25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2004 CUMARTESİ 6 HABEKLEK Greenpeace'in anketine göre, Türk kamuoyu banş zamanmda silahsızlanmadan yana 'Nükleersilahistemiyoruz'EMREDOKER İZMİR - Türkiye'de yaşayanlann, NATO \e ABDye ait nükleer silah- lann ülkede bulunmasuıa büyük ço- ğunlukla karşı olduğu bildirildi. Gre- enpeace'in, araştırma kurumu InFak- to'ya yaptırdığı ankete göre, Türk ka- muoyunun yüzde 57'si ülkenin nük- leer silahlardan annmasım isterken yüzde 80'i Türkiye'nin nükleer süah- sızlanmaya öncülük etmesi taraftan. Istanbul'da gerçekleştirilen NATO zirvesinın hemen öncesinde yapılan animarka, Norveç ve İspanya'nın topraklarındaki NATO silahlarının kaldınlması isteminde bulunduğu anımsatılarak "barış zamanlarında topraklarında nükleer silah bulundurmama" karannın Türkiye için de örnek olması gerektiği vurgulandı. araştırmaya katılanlann yüzde 72 si Türkiye'nin nükleer silahlardan ann- dınlmış bölge olması çabalannı des- tekliyor. Greenpeace'in verdiği bilgi- lere göre. NATO üyesi altı ülkede. ABD tarafuıdan NATO bünyesinde kullanım ıçin sağlanan 150 nükleer bomba bulunuyor. Italya, Almanya, Hollanda. Belçika ve tngiltere'nin ya- nı sıra Türkiye'de de Incırlik'te bilin- meyen sayıda nükleer silah olduğu bildiriliyor. Greenpeace Enerji Kam- panyası Sorumlusu Ozgür Gürbüz, Danimarka. Norveç ve tspanya'nın topraklanndakı NATO silahlarının kaldınlması isteminde bulunduğunu anımsatarak "banşzamanlarındatop- raklarında nükleer silah bulundur- mama" karannın Türkiye için de ör- nek olması gerektiğinı vurguladı. Gür- büz, "Hükümetintekyapnıasıgereken, halkuı sesini dinleyip bu istegi NA- TO'da bulunan diğer ülkclerin temsO- cflerine iletmek. Türkhe'nin nükleer silahsızlanma için diğer ülkelere öna- yak ohnasını istiyoruz" diye konuştu. Gürbüz, araşhrmadan çıkan diğer bir ilginç sonucun da nükleer silahlann sahipliği konusunda olduğunu belirt- h. Gürbüz şunlan kaydetti: "Araşürmaya karılanlann yüzde 46'sı Türkiye'de nükleer silah bulun- duğunu söyJerken bunlann yaklaşık yansı süahJarm Türkiye'nin denetimin- de olmatuğmı düşünüyor. Onlan, der- haJ banş ve nükleer silahsızlanma is- teyen sıradan insanlarla konuşmaya çağınyoruz." HÎSSEDAR ONAYI ALINMADI Sit alanında usulsüz yıkım Eminönü'nde bulunan bir bina, belediyenin bütün uyarılarına karşın yıkıldı. Sit alanı içinde bulunan binanın yıkılmasının çevresi için tehdit oluşturduğu bildirildi. İstanbul Haber Servisi - tstanbul Adliyesi'nin karşısındakı Babayani Sokak'ta Ferhat Otel Turizmcilik tarafindan yıkılan bina, çevresini tehdit ediyor. Eminönü Belediyesi Imar Müdürlüğü Yapı Denetim Bürosu'nun aksi yöndeki karanna karşın yıkılan bina, aynı zamanda sit alanında bulunuyor. Inşaat Mühendisleri Odası Istanbul Şubesf nce usulsüz yıkım çalışması hakkında yapılan şikâyet üzerine Eminönü Kaymakamlığı bir inceleme başlattı. tnceleme sonucunda Binbirdirek Mahallesi Babayani Sokak'taki 2 No'lu ve Terzihane Sokak'taki 7 No'lu binalann tek parselde bulunduğu, bu nedeniyle yıkım ruhsatı alınması safhasında tüm hissedarlann onayının alınması, yapılann tamamının nüfus ve eşyadan tahliye edilmesi gerektiği belırtildi. Hissedarlann onay işlemlerinin tamamlanmaması ve tahliyelerin sağlanamaması nedeniyle yıkımın yapılmasma kesinlikle izin verilmeyeceğinin Eminönü Belediyesi tarafindan bildirildiği ifade edildi. Belediyenin bu yazısına karşın Babayani Sokak'taki bina geçen günlerde yıkıldı. Terzihane Sokak'taki yan bınada yaşayan Fatma Tan, yıkılan binanın arsasında pay sahibi olmasına karşın onayının alınmadığına dikkat çekerek "Yaşadığun binayı da yıkmak istiyorlar. Zaten diğer binanın yıkımı sırasında beni binamda çok ciddi çatiaklar oluştu. Burası benim tapulu malım, düzeninü bozmak istemiyonım. Ama benim para koparmak için çıkmadığunı sanıyoriar" dedi. Tan, cumhunyet savcılığmın yıkımla ilgili başlattığı soruşturma çerçevesinde dün ifade verdiğini de anlattı. ÇODUR: TESİSLERÇALIŞIYOR ÎSKİ, deniz konusunda ısrarlı İstanbul Haber Servisi - Bilim adamlan, Istanbul sahillerinden denıze gırmenin sakıncalı olduğu uyansında bulunurken ÎSKİ hâlâ kentte denize girilebileceğini savunuyor. ISKİ Genel Müdürü Dursun AH Çodur, kurumlannm sadece deniz suyunda ölçüm yaptıklannı, kıyıdaki katı atıklann sorumluluklan dahilinde olmadığını söyledi. Uzmanlann ISKl ve İl Sağlık Müdürlüğü'nce ayn ayn hazırlanan ve birbirleriyle çelişen 2 raporun da güvenilir olmadığı yönündeki eleştirilenni yanıtlayan ISKl Genel Müdürü Çodur, "tsteyen güvenir isteyen güvenmez- Avrupa ve Anadolu yakalanndan toplam 11 arrtma tesisimiz var ve kesintKİz olarak çaflşryoıiar" dedi. Deniz suyu ölçümlerinin ancak riskli bölgelerde her gün yapılabileceğini ifade eden Çodur, kentte bu denli riskli noktalar bulunmadığını savundu. tl Sağlık Müdürlüğü'nün yaptığı ölçümlerin İSKJ'den farklı çıkmasına da değinen ISKl Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, "Onlann ölçüm yaptığı noktada anhk bir kirlenme olmuştur. Bu yüzden sonuçlar farklıdır. Artık işbiıüği yapma karan aldık. Aynı noktalardan birlikte numune ahp kendi laboraruvarianmızda analiz edeceğiz. Farkh sonuçlar çıkarsa nedenlerini araşüracağız'* diye konuştu. HALÎÇ VE ADALAR DA UYCUN ISKl'nin tarafindan yapılan son yazılı açıklamada, Istanbul'da 78 noktadan denize girilebileceği kaydedildi. Daha önce kentte 65 noktadan denize girilebileceğini açıklayan İSKİ, hazırladığı son rapora Adalar ve Haliç'i de ekledi. ISKl'nin ölçüm sonuçlanna göre Kınalıada'nın 3 ayn yerinden, Heybeliada'nın 2 ayn yerinden, Büyükada'nın 6 ayn yennden; Sedef Adası, Burgazada, Galata, Unkapam, Camialtı, Eskı Köprü, Haliç Köprüsü, Eyüp-Sütlüce, Adalar arası, adalar sonrasından da denize girilebilir. HORONDAN ROCK'A... Artvin Kafkasör, Kültür, Turizm ve Sanat Festivali, boğa güreşlerinin ardından bir yandan akordeon, tulum, davul, zurnayla çekilen horonlarla sona erdi... Kafkasör Şenliği'nde tulum sesi, Teoman ve New York-New York... Yaylalar horona durchı GÜLŞAHDURAK ARTVİN' - Gürcüler gezmek, dolaşmak kelimeleri yerine "artur"derler... Tarihi MÖ 8 binli yıllara dayanan ve adı "artur"dan gelen Artvin de Karadeniz'in gezilesi, görülesi yörelerinin başında gelıyor. Topraklannın yansından fazlasının ormanla kaplı olduğu kenttekı yaylalar yaz aylanyla birlikte festivallerle şenleniyor. YAYLADA SAFARİ Her yıl temmuz ayı başında düzenlenen, kentin en ünlü festivali Kafkasör Şenlikleri için günler öncesinden hazırlıklar yapıldı. Arrv in Gazeteciler Derneği (AGD) ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nce bu yıl 24'üncüsü düzenlenen festival Hükümet Konağı önündekı Atatürk Anıtı 'na çelenk sunulmasının ardından kortej yürüyüşüyle başladı. Bu sırada cip \e motosiklet sürücüleri, kent merkezınden yaylaya doğru safanye çıktı. Sürücüler Kafkasör Yaylası'na vardığında, bir yandan horonlar, diğer yandan Frank Sinatra'nın New York- New York'u çaldı... Cnlü Yusufeli dönerinin kokusu ise ilk saatlerden itibaren heryanı sardı. Karçal Dağı'nın keskin virajlarından Karadeniz'in görülmesi gereken yörelerinden Artvin'in yaylalan, yazla birlikte şenlendi. Kentin en ünlü festivali Kafkasör Şenlikleri için günler öncesinden hazırlıklar yapıldı. Festivaldeki kalabalık, kentin geleceğini turizmde gören yetkilileri de umutlandırdı... 1850 metre yükseklikteki Genya Dağı'na ulaşıldığında, yüzlerıni karla kaplı Kaçkarlar'a yöneltenler akordeonlar eşliğinde horona başladı... RENCÂRENK ÇADIRLAR ... Kafkasör Yaylası'nda sabah erken saatlerde rengârenk çadirlar kuruldu, piknik sepetleri açıldı. Artvin. Gaziantep, Gölcük ve Gürcistan'ın İmedi halk oyunlan ekiplen gösterileriyle alanı şenlendirdi. Akşam saatleri yaklaştığında ise özellikle genç kızlar heyecanlıydı. Alanda horon tepen gençler, güreş alaruna atla giren rock şarkıcısı Teoman'ı gördüklerinde çığlık çığlığa bağırdı. Yaklaşık 2 bin kişi bir ağızdan şarkılara eşlık ederken çadırlarda rakı sofralan kuruldu, Artvin'in köylennden gelen sevgıliler. en hızlı şarkılarda romantızmı yaşadı, yaşlı nineler konseri örgüörerekızledi... Ertesi gün ise alanda büyük heyecan vardı. Yayla yolunda trafık sıkıştı. çadırlann sayısı ıki katına çıktı. Yaklaşık 20 bin kışının ızlediği, "deste", "ayak", "küçük orta", "büyük orta", "başartT ve " baş" kategon- lerinde toplam 68 boğanın katıldığı güreşler heyecan yarattı. Ağaçlann ardında bahısler oynanırken alandan kaçan boğalar paniğe yol açtı. Baş kategorisinde birinci olan boğanın sahibi Yusufeli Belediye Başkanı YüsufSağlam ise alandan gururla ayrıldı. CoŞKULU SON... 24. Artvin Katkasör, Kültür, Turizm ve Sanat Festivali, boğa güreşlerinin ardından bir yandan akordeon, tulum, davul, zurnayla çekilen horonlar ve coşkuyla sona erdi. Festivaldeki kalabalık, kentin geleceğini turizmde gören yetkilileri de umutlandırdı. ÇHP'Ii Artvin Belediye Başkanı Emin Ozgün, yaylalarda ev pansiyonculuğunu gelıştirmek için çalışmalara başladıklannı, Borçka Gölü ve Muratlı'da turizm master planı oluşturduklarını söyledi. ANADOLU'NUN ÇİÇEKLERİ PARİSTE AÇTI • • • \ Istanbul Haber Servisi - Türkiye'nin doğal endemik çiçeklerinin fotoğraflan Pariste sergileniyor. Çok sayıda doğa belgeselinin yapımcılığını gerçekleştiren Fatih Orbay'ın 6 yıllık çalışmasının ürünü olan sergi, zengin florası olan Türkiye'nin tanrbmına katkıda bulunacak. Türkiye Kültür ve Bilgi Merkezi'nde önceki gün açılışı yapılan sergide, Istanbul Kardeleni'nden Anzer Gelinciği'ne, Laz Gıvışganı'ndan Uludağ'ın Yoğurtotu'na, Likya Orkidesi'ne kadar yalnızca Türkiye'de yetişen 44 doğal çiçeğin fotoğrafı var. Türkiye'nin bitki çeşitliliğini konu alan "Yaşayan Hazine" adlı belgeselin devamı niteliğini taşıyan sergi, çevre dostlan tarafindan 17 Temmuz'a kadar gezilebilecek. Sergi ekim ayında da New York'ta açılacak. BîTKİ TURUNDE ANADOLU ÖNDE TEMA Vakfı'ndan yapılan açıklamada, dört mevsimin yaşandığı Anadolu'nun biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında olduğu kaydedildi. Türkiye'nin Avrupa'da bulunan bitki türlerinin yüzde 75'ini barındırdığına dikkat çekilen açıklamada, "Kıtasal ülkeler arasında biyoçeşitlilik zenginliği anlamında ülkemiz dokuzuncu sırada yer alıyor. Florasının yüzde 33'ü endemiktir. 163 bitki familyası ise 9 bin türü ve 1225 cinsi kapsamaktadır" denildi. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bin Halk KültÜPÜ Şöleninden Düziçi Karacaoğlan Köyü'nden Karacaoğlan uzma- nı 81 yaşındaki Mehmet Koç (Ispir Onbaşı) sahne- de Karacaoğlan'ı anlatıyor... Sahne dediysem. yeni ilimiz Osmaniye'nin hemen bitişiğindeki Çardak Köyü'nde kurulmuş bir açık ha- va sahnesi bu. Ama her şey yerii yerinde, ses düze- ni mükemmel. Ispir Onbaşı mikrofunu ele geçirmiş, sahneden ine- cek gibi değil. Yüksekçe sahnenın aşağısına dizılmiş sandalyeler- de yüz kadar izleyıciyiz. Çardak köylülen, Osmaniye ve çevresinden gelmiş aydınlar, öğretmenler, Çukurova Üniversitesi'nden uzmanlar, yöre köylerinden âşıklar, destancılar... Is- tanbul'dan çağnlı olarak da ben ve Afşar Timuçin vanz... Sağımızda yemyeşil bir tepe ve geride Amanos Dağları... Solumuzda, uzaklardaki aynı dağ dizisiyle (belki de Toroslar'ın bir koluyla) kuşatılı engın bir ova.. Çukurova'dayız... Karacaoğlan'ın, Dadaloğlu'nun yurdunda... Ve elbette Yaşar Kemal'in, Orhan Ke- mal'in, Yılmaz Güney'in... Ispir Onbaşı, ulu bir çınar gibı, başında kalpağım- sı bir başlık, göğsünde destancılığına armağan bir ma- dalya, elinde mikrofon, bir sandalyeye oturmuş, Ka- racaoğlan'ı anlatıyor... Bir nice sözden sonra, "Karacaoğlan elli metre gittı..." diye bağlıyor konuşmasının bir bölümünü... Bir soluklanıp yeni bölume geçmeden önce... Şu satırlan yazdığım sırada Istanbul'a yaz henüz gelememışken, sözünü ettiğim 11-12-13 Haziran günlennde Çukurova cayır cayır... Neyse ki güneş dağlann gerisinde kaybolmak üze- re ve ispir Onbaşı alkışlaria sahneden iniyor... Onun ardından, günün ve sempozyumun son ko- nuşmacısı olarak çıktığım sahnede, konuşmamın ilk cümleleri yaklaşık olarak şöyle: "Karacaoğlan üstüne söylenecek söz elbette bit- mez... Üç yüzyıl öteden yürüyüp geliyor..." • • • Her şey, 68 kuşağının onemli isimlerinden Ibrahim Çenet'in telefonuyla başladı. Çenet, Çardak Köyü'nün ünlü bir ailesinden. Bin beladan geçtikten sonra şu anda aynı zaman- da Isveç yurttaşı ve yaşamını haJk kültürü araştırma- cılığına adamış. Savı çok yalın: Büyük Macar bestecisi ve müzik bi- limcisi Bela Bartok'un 1936 yılında Atatürk'ün is- teğıyle Türkiye'ye gelerek Adnan Saygun ve Cemal Reşrt Rey gibi büyük Türk müzisyenleriyle Anado- lu'da ve özellikle de Osmaniye (Çardak) ve çevresin- de folklor derlemeleri yapması, tıpkı ilk Dil Kurultayı ya da izmir iktisat Kurultayı gibi kültürümüz bakımın- dan tarihsel bir başlangıçtır... öyleyse bu tarih, öte- ki kurultaylann tanhi gibi, her yıl anımsanmalıdır... Çenet bu nedenle de, düzenlediği bu toplantıyı, "2. Şiir-Müzik-Kültür Kurultayı" olarak adlandırmış. Kaçıncı oluşuna bir diyecegim yok, ama sadece de- ğerli halk kültürü bilimcılerinin bildiriler sunduğu bir kurultay değil; destancılarla, halk oyunlanyla bir halk kültürü şöleniydi yaşadığımız... • • • Sunulan hemen her bildiride değinilen ana konu, halk kültürterınin yitip gitmekte olduğu ve bu kaygı verici olguda "küreselleşme"r\\r\ olumsuz etkisiydi. Osmaniye valisi Isa Küçük. bir bürokratın forma- lite gereği konuşmasının çok ötesinde ve üstünde, seçkin bir kültür insanı kımliğini yansıtan açış konuş- masında. bu sorunun altını önemle çizdi. Halk kültürümüzün değerlerini yok olmaktan nasıl kurtarabilir, nasıl koruyabiliriz? Ispir Onbaşılann, başkaca halk âşıklannın, masal ve destan anlatıcılarının yenileri nasıl yetişecek? Osmaniye Valiliği'nce yayımlanan "Osmaniye Folk- loru ve Halk Kültürü Sempozyumu" başlıklı kitap, tıpkı katıldığımız kurultay gibi, bu soruları araştınyor, yanıtlar arıyor. Halk kültürümüzün değerlerini gün ışığına çıkarmak- tan; yayınlarla, bilimsel toplantılarla irdelemekten, şö- lenlerle toplumsal ve kışisel yaşamlarımıza katmak- tan geri kalmamalıyız. özellikle de toplumumuzun geçmekte olduğu bu zorlu, sarsıntılı dönemde. Halk kültürü, dilıyle, şıiriyle, ezgisiyle, masalıyla, kimliklerimizin temel taşıdır çünkü. • •• Oradaki konuşmamda da söyledim, gelmiş geç- miş şaırlerimizin belkı de en büyüğü, klasiklerimizin en ölümsüzüdür Karacaoğlan... Onun özellikle sevda üstüne, tensellik üstüne şiir- leri, asık yüzlü bağnazlığın her türüne karşı halkın ya- şam dolu yanıtıdır... Osmaniye-Çatak'ta bu yıl başlatılan şölen-kurul- tay gerekli desteğı bularak sürdürülebilirse hem çev- re için büyuk kazanç olacak hem de halk kültürümü- zün bugünlere örnek olması, bugünleri düşündürüp utandırması gereken özgür kimliğini, evrensel değe- rini, (Bartok adının sağlayacağı olanaktan da yarar- lanarak) uluslararası ilgi alanlanna taşıyabilecektir... Zorunlu biraçıklama: Internette dolaşan 'Ata- ol Behramoğlu'nun Duası' başlıklı garip yazının 5e- nimle herhangi bir ilişkisi bulunmadığını okurlan- ma duyururum. Hukuksal bakımdan ne yapılabi- leceğini de araştmyorum. Bunca saçmalık arasın- da birbu eksikti. A.B. ataolb(a cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95 Doğum yapan anneler eğitilecek Sağlıklı bebek için bilinçli anne İstanbul Haber Seni- si-Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'nin do- ğu bölgelennde eğitım- sizlik nedeniyle anne ve bebek ölümlennin fazla olduğunu belırterek "Öğ- renimi olmayan kadın- lann yüzde 32.5'inin ço- cuğunu kaybetmesine karşın, ortaokul ve üze- ri öğrenimi olan kadınla- nn sadece yüzde 1.9'u çocuk ölümü ile karşı karşıva kalrvor" dedi Sağlık Bakanhğı, UNICEFvePrimaişbir- hği ile hayata geçirilen "Bilinçli Anne Sağlıklı Bebek" projesi başladı. 2009 }ilına kadar devam edecek proje, doğum ya- pan annelerin, hastane personeli ve Pnma tara- findan eğirilen personel tarafindan bılinçlendiril- mesi ile gerçekleştirile- cek. Proje ile her yıl 1 milyon anne ve bebeğe ulaşılması hedefleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle