21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2005 PAZARTESİ HABERLER Başbakan Erdoğan, AB'nin karan ne olursa olsun, Türkiye'nin rotasının değişmeyeceğini söyledi '%lumuzadevamederiz'EMİNE KAPLAN KIZILCAHAMAM - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB' nin ka- ran ne olursa olsun Türkiye'nin ro- tasında bir değişıklik olmayacağını ve yoluna devam edeceğini söyledi. Erdoğan, "Kopenhag Kriterieri'ni, Ankara kriteri yapar yolumuza de- vam ederiz. Biam hiçbir sıkınömız yok. Bu noktadaihtiyacımız da yok" dedi. Erdoğan, toplantıda milletve- killerinin yolsuzluklarla ilgili eleş- tirileriyle karşılaştı. Amasya Mil- lervekili Hamza Albayrak, Erdo- ğan'a *\oisuzluklamücaddedeneya- pıldı?" diye sordu. AKP'nın 5. istışare ve değerlendır- me toplantısı dün Kızılcahamam'da başladı. Toplantının açılışında konu- şan Erdoğan, bürokratik oligarşiden yakındı. AB üyeliginin Türkiye için Oyan: Ninni ve masallar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr Oğuz Oyan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP îstişare Toplantısı'nda yaptığı konuş- mayı, "Kralcaham masallarT diye nıtelen- dirdi. Oyan. yaptığı yazılı açıklamada, "Baş- bakan'ın AKP milletvekilleri saflannda AB fle yürütülen ilişki tarzunn veözeDeştirmeler- le ilgili şaibe iddialannın yaratüğı huzursuz- luğu yaüştırma çabasının, apkı Uusa Sesle- niş programlannın gerçeği sapnran niımile- re dönüştürülmesine benzer bir biçimde Kı- zücahamam masallanna dönüştürüldüğü görülmüştür" dedi. 42 yıllık bir hayal olduğunu anlatan Erdoğan, bugün bu rotada herhangi bir değişiklik olmadığını ve olmaya- cağını söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, masada hiçbir eksiklik kalmadıgıru belirtırken Türkiye'nin sa- mimıyet sınavından geçtiğini, sıra- nın AB'de olduğunu söyledi. AB'nin alacağı kararlarla ya küre- se! birgüç olacağını ya da sonsuza dek Hıristiyan kulübü olarak kalacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, üzün- tülerinin yalnızca medeniyetler bu- luşmasının yara almasından kaynak- lı olacağını savundu. Erdoğan, AB 'nin karanna göre ha- reket edeceklerini ve AB'nin karan ne olursa olsun Türkiye'nin yoluna de- vam edeceğini vurgularken "Bizim hiçbir sıkjnümız yok. Bu noktada ih- tiyacımız da yok. Güçlüyüz, güçlü ola- rak yolumuza <ie\ am ediyoruz. Kop- hanag Kriterieri'nin adını değiştirir, Ankara kriterieriyapar.yolumuza de- vam ederiz" diye konuştu. Yolsuzluk sorgulaması Erdoğan, toplantıda bazı millet- vekillerinin yolsuzluklarla ilgili eleş- tirileriyle karşılaştı. Amasya Mil- letvekili Hamza Albayrak, Erdo- ğan'a "Ybtsuzlukla mücadeiede neya- pıldı, vatandaş bunu merak ediyor. Derli topiu bir açıklama gelmiyor" dedi. Özelleştirmeler konusunda da KOMİSYONA BAŞVURMUŞ MakbuleHanım Meclis'ten vergi muaflyeti istemiş • Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'ın, ölümünden 3 yıl önce TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurarak maaşmdan vergi kesilmemesini istediği ortaya çıktı. ANKARA (ANKA) - Derdine çare bulamayan- lann son bir umutla baş- vurduğu TBMM Dilek- çe Komisyonu, geçmiş- te Mustafa Kemal Ata- türk'ün kız kardeşi Mak- bule Hanım'ın (1885- 1956), maaşından vergi kesintisi yapümasına iliş- kin şikâyetini 1953 'te de- ğerlendirmiş. TBMM Başkanlığı, ta- nıtım kıtaplanndan biri- sini de Dilekçe Komisyo- nu içüı çıkardı. 22. dö- nem içerisinde toplam 8 büı 709 dilekçeyi karara bağlayan Dilekçe Komis- yonu'na gelen başvuru sayısı 14 Eylül 2005 ta- rihi itibanyla 9 bin 341 'e ulaştı. Meclis'in yoğun çalışan birimleri arasın- da yer alan Dilekçe Ko- misyonu, çeşitli toplum- sal sorun ve taleplerle il- gili olarak toplam 3 mil- yon 378 bin 179 imzalı başvuruya muhatap olu- yor. Dilekçe Komisyonu (Istida Encümeni), ilk ka- rannı 14 Kasım 1925 'te, "Elaziz Jandarma Alayı Kumandanhöfndan mü- tekait, Ankara'da Sefa Otefi'nde misafıreten mu- kiın kaymakam Mehmet Ataullah Bey"in talebı hakkında almıştı.Dilek- çe Komisyonu'na Ata- türk'ün kız kardeşi Mak- bule Hanım gibi tarihi kişilikler de başvurarak yardım istemiş. "Ata- türk'ün Hemşiresi" Makbule Atadan'ın "Maaşının vergiden mu- af tutulması hakkında~kı dilekçesi de Komisyo- nun,28Ocakl953tarih ve 5603 sayılı karanyla incelenmiş. Komisyonun, Makbule Hanım'ın tale- biyle ilgili karan şöyle: İsteği reddedilmiş Dilekçe: Bilumum emekli maaşlan hizmet erbabı vergilerinden istis- na edilmekte olduğu hal- de, kendisine vatani hiz- met bölümünden ödenen maaşmın vergilere tabi tutulduğunu beyarda bu suretle verilen maaşının da emekliliklerde olduğu gibi vergiden muaf edil- mesini istemektedir. Maliye Vekâletf nin ce- vabi yaasında: Dilekçi- ye vatani hizmet bölü- münden ödenen maaşın İktisadi Buhran vergisi hariç, Kazanç, Muvaze- ne ve Hava Kuvvetleri'ne yardım vergilerine tabi tutulması suretiyle yapı- lan muamelede kanuna aykın bir cihet bulunma- makta olduğu bildiril- mektedir. Gereği düşünüldü: Is- teğin mahiyetine ve ve- kâlet cevabına göre bu hususta komisyonumuz- ca bir işlem yapılmasına mahal olmadığına, dılek- çinin isteğinde ısrar etti- ği takdirde kaza mercüne müracaatta muhtariyeti- ne (serbest olduğuna) ka- rar verildi. AKP 'ye sürpriz transfer CHP'den istifa eden vç ANAP'a geçeceğine kesin gözüyle bakılan Adıyaman Mifletveküi Şevket Gürsoy AKP'ye kaüldL Gürsoy için, Kmkahamam toplanüsuıda tören düzenlendi. Tören sırasında, AKP Adıyaman miDervçkiDeri kürsüye çağnhrken vekillerden Mehmet Özyavuz'un kürsüye gebnemesi dikkat çekti. Gürsoy'un, istifasından hemen sonra ANAP'a katılacağı dile getirilmişti. AKP'lilerin son anda devreye girerek Gürsoy'u ikna ettikleri öğrenikü Bu katüunla AKP'nin milletvekili sayısı 356'ya yükseldi. (Fotoğraf: AA) HEMŞERÎYE AYRICALIK Atamada engel taınmmyor ÖMERŞAN RİZE-Rize Gençlik ve Spor II Müdürlüğü'ne Rize Anadolu tmam Hatip Lisesi'nin Hadis ve Kuran dersi öğretmenlerinden, Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan'ın hemşerisi Güneysulu Ömer Yıhnazatandı. îl Müdürü Ünal Erdemü'nin 17 Temmuz'da emekliye aynlmasıyla boşalan Rize Gençlik ve Spor II Müdürlüğü görevini kurumun çeşitli ka- demelerinde 16 yıldır görev yapan Mehmet Öriin vekâleten yürütüyordu. Ancak Orün'ün yerine geçen hafta Hadis ve Kuran dersi öğretmeni Ömer Yılmaz geçici gö- rev le atandı. Yılmaz'ın ataması su-asındaki yıl- dınm yazışmalar şaşkınlık yarattı. Yıhnaz ön- ce II Müdürlüğü görevine atandı. Atama sade- ce kâğıt üzerinde kahrken Ydmaz, Malatya Ö Mü- dürlüğü görevine başlamadan aynı gün içinde ge- çici görevlendirmeyle Rize Gençlik ve Spor tl Müdürlüğü'ne geririldi. ESKÎHÜKÜMETLERISUÇLADI Gül: Elimizde koz bırakmadılar KIZILCAHA]>L\M (Cumhuriyet) - Dışışle- ri Bakanı Abdullah Gül AB iJe yaşanan sıkıntı ile ilgili olarak eski hükümetleri suçladı. Günü kurtarma politikalan nedeniyle önceki hükü- metlenn Türkiye'nin elindeki bütün kozlan har- cadıklannı belirten Gül. "Bize koz bırakmadı- lar" dedi. Abdullah Gül, mılletvekilleriyle basuıa kapa- lı olarak gerçekleştirilen toplantıda AB ile ilgi- li son gelişmeleri değerlendirdı. 17 Aralık'ta or- taya konan tüm şartlann kabul edıldiğıni ve Tür- kiye'nin bütün yükümlülüklerini yenne getirdi- ğini belirten Gül, "Onlann da be^esi var, bizim de belgemiz var. Onlann belgesini imzalamak zorunda değUiz. Sonunda ortak bir belge çıkar- sa geçerli olacak" dedi. Gül bir milletvekılinin Türkiye'nin elınde kozu olup olmadığını sorması üzerine. geçmış hükümetlerin günü kurtarma politakası izlediğini, bu nedenle de Türkiye'nin elindeki kozlann karşılıksız olarak harcandığını söyledi. Gül, "EKmizde koz kalmadı" dedi. dikkatli olunmasını isteyen Albay- rak, yabancılara yapılan özelleştir- melerde gelir vergisi transferi oldu- ğuna dikkat çekti. Albayrak. "Ta- vuğu kesmek iyi bir şey. Satük diye sevinirken >ıunurtasmdan ohnaya- hm" diye konuştu. Erdoğan'ın Hatay'daki 1. Medeni- yetler Buluşmasfnda "Çokluktan bûiik, birükten çokluk doğar" dedi- ğini anımsatan Albayrak, partide ai- diyet duygusunun oluşmamasından yakındı. Hakkında takipsizlik kara- n verilen bir davanın gazete manşet- lenne taşındığını anımsatan Albay- rak, ancak bu konuda partiden hiç- bir açıklama yapılmadığını ve bun- dan üzüntü duyduğunu söyledi. Os- maniye Milletvekili MehmetKastal tarım politikalannın yeniden göz- den geçirilmesini isterken Muğla Milletvekili Seyfî Terzibaşıoğlu be- lediyelerce gerçekleşti- rilen festivallere dikkat çekti. Terzibaşıoğlu bu konuda çok büyük savur- ganlık yapıldığını, bu- nun önlenmesi gerekti- ğmi bildırdi. Eleştirilen yanıtlayan Erdoğan, yahrimlann ya- bancılara açılmasını ıste- meyenlerin Türkiye'nin dünyaya açılmasını iste- meyen zihniyetler oldu- ğunu söyledi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sezer'in stratejik kurumlann sa- tılmaması gerektiği yö- nündeki açıklamasına da tepki gösterirken şu gö- rüşlen dile getirdi: "Yabancı sermaye ha gelmiş Türkhe'de yatınm yapmış, ha bir özefleştir- me tesisini abnış. Stratejik kurunı diyorlar. Nedir bu strateji, bunun bir tanınn var mıdır, bö\ le bir anla- >ış olur mu? Bugün dün- yada en stratejik üriin si- İahta'' Erdoğan, kendisine *fa- lancayla niye görüşüyor- sunuz" sorusunun yönel- tıldığını anımsatarak "Gö- rüşürüzgörüşürüz, biz bu noktada rahabz. GizH ka- pah kapüarardmda satmı- yoruz \ö" dedi. Galataport ihalesini alan grubun or- taklanndan Israilli işada- mı SamiOfer ile gorüşme- sini de savunan Erdoğan, TÜPRAŞ'ı kastederek "Görüştüğümüz Ofer bu yeri aldı mı? AlamadL Ni- ye alamadv çünkü daha fazla veren oldu. o yüzden alamadı. Tutturdular Ga- lataportdi>B. Ofer'in Türk ortaklannı niye gönnü- yorsunuz?" dedi. Galataport'un satış ra- kamını "ihalede ortaya çıkabilecek en ideal ra- kam n diye nitelendiren Başbakan Erdoğan. "Her şej açık ve şeffaf olarak yapdmıştu-. Biz rahaöz. Hiçbh- yeri kimseye peş- keşçekmedik. Çekmeviz. Hiç kimse kuru kuruya Yahudi düşmanhğı yap- masın. Böyle bir poüti- kalan varsa. bunlan par- tinin politikalan olarak ilan etsinler" değerlen- dirmesini yaptı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Avusturya'nın Türkiye ile müza- kereJerin başlamasına engel olmak amacıyla ortaya koyduğu tutum, çeşitli değerlendirmeleri ve yo- rumlan da beraberinde getiriyor. Yorumculann çoğunluğu, Avus- turya'nın "imtiyazlı üyelik" hede- fine yönelik çıkışının ardında iç politika kaygılannın yattığını söy- lüyor. Pazar günü Avusturya'da yapılan yerel seçimlerin bu tu- tumda tayin edici bir rol oynadı- ğını iddia edenler çoğunlukta. Avusturya halkının yüzde 60'ının Türkiye'nin üyeliğine hararetle karşı çıktığı da bir gerçek. Bu iddialar anlaşılabilir. Ancak bir iddia vardı ki ben buna sürek- li gülüp geçiyordum. Bu, Osman- lı'nın ünlü Viyana kuşatmasının Avusturya'nın olumsuztutumun- daasıl rolü oynadığı iddiasıydı. Vi- yanalılar, Osmanlı kuşatması al- hnda geçirdikleri acı günleri birtür- lü unutmamışlardı. Aradan 500 yıl geçmişti. Ortada ne Avustur- ya-Macaristan Imparatorluğu ne de Osmanlı Imparatorluğu kal- mıştı. Buna rağmen bir Avrupa Sorun Gerçekten Viyana Kuşatması mı? ülkesinin tutumunda bu tarihi olay bir rol oynayabiliyordu. Uygar dünyada özgüriüğün ve demokrasinin nasıl geliştirilece- ğinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Olmaz böyle şey, olmaz böyle saçmalık demeyin, olabiliyor. Ben samimi olarak, bu iddianın bir uydurma olduğuna inanıyor- dum. Pazar sabahı bir Ingiliz ga- zetesi The Independent'ı oku- yuncaya kadardüşüncem bu şe- kildeydi. Independent gazetesi de Avusturya'nın bu olumsuz tu- tumunun arkasında Viyana ku- şatması mı yatıyor sorusunu so- runca, "\/aya/Tas//ı////"dedimken- di kendime. Demek bunlar da olabiliyormuş. • • • Türkiye'nin AB üyeliginin kolay olmadığını bütün dünya biliyor. Hatta, bazılanna göre zaten Tür- kiye hiçbir zaman AB üyesi ola- mayacak, çünkü Türkiye'yi üye- liğe kabul etmeyip AB'nin kapı- sına bağlayacaklar. Onlar mı hak- lı, şimdiden bir şey söylenemez. Çünkü süreç devam ediyor. Tür- kiye müzakere tarihini zor da ol- sa aldı. Şimdi sıra müzakerelerin başlamasına geldi. Bunun için de epeyce engelin aşılması gerekti- ğini görüyoruz. Türkiye, AB'ye girer mi, girebi- lir mi, bu konularda söylenen söz- lerin hepsi tahminden ibaret. Olumlu olanlan da, olumsuz olan- lan da sonunda birer tahmin. Bu- rada, doğru tutum hangisi, işte bu önemli. Doğru tutum, Türkiye'nin evrensel demokrasi ölçütlerine ulaşmak için başlattığı çabaları- nı sürdürmesi, AB üyeliği için ıs- rar etmesi. 40 yıldır sürdürülen çabadan vazgeçmemesi. Hede- fine ilerlemek amacıyla içeriden ve dışandan bastıran statükocu- ların direnişini kırabilmek ama- cıyla kararlı davranması. Baştan bu iş olmayacak diye düşünülürse, zaten adım atmak mümkün olmaz. Olabileceğini varsaymak ve olması için çaba- lan sürdürmek doğru olanı. Bu- nun dışındaki umutsuzluklar yal- nızca sürecin başarısızlıkla so- nuçlanmasına neden olur. llerle- me enerjisini zayıflatır. • * • Bu süreç sırasında ilginç de bir paradoks yaşıyoruz. Avusturya, Avrupa'daki milliyetçi hareketin en güçlü olduğu ülkelerden biri- si. Bu milliyetçi rüzgâr bir arane- redeyse Avusturya'da Heider gi- bi bir Neonaziyi iktidara taşıyor- du. Avusturya gibi ülkelerdeki mil- liyetçilerin tutumuna, onlann "mil- //yefç/"liklerine ve "önyargılı" tu- tumlarına kızıyoruz. Milliyetçilik biraz da böyte bir şey değil mi? "Milliçıkaıian" savunu- yorum adı altında tarihi gerçek- leri çarpıtmak, farklı olana düş- manlık yapmak gibi temel tezler milliyetçiliğin evrensel plandaki olmazsa olmazlarıdır. Dünyanın her yerindeki milliyetçiliğe bakın, hemen hemen aynı tezlere san- lırlar. • • • Yine dünyanın hemen her ye- rinde milliyetçiler "Benim milli- yetçiliğin iyidir" diye düşünüp başkasının milliyetçiliğine kızar- lar. Başka ülkelerin milliyetçilikle- rini suçlarlar. Bu anlamda yoktur birbirinden farkları. Avusturya olayında milliyetçili- ğin bir yüzünün de faşizm oldu- ğunu görüyoruz. Geçmişteki fa- şist kalkışmalara, ırkçı saldınlara dikkatle bakarsanız temel gıda- sının hep milliyetçilik olduğunu görürsünüz. Bunun şaşmaz ev- rensel bir özellik olduğunu tarihi birazcık karıştınrsanız fark edebi- lirsiniz. Avusturya'nın milliyetçileri "Vi- yana Kuşatması "na gerçekten takmışlar mı, hâlâ aklım almıyor. Biraz düşününce ise bunu normal karşılıyorum. 2000^Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Kendini Kontrol Edemezsen... Bu sütunun başlığını 2000 yılında "2000'li Yıl- larda" olarak değiştirdiğim zaman artık yeni bin- yılın konulannı işleyeceğimi düşünmüştüm, öyle um- muştum. Oysa hiç de öyle olmadı. Hâlâ kendi or- taçağımızın sorunlarını işlemek zorunda kaldığımı- zı görüyorum, siz de görüyorsunuz. 2000 yılının üze- rinden yıllar geçti, 2005 yılını bitiriyoruz. Ama bi- zim güncel konularımız hâlâ bunlar. Her gün haber olan konularımıza şöyle bir ba- kalım: - Kredi kartı batağı katrilyon liraları buldu, bin- lerce kişi kart mağduru. - Trafik kazalarında ölümlerin sonu gelmiyor, her gün kaza, her gün ölüm haberleri. - Maganda kurşunlanyla ölüm olayları bitmek bil- miyor. - Aile karan ile cinayetler sürüp gidiyor.' - Her gün denecek sıklıkla uyuşturucu ölümleri, bar kavgaları, ölümler. Bütün bu olaylar vah vahlarla, yazıklaria geçiş- tiriliyor, hiçbir olayın neden-sonuç ilişkisine daya- lı bir analizi yapılmıyor. Olaylar, günlük felaketlere alıştırılmış toplumun bilinç üstünden kayıp gidi- yor. Insanın bilinçattı olduğu gibi bir de bilinçüstünün varlığını düşünmeye başladım. Bilince uğramadan kayıp giden bilgiler de iz bırakmadan böyle gelip geçiyorolmalı. Bilinçüstü, kaygan biryüzey olma- lı, hiçbir şey öğrenemeden bunca olayın içinde ya- şayıp gitmek de özel bir inceleme konusu olmaya deger. " Şimdi bakalım, bu olaylann hiç sorulmayan doğ- ru sorulan neler olabilir? • Kart mağduru kışi, TV haberinde açıklıyor; "3 milyariık borcum 20 milyara çıktı, yıkıldım, kendi- mi öldürecek duruma geldim." Haberin yorumu yapılıyor, bankalar böyle faiz uygufamasın, önlem alınmalı. Bankalara elbette önlem alınmalı, böyle insaf dışı faiz uygulanmamalı, doğru. Ama asıl soru şu değil mi? "Kardeşim, sen neden ödeyemeyeceğin bor- cuyaptın ? Bu kartı kullanıp milyarlarca liralık borç yaparken aklın neredeydi?" Doğru soru bu değil mi? Bunun yanıtı, "Ne ya- payım, ihtiyacım vardı, kullandım" olabilir mi? Bu durumun nedeni nedir? Kart sahibinin ken- di güdüsünü kontrol edemernesi. • Trafik kazaları ölümlerindeki nedenlere baka- lım. Aşın hız elde bir. Direksiyon hâkimiyetini kay- betmeler, virajı alamamalar, uçuruma düşmeler nasıl oluyor? Aşın hızdan oluyor. Içkili araba kul- lanmaktan oluyor. Belki uyuşturucu alarak araba kullanmaktan oluyor. ölümlü kazalara bakınız, ge- ce eğlence dönüşleri, bar çıkışlan, sabaha karşı tra- fikleri. Sonra bunca önleme karşın kemer takma- malar. Kemer takmadığı için takla atan arabadan fırtayan sürücüler ya da sürücünün yanında otu- ranlar. Aşın hız, ıçkili araba kullanma, kemer takmama. Bunlar neden? Kurallaraaldırrnarnaktan, kendini kontrol edeme- mekten, kendini hiçbir şeye zorunlu saymamak- tan. • Maganda kurşunu ne demek? Ya aşka gelip silaha sarılıp dan dan kurşun sıkmak demek. Ya da aralarında vuruşurken masum insanlan öldür- mek demek. Düğünler böyle, maç kazanmalar böyle, yöre şenlikleri böyle. Belinde silah var ya. llle de çıkarıp nasıl attığını göstermek gerekiyor. Si- lah terbiyesinin en görmemişliği. Silaha saygısı olanlann asla yapmayacağı basitlik. Nedeni nedir? Görgüsüzlük, övünme, bak benim oyuncağım na- sıl gösteriş. Kabadayılık, meydan okuma, efelen- me. En görmemışinden, en basitinden. • Aile karan ile cinayet. Yöresel infaz kanunlan- nın sürüp gitmesi. Toplumun gizli onayıyla işlenen cinayetler. Dikkat edelim, toplum bu olaylara yol tamiratı- na gösterdiği tepkiyi bile göstermiyor. Çünkü ken- di bilinçaltı da bu olayları onaylayan kültür ile yük- lü. Bütün bunlann kişisel nedeni, insanımızın ken- dini kontrol etmeyi öğrenmemesi, bilmemesi, ya- pamamasıdır. Kendini kontrol edemeyen kişi elbette başkası- nın kontrolünü haklı çıkanr. Kendini yönetemeyeni başkaları yönetir. Biz, asıl bu kusurumuzu gidermenin yolunu bul- malıyız. Üç yaşında veremediğimiz "otokontrolyetisi" son- ra başımıza bu işleri açar durur. Kendini kontrol edebilmek. Bunu yapamamak toplumumuzun büyük has- talığıdır. Sonra da dönüp kredi kartlannı suçlarız, trafik- te sadece yollan kusurlu buluruz, vurulan çoluk ço- cuk için de "Keşke orada olmasaydı, vah vah" deyip geçeriz. Töreye de diyecek bir şeyimiz ol- maz. "Avrupa Topluluğu'na elbettegireriz" demekle olmuyor. önce dönüp kendi gerçeğimize bakalım. e-mail:[email protected] [email protected] faks:02125139098 RÜŞVET ALDI İDDİASI AKP'Ii başkana sonışturma SEYFETTEN METE ÇORUM - AKP'li Çorum Belediye Baş- kan Yardımcısı SeHm Sevcn'in usulsüzkatar- tışı yapmak isteyen in- şaat sahiplerinden rüş- vet aldığı ıddialan üze- rine soruşturma başla- tıldı. Çorum'da inşaat ya- pan bir müteahhit. be- lediyede rutin incele- melerde bulunan Mül- kiye müfettışlerine ya- zılı olarak yaptığı şikâ- yetinde Selim Seven'in inşaat sahiplerine hak- sız ve hukuksuz bir şe- kilde kat artışı verdiği- ni, buna karşılık yüzde 10 komisyon istediğini öne sürdü. Şikâyet üzerine ha- rekete geçen Içişleri Ba- kanlığı müfettişleri Se- ven'in makam odasın- daki çelik kasada kim- den ne kadar para tah- sil ettiğine ilişkin bir liste ile müteahhitler- den alınan çek ve se- netler ele geçirildi. Be- lediye yetkilileri, çek ve senetlerin ramazan ayında yoksullara iftar vermek için alınan ba- ğışlar olduğunu iddia ettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle