19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFv tNCELEME Savaş alanlannındisiplinlikomutanınagöremüzik, aydınJanmarun ikinci enstrümanı Cephedeyükselennotalar • Tüm yaşamı boyunca sanata ve sanatçıya destek \eren Ismet Inönü, Batı müzığıne "ılk adımı"nı Yemen'de bırgramofon ve plakJar sayesınde attı. Pa- şa, arulannda bu başlangıcı şöyle anlatır: Yemen'de nüzık ıhtiyacına karşı denn bir hasret ıçındeydık. « Gramofon bıze bulunmaz bır nımet gıbı geldi. Ak- şam üzen karargâhtan yattığımız eve geldığımız va- kıt hep beraber gramofon başına koşardık. Plaklan tecrübe ederdık. Senfoni, arkasından opera parçası, serenat... Işıtmedığımız, bilmediğimız parçalann gürültüsüne dayanamayarak makıneyı bırakırdık! ÖNÜİSMET İNÖNÜ ve MÜZ'K AytaçYALMAN A nadolu halkının bağnndan çıknuş, ustun meslekî ve kulturel vasıflan ıle daıma aranan, fıkırlenne ıhtıyaç duyulan bır şahsıyet olarak Çumhunyet tanhımızde- kı mustesna yennı almış bır asker ve bır devlet adamının sanatsal yonunden bahset- mek ıstıyorum bugun sızlere Mukemmel bır asker olmanın otesınde, Atatürfc ılkelennın en şıddetlı savunucusu, Lozan'ın mıman, aynı zamanda duygu ve gönul ınsanı olan tnönü'nun, muzıkıle olan denn ılgısıne \ e onun sev gı dunyasının de- nnlıkJenne ınerek 32 olum yıldonumunde, onu bır kez daha saygı ıle anıyoruz "Sanatsız kalan bir mifletin hayatdamar- larmdan biri kopmuş demektir" dıyen bu- yuk Ataturk gıbı, Inonu de sanata çok onem \ermıştır Muharebe alanJannın kararlı ve dısıplınlı kornutanı, sanatın duygusalhğını daçok ıyıyaşadıhayan boyunca Çunku ay- dınlanmanın ve dolayısı ıle gerçek anlam- dahoşgoru sahıbı ve demokrat olmanın ıkı önemlı enstrumanından bın bılırrun ışığı ısedığendesanannesteükguzellığııdı Onun ıçındır la, butun yaşamı boyunca sanata \e sanatçıya destek vererek Turkıye'nın değer- lı sanatçılar ıle aydınlanacağuu bılıyor ve ınaruyordu lnonu'nun muzık ıle ılgısıru en guzel an- latan, belkı de tek ve en onemlı eser değer- lı dostum Şefik Kahramankaptan ın "tsmet İnönü ve Harika Çocuklar" ısımlı kıtabı- dır Soz konusu kıtaptan bır bolumu sızler- lepaylaşmak ıstıyorum Osmanlı ordusunun genç bır subayı ola- rak 1910-1913 yıllan arasında uç yıla ya- kın bır sure Yemen'de kalan Ismet Inonu, anılannda "Ben Baü musikisi zevldne ora- da ahştun" dıye anlanr Hukumetın Sana'ya bır demıryolu yap- tırmak amacıyla keşıf ışlennı \ erdığı Fran- sız şırketı, Yemen'den aynlırken eşyalannı satmıştı Bunlar arasında yer alan bır gra- mofon ıle çok sayıda taş plak Hudeyde ko- mutaru tarafindan satın alınarak ordu ka- rargâhına gondenlrruşn Işte Ismet Paşa Batı müzığıne "ilk adan"ı bu gramofon ve plaklar sayesın- de atacaktı Paşa, anılannda bu başlangı- cı şoyle anlatır "Yemen'de müzik ihtiyacına karşı derin bir hasret içindeydik. Gramofon bize bu- lunmaz bir nimetgibigekti.Akşam üzerika- rargâhtan