19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2004 CUMARTE HABERLER DUNYADABUGUN ALİ StRMEN ABD Geldi Cihane AB Düpediiz Bahane Türkiye, başkentindeikiligörüşmeleriçin, met- ropolünde ise NATO zirvesi dolayısıylaABD Baş- kanı Bush'u karşılamaya, heriki toplantıdada Bü- yük Ortadoğu Projesi'ni etraflıca tartışmaya ha- z/rfanırken AB cenahında da küçümsenmeyecek gelişmeler oluyor. Avrupa ülkeleri kamuoylannın fürkiye'ye olumsuz bakmalarına karşın çeşitli düzeylerde alınan karariar, Ankara'ya umut veri- yor. önce Brüksel zirvesinden çıkan olumlu karar, arkasından, şimdiye dek ülkemize fazla olumlu bakmamış olan Avrupa Partamentosu'nun, in- san haklan konusunda Türkiye'yi denetim süre- cinden çıkanrken yaptığı açıklamalar... Bu arada kimi Avrupalı parlamanterler, ülkemi- ze alışmadığımız övgüler yağdırmaktadıriar. örneğin AP'nin AJman parfamenteri Steenb- lock, "reformların bu kadarhızlı olacağının kim- senin aklına gelrneyeceğini" söylerken Belçika- lı meslektaşı Brande ise "Hayrete düştük" diyor. Avrupa başkentlerinde konuştuğum kişilerin büyük birbölümü de, Tayyip Erdoğan hüküme- tininAB politikasının başansından vereformlarala- nındaki hıziı gelişmeden övgüyle söz ediyoriar. Gerçekten de dışardan bakınca Türkiye'nin şu anda, başanlı bir Avrupa politikası olduğu kolay- lıkla söylenebiliyor. • • • Acaba gerçek öyle mi? Ankara ve Istanbul görüşmelerinin en önemli gündem maddesini oluşturacak olan BOP için- de, vVashington'ın Türkiye'ye yüklediği işlevi can- dan kabul etmiş olan Erdoğan iktidannın bu po- litikasıyla Avrupa yönelimlerinin çelişmemesi mümkün mü? Unutmayalım ki, ABD'nin Türkiye'ye yüklediği misyon, "ılımlı bir Islam ülkesi" olarak projenin kapsamı içindeki öbür Müslüman ülkelere ömek oluşturmasıdır. Türkiye'nin AB karşısındaki temel kozu ise la- ik ülke olmasıdır. Laiklik AB üyeliği için yeterli ko- şulu oluşturmuyor, ama zorunlu koşul olduğuna da kuşku yok. Bu durumda bu iki politikanın temel çelişkisi- nin er veya geç gün ışığına çıkacağını da çok geçmeden gö'receğiz. Tabii ABD'nin Türkiye'ye yüklediği işlev ile çe- lişen daha doğrusu çelişecek olan yegâne güç, AB değil. Ülke içindeki kimi güçler de, ABD'nin resmen ilan edilmemiş bile olsa, herkesin bildiği kimi emellerini benimsememekte, buna karşı ol- duklannı belli etmektedirler. ABD ise Türkiye'nin kırmızı çizgilerini, AKP'nin desteğiyle aşmakta ve bildiğini okumaktadır. • • • Tayyip Erdoğan iktidan da, devletin bugüne kadarki kırmızı çizgilerine değil, kendi kırmızı çiz- gilerine önem vermekte, onlara saygıyı sağlama- ya çalışmaktadır. Bunlann başında rejimin Islami yapısının belir- ginleştirilmesi gelmektedir. Bu yalnızca çoğunlu- ğunu eski Milli Görüşçülerin oluşturduğu AKP si- yasi kadrolannın inançlannın gereği olmayıp ay- nı zamanda geleneksel çekirdek seçmeni e(de tut- manın bir yöntemidir de. Tayyip Erdoğan, bu amacına varmak için eJin- deki yetersiz iç destekle yetinemez. Ona aynı za- manda önemli bir dış destek gerekmektedir. Burada Tayyip Bey, içe yönelikolarak Türkiye'de- ki siyasal dengeleri değiştirme politikasını haklı göstermek için Avrupa kartını oynamakta, Avru- pa Birliği'ne katılabilmek için zorunlu reformlan yaptığını söyleyerek denge değiştirme politika- sını ustaca sürdürmektedir. Bu manevra, rejimin Islami niteliğinin, geri dö- nülmez biçimde pekiştirileceği ana kadar süre- cek, o an geldiğinde AB üyeliği ile bu nitelik ara- sındaki çelişki açıklıkla gün yüzüne çıkacak ve asıl dış desteğin Bush yönetimi olduğu büyük bir açıklıkla anlaşılacaktır. 0 zaman bugün Türkiye'yi başanlı Avrupa po- litikası yüzünden övenler de rejimin gerçek yü- zünü görecekler, Avrupa yolunda reform sanılan girişimlerin rejimin niteliğini değiştirecek bir yeni dengeyi oluşturma politikası olduğunu anlayacak- lardır. Kısacası AKP'nin başanlı bir Avrupa politikası yoktur. AKP'nin kendi amaçlan açısından başa- nyla uyguladığı politika Bush destekli ABD poli- tikası vardır ki, bu politikanın başansı da, Tayyip Bey'in siyasi amaçlanyla Bush'un emellerinin çok iyi bağdaştınlmasından kaynaklanmaktadır. 'Kürdistan' nitelemesi Baydemir'e Kuzey Irak'tan konuk tBRAHİM KARAASLAN DİYARBAKIR-Ku- zey Irak'ın KYB dene- timinde bulunan Süley- maniye kentinin Kürt Belediye Başkanı Ka- der Hama Jan Aziz ve beraberindeki bir grup belediye meclis üyesi dün Diyarbakır Büyük- şehir Belediye Başkanı Osman Baydemiri zi- yaret ettiler. Baydemir, görüşme- de önce Kürtçe yaptığı tasa konuşmasında, Irak halklannın banş ve kar- deşlik içinde yaşaması- nı arzu ettiğini söyledi. Daha sonra Türkçe de- vam eden Baydemir, bu ziyaretin gelecek açı- sından bir kültür, sanat ve ekonomik alışverişe ön ayak olmasını dile- yerek "Irak'ın ve özel- İOde Irak Kürdistanı'nm yeniden inşası konusun- da, Diyarbakır'daki iş adamlannın çok büyük katkı sunabileceklerine inanıyorum" diye ko- nuşru. KaderHamaJan Aziz ise Irak'ın kuzeyi ile Türkiye'nin bir bölü- münü Kürdistan olarak nitelendirdiği konuşma- sında "Diyarbakır'ıen sona bırakmanuzuı ne- deni,burası biam mem- leketimiz. Irak Kürdis- Uuuve Türkrve Kürdis- taıu olarak birbirirnizi daha iyi tanımak için burada>Tz" dedi. Sosyalist Enternasyonal Banş, Demokrasi ve İnsan Haklan Komitesi İstanburda topland NATOVa banş çağnsı• CHP lideri Baykal, "Irak'ta NATO'nun doğ- rudan görev alması, meş- ruiyet sorunu yaratıyor. BM şemsiyesi altında, ta- rafsız bir güvenlik gücü daha doğru olur" dedi. • Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Ayala, NATO donığunda ele alı- nacak konulan kendi açı- lanndan değerlendirecek- lerini söyledi. • CHP'liÖymen, "Sosya- list Enternasyonal 'in te- mel görüşü olan banşı iç- tenJikle destekJiyoruz. Bu toplantıda bir banş ateşi yakacağız" diye konuştu. BARIŞDOSTER EBRU ERDOGAN CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı De- niz BaykaL NATO'nun Irak'taki du- ruma doğrudan müdahil olmasına kar- şı çıkarak "Irakta NATO'nun dogru- dan görev alması, meşruiyet sorunu yaratıyor.Birieşmiş Vlillefler şemsiye- si altında. tarafsız ülkelerin katuunry- la ohışacak bir güvenük güciinün gö- rev alması daha doğru ohır" dedi. Sosyalist Enternasyonal'in Banş, Demokrasi ve tnsan Haklan Komite- si'nin toplantısı, CHP'nin ev sahipli- CHP'nin ev sahipliğinde Polat Rönesans Otel'de başlayan topland bugün sonaerecek.SosyalistEnternasyonalGenel SekreteriÂyala,uhıslararası banşınvedemokrasinin nasıliİerigötürüJeceğinin tarüşıldığını sövledl ğinde, Polat Rönesans Otel'de başla- dı. İki gün sürecek toplantının ilk gü- nünde konuşan Baykal, Irak'ta istik- rann sağlanamadığına ve terörün ftr- mandığına dikkat çekerek bu ülkenin toprak bütünlüğü konusunda duyarlı olduklannın altını çizdi. Baykal, Irak'ın etnik ve dinsel te- melde parçalanmakta olduğunu be- lirterek "Bundan sonraki politikada berrak bir anlayışyok.Askeriharekât işgale dönûştti. Irak'ta birkaç hafta içinde bir yönetim degişikligi olacak" diye konuştu. Toplantıvı NATO zın e- sinden hemen önce yaparak Sosyalist Enternasyonal'in baJaşaçısını ve uya- nlannı ortaya ko>Tnak ıstediklerinı anlatan Baykal, ABD yönetimi tara- findan ortaya atılan Büyük Ortadoğu Projesi'nin en önemli eksikliğinin, "laÜdige hiçbir aöfta bulunmamasr olduğuna işaret etti. Baykal "Ortado- ğu'daki Müslüman ülkelerdedemok- ratik sistemler ancak laiklik ilkesi ka- bul editirse yerleştirilebilirn dedi. Banş ateşi yakacağız _ CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Oymen de NATO üyesi ülkelerin ba- zılannda sosyal demokratlann ıkti- darda olduğuna işaret ederek "Enter- nasyonaTin temel görüşü olan banşı içtenükiedestekliyoruz. Butoplantıda bir banş ateşi yakacağız" dedi. Sosyalist Enternasyonal Genel Sek- reteri Luis Ayala ise toplantının üç konuyu ele alacağını belirterek "Bun- lardan birincisi. uhıslararası banş ve demokrasrvi nasıliJeri götiireceğirniz,- ikincisi, Irak'taki durumla ilgili ikri- yedönükneleryapabileceğimiz; üçün- cüsü de Birieşıniş Milletler başta oi- mak üzere uhıslararası kurumlaria kendinûze nasıl bir rol biçtiğimiz. Ay- nca NATOzirvesüıde eleahnacak ko- nulan kendi açımızdan ele alacağtz" diye konuştu. Bugün sona erecek top- lantıda, Sosyalist Entemasyonal'in NATO zirvesine yönelik mesajı açık- lanacak. 25 ülkeden çok sayıda politikacı- nın hazır bulunduğu toplantıya, ara- lannda CHP Genel Sekreten Önder Sav, Şükrü Elekdağ. Kemal Derviş. Berhan Şimşek. HalukKoç, Mehmet Ali Özpolat \e Zeynep Damla Gü- rel'in de olduğu çok sayıda milletve- kili, CHP Parri Meclısi üyelen, CHP'li belediye başkanlan, DtSKGenel Baş- kanı SüleymanÇelebikatıldı. Sosya- list Enternasyonal'de "gözlemci üye" olan DEHAP da Genel Başkan Yar- dımcısı Nazmi Gür tarafından tem- sil edildi. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN 2004 TOrkbank Komisyonu raporu Yılmaz'a ihaleyefesat suçlaması TÜREY KÖSE YOK üniversiteye uyduRektör seçimlerindeki sıralama değişmedi. İlk üç sıradayer alan adaylar aynen Köşh'egönderilirken Cumhurbaşkanı Sezer, 3 adaydan biriniatayacak ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Yükseköğretim Kurulu, (YÖK) dünkü genel kurul top- lantısında göre\r süresi ağustos ayuıda bitecek olan 22 üniversi- tenin seçimlerle belirlenen 6 ki- şilikrektöradaylan listesini, 3 in- direrekbelirledı. Genel kurul top- lantısında su"alamada herhangi bir değişiklik yapılmadı. Cum- hurbaşkanı Ahinet NecdetSezer, YÖK'ün her ünı\ ersite için gön- derdiği 3 adaydan birisini rektör olarak atayacak. YÖK tarafin- dan Çankaya Köşkü'ne iletilecek olan rektör adaylan şöyle: Akdeniz:Mustafa Akaydın, Ke- mal Emek, tsrafil Kurtcephe. Ankara: Mevcut rektörNusret Aras, Nezih Erverdi, Ali Bülent Ekin. Atarürk: Mevcut rektör Yaşar Sütbeyaz, Cevat Gemi, Yılmaz Özbek. Boğaziçi: Ayşe SoysaJ, Şevket Pamuk. Oktem Vardar. Cumhuriyet: Faruk Kocacık, Mehmet Baİcır, Yener Gültekin. Çukurova: Alper Akınoğlu, mevcutrektörYalçın Kekeç, Emin Güzel. Dicle: Mevcut rektör Fikri Ca- noruç, Halil Değertekin, Ekrem Müftüoğlu. Dokuz Eylül: Mevcut rektör Emin Alıcı, Halil Köse, Faik Sa- nalioğlu. Ege:MevcutrektörOlkü Bayın- dır, CandeğerYUmaz, Meral Eral. Erciyes: Rektör Zeki Yılmaz, Cengiz Utaş, Hasan Yetim. Fırat: Mevcut rektör Ahmet Feyzi Bingöl, Hamdi Muz, Sırn Kıhç. Gazi: Şu anki rektör Rıza Ay- han, Kadri Yamaç, Refık Turan. Gaziantep: Erhan Ekinci, Ya- vuz Coşkun, Hikmet Celkan. tnönü: MevcutrektörFatih Hil- mioğlu, Süheyla Ünal Akıncı, Turgay Seçkin. tstanbulTeknik: FarukKarado- ğan, Ekrem Ekinci, Derin Orhon. Karadeniz Teknik: Ibrahim Özen, Ifrihar Köksal, Şengül Öy- men Gür. Mûnar Sinan: Mevcut rektör Ismet Vildan Alptekin. Yalçın Ka- rayağız. Ondokuz Mayıs: Şu anki rek- tör Ferit Bernay, Kayhan Özkan, Cazip Üstün. ODTÜ: MevcutrektörUral Ak- buJut, TürkerGürkan, TuncayBi- rand. Trakya:LeventAlimgil, Enver Duran, Timur Kırgız. Uhıdağ: MevcutrektörMusta- fa Yurtkuran, Sedat Ülkü, Kadir Çüçen. YAhzTeknfli: Durul Ören, Mu- rat Demircioğlu, Emre Aysu. , ANKARA - TBMM Türkbank Soruşrurma Komisyonu raporunda eski Başbakan Me- sut Yıhnaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Ta- ner'ın "siyasi güç oluştunnak için medya gücü sağlama organizyonuna girdikleti, bu amaçlanna ulaşmaya en uygun kişi olarak da Türkbank'ı annak Lsteven Korkmaz Yi- ğit'i bulduklan" vurgulandı. Raporda; MtT'in Alaattin Çakıcı ile Hayyam Gari- boğlu ilişkisi konusundaki bilgi notunu ye- terli görerek POAŞ ihalesini iptal eden Ytl- maz'ın, aynı yaklaşımı Türkbank ihalesinde | sergilemediğine de dikkat çekildi. Türkbank | Sorusturma Komisyonu raporunu tamamia- '< dı. Raporun TBMM'nüı tatilinden önce ge- nel kurulda oylanması bekleniyor. Raporun "sonuç'' bölümünde Yılmaz ile Taner'in u Türkbank ihalesi sürecuıde, ihalenin yapı- mmda ve fnat ohışumunda fesat kanşür- nıak suretrv le güdümlerinde bir medya dü- zeni kurnıâk için tüm organizasyonlan ger- çekleştirdikleri, böylece siyasi rant amaçla- dıklan; aynca Kamuran Çörtük'e ihalede üstlendiği aracıhk misyonunun karşıbğj ola- rak Genç TV"nin bedelsiz olarak verihnesini sağiadıklan anlaşıldığmdan" Yüce Dıvana sevkJeri istendi. Ote yandan Türkbank iha- lesine fesat kanştırmak ve çete kurmak suç- lanndan ülkücü mafya lideri Çakıcı hakkın- da 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Komisyon, Çortük ve dönemin Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ile Hazine Müsteşan Yener Dinçmen hakkında da suç duyurusunda bulunuhnasuıı kararlaştırdı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] ABD Şahinleri tarafından hazırla- nan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Ortadoğu'ya Amerikanvari bir de- mokrasi getirme projesi olarak su- nuluyor. ABD yanlısı diktatörlükler tarafından yönetilen ülkeler, şimdi ABD Şahinleri'nin isteğiyle demok- rasiye geçmeye zorlanacaklar. Ko- mik gibi gelecekama VVashington'da dünyaya hükmetme planı yapanlar böyle düşünüyorlar. Istanbul'da yapılan NATO zirvesi sırasında da büyük bir olasılıkla en önemli tartışma gündemini, ABD'nin BOP konusunda ortaya süreceği planlar belirleyecek. Son bir yıl için- de Iran, Suriye, Lübnan, Ündün ve Mı- sır'ı ziyaret eden ve bu ülkenin ay- dınlanyla, siyasetçileriyle uzun görüş- meleryapan "Doğu Konferansı" he- yetinin bir parçası olarak bu proje- nin ne anlama geldiğini, yeni baştan değerlendirmek istiyorum. Ortadoğu ülkelerinin halkları, ABD'nin Irak'ı işgaline ve Israil yö- netiminin Filistin halkına yaptıklan- na büyük bir öfke duyuyorlar. Orta- Ortadoğu Projesi ve NATO Zirvesi doğu'da hemen her şeyi bu iki ko- nu beliıiiyor. Bölgedeki diktatörlük- lerin bir kısmı (Suriye ve Iran gibi...) ABD'ye yönelik öfkeyi kendi yöne- timlerinin meşruiyetini sağlamak amacıyla kullanıyorlar. Bölgedeki diktatörlüklerin diğer bir kısmı ise ABD'ye yönelik öfkeyi bastırmak amacıyla ABD'nin desteğiyle ayak- ta duruyorlar(Mısır, SuudiArabistan, Ürdün gibi...). Bu ülkelerin hiçbirinde demokra- siyleABD işbirlikçiliği arasında bir pa- ralellik bulunmuyor. Iran'da çok kü- çük bazı ABD yanlısı gruplann oldu- ğu söylendi. Ancak, bunlann da par- lamenterrejime dönüş için ABD'den destek geleceğini umanlaria sınırlı olduğu sanılıyor. Mısır'da ABD kar- şıtları demokrasi ve çok seslilik isti- yorlar. Bulararasında en güçlü olan- lan Islamcı örgütler. En güçlüsü de Müslüman Kardeşler. Aynı durum Lübnan ve Ürdün'de de söz konu- su, burada da Islamcı örgütler ol- dukça güçlü bir toplumsal desteğe sahipler. Suriye kapalı kutu. Yöne- tim ABD karşıtlığına dayanarak ikti- dannı pekiştirmeye çalışıyor. Iran'daki demokratik muhalefetin önderliğini yapanlar kendilerini Müs- lüman olarak tanımlasalar da laikli- ğe yatkın bir düşünsel yaklaşımlan olduğu söylenebilir. Şimdi bu ülke- lerde ABD nasıl demokrasi örgütle- yebilir ki! Bu ülkelerde ABD karşıt- ları asıl olarak demokrasiye daha yatkın bir çizgi içindeler. Onların da önemli bir kesimini Islamcı gruplar oluşturuyorlar. Islamcılann, birdeğişimyaşadığı- nı söyleyebiliriz. Geçmişte demok- rasiyi ve parlamenter rejimi "şeytan işi" görenlerin bir kısmı artık açıktan demokrasiyi, çoğulculuğu savun- duklannı belirtiyorlar. Onlann demokrasiyi ne kadar be- nimsedikleri ve içlerine sindirdikleri de ayn bir tartışma konusu olabilir. Ancak geçmişe göre farklı bir yak- laşım içinde bulunduklan da birger- çek. Bu ülkeler yönetimleri için birbaş- ka gerçek ise buradaki diktatörlük- lerin toplumsal desteklerini tama- men yitirmiş olduklarıdır. Ortado- ğu'da ciddi bir değişim ihtiyacı her ülkede kendisini hissettiriyor. Iran'da mollarejrni son seçimleri çeşrtli oyun- larfa kendi lehine sonuçlandırmış ol- sa bile toplumun yüzde 80'i artık bu yönetim biçimini reddediyor. Mı- sır'da, Ürdün'de de benzerbirşekil- de ABD yanlısı rejimler zorbalıkla ayakta duruyoriar. Suriye ise ne ya- pacağı belli olmayan bir sıkışmışlık içinde. Bölgede parlamenterrejimin nispeten iyi işlediği ülke Lübnan. Bu- nun da sebebi Hıristiyanlaria Müs- lümanlar arasında sağlanmış olan siyasi denge. işte böyle bircoğrafyadaABD "de- mokrasi" zann atmaya hazırlanıyor. En önemlisi bütün bu ülkelerin ge- leceğinin Irak'taki ve Filistin'deki ge- lişmelere sıkı sıkıya bağlı olması. Tür- kiye, G8'lerzirvesinde "Filistin" ko- nusunun bildirinin içine girmesini sağladı. Muhtemelen Istanbul'daki NATO zirvesinde de bu konu Avru- pa ülkelerinin de desteğiyle yeniden gündeme gelecek. Filistin ve Irak sorununa kalıcı bir çözüm bulanabilir mi? İşte kilit soru bu. Bu ülkelerde kalıcı bir çözüm üretilemezse, bölgede atıldığı sanı- lan bütün adımlar boşa gitmeye mah- kûmdur. NATO'nun "teröre karşı" geliştir- diğini söylediği her siyaset, dünya- da zengin ülkeler ve yoksul ülkeler arasındaki büyük uçurum sürdükçe başansız olacaktır. Bir yanda açlar, öte yanda zenginler var oldukça, yoksulların içinde büyüyen öfkenin birkısmı "teröre"dönüşmeye devam edecektir. NATO'nun buna ilişkin birçare ge- liştirmesi mümkün müdür?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle