Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2005 PERŞEME
DIZİ
Nâzım Hikmet'in edebiyata olan hevesini anlayan ailesi özelhoca olarak Yahya Kemal'i tutar
Edebiyata düşkün genç
N
âzım Hikmet, çocukluk
yaşında denizci olarak ye-
tiştirilmek istenir. Bu
amaçla, babası HikmetBey onu,
Deniz Harp Okulu'na yazdınr.
Okul yatılıdır. Nâzım Hikmet,
hafta sonlannda evlerine çıkar. 0
yıllarda Nişantaşı 'nda oturmak-
tadırlar.
Yaz aylannı Erenköy'deki köşk-
lerinde geçirirlerdi.
Yatıh Bahriye Okulu'nda Nâ-
zım Hikmet'in talebeliği sırasın-
da, iki tanınmış arkadaşı vardır.
Bunlardan biri altıncı Cumhur-
başkanımız Fahri Sabit Koru-
türk, diğeri meşhur Yavuz zırh-
lısının son kumandanı Amiral
Asım Şinik'tir.
Şair Necip Faal da onlardan
iki sonraki sınıfin öğrencileri ara-
sındadır.
Nâzım Hikmet'te edebiyat he-
vesi kûçük yaşlarda başlar.
Bunun geliştirilmesi, olgun-
laştınlması maksadıyla Yahya
Kemal özel hoca olarak görev-
lendirilir. Haftada bir gün Nâ-
zım Hikmet'e Türkçe dersi ver-
meye gelir.
Ailenin yaşamı kışın Nişanta-
şı 'nda, ilkbahardan sonbahar so-
nuna kadar Erenköy'deki sayfi-
yelerinde geçmektedir.
Nâzım Hikmet'in annesi Ce-
Hle Haıum ile Yahya Kemal ara-
sındaki gönül bağlantısı Eren-
köy'deki köşkte başlar. Nâzım
Hiİcmet'in babası ile annesi 1917
yılında aynlmışlardır.
Nâzım Hikmet'te beliren ilk
şiir eğilimleri Yahya Kemal'in
İcatkısı ile güçlenir. Hatta, ilk
manzumesini, bir satırda deği-
şiklik yaparak, dergide yayım-
layan Yahya Kemal'dir.
Nâzım Hikmet, edebiyata iyi-
den iyiye tutkun olur ve asker
olmak istemez. Sağlığırun buna
elverişli olmadığı konusu, dok-
tor raporu ile tespit edilir, Okul-
dan bu suretle aynlmışrır.
Nâzım'ın ilk eşi: Nüzhet HanımNüzhet Hanım 1901 yılında Istan-
bul'da doğdu. Tanin ve Son Posta ga-
zetelerinde başyazarlık yapan, millet-
vekili seçilen, CHP grubunda hükü-
mete sert eleştirisi yüzünden - siya-
setten aynlmak zorunda kalan- Mu-
hittin Birge'nin baldızı ve bir döne-
min ünlü tiyarro eserleri yazan Asu-
deZeybekoğlu'nun teyzesi idi.
Bir yaşında iken babasını kaybeden
Nüzhet Hanım. yukanda belirttiği-
miz gazeteci Muhirtin Birge'nin hi-
mayesi ile büyütüldü ve eğitildi.
Geçmiş yıllara ait notlanmı kanş-
tınyorum:
22 Mayıs 1978 günü, Zîverbey'de
Mustafa Mazhar duragı yanındaki
Ersan Sokağı 15 numarada, Nüzhet
Hanım'ın dayızadesi ZehraHanım'ın
evınde buluşmuşuz. Sohbetımizde
Nüzhet Hanım, Nâzım Hikmet ile na-
sıl tanıştığını, evlilıkJerini ve aynlış-
lannı şöyle anlatmıştı:
... Birinci dünya harbinin son yıl-
lannda, Teşvikiye'de Nâzım Hikmet-
lerle bitişik apartmanlarda oturuyor-
duk. îkimiz de çocuk yaşlanndaydık.
Tanışmamız orada başladı. Ben, Al-
man Lisesi'ne gidiyordum. Nâzım
Hikmet, Deniz Harp Okulu'na de-
vam ediyordu. Ara sıra sokakia rast-
laşır konuşurduk.
Eniştem Muhirtin Bey, 1920 yılın-
da Ankara'ya taşındı. Çocuk yaşım-
dan beri onlarla birlikte yaşadığım-
dan beni de götürdüler.
NâzuTi Hikmet'in Moskova'da evlendiği
ilk eşi Nüzhet Hanım.
Eniştemin işi gereği daha sonra ai-
lece Bafum'a, Bakû'ya ve Tiflis'e
gittık.
Nâzım Hikmet ile VâlâNurettin'e
Batum'da rastlamıştık. Orada da kı-
sa görüşmelerimiz oldu.
Beni, kulağımdaki rahatsızlık do-
layısıyla, tedavi için Moskova'ya yol-
ladılar. Yegâne arzum, tedavimin bi-
timinden sonra, Almanya'ya gidip
eğitimimi sürdürmekti. Ne var ki,
Ruslar \ize vermedi.
Nâzım Hikmet ve Vâlâ Nurettin ile
Moskova'da tekrar karşılaştık. Onlar
Moskova Üniversitesi'ne devam edi-
yorlardı. Beni de teşvık ettiler. Üni-
versitenin Fransızca ders verilen ik-
tisat bölümüne bir yıl devam ettim. Nâ-
zım ile Vâlâ aynı üniversitenin Rus-
ça bölümünde okuyorlardı. Şevket
Süreyva (Aydemir) daha önce Mos-
kova'ya gelmiş olduğundan onlardan
yukan bir sıruftaydı.
1921 başlannda Nâzım, benimle
evlenmek ıstediğinı söyledi. Rus ka-
nunlanna göre evlendik.
Ben daha sonra hastalandım. Ba-
kû'da bulunan ablamla eniştem, yan-
lanna dönmemi istediler.
Hasta hasta -Nâzım'ı terk ederek-
aılemin yanına döndüm. Ne var ki
hastalığım çok uzun sürdü.
1923 "te Türkiye'de Cumhuriyet iJan
edilince, aılece tstanbul'un yolunu
tuttuk. Burada da hastalığımın ilerle-
mesi üzerine -Macaristan ile Çekos-
lovakya arasuıdaki- bir sanatoryuma
Nâzun Hikmet'in üvey
annesinden üaz kardeşleri
(Ftttma Melda ileMustafa
Metin) 1926yılında doğdular.
Ikinci evliliğinden
doğanlar
HikmetBey,Ceffle Hanım'dan aynldık-
tan sonra, ikinci evliliğini MacideHanım
ile yaptı. Bu evlilikten, 1926 yılında, bi-
ri kız diğer erkek, ikiz çocuklan oldu.
Nâzım Hikmet'in bu kardeşleri, Fatma
Melda ile Mustafa Metin'dir.
göndenldim. 1924 yılında Istanbul 'a
döndüm. Bu arada, ikinci kocam olan
ServetBey ile tanıştım. Tam o sıralar-
da Nâzım Hikmet Rusya'dan Istan-
bul'a döndü. Nâzım, evliliğimizin de-
vamını istiyordu. Çok düşündüm.
Moskova'da evliliğimizden sonra ara-
dan birkaç yıl geçmişti. Bu yüzden ev-
liliğin sona ermesini arzu edi-
yordum. Karanmı Nâzım'a
söyledim. O ısrar etti. Reddi-
min birsebebi vardı. Nâzım'ın
annesiyle halasının bana soğuk
bakmalanydı. Işittiğime göre
bunlar Nâzım'a: "Bu gözleri
kûçük kadmla niçin evtendfa?"
demişlerdi. Bu evliliği eleşti-
riyorlar. Ona, bu gözleri küçük
kadından bir an evvel aynl di-
yorlardı. Bu ve benzeri söylen-
tileri duydukça, Nâzım ile ev-
liliğimin devam edemeyece-
ği düşüncesi bende hâkim ol-
du. Nâzım Hikmet, benim Ser-
vet Bey ile evleneceğimi duy-
muştu. Çok kızdı. Hatta, Ser-
vet'i görerek, benim kendisiy-
le evli olduğumu söylemişti!
Işler çok kanşmıştı. Nâzım'da sinir-
li bir hava vardı. Evleneceğim Servet
Bey bana:
"Eğer onu unutamayacak ve ayn-
lamayacaksan, ona dön!™" dedi. Ben
kesin olarak Nâzım'a dönemeyeceği-
Nâzım'ın
kardeşleri
Hikmet Bey 'in ilk eşi,
Ressam Celile
Hanım'danüç çocuğu
oldu. llki Nâzım
Hikmet'tir. Ailenin
ikinci oğlu, 27 Ağustos
1905^ 'te doğan îbrahim
Âli dir. Ne var ki bu
çocuk, kuşpalazından
12 Temmuz 1906
tarihinde ölmüştür.
Ailenin son ve üçüncü
çocuğu 18 Nisan
1907'de Halep 'te doğan
Sâmiye 'dir.
(1907-1994) Nâzım'ın Hikmet'in loz kardeşi Samiye Yahmm ile kıa.
(Celile Hanım'ın firçasından)
Nâzım Hikmet'in doğum belgesi
Nâznn Hikmet Selanikte- Ru-
mi tarihle- 4 Ocak 1317 tarihin-
de, alaturka saat sabah 4'te doğ-
du. O tarihte, babası Hikmet
Bey ile halası Meöha Hanım'ın
eşi Menıduh Bey, görevli olarak
Selanik'te bulunuyorlardı. Hik-
met Bey, yabancı işler müdürü,
eniştesi Memduh Bey, Ticaret
Mahkemesi reisi idi. Gelin-gö-
rümce ve enişte-kayınbirader
aynı şehirde görev yapmaktan
mutluydular. Hemen her gün
görüşmekteydiler.
Celile Hanım, saat 4'te do-
ğum yapmış. Doğum çok rahat
olmuş. Bebeğe- dedesi- Meh-
med Nâzım adını vermişler. Bi-
lindiği üzere bu ad, dedesi şair
Nâzım Paşa'dan geliyor. Aile
geleneklerine göre. torunlara
dedelerinin veya nenelerinin adı
verilir.
Nâzım doğarken, babası Hik-
met Bey sokak kapısından içe-
ri giriyormuş. Bu doğumu, Ce-
lakddin'in uguru saymışlar. Ai-
lece Nâzım'ın hayırlı ve uzun
ömürlü olmasını AJlah'tan niyaz
etmişler.
mi söyledim. Sonunda Nâzım'dan ay-
nlıp Servet'le (6) -Şeriat usulüne gö-
re- evlendik. O yıllarda medeni ka-
nun çıkmamıştı. Nüzhet Hanım, Ser-
vet Bey ile olan evliliğinin sonucuna
şöyle değinmişti: "tld kızım oldu. Her
ikfci de evn'dirier. Dört torunum var.
Hatta, bir torunumun bugünlerde du-
ğünü otacak," Nüzhet Hanım, Fran-
sızca, Almanca ve Rusça bilirdi. Son
görevi, Ankara Kız Lisesi Fransızca
öğretmenliği idi. 9 Ekim 1989'da An-
kara'da öldü. Kibar, kültürlü bir ka-
duıdı.
Nâzım Hikmet'in:
"O msvi göznı bir devdi;
Minnacık bir kadm sevdi
HammeDerL." şiiri Nüzhet Hanım
içindir.
Nâzım'ın soyadı
Nâzım Hikmet soyadı olarak "Ran"ı
kullandı. Bursahapishanesindeki oda
arkadaşı Alaaddin Ozedar bu konu-
yu şöyle anlattıydı: Kırmızı renk,
dünyada, komünizmin adeta sembo-
lü olarak belirtilir. Onun için bu fık-
ri taşıyanlara bazen "koıF da denmek-
tedir. Içi kıpkırmızı, kabuğu sanmh-
rak olan tek meyve nardır. Nâzım
Hikmet, bunu tersine çevirerek "Ran"ı
soyadı olarak seçmişrir.
İlk şiirleri
Nâzım Hikmet, çocukluk çağında
şiire başladı. ilk şiirhocası Yahya Ke-
mal'dı. Annesi Celile Hanım, Nâzım
Hikmet'in affi ile ilgili olarak Yahya
Kemal'e gönderdiği Fransızca bir
mektubunda:
"Siz onun şiir babasısmız!»" de-
mektedir.
Yukanda belirttiğimiz gibi Nâzun
Hikmet'in ilk manzumesi Yahya Ke-
mal tarafindan bir mısraı değiştirile-
rek yayımlanmıştır. Nâzım Hikmet
sürekii şiirler yazmaya 17 yaşında
iken başladı. Daha sonraki yıllarda,
1920 yılından itibaren, edebi yayın-
larla ilgili dergilerde kendisini tanıt-
h. O dönemde genç edebiyatçılan bir
araya toplayan Alemdar gazetesi idi.
Bu gazete Refi Cevat (Uhınay) tara-
findan yayımlanıyordu. Ulunay, haf-
tada bir gün gazetenin bir sayfasını
genç edebiyatçılann eserlerine ayır-
mıştı. 18 Eylül 1919 tarihli Alemdar
gazetesi bunun bir örneği idi.
Bu gençler arasında, Orhan Seyfi,
\usuf Ziya,HaKdeNusret,NâzımKa-
mil, A. Nahit, Vâlâ N'urettin, Halit
Fahri, Faruk \afiz, \e]det Rüştü gi-
bi genç şairler vardı. Nâzım Hikmet
ilk yayımlanan şürinde Mehmet Nâ-
zım imzasını kullanmıştı. Yukanda be-
lirttiğimiz o dönemin şairlerinin en
genci Nâzım Hikmet'ti. O dönemin
geleneği olarak bu genç şairler, yayım-
ladıklan şiirleri birbirlerine ithaf eder-
lerdi. Mesela, 1920 yılında -Anka-
ra'da yayımlanan Yenigün gazetesinin
4 ve 21 Mart tarihli sayılannda yayım-
lanan "Ağa Camii" şiiri, Vâlâ Nuret-
tin'e ithaf editeıişti. Alemdar gazete-
sinin 13 Kasım 1920 tarihli nüshasın-
daki "Üd Dört'' manzumesi Yusuf
Ziya'ya ithafen yayımlanmışt. Nâzım
Hikmet, o yıllarda, Istanbul'un ye-
gâne edebiyat dergisi olan Ümit'te
de manzumelerini yayımlıyordu. Ör-
nek olarak bir manzumesini buraya
alıyoruz:
Genç Yolcular Törkiisü
Alnımızda yanar gençliğin tacı;
Yorgunlugun anasım satarız!
Elimizde neşemizin kırbacı,
Ufuklan önümüze katanz!
Göğsümüz kuvvetli, ruhumuz temiz,
Tükenmezyolları tüketiriz biz,
Ne hamam istenz ne han isteriz,
Nerde gün batarsa orda yatarız!
SURECEK
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Attilâ llhan
"Başlangıçta söz vardı." Söz, insanlar arasınd;
dolaşan en büyülü olaydır. Üç-beş insan bir araya gel
diğinde, hiçbirşeyeihtiyaçyoktur, sozden başka.. Hiç-
bir şey olmasaydı hayatında, sadece söz olsaydı
belki de varfığının tadını daha iyi çıkartabilirdi insa-
noğlu. "Sözün Büyüsü". Düşüncenin büyüsü. Anla-
tımın büyüsü, ifadenin büyüsü.
İyi şair en iyi büyücüdür. İyi şairler büyücüdür! Sö-
züyle, dizeleriyle esir alır sizi; benliğinizi sanp sarma-
lar, ruhunuzun farkına vardırır, içinizi uçuşturur, yer-
çekimi yok olur, ağıriığınız kaybolur, variığınız erir, ne
yapacağınızı şaşınrsmız..
Büyülü sözcükler içinde büyük dönüşümünüz ger-
çekleşir.
Attilâ llhan'larda söz nasıl oluyorda en büyülü el-
biselerini giyebiliyor?
Onlarcası, yüzlercesi evrenin neresinden, hayatın
hangi yüzyıllarından süzülerek, sadece bir defalık
böylesine eşleşebiliyor?
Şairdeki sırdır bu, hiçbir zaman, ne kendisinin ne
de başkasının bilebileceği ve açıklayabileceği belki de..
• • •
Attilâ llhan, çoğumuzun gençliğini esir almış ve
büyümemize yol çizmiş Söz ve Anlam Büyücüsü.
1960'lann yoksul çevremizin heyecanlı ve taşkın
çocuklanyız. Şiir ve edebiyat tutkunu, ve tabii ki sol-
cu. Varoluşun nedenleri, bizce.
O'nun gjbi duyumsamaya çalışıyoruz hayatı. "Yel-
paze"ye, ÜmrtYaşarOğuzcan'aşiirlerimizi gönde-
riyoruz..
Acaba ne olsak? Şair mi olsak? Arya mı "yazsak"?
Roman mı yoksa? "Rüzgâr Gibi Geçti"nin ikinci cil-
di peşinde geçen ayları anımsıyorum. Hâlâ çıkmadı
mı?
Okul kaçaklanyız..
Babıâli Yokuşu.. Beyazıt kitapçılan..
Söz'ün, düşüncenin ardında koşuşturan.
llhan'ın dizelerinin esirleriyiz.
Sık sık, bazen bu bazen öbürü, şiirlerindeki en tıl-
sımlı sözcüğe kesiliyor bedenlerimiz.
Yürüyüşümüz, bakışımız, bütün benliğimiz, varol-
maktan, kendi olmaktan çıkıyor..
Şiirlerdeki sözcükler gibi başkalaşıyoruz.
Işte böyle günlerden biri, Attilâ llhan, bizi Sedef Ada-
sı'na süruklüyor. O zamana kadar yazamadığımız en
iyi şiirleri yazacağız! Hasan Çakır ve ben.. Bir şiirya-
rışmasına göndereceğiz!.. Yanımızda Attilâ llhan ki-
taplan.. Şehir Hatlan vapurlan.. Adalar.. Büyükada ve
Sedef Adası.. Iskelede birkaç bina sadece..
Ada'da doğayla, martılarla başbaşa geçen günler.
Ne kadar çok martı!
Ve orada yazılamayan şiirler.
Ve kayık yapılarak denize salınan kâörtlar..
Sevgililere, Söz'ün Büyüsü'ne, Atilla llhan'a!
• • •
Attilâ llhan "Tahammül ve sabnnız için.." diyor..
Bir şair, içindeki ürkek kuşu hissettin'yor.
llhan'la bazı noktalarda hemfikir olmayabilirsiniz.
Gün, yıpratıcıdır, zedeleyicidir; farklılıkJan abartır,
geçici olanlan vurgular.
Gün, alçaktır!
Aslolanı saklar.
ölüm ise aslolanı gösterir, kalıcılığı günışığına çı-
kartır.
Aslolandır, bizim olan!
ölüm, en büyük dost mudurt?
llhan'ın, siyasi düşünce ve kültür olarak, özgünlü-
ğün peşinde koşması, aslolandır.
Çünkü llhan yaratıcılığın, kültürün ve hayatın öz-
günlüğünde saklı olduğuna inandı.
Tamamen haklıdır!
ölüm, Hayatın Köpüğü'nü alıp götürdü..
Geride önemli olanlan bıraktı, bizîere ve sonradan
geleceklere şu büyük dramı yaşamalannda en gü-
veniliryol arkadaşı olarak..
Yaratıcı, yalnız, hırçın, hoşnutsuz insanın süreMi ara-
yışı.. ve,
Şairin ve Sözün Büyüsü..
obursalia cumhuriyet.com.tr
Tiipgaz ve otogaza zam
• ANKARA (ANKA) - TÜPRAŞ, 9 gunlük ara-
dan sonra tüpgaz (LPG) ve otogaza yeniden zam
yaptı. Tüpgaz ve otogazın vergisiz rafineri fıyatı-
na yüzde 11.72 oramnda artnnldı. Zammın pera-
kende fiyatlara rüpgazda yüzde 6.35, otogazda ise
yüzde 5.36 oramnda yansıması bekleniyor.
Ülkü'den dokunulmazlık yasası
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Izmir
Milletvekili Hakkı Ülkü, milletvekilinin bizzat is-
temesi durumunda dokunulmazlığınm kaldınlma-
sını öngören yasa teklifini TBMM Başkanüğı'na
sundu. TekJife göre dokunulmazlık konusu, Ana-
yasa-Adalet Karma Komisyonu'nda görüşülme-
den genel kurulun bılgısine sunulacak.
Müdür püşvetten tutukfandı
• ADANA (AA) - Adana'nın Seyhan ilçesinde ka-
feterya açmak isteyen Olcay B, işyerinde olcisı yan-
guıa müdahalede eksiklerinin bulunmadığına iliş-
kin rapor karşıhğında kendisinden rüşvet istediğini
öne sürdüğü ttfaiye Müdürü Hasan Ö.'den şikâyetçi
oldu. Rapor karşıhğında işyeri sahibinden 300
YTL aldığı iddia edilen Hasan Ö. tutuklandı.
Teröp öpgütii liderinin davası
• STRASBOURG (AA) - AlHM'nin temyiz nıteli-
ğindeki büyük dairesinin, terör örgütü PKK'nin ele-
başısı Abdullah Öcalan'la ilgili mayıs ayında aldığı
karar, Avrupa Konseyi'nin büj
r
ükelçiler seviyesinde
toplanan Delegeler Komitesi 'nin dünkü gündeminde
olmasına karşın tartışılmadı. Konunun gelecek aylar-
da yapılacak toplantıda ele alınması benimsendi.
Kadıköy'de protesto
• İstanbul Haber Servisi - Ezılenlerin Sosyalist Plat-
formu üyeleri, Terörle Mücadele Yasa Tasansı'ru
protesto amacıyla kendilenni Kadıköy'de trafik ışık-
İan direklerine zincirle bağladı. Zincirleri polis tara-
findan sökülen 6 eylemci gözaltına alındı.
881 bin YTL devretti
• ANKARA (AA) - Şans Topu çekilışinde kaza-
nan üst kolon numau^alan, "'06, 08, 12, 13, 22," alt
kolon numarası "12'" olarak belirlenirken 5+1 bi-
len olmadığı için 881 bin 442 YTL gelecek hafta-
ya devretti. 5 bılenler 3 bin 582 YTL 30'ar YKr,
4+1 bılenler 229 YTL 15'er YKr, 4bilenler 18
YTL 90'ar YKr, 3+1 bilenler 9 YTL 70'er YKr, 3
bilenler2 YTL 2O'şer YKr, 2+1 bilenler 3 YTL
5'er YKr, 1 + 1 bilenler 1 YTL 5O'şer YKr kazandı.