yatüğunız eve geldigimiz vakit hep beraber gramofon başına koşardık. Plaklan tecrübeederdik. Senfoni,arkasın- dan opera parçası, serenat» İşitmediğj- miz, bilmediğûniz parçalann gürültüsü- nedayanamayarak, maidneyi bırakırdık!'' Amabusadece24saa£likbiraynlıkolu- yordu: "Ertesiakşam aynıtecrübe.Bu zorlaağır plaklandinlemevetahammülçok uzun gün- ler sürmüştür. Yavaş yavaş anşkanlık hasıl oldu. Benim havaüma Baü muşikisi terbi- yesiboy leceYemen'degirmiştir.İçimizdeen istidadısı Saffet Ankan'dL Bizden çok evvel anlamaya başlar görününce Erzıncanda oğrenmıştır'' dıye yapmadığunız şaka kal- mazdı." Erdalİnonü de anılannda, babasuıın ken- dılenne Yemen oykusunu anlattıktan son- ra "Baü müzigini bizim insanlannuzın an- cak çok dinleyerek sevebileceklerini öğren- dnn" dedığını nakleder Inonu Yemen'den Istanbul'a dondukten kısa bır sure sonra, çıktığı Avrupa seyaha- tınde Berhn'de bır operaya gıder (Wag- ner'ınbıroperasıdır) îlkkezgorduğuope- radakı duygulanm açık kalplılıkle ıfade et- mektençekınmez Çunku yorulmuşveope- ranın bıtmesını beklemıştır Ancak bu ılk denemeden sonra tnonu operaya denn bır ılgı duymuştur Çunku hayatının bırçok do- nemınde ozellıkle opera muzığını çok sev- dığını bılıyoruz 1916 yılında Istanbul'da Mevhibe Hanım ıle evlenmesını muteakıp Dıyarbakır'a gıtmeden once bır pıyano ar- maöan eder eenc esme İnönü'nün müzik ilgisi, Şefik Kahra- mankaptan'ın 'Ismet Inönü ve Harika Ço- cuklar' adlı eserine de ko- nu otdu. Ese- rin kapağında, Inönü, günü- müzün önem- li keman sa- natçılarından Suna Kan (sol- da) ve ünlü pi- yanist Idil Bi- ret'le biriikte. Dıyarbakır ve Halep'ten 1916 yılında eşı ıle olan mektuplaşmalanndakı sevgı dolu satırlan sızlerle pa> laşarak mesleğınde he- sap v e denge adamı olan Inonu'nun duygu dunyasındakı dennlığı, coşkuyu ve estetık guzellığı anlamaya çahştım Aslında Istanbul'da yırmı bır gun bera- ber olduğu eşıne olan sevgı ve ozlemını ona armağan etnğı pıyanoda arayan ınce ruh- lu bu ozel askenn 28 Nısan 1916 yılında yaz- dığı mektuptan bır bolumu beraber okuya- lım "Piyano dersi hesapça iki oluyor. Kim bilirnegüzel çahyorsun- fildişi üzerindein- ce parmaklarm benim kalbimin sana kar- şı olan incizap (cezbedilme) \e meftuniyeti- ni(tutkunluk,âşıkhk,gonülvermişlik)tegan- ni (şarkı söylemek) ediyor kt. yoksa iflirak (perişan oimak, aynlmak, hkran) eleminin fervadını mı istiyorsun? İkisi de var VIe\ hi- be, inan." 4 Temmuz 1916 tanhlı mektubunda sev - gı ve ozlemın yanı sıra sanata bakışını da goruyoruz "Piyanoda terakki ettiğuıi gör- dükçe ne kadar seviniyo- rum.Bu- luştu- . ğumuz lann nekadartaüıgeçeceğinitaha»ület- tikçe çok seviniyorum. Benim söyieyeme- dikİenmi ve aniatatnadıklanmı sen par- maklannda tasviredeceksin. Bundan bü- yük saadet mi olur." Yalnız piyanoyu alaturkaya çevirdiniz Mevhibeciğinı. Halbuki ben notava bak>- larak her fürlü alafranga hav anın çaiına- bilmesiııi, alafranga havalara alıştıktan sonra musikinin yabuz orada bulundu- ğunu sen de anlavacaksın ruhum. Yaz- dıklannda alaturka ve alafrangayi bera- ber ilerletmek istedigini anlıvorsam da herhalde notadan her havayi çaiabibnek işineehemmhetverdiginigörüvDrunL Bu- nu tercih etmeniaricaederim. Yani mu- altiminiz nota ile her şeyi çalabiiiyor mu? Alafranga musikive aşina mıdır? Lütfen emek çektigine ve zahmet ettiğine göre tam oLsun iki gözüm." Ekım 1916 tanhlı mektubunda da ay- nı saf ve temız duygulan bır sanatçı du- yarlılığı ıle yazmış değerlı eşıne "Piya- nonağmelerindebenim kalbimden hiçbir şey işjtrniyor musun.'Piyanonun sesterin- de benim kalbimin figanından nağmeler bulacaksın Mevhibem." Bu coşku dolu sevgı, kuşkusuz karşı- lıksızkalmamışnr Mevhıbe Hanım mek- tuplannda ustun ahlakî ozellıkler taşı- yan, çekıngen ancak sev gı v e saygı do- lu bır Turk kadınının eşıne olan ozle- mını, ozenle seçılmış satırlarda dıle getırmıştı 21 Mart 1916 tanhlı mektubunda "Bana piyano aldığınız için size son derece müteşekku-im.'' deme zerafetı- nı gosterebılıvordu Pıyanonun kal- bıne tercuman olduğunu ıfade edıyor- du Mevrnbe Hanım eşıne olan ozlemı- nı "Ruhumun sebebisaadeti İsmetim. Pi- vanoda bu derste Çernı'den parça çaküm, inşallah. yakın zamanda muzafferen (başa- n ile) geürsin de beraber çalanz." Her cumlesınde temız v e saf duygulann, çekıngen ancak coşkulu bır sevgının guzel- lığını gorduğumuz bu mektuplarda. kuş- kusuz dıkkatımızı çeken en onemlı husu- sun, eşınden pıyanoda ozellıkle alafranga tarzda çalışmalanru surdurmesını ısteme- sıdır Çunku, Inonu Batı tarandakı muzığın evTensel olduğunu, ancak evrensel değer- lere sahıp bır Turkıye'nın Bolge ve Dunya olçeğınde bır anlam kazanabıleceğını bılı- yordu Yıne Inonu, sanatın toplumsal v e hatta sı- yasal hayat ıçınde ne kadar onemlı olduğu- nu çok kuçuk rutbelerde anlamıştı Bugun bazı ulkeler, o ulkenın yetıştırdığı unlu bes- tecıler ıle bırlıkte arulıyor Bu arada 1923 yılında kurulan Halk Ev - lennı kultur v e sanat hayatımızın gehşme- sme yaptığı katkıyı ozellıkle belırtmemız gerekır Çunku bu ev ler onemlı muzık adam- lan yetıştırmıştır S Ü R E C E K Atatürk: Bizim beklemeye zamanımızyok Montesguieu 'nun "Bir ulusun musiki- deki durumuna önem verilmezse, o ulusu ilerletmeye olanakyoktur " sözünü ge- rilerde bırakacak köklü atıhmlar tasarlayan Atatürk, 1925'te "Musikisiz hayatzaten olmaz. Yalnız musikinin türûnü irdelemekgerekir" diyerek uygulamaya koyacağı müzik devri- minin ilk mesajlanm vermeye başlamıştı. Atatürk, müzik devriminin düşündüğü bi- çimdegerçekleşmesiiçin üç önemliunsurage- reksinim olduğunu bUiyordu: Birincisi, karar- lı, canlt, sürekliliği olan bir kültür ve sanat politikası; ikincisi, bu alandaki çalışmaların serpilmesi için gereken süreç; üçüncüsü ise Çoksesli müziğin yaratıcı ürünlerini verecek sanatçı kadrolann yetiştirilmesiydL Çözum yolu, güzel sanatlann çeşitli dallannda öğre- nimgörecek genç yetenekleriAvrupa'yayoi- lamaktu "Ulusal ruhumuzda her zaman var olduğu açıkçagörülen sanatinceliğibiiyuk eserler or- taya koyacak kuvvette canlandınlmalıdtr" di- yordu Atatürk. Atatürk bu yaklaşımm somut ve ilginç ör- neklerinden birini, Emil Ludwig adlı birAl- man gazeteciyleyaptığı röportaj sırasında or- tayakoymuş, gazeteciyeşu soruyu sormuştur: u Batı müziğibugunkü haiinegelinceye ka- dar kaç yuzyü geçti? " "Yakiaşık dörtyüzyıL" * "Bizûn bu kadarbeklemeyezamanumzyok," DUZYAZI ORHAN BtRGİT Başbakan'ınDemokrasi Anlayışı... Elme aldığı anayasa krtapçığını sallayarak Türkiye Oda- lar ve Borsalar Bırliği toplantısmda Konuşan Başoa- kan, TÜSlAD'ı suçlu /lan ettı. Türkiye Sanayici ve Işa- damlan Derneği'nın suçlanndan bırtanesı, o krtapçı- ğın ıçınde yazılı Anayasanın 138. maddesındekı "Hiçbir organ, ma- kam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasın- da mahkemelere ve hâkımlere emır ve talimat ve- remez; genetge gönderemez; tavsiye vetelkinde bu- iunamaz" hukmunden yola çıktığı anlaşılıyor Sayın Başbakan'ın. Ankara Cumhunyet Başsavcısı da, dunku gazetele- nn ılk sayfalannı, televızyon haber bultenlennı kapatan suç duyurusunu dıkkate alarak, TUSlAD'ın Başbakan'ı kızdıran toplantısmda yapılan konuşmalan ıncelemeye almış Başsavcı, oncelıkle Yücel Aşkın olayından yola çı- kacak. Çunku Başbakan'ı suç duyurusu yapacak ka- dar kızdıran sozlenn sahıbı Yuksek Istışane Konseyı Başkanı Mustafa Koç, toplantıyı açış konuşmasında şoyle dernemış mıydı. "...Yeri gelmişken, Van Ün/versitesi Rektörü Yü- cel Aşkın'a reva görülen muameleyi ve uzun süren gözalib süresını tasvıp etmenın mümkün olmadığı- nı söylemeliyim. Bazı çevreterin kamuoyunu etkı- leme çabası olarak görülebilecek bu tûr davranış- lar ne yazık ki adil olacağına inandığımız yargıla- ma sürecine ciddi olarak gölge düşürüyor." 0, yen gelmişken gınzgâhını yapmadan, bana gore TUSİAD Yuksek Istışare Konseyı Başkanı 'nın, Başba- kan'ı asıl kızdırması gereklı uyansı gıderek buyuyen ış- sıziığtn karştsında kalıfıye eleman sıkıntısını gıderecek eğrtım reformunu yapamayışımızın one çıkarılmasında yatıyor. Mustafa Koç, sorunu çozmesı beklenenlenn "unı- versıte meselesı" denılınce "gündemımızı turban ko- nusu ıle YÖK etrafında sürdürülen ıktıdar kavgası' ıle ışgaledılmesındendertyanmıştı Sonra da, Rektor Aş- kın'a reva gorulen muamelelerden soz etmıştı Rektor, duruşma gunu bozulduğu ılen surulerek ça- lıştınlmayan asansor yenne merdıvenlerden sarsılarak beş kat yukan çıkartılmadı mı? Yasalann tedbır olarak nrteiendırdığı tutuklama ışlemlennden once ve sonra ko- luna gıren polısler tarafindan adeta suruklenerek getı- rılıp goturulmedı mı? Hanım yaparsa kaza... Bu ışlemlenn yargı ve adalet mekanızrnası ıle ne ılgı- sı ve ılışkısı var kı? Dahası, Turkçemızde o "Hanım ya- parsa kaza, hizmetçi yaparsa ceza" dıye anlatılan kı- şıye gore değışen adaletsızlığın bır ucunda duran Ab- dullah Gül'un Orhan Pamuk davasının hıç açılmaya- cağı yolunda dış ulkelerdekı açıklamalannda verdığı guvenceler, yumtme erkının başı olan Başbakan ıçın ne anlama gelıyor^ Yucel Aşkın ve Orhan Pamuk olaylannda, 138 mad- deyı delen polıtıkacılanmız, medya mensuplarımızın o klasorfer dolduracak lıstesını mı ınceleyecek Ankara Cumhunyet Başsavcısı 17 Hele AB yetkılılerını de, bu doğrultularda soyledıkle- rını açıklamaya mı çağıracaklar? Başbakan'ın soyledıklennın en şaşırtıcı bolumu, bu- yuk bır meslek kuruluşu, bır sıvıl toplum orgutu hakkın- da "kendi konulannda konuşsunlar" buyruğunun ıçındedır. Turkıye AB yolculuğunda olmasa bıle bır sı- vıl toplum orguîune, açıkladığı goruşlerden oturu çız- meyı aştığını ıma etmek, "Sen kendi ışine bak" dıye ust perdelerden adeta emır vermekdonemı, Ikıncı Dun- ya Savaşı'nda faşızmın yenılmesı ıle sona ermıştır Sayın Başbakan, yoksa TUSlAD'ın ya da hoşuna gıt- meyen gonjş açıklamalan yapan bır başka sıvıl toplum orgutunun tuzuğunu açarak, nelen konuşup nelerden uzak durmalan konusunda yonergeler hazıriatarak bun- lan Içışlen, Sanayı bakanlarına onaylatarak uygulama- ya sokmayı mı duşunmektedır^ 'Bakanımı göndereyim' ne anlama geliyor? Aman ha.. Asıl anayasa suçu ışte o zaman olur ve o suçu da farkına varmadan bızzat Sayın Başbakan ış- )emış duruma duşer Sayın Erdoğan'a çok samımı bır başka tavsıyem de, Bakanlar Kurulu uyelerınden soz ederken "...Baka- nım; bakanımı gönderdim" turunden sozcuklerden ka- çmmasıdır Son tartışmada kendısıne kalkan yaptığı anayasanın 109 maddesı "Bakanlar Kurulu, Başba- kan ve bakanlardan kuruludur" dıyor"Başbakan ve bakanlanndan" degıl Başbakan, Bakanlar Kuaılu'nun başıdır. Onlann atan- masını Cumhurbaşkanı'na önenr. Aralannda ışbırlığını sağlar. Genel sıyasetın yurutulmesınde de, başbakan- la bakanlar bırlıkte sorurnluluk taşırlar Bu nedenle televızyon ekranından Mıllı Eğrtım Baka- nı ıle YÖK Başkanı'nı bır araya getınp unıversıte sorun- lannı çozebıleceğıne deggın sozlen sırasında "Baka- nımı gönderirim" demesını yadırgamakla kalmadım llgılısı adına ıncıtıcı ve yaralayıcı buldum Bana, "Mıllı Eğıtım Bakanı'nın bu tursozlerden do- layışıkâyetetmedığıyanıtı venlebılır. Ben Hüseyin Çe- lik'/n değıl Cumhunyet hükümetlennın bakanlannın ta- şıdığına ınanmak ıstedığım kjşılıklennı savunuyorum " Bır de bu gıdışın "Devtet Benim" sozunu çok seven 14. Louis'yı çağnştıracağından korkuyorum Faks: 0 212 677 08 21 ob\rgit(a e-kolay.net - 23 ARALIK- / SELAHATTINTARAN 1918- 1986 VEFATININ ON DOKUZUNCU YILINDA RAHMETLE ANIYORUZ HEPIMIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle