25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2005 SALI HABERLER DÜNYADABUGÜN ALt SİRMEN Biı* Kavga'nm Anatomisi Televizyonun yaşamımızdaki çok önemli yerini, 12 Eylül hapishane günlerimde bir kez daha de- rinden hissettim. Beyaz ekran bizi görüntüleriyle dış dünyaya taşıyan tek aracıydı. Orada ağaçlan, doğayı, sokaklan kentleri görüyor, demir parmak- lıklı dünyadan sanal bir kaçış yapıyorduk. 0 dönemde televizyonda izlediğim kimi filmleri hiç unutmadım. Bunlardan biri, tarihi biraz okumuş olan herke- sin bildiği, şu ünlü VIII. Henry'nin bir zamanlar saltanatının en yakın adamı olan, Thomas More ile çekişmesini anlatan fılmdi. Inanmış bir Hıristiyan olan ve ilk ütopik sosya- list olarak kabul edilen More'un VIII. Henry'yi kili- senin başı olarak kabul etmemesi üzerine 1535 yılında boynunun vurulmasına yol açan olayı an- latan Amerikan yapımı filmde, kral zalim, ayyaş, sefıh bir adam, More ise erdemli, inanmış bir kişi olarak betimlenmekteydiler. Filmi izleyen arkadaşlann çoğu, biraz da ütopik sosyalizmin babası olması yüzünden More'a bü- yük sempati duyuyordu. Yalnız siyaset bilimci Gencay Şaylan bu görüşe şu sözlerle karşı çıktı: - Tarihi açıdan More değil, VIII. Henry haklı, za- vallı More ne olduğunu bile anlayabilmiş değil. Gerçekten de öyleydi. VIII. Henry, Papalığın In- giltere üzerindeki nüfuzunu yerle bir ediyor, Londra'y Roma karşısında bağımsızlaştırarak büyük imparatorluğun temellerini atıyordu. Tarihsel bir olaya, kişilerin nitelikleri gözlüğüyle bakmak, onu kavramamızı güçleştiriyordu. • • • Son günlerde yazılan bir kitap, 14 yıl önce Cumhuriyet'te patlak veren kavgayı yeniden ga- zete manşetlerine ve televizyon ekranlanna taşı- yınca aklıma bu olay geldi. Kitap ve yazarı hakkında bir şey söyleyecek değilim. Oradaki kişisel saplantılann irdelenmesi, beni aşıp tıp biliminin belirli dallannda uzmanlaş- mış kişilerin alanına giren bir uğraştır. Zaten, Cumhuriyet'te 14 yıl önce patlak veren kavgayı da kişilerin erdemleri ve kusurlan gözlü- ğüyle izlemeye kalkmak, bizi sağlıklı bir sonuca götürmez. Dilerserriz biz olaya tarihi perspektifi içinde bakalım. Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, Kurtuluş Savaşı başlayınca, Istanbul'da yayımla- dığı Yeni Gün gazetesinin matbaasını da taşıya- rak Ankara'ya geçmiştir. Son Osmanlı Meclisi Mebusanı'nın üyesi olan Yunus Nadi, ilk TBMM'nin de üyesi olmuş, Atatürk'ün yakın çevresi içinde yer almıştır. Zafer kazanıldıktan sonra 29 Ekim 1923'teki tarihi oturumda, rejimin adını kürsüden ilan eden de Yunus Nadi'dir. Cumhuriyetin ilanından sonra Yunus Nadi, ga- zetesini, hem Cumhuriyete hem de Gazi Mustafa Kemal'e muhalif basının odaklandığı Istanbul'a taşımıştır. Mustafa Kemal, kendisinden Yeni Gün'ün adını değiştirerek yeni bir gazete haline getirmesini, bundan böyle yeni yayın organının adının "Cumhuriyet" olmasını isteyince, Yunus Nadi, şaşkınlıkla sormadan edememiştir: - Neden Paşam? Cumhuriyeti