Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2uSMART 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
INCELEME
ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK
Yurttaş ve seçmen eğilimini yönlendirici çabalann hüküm sürdüğü bir süreç yaşanıyor
Anket -etiktartışmasının
gölgesindebirseçimGeçen hafta, bu vazı hazırlanırken 2H Mart 2004yerel seçimlerine toplum ve siyasalpartiler
alışılmıştan daha sakin bir ortamda gidiyor gibiydi. Geniş yurttaş kesimlerindeki sessizlik,
hareketsizlık, aslında büyük ölçüde önceden bir hesap yapmış olmanın kararhhğımyansıtsa da,
ikı ana parti liderinin kamuoyu önünde biraz atışmalan dışında genel bir sessizliğe tanık
olunuvordu. Sonra geçen hafta içmde televizyon kanallannca bazı seçim araştırma sonuçları
ilan edildiği ve bunlann yoğun tartışma plarformlan oluşturduğu görüldü Belli bir ciddiyet
görüntüsü sergilediği kabul edilen NT\"de arka arkava gelen ve vönlendirici olduğu hissini
veren vavınlar. bu kanalın sınırlı bir ızleyıcisi olmasına karşın patırtı kopardı. Seçim
araştırmasının ilan edilen bulgulan. mevcut iktidann hamleli bir gelişme halinde olduğunu
göstermesi dolavısnla AKPçığırtkanı basın. bu kopartılan tepkiselgüriiltüvüyansıtmamavı
ustahkla becerdi. Siyasal eğilimleri belirleme yolunda araştırmalar, anketsel soruşturmalar
dünyamn heryerinde başvurulan yöntemlerdir.
Seçim dönemlerine yaklaşıldığında bunları biraz daha sıklaştığı ve kamuoyu ilgisine daha sık
sunulduğuna tanık olunur Ancak, geçen akşam \T\' ekranlanndan yapılan eksiksiz mizansenli
sunuşun bir benzerine bizım demokrasi tarihimizde rastlanmamışhr. Bu tiir kurgulara, yabancı
ülkelerdekiyayın ve medya organlannca da başvurulduğunu hiç sanmıyoruz. Çünkü olayın
kökünde yurttaş ve seçmen eğilimini ustaca vönlendirici bir arayışın hüküm sürdüğü izlenimi
kuvretle öne çıkmıştır. "Toplumsal etik değerlerin "e sa\gı gösterilen ülkelerde, bu durumun çok
şiddetli tepki çekeceği ve dolavısnla birgavri resmi izinsizlik dunımu ortaya çıkacağı aşikârdır.
Yönlendirici anket sonuçları ilan etmekgibi. Belki ucuz kurnazhk düzeyine varmadığı halde, bir
başka tür etik bozukluğuna karşılık gelen bir sosyo-politık kandırmacılığın tuzağına düşen
tspanva da olupbitenler belleklerden henüz silinmemiştir. Orada. toplum. etik bozukluğu olarak
algıladığı bir davramş kusurunu şiddetle cezalandırmıştır. Burada ise bir başka türlü etik kusuru
işlenmiştin Ama, kimsenin umurunda değildir. ERHAN KARAESMEN
• ktidar, bilindıği gibi, müthiş çekici bir
/
olaydır, bir durumdur. Bir ülke ıktıdan-
nı, henüz yurttaş katılımı söz konusu de-
ğılken. yönetım kademelerine seçimle
belirleme yöntemi yerleşmemişken. ülke-
nin ve toplumun geleceğını güç dengeleri için-
de ıktıdara oturmuş ya da onu sahıplenmiş kişi-
ler \e gruplar götürürlerdı. Aydınlanma arayış-
lanru izleyen çağdaş toplumsal eğilimler içinde
güç dengelerinin oluşmasında, yurttaşa izleyi-
ci, ırdeleyıcı ve sonuç olarak katılımcı görevler
düşmeye başlamışür. Ilkel ve vahşi güçlenn yurt-
taş bilıncini ve özleminı bazen dikkate almayan
bazen de etkin biçimde şekıllendiren arayışlan-
na karşın demokrasi bir toplumsal araç olarak
ve seçim denen o tatlı ve ilginç oyun da bunun
lokomotifliğıni yaparak çağdaş yaşama damga-
sını basmıştır.
Yerel demokrasi dahayeni bir kavramdır. "Ül-
ke çıkarlaı>\urttaşlık duygusu" bağlantısıntn
paralelinde "kent\eyöreçıkarlanvehemşerilik
konumu iç içeBği ön plana çıkmaya başlamışür.
Kentsel nüftısun dün>ada çokartısu büyük kent-
lerin, hatta orta boy kenflerin" çevTeleriyle bir-
likte karmaşık sosyal ve teknık sorunlannın or-
taya çıkmaya başlaması. yöreye sahıplik duygu-
sunu dolayısıyla hemşen kimliğini ön plana çı-
karmaya başlamıştır. Saraylardan ve şatolardan
yönetiİen toplumlarda kentlerın belli bir boya ve
güce ulaşması ve bugünkü burjuva anlayışının
öncülüğünü yapan kımı toplum gruplannın bu
yörelerde yoğunlaşması şatoya karşı belediye
binası oluşumunu ortaya çıkarmaya başlamıştır.
0 dönemlerin kent soyluluk arayışlarının ıçın-
de. güçlü yerel demokrasi arayışından çok pres-
tijli ve görkemli bir yerel-yöresel yönetım bina-
sında simgeleşmış bir yeni kentlilik potansıyeli
yaratma düşüncesı egemendır. Ancak, burjuva
devrimlenyle bugünkü yerel kent demokrasisi
anlayışı ortaya çıkmıştır Osmanlı dönemi kent
yönetimi ve belediyecilik anlayışırun da, 18.
yüzyü sonlanndan itibaren alabildiğine öykünül-
tneye başlamış olan Batı ülkelerindeki gelışme-
lerden esinlendiği bilinegelır. Ancak, bizdeki bu
çekirdeksel yerel yönetım anlayışı, bilındiği gi-
bi.
tt
sultan""ın belirleyici tercihleri çerçevesinde
yiirümüştür. Toplumsal gelişme çizgimizde pek
vokyenilikçi ilke doğurgan biçimde temel oluş-
tumıuş, ılk Cumhuriyet dönemlerinde gerçek
demokratik yerel yöne-
tin anlayışının ancak
Fılızlenmeye başladığı
iöylenebilir.
Yerel yönetimde, bi-
lirdiği gibi, politik ikti-
darın merkez gücünü
temsil edenve onunla sı-
kı bağlantılı bir valilık
kırumu ile gerçek de-
rrDkratik bir oylamanın
scnucu belirlenen bir
tnlediye başkanı kişili-
giyan yanadır. Beledi-
yde, seçimle gelmış bir
bnşkan ve onu çevrele-
yaı belediye meclis üye-
îeimevcuttur Valılik'te
d* yine seçimle gelmiş
br il genel meclisi var-
dr; ama bu durum sıkı
dmokratik sarmalama
yıratmaz
Bugün yürürlükte
oan sıstem göz önünde
oytan dotayısıyia buradaki oraniann topiam %100'e ulascnaktadır)
© 1950-1979 sol olaytan
a». 1950-1979 sağ olayian
tutularak, >apılacak onümuzdekı 28 Mart se-
çimlerinde, bilindiğı gibi belediye başkanlan,
belediye meclis üyeleri ve ıl genel meclisi üye-
lerinin seçımi yapılacaktır. Ülkemizdeki beledı-
ye ve anakent beledıyesı sistemlen komşuluğu
içinde, aynca küçük beldelere kadar da uzanan
küçük yöre belediye başkanhğı yaygınlığı için-
de 3 bin 2OO'ü aşkın belediye bınmiyle ılgili
başkan ve meclis seçımi yapılması söz konusu-
dır. İl genel mecis üyelikleri seçimi ise sadece
81 il için söz konusudur. Ancak, bu seçimler bir
ilde yaşayan tüm yurttaşlann katılımıyla yapı-
lacağı için yöresınde belediye örgütü bulunma-
yan kırsal kesim yurttaşlan da aynı gün sandığa
gidip il genel meclisi üyeleri için oy kullanacak-
tır. Bu durum, ıl genel meclisi seçimi denen, as-
lında sosyal demokratik platformda ikıncil bir
önem taşıyan olaya anlamlı bir gösterge boyutu
getirmektedir.
Ülkede bir önce yapılmış olan genel seçimin
Sağdald erhne AKP^ııiıı ayantajı oldu
f ağda AKP'yi ek olarak bes-
leyecek yeni taban oluşum-
lan da mevcuttur. Sağ kü-
melenme ıçinde yer alan Saadet
Partısi, Anavatan Partisi çok cid-
di bir erime içinde gözükmektedir.
MHP'de de açık bir aşınma. tüm
bu sağ partilerin en zindesi gibi
gözüken DYP'de de belli bir geri-
leme gözükmektedir. 2002 Kası-
mı'nda sözü edilen bu dört parti-
ye oy vermış topiam seçmen sayı-
sı 8.5 milyondüzeyindeydi. Bunun
halen yandan biraz fazla bir kayıp
ve erime ile 4.0 milyon düzeyine
ınebüeceği gözlenmektedir. Bu oy-
lann AKP'yekaymaşansıyüksek-
tir.
Öte yandan, HADEP-DEHAP
gelişme parabolünün 2004 seçim-
lerinde kesintiye uğraması da AKP
için bir şanstır. Güneydoğu Ana-
dolu'da epeyce yörede DEHAP
destekli aday seçim kazanma san-
sına sahiptir. Ancak. ıl genel mec-
lisi seçimlerinde AKP'ye oy kay-
ması beklenebilir. Tüm bu olgular
AKP'nin 2002 yıhndan beri de-
vam eden şans dozajı çok yüksek
çizgisinin birdevamını oluşturacak
gibidir. Dolayısıyla bu seçimierde
kullanılabileceğı kestırilen 32 mil-
yon oyun yaklaşık 16.5 - 17 mil-
yon kadannın AKP'de yoğunlaş-
ması şaşırtıcı olmayacaktır.
CHP cenahına gelince 2002 ge-
nel seçimlerinde hatırlanacağı gi-
bi merkezden hafıfçe daha solda-
ki ve sosyal demokrat çizgideki
partilerin topiam oy oranı yüzde
22"de kalmışü.
Buna daha soldaki küçük parti-
lerin oylan da katıldığında topiam
yüzde 23"ü ancak aşabilen bir oy
oranı söz konusu olmaktaydı ve
bunun büyük parçası da yüzde 19.4
ile CHP'ye aitti. Türkiye genel se-
çimleri tarihinde ulaşılmış bu en dü-
şük topiam sol oylar oranı, endişe
vericı bir tablo sergilemekteydi.
(Burada sözü edilen yüzde 23 mer-
tebesi içinde DEHAP oylan yer
almamıştır.)
Oysa 14Mayıs 1950"denbuya-
sonuçlanyla karşılaştınlma şansına sahıp tek ye-
rel seçim türü ıl genel meclisi seçımleri olmak-
tadır.
Slyasal eğilim değl$imlne bakış
Ilk sayısal analitik düşünceleri il genel mecli-
si seçımlerinın tahminı sonuçlanna yönelik ola-
rak geliştirmekte yarar vardır.
AKP iktidan bir buçuk yıhnı tamamlamak
üzeredir. Toplumdaki kimi kesimlere göre, eko-
nomik \e politik başanlarla dolu geçmiş bir dö-
nemdir, bu. Bunakarşılık, toplumun birdiğer yurt-
taş ve seçmen sayısı düzeyinde bakıldığuıda da-
ha tenha kesunınde büyük hoşnutsuzluk ve kuş-
kulu bir bekleviş gözlenmektedir. Ekonomik be-
ceri ve başan adıyla yurttaşlara hap gibi yuttu-
rulmaya çalışılan bu oluşumlann toplum varlık-
lannın yok pahasına satış fiyaskolan ise Irak ve
Kıbns'ta gösterilen akıl almaz performans dü-
şüklüğü ulusal-ulusalcıtoplumdeğerlerinin ayak-
lar altında çiğnenmesi şeriatçı arayışlann sinsi
ve hızh biçimde uygulama düzlemıne geririlişi
ise üstüne tüy dikmektedir. cumhuriyet değerle-
rinden ve Atatürkçülük kavTamından ısrarla uzak-
ta kalınması, kuşku ortamını daha da yoğunlaş-
tırmaktadır.
Ancak, soğukkanlı bir şekilde vnrttaş eğilım-
lerindeki akışa bakıldığuıda AKP önümüzdekı
seçimlere "şansh biçimde" gitmektedir. (Aslın-
da AKP'nin iktidara hazırlanış. geliş ve toplum-
devlet işleyişine el koyuş dönemlerinde sürekli
biçimde şans olgusunun yanuıda olduğu hatır-
lanmalıdır. Enflasyon dahil olmaküzere ekono-
mideki bazı kıpırtılar, 2002 yılının krizden çık-
mış arayışlan döneminde fılizlenmeye başla-
mıştı. 1999-2002 döneminin talihsiz ıktidan Av-
rupa Birliği'ni hoşnut blacak çağdaş sosyal çer-
çe\eli yasal önlemleri almaya zaten başlamıştı.
Uç kuruşa satılmaya hazu
1
bir medyayı kendine
ram etme mekanizması ise AKP'nin becerisidir.)
Performans etklli olmayacak
2002 sonu - 2004 bahan AKP olgusu, ilginç
biçimde 1983 -1984 ANAP'ının gelişme çizgi-
sini andırmaktadır. AKP daha darbir alanda kal-
makla bırlikte hepsi kendı geleneksel yandaşı ol-
mayan bir voırttaş kesimının 2001 -2002 ekono-
mik krizinden nasip al-
mışlığına tepki olarak bir
değişim ihtiyacına gir-
mesinın sonucu olarak
bugünkü konumuna var-
mıştır.
Bir genel seçimin üze-
rerinden yeterince zaman
geçmeden yapılacak bir
yerel seçimde iktidara ge-
tirdiği partiye oy vermiş
yurttaşlann aradaki o kı-
sa dönemde performan-
sının iyı ya da kötü ol-
masına bakmaksızın, bu
desteklerini sürdürme eği-
lıminde olmalan bir ölçü-
de kaçınılmazdır. Dola-
yısıyla AKP 2002'de san-
dık başına gidenlerin ara-
sından, kendisini destek-
lemış bulunan 10.5 mil-
yon bir tabanın büyük bö-
lümünü koruyabilme du-
rumundadır.
na yapılan tüm seçimlerde orta sol
ve zaman içinde buna, 1960'lann
TİP'i durumunda gözlenmiş ol-
duğu gıbı. daha sol oylann katıl-
masıyla Türkiye'de hep yüzde 35-
40 dolaylannda dolaşan bir orta-
dan solda kalan oylann toplamı
oranına ulaşılmıştı. Bu düşüşün
2004 gerçeğinde de kendini sürdür-
mesi, maalesef gene söz konusu-
dur. Topiam sol oylann gerileme-
sinde epeyce de hayali bir özlem
olarak zaman zaman da değinilen
solun işbirliği yapamaması, sanıl-
dığından daha küçük bir etkendir.
Olay sol ve orta sol kesimin büyük
gücü CHP'nin güç kaybetmesin-
den kaynaklanmaktadu-.
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Anayasa Mahkemesi
'Dur' Dedi Ama...
Anayasa Mahkemesi'nin 20 Mart 2004 günlü
Resmi Gazete'de yayımlanan iptal karan ve karar
yürürlüğe girene kadar geçecek süre içinde verdi-
ği yürürlüğün durdurulması karan seçirn hayhuyu
içinde neredeyse kaynayıverdi.
Karar, Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandır-
maveDogalVarlıklanKonjmaVakfı'nın(TEMA)de-
ğişiklik söytentileri çıktığından sonra açtıgı kampan-
yanın.SayınCumhurbaşkanı'nınyasayıilkçıktığın-
dayeniden görüşülmek üzere lade etmesınin, Cum-
huriyet Halk Partisı'nin (CHP) görüşmeler sırasın-
da karşı çıkmasının haklılığını da gözler önüne ser-
dı.
Anımsanacağı gibi Adalet ve Kalkınma Partisi
(AKP) iktidan, kızılağaç aşılı kestane alanlannın
yağmalanmasına kolaylık getirecek biryasa deği-
şikliğine niyetlenmiş ve bütün uyarılara karşın oy
sayısına dayanarak gerçekleştirmişti.
Bu köşede de açılan kampanyaların ve karşı gö-
rüşlerin haklılığı dile getirilmiştı. (Kızılağaçlara Kıy-
mayın/10.02.2003)
Işte Anayasa Mahkemesi, Orman Yasası'nda
degişiklik yapan 4999 sayılı yasanın kimi madde-
lerinde yer alan "Kızılağaçlarile aşılı kestanelik" iba-
relerinın ve bu ibarelerle bağlantılı fıkranın iptaline
17 Mart 2004 günü karar verdi. Hem de oybirliğiy-
le.
Iptalle de yetinmedi, yürürlüklerini de durdurdu.
Durdurma gerekçesinde de şöyle dedi:
"Bu sözcükler ve fıkranın, uygulanmasından do-
ğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız du-
rum ve zaraharın önlenmesi ve iptal kararının so-
nuçsuz kalmaması için karann Resmi Gazete'de
yayımlanacağı güne kadar yürürlüklennin durdu-
rulmasına..."
Anayasa Mahkemesi'ne 18 Kasım 2003 günü Sa-
yın Cumhurbaşkanı, 21 Kasım 2003 günü de ana
muhalefet partisi olan CHP'nin Meclis Grubu baş-
vurmuştu.
Başvurularda degişikliğin anayasanın 2,11, 35,
44 ve 169'uncu maddelerine aykın olduğu belirtil-
miş ve yürürtüğün durdurulması da istenilmişti.
Anayasa Mahkemesi'nin karanyla kızılağaç ve aşt-
lı kestane alanları dolayısıyla da doğa kurtarılmış
oldu. Çünkü yalnızca kesimi, alımı, satımı kolay-
laştınlmak istenen kızılağaçlar 650 bin dönümü
koru nrteliğindekı 1 milyon dönümlük bir orman ala-
nı oluşturuyordu.
Anayasa Mahkemesi karan herkesı ve her dev-
let kesimini bağladığı için yeniden benzer bir yasa
yapılmasına da olanak kalmadı. özetle AKP ikti-
dannın niyetleri bir kez daha kursağında kaldı.
• • •
Kızılağaçlıklarla kestanelikler kurtuldu ama yer-
leşim yerlerine yakın ormanlar, seçim eğik düzle-
mine girilmiş olmasının getirdiği geleneksel hoş-
görü ve bunun körüklediği cesaret nedeniyle yağ-
malanıyor. Açılan alanlara da hâlâ yanlış olarak ge-
cekondu diye nitelenen binalar konduruluyor. Hat-
ta o kadar uzağa gitmeye hacet yok. Istanbul'un
içi sayılan yerieşim yerlerinde; Küçükçekmece'de,
Florya'da, Beyoğlu'nda bir yandan yeni binalar ya-
pılıyor, bir yandan da eskilennin üzerine kaçak kat-
İar çıkılıyor.
Seçim hummasına kapılmış belediye başkanla-
n ile adaylar da engellemek bir yana belki de çak-
tırmadan destek oluyorlar.
Galiba, her şeyi yapabileceğine inanan başba-
kan bile çaresiz kalmış. "Yapmayın. Sonrayıkaca-
ğız" demekle yetiniyor.
Oysa kendisinden beklenen, yürütme erkinin ba-
şı olarak emrindekilere "Yaptırmayın" demesiydi.
Ne yazık ki 1957 seçimlerinden bu yana ben de
kıdemli yurttaşlar gibi aynı manzarayı izliyorum.
Yerel yönetimlerle politikacılığımızdaki atılımlar(!)
"eski tas eski hamam" deyişini bu kez de kanıtla-
ma niyetlerine bağlanmış.
oerinc(g cumhuriyet.com.tr.
1970lerden 2000lere
Sol vesağönce
bölünüpsonra birleşti
u bulgulann geriye dönüşlü daha genişçe bir
yorumu şöyle de yapılabilir. 1970
ortalannda başlayan çok partili ve kendi
içinde bölünmeli sağ kavramının çok az sayıda
partınin kontrollü biçimde ancak katılabıldiği bir
1983 askeri disiplinli seçımmde tek partililiğe
doğru yönelme eğilimı göstermişti. Benzer şekilde
orta sol oylannda tek bu partide toplanmasuıa
mecburen tanıklık edılmişti. Ancak, 80'lerin ikinci
yansmda ve 1990'lar boyunca her iki kesimde de
çok partililiğe yönelindi. Ve bunun sonucu olarak
da I99l'den itibaren ülke sadece koalisyonlarla
yönetildı. Türkiye'nin siyasi idari biçiminden
bağunsız olarak insanuıın genel uyanıklığı ve yeni
koşullara uyum sağlayabılme yetisi ortadayken.
siyasal iktidarlar bu potansiyelin amacmı ve
ruhunu yakalayabilse topiam olarak herhalde biraz
daha farklı yerlerde olunabilirdi. Toplumun gelişme
özlemleri ile politik güçlerin hırslı beklentilennin
paralel düşemeyişı yurttaşlarda, geniş kıtlelerde
belli bir tedirginlik yaratmaya başlamış iken
2000Tİ yülara ekonomik krizle girihnesı
yurttaşlardaki kuşkulu bekleviş psikolojisine
kaçmılmaz olarak yeni boyutlar getirmiş gibidir.
Sağdaki bölünmüşlüğün resmen adını koyarak
önünü alma yolu bulunmadan, orada hiç belli
etmeden bir varlık oluşturan, bir taze ku\Ar
etin
sağın güçlü temsilcısi konumuna ulaşmasmda
pragmatik yarar gören. yan umutlu, yan çaresizlik
dolu beklentiler, AKP olgusunun kavııağmı
yaratmıştır. AKP. l950"hlenn Demokrat Partisini
andınr biçimde sağın güçlü ana partisi olma yoluna
girmiştir. CHP'ye gelince kendi adını taşıyan
l950Tilerin şanlı muhalefet partisiyle
kıyaslandığında sönük ve durgun bir varlık
gösterişiyle solun ve orta solun tek ama yetersiz
temsilcisi olma gibi bir görüntü yaratmıştır.
SÜRECEK