23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2004 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Oyumu Kimlere Versem! Pazar günkü yerel seçimde kime oy vereceksi- nız, diye soranlaroluyor.., Bir sorumluluktur oy ver- mek! Bileceksın, göreceksin, tanıyacaksın karşına çıkan adayı ya da partiyi... 1946'dan beri oy verirım. Çoğu kez CHP'ye, ki- mi zaman daTürkiye Işçi Partisi adaylarına... SHP, CHP, İP'e de son yıllarda... Okurlardan merak edenler var. Anlıyorum, te- reddüt içindeler, kime, niçin oy vermeli? Işte birya- zar, yarım yüzyıldıryazılannı okuduklan kişi, kime, kimlere oy verecek? Soruyorlar... Seçime beş ka- la ben de düşündüm, kime oy vereceğımi hesap- ladım. Bilmem siz-de öğrenmek ıster misınız? Bugün bır mi1|etvekilı seçimi olsa oy verip des- tekleyeceğtm birpartı yok görünürde. Yeni CHP bir türlü eski güvenilirliğınPkazanamadı. Oyunun ha- vaya gitse bile amekten, emekçiden yana bır par- tidir oyumu alacak olan... • Ya Belediye başkanlıklarında oyum kimden ya- na? Binlerceaday var. Sokak, meydan, cadde, bay- raklar, flamalar, resımler... içlennde elbet değerli kı- şiler de vardır. Ama ben sızlere gönlümden geçen- •leri duyurmakla yetineceğim. Oyum Istanbul'da CHP'den Sefa Sirmen'e... Seçmenı olduğum Bakırköy'de Ateş Erzen'le Oğuz Soydan arasında kararsızım. Son dakikada bır seçme yapmam gerekecek! Kadıköy'de Sela- mi Öztürk, Esenyurt ta Gürbüz Çapan, Şişli'de Sangül. Mersin'de seçmen olsam, elbette eskı Kültür Bakanı Fikri Sağlar'a, Ankara da Murat Karayal- çın'a; Muğla'da Dr. Osman Gürün'e, izmir'de Pi- riştina ya. Gazıantep'te Celal Doğan'a verirdim oyumu... Bildiğim, tanıdığım ıçın... Bodrum'un Bı- tez beldesınde kadın belediye başkan adayı yük- sek mımar Yurdagül Köylü'ye.... Bır de Muğla'nın ünlü Akyaka beldesınde Ahmet Çalca'ya oy ve- rirdim seçmenı olsaydım. Öğrenımine, kişılığine güven duyduğum ıçin... Antalyada CHP'nın kazanmasını ısterim. Baş- kan Dr. Kumbul bilmem neden değiştirıldi, anla- yamadım! CHP içinde tehlikelı görüldü de ondan mı? 29 Mart'tan sonrakı gelişmelerde etkin olacak gibı göründüğünden mi? Dr. Kumbul aday olsa, ben de Antalya seçmeni olsaydım oyum elbette onun- du... Insan güven duyduğunu seçer, seçmelidir. Kar- şımıza arşın arşın bezlerle. koca koca portrelerle çıkan, bağınp çağıran, olacak olmayacak sözlerve- ren, "ağzı rüzgârlı" ınsanlara güvenmek zor! Içle- rinde çok değerliler vardır elbette. ama siz bilmi- yorsunuz, tanımıyorsunuz. bu yüzden de güven duy- muyorsunuz! Oy değerli bir güçtür, boşuna kulla- nılmaz... Işte bir süre yaşadığım, yaşamakta olduğum yö- relerde bana güven duygusu vermiş ınsanlardır oyumu hak etmış olanlar... Sizlerin de kendı ölçü- lerinizde beğendiğımiz kışiler. adaylar vardır. Geç- mişlerini, nereden nereye geldiklerini düşünün, yazdıklarını, söylediklerinı hesaplayın, öyle verin oyunuzu... işte elli yıldır neler görmüş neler yaşa- mış bir seçmen olarak benim bu konuda diyecek- lerim, bu kadar!.. Yerel Seçimler ve Belediyeler Kentsel yoksullukla savaşım, geleceğin kentlerini yönetmeye aday yöneticileri bekleyen en temel görevlerden birisidir. Doç. Dr. Erol KÖKTÜRK Kocaelı Üni. Öğr. Cyesi 2 8 Mart yerel seçim- lerine adım adım yaklaşıyoruz. Alı- şık olmadığımız bir seçim süreci yaşı- yoruz. Adaylarınhangiölçüt- lere göre belirlendıği tartış- malara neden oluyor. Ortada gelecekle ilgili izlenceler yok. İzlence, yani yerine getirile- cek görev tanımları, yani yük bellı olmadan taşıyıcıları be- lırleniyor. Bazı aday adayla- rı ile ilgili olarak basına yan- sıyanlar hepimizi hayretlere düşürmüştü. Bir yerden aday olabılmek için harcanan çaba- lara bakınca. bunun yalnızca "hizmetaşkıyla" açıklanama- yacağı ortaya çıkıyor. Kendi ada\ lan destek bulmayan par- tililer partileri basıyor, parti- sinden aynlıyor. Çok abartıl- mış bir aday olma sürecine tanık olduk. Yerel yönetimler, gerçekten de önemlı yönetim birimle- ri... Enklasik deyışle de "hal- ka en yakın birimler* 1 olduk- ları ıçin. "yöneticiler her gün halklayüzyüze" oldukları içm bu önem daha da artıyor. Be- lediyeler denilince akla eski- den yol, su. çöp, elektrik gi- bi temel hızmetler gelirken günümüzde yaşadığımız me- kânlar, yaşadığımız ortamlar olmanın ötesinde uygarlıkla- nn ve uygarlaşmanın merke- zi olarak kentler ve kimlik- ler, kültürler, ımar, yapılaş- ma. çevre. katılım gibi konu- lar ön sıralara yerleşmiş du- rumda. Bazı yöneticiler için ımar yetkileri, dolayısıyla da kentsel rantlar en önemli çe- kim noktasını oluştursa da kentlerin önemi ve anlamı farklılaşıyor. Öte yandan kü- reselleşme koşullannda kent- ler önemli sorun alanlanndan biri olarak karşımıza çıkıyor ^ vvorld Tefal'den indirimli mutfak keyfl! Kentsel alanlarda çözülmesi gereken sorunlara, nitelik ola- rak da farklılaşmış yeni so- runlar ekJeniyor. En önemli ve tehlikeli, kentlerin geleceğini tehdit eden sorunlann başın- da "kentsel yoksulluk" konu- su gelıyor. Kentsel yoksulluk- la savaşım. geleceğin kentle- rini yönetmeye aday yöneti- cileri bekleyen en temel gö- revlerden birisidir. Yoksulluk- la savaşımın parametrelerinin doğru kavranması gerekiyor. Yoksullukla savaşımın yani sıra **çe^eye duyarlı kentsel gelişim*\ "'desanrralizasyon ve kentsel gelişimin yönetilmesi" \e kent yönetimlerinin "ye- niden yapılandırılması" ve "Fuıansnıan kaynaklan" gibi konular kentlerimizin gelece- ği açısından ön sıralarda du- ran konulardır. Bunlaruı özeti şu: Belediye- lerin anlamı giderek farklıla- şıyor. Belediyeleri var eden ikı alanda da. yani hem "de- mokrasi" boyutunda hem de "•hizmet" boyutunda yeni de- rınleşmeler yaşanmaktadır... Demokrasi boyutunda daha katılımci bir tophınıun "güven- cesi" ohnaya doğru gıden be- lediyeler, hizmet boyutunda bilgi teknolojüerinin sağladj- ğı açüuniarla daha çağdaş çö- zünılere yönelmektedirler. Bir yandan belediyelerin çağdaş ve bilgiye dayalı bıçimde yö- netilmesine yönelik karar des- tek sıstemleri kurulurken öte yandan mekânsal bilgilerin öneminin daha doğru kavran- dığı bir süreç yaşanmaktadır. Bu kavrayış, ayrıca da bir zo- runluluktur. Çünkü belediye faaliyetlerinin yüzde80"ı me- kânla ilıntilidir... Yani bele- diyelerin 400dolayındaki hiz- metlerinin yüzde 80'ini me- kânla. coğrafyayla ilinriJen- dirmeleri gerekmektedir. Bilinen Kızılderili atasözü- dür: "Bu dünya. atalannuzdan kalan miras değiL çocuklan- mıza bırakacağunız enıanet- tir." Dünya. yeryüzü üzerin- de yaşadığımız coğrafya. in- sansal etkinliklerin (faaliyet- lerin) büyük bölümünün ger- çekleştiği yerler (mekânlar)... Çevremiz, ayağımızı bastığı- mız toprak, soluduğumuz ha- va. içtiğimiz su... Bunları ne kadar bir emanetçi mantığıy- la kullanabildik. kullanabili- yoruz? Daha doğrusu bir ema- netçi mantığıy la rru. bir miras- yedi hovardalığıyla mı kulla- nıyoruz? Çocuklanmıza bı- rakacağımız bu emanet. bu çevre değerleri, ne kadar ge- lıştirebildiğimiz değerler du- rumunda? Miras değü: Emanet.. Yer, yerleşilen yer karşılığı Farsça "•mekân" denılen ya- şama alanlarımızın en temel özelliklerinden birisi, sınırlı \e çoğaltılamaz oluşudur. Çok özel durumlar (denizlerin dol- durulması vb.) dışında yerle- rin yani mekânın, mekânlann bü>oiklüğü bellidir. Yerler (me- kânlar) bir yerden başka bir ye- re taşınamaz. Yani yerler, kıt kaynaklardır. Bu özelüJderı. onJarın özenli kullanılması, iyi yönetihnesi ve korunma- sı gereğinin temel nedenidir. Ömrünü bu kıt kaynağın, ya- ni yerlerin özenli kullanılma- sı için mücadeleyle geçirmiş olan Prof. Fehnıi Yavuz. yıl- lar önce Çumhuriyet gazete- sinin 2. sayfasında yer alan bir yazısında. bu nedenle şöy- lediyordu: tt Toprağa,kasabuı koyuna bakoğı gibi bakma- mak gerekir. Ona bir ressa- muı 'resimlerine bakışı' gibi bakmakgerekir.*' Ancak edin- me hastalığı, mülkiyet kavra- mının kazandığı abartılı an- lamlar. mikro-mülkiyetin ön plana çıkışı, "bana ait olma- yan'" yerin, ben orada yaşı- yor olsam bile, her tür hor kullanımına göz yummak gi- bi bir vurdumdu>Tnazlığı do- ğurmuşrur. Oysayer(mekân) mülkiyeti kime ait olursa ol- sun, toplumla ilgilidir. Kul- lanımı topluma yönelik so- nuçlar doğurur. Bugüne değin mekânlarımızla ilgili verilen birçok yanlış karar, toplum adına kötü sonuçlara neden olmuştur. Bunun için başta îstanbul olmak üzere kentle- rimize, kıyılanmıza, orman- lanmıza, tanm yapılan alan- larımıza şöyle bir bakmak ye- ter... Sayılar. geldiğimiznok- tayı vurgulamakta yetersiz kaknaktadır. Bu nedenlerle mekânları- mızla ilgili tiim verilen bilgi teknolojilerine dayanarak top- lamak, bilgi sistemlennin be- lediyelere yönelik biçimi olan u kent bilgi sistemleri rı ni kur- mak, bu sistemde yüklenecek verilen güncel tutmak ve bu güncel verilen de tüm karar- lar öncesi bir destek sistemi olarak değerlendirmek, yani belediyelerde bilgiye dayalı süreçleri başlatmak, kurum çatısı altında yeni bir bilgi ik- limi oluşrurmak gerekmekte- dir. .Ancak belediyelerin bü- yük bölümünde, bugün bile "bordiir yapımı^nın "bilgi teknolojilerine ve bilgiye" ya- tınmdan daha fazla önemsen- diği, bir acı gerçeği oluştur- maktadır. Sözün sonu: Yeni bir çağrn bu ilk günlerinde, ülkemizde yaşamın birçok alanında ol- duğu gibi, yerel yönetimler alanında da değışim zorunlu- luğuyla karşı karşıya bulunu- yoruz. Çünkü klasik yerel yö- netim anlayışL, arük yeni yüz- yılm beklendlerini karsılaya- mıyor. Geleceğimizi yeniden kurma>a, kentierimizi yeniden kurmayla başlamak gcreki>or. Bu nedenle yerel yönetim se- çimleri önemlidir. Adaylar önemlidir. Programlar önem- lidir. Ve seçimler yaklaştikça bu önemin ve anlanun daha iyi kavranmasını umut etme- >i sürdürmek ve bunu sürekli dillendirmek gerekmektedir. Mart ayında Tefal'e VVorldcard'mızla gelin, indirimli fiyatlardan ve yararlanın! A"e varsa sende var B u k a m p a n y a , C l ı p s o C o n t r o l s e t l e r , C l ı p s o C o n t r o ! v e V ı t a m ı n d ü d u k l u t e n c e r e ' e r , M a g ı c l e a n , V ı s ı o c l e a n , O l e o c l e a n v e A z u r a f r ı t o z l e r d e g e ç e r l ı d ı r . ( 3 ; Muşterı Hızmetlerı Danışma Hattı 0216 579 70 50 / 0800 2 I I 08 61 ' www tefal com tr PENCERE Kıyamet Alâmetleri... Felçli.. Yürüyemiyor. Gözü görmüyor.. Sesi işitilmiyor. Tekerlekli sandalyede.. Çevresıyle tam ilışki kuramıyor.. Ama bir simge.. Şeyh Yasin!.. Israil neden öldürdü Şeyh'i?.. Elbette katilin ken- dine göre bir hesabı vardır; gerekçeyi Şaron'un ca- navarlığına bağlamakla bir yere vanlmaz. Gazeteler, televizyonlar, yorumlar, yazılar, çiziler arasında kaybolup giden mantık, suikastın ana he- defini açıklamakta yetersiz kalıyor... Ancak adı konmamış bır korkunun dehşeti tüm dünyayı sanyor. • Şeyh Yasın öldürüldü.. Şeyh nedemek?.. Bir tarıkatın başıdır şeyh, Araplarda kabile ya da aşiretin reisıdır.. Ancak Şeyh Yasin, Fılistin direnişınde bundan öte bır anlamı vurguluyor. Peki. kim öldürüyor Şeyh'i?.. Ariel Şaron!.. On dört yaşında Yahudi direniş örgütüne girmiş Şaron, tüm İsrail-Arap savaşlanna katılmış, büyük yetenek göstermış. generalliğe yükselmış, 1981 'de Savaş Bakanı olmuş, Müslümana karşı davranış- larındaaşınlığın, kışkırtmacılığın, acımasızlığın şam- piyonu... Musevilikle Yahudiliğin birliğinde benliğini eritir- ken ınsanlığını yıtirmış... • Dünya nereye gidıyor?.. Bilim adamlannın söylediklenne bakjlırsa kıyamet yakın... Eskıden kutsal kitaplar kıyametin habercisi idi- ler; şımdi akıl ve bilım diyor ki tüketime teslimiyet hırsı böyle sürerse doğa yok olacak, insana solu- yacak ortam kalmayacak... Gezegensel sistemın başında Amerika, Ameri- ka'nın başında da 'Neoconı'\er var... Son aylarda ortalıkta dolaşan ve sık sık yinele- nen deyiş ne: 'Büyük Orîadoğu Projesi!..' Ortadoğu'da yaşayan ınsanların yenne neden Okyanus ötesinde ABD'de yaşayan insanlar Orta- doğu Projesi oluşturuyorlar?.. Bu soru bile insanlığın sömürgecilik devrini aşa- madığını gösteriyor. Bizim çocukluğumuzdaHindistan Ingilizsömür- gesıydi ve bır vali ıle yönetilirdı; şimdi sömürgeci- lik başka kılıklara gırdi. Kimi coğrafyada sömürge- cıliğe kafa tutanlar çaresizlikten teröre başvuruyor- lar... Şeyh Yasin'i öldürenlerin yaptığı eylemin ya da cinayetin adı ne?.. • Uygarlıkyeni biraşamayageldi; eskiden "ileriül- keler" dünyayı paylaşmak ıçin bırbiıieriyle savaşır- lardı; şımdi tekelcı şırketler sınırlan aştılar; doruk- ta bırleştiler; dünyayı ortaklaşa sömürmenin koşul- lannda Ortadoğu'ya el koyuyorlar... Şeyh Yasın cınayetının kanlı parmak izleri Okya- nus'un ötesıne dek gidiyor... insanlan canavarlaştıran, kurbanlaştıran, savaş- tıran. çatıştıran, doğayı tüketen, kıyamete daveti- ye çıkaran bu sömürü düzeni değişmeden dünya rahata kavuşamaz. Mehmet Eroğlu "Yazmak ve Roman üzerine" 25 Mart 2004 Perşembe 18.30 um:ag Toplantı Salonu UÖUİARAŞTIRMACI m ı ı r t î s M i G A Z E T E C İ L İ K liiUİTICUVAKFIp ars Caddesı Nio 14 •OvaM'dere, 05540 ANKA3A Fa<s (03'2) 4'? 57 46 e-ocsta u"iag® jT>ao org |T AIMTOIVIIVA TURIZHf (22-25Nısan)250EUTO (23-25Nsar,ı 1 9 5 • 22-25 Nsan) ı22-25N,san)215 ülİlyOll TL 230 mByon TL MUDANYA-TRİLYE (3 -GEÜBOLÜ-AKCAKOM-ASSOS (22 25Nısan)215milyonTL 135 milyon TL 27 Mart Cjnartesı Heybeliada Sanat Tanhcisi Atilla Tuna Tel: (0212) 244 80 44 - (0212) 292 28 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle