Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
Fransa'da cumhurbaşkanlığının güçlü adaylanndan Sarkozy, Türkiye karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor
Hem tutucuhem reformcu lider
aman reronn- r
_.
. rranı
tavırser- ^_ .
I»
Adı Avrupa Anayasası'nın Fransa'da
reddedilmesinden sonra sık sık duyulma-
ya başlanan NicolasSarkozy, son dönem-
deki Türkiye karşıtı açıklamalanyla yine
gündeme geldi. fürkiye'nin AB ile mü-
zakere sürecine başlayacağı önümüzde-
ki dönemde, Fransa'da cumhurbaşkanlı-
ğı koltuğuna oturması sözkonusu olan Sar-
kozy, bu açıdan Türkiye'yi de yakından
ilgilendiren birisim. Zaman zamanreform-
cu, zaman zamantutucu bir tavır ser-
gileyen Sarkozy, laiklik ko-
nusunda da tanşmalı açık-
lamalara imza attı. Sovyet
ordulannın gelmesinden
sonra ülkesinden aynlan
Macar asıllı soylu bir aile-
nin 3 çocuğundan biri olan
"NkoJasSarkozydeNagyBosca", 1955te
Paris'te doğdu. Birçok Fransız politika-
cırun aksıne Ulusal Idare Okulu'na git-
meyen Sarkozy, bunun yerine hukuk eği-
timi aldı. Tembel bir öğrencilik hayatının
ardından 1981 'de avukathk diplomasını
aldı ve siyaset bilimi alanında eğitimine
devam etti. Ancak Sarkozy siyaseti ter-
cih etti. 1975 yılında siyaset arenasına çı-
kan Sarkozy, şimdi rakıp olduğu Jacqu-
esChirac taraftndan kollaruyordu. Sarkozy,
1980'de Chırac'ın cumhurbaşkanhğı aday-
jiğını destekleyen gençler komitesinin
başkanlığına getirildi. Fakat seçimleri
FrançoisMitteiTand'ın kazanmasıyla Sar-
kozy ilk yenilgisini yaşadı. 1983'te Ne-
uilry-Sur-Seine belediye başkanı olan Sar-
kozy, o zamanın en genç belediye başka-
nı unvanını aldı.
Sarkozy, siyaset basamaklannı hızla
çıkarken yanında hep Chirac vardı. An-
cak Sarkozy'denChirac'a ilk darbe 1995'te
geldi. Politikacı, cumhurbaşkanhğı se-
çimlerinde bu sefer sağın bir diğer adayı
Eduard Balladur'u destekledi. Seçimler
ise Cbirac'ın zaferiyle sonuçlandı.
Chlrac-SarKozv lllsklsi
Chirac bunun üzerine eskiden kanatla-
n altına almış olduğu Sarkozy ile birkaç
yıl konuşmadı. Yoluna devam eden ve es-
ki günlerden ders alanpolitikacı, 2002 yı-
lındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
Chirac"ı tekrardestekleyerek güven taze-
ledi ve Jean Pierre Raffarin hükümetin-
de içişlen bakanlığına getirildi. Ardın-
dan, Sarkozy'nin hızlı yükselişıni önle-
mek isteyen Chirac tarafindan acil çö-
rümlerbekleyen ekonomik sorunlann içi-
ne atılarak maliye, ekonomi ve sanayi ba-
kanlığına getirildi.
Sarkozy, amacını nihayet 2004 yılında
Chirac'm dapartisi olan Halk Hareketi Bir-
liği'nin (UMP) genel başkanlığına aday-
lığını koyarak belli etti. Bu, ileride cum-
hurbaşkanlığına oynayacağının açık bir
göstergesiydi. Büyük destek alan Sar-
kozy, delegelerin yüzde 85'inin oyuyla
SEGOLONE ROYAL'ÎN CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLMASINA ERKEKLER SERT TEPKİ GÖSTERDl
Fransa'dakadın olmakzor işSosyalist Parti milletvekili ve parti genel başkanı
François HoDande'ın hayat arkadaşı Segolene
Royal'in 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
aday olabileceğini açıklaması Fransa'da
tartışma yarattı. Paris-Match dergisinde
yayımlanan açıklamaya yönelik
hoşnutsuzluğun sebebi, Royal'in bir kadın
olmasıydı. Royal'in cumhurbaşkanlığına
karşı oluşan tepkilerin büyük bölümünün
kendi partisinden gehnesi, parlamentodaki kadm
milletvekili oranı sıralamasında dünyada 74.
sırada yer alan Fransa'da siyasetin kadın düşmanı
eğilimini açıkça ortaya koydu. 52 yaşında, 4 çocuk
annesi Segolene Royal, Poitou-Charentes bölge
valiliğini yürüten ve daha önce birçok bakanlık
görevi yapmış başanh bir politikacı. Samimi ve
güçlü bir konuşmacı olarak biliniyor. Sosyal
konulara eğilmesi ve aile değerleri hakkındaki
düşünceleriyle takdir topluyor. Fransızlann kalbini
kazanabilmesinin diğer sebepleri ise karizması ve
"anne" imajuıı öne çıkarması. 2005 yılırun
Ağustos aymda yapılan bir ankete göre
Fransızlann yüzde 52'sinin, sol görüşlü
yurttaşlann yüzde 68'inin desteğine sahip
obnasma ve çeşitli anketlerde Fransa'daki en
popüler sosyalist politikacı olarak gösterilmesine
rağmen Royal'in cumhurbaşkanlığına adayhğı
tepki topladı. 2007 seçimlerine aday obnası
muhtemel eski Eğitim ve Kültür Bakanı Jack
Lang, "Cumhurbaşkanhğı seçimi güzeDik
yanşması olmamabdır
7
' açıklamasını yaptı.
Sosyalist Parti üyesi eski başbakan Laurent Fabius
ise Royal'in hayat arkadaşı François Hollande'ın
da aday olma ihtimaline alaycı bir şekilde
gönderme yaparak "Belki de dönüşümlü
cumhurbaşkanhğmı benimsemelryiz. Fakat bu
durumda çocuklara kim bakacak?" ifadesını
kullandı. Bu eleştiriler karşısında Royal, "Bir
kadının cumhurbaşkanı adayı olabilmesi bifc
büyük bir getişme ve Fransız toplumundaJd gerçek
bir değjşimin göstergesl Birkaç yıl önce bu
düşünüJemezdT açıklaması yaparak, öncelıkli
amacının solun kazanması olduğunu belirtti. Royal
aynca, kendisine yönelik hakaret nitelığindeki
eleştirilerin Sosyalist Parti'nin çoğunlugunu
yansıtmadığmı belirtti.
Fnınstz basuundan daieyen: MeSke YalçnSedaAtah
başkan oldu. Durumu hazmedemeyen
Chirac, Sarkozy'yi bakanhk ve UMPbaş-
kanlığı arasında seçime zorladı, Sarkozy
ise cumhurbaşkanlığı hedefi doğrultu-
sunda UMP başkanlığını tercih etti. Fa-
kat Fransa'da AB anayasasının reddiyle
çıkan krizde Chirac, iİci yıl önce koltuk-
lar arasında seçime zorladığı Sarkozy'yi,
yeni hükümette içişleri bakanlığına ve
başbakan yardımcılığına getirdi. Kuşku-
suz, Chirac kabine dışında kontrol altın-
da tutamadığı Sarkozy'yi daha iyi denet-
leyebilmek için kabine içine almayı yeğ-
ledi. Sarkozy ise durumu kendi lehine çe-
virmeyi ve popülaritesini iyice arttırma-
yı bildi.
İhanete uflradı
Sarkozy hem siyasetçi kimliğiyle hem
de özel hayanyla Fransız kamuoyunu meş-
gul ediyor. Politikacı, 1982'de evlendiği
ilk eşinden 1986'da tanıştığı CeciHa uğ-
runa aynlmıştı. Tanıştıklannda ikisi de
evli ve iki çocukluydu. Aşklannı uzun
süre saklayan çift, eski eşlerinden boşa-
nıp hayatlannı birleştirdi. Ancak daha
sonra kendisi de bir ihanetle karşı karşı-
ya kaldı.
Halka yakın ve popülerbir söylem kul-
lanan Sarkozy, kendini Fransa Müslü-
manlannın avukatı olarak gösteriyor an-
cak temkinh olmayı da elden bırakmıyor.
Sarkozy, Ingiltere'deki bombalı saldın-
lardan sonra imamlann militan toplama-
lannı önlemek için camilerin gözetlenme-
sini önermiş, halklan birbirine düşüren aşı-
n dincilerin sınır dışı edileceğini açıkla-
mıştı. Sarkozy, iç politikada gelenekçı
Fransızlara ekonomik ve sosyal sistem-
de köklü reformlar öneriyor. Politikacının
özellikle laiklik konusunda önemli çıkış-
lan var. Bu konuda son derece hassas olan
Fransa, Sarkozy'nin görüşlerine temkin-
li yaklaşıyor. 1905 Laiklik Yasası'nı tar-
tışmaya açan Sarkozy, mevcut yasanın
günümüz Fransa'sının ihtiyaçlannı karşı-
layamadığını belirtiyor. 1905 Laiklik Ya-
sası, devletin ibadet yerlerine yardım yap-
masını kesinlikle yasaklıyor. Oysa cami-
lere devlet bütçesinden kaynak aynlma-
sı gerektiğini düşünenpolitıkacı, aksi tak-
• AB kendi
kurumlannı
yenileyerek siyasi
krizini aşana dek
genişleme sürecinin
askıya alınması
gerektiğini düşünen
Sarkozy, özellikle
Türkiye'nin
üyeliğine karşı
çıkıyor. Türkiye'ye
tam üyelik yerine
imtiyazlı ortaklık
verilmesi gerektiğini
düşünen Sarkozy
"Türkiye Avrupa'da
olsa bilirdik" diye
konuşuyor.
dirde Müslümanlann bodrum katlannda
ibadet edeceğine, bunun dagizli örgütle-
reuygun bir ortamyaratacağına dikkatçe-
kiyor.
Laikliğı bir yasaklama değil fakat bir
hak olarak tanımlayan Sarkozy düşünce-
lerini şöyle açıklıyor: "Insan kendini hi-
çe göre tanımlayamaz. Nereden geldiği ve
nereye gittiği sorusuna kayıtsız kalamaz.
Cumhuriyet ideaü bütün sorulara cevap
\tremez.Cumhurrv^tarjutunuzunrjaşiD-
dakiçocuklannızanedenöldüğünüzüaçık-
layamaz.Cumhuriyetbu dünyadadahaiyi
bir hayatiçinümittir,din isedahaötesi içm."
TürKIye ye hayır'
Sarkozy, Müslüman gençlerin Fransız
toplumuna uyum sağlayabilmesi için
"olumlu aynmcıhk" politikasını da des-
tekliyor, ancak mevcut Fransız kanunla-
rının bu konuda yeterli olduğunu söyle-
yen Chirac, bu görüşü kabul etmiyor.
Avrupa Birliği içinde de reform yapıl-
ması gerektiğini düşünen Sarkozy, şim-
diye kadarbirliğin çekici gücü olan Fran-
sa ve Almanya'nın artık yetersiz kaldığı,
tngiltere, tspanya, Italya ve Polonya'nın
dabirliğin başını çeken ülkeler arasına ka-
tılması gerektiği görüşünde. 2004 Kası-
mı'ndan beri Halk Hareketi Birliği (UMP)
başkanlığını yürüten Sarkozy, 2005 yılı-
na girerken yaptığı basın açıklamasında,
en önemli hedefinin Avrupa Birliği (AB)
anayasasının kabulünü sağlamak oldu-
ğunu vurgulamışrı. "AB anayasasmaevet,
Türkiye'ye hayır" kampanyası yürüten
lider, tam anlamıyla bütünleşmiş bir Av-
rupa'ya Türkiye'nin giremeyeceğini sa-
vunuyor. AB kendi kurumlannı yenile-
yerek siyasi krizini aşana dek genişleme
sürecinin askıya alınması gerektiğini dü-
şünen Sarkozy, bu çerçevede müzakere-
lere çoktan başlamış olan Romanya ve
Bulgaristan'ın değil fakat özellikle Tür-
kiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Sarkozy,
TonyBlair'e olanhayranhğınakarşın Ang-
losakson vızyonundan aynhyor ve tngi-
lizlerin aksıne, Türkiye'ye tam üyelik ye-
rine imtiyazlı ortaklık verilmesi gerekti-
ğini düşünüyor.
Sarkozy'nin "Türkiye Avrupa'da oba
büirdik" sözlerini, Avrupa'da sınır kav-
ramından anndınlmış siyasi bir oluşum
yaratıhnası gerektiğini savunarak eleşti-
ren Siyasi Yenileme VakfVna UMP'nin
sağladığı 500 bin Avro'luk katkı kesildi.
Sarkozy, siyaset arenasında hırslı ve eli-
ne geçen her firsatı kendi lehine çevirme-
yi bilen bir lider. Ancak popüler söylemi,
kimi zaman tutucu kimi zaman ise re-
formcu demeçleri akılları bulandınyor.
Sarkozy taraftan olsun ya da ohnasın,
kimsenin göz ardı etmemesi gereken bir
nokta var: Sarkozy zirveye oynuyor.
Daieyen: YavuzAkçakaya-Sevcan Kara
foroii 'rn V "r+ r\rv1îfiVoci Özbekistan'ın ABD üssünü kapatması Pentagon'un planlannı bozabilir
ABDUenvetoyedi Ruşatıııa çemberinde gedik
GEORGES MALBRUNOT
Irak savaşı sonrasmda Israil'le Irak
Kürtleri arasında yeniden gelişen
gizli güvenlik işbirliği ABD'nin
baskısı sonucu geçen aylarda aniden
sona erdi. Bir Ortadoğu güvenlik
uzmanrna göre, Kürt lider Cdal
Talabani'nin Irak Cumhuriyeti'nin
başkanı ohnasından sonra iki devlet
arasında "çıkar çaûşmast" çıktı.
Uzman "Sünnilerin ve Şiflerin
deştirilerine manız kahiıak
isteme>en Irak Devlet Başkanı
Talabani, Irakhlann çoğu tarafindan
kınanan bu ilişkinin daha fazla
devam etmesine izin veremezdL
Irakh Kürtierin ikili oyunu artik
sona erdi" diyor. Bu işbirliğinin
bitmesinden itibaren birçok Israilli
ajan, hak'ın kuzeyinden aynldı.
Bölgede yalnızca 100 kadan kaldı.
Bir de Ürdünlü ve Kürt aracılarla iş
yapan bazı Israilli işadamlan. Ancak
bu çatışma bile Bağdat'taki rejime
karşı 32 yıldır işbirliği yapan
MOSSAD ve Kürt yetkililer
arasındaki ortaklığı sıkılaştırdı.
tsrail için söz konusu olan, Iraklı
Kürtierin federalizm taleplerine
yardım etmek ve Iran'ın Irak'taki
nüfuzunu sınırlamaktı. ABD'deki
Washington Yakın Doğu Politikalan
Enstitüsü, Araştırma Merkezi
Enstitüsü Müdür Yardımcısı Patrick
Clawson, Le Figaro'ya yaptığı
açıklamada, "Binlerce sözde Iranlı
hacuun Irak'a girnıesinden endişe
eden İsrailliler Amerika'yı Irak-Iran
smınnuı kapanması gerektiğine ikna
etme>e çahştı, ancak çabalarumz
sonuç vermedi" diyor. Irak'taki Şii
müttefiklen düşünen ABD, çağnlan
yanıtsız bıraktı. Erbil ve
Süleymaniye'de işadamı kılığındaki
israilliler, Kürt peşmergeleri
eğitmeye başladı. Fransız askeri
istihbaratına göre 2004 yılırun
başlannda MOSSAD ya da îsrail
askeri istihbaratından 1200 ajan
Kürdistan'da faaliyet gösteriyordu.
Görevleri ise Irak'ın güneyindeki,
büyük ölçüde Tahran tarafindan
yönlendirilen ve çoğu Mukteda El
Sadr'a bağh Şii milislere karşı Kürt
komandolann kendi ayaklan
üzerinde durmalannı sağlamaktı.
Kürt liderler bu iyiliğe, olumlu
açıklamalarla karşılık verdiler.
Kürdistan Demokratik Partisi lideri
Mesud Barzani. 6 Haziran'da
"birçok Arap ülkesinin de iüşkisinin
bulunduğu Îsrail devletiyte
kurulacakbir ilişkinin suç
olmadığını" belutmişti. Kürdistan
dağlan her zaman casus yuvası
olmuştur. Avrupa'dan eski bir
istihbarat şefi "1991'den beri özerk
olan bölgede birçok halkuı varuğı
tsrail'e başka örgütier içine sızma
olanağı sağladı" diyor. Bugün, Iraklı
Kürtierin yeni Irak ordusuna sızma
önceliği de tsrail'in çıkarlanyla
bağdaşıyor. îsrail, Iraklı Kürtlerle
ittifak yaparak Ortadoğu'daki iki
büyük düşmanı olan Iran ve Suriye
üzerindeki denetimlerini
güçlendirmek istiyor. Ancak
Israil'in bu yaklaşımı, ABD'yi
kızdırdığı için sona erdi.
Akademisyen kılığında Erbil'e
gönderilen bir Israilli ise "Kürtlerle
olan Uişkimizin sona ermesi için
ABD'den yoğun baskı geldi
Amerikahlar aruk Israil'in
planlannı desteklemiyor" diyor.
isFtgaro, 28EyiiU2005
tslamKeıimovileABD'nmarasıbozukdururnda.
Artık kesin: ABD ordusu, Özbekis-
tan'daki askeri üssünü yıl sonuna ka-
dar boşaltacak. Karşı Hanabad'dan
özellikle Kuzey Afganistan'dakı Ame-
rikan işgal birliklerine ikmal hizmet-
leri veriliyordu. Ama tabii konu, sade-
ce Hindukuş Dağlan değildir.
Bu zorunlu çekilmeyle, Penta-
gon'un 11 Eylül'den sonra Rusya Fede-
rasyonu'nun güney kanadına yerleştir-
diği kuşatma çemberinde bir gedik açıl-
mış oluyor. Dahası var: Iş, 2003 Ara-
lık ayı ertesinde, Gürcistan, Ukray-
na ve Kırgızistan'daart arda gül, porta-
kal ve limon devrimleri gibi etkili isim-
lerle kamuoyuna satılan ayaklanmalar
noktasına geldikten sonra, böyle çü-
rük meyvelerin ihracatı şımdilik dur-
duruhnuş oldu. tslam Kerünovile Was-
hıngton'daki iş arkadaşı arasrndaki iliş-
kilerin kopmasıyla, solun da içine ka-
dar girmiş tartışmalı bir sorun hakkın-
da karara vanhnış oldu:
Taşkent'teki rejim, acaba. mayıs
ayının ortalannda Islami bir ayaklan-
manrn kanlı bir biçimde bastırümasıy-
la "TerorizmleMücadele" başlığı al-
tmda ABD'nin hegemonya siyaseti-
nin gönüllü bir müttefiki olduğunu
mu, yoksa tam tersine, bu politikarun
kararh bir karşıtı olduğunu mu kanıt-
ladı?
Bunlardan birinci durum doğru ol-
saydı, şu andaki bozuşma düşünüle-
mez olurdu Gelişmelerin bir özetini
verelim: 5 Mayıs'ta Taşkent hüküme-
ti GUUAM Paktı'ndançekildi. Bupakt-
ta Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve
Moldavya gibi Amerikan kuklalanrun
yönetimindeki devletler bir araya gel-
mişti. Aradan sadece 7 gün geçti ve diz-
ginlerinden boşanmış bir güruh Andi-
can'daki kışlalara, hükümet binalanna
ve bir cezaevine saldırdı.
Ancak güvenhk güçleri, mart ayı so-
nunda Krrgızistan'da olanlardan fark-
lı bir biçimde, isyancılara kahlmadığın-
dan, ayaklanma da başansız kaldı. Bu-
nun hemen ardından daNATO, AB ve
bunlara yanaşmış NGO'lar (sivil top-
lum örgütleri) insan haklan diye ağla-
yıp sızlamaya başladı.
Durumun içyüzünü görmek, aslmda
sol için de zordu. Çünkü Özbek isyan-
cılar kitlesi, Kiev'deki gibi Amerikan
bayrağı altında değil, Peygamberin ye-
şil bayrağı altında gösteriler yapıyor-
lardı. Oysa yerli mollalarla Batıh sö-
mürgeciler arasuıda daha Bosna'daki iç
savaşta bile müthiş başanh bir ittifak
gerçekleştirilmişti. Yani Neocons'un
(neoliberal muhafazakârlann) reklam-
lan kimsenin gözünü kamaştırmasın:
Küresel emperyalistler ve küresel şe-
riat sa\aşçılan, birbirine taban tabana
zıt kutuplar değil, sadece rakiptirler.
Ortak düşmanlan ise ulusal egemen-
liktrr. Bu "BüyükOyun"daki slogan da
şudur: "Bunlar", tepişerek anlaşırlar.
Junge V/elt, 29Eylül2005
Çeviren: Osman Çutsay
Kıbns konusu Avrupa'nın önünde
YORGOS KONTOYORGOS
Türkiye'nin Kıbns'ı tanrmamasma ilişkin
deklarasyonu, bazılan tarafindan "kununsal
paradoks" olarak nitelendirildiği gibi, genel bir
problemin de zirvesini oluşturuyor. Maastricht
Anlaşması'yla, AB devletlerarası bir varlıktan
bağrmsız bir siyasi sisteme dönüştü. Bu anlamda
üye devletler, sadece uluslararası hukukun bir
unsuru olmaktan çıktılar. Avrupa siyasi sisteminin
kurumsal unsuruna dönüştüler. Dolayısıyla, bir
üye-devletin kurumsal düzenıne duyulacak kuşku,
Avrupa siyasi oluşumuna kuşkuylabakıhnasıyla
aym anlama gelir. Bu durumda, Türkiye'nin Kıbns
deklarasyonu doğrudan Avrupa ortak devletlerini
ilgilendirir. Kısaca Kıbns devletinin tanınmaması,
AB'nin tanınmaması olarak tercüme edilir. Annan
Planı'nda tekrarlanan şartlar, Kıbns devletine
manda düzeni hazırlandığmın kanıtıdır. Bu düzene
göre garantör ülkeler, Kıbns topraklannda ilelebet
askeri güçler bulunduracaklar ve smu^ız askeri ve
siyasi müdahale hakkına sahip olacaklar. AB,
Kıbns devletinin tamnmasmı müzakerelerin
başlaması için önşart olarak koşmak
zorunluluğunda idi. Cünkü Türkiye'nin
müzakerelerde bulunmak üzere geldiği
Avrupa'daki siyasi sistem tüm üyeleri -
ilgilendiriyor. Tanınmanm Türkiye için önşart
olarak koşulması, Kıbns konusunun çözümünün
içeriğini ve temelini başka bir açıya, dolayısıyla
başka bir mecraya taşıyacaktır. Bu bakış açısı ve
mecraya ise Yunanistan şimdilik çok uzak gibi
görünüyor. Türkiye'nin AB'ye üyelik
müzakereleri ile bütün problemlerin Yunanistan
lehine çözüleceği izlenimi yaratılıyor. Ancak,
Türkiye müzakerelerde, ilgili bölümlerde ilerlediği
sürece, Yunanistan 'ın elindeki kozlann gideceği,
durumunun zayıflayacağı ve dolayısıyla
Türkiye'nin tatmin olduğu her konunun
Yunanistan için kayıp olacağı hesaba katılmıyor.
Eleftrotipia gazetesi, Çeviren: Murat Ilem