18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Fransa'da cumhurbaşkanlığının güçlü adaylanndan Sarkozy, Türkiye karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor Hem tutucuhem reformcu lider aman reronn- r _. . rranı tavırser- ^_ . I» Adı Avrupa Anayasası'nın Fransa'da reddedilmesinden sonra sık sık duyulma- ya başlanan NicolasSarkozy, son dönem- deki Türkiye karşıtı açıklamalanyla yine gündeme geldi. fürkiye'nin AB ile mü- zakere sürecine başlayacağı önümüzde- ki dönemde, Fransa'da cumhurbaşkanlı- ğı koltuğuna oturması sözkonusu olan Sar- kozy, bu açıdan Türkiye'yi de yakından ilgilendiren birisim. Zaman zamanreform- cu, zaman zamantutucu bir tavır ser- gileyen Sarkozy, laiklik ko- nusunda da tanşmalı açık- lamalara imza attı. Sovyet ordulannın gelmesinden sonra ülkesinden aynlan Macar asıllı soylu bir aile- nin 3 çocuğundan biri olan "NkoJasSarkozydeNagyBosca", 1955te Paris'te doğdu. Birçok Fransız politika- cırun aksıne Ulusal Idare Okulu'na git- meyen Sarkozy, bunun yerine hukuk eği- timi aldı. Tembel bir öğrencilik hayatının ardından 1981 'de avukathk diplomasını aldı ve siyaset bilimi alanında eğitimine devam etti. Ancak Sarkozy siyaseti ter- cih etti. 1975 yılında siyaset arenasına çı- kan Sarkozy, şimdi rakıp olduğu Jacqu- esChirac taraftndan kollaruyordu. Sarkozy, 1980'de Chırac'ın cumhurbaşkanhğı aday- jiğını destekleyen gençler komitesinin başkanlığına getirildi. Fakat seçimleri FrançoisMitteiTand'ın kazanmasıyla Sar- kozy ilk yenilgisini yaşadı. 1983'te Ne- uilry-Sur-Seine belediye başkanı olan Sar- kozy, o zamanın en genç belediye başka- nı unvanını aldı. Sarkozy, siyaset basamaklannı hızla çıkarken yanında hep Chirac vardı. An- cak Sarkozy'denChirac'a ilk darbe 1995'te geldi. Politikacı, cumhurbaşkanhğı se- çimlerinde bu sefer sağın bir diğer adayı Eduard Balladur'u destekledi. Seçimler ise Cbirac'ın zaferiyle sonuçlandı. Chlrac-SarKozv lllsklsi Chirac bunun üzerine eskiden kanatla- n altına almış olduğu Sarkozy ile birkaç yıl konuşmadı. Yoluna devam eden ve es- ki günlerden ders alanpolitikacı, 2002 yı- lındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Chirac"ı tekrardestekleyerek güven taze- ledi ve Jean Pierre Raffarin hükümetin- de içişlen bakanlığına getirildi. Ardın- dan, Sarkozy'nin hızlı yükselişıni önle- mek isteyen Chirac tarafindan acil çö- rümlerbekleyen ekonomik sorunlann içi- ne atılarak maliye, ekonomi ve sanayi ba- kanlığına getirildi. Sarkozy, amacını nihayet 2004 yılında Chirac'm dapartisi olan Halk Hareketi Bir- liği'nin (UMP) genel başkanlığına aday- lığını koyarak belli etti. Bu, ileride cum- hurbaşkanlığına oynayacağının açık bir göstergesiydi. Büyük destek alan Sar- kozy, delegelerin yüzde 85'inin oyuyla SEGOLONE ROYAL'ÎN CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLMASINA ERKEKLER SERT TEPKİ GÖSTERDl Fransa'dakadın olmakzor işSosyalist Parti milletvekili ve parti genel başkanı François HoDande'ın hayat arkadaşı Segolene Royal'in 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabileceğini açıklaması Fransa'da tartışma yarattı. Paris-Match dergisinde yayımlanan açıklamaya yönelik hoşnutsuzluğun sebebi, Royal'in bir kadın olmasıydı. Royal'in cumhurbaşkanlığına karşı oluşan tepkilerin büyük bölümünün kendi partisinden gehnesi, parlamentodaki kadm milletvekili oranı sıralamasında dünyada 74. sırada yer alan Fransa'da siyasetin kadın düşmanı eğilimini açıkça ortaya koydu. 52 yaşında, 4 çocuk annesi Segolene Royal, Poitou-Charentes bölge valiliğini yürüten ve daha önce birçok bakanlık görevi yapmış başanh bir politikacı. Samimi ve güçlü bir konuşmacı olarak biliniyor. Sosyal konulara eğilmesi ve aile değerleri hakkındaki düşünceleriyle takdir topluyor. Fransızlann kalbini kazanabilmesinin diğer sebepleri ise karizması ve "anne" imajuıı öne çıkarması. 2005 yılırun Ağustos aymda yapılan bir ankete göre Fransızlann yüzde 52'sinin, sol görüşlü yurttaşlann yüzde 68'inin desteğine sahip obnasma ve çeşitli anketlerde Fransa'daki en popüler sosyalist politikacı olarak gösterilmesine rağmen Royal'in cumhurbaşkanlığına adayhğı tepki topladı. 2007 seçimlerine aday obnası muhtemel eski Eğitim ve Kültür Bakanı Jack Lang, "Cumhurbaşkanhğı seçimi güzeDik yanşması olmamabdır 7 ' açıklamasını yaptı. Sosyalist Parti üyesi eski başbakan Laurent Fabius ise Royal'in hayat arkadaşı François Hollande'ın da aday olma ihtimaline alaycı bir şekilde gönderme yaparak "Belki de dönüşümlü cumhurbaşkanhğmı benimsemelryiz. Fakat bu durumda çocuklara kim bakacak?" ifadesını kullandı. Bu eleştiriler karşısında Royal, "Bir kadının cumhurbaşkanı adayı olabilmesi bifc büyük bir getişme ve Fransız toplumundaJd gerçek bir değjşimin göstergesl Birkaç yıl önce bu düşünüJemezdT açıklaması yaparak, öncelıkli amacının solun kazanması olduğunu belirtti. Royal aynca, kendisine yönelik hakaret nitelığindeki eleştirilerin Sosyalist Parti'nin çoğunlugunu yansıtmadığmı belirtti. Fnınstz basuundan daieyen: MeSke YalçnSedaAtah başkan oldu. Durumu hazmedemeyen Chirac, Sarkozy'yi bakanhk ve UMPbaş- kanlığı arasında seçime zorladı, Sarkozy ise cumhurbaşkanlığı hedefi doğrultu- sunda UMP başkanlığını tercih etti. Fa- kat Fransa'da AB anayasasının reddiyle çıkan krizde Chirac, iİci yıl önce koltuk- lar arasında seçime zorladığı Sarkozy'yi, yeni hükümette içişleri bakanlığına ve başbakan yardımcılığına getirdi. Kuşku- suz, Chirac kabine dışında kontrol altın- da tutamadığı Sarkozy'yi daha iyi denet- leyebilmek için kabine içine almayı yeğ- ledi. Sarkozy ise durumu kendi lehine çe- virmeyi ve popülaritesini iyice arttırma- yı bildi. İhanete uflradı Sarkozy hem siyasetçi kimliğiyle hem de özel hayanyla Fransız kamuoyunu meş- gul ediyor. Politikacı, 1982'de evlendiği ilk eşinden 1986'da tanıştığı CeciHa uğ- runa aynlmıştı. Tanıştıklannda ikisi de evli ve iki çocukluydu. Aşklannı uzun süre saklayan çift, eski eşlerinden boşa- nıp hayatlannı birleştirdi. Ancak daha sonra kendisi de bir ihanetle karşı karşı- ya kaldı. Halka yakın ve popülerbir söylem kul- lanan Sarkozy, kendini Fransa Müslü- manlannın avukatı olarak gösteriyor an- cak temkinh olmayı da elden bırakmıyor. Sarkozy, Ingiltere'deki bombalı saldın- lardan sonra imamlann militan toplama- lannı önlemek için camilerin gözetlenme- sini önermiş, halklan birbirine düşüren aşı- n dincilerin sınır dışı edileceğini açıkla- mıştı. Sarkozy, iç politikada gelenekçı Fransızlara ekonomik ve sosyal sistem- de köklü reformlar öneriyor. Politikacının özellikle laiklik konusunda önemli çıkış- lan var. Bu konuda son derece hassas olan Fransa, Sarkozy'nin görüşlerine temkin- li yaklaşıyor. 1905 Laiklik Yasası'nı tar- tışmaya açan Sarkozy, mevcut yasanın günümüz Fransa'sının ihtiyaçlannı karşı- layamadığını belirtiyor. 1905 Laiklik Ya- sası, devletin ibadet yerlerine yardım yap- masını kesinlikle yasaklıyor. Oysa cami- lere devlet bütçesinden kaynak aynlma- sı gerektiğini düşünenpolitıkacı, aksi tak- • AB kendi kurumlannı yenileyerek siyasi krizini aşana dek genişleme sürecinin askıya alınması gerektiğini düşünen Sarkozy, özellikle Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Türkiye'ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesi gerektiğini düşünen Sarkozy "Türkiye Avrupa'da olsa bilirdik" diye konuşuyor. dirde Müslümanlann bodrum katlannda ibadet edeceğine, bunun dagizli örgütle- reuygun bir ortamyaratacağına dikkatçe- kiyor. Laikliğı bir yasaklama değil fakat bir hak olarak tanımlayan Sarkozy düşünce- lerini şöyle açıklıyor: "Insan kendini hi- çe göre tanımlayamaz. Nereden geldiği ve nereye gittiği sorusuna kayıtsız kalamaz. Cumhuriyet ideaü bütün sorulara cevap \tremez.Cumhurrv^tarjutunuzunrjaşiD- dakiçocuklannızanedenöldüğünüzüaçık- layamaz.Cumhuriyetbu dünyadadahaiyi bir hayatiçinümittir,din isedahaötesi içm." TürKIye ye hayır' Sarkozy, Müslüman gençlerin Fransız toplumuna uyum sağlayabilmesi için "olumlu aynmcıhk" politikasını da des- tekliyor, ancak mevcut Fransız kanunla- rının bu konuda yeterli olduğunu söyle- yen Chirac, bu görüşü kabul etmiyor. Avrupa Birliği içinde de reform yapıl- ması gerektiğini düşünen Sarkozy, şim- diye kadarbirliğin çekici gücü olan Fran- sa ve Almanya'nın artık yetersiz kaldığı, tngiltere, tspanya, Italya ve Polonya'nın dabirliğin başını çeken ülkeler arasına ka- tılması gerektiği görüşünde. 2004 Kası- mı'ndan beri Halk Hareketi Birliği (UMP) başkanlığını yürüten Sarkozy, 2005 yılı- na girerken yaptığı basın açıklamasında, en önemli hedefinin Avrupa Birliği (AB) anayasasının kabulünü sağlamak oldu- ğunu vurgulamışrı. "AB anayasasmaevet, Türkiye'ye hayır" kampanyası yürüten lider, tam anlamıyla bütünleşmiş bir Av- rupa'ya Türkiye'nin giremeyeceğini sa- vunuyor. AB kendi kurumlannı yenile- yerek siyasi krizini aşana dek genişleme sürecinin askıya alınması gerektiğini dü- şünen Sarkozy, bu çerçevede müzakere- lere çoktan başlamış olan Romanya ve Bulgaristan'ın değil fakat özellikle Tür- kiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Sarkozy, TonyBlair'e olanhayranhğınakarşın Ang- losakson vızyonundan aynhyor ve tngi- lizlerin aksıne, Türkiye'ye tam üyelik ye- rine imtiyazlı ortaklık verilmesi gerekti- ğini düşünüyor. Sarkozy'nin "Türkiye Avrupa'da oba büirdik" sözlerini, Avrupa'da sınır kav- ramından anndınlmış siyasi bir oluşum yaratıhnası gerektiğini savunarak eleşti- ren Siyasi Yenileme VakfVna UMP'nin sağladığı 500 bin Avro'luk katkı kesildi. Sarkozy, siyaset arenasında hırslı ve eli- ne geçen her firsatı kendi lehine çevirme- yi bilen bir lider. Ancak popüler söylemi, kimi zaman tutucu kimi zaman ise re- formcu demeçleri akılları bulandınyor. Sarkozy taraftan olsun ya da ohnasın, kimsenin göz ardı etmemesi gereken bir nokta var: Sarkozy zirveye oynuyor. Daieyen: YavuzAkçakaya-Sevcan Kara foroii 'rn V "r+ r\rv1îfiVoci Özbekistan'ın ABD üssünü kapatması Pentagon'un planlannı bozabilir ABDUenvetoyedi Ruşatıııa çemberinde gedik GEORGES MALBRUNOT Irak savaşı sonrasmda Israil'le Irak Kürtleri arasında yeniden gelişen gizli güvenlik işbirliği ABD'nin baskısı sonucu geçen aylarda aniden sona erdi. Bir Ortadoğu güvenlik uzmanrna göre, Kürt lider Cdal Talabani'nin Irak Cumhuriyeti'nin başkanı ohnasından sonra iki devlet arasında "çıkar çaûşmast" çıktı. Uzman "Sünnilerin ve Şiflerin deştirilerine manız kahiıak isteme>en Irak Devlet Başkanı Talabani, Irakhlann çoğu tarafindan kınanan bu ilişkinin daha fazla devam etmesine izin veremezdL Irakh Kürtierin ikili oyunu artik sona erdi" diyor. Bu işbirliğinin bitmesinden itibaren birçok Israilli ajan, hak'ın kuzeyinden aynldı. Bölgede yalnızca 100 kadan kaldı. Bir de Ürdünlü ve Kürt aracılarla iş yapan bazı Israilli işadamlan. Ancak bu çatışma bile Bağdat'taki rejime karşı 32 yıldır işbirliği yapan MOSSAD ve Kürt yetkililer arasındaki ortaklığı sıkılaştırdı. tsrail için söz konusu olan, Iraklı Kürtierin federalizm taleplerine yardım etmek ve Iran'ın Irak'taki nüfuzunu sınırlamaktı. ABD'deki Washington Yakın Doğu Politikalan Enstitüsü, Araştırma Merkezi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Patrick Clawson, Le Figaro'ya yaptığı açıklamada, "Binlerce sözde Iranlı hacuun Irak'a girnıesinden endişe eden İsrailliler Amerika'yı Irak-Iran smınnuı kapanması gerektiğine ikna etme>e çahştı, ancak çabalarumz sonuç vermedi" diyor. Irak'taki Şii müttefiklen düşünen ABD, çağnlan yanıtsız bıraktı. Erbil ve Süleymaniye'de işadamı kılığındaki israilliler, Kürt peşmergeleri eğitmeye başladı. Fransız askeri istihbaratına göre 2004 yılırun başlannda MOSSAD ya da îsrail askeri istihbaratından 1200 ajan Kürdistan'da faaliyet gösteriyordu. Görevleri ise Irak'ın güneyindeki, büyük ölçüde Tahran tarafindan yönlendirilen ve çoğu Mukteda El Sadr'a bağh Şii milislere karşı Kürt komandolann kendi ayaklan üzerinde durmalannı sağlamaktı. Kürt liderler bu iyiliğe, olumlu açıklamalarla karşılık verdiler. Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani. 6 Haziran'da "birçok Arap ülkesinin de iüşkisinin bulunduğu Îsrail devletiyte kurulacakbir ilişkinin suç olmadığını" belutmişti. Kürdistan dağlan her zaman casus yuvası olmuştur. Avrupa'dan eski bir istihbarat şefi "1991'den beri özerk olan bölgede birçok halkuı varuğı tsrail'e başka örgütier içine sızma olanağı sağladı" diyor. Bugün, Iraklı Kürtierin yeni Irak ordusuna sızma önceliği de tsrail'in çıkarlanyla bağdaşıyor. îsrail, Iraklı Kürtlerle ittifak yaparak Ortadoğu'daki iki büyük düşmanı olan Iran ve Suriye üzerindeki denetimlerini güçlendirmek istiyor. Ancak Israil'in bu yaklaşımı, ABD'yi kızdırdığı için sona erdi. Akademisyen kılığında Erbil'e gönderilen bir Israilli ise "Kürtlerle olan Uişkimizin sona ermesi için ABD'den yoğun baskı geldi Amerikahlar aruk Israil'in planlannı desteklemiyor" diyor. isFtgaro, 28EyiiU2005 tslamKeıimovileABD'nmarasıbozukdururnda. Artık kesin: ABD ordusu, Özbekis- tan'daki askeri üssünü yıl sonuna ka- dar boşaltacak. Karşı Hanabad'dan özellikle Kuzey Afganistan'dakı Ame- rikan işgal birliklerine ikmal hizmet- leri veriliyordu. Ama tabii konu, sade- ce Hindukuş Dağlan değildir. Bu zorunlu çekilmeyle, Penta- gon'un 11 Eylül'den sonra Rusya Fede- rasyonu'nun güney kanadına yerleştir- diği kuşatma çemberinde bir gedik açıl- mış oluyor. Dahası var: Iş, 2003 Ara- lık ayı ertesinde, Gürcistan, Ukray- na ve Kırgızistan'daart arda gül, porta- kal ve limon devrimleri gibi etkili isim- lerle kamuoyuna satılan ayaklanmalar noktasına geldikten sonra, böyle çü- rük meyvelerin ihracatı şımdilik dur- duruhnuş oldu. tslam Kerünovile Was- hıngton'daki iş arkadaşı arasrndaki iliş- kilerin kopmasıyla, solun da içine ka- dar girmiş tartışmalı bir sorun hakkın- da karara vanhnış oldu: Taşkent'teki rejim, acaba. mayıs ayının ortalannda Islami bir ayaklan- manrn kanlı bir biçimde bastırümasıy- la "TerorizmleMücadele" başlığı al- tmda ABD'nin hegemonya siyaseti- nin gönüllü bir müttefiki olduğunu mu, yoksa tam tersine, bu politikarun kararh bir karşıtı olduğunu mu kanıt- ladı? Bunlardan birinci durum doğru ol- saydı, şu andaki bozuşma düşünüle- mez olurdu Gelişmelerin bir özetini verelim: 5 Mayıs'ta Taşkent hüküme- ti GUUAM Paktı'ndançekildi. Bupakt- ta Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldavya gibi Amerikan kuklalanrun yönetimindeki devletler bir araya gel- mişti. Aradan sadece 7 gün geçti ve diz- ginlerinden boşanmış bir güruh Andi- can'daki kışlalara, hükümet binalanna ve bir cezaevine saldırdı. Ancak güvenhk güçleri, mart ayı so- nunda Krrgızistan'da olanlardan fark- lı bir biçimde, isyancılara kahlmadığın- dan, ayaklanma da başansız kaldı. Bu- nun hemen ardından daNATO, AB ve bunlara yanaşmış NGO'lar (sivil top- lum örgütleri) insan haklan diye ağla- yıp sızlamaya başladı. Durumun içyüzünü görmek, aslmda sol için de zordu. Çünkü Özbek isyan- cılar kitlesi, Kiev'deki gibi Amerikan bayrağı altında değil, Peygamberin ye- şil bayrağı altında gösteriler yapıyor- lardı. Oysa yerli mollalarla Batıh sö- mürgeciler arasuıda daha Bosna'daki iç savaşta bile müthiş başanh bir ittifak gerçekleştirilmişti. Yani Neocons'un (neoliberal muhafazakârlann) reklam- lan kimsenin gözünü kamaştırmasın: Küresel emperyalistler ve küresel şe- riat sa\aşçılan, birbirine taban tabana zıt kutuplar değil, sadece rakiptirler. Ortak düşmanlan ise ulusal egemen- liktrr. Bu "BüyükOyun"daki slogan da şudur: "Bunlar", tepişerek anlaşırlar. Junge V/elt, 29Eylül2005 Çeviren: Osman Çutsay Kıbns konusu Avrupa'nın önünde YORGOS KONTOYORGOS Türkiye'nin Kıbns'ı tanrmamasma ilişkin deklarasyonu, bazılan tarafindan "kununsal paradoks" olarak nitelendirildiği gibi, genel bir problemin de zirvesini oluşturuyor. Maastricht Anlaşması'yla, AB devletlerarası bir varlıktan bağrmsız bir siyasi sisteme dönüştü. Bu anlamda üye devletler, sadece uluslararası hukukun bir unsuru olmaktan çıktılar. Avrupa siyasi sisteminin kurumsal unsuruna dönüştüler. Dolayısıyla, bir üye-devletin kurumsal düzenıne duyulacak kuşku, Avrupa siyasi oluşumuna kuşkuylabakıhnasıyla aym anlama gelir. Bu durumda, Türkiye'nin Kıbns deklarasyonu doğrudan Avrupa ortak devletlerini ilgilendirir. Kısaca Kıbns devletinin tanınmaması, AB'nin tanınmaması olarak tercüme edilir. Annan Planı'nda tekrarlanan şartlar, Kıbns devletine manda düzeni hazırlandığmın kanıtıdır. Bu düzene göre garantör ülkeler, Kıbns topraklannda ilelebet askeri güçler bulunduracaklar ve smu^ız askeri ve siyasi müdahale hakkına sahip olacaklar. AB, Kıbns devletinin tamnmasmı müzakerelerin başlaması için önşart olarak koşmak zorunluluğunda idi. Cünkü Türkiye'nin müzakerelerde bulunmak üzere geldiği Avrupa'daki siyasi sistem tüm üyeleri - ilgilendiriyor. Tanınmanm Türkiye için önşart olarak koşulması, Kıbns konusunun çözümünün içeriğini ve temelini başka bir açıya, dolayısıyla başka bir mecraya taşıyacaktır. Bu bakış açısı ve mecraya ise Yunanistan şimdilik çok uzak gibi görünüyor. Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakereleri ile bütün problemlerin Yunanistan lehine çözüleceği izlenimi yaratılıyor. Ancak, Türkiye müzakerelerde, ilgili bölümlerde ilerlediği sürece, Yunanistan 'ın elindeki kozlann gideceği, durumunun zayıflayacağı ve dolayısıyla Türkiye'nin tatmin olduğu her konunun Yunanistan için kayıp olacağı hesaba katılmıyor. Eleftrotipia gazetesi, Çeviren: Murat Ilem
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle