19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23AWJK2005CUMA CUMHURJYET SAYFA HEDEF CUMHIMYET 11 ıSMAN Cumhuriyet'te 'Vazo'yu Ben mi Kırdım? TTasan Cemal'in Cumhuriyetgazetesindekiyıllarını ÂM. anlatan Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim adh kitabım, alıp okuyanlarm çoğunun ortak izlenimişuydu: Cumhu- riyet'te vazoyu ben larmış, ortahğı ben kanştırmıştım. Her zamankigibi, kişisel bir değerlendirme yapmak için yazdığım biryazı üzerine "şeker abiler "ce üretilen komp- lo teorilerinin Cumhuriyet'tekikavgayı açığa çıkardığı ortamda Londra 'ya kaçtnamın nedeni de bu kavganın be- nim üzerimden yapılmasını önleme gayretiydi. Bu olaydan birkaç gün sonra Hasan Cemal beni Londra 'dan ___ arayarak İlhan Selçuk ekibiyle iplerin koptuğunu ve Cumhuri- yet'teyeni bir dönemin başladığını söyledi. Kendisine umutsuz bir sesle, "hayırtı olsun " dedim, ama aslında öfkelenmiştim. Her iki tarafin da kendi aralanndaki kavgayı benim adım üzerinden sür- dürdüğünü düşünüyordum. (Milliyet -11 Aralık 2005) Derin Perde Yırtılırken yazar, bu kitapla Cumhuriyet gazetesi ve camiasındaki birtakım sırlan ifşa ediyor. Yıllarca yaşanan çekişme- lerden, kavgalardan vebirtakım derin bağlantılardan söz edi- yor. Ayrıca, bu gazetede ve Babıâli camiasında kurulmakis- ! tenen kimi sulta ve sultacılardan, darbe ve darbecilerden, I— t^j^- - - üstelik isim de vererek dem vuruyor. Vesâire... Bütün bun- M LATİF lar olur da koca Babıâli (biiyükkapı) gacır-gucurgıcırda- SALÎHOĞLU maz mı ' ^ e ^ u büyük kapıyı örten köhnemiş kalın perde çı- tır çıttryırtılmayayüz tutmazmı? "Sevmiştim " vurgusu, bir zamanlaryolu Cumhuriyet'ten geçenpek çok tamnmış kaiem erba- bının içindeki dışlanmışlık dürtüsünü uyandırdı, kışktrttı ve onları şöyle bir noktaya getirdi: "Evet, bir zamanlar ben de Cumhuriyet'i çok sevmiştim. Ama, şimdi sevmiyorum, hatta nefret ediyorum..." Hele ortada yerde nefret edilecek sebepler, gerekçeler de mevcutsa, daha kimse tutamaz eskiyoldaşlaru (Yeni Asya - 8 Aralık 2005) ARDAN ZENTÜRK Cumhuriyet ve OrcJuya Saldırılar... ~n u satırlann yazan, Cumhuriyetgazetesinde hiç çalış- İJ madu Ogazetenin içindeyaşanüan tüm olaylan birmes- lektaş olarak hep dışandan izledL. Pekdeilgilenmediaçık- çası... Ama Cumhuriyet gazetesini her zaman önemsedL. Ogazetenin birMustafaKemalmirası olarak varlığınıgüç- lendirerek siirdürmesigerektiğine her zaman inandı,yaşa- makta olduğu mali zorluklann aşılmasının her zaman ta- kipçisi oldu.... Birtakım büyük medya kuruluşlan tarafin- dan Cumhuriyet'e alternatifolarak kurulanyayın kuruluş- lannın Kıbns, so'zde Ermeni soykmmı, Kafkasya, Kürt sorunu gibi konularda, neo-liberal çizgide ne tür döneklikler sergilediğini de ib- retle izledik... Cumhuriyet'in eskigenelyayınyönetmenlerinden Ha- san Cemal'in -nedense- eskibirmeslekihesaplaşmayı ısıtmayı hedef- leyen kitabından sonra bugazeteye vegazetenin başmdakiİlhan Sel- çuk 'a karşıyüklenmeler manidardır... (Star -12 Aralık 2005) Darbelerin Cumhuriyet'e H asan CemaTin anı kitabı üzerinden saldınya geçen Doğan Medya ya- yın organlan ile dinci basın Cumhu- riyet'i günlerce "darbeci, milliyetçi, fafet" olmakla suçladı. 