zaten ilan ettik ya! Mustafa Kemal ona, gülerek şu cevabı vermiş- tir - Cumhuriyeti ilan ettik, ama çocuk, onun daha çok savunulmaya ihtiyacı var. Işte ilk sayısı 7 Mayıs 1924 günü yayımlanan Cumhuriyet'in öyküsü budur ve bu olay Cumhu- riyet'in çizgisini ve anayasasını da belirier. • • • 23 Nisan 1974 günü ilk yazımın yayımlandığı Cumhuriyet'e llhan Selçuk'un önerisi üzerine Nadir Bey'in çağnsıyla geldiğimde, bu gazetenin Cumhuriyet devriminin kazanımlannı korumak ve savunmak amacıyla çıktığının ve o yolu asla bı- rakmadığının bilincindeydim. Bunu bana kimse- nin anlatmasına ya da anımsatmasına gerek yok- tu. Çünkü ben burada yazar olmadan önce de bir Cumhuriyet okuruydum. Bir toplumda, laiklik, bağımsızlık, çağdaşlaşma savaşımının velev ki, büyük bir zaferie sonuçlanmış savaş sonrasında da olsa, bir kez kazanıldıktan sonra üzerine yatı- lıp uyunacak bir şey olmadığının bilincindeydim. Biz bu gazetenin yazarları, ki kendimizi tıpkı bütün okurları gibi aynı zamanda sahibi olarak görürüz, bu mücadeleye ömrümüzü adadık. Nadir Nadi'nin ölümünden sonra, o göreve yi- ne llhan Selçuk'un önerisi ve Nadir Bey'in karan ile gelmiş olan genel yayın müdürü ve kimi yakın çevresinin, gazetenin bu misyonuna aykın davra- nışlannın hızla yoğunlaşması üzerine, Nadir Na- di'nin ölümünden iki yıl önce, kendi adına gaze- tenin yayınını denetleme işlevini vekâleten verdiği "Yayın Kurulu" aracılığıyla, harekete geçmeye karar verdik. O sırada hisseleri ellerinde tutan or- taklann çoğunluğunun ise bizim bu girişimimizi desteklemek yerine genel yayın müdüründen ya- na tavır koymalan üzerine de çekildik. Kadrodaki arkadaşlarımızın çoğunluğu da biziere katıldı. Genel yayın müdürü ve çevresindeki arkadaş- lar, "Nadir Bey'in Yazarlan" ya da kendi nazik deyimleriyle "Şeker Abiler" olarak adlandırdıklan bizleri kendi kafalanndaki yayın organının önünde bir engel olarak görüyorlardı. Bizim çekilmemiz üzerine eğer onlar, bu gaze- teyi okuruyla bütünleşip daha ileri götürmüş ol- salardı, kuşkusuz tarihi açıdan haklı çıkacaklardı. Özverili yaşamlanyla tanınan llhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi kişiler de tıpkı Thomas More gibi, tüm erdemlerine karşın haksız olacaklardı. Ama öyle olmadı, gazetenin gerçek sahipleri yani okurları, o kadroya güvenmedi, aynlanlardan yana tavır koydu. Onların bu tavıriannda haklı olup olmadıklannı, o sıradaki genel yayın müdürü ve ekibinin sonra- ki yaşamlan ve yazılanna bakarak anlayabilirsiniz. Tasfiye olan ve kopmuş tespih taneleri gibi dört bir yana dağılan o ekibin üyelerinin şimdiki yazı- lan ile Cumhuriyet'in misyonu arasındaki zıtlık, geçmişteki kavganın nedenlerini anlatmaya yeter. Eğer onlar o günkü kavgadan galip çıksalardı, Cumhuriyet'i kendi bugünkü doğrultulanna soka- caklardı. Işte sözü edilen kavganın anatomisi budur. Gerisi ise kişisel burukluklar, tutkular, kıskanç- lıklardan öteye geçmeyen lafıgüzaftır. asirmen@cumhuriyet.com.tr CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Başbakan Erdoğan'ın 'Din milletin çimentosudur' sözlerini eleştirdi 'Atatürk değil Erbakan söyledi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekiİi AK Topuz, AKP hûkümetinin son dönemdeki ic- raatının erken seçimi işaret ettiğini belirterek. 2006 başı ya da ortasında erken seçim karan almacağı iddiasın- da bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Nutuk'ta Atatürk" ün "Din milletin çimentosudur" sözleri- nin yer aldığı yönündeki açıklamala- nna da dikkat çeken Topuz, Başba- kanı bu ifadelerin hangi sayfada yer aldığını açıklamaya çağırdı. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, parlamentoda düzenlediği basuıla sohbet toplantısında, TBMM Genel Kurulu "nda görüşmelerine ya- nn başlanacak 2006 Yılı Bütçe Tasa- nsı'nı eleştirdi. CHP olarak göriiş- melere büyük önem verdiklerini, Ge- nel Başkan DenizBaykaTın bütçenin geneli üzerinde başında ve sonunda SINAVFORMÜLÜ AKP'nin ıttuım hotip inadı sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitım Bakanhğı*(MEB) tara- findan hazu-lanan "AçıkOrtaöğretim Yönetmetiği TasbğTyla, imam hatıp lisesi mezunlannın fark dersleri ala- rak üniversiteye sorunsuz girebilme- sinin yanı sıra isteyenlere de imam ha- tip eğitimi verilmesi öngörülüyor. Yö- netmelikle aynca yükseköğretimme- zunlan da açıköğretim lisesine kayıt yaptırarak ıkınci bir diploma alabile- cek ve alan değişikliği yapabilecek. MEB tarafindan hazırlanan yeni "AçıkOrtaöğretimKunımlan" müf- redatı, çok sayıda değişiklik içeriyor. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı taranndan hazırlanan yönetmelik özel- likle imam hatip lisesi mezun ve öğ- rencilerine üniversiteye girişte kolay- bk sağlayacak olan düzenlemeler içe- riyor. tlköğretimi bitirenlerin yanın- dâ genel ve meslek liselerinden ayn- lanlann kayıt yaphrabüdiği açıköğre- tim lısesınden, "ortaöğretim mezu- nu" adı altuıda düz ve mesleki-tek- nik liselerden mezun olanlar da, "fark- hbötüm" diploması alabilecekler. Bu başvurularda ise eskiden aranan dö- nem şartı aranmayacak. Öğrenciler mezun aldıklan bölü- mün derslerinden herhangi birini ise yeniden almayacak. Buna göre, 4 yıl okuyan bir imam hatip lisesi mezu- nu seçeceği bölüme göre, ek sayısal ya da sözel dersleri alarak 1 yıl da açı- köğretim lisesinde öğrenim görebile- cek. Daha sonra buradan alacağı dip- loma ile üniversiteye girebilecek. Çiçek'ten YÖK'e eleştiri Bu arada Bakanlar Kurulu toplan- tısı sonrası açıklama yapan Hükümet Sözcüsü CemflÇiçek, komrya ilişkin bir soru üzerine isim vermeden YÖK'ü eleştirdi. Çiçek. "Mesekler kendi baglamındadeğeriendirihııiyor, konular istikanıetinden çıkarıhnca kangren ohıyor. Eğer meseleyi açı- köğretim liseleriyle, bağlanüİanyla çözmek, değeriendirmek gerekiyor- sa varacağınuz sonuç farkbdır, ama bunun ötesindebir anJamyükleyerek muhalefet stitioluşturmak. hükümet karşısında tavır genştirilmek isteni- yorsaozaman durumfarkbdır'' dedı. • Son 15 yıllık süreçte "Din milletin çimentosudur" sözünün eski RP Genel Başkanı Necmettüı Erbakan ve arkadaşlan tarafindan dile getirildiğini belirten CHP'li Ali Topuz, bu sözlerin daha sonra Doğu ve Güneydoğu'da teröre karşı Türk Hizbullahı'mn kullanılması sonucunu getirdiğini anlattı. konuşacağını belirten Topuz, partiden nulardayaptığıçıkışların bunun yan- dedi. Erdoğan'ın, Nutuk'u okuma- 66 milletvekilinin de bütçe tasanlan üzerinde söz alacağını bildirdi. Gerek 2006 bütçesinde kaynak ak- tanlan yerlere bakıldığmda gerekse hü- kümetin son dönem uygulama ve açıklamalannm 2006'nm bir "seçim yüı" olacağını ortaya koyduğunu be- lirten Topuz, deneyimli bir siyasetçi olarak bu konuda güçlü işaretler gör- düğünü söyledi. Dctidarlann seçim öncesinde seçmene şirin görünmek için "seçim rüşveti" niteliğinde "po- püfist" uygulama ve açıklamalara yö- neldiğine işaret eden Topuz, AKP yö- netıcilennın son dönemdett imam ha- tip, türban, bedefli askertik" gibi ko- sıması olduğunu ifade ettı. Topuz, gazetecilerin sorusu üzeri- ne Başbakan Erdoğan'ın Atatürk'ün Nutuk'ta "Din milletin çimentosu- dur" ifadelerinin yer aldığı yolunda- ki açıklamalannı da değerlendirdi. Son 15 yıllık süreçte "Din milletin çi- mentosudur" sözünün eskı RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve ar- kadaşlan tarafindan dile getirildiği- ni belirten Topuz, bu sözlerin daha son- ra Doğu ve Güneydoğu'da teröre kar- şı Türk Hizbullahı'mn kullanılması so- nucunu getirdiğini anlattı. Topuz, "Bu girişinıin Türkrye'yi ne hale getirdiği- ni hepimiz, acı sonuçlanyia gördük" sından mutluluk duyduğunu, ancak ba- zen "alelacele'' edindiği bilgilerle yan- lış açıklamalar yaptığını kaydeden Topuz, "Nutuk'ta Başbakan'ın söy- lediği gibi bir ifade olduğunu haürla- mryorum. Ama Başbakan bu konuda ısrarhysa, hangi sayfa. önünde, arka- smda ne söylediğini de anlatarak bu- nu açıklamaladır. Aksi takdirde ken- dkmm hir nıımarahrtinkrismaınsı f>U duğunu Oan etme hakkumzdoğar. Se- çim için Atatürk'ü, dini istismar ede- ceksin. Kendi kimüğink ne düşündü- ğünü açıkla" dedı. Topuz, bir başka soru üzerine de FBI ve CIA başkanlannm ziyaretlerinin Türkiye'nin terör konusundaki talep- lerini yerine getirmeye dönük olama- yacağmı, enyakm ihtimalin ABD'nin kendi talepleri konusunda Türkiye'nin tutumunu "yumuşatma" amaçh ola- bileceğini söyledi. Geçmişte Abdul- lah Öcalanı yakalayıp Türkiye'ye teslim eden ABD'nin, son dönemde tutum değişikliği içine girdiği kuş- kusunu dile getiren Topuz, şu görüş- leri dile getirdi: "Öcalan'ı yakalayıp, bize teslim eden ABD'nin, hangi siyaseti izlediği konusunda şüpheye düştüm. Şimdi ABD, Öcalan'm serbest bırakılması- nı sağlayacakgirişimlere karşı çıkma- yarak, Öcalan dola\ısı\ la Türkiye'de tarüşmah bir döneme girihnesine ze- min mi haarhvorlar? Acaba FBI ve CIA yönerkileri bizim PKK'nin sona erdirilmesi konusundaki ısranmıa yumuşatmaya mı çahşryorlar?" I j Avustralya ! İZMİR'DENREKTÖRE DESTEK-Üniversite öğretim üyelerive sKü toplum kuruluşlantemsilcikriAşkm'ın yanında olduklarmı belirtereklaikCumhuriyet kazannnlannı koruyacaklannı bildirdiler. Katıhmcılar, Aşkm'a destek olmak amacrvla Cumhuriyet Alam'ndaki Atatürk Anıü'na çelenk bırakblar. (HİCRAN ÖZDAMARj Aşkın'ın davası yarın YUSUF ZtYA CANSEVER VAN- yan Yüzüncü Yıl Üniversi- tesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkuı tıbbı cihaz alımında usulsüz- lükle ilgili olarak yann, tarihi eser ka- çakçılığı suçlamasıyla da perşembe günü hâkim karşısına çıkacak. 1998 yılında Ispanyol Expansion şirketine ihale ediıen tıbbi cuiaz alı- mıyla ilgili usulsüzlük yapıldığı ge- rekçesiyle Van Cumhuriyet Başsav- cılığı'nca başlatılan soruşturma kap- samında, 14 Ekim'de tutuklanan Aş- kın ile Yardımcılan Prof. Dr. Ayşe YükseL Prof. Dr. HasanCeylan, Ge- nel Sekreteri Prof. Dr. IşıkTepe, Zi- raat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fırat Cengiz, Genel Sekreter Yardımcısı SaBhYurtkuran. Yazıişleri Şube Mü- dürü Şükran Yurtkuran, Yazıişleri Bilgi Işletmeni Bülent Şahm, Özel Gü- venlik Şube Müdürü Saffet Kara ile Ispanyol Expansion firması Türkiye Temsilcisi MehmetÜmitAyralyann Van 3. Ağu- Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak. CHP ve YÖK heyetle- ri de yannki duruşmayı izleyecek. Aşkın hakkında "2863 Sayüı Kül- rür ve Tabiat Varnklannı Koruma Kanunu'naMuhalefet" suçlamasıy- la Asliye Ceza Mahkemesi'nde açı- lan dava da 15 Aralık'ta görülecek. Öte yandan ODTÜ Öğretim Ele- manlan Derneği taranndan yapılan ya2ilı açıklamada, Aşkın'ın tutuk- luluk halinin kaldınlması gerekti- ği belirtildi. Istanbul Barosu'ndan yapılan yazılı açıklamada, tstan- bul Barosu Başkanı Kazun Kol- cuoğlu'nun duruşmayı "gözlemd" sıfatıyla izleyeceği kaydedildi. ADD'nin düzenlediği sempozyum Kafkas Üniversitesi'nde yapıldı 'Türkiye bunalıma sürükleniyor' Ertuğrul KazancL ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) -Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Ertuğrul KazancL "Türkfye İ(tifakı-2 Kars Buhışması" başligıyla gerçekleş- tirilen sempozyumda "böHmmez- Kk" vurgusu yapıldığuıı kaydet- ti. Kazancı, düzenledikleri bilim- sel etkinliğüî 9-10 Aralık'ta Kars Kafkas Üniversitesi'nde gerçek- leştirildiğini belirtti. Etkinliğe Rektör Prof. Dr. NecatiKaya'nın katkı sağladığmı da ifade eden Kazancı, sempozyuma katüımm yüksek olduğunu söyledi Sempozyum sonrasında yayım- lanan bildiride şu görüşlere yer verildi: • Halkevleri ve Köy Enstitüle- ri'nin kapaölması ile imam okul- lan öne çıkmış ve ülke hızla din- cileştirilerek 50 yıh aşknı süredir toplumyozlaşürilmış,hatta Cum- huriyet düşmam kadrolar koşul- landınhmşnr. 0 Küreselleştirme masallan ar- dına saklanan yeni emperyalizm, ülkemizin köklerine saldırmak- ta; ülke ve ulusuna bağlıhk duy- mayan, benmerkezci, Batı özen- tili, taklitçi, özgüvensiz, üretici değil marka tüketimi tutsağı, fik- ri-irfanı ve vicdam hür kuşaklar olmak yerine Batı hayranı dev- şirme yığınlar hedeflenmektedir. • Sosyo-ekonomik yaşamalan- lanmıza da son derece tehfikeü sakhnlar açıkça sergilenmektedir. Türkrye balkuun uluslaşma süre- cine engel olmaküzere halkunızet- nik-dinseltemeDerdeaynştmhnak istenmekte, uhıslararası hukuk, başta Lozan Antlaşması olmak üzere yadsnımaktadır. Gülen In okuluna bakan Tİyareü FIRAT KOZOK ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avustralya gezisüıin son gününde kabinenin iki ba- kanı Binaü Yddınm ve AB Babacan'ı, Fethullah Gü- len e yakınlığıyla bılınen Şule Koleji'ne gönderdiği öğrenildi. Avustrah/a gezisinin son gününde Sydney Opera Evi'ni gezen Başbakan Er- doğan, Fethullah Gülen'i de unutmadı. Edinilen bil- gilere göre, geziye başla- madan önce ülkedeki Nak- şibendi tarikatı ve Gülen cemaatiyle görüşüp görüş- meyeceği tartışmakonusu olan Erdoğan, bu konuda dikkat çekmemek için ye- ni bir yöntem geliştirdi Kendisini yalandan iz\â J yen gazetecilerin dikkati- ni çekmek istemeyen Er- doğan, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Ulaşnrma Ba- kanı Binali Yıldınm'ı Gü- len'e yakınlığıyla bilinen "ŞuleKoleji''ne gönderdi. Erdoğan ise bu sırada be- raberindekilerle birlikte Sydney Opera Evi'ni gez- di. iki bakan ise koleje git- ti. Erdoğan ve beraberin- dekiler, daha sonra Opera Evi'nin yakınındaki iske- leden tekneye geçerek tek- ne turu yaptüar. Erdoğan, 2000 yılında ABD'ye yaptığı gezide, Gülen'le bir araya gelmiş- ti. Erdoğan, bazı yurtdışı gezilerinde de Tarikat Şeyhlerinden "görüş" al- mıştı. Başbakan olduktan sonraABD'deki Nakşiben- di Tarikatı Şeyhi Hişam Kabbani ile görüşmüştü. ABD'de gerçekleşen gö- rüşmenin ardından cüppe- si, sanğı ve uzun sakalıy- la dikkat çeken Kabbani, Erdoğan için "en büyük", "mükemmel" anlamına gelen "Greatest,thebest" sözcüklerinı kullanmıştı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr Alt kimlik, üst kimlik tezi kime ait? Başbakan Recep Tayyip Er- doğan'ın bu vurguyu yapmasından sonra, 6 aydır avukatlanyla ilk kez görüşen Abdullah Öcalan'dan da bir açıklama geldi: "Bunu ben söy- lemiştim." Ardından bir tartışma başladı. Alt kimlik, üst kimlik olur mu, olmaz mı diye. Tabii bütün bu tartışmalan te- tikleyen asıl sorun Güneydoğu'da yeniden tırmanışa geçen şiddet ey- lemleri ve "derin dev/ef'ten gelen karşılıklar. "Kardeşim alt kimlik olur mu, bu memlekette bir tane kimlik var, o da Türk kimliği, gerisi nere- den çıktı" değeriendirmeleri de bu olaylann ardından yükselişe geçti. • • • Şunu kabul edelim ki Kürt soru- nundan kaynaklanan gerginlik ve Avrupa Birtiği adaylığının getirdiği sıkıntılar, Türk milliyetçiliğinin yay- gınlaşmasına yol açıyor. MHP'nin oylan yüzde 10'un üzerine işte bu ortam içinde şıkıyor. Etki tepki me- Sorun, Alt Kimlikten Öte sefesi. Milliyetçi trmanış, "Kûrt sorunu" sözcüklerinin bile ifade edilmesin- den rahatsız olan bir ruh halini be- raberinde getiriyor. Son dönemde bu noktada da kamplaşma ve çö- züm konusunda zıtlaşma artıyor. Sorun sakin ve objektif olarak de- ğerlendirilemiyor. Bir taraf diğer ta- rafı dinlemiyor bile. • • • Kürt sorununu biz içeride doğru dürüst sakin bir ortamda konuşa- mıyoruz ama, bu sorun bizim ira- demizden bagımsız olarak yeni şe- killer alıyor. Kuzey Irak'taki geliş- meler, ülkemizdeki Kürtleri, özellikle de Güneydoğu'daki Kürtleri geç- mişten farklı şekilde etkiliyor. Son günlerde Ankara'ya birbiri arkasına gelen FBI ve CIA başkan- lan, acaba çantalannda neler getir- diler? Rivayet muhtelif. Ancak Tür- kiye'nin, ABD'den PKK konusunda yardımcı olmasını istediği konulann da masaya yatınldığını tahmin ede- biliriz. Kuzey Irak'taki PKK variığına ilişkin kaygılar mutlaka kendilerine ifade edilmiştir. • • • Türkiye'de son dönemde şöyle bir beklenti oluştu: ABD, Kuzey Irak'ta PKK'nin varlığını ortadan kaldırabilir, bu da sorunun çözümü için önemlidir. Son görüşmede ABD'li istihbaratçılar neler söyledi bilmiyoruz. Daha önceki söyiemle- rini ve siyasetlerini az çok biliyoruz. ABD, Kuzey Irak'ta bir kargaşalı- ğa yol açmak istemediğini Türki- ye'ye açıklamıştı. Sebebi de çok netti: Irak'ta ABD'nin en rahat oldu- ğu bölge Kürtlerin egemenliğindeki Kuzey Irak'tı. PKK'ye yönelik bir operasyon, burayı da kanştırabilir- di, bu nedenle bir askeri operasyon yapmayı riskli buluyorlardı. Zaman içinde PKK'nin tasfiye edileceğini söytüyoriardı. ••• Kürt sorununa öncelikle içeride çözüm aramak gerekiyor. ABD'nin bölge üzerindeki uzun vadeli pers- pektifi az çok beili. Kuzey Irak'taki Kürt variığını korumaktan yana. Is- rail'in bölgedeki yeni müttefiki ola- rak görülen Kürtlerden ABD'nin vazgeçmesi şu aşamada mümkün görünmüyor. Bu siyaset Türkiye'nin Kürt böl- gelerinin bölünmesini de amaçlıyor mu? Böyle düşünenler ve bu yön- de tahlil yapanlar olduğunu biliyo- ruz. Benim inancım o ki, ABD ve tabii ki Bush yönetimi, Türkiye ile ilişkilerin derinlemesine sürdürül- mesinden yana. Çünkü Suriye'ye ve Iran'a yönelik bir operasyonda Türkiye'nin oynayacağı rolün öne- mini biliyoriar. Aynca Türkiye, Israil ile iyi ilişkiler içinde olan bir ülke. Bölgenin her şeye rağmen en kuvvetli ve en is- tikrarlı ülkesi. ABD yönetimi, Kürt sorununda Türkiye'yi tamamen karşısına alacak, öfkelendirecek bir tutum içine girmek istemez. Ancak şurası bir gerçek ki Irak'ın işgali, Kuzey Irak Kürtlerinin inisiya- tifini ve etkinliğini arttırdı. Bu geliş- me Türkiye'deki Kürtleri de etkiledi. Güneydoğu'da geçmişten farMı bir ruh haliyle yüz yüze geliyoruz. Bir aynlma isteği söz konusu değil, an- cak kimlik konusundaki vurgular geçmişten daha net ve ısrarcı. ••• Alt kimlik, üst kimlik tartışmasına takılıp kalmanın âlemi yok. Sorun giderek daha çetrefil ve çözümü zor bir hale geliyor. önyargılan, eski yargılan bir yana bırakıp daha tahlilci bir gözle olay- lan incelemeye gerek olan bir dö- neme girdik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle