23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ARALIK 2005 CUMAftTESl CUMHURİYET SAYfil OLAYLAK VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAJL İnsan Haklarına Darbe BUGÜN, bütün dünyada "İnsan Haklan" Günü. Bir- leşmiş Milletler'de yazılan İnsan Haklan Evrensel Bil- dirgesi 10 Aralık 1948'de ilan edilmişti. Otarihten be- ri her çeşit ülkede kutlanıyor. Insanlann, hem de kendi insanlannın canına oku- yan ülkelerde bile. Hiçb/r kavram bunca yüceftilip de bunca tartışıl- mış, hatta bunca çarprtılıp kendisiyle çelişir duaıma sokulrnamıştır. Tartışmanın en basiti, kapsam konusundadır. Bü- yük çoğuniuk, özellikle şu günterde, insan hak- lannı bireyin yaşama, düşünme, vücut bütünlüğünü koruma gibi "klasik" haklardan ibaret olduğuna ina- nır. Insanın insanca yaşaması için eğitim, sağlık, ça- !(, na, sosya/ güvenlik türünden ekonomik ve sos- yal hak/ann da insan hakkı olduğu, bunlann da sağ- lanması gerektiği üzerinde pek durulmaz. Daha da geriye gidip bunlann sağlanmasını tica- rete dönüştürmeyi, insanlan müşteri saymayı yeni dün- ya düzeninin düsturu yapmak isteyenler var. Asıl çelişkili ve tehlikeli tartışma son yıllarda baş- ladı. İnsan kavramının Özünetersdüşen, onu ken- di içinden, onun kavramlanyla yıkan bir tartışma bu. Yakın zamana gelinceye kadar hep kabul edilirdi ki insan hakJannın özünde insanlann haklar bakı- mından eşffliği yatar. Somut olarak, "yasalar önün- de eşitlik" ilkesiyle özetlenen bir eşitlik: Herkes, di- li, ırkı, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun, insan olarak eşittir, eşrt sayılmalı, başkalarınca kendisine öyle davranılmalıdır. En başta da devletçe: Yasalar her- kese aynı biçimde uygulanmalı, kimseye ya da hiç- bir zümreye ayncalık tanınmamalrdır. Demek ki insan haklannın özünü oluşturan "eşit- lik" kavramını tamamlayan ve onu koruyup gerçek- leştiren, "aynmcılığı yasaklama" kuralıdır. Ama konunun içine "etnisite" denen etnik nite- likler konusunu sokarsanız ve tartışmayı etnik hak- lar, etnik özgürlükler alanına çekerseniz iş değişi- yor. Elbet "birey"in kendisi olmak, kendi kimliğini korumak hakkı, insan hakiannın özünü oluşturur. Ama bu kimlik ne olursa olsun, ona saygının ötesinde, *„•& bağlı ve başkalanndan farklı olarak ek ya da de- ğişik haklar istemek, bireylerin dil, ırk, etnik köken aynmı gözetmeksizjn eşrt sayılması ilkesiyle bağ- daşır mı? Yahut başka biraçıdan bakarsanız, yasalan uygu- layan kişi ya da resmi adıyla devlet, karşısındakinin etnik kimliğini bilerek mi davranmalıdır? Daha doğ- rusu, insan haklanna saygı, genel ve tam olmak ko- şuluyla, kimliği ne olursa olsun bireye saygıyı da kapsayıp sağlamaya yetmez mi? Karşıdakinin etnik kökenini bilmek, tam tersine, aynmcılığa sapmateh- likesini daha da arttırmaz mı? Şaşırtıcı olan, etnik kimliğin devreye sokulmasını ve ona att ya da üst bir yer tanınmasını istemenin in- san haklan çerçevesinde ve buna bir "hak" ağırlığı vererek ileri sürülmesidir. Bunu yapmanın, insan haklannın özüyle ne denli çatıştığını bilmeden. Türk müzîğî ziyafeti! Cuma - Cumartesi Udi Dr. Atilla Ovalı, solist Ayşe Sağya$ar ve <^ r up Ehl-i Keyf benzersiz bir program sunuyor. Kaçırmayın! ^ ^ _ — _ ^ ^ elmadag) meyhanesi ^ " * / Rezervasyon: (0212) 241 03 20-23 Cumhuriyet Cad Pok Apf. 6/C, Elmadağ (Divan Oteli yanı) GAZİANTEP CUMOK ÇAĞRISI "SEN GELMEZSEN ÇÖL OLUR" 10 ARALIK 2005 CUMARTESf 14.00 100. YIL ATATÜRK KÜLTÜR PARK KORUMA PLATFORMU'NUN YEŞİÜ KORUMAK ADINA HAKLIDURUŞUNU DESTEKLİYOR, BASIN AÇIKLAMASINA BEKLİYORUZ. BÜTÜN GAZİANTEPLİLER DAVETLİDİR Toplantı Yeri : BARO Lokali (Kavaklık) Tarih : 10.12.2005 Bugün Saat 14.00 lletişim : 0532 232 93 99 www.cumok.org BİRLİK VAKFI TÜRKİYE'NİNVEDÜNYANIN AYDINLfK GELECEĞf fÇfN ELELE,0MU20MUZA 2005 KfŞ BULUŞMASI GELENEKSEL 68'LİLERDAYANIŞMA YEMEĞt 16 Aralık 2005 İZLENCE ^çılış : Sönmez TARGAN (Vakıf Başkanı) (onuşmacı : llhan SELÇUK Jeşitli Müzik Dinletileri ârih : 16 Aralık 2005 Cuma Saat: 20.00 er : Armada Oteli - Ahırkapı Restoran dres : Cankurtaran Çıkışı Sahil Yolu Eminönü-lstanbui îtişim : 0212 514 18 08 - 0532 325 85 90 05366816698 -0532 204 8029 www.68liler.Ofg e-posta:68ltler^ı ttnet.net.tr LütfenYerAyırtına Türbanda Son Nokta Konulmuştur Prof. Dr. Mesut GULMEZ A vrupainsanHaklanMahkeme- si'nin (AIHM) "Türkiye'ye Karşı heyia. Şahin" davasında Büyük Daire olarak verdiği 10 Kasım 2005 tarihli karan (Af- faire Leyla Şahin c. Turquie, Requete No: 44774/98, Arret, 10 Novembre 2005, Stras- bourg), daha önce olduğu gibi, önce Dışiş- leri Bakaru 'run, sonra da Başbakan'ın, Mil- li Eğitim Bakanj'nın, TBMM Başkanı'nın, Anayasa KomisyonuBaşkanı'nın ve AKP Ge- nel Başkan Yardımcısı 'nın tepkisel yorum- lanna yol açtı. Kuşkusuz herkesgibi, onlann da karara iliş- kin görüşlerini açıklamalan, karan eleştirme- leri doğaldır. Hatta eleştiri, karara katılanlar- ca da yapılabilir. Bu, öncelikle Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi 'nin (AİHS) güvencesin- deki "anlatan özgürfâğü haJda"nın bir ge- reğidir. Ancak, eleştiri ile karann hukuksal bağlayıcıhğı konulannı, yani politika iiehu- kuku birbirine kanştırmamak gerekir. flrtidar çevrelerinin (Başbakan, Dışişleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı. Anayasa Ko- misyonu Baskanı ve AKP Genel Başkan Yar- dımcısı 'nın) Büyük Daire karan konusunda- ki basında yer alan görüşlerinin ortak nok- tası, "karann başvuranla suıırta okJuğu ve geneDeştirilemeyeeeği iinrversiteferde türban sorununa son noktayı kpymadığı ve konuyu kesin olarak kapatmadığı'' biçiminde özet- lenebilir. Bu görüşler, "hukuksaT olmaktan uzak- tır ve yürürlükteki hukukumuz çerçevesin- de dayanaktan yoksundur. Mahkeme karan- na karşı ve hatta yandaş görüşler savunulur- ken göz ardı edilen en temel nokta, insan haklan sözleşmelerinin iç hukukumuzdaki et- kisi ve değeri sorunuyla ilgilidir. Bağfayıcı karar Kanımca türban konusu, Büyük Daire'nin karanyla, yeni ve tersine bir karar verilince- ye değin, kesin olarak kapanmıştır ve soru- na, üniversiteler için son ve kesin nokta ko- nulmuştur. Türkiye'nin özel koşullan (con- texte turc) çerçevesinde ve Anayasa Mahke- mesı karan doğrultusunda venlen Büyük Daire'nin karan, iç hukukta bağlayıadır ve bağiayıcılığı, başvuranla snurfa degildir; hu- kuksal olarak hem yasamayı, yürütnıeyi ve yargıyıhem de başta ünh ersiteyöneticileriot- mak üzere tüm kamu yetküiJerini bağiar. Bundan böyle, ne hukuksal planda karann tersine bir anayasal, yasal ya da yönetsel dü- zenleme yapılabilir (daha doğrusu yapılma- ması gerekirj; ne de yargı yerleri, bu karara karşın ileride yapılacak bir hukuksal düzen- lemeye dayanarak, Büyük Dairekarannı göz önüne almaksızın tersine bir karar verebilir (daha doğrusu vermemeleri gerekir). Karar bağlayıcıdır, çünkü gerek Başbakan ve Dışişleri Bakanı 'nca göz ardı edilen, ge- rekse konunun kapandığı görüşünü savunan- lann gazetelerde yer alan açıklamalannda "açıkça" değinilmeyen bir kural vardır ve o da 90. maddenin son fikrasına eklenen üçün- cü cümledir. Avrupa Birliği'ne uyum (müzakere tarihi ahnak) amacıyla, Mayıs 2004'te anayasada yapılan değişüdikler sırasında maddeye ek- lenen bu cümle, özet olarak, onayladığımız insan haklan sözleşmeleri ile vasalanmız (bana göre tüm ulusal hukukumuz) arasın- da bir uyuşmazlık bulunması durumunda, sözleşmelerin "esas ahnması^nı, yani çanş- ma durumunda uluslararası insan haklan hu- kukunun üstün rutulmasını ve öncelikle uy- gulanmasını, bir anayasal buyruk olarak ge- tirmiştir. Başka bir deyişle bu kural, yasama- nuı veyürütmenin ortak siyasal iradesinin bir- leşmesiyle onaylayarak ulusal hukukumu- zun aynlmaz parçasuıa dönüştürdüğümüz insan haklan sözleşmelerine, Avrupa Birli- ği hukuk düzeninin özelliklerinden olan "ulu- salüstii" bir hukuksal değer kazandırmış ve yargı yerlerimizce, hiçbirözel yasal ya da yö- netsel düzenleme yapılmasına gerek kalmak- sızın. "kendiiiğnıden" ve "doğnıdan" uy- gulanmasını zorunlu tutmuştur. (Mesut Gül- mez, "Insan Haklan l luslararası SözJeşme- lerinin İçHukuktaDoğrudan Uygulaıuna9", insan Haklan Uluslararası Sözleşmelerinin Iç Hukukta Doğrudan Üygulanması, TBB, Ankara, 2005). Bunun örtük anlamı, bu ko- nuda egemenlik aktannıı yapılmış olmasıdır. Üstelik bu anayasal yükümlülük, yalnızca AlHS'nin değil onayladığımız tüm insan haklan sözleşmelerinin yalnızca "pozitiT' metinleriyle de sınırlı değildir; sözleşmele- rin onaylayan devletlerce uygulanmasını iz- lemekle yetküi olandenetim organlannın, do- layısıylayalnızca Avrupa insan Haklan Mah- kemesi'nin değil, aynı zamanda Birleşmiş Mil- letler'in onayladığımız sözleşmelerinin ve sözleşmelerini onayladığımız Uluslararası Çalışma Orgütü'nün anayasasınuı kurduğu komitelerin karar ve içtihatlannı da kapsar. Daha önceki daire karan ile Büyük Daire karan ve AİHM'nin başka başvurulara iliş- kin kararlan arasında, bu açıdan bir fark yok- tur. Kurallar sıradüzeninin (normlar hiyerar- şisinin) ilk sırasında anayasamız değil insan hakJan sözleşmeleri vardır. Ne yazık ki, örneğin Anayasa Mahkeme- si 'nin önceki Başkanı ile TBMMBaşkanı ara- sındaki tartışma sırasında olduğu gibi, tür- ban konusunun her gündeme gelişinde, bu anayasal düzenleme ve buyruk ununılmak- ta; bu konuda bağlayıcıhğı mutlak olan bir karann bulunduğu yolundaki görüşler, "art ıuyttfi" ve "kJeolojik" yaklaşımlar olarak de- ğerlendiriimekte, Meclis'in yasama erkinin suurlandınlamayacağı ve dilediği her yasal düzeniemeyi yapabileceği, yasaklann ileri- de kaldınlacağı ileri sürülebilmektedir. AKP iktidan, "tûrban" söz konusu olduğunda, insan haklan hukuku alanında sağladığı olum- lu gelişmeleri bir anda unutmaktadır. HuJcuka aykın dfijer Büyük Daire'ninkaran, insanhaklanna say- gılı ve dayalı, laik, demokratik ve sosyal hu- kuk devleti düzeninde, üniversitelerde türban konusuna son noktayı koymuştur. Bir yasal düzenleme yaparak tersine bir çözüm arayı- şına girmek, hem anayasaya ve hem de Av- rupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ne ve huku- kuna aykın düşer. Eğer AKP, sayısal çoğunluğuna ve destek vereceğini açıklayan kimi siyasal partilere ya da bağımsızlara güvenerek bu sorunu kendi görüşü doğrultusunda çözmek istiyorsa, sı- rasıyla şu yollan izleyebilir: 1) Ük olarak, biranayasadeğişikliğiyle, Ma- yıs 2004'te 90. maddeye eklenen üçüncü cümleyi kaldırmalıdu-; 2) Aııcak bu yetmez, söz konusu madde- deki son fıkranın ilk iki cümlesini de kaldır- malıdır; 3) Bu da yetmez, değişririlmesi bile öne- rilemeyecek 2. maddedeki "laik" \-e "insan haklannasaygıjr devlet ilkeleri ile 14. mad- dedeki -200İ değışiklıklerinde eklenen- "in- san haklanna dayanan" demokratik ve laik Cumhuriyet ilkesini de kaldırmalıdu-. 4) Bunlar da yetmez, Avrupa insan Hak- lan Sözleşmesi'nin onayını geri almalı, söz- leşmeyi feshetmelidir. Bunun anlamı ise Av- rupa Konseyi üyeliğinden de aynlmaktır. 5)Kanımca, bu değişikliklerin tümününya- pılması da yetmez, örneğin BM'nin 2003 'te onayladığımız ikiz sözleşmelerinin onayla- n da geri alınmalıdır. Anayasanın 90. maddesinin son fikrasına eklenen üçüncü cümlenin hukuksal etkisinin ve sonuçlannın ayırdında olmayan ya da "türban" söz konusu olduğunda insan hak- lannı kendine göre anlayıpyorumlayan AKP'li politikacılar, çok daha büyük bir çoğunluğu ele geçirse de sıraladığım bu değişiklikleri yapmak istemezler ve yapamazlar. Çünkü bu yolda atılacak herhangi bir adımın, hatta açıklanacak bir niyetin, "açık uçJu" AB'ye üyelik sürecinde müzakerelerin askıya aluı- masıyla noktalanacağını çok iyi bilirler. Çün- kü, AİHS ve AİHM içtihatlannın da AB hu- kuku ve müktesebatuun aynbnaz parçalan olduğunu aıunısamalan gerekir. AKPtanımah Dolayısıyla, geri dönülemez birnoktada bu- lunan AKP'nin, bu hukuksal gerçeği kabul edip sindirmesi ve bunu açık yüreklilıkle seçmenlerine açıkJaması, "itiraT' etmesi, en uygun ve en gerçekçi çözumdür. Bu, kuşku- suz iyimser bir beklentidir. Önemli olan ve yapıünası gereken, Türkiye'nin yürürlükte- ki hukuku ve onayladığımız insan haklan sözleşmeleri karşısında, oyunun rengini tür- ban konusundaki siyasal vaatlere göre belir- leyen seçmenlere, bu konuda artık Büyük Daire'nin karannın tersine bir düzenleme yapılması olanağının bulunmadığuıı, yapı- lırsa da bunun karara aykın olacağını anlat- maktır. Hükümet ve TBMM, böyle bir giri- şimde bulunsa ve hatta sözleşmeye ve mah- keme karanna aykın bir yasal ya da yönet- sel düzenlemeyapsa bile, bunun yargıdan dön- mesi kaçınılmazdır. Çünkü ulusal yargı yer- leri, öncelikle ulusal hukuku değil uluslara- rası hukuku "doğrudan" ve "kendifiğmden" uygulamak zorundadır. Yargı yerlerimizin bu yükumlülüğünü yerine getirmemiş olma- sı varsayuııında, uyuşmazlığın çözüleceği son durak, yine Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'dir. Mahkemenin, 29 Hazıran 2004 ve 10 Ka- sım2005 tarihli kararlan dışında birkarar ver- mesi, içtihadını değiştirmesi beklenebilirmi? Türkiye'nin özel bağlamının değiştiği göz önüne alınarak bu soruya olumlu yanrt ve- rilse bile, ancak iç hukuk yollannın tüketil- mesinden sonra AlHM'ye gidileceğine gö- re, böyle bir sonuca on yıldan önce ulaşıl- ması söz konusu değildir. Evet, ulusal ve uluslararası düzenleme ve kararlardan oluşan yürürlükteki hukukumuz çerçevesinde, türban konusu kapanmıştır. Bu hukuksal gerçeği kabul etmek, dürüst biçimde seçmenlere anlatmak gerekir. Seç- menlerin de bu konuda siyasal vaatlere de- ğil, bu hukuksal gerçeği anlatanlara kulak \ermesi gerekir ÎNEGÖL 2. tCRA MÜDÜRLLĞÜ'NDEN TAŞINMAZEV AÇIK ARTITRMA İLAıM Dosya No: 2005 380 Taf. Sanlmasma karar verilen ta^ınmazın cinsi. niteliği. kı>- meri, adedi. önemli özellikleri: Bursa ılı. Inegö/ ılçesi. Süle\- manive Mah. Honta Köprûsü Sokagı'nda kâın. 94-96 pafta. 555 ada, 213 parsel sayılı 3513.83 m2 yüzölçümjü arsa nılelJclı la- şınmaz. Taşınmazın imar durumu: Satışa konu taşınmaz belediye sınırlan ıçinde \e imar planı dahilinde olup aynca organize sa- nayı bölgesınde tmarlı bir arsa durumundadır. Taşınmazın evsafı: Taşınmazın tapu kavdında vasfi her ne kadar arsa ıse de halen zeminde tek katlı bır fabnka binası iie iki katlı ıdan bina bulunduğu ve kaplama fabrikası olarak kulla- nılmaktadır. Taşınmazın kıymeti: Bılirkişilerce taşınmazın arsa olarak değenne: 175 691.50 ^TL 1175.691.500.000 T U üzennde bu- lunan yapılann ınşaat degerine ise: 261.600.00 YTL 1261.600.000.000 711 takdır edilmiş olup, satışa konu taşınma- zm tamamının degeri: 175.691,50 \TL + 261.600,00 YTL = 43".29!,50 YTL'dir (437.291.500.000 TL). (Teferruattaki müştemılatı) Satış şartlan: 1 - Taşınmazın satışı 07.02.2006 tanhinde saat 14.00-14.15'e kadar Inegöl 2. kra Müdüriüğü'nde açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu affiırmada tahmın edilen kıymetin o o60'ını ve rüçhanlı alacakJılar \arsa alacaklan toplamını \e sa- tış gıderlerinı geçmek sartı ile ıhale olunur. Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranm taahhüdü baki kaJmak şartıyla 17.02.2006 tanhinde aynı yer ve saane ikmcı arttırmaya çıkan- lacaktır. Bu arttırmada da riiçhanlı alacaklann alacağım ve satış masraflannı. takdır edilen kıyınetınuı "MO'ını geçmek şartı ile en çok arttırana ihalesi yapılacaktır. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklenn. tahmin edılen ktymetin o ö20'sı mspetinde pey akçesı \eya bu miktar kadar banka temı- nat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledır. Alıcı ıstediğinde 10 günü geçmemek üzere mehıl \erilebılir. Taşın- mazı satm alanJar. ıhaleve alacağuia mahsuben ıştirak etmemiş olmak kavdıyla. ıhalenin feshi talep edilmiş olsa bile. satış be- delıni derhal ve.va \erilen sûre ıçinde nakden ödemek zorunda- dırlar. Ihaie damga pulu. KDV. tapu alım harcı ve masraflan alıcıva aittir. Tellaliye. tapu satım harcı ve bınkmiş \ergiler sa- nş bedelınden ödenir. 3- Ipotek sahibı alacaklılarla diğer ilgilılenn (•) bu gayn- menkul üzenndekı haklanru özellikle faiz ve gıderlere daır olan iddialannı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmelen lazımdır. Aksı tajcdırde haJdan tapu sıcılı ile sabıt olmadıkça pavlasmadan hariç birakıîacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya \enlen mühlet ıçinde ödenmezse lcra \ e Iflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğınce ihaie feshedi- lir. tki ihale arasmdaki farktan ve O ol0 faizden aiıcı ve kefiilen mesul tutulacak \e hiçbir hükıne hacet kalmadan kendiferinden tahsıl edilecektır. 5- Sartname ilan tarihinden ıtıbaren herkesin görebılmesi için dairede açık olup gıden \enldiğı takdırde isteyen alıcıva bir ömeği gönderilebilir. 6- Satışa ıştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mûndereca- tuu kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi aünak isteyenlerin 2005 380 Talimat sayılı dosya numarasıvla müdürlüğümüze basvurmalan ilan olunur. (*) llgilıler tabuine irtifak hakkı sa- hipleri de dahildir. Basın: 57873 VEFAT Mertıum Tümgeneral Nazmi Yönder'in eşi, mertıum Alb. Ahmet Hilmi Tan, Alb. Mahmut Şevket Deringör, Necmettin Deringör ve Hatice Deringör'ün kızkardeşleri; Güngör, Güler, Gülev, Üner ve Ünsal Deringör'ün halalan; Özay Oral, Alp Derilgen, Nihal Önaf, Safa Önal ve Sezen Cumhur Önal'ın yengeleri; Tunca Yönder'in annesi, A. Meltem Yönder'in kayınvalidesi, Erenus Nadir Yönder'in babaannesi, Cumhuriyet Dönemi Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu kuruculanndan, eğ/timci, öğretmen ÖRUKİYE YÖNDER 08.12.2005 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 10 Aralık 2005 Cumartesi (bugün) Levent Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Edirnekapı Kozlu Arle Mezariığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ Nufüs cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HANİFE TURAN Güneşi avuçlayan yüreğinfe ısrttığın hayatlarımız Tam bîr yıldır zemheri Ve biliyoruz ki Dönmeyeceksin geri Söyle, kim tutuşturacak şimdi Buz tutan yüreklerimizi?.. Ailesi Adına Çocukları: BARIŞ-ŞENAYZENGİN ŞBMER ZBMGİfM COB.12.2OO4> PENCERE Yaşanan Olayın Püf Noktası... Sayın Aydın Doğan, Berin Hanım'ın aramızdaki özel adını unutma- dığınızı sanıyorum: Yadigâr Hanım!.. Rahmetli Nadir Nadi'den bize yadigâr kalmıştı Berin Hanım, Cumhuriyet'in imtiyaz sahibiydi, o gün- lerde (199O'lı yıllar) size çok sevimli bir edayla ha- va atardı: - Basında duayen benim... Berin Hanım'ı yitirdikten sonra medyadaki pat- ron/ar arasında duayen (en kıdemli) siz oldunuz. Ama, ya/nız duayen olmadınız, medyan/n yakia- şık yansı sizin egemenliğiniz altındad/r... Ya Cumhuriyet nedir?.. 1)Fikirgazetesi!.. 2) Ça/ışanlann gazetesi!.. Cumhuriyet sermaye gazetesi değildir... Bizde patron yok!.. Peki, nasıl oluyor da medyanın yaklaşık yansına sahip bir 'Grup', çaJışanların fikir gazetesine savaş açryor?.. Hem de kimin eşliğinde?.. Said-i Nursi-Fethullah Gülen'in gazetesi Za- man'la biriikte... • Bugün medyada Turgay Ciner'in Sabah grubu var.. Mehmet Karamehmet'in Akşam grubu var.. Bu iki büyük grup, Dogan grubu ile Said-i Nur- si-Fethullah'ın gazetesi Zaman'ın Cumhuriyet'e ortak saldın ve sövgü harekâtının dışında kalmış- lardır... Ne Turgay Ciner'in güçlü ve çaplı Sabah grubun- da Cumhuriyet'e ve bana bir düşmanlık kampan- yası açıldı... Ne de Karamehmet'in Akşam grubunda... Peki, Doğan grubundaki bu ilginç "felsefe" ya da strateji nereden kaynaklanıyor?.. • Cumhuriyet bir tek gazete.. Doğan Medya bir kocaman grup.. Bir grup içindekj gazeteler arasında da bir ölçü- de rekabet geçeriidir, birbirierini atlatmaya çalışır- lar, aynı grupta olsalarda bir yanş söz konusudur... Ancak geçen cumartesi ve pazar yanş ya da re- kabetı' biryana bırakmışlar, Cumhuriyet'e saldın ko- nusunda birleşmişler... Sözleşmişler.. Yöntemaynı.. Cumhuriyet'e saldın birinci sayfadan başlaölı- yor.. Gazetenin pazar ekinde sayfa sayfa sürdürülü- yor.. Doğan Yayınlan'nda çıkan bir kitap ortak kaynak o/arak gösteriliyor... Böyle bir olay şimdiye dek Türkiye bas<n tarihin- de yok... Dünyada bir eşi olduğunu da hiç sanmıyorum... • Demek ki Doğan grubundaki gazeteler arasın- da bir ortak "irade" ve tutum ağır basmış, koordi- nasyon sağlanmış, Cumhuriyet'e sövgü ve saldın niteliğindeki malum kitap bu yolda kullanılmış... Said-i Nursi-Fethullah Gülen'in gazetesi Zaman da işin içinde... Şimdi bu kitap dinci, Islamcı, şeriatçı kesimde, Fethullahçı çevrelerde kaynak olarak kullanılıyor ve kullanılacak, televizyonlarda propaganda aracı sa- yılacak, iktidardaki takıyyeci parti bu işten çok memnun kalacak... • Bir patron çeşitli gazetelerindeki, radyolannda- ki, teievizyonlarındaki üst yöneticilerini bizzat se- çer, yönetimi de onlara emanet eder... Ya sonra ne olur?.. Bir avuç geçmişi belli kişi, Doğan Medya Gru- bu'nun muazzam sermaye gücünü kendi tutarak- lanna göre mi kullanıriar?.. Olayın püf noktası bu sorunun yanıtında ortaya çıkıyor... Aydın Doğan bana yazdığı mektubunda diyor ki: "- Hafta sonu gazetelerde (gazetelerimde) çıkan yaymlardan haberimin olup olmadığı sorunuza gelince... Hayıryoktu." Aydın Bey!.. "Haberiniz" olsun!.. Cumhuriyet bu saldın ve sövgü harekâtına kar- şı savaşımını verecek ve bu hengâmeden daha güçlü çıkacak... Ama bugün Türkiye var olmak ya da yok olmak savaşımının ta göbeğindedir!.. Laik Cumhuriyeti- miz ve üniter devietimiz tehdit altındadır... Türkiye elle tutulur bu tehlike karşısındayken ba- şında bulunduğunuz Doğan Grubu'nun Cumhuri- yet'e neden bu kadardüşman ve "Said-i Nursi-Fet- hullah Gülen Grubu"na neden bu kadar yakın ol- duğunu düşünmek zorundasınız!.. Sevgi ve saygılanmla!.. SAHAJA YOGA MEDİTASYON •IÇİNIZDEKIGUCU SAHAJA YOGA İLE KEŞFEDİN" 1) SEMİRAMİS D^VET SAtO«U - saat 18:00 Rumeli Cad. No: 142/4 OSMANBEY-ŞİŞÜ (Metro Çıkışı) 2) ÖZEL IRMAK 0KULUBIKOMFERANS SALONU - taat 18:00 Cemil Topuzlu Cad. No: 112CAD0EB0STAN (Bûyûk Klûp Yanı) 3) MUTLU DAVET SALOMU - $aat 16.00 Selmaıpek Cad. No: 37 Kat 3 Bayraktar Pasajı (Migros Hizası) ÜSKÜDAR 4) RAKIHKÖY İŞADAMLARI DERMEĞİ - saat 18:00 İncıriı Cad. Veşılada Sk No. 4 BAKIRKÖY 5) HALOUN AUGAŞ SPOR KOMPLEKSİ KONFERANSSALONU-saat 18:00 Alemdaö Cad. Son Oura* ÛMRANIYE (Türk Telekom Yanı) Yrd. Doç. Dr Andrei Ratiu, Sevgl Tılki, Dr. Dorosinski, Turgut Erkutlu, EOru Kuzucu, Saffet Çiçekdağı, Selim Ergen 10 ARALIK CUMARTESİ / ÜCRETSİZ «www.satıajayogaturkey.ocıı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle