Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 E K İ M 2O05 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Kanatlı
Zafer Yı Imaz: "Son
günlerde yaşanan
itlaflar n-edeniyle AB
şimdi de karşımıza
'Kanatlı soykırımı'
çskanr mı dersiniz?"
- Başbakan'ın oğlu
ABD'de ev almış...
"Vatandaşlık da alır
inşallah!"
Manyas'm
u
Man"ıgitti,
"Yas"ı kaldı!
Turist
#
Erol Işisağ:
"Kültür ve
Turizm Bakanı
'Sakal-ı Şerifle tarihe
geçti mi bilinmez ama
turistik bir hale geldıği
kesin!"
Sakal
Anıl öçai:
"Sakalı AB'ye
kaptıran, 'Sakal-ı
Şerif'i de Dubai'ye
kaptınr elbet; yukanya
satsan AB, aşağıya
satsan Dubai yani!"
Merak
İSTANBUL Barosu Genel Sekreten avukat
Hüseyin Özbek "müzakere medyası"nın
gündemdeki konulan ele alış biçimini son bir ayı
kapsayacak şekilde mercek altına almış, ortaya
çıkan "yayın politikası"nı şöyle yorumluyor:
"Dış destekli, ayrılıkçı Kürt hareketinin
kitleselleşmesi, ABD ve AB desteğiyle Türkiye'de
devletle muhatap olacak bir meşruiyet kazanması
için Türk milletinin psikolojik olarak hazırlanması.
2 bin kışilik cemaatiyle Rum Ortodoks Kilisesi'nin
başında bulunan şahsın topluma bir devlet başkanı
ve Türkiye'nin iyiliğini isteyen birisi olarak
pazarlanması; Türkiye'nin bu kişinin himmetine
muhtaç olduğunun toplum bilincine yerteştirilmesi.
Türk milletinde içte ve dıştaki ekonomik, siyasal
sorunlann AB ve ABD yardımı olmadan
çözülemeyeceğine dair bir yargı uyandırılması;
bunun için toplumda derin bir özgüven eksikliği
Müzakereciler
duygusu yaratılması.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve bürokrasinin ulusal
unsurlarının, halk kitlelerine toplumun gelişmesinin,
inanç ve düşünce özgürlüğünün önündeki
engellermiş gibı sunularak milletle aralarındaki
yanlmanın derinleştirilmesi ve yabancılaştınlması.
Türklerin Anadolu'nun asli sahibi olmayıp bu
coğrafyaya yakışmayan barbarlar, uygarlık dışı
unsurlar olarak tanıtılması, Anadolu'nun asli
unsurlarının azınlıklar olduğunun vurgulanması,
etnik taleplerin ve etnik aynşmanın halk nazannda
meşruluğuna dair altyapı hazırlanması.
Toplumda Türk-Kürt başta olmak üzere etnik
temelli kavgalan ve gerilimi tırmandırarak
Türkiye'nin Yugoslavyaiaştınlması.
Türkiye'nin Kıbns'ta, Ege'de, Kuzey Irak'ta ulusal
çıkarlanmızı savunmayan, teslimiyet psikozuna
sokularak ve içerde bağımsız bir devlet olmanın en
doğal inisiyatiflerini bile kullanamaz hale
getirilmesi.
AB bağlamında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıldırma
kampanyalarıyla pasif savunma sürecine sokularak
edilgenleştirilmesi. Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik
iç ve dış tehditlerdeki tarihi ve yasal görevlerini
yapamaz hale getirilmesi; üstünlük duygusunun
yok edilmesi.
Türk toplumunda millet olma, Türklük paydasında
birieşmek anlayışı yerine etnik, dinsel, mezhepsel,
yöresel ayrışma ve ortak paydadan uzaklaşma
sürecinin başlatılması; ulusal bütünlük yerine
bölgesel ve yerel bilinci öne çıkarma ve millet
olmanın değerterini yok etme çalışmalan."
"Hâvalimanı VIP
saJonundaki
Sakal-ı Şerif
olayından sonra, yıllar
önce yurtdışına
çıkanlmış tarihi
objelerin faillerini hâlâ
merak ediyor
musunuz!"
SESSÎZ SEDASIZ (!) Munphy ile Türkiye'nin AB üyelik süreci
MURPHY'NİN yasalannı bilirsiniz...
Akif Kökçe, yasalan tarayıp
Türkiye'nin AB sürecine ilişkin
maddelenni çıkartmış:
"Ucu açık olan müzakere
sürecinin ucu kapatılsa, dibi delinir.
Üyelik sırası size geldiğinde, biriiğin
bilinen tüm kurallan aleyhinize
değiştirilir. Sizi veto edecek ilk ülke;
bir zamanlar veto hakkınızı
kullanmayıp, üye yaptığınız ülke
olacaktır. AB uyum yasalan,
kendinizden emin bir biçimde yanlış
sonuçlara ulaşmanızı sağlar.
Toplumsal karrnaşa her zaman
yaşanabilir, ama her şeyi altüst
etmek için bir müzakere süreci
yeteriidir. Müzakere masasında her
şey yolundaysa bir şeyler kesinlikle
gözden kaçmış demektir.
Müzakereler başanlı olarak sona
ermişse; ya girilecek ülke
kalmamıştır ya da biriik dağılmıştır.
Yol haritasındaki yol, iki nokta
arasındaki en uzun mesafedir. Ucu
açık süreçte gözüken ışık, üzerinize
gelen trenin ışığıdır.
Süreç başanlı şekilde ileriiyorsa,
pusu kurulmuş demektir. lyi başlayan
müzakere kötü biter, kötü başlayan
müzakere daha kötü biter.
Komşunuz biriiğe girip toprak
kazanıyorsa, siz daha girmeden
kaybedeceksiniz demektir. Biriiğin
genişleme süreci, sizin daralma
sürecinize eşittir."
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuig yahoo.com
Sata sata ne "i"hale getirdiniz ülkemizi?
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
İnsanın Vatanı
Aşağıda okuyacağınız yazı-
yı bir süre önce 11.4.1998'de
kaleme almıştım. Bir mahke-
menin, Hrant Dink'e "Türklü-
ğe hakaretten" 6 ay mahkûmi-
yet vermesi üzerine, yeniden
yayımlamak istedim. Yazı, za-
ten kendini anlatıyor:
"Sanıyorum bayramın
üçüncü günüydü. Gazeteler-
den birinde (belki başka gaze-
telerde de vardı), büyükçe bir
ölüm ilanı gördüm. Maryani
Büyüm (1902)-1998)adlıEr-
meni kökenli bir yurttaştmızın
ölümünü duyuruyorlardı. Yüz
yılayaklaşan biryaşam, ilgimi
çekti. Zaten ilanın biçimide il-
ginçti.
Toprağı bol olsun, huzur
içinde uyusun, Maryani Ha-
nım'ı elbette tanımıyorum.
Oğlu olduğunu ilandan anladı-
ğım Nazar Büyüm 7e zaman
zaman yollanmız kesişir. Ama
en az on, on beş yıldır, onu da
görmemiştim. 0nun ve diğer
akrabalannın başları sağ ol-
sun.
Maryani Hanım 'ın yaşamöy-
küsünü, ölüm ilanından öğre-
niyoruz: '0 Anadolu'nun yaşa-
dığı bir bütün yüzyılı Anadolu
gibi kederiyie, acısıyla, diren-
ciyle ve sevdasıyla yaşayan
gerçek insanlardan biriydi...'
Aynı ilanın birazyukansında,
insanın yüreğini dağlayan şu
satırian okuyoruz: 'Ateşin, yok-
luğun, yoksunluğun içinden
geçti geldi; sevgisi gibi aklını
ve ferasetini de yüreğinde ta-
şıdı. Hem korktu ölümden,
hem ölümü özledi. Hem ancak
onunla yaşayanlann bilebile-
ceği kadar çekti hayatta, hem
gönülden sanldı yaşamaya ve
sevdi yaşamı. Torununun toru-
nunu gördü, kucağına aldı, onu
kutsadı.'
Maryani Hanım için verilen
ölüm ilanının son paragrafı, in-
sanın içine umut ve sevgi dol-
durduğu kadar, insanı düşün-
meye de itiyor.
'...Anadolu'nun kaderi gelen
çağda aydınlık olsun; artık yal-
nız sevgi, sevinç, mutluluk,
kardeşlik ve paylaşma tohum-
lan yeşersin. Savaş olmasın,
banş olsun. Onun bacılan, hı-
sımlan, komşulan, çocukları,
yeğenleri, gelin ve damatlan,
torunlan, torunlannın çocukla-
n, torunlannın torunlan ondan
öğrendiklerini kendilerinden
sonra getenlereöğretsinler. lyi-
lik ve sevgi öyle büyüsün.
Amerika'da, Faransa'da, Al-
manya'da, Isviçre'de ve elbet-
te vatanı, yurdu, evi ocağı Ana-
dolu'da, Türkiye'de.'
Bir kez daha yinelemek isti-
yorum, '...elbette vatanı, yur-
du, evi ocağı Anadolu'da, Tür-
kiye'de...'
özellikle şu son satır, beni
çok düşündürdü. öyle ya,
dünyanın dört bir yanında
aleyhımize cadı kazanlan kay-
natılmak istenirken, yüzyıllık
yaşamında hiç kuşkusuz bü-
yük acılar çekmiş bir Maryani
Hanım 'ın evlatlan; yürek veka-
der birlikteliğimizi cömertçe
sergileyebiliyorlardı.
Anadolu, Türkiye, elbette
Maryani Hanım'ın da evi oca-
ğı, yurdu ve vatanı idi. Son
demlerini yaşadığımız yüzyılın
ilk çeyreği ve 2. Dünya Sava-
şı'nın zor koşullan hariç, se-
vinçte ve tasada biriik olmuş-
tuk. Birlikte sevinmiş, birlikte
üzülmüştük.
Çocukluğum Laleli'de geç-
ti. 1950'lehn Laleli'si demek,
biraz Küçük Langa demekti,
biraz Nişanca demekti, biraz
Yenikapı demekti, biraz Kum-
kapı, biraz Kadırga demekti.
Sınırsız bir etnik kaynaşma
içindeydik. Helebizçocuklar...
6/7 Eylül kepazeliğini, bu-
gün gibi hatıhıyorum. Hiçrast-
lamadığımız bir çapulcu güru-
hu, mahallemizdeki fukara
azınlıklann evlerini yağmalar-
ken, korkudan gözyaşlanmızı
saklamaya çalışıyorduk. (Bu
işin düzenleyicileri, şimdi 'de-
mokrasi kahramanı' olarak
anıtmezarlarda yatıyorlar...)
Ve 6/7 Eylül'den sonra hiç-
bir şey eskisi gibi kalmadı.
Rum kökenli vatandaşlanmız
Yunanistan'a, Yahudi kökenli
vatandaşlanmızın bir bölümü
Israil'e göçtü. Ermeni kökenli
vatandaşlanmız ise, farklı
semtlere taşındılar. Biryanımız
eksilmişti.
6/7 Eylül hiç kuşkusuz affe-
dilmez bir hata idi. 'Varlık Ver-
gisi'nin 'savaş koşullan' gibi-
sinden bir mazereti vardı. Fa-
kat 6/7 Eylül'ün öyle birmaze-
reti de yoktu. Ancak, mazeret
olmasa bile, Kıbns sorununu
Türkiye'ye 'ihale eden1
Ingilte-
re'nin, hiç mi kusuru yoktu?
Eğer 20. yüzyılın ilk çeyre-
ğindeki dramlar yaşanmasay-
dı, bugün Türkiye 'de çok daha
renkli birnüfus yapısı olacaktı.
Fakat 1915 Ermeni 'tehciri'n/n
ve 1925 'Ahali mübadelesi'n/n
suçu Osmanlı'da ve Türkiye
Cumhuriyeti'nde miydi?..
Geçmişin muhasebesini
yapmak istemiyorum. Ancak
insan düşünmekten de kendi-
ni alamıyor. Bugün Ispanya'da
Müslüman nüfus yoktur. Koca
bir uygarlık kuran Endülüs
Emevilen'nden, ufakbirazınlık
bile kalmamıştır. Ama Ispanya,
Batı uygarlığının bir parçası;
Osmanlı barbar sayılıyor. Hiç
böyle tekyanlı tarih olurmu?
Ama artık bunlar geride kal-
dı. Artık 'Savaş olmasın, banş
olsun'. Ve umalım ki, 'Anado-
lu'nun kaderi, gelen çağda ay-
dınlık olsun; artık yalnız sevgi,
sevinç, mutluluk, kardeşlik ve
paylaşma tohumları yeşersin'.
Bu topraklarda yaşayan ata-
lanmız, birkısmını bize devret-
tikleri çok acılar çekmişler. Fa-
kat çok güç koşullar altında,
büyük işler başarmışlar. Bize
düşen, bu başarılan büyüt-
mektir.
Hep birlikte. Sevgiyle, hoş-
görüyle, paylaşımla."
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behhak@yahoo.com.tr
HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepikta mynet.com
"Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
ge.ce. trenlerine bînme
kaybolursun
Sokaklarda mızıka çalma çocuk
vurulursun"
çılgin türk" attilfl ilhan'a sonsuz saygılarimla ,$<<£-0
OTOBÜSTEKİLER KEMALLRGENÇ k_urgenc qyahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKLM lSEkJm wwtc.Tnumtaz-arikan.com
ULLJE LANGTRY SKANDALI'..
1854'TE 8USUN, UMLU /MGlLIZ SOSVBre K4DIMI t-H-U£
£K Z£tJG 8
. ONUHL4, BUYUK. Sl/S K4TI İÇİN El/LEMOlĞ/Mİ GtZLE-
ULL/E LAMGr/Zy, K/S* SÜIS£0E LOND&4
. EVLtYtCEN ÇEÇİrLİ
KAÇ/NMAM/Ş,BU ABAP/I /NGlLTESE VELf-
AHT1 EOU/AeD'LA 7XMfŞM/Çrr. BlfZ s4A/O4 i-/U.t£'YE
, TUM İ
MtÇTİ. 8 '
s/e *ÇK y/if<4y/iM I./LU£ \/E
Et/Lİ OL£>l//C/-AiStN
S//S SKANOALİN ÇtKMAfr ENSEU.ENEMEMİÇTİ..
DUZ ÇİZGÎ
ÜMİT ZtLELİ
Dipten Gelen Dalga...
Milyonlann hem yüreğine, hem beynine çakılan
bu sözcükler ona ait:
- Dipten gelen dalga!
Yani, bu topraklan bin yıldır yurt edinmiş olan-
ların çocuklan! Yani, en olmaz denilen şartlarda
"ayağa kalkanlar" ve muzaffer olmayı bilenler! Ya-
ni Türk milleti!
Tüm konuşmalanmızda, o umudun temsilcisiy-
di.. Benim zaman zaman içine düştüğüm karam-
sariıklara kesin bir karariılıkla karşı çıkar, yakın ta-
rihin, Kurtuluş Savaşı'nın en karanlık günlerinden
ömekler verirdi. Yine böylesine karanlık düşünce-
lere savrulduğum bir akşamüstü, tesadüfen kar-
şılaşmıştık. Içimdeki sıkıntı, öfke kanşımı "karan-
lık" yüzüme vurmuş olacak ki; kendine has tebes-
sümüyle yumuşak biçimde paylamıştı:
- Tanzimat aydını ruhuna teslim olma!
Türk aydınının halktan bu denli uzak, bu denli
kopuk olmasını, ülkenin sömürge konumuna düş-
mesinde başlıca etken olarak görüyordu. Bunu
açıkça anlatıyordu da:
- Türk aydınlannın başka bir modele göre
kendilerini şekillendirme olayı Tanzimat'tan
bu yana var... Aydının yaşama biçiminden
dünyaya bakışına kadar her şeyiyle, halkın her
şeyi arasında mahiyet farkı doğdu... 19. yüz-
yılda yan sömörgeleşmiş bütün dünya ülke-
lerinde Batı'nın ihraç ettiği kültür var ki ona
ben "komprador kültür" diyonım, bu kültür-
leyetiştirilmiş aydın nesiller varki, kendi bağ-
lanndan ayn ve kopuktuıiar ve Batı'ya daha
yakındırtar, mahiyetleri itibanyla daha yakın-
dıriar ve bunun için kendi halklanyla aralann-
da çok ciddi mahiyet farkı vardır... Bu komp-
radorkültürü içindeyetişmiş kişiler, o ülkeler-
deki yabancı okullarda, azınlık okullannda, o
dille tahsil yapılan okullarda yetiştirilirler ve o
kültürün temsilciliğini yaparlar, yani işbirlik-
çilerdir..."
Ne kadar açık ve ne kadar acı değil mi?!
• • •
Ülkenin üzerinde estirilen "Atatürk'ön istediği
hatta vasiyet ettiği Batı medeniyetine dahil olu-
yoruz" laflanna da tüm açıklığıyla yanıt veriyordu:
- Gaziiçin, "çağdaşlaşma"esastır, Batı'dan
ancak onu üst düzeye yükseltmiş olan metot
ve düşünce alınabilir, fakat bileşim mutlaka
"ulusal" olacaktır...
Bilgi Yayınevi'nden çıkan "Bir Millet Uyanıyor"
dizisinin ilk kitabına yazdığı "Takdim" yazısında,
Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" isimli eserinden
yaptığı şu alıntı bile tek başına, Attilâ llhan'ın kim-
liğini, biley taşına vurulmuş bıçağın panltısı gibi ışıl-
datmıyor mu:
- Türkiye'nin Atatürk sonrası ve demokrasi
tarihi, dünya tarihine, karaktersiz aydınlann
bir millete yapabilecekleri kötülükler ömeği
olarak ve Kurtuluş tarihi ise, sağlam karakter-
de bir aydının, nasıl mucizeler yaratabilece-
ğinin ömeği olarak geçecektir.
Onu en son pazar günü TÜYAP Kitap Fuan'nda
gördüm. önünde kocaman bir kalabalık, kitapla-
nnı imzalıyordu. O kadar insanı itip kakarak "mer-
haba" demeyi göze alamadım; "daha sonra gö-
rürüm, hem sohbet ederiz" diye düşündüm...
- Sonrası yokmuş!
Attilâ llhan'ı bundan böyle eminim çok ama çok
sık anımsayacağım ve her anımsayışımda hep
"keşke" diyeceğim, "keşke bir merhaba desey-
dim"; bu merhabanın aslında bir "elveda" oldu-
ğunun ayırdına varmaksızın...
Bu ülkenin aydınlık insanlan, bir büyük şairi, bir
büyük aydını, bir büyük yurtseveri, Cumhuriyetin
bir büyük evladını yitirdi...
Atillâ llhan'ı çok özleyecek, çok arayacağız...
Ama onun her defasında ısraria ve inançla vurgu-
ladığı gibi, "dipten gelen dalga" mutlaka ama mut-
laka tarihsel görevini bir kez daha yerine getire-
cek...
Sevgili Attilâ llhan, ışık içinde yat...
e-posta: umitzileli a gmail.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Nevşehir
ilinde turistik
bir belde. 2/
Fin hamamı...
Gözleri gör-
meyen.3/Tür-
kiye'nınplaka
işareti... Mek-
ke'nin doğu-
sunda, hacıla-
nn arife günü
toplandıklan
tq)e. 4/ Mer-
kür gezegenine veri-
len bir başka ad. 5/ 1
"Ölmek değildir öm-
rümüzün en — işi /
Müşkül budur ki öl-
meden ev-vel ölür ki- 5
şi" (Yahya Kemal)... 6
Eski Mısırlılann kut-
sal saydıklan öküz. 61 8 I
Kaüşıksız, saf... Böl- 9 |
meli göçebe çadın. II Kınlmış taş döşenip silindir
geçirilerek yapılan yol. 8/Bir tanm aracı... Razı ol-
ma, isteme. 9/EHlin anlanm doğallığı, kol^ okun-
ma özelliği.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Et ve sebzeleri, kapak kenan hamurla iyice ka-
patılmış tencere içinde pişirme yöntemi. 2/Bir tu-
rizm kuruluşunca kiralanan uçak... Arjantin'in
plaka işareti. 3/Derviş selamı... Reşat Nuri Gün-
tekin'in bir romanı. 4/ Finlandiya'da bir göl...
Akışkanlann, parçacıklann ya da ışıma biçünin-
deki bir enerjinin belirlı bir alanda taşınma mik-
tan. 5/Hintli kadınlann ulusal giysisi... îlkel bir
silah. 61 Artvin yöresine özgü bir halkoyunu. II
Sergen... Balıkçırun ayağıyla iterek çamur üstün-
de kaydırabileceği kadar hafif olan, küçük ve al-
tı düz tekne. 8/ Halk edebiyatı şiir türlerinden bi-
ri... Ağzımızdaki dişlerin bir bölümüne venlen ad.
9/Bulgur, biber, soğan, domates, maydanozla ya-
pılan ve asma yaprağına sanlıp çiğ olarak yenen
bir yiyecek... Anadolu'nun birçok yöresinde hey-
be, yaygı, kolan, kuşak yapımında kullanılan bir
cbkuma türü.