7ok partili rejimin kesinriye uğradığı üç ih- tiLl döneminde de yayını durdurulan, yazarla- n utukJanan tek gazetenin Cumhuriyet oldu- ğıau kutsal ittifak unutturmaya çalışıyor. An- ca: Cumhuriyet okurlan o günleri gazete çalı- şaJan ile birlikte yaşadılar. Unutmaya ve unut- tumaya çahşanlan arşiv taraması zahmetin- deı kurtannak için "Cumhuriyet'inosanah gün- lemi" kısaca anımsamakta yarar var. .7 Mayıs 1961 ihtilalinden sonra MBK üye- ler tarafindan Ankara'ya çağnlan NadirNadi, MİK üyelerinin sorulanna verdiği yanıtlarla şım- şelleri üzerine çeker. 1962-63 yılı "Yiınus Na- di trmağanı" yanşmasının konusu "Liberatizm mi Sosyalizm mi?" olarak belırlenmiştir. Na- zikbir konu olduğu için seçıcijüride NadirNa- di le görev alır. îira 141 -142. maddeler o dönemde çok faal birşekilde işletilmektedir. Bir gün HikmetAJ- kılç imzası ile "Türkjye'nin tek kurtuluşyolu: SovaJizm" başlıklı bir yazı yayımlanır ve er- tes gün kıyamet kopar. Milliyet Gazetesi birin- ci ayfasında "HoppaJa!" manşetiyle Cumhu- riytt'i ağır bir şekilde eleştirir. Nadi'nın deyi- mi}le ihbar eder. Yazının asıl sahibi olduğu söyenen Şadi Alkıbc ile Yazıişleri Müdürü Kay- har Sağtamer tutuklanır. Eu arada gazetede yönetim kanşır. Komünist ve Hoskova yanlısı olmakJa itham edilen Na- dir "Jadi'ye karşı olan yönetim kurulundaki tu- tucı kanat, Cevah Fehnıi Başkut'u istıfaya zor- lar. Tevat Fehmi istifa edince Nadir Nadi de yö- netmdeki görevmden aynlanr. Yönetim Ku- rulı Cevat Fehmi 'den boşalan göreve EcvetGü- resn'i getirir. Güresin, aralannda Yaşar Ke- mal Hasan AIi Ediz, Metih Cevdet Anday, Ca- hit Tanyol ve Cemal Hüsnü Taray gibi sol ya- zarlınn görevine son verir. 12MART VE CUMHURİYET Sol hareketin yükseliş döneminin önü ABD destekli I2 Mart darbesi ile kesilir. 26 Nisan I97)'te tstanbul'u da kapsayan sıkıyönetim ilanedilir. Ogünkü Cumhuriyet Gazetesi'nde Pencere köşesinde "Hoşgeldin Tanzimat Ka- fası" başhklı yazısı nedeniyle İlhan Selçuk ile Yazıişleri Müdürü Oktay Kurtböke tutuk- lanır. 62'de olduğu gibi gazete içten çökertilmeye çalışılır. 1971 Temmuz'unda Cumhuriyet Mat- baa ve Gazetecilik TAŞ genel kurulu olağanüs- tü toplantıyı çağnlır. Nadir Nadi'nin gazeteye topladıgı sol yazarlar nedeniyle gazetenin çö- küntüye sürüklendiği gerekçesiyle yönetim ku- rulu degiştirilir. Nadir Nadi, tasflye edilır. 4 Ağustos günü gazetenin l. sayfasında iri pun- tolarla "Okurlanmıza" başlıklı bir yazı yayım- lanır Bu yazıda gazetenin aşın uç fıkirlere kay- dığı vurgalanarak bundan böyle "Anayasamn ışığı altında, Atatürkçü, Milliyetçi' 1 ve aşın uç- lara eğılimsiz bir yol izleneceği açıfdanır. Na- dir Nadi bu gelişmeler üzenne "Okurianıruza" başlıklı biryazı ile birlikte istifa mektubunu Ya- zıışlen Müdürü Sami Karaören e vererek ga- zeteden aynlır Nadi'nın istifasının ardından yönetim kuru- lu da Nadir Nadi'nin kendilennı tutucu olmak- la suçladığını belirterek biryanıt verir. Yeni yö- netim bu arada aşın sol uçta saydığı bazı yazar ve gazetecilerin işine son verir. İlhan Selçuk ve Oktay Kurtböke'yi tutuklu olduklan için hemen atamayan yönetim bekleme karan alırken Meh- met Barias, Şükran Ketenci, Çetin Özbayrakve Müfit Alaçalı'yı gazeteden uzaklaştınr. Oktay Akbal da "Nadi'yi gazeteden atmanın akıl al- maz bir işoiduğu"nuyazdığı ıçın ıştenatılır. Hıf- a V'eldet Velidedeoğlu yazılannı kendisi keser Ancak yönetim Cumhuriyet okurlannın boyko- tu ile sarsılır. Gazetenin tırajı hızla düşünce yö- netim kurulundaoy dengesi değışır. NadirNa- di yeniden göreve çağnlır. Nadi ancak arka- daşlanyla birlikte geri döneceği koşulunu öne sürer. Bu koşullarkabul edilince Nadi ve arka- daşlan gazeteye geri döner. 13 Temmuz 1971 'de rutuklanan ilhan Selçuk 18 Aralık 1971 'de salıverilir. Ancak yazılanna başlamasının üzennden henüz birkaç gün geç- miştir kı, ilhan Selçuk bir gece evinden alırıa- rak kontrgerillanın işkencehanesi olarak hiz- met gören Ziverbey Köşku'nde sorguya alınır. 19 Ekim 1972 'de gözalnna alınan Selçuk'un ner- de olduğu sorulduğunda o günkü yönetim "tah- kikaün seyri kabı bulunduğu yerin açıklanma- sı sakmcabdır" yanıtı veriliyordu. Bunun üze- rine 2 Ekım 1972 günkü Cumhuriyet'te flhan Selçuk salınmcaya kadar 8 Nisan 1962'den bu yana Pencere köşesinde çıkan yazılannın yeni- den yayımlanacağı duyuruluyordu. Ziverbey'de 1 ay sorgulanan ilhan Sefçukön- ce Selimiye Kışlası'na, ardından İlhamiSmsal ve Doğan Avcıoğlu'nun tutuklu bulunduğu' Davutpaşa Kışlası'na gönderilir. Selçuk, Soy- sal ve Avcıoğlu 30 Aralık 1972 gecesi salınır. 12 EYLÜL İKİ KEZ KAPATTI 12 Eylül darbesinden hemen sonra Banş Derneği davası nedeniyle AB Sirmen ile Erdal Atabektutuklanırken, îlhan Selçuk'un "Atatürk- çülük Muz mudur?" yazısı yüzünden gazete 10 gün kapatıiır. Bu arada başka bir dava nedeniyle HikmetÇetinkaya da Izmir'de gözal- tına alınır. Gazete ikinci kapatma cezasını NadirNadi 'nin yazısı yüzünden alır. Darbecilenn Atatürk- çülüğüne karşı çıktığını beyan için Nadi'nin 82'de çıkan "Ben Atatürkçü Değüinı" kitabı UğurMıancu'nun deyimıyle 12 Eylül general- lerinin suratına boş bir eldıven gibi şaklar. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu 'nun kapaülmasını protesto eden Nadir Nadi ilk olarak 1961 'de yayımladığı "Tuhafbir tasarT yazısını 23 Ocak 1983'te yeniden yayımlayınca gazete yeniden süresiz kapatıiır. Sıkıyönetim mah- kemesinde açılan davada Nadi 2 ay 20 gün hap- se mahkûm edilir. 12 Eylül'de, önce İlhan Selçuk'un "Atatürkçülük bir muz mudur?" yazısı üzerine gazete 10 gün kapa- tılır. 82'de ise Nadir Nadi'nin "Tuhaf bir tasarı" başlıklı yazısmdan dolayı gazete süresiz kapatma ce- zası alır. Nadi'nin payına düşen ise 2 ay 20 günlük hapis cezasıdır. (Fotoğraf: Cumhuriyet Arşivi) NADİR NADİ B ir süredirgazetede yazılanm çıkmıyor. Bunun ruhsal ve bedensel çeşitli neden- leri var. Bir başka neden daha var ki, onu da bir sözcüğünü değiştirmeksizin aşağı- ya koyduğum eski biryazımı gören okurlanm, kendiliklerinden anlayacaklar ve belki de "Bu adam dünyaya boşuna getaûş!" diyeceklerdir. Evet, hazin bir yazgı. Ne yaparsanız ki, ha- zinliği ölçüsünde gerçek! N.N. Atatürk, hayatta maddi, manevi nesi varsa hepsini millete adamış bir adamdı. Başmimar- lığını yaptığı Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ederken o her şeyden önce milletin ya- nnına karşı yüreğınde taşıdığı sarsılmaz güve- ni açığa \-uruyor ve devrim Türkiye'sini yaşa- tacak en sağlam, en dinamik gücü, sırası gel- diği zaman göre\ başına koşmak üzere, tetik- te bulunmaya çağınyordu. Gerçekten, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak amacıyla kurulan, bundan ötürü her an kendi kendisi ile yanş ha- linde bulunması gereken bir rejim gençlikten başka hangi güce emanet edılebilirdi? Maddi varlığını da millete adayan Atatürk, milli kültürümüzün gelişip yükselmesi uğru- na çalışan başlıca iki "kurumu" göz önünde TuhafBir Tasan tutmuş, serverinin gefirini Dil ve Tanh kururn- lanna ayırmış. işleyiş ve yürütme ışini de ölü- münden birkaç hafta önce yazdığı vasiyeti ile normal hukuk düzenine bırakmıştı. Atatürk'ü o da\Tanışagötüren nedenler uzun boylu birincelemeyı gerektirmeyecek kadar açık ve seçıktir. Cumhunyetı yıkmayı hedef rutan gerici akımlarbir gün yurdumuzda belirirse nor- mal hukuk kurallan sarsılabilır, bu takdirde son yapılacak ış silaha sanlmak, kan dökerek re- jimi kurtarmaknr. Aydın gençlık bunun için da- ima uyanık bulunmalıdır. Bir kez rejim tehlı- keye girdı mı, Batılı ilkelere göre yürürlüğe ko- nan temel haklan korumanın daha sağlam bir yolu olmasa gerektir. Fakat rejim yaşadığı \e ileriye doğru geliştıği sürece kültür kuruluş- lannın sürekliliğini de elbette normal hukuk kurallan sağlayacaknr. Son günlerde gazetelerde okuduğumuz Ata- türk kurumlanyla ılgilı bir haberi bu itibarla pek yadırgadığımızı derhal söylemeliyiz. Mil- li Eğitım Bakanlığı'nca hazırlanan birkanun tasansı ile bir Bılımler .Mcadernısi kuruluyor- muş. Akademinin çatısı altında beş enstirü bulu- nacak, bunlardan biri dil, biri de tarih konula- nnı işleyecekmiş. Bu itibarla Atatürk'ün kur- duğu. yaşamalan için de servetinin gelirinı ayırdığı Dil ve Tarih kurumlanna artık lüzum kalmıyormuş. Her ikı kurum ortadan kaldın- larak tüm mal, mülk ve gelirleri yeni kurula- cak enstitülere de\Tedilecekmiş. Haberi okuduğumuz zaman biz ilkin gözle- rimize inanamadık, tuhaf bir gazeteci şakası ya da acemi bir muhabir yanlışlığı sandık. Ne yazık b, aradan günler geçtiği halde Ankara'dan yalanlama değil. tersine doğrulama yazılan alıyoruz. Nasıl olmuşsa olmuş, Atatürk dev- rimlerini korumak uğruna devrim yapan ge- çıci yönetimin Mıllı Eğitim Bakanlığı'nda Atatürk'ün vasiyeti ile ovnamaya cesaret eden kimseler çıkmıştır. Sayısız memleket meseleleri karşısında, nı- hayet iki ay sonra yerini demokratik seçim yo- lundan geleceklere bırakması beklenen bir ida- renin saflannda, sanki başka hiçbir derdimiz yokmuş gibi. ivedilıkle bir Bilımler .Akademi- si kurmaya kalkışanlann bulunmasını hadi şimdılik bir yana atalım. Diyelim ki akademı davası Türkiye'nin en önemli iki üç davasın- dan biridir. Dil ve Tarih kurumlannın yıllar- dan beri dimdik ayakta durmasına karşın böy- le bir akademiye aynca hem bir dil. hem de bir tarih kolu eklenmelidir. Peki. Atatürk'ün kurduğu ve bağımsız olarak yaşamalan için hu- kuki %'e mali bütün tedbirleri aldığı iki kuru- mu özel kanun çıkararak ve kanuna hükümler koyarak ortadan kaldırmak neye? Yeni kuru- lacak enstitüler eski kurumlara koşut bir şe- lalde, onlarla işbirliği, ya da rekabet halınde çahşamazlar mf! Aynı amaç uğruna çifter çif- ter kurumlar gereksiz ve masraflı olur denıyor- sa, eskileriyle yetirüp, yenilerinden \azgeç- mek akla gelebilecek en doğru yol değil midir? Atatürkgibi tarihimize güneşler dolusu ışık salan bir adamın kurumlan böylesine hukuk dışı özel bir kanunla bir varmış bir yokmuş haline getirilmek istenirse, yann sıradan vatandaşlar kurmak isteyecekleri vakıflann uzun ömürlü olabileceğine nasıl inanacaklardır? Hazırlandığını öğrendiğimız tasan kimlerin kafasında doğdu, bilmiyoruz. Onlara Atatürk düşmanı demeye dilimiz varmıyor. Herhalde düşüncenın hiçbir tarüya gehneyecek kadar hafif olduğuna şüphe yok. Bu hafif tasannın Temsılciler Meclisi'nde görüşülmeden geri alınmasını bekliyoruz. (Cumhuriyet, 13Ağustos 1961) PENCERE Kurtarıcı?... Adam sordu: - Sen 12 Eylül öncesine dönmek mi istiyorsun? Genç yanıtladı: - Evet!.. - Niçin? - Çünkü beni 12 Eylül'den sonra gö- zaltına alıp tutukladılar; ancak dört yıl sonra mahkeme karşısına çıkanldığım- da suçsuz olduğum anlaşıldı; salıverdi- ler. Bu dört yılımı bana şimdi kim öde- yecek? Adam sordu: - Sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun? Işçi yanıtladı: - Evet!... - Niçin? - Çünkü 12 Eylül'den önce işim vardı, sendikal haklanm vardı, şimdi ne işim var, nesendikalhaklanm... Adam sordu: - Sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun? Profesör yanıtladı: - Evet!... - Niçin? - Çünkü ben üniversitede bilim için çalışıyordum, 12 Eylül'den sonra sorgu- suz kapı dışan edildim. Neden 12 Eylül öncesini aramayayım? Hukuk daha çok işliyordu o dönemde... • Adam sordu: - Sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun? Gözetilen holdingin başı: - Hayır. - Niçin? - Şaka mı ediyorsun Beyefendi? Ben holdingimi 12 Eylül'den sonra kurdum, milyarian 12 Eylül'den sonra istif ettim, herşeyimi 12 Eylül'e borçluyum. • Adam sordu: - Sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun? Türk Lirası: - Evet. - Niçin? -12 Eylül'den önce 70'imiz bir araya geldik mi, bir Amerikan Dolan'na karşı çıkabiliyorduk: şimdi 1 dolara karşı 600'ümüz bir araya gelsek yetmiyoruz; rezil olduk... Adam yığınlara baktı; işçilere, memur- lara, esnafa, bilim adamalanna, aydın- lara, gecekondulardayaşayanlara, işsiz kitlelere, yasaklı politikacılara, köylülere, şoföre, kiracıya, öğretmene, bakkala, emekliye, kadına, erkeğe, politikacıya, ya- zara, sanatçıya, bağırmaya başladı: - Kim ister 12 Eylül'den öncesini? So- kaklarda kurşunlanıyordunuz, evin kapı- sı önünde vuruluyordunuz, günde kırk ki- şi öteki dünyaya göçüyordu, birbirinizi bo- ğazlıyordunuz, biz sizi kurtardık, 12 Ey- lül kurtardı... • Biz bu filmi daha önce çok görmedik mi? Görmez olur muyuz? Kovboy filmidir bu; hep aynı senaryo üzerine işlenır; oğlan kızı kurtanr... Sonra da... • Insanlar ve toplumlar bir kez kurtanl- masınlar; kurtancılardan kurtulmak, çok, ama çok daha zordur... 2OCAK1986 Bu yazısı nedeniyle İlhan Selçuk hakkında dava açılır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle