18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Batı'ya göre devrik liderin yargılanması yüzyılm davası, Iraklılar için ise fazla umursamaya değmeyecek bir süreç Saddam eskiparabirimi gîbi• Saddam Hüseyin'in yargı önüne çıkanlması Irak halkı tarafindan Batı'da olduğu gibi 'yüzyılın davası' olarak nitelendirilmiyor. Saddam Hüseyin çoğu Iraklının umurunda değil. Felluce Valisi Şeyh Dari Abdü Hadi'nin de dahil olduğu bir kesim ise yargılama sürecinin, ülkedeki farklı mezhep ve kesimleri birbirine düşürmek için kullanılacağını savunuyor. ROYCARROLL S ahne kuruldu. Aktörler hazır. Halk ise konuya uzak. Saddam Hüse- yin'ın yargılanacağı davalar zinci- ri yann başlıyor. Tanhı sözlenn sarf edı- leceği bir mahkeme salonu draması baş- lıyor. Irak'ın eskı devlet başkanı, rolünü kendınden emin ve savunmacı bir tavır- la oynayacak. Iddıa ve savunma makam- lan Nürnberg ve Lahey'de kayda geçen mahkeme tutanaklannı ıncelediler, bu metmler üzerinde uzun süre çahştılar. Irak'ın de\Tİk lıderinın akıbetiyle ilgili ka- ran beş yargıç verecek. Irak adalete susamış bir halk görüntü- sü vermiyor. StaUn' ın Arap versiyonu gi- bi 20 yıl ülkesinı yöneten, halkının dü- şüncelennı askeri birliklerının komşu ül- kelerını işgal etmesinden daha az iz bı- rakan bir şekilde işgal eden adam "kü- çükhı". 2003 yıhnın aralık ayında Tiknt'te bulunduğu delikte yakalanan kaçak, fi- ziken çökmüş haldeydi. Kaçak olduğu sürede kılo vermişti. Oeçmlşte kaldı ABD'ye direnişin simgesi ve yıkıntı- larkenti Felluce'de yaşayan çimento fab- rikası müdürü Fevzi Muhammed. "ln- sanlar adil bir dava olacağını düşünmü- yor. Ancak bu konuda bir güişimde bu- İunmayacaklar çünkü Saddam onlann umuriannda bile değü" diyor. Ve şöyle devam edıyor "Saddam arük geçmişte kaldı biztm için. Eski bir para birimi gibi, değersiz." Yine Felluce'de, belediye meclisinin sekretaryasında çalışan Abbas Ali Ha- Saddam Hüseyia, çarşamba günii Bağdat'ta, yıuarca hderi olduğu Baas Partisi'nin genel merkezi olarak kııllandığı binada yargı önüne çıkankh. Devrik Bder ilk duruşmada hakkındaki rüm suçlamalan inkâr etti. (AP) san'ın sözleri de Irak halkının Saddam Hüseyin'i umursamadığının göstergesi: *Onu unutun. Biz getişmek, kalkmmak istiyoruz. Kryüarda kalmak istemiyoruz. Denizin derinliklerine inmek istiyoruz." Saddam, yönetımıni, mezhebın Şııler ve Kürtler üzenndekı tarihten gelen ege- menliğini daim kılmak için kendısi gibi Sünnı Araplarla doldurmuştu. Kentte gö- revli ABD'li Yarbay Pat Carroll da Fel- luce'dekı feodal şeyhlerin yönetime sa- dık davranmadığına dikkat çekiyor. Ve şunlan söylüyor: "Bu adamlar hiçbir zaman Saddam Hüseyin'in adını anmıyorlar. O dünde kalmış biri. Burada insanlann tasalan- ması için çok daha başka dertleri var." Kürt kentlen ve Necef, Basra gibi Şii kentlerinde halk tahrık edilip eski lider- lenni tutuklu olarak gözünde canlandır- dığında neşeli çığlıklar atıyorlar. Bu du- rumdan duyduklan memnuniyet gözle- nnden okunuyor. Aşka gehnedikleri, da- ha sakin olduklan zamanlarda da işsiz- lik, elektrik kesintisi ve güvenlik kaygı- lanndan bahsediyorlar. Sevinç çığhğı atmalan, geçmişte yaşa- dıklan acılan unuttukları için değil. 1988'de Halepçe katliamını yaşayan, 5 bin akraba ve arkadaşını kaybetmiş olan in- sanlar yaşadıklarun nasıl unutabilirler? Ya Şiiler. 1991'deki ayaklanmada öl- dürülen yakınlanm ve bölgedeki toplu mezarlann varlığını nasıl unutabilirler? Devlet Başkanı CdalTalabani, "Saddam defalarca asüsayeteriioknaz" derken bir- çok öflcelı Irakhnın hislerine tercüman olu- y o r d u . •--• •* •• - * Hevkell yıkıldığında bltmlsti Iraklılar, 2003 'te heykeli yıkıldığında Saddam'ın bittiğini anlamışlardı. Bağ- dat'ın düşmesinin ardından sekiz ay ge- çince yakalandığında ise kutlama yapan, sevinç çığlıklan atan kalabalığı görüntü- lemeye gönderilen televizyon ekipleri böyle bir kalabalık bulmakta güçlük çek- tiler. Saddam Hüseyin'in suratı banknot- lardan, portrelerden, duvarlardan silin- di. Baas Partisi'nin nişanını takan kalın bıyıklıların sayısında büyük ölçüde azal- ma oldu. Konuşmalannın kasetlerine Bab el Şark Pazan'nda eskisi kadar sık rast- lanmıyor. Daha çok porno kasetleri bu- lunuyor pazarda. Dışardan bakanlar ülkedeki son iki bu- çuk yılı kanlı bir duraklama dönerru ola- rak değerlendirebilirler. Ancak Iraklılar kendilerini bir yanşta gibi hissediyorlar. O kadar çok şey hızla olup bitiyor ki.. iş- gal, ulusal bagımsızlık, iki hükümet, bir seçim, anayasa referandumu ve aralıkta kendilerini bekleyen bir seçim daha... Otomobüler, cep telefonlan ve uydu ka- nalı erişimi, başı bağlı kadınlann sayısı gibi arttı. Saddam bitirilmemiş bir iş, baş- ka bir dönemin kalıntısı gibi. Yannki dava Saddam'ın hakkında açı- lan 12 davadan ilki; Duceyil köyünde 143 Şii'rün öldürülmesiyle ilgili. Bukat- liam 1982'de devrik lidenn zıyareti sıra- sında yapılan bir suikast girişıminın öcü- nü almak ıçindı. Mezhep çatısmasını körükler Saddam'ın televizyonlara yansıyan gö- rüntüleri Sünnı Araplan ateşlıyor, sinır- lendınyor olabilir. Ancak kilit altındakı görüntülerının Şı- iler ve Kürtler için bir zafer olduğunu da unutmamalıyız. Felluce Valisi Şeyh Da- ri Abdü HadL "Baa keshnler dava süre- cini mezhepleri birbirine düşürmek için bahane olarak kullanabilirler" dıyor. Bu şu anlama gehyor: Saddam bızım düşman- lanmız tarafindan linç edilecek. Resmi makamlar îran'la bağlanüsı olan Şii mılislerin polis ve orduya sızdığını iti- rafedıyorlar. tnsan haklan gruplan, onlan Sünnile- re karşı kullanılacak ölüm timleri kur- makla suçluyor. Hal böyle olunca Sün- nıler Şıılerin yönetırtıindeki güvenlik bi- rimlen yenne ABD'liler tarafindan tutuk- lanmayı tercıh ediyorlar. Yarbay Carroll da bunu "Arbk bizi sorun olarakgörmü- yorlar. Şimdi güneyin ve Bağdat'ın üze- rinde büyük bir Şii bulutunungölgesi var" diyerek doğruluyor. Bırçok Sünnı, Saddam'ın kendilerine karşı yürütülen kampanyada yeni bir cep- he oluşturacak olan bir mahkemeyle kar- şı karşıya olduğundan şüpheleniyor. Duceyil yakınlanndaki Sünnilerin es- ki devlet başkanlanna sevgi duymasalar da mahkemenin öcünü şimdiden almak için köyün Şii nüfusunu öldürmeye ve te- rorize etmeye başladılar. 24 saat güven- lik kamerasıyla gözlenen Saddam, en azından bu cinayetlerden sorumlu tutu- lamaz. (The Guanüan, /ngitiere, 18 Ekim) Deprem ve medyanın sorumluluğu M edya deprem sonra- sındaki haber anlayı- şıyla iyi bir iş başar- dı sayılır. Ancak her şeye rağ- men özellikle elektronik med- yada engellenemeyecek hatalar yapıldı. Kamuoyununbilgilen- dirilme hakkı ile yayımlanma- sı daha doğru olacak görüntü- leri ayıran ince çizgı görmez- den gehndi. Bazı durumlarda ise duygusallık mantığın, yargıla- manın önüne geçti, kesin doğ- rulann üzerine gölge düşürdü. Bu yanlışlıklar belirli ölçüde yeni gelişen televizyon sektö- ründeki kurumlar arasındaki rekabettir. Başka bir nedeni ise etik değerlere uymak konusun- dakı kararlılığın eksiklıği. Bırkaç örnek vermek gerekir- se bazı televizyon muhabirleri okul çocuklannın cesetlerinin etrafinda dolaşıp sonra da ha- yatta kalanlara "Burası bu ha- le nasıl gehti?" gibi sorular yö- neltti. Birtelevizyonun haber su- nucusu trajediden birkaç gün sonra bir devlet hastanesine zor- la ginp doktorlan işleri başla- nndan aşmış durumdayken has- talann neden düzgün şekilde tedavi edıhnedığını sordu. Son olarak da bir kanal, bir köydeki yaralı bir kadı- nın ölümünü görüntüle- di ve yayımlandı. Sınırları bilmek... Deprem haberi yapan- lann çizgiyi nereye çe- keceklerini bümeleri ge- rekiyor. Aynı görüntüle- ri defalarca göstermek yem gelişmeleri bildır- meyı engelliyor. Aynca yerlerdeki cesetleri uzun uzun göstermenin de etik- le bağdaşır bir yanı yok. Bu arada yaralı ınsanlar bakümayı, evsiz kalan- lar başlannı sokacak bir yer beklerken ölü sayısı konusun- da yapılan tartışmalar da çok yersiz. Onbinlerce kişi öldü ve yarahlar arasındaki binlerce ki- şi daha ölebilir. Bazı uzmanla- nn açıklanan sayıyi düşük bul- malan sağ kalanlara yardım edilmesı, yarahlann tedavi edil- mesi gereken bir dunımda çok gereksiz bir tartışma yaratıyor. Gerçek ölü sayısı bir zaman son- ra ortaya çıkacak nasıl olsa Bunu tartışmak için çok zaman var. Şimdi yaralan sarma zamam. Medya da bu konudaki sorum- luluğunu yerine getirmeh. (Dmvn, 19 Ekim, PaJdstan) Hayat, kadın eli değincegüzeL. B iz hep böyle düşünüyorduk. Ama şimdi ehmizde kesm kanıtımız var. Birleşmış Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) dünya halklannın durumuna ilişkin 2005 yılı raporu kadmlann olma- lan gereken konumlara gelmeye başlaması nedeniyle Hindistan'da- ki sağhk hizmetlerinin ve hane için- deki düzenin iyileştiğmı gösten- yor. Anayasada 1993 yılmda yapı- lan değışiklık parlamentonun yüz- de 33 'ünün kadın olmasını şart ko- şuyor. Bu düzenlemeye teşekkür borçluyuz. Bugün, yerel dernek ve sağlık kuruluşlannda da bir milyo- nu aşknı kadm çalışıyor. Kadmlann siyaset, iş ve sosyal yaşamdakı etkınliğınin artmasınm kamuoyunun gündemine oturan konulann değişmesi, yolsuzluğun azalması ve iş idaresinde disiphnin sağlanması gibi olumlu etkileri ol- du.Buna şaşırmamak gerek. Par- lamentodakı kadın sayısının en yük- sek olduğu tsveç (yüzde 45), Nor- veç (yüzde 38), Finlandiya (yüzde 37) ve Danimarka'da (yüzde 36) insan haklan kullamm yüzdesi ve yaşam kalıtesi yüksek se\iyelerde. Kota yüksertilmell Hindistan gibi kadmlann insani gelışımini şart koştuğu tüm gerek- hhklerden uzakta -eğiumh, en azın- dan okur-yazar olma, erkeklerle eşıt ohna- olduğu bir ülkede parla- mentodaki kadm sayısı için konu- lan kota arttınlırsa hayatımızda çok şey olumlu yönde değişecektir. (The Tımes oflmBa, Hbuüstan, 22 Ekim) AKP, ideolojiyi hukukun üstünde tutuyor MICHAELRUB1N H aziranda Başbakan Recep Tayyip Er- doğan aylık ulusa sesleniş konuşma- sını gelenekselleşmış şekilde Türk bayrağı ve Mustafa KemalAtatürk'ün port- resinin önünde yapmak yerine Atatürk'ün mozolesinin ve bir caminin fotoğraflan önün- de konuştu. Türklere göre mesaj netti. Ata- türk ölmüştü ama Islam yaşıyordu. Erdoğan AKP'yi, ana akım partisi ve ge- mş tabanlı bir parti, Doğu'yla Batı arasmda köprü olarak nitelendiriyor. Ancak eylemle- ri aksine işaret ediyor. Milliyet gazetesinin 300'ü aşkın AKP millervekili hakkında yap- tığı araştırmaya göre, bu parlamenterler ara- sıda 15 milyon Alevının yaşadığı üUcede tek bir Alevı millervekili yok. AKP'nın teoride- ki söylemine karşın Alevilerin barometresi bir firtmanm yaklaştığmı gösteriyor. Doğu'yla Batı'nın uzun zamandır kaynaş- mış biçimde olduğu Istanbul'da kaygı verici işaretler var. Suudi srili başörtüsü bir zaman- lar sadece Sultanbeyli gibi ücra semtlerde • Erdoğan AKP'yi, geniş tabanlı ana akım partisi, Doğu-Batı arasında köprü olarak nitelendiriyor. Ancak eylemleri aksine işaret ediyor. görülürken şimdi Istanbul'un merkezinde de yaygınlaştı. Laik toplum başörtüsünü fark- lılık ve çeşitlilik unsuru olarak görürken bu hoşgörü tekyönlü işhyor. Kadınlar, muhafa- zakâr bölgelerde yaşayan kadınlann Arap tarzı kıyafetler giymediklen takdirde kendi- lerine sıcak bakmadığım söylüyorlar. Tekeld vönetim Bu yıl AKP hem hükümet hem de önem- li belediyelerin çoğunluğunda tekelini gös- termeye başladı. Hukuk sistemi fire verme- ye başladı. 7 Ocak'ta Beşiktaş'ın stadyumu- na yakın "Çikulata" adlı bir mekân gaz bağ- lantısı bile kesilmeden yıkıldı. Restoranın sahibınin avukatı mahkeme karannı görmek isteyerek işyerimn ruhsatını gösterdiğinde, AKP'li yetkilinin yanıh "Mahkeme karan- na ilişkin bir şe> bümiyorum. Sizin belgeleri- nizide gönnekistemiyorum" oldu. O gün üç restoran daha AKP'nin buldozerlerinin kur- banı oldu. Yıkımlan 14 Ekim'de Boğaz'daki "Reina" gece kulübünün bır bölümünün yı- kıhnası izledi. Yine mahkeme karan yoktu. AKP'li Istanbul Büyükşehir Belediyesi muhalefetin elindeki ilçe belediyelerini, Şiş- li, Kadıköy ve Bakırköy'ü hedef seçtı yıkım- lar ıçin.Islamcı olmayan büyük firmalar hiç- bir finans veya denetleme kurumunun onayı olmadan keyfi vergi ve cezalara tabi tutul- du. Efes ve Coca Cola hedefti. Islamcı fir- malann ürünlerinin reklarm yapılıyor. Uçuşlannda Coca Cola servisi yapan Türk Hava Yollan, uçuş görevlilerine göre hükü- metin isteğiyle Islamcı çevrelere yakınhğıy- la tanınan Ülker'in ürünü Cola Turka'yı Co- ca Cola'nın yerine koymaya başladı. Iş adam- lan ve Amerikan-Türk Iş Adamlan Derne- ği, Türkiye'yi önemli yatınm olanağı olarak nitelendirirken kulislerde Türkiye'nin eski dostlan Erdoğan'ın ülkeyı nereye yönlendir- diğini konuşuyorlar. Ideoloji hukukun üstü- ne çıktı. Siyasette küstahhk üst seviyeye ulaş- tı. Show TV bu ay bir muhalefet partisinin reklamım yayımladı ve hükümet yetkilileri reklam müdürünün kovulmasını istedi. AKP'nin sözcüsü Yeni Şafak gazetesi yetki kullanımını istismar edenleri sorgulayan her- kesi "Islamın düşmanlan" ve "darbe savu- nuculan" olarak nitelendiriyor. ABD ve Türk diplomatlar kak Savaşı sırasındakı gergınliğin geride kaldığını saNoınuyorlar. Ancak Was- hington çok nadiren bir Türk hükümetine karşı bu kadar az güven duymuştur. Türkıye sadece ABD'nin önemli bir müt- tefiki değil bölgesinin hoşgörü modeli ol- muştur. Inanç çeşitlilıği ve hukukun üstün- lüğünün kombinasyonu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelini oluşturmuştur. Ilginç- tir ki Türkiye, A\Tupa Birliği üyeliğinin eşiğin- deyken AKP hükümeti ülkeyi bölgesinin ör- nek modeh haline getıren toleransı ve hukukun üstünlüğüne bağlılığı azaltıyor. (Middle East Quarterfy, ABD, 18Ekim)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle