döneklerin var- lığı söz konusudur. Onlar; Derviş Vah- deti'lerin, Ali Kemal'lerin, Damat Fe- rit'lerin vârisidir. Onlar; Washington ve Brüksel'in oyunculan, Tîirk varlığının düşmanlandır. Cumhuriyet ve devrimin, 1923'lerden beri karşırı olanlann doğal "müttefikleri" günümüzde yine dönek- lerdir. Selam olsun, dönmeden ve sap- madan onurla yolunda yürüyenlere!.. rMİLLÎ EĞÎTÎM BAKANI YÖK'e art niyet suçlaması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakam Hüseyin Çelik, YÖK'ün Mesleki Liseler Yönetmeliği için Danıştay'a dava açmasma, "Her işin altında art niyet aramak ente- lektüel derinliğe yakışmıyor" sözle- riyle tepki gösterdi. Çelik, Ankara Sanayi Odası'nda dü- zenlenen Istihdama Hazırlama Eğitim- leri Projesi ile ilgili toplantıya katıldı. Toplantıda konuşan Çelik, Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği ile ilgili tartışmala- ra değindi. Mesleki eğitimi AB ölçütle- rine göre yeniden düzenlediklerini sa- vunan Çelik, bu konuda sosyal taraflar- la her türlü işbirliğine açık olduklannı ifade etti. Çelilc, şöyle devam etti: "Yapılan her işin altında mutlaka bir art niyet aramak aslında bize, en- telektüel derinliği olan insanlara ya- laşmaz. Türkiye bazı lasır tartışma- lardan kendisini artık soyutlamahdır. Bazılan. Açıköğretim Lisesi Yönet- meliği'nin adını İmam Hatip Lisesi Yönetmeliği koyuyor, sonra bizi imam hatipler üzerinden siyaset yap- makla suçluyor. Biz türban üzerin- den, imam hatipler üzerinden siyaset yapmayı küçüklük kabul ederiz, ba- sitlik kabul ederiz. Bizi bununla it- ham eden insanlar aslında bize karşı bunun üzerinden muhalefet yapıyor- lar. Bazı basın yayın kuruluşları, bazı muhalefet partileri bunlan kuilana- rak bize karşı muhalefet yapıyoriar." Öğretmenevi tartışması Çelik, öğretmenevleri ile ilgili yönet- melikte yapılan düzenleme ile buralara türbanla girilmesi yolunun açüdığı yö- nündeki haberlerin anımsatılması üze- rine Türkiye'de 833 öğretmenevi bu- lunduğunu belirterek şunlan söyledi: • "Ankara Başkent Öğrermenevi'ni gözünüzün önüne getirin, burada kim gelir de kalır? Bütün eğitim çalı- şanları, kamu çabşanlan ve diğer va- tandaşlar bu hizmetten yararlanabi- lir. Şimdi öğretmen emeidi olmuş, ra- bat bir kıyafetiyle öğretmenevinde onırmak istiyor... Biz orada toplantı- lar yapıyoruz. Öğretmenevinde be- nim yaptığım bu toplantıya, orada devlet memurlarının sahip olması gereken kılık kıyafet şartını koydu- ğunuz zaman, bu gazeteci arkadaşla- nn büyük bir kjsmı oraya giremez. 'Efendım türban için yapıldf diyorlar. Oraya sadece türbanlı eşini getirip de kapıdan çevrilen öğretmen yok ki. Zaten bunun bu manada bir uygula- nıası yok. Uygulaması olmayan şeyi kâğıdın üzerine yazarak kendi ken- dinizi niçin kandınyorsunuz." ORTAK AÇIKLAMA YAPILDI Planın son aşaması 'ÇerçeveBelge' tstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünce Deraeğı (ADD) Avcılar Şubesi öncülüğünde bir araya gelen siyasal partiler ve demokratik kitle örgütleri, 3 Ekim tarihli Avrupa Birliği Müzakere Çerçeve Belgesi'nin, Türkiye Cumhuri- yeti'nin bütünJüğüne yönelik saldın pla- nının son aşaması olduğunu açıkladılar. ADD Avcılar Şubesi'nde ortak bir açıklama yapan CHP, DYP, ANAVA- TAN, Saadet Partisi ve İşçi Partisi ilçe yöneticileriyle, Türk Kadınlar Birliği, Avcılar Çevre Derneği ve Avcılar Şoför- ler Odası başkanlan, "Zaman, birlik ve beraberlik zamamdır. Ulusalcı güçleri bir arada toplanmaya çağuiyonız" dediler. Ortak meme imza veren tüm parti ve örgütler adına açıklama yapan ADD Avcılar Şube Başkanı Fikri Mu- rat Demir, AB diye peşinden koşulan devletlerin, Sevr'de yanm kahmş heves- lerini 85 yıl sonra bile gerçekleştirmek istediklerine işaret etti. Demir, Müzake- re Çerçeve Belgesi ile Türkiye'nin "ol- mazsa olmazlarından" büyük ödün verdiğini belirterek "Türkiye izleyece- ği hiçbir poütika ile ulus birliği ve ül- ke bütünlüğünü tehükeye atamaz. ABD ve AB emperyaUzminden güç alan içteki ve dıştaki kimi çevreler, ül- kemizin bütünlüğünü ve birtiğini boz- nıaya çabşmaktadır" diye konuşru.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle