Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 AART2004PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ ekonomi@ cumhuriyetcom.tr 13
Ş&KETLER
AYAKKABIDÜNYASI,
kred kartlanna 6
taks tle alışveriş yanı
sıra yüzde 5O'ye varan
indirim kampanyası
başlıttı.
SAl*KO,buyıl 150-
200 milyon dolarlık
yatınm planlıyor.
Holding, Güney Koreli
Daevoo ile iş
makıneleri üretimi
konusunda
görüşmelerini
sürdıirüyor.
JORDAN, değışik
ihtiyaçlara cevap veren
diş firçalan ve iki farklı
diş ipi çeşidiyle ağız ve
diş sağlığını korumak
isteyenlere seçenekler
sunuyor.
tPEK KÂĞIT, Lotus
Professional enMotion
Otomatik Kâğıt Havlu
Dispanseri ürününü
geliştirdi. Sensörün
önünden el
geçirildiğinde otomatik
olarak tek yaprak havlu
veren yeni ürün yüzde
33 'lük kâğıt tasarrufu
sağlıyor.
Verheugen, aday ülkelerin kültürel ve sosyal haklara saygı duyması gerektiğini belirtti
AB'den grevuyansı• Şişe-Cam grevinin ertelenmesi
konusunda Kristal-tş'in hükümetle
ilgili şikâyetine yanıt veren AB
Komisyonu'nun genişlemeden
sorumlu üyesi Verheugen, grev
hakkının temel bir hak olarak
tanındığını anımsattı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümetin 5 bin işçiyi kapsayan Şişe-
Cam grevine iki kere erteleyerek izin
vermemesi Avrupa Birliği (AB) günde-
mine taşındı. Kristal-îş. AB Komisyo-
nu'nun genişlemeden sorumlu üyesi
Günther Verheugene bır mektup yaza-
rak grevin ertelenmesi sürecine ilişkin
bilgi verdi.
Verheugen de yanıtında, grev hakkı-
nın AB ülkelerinin ulusal anayasalann-
da yer almasımn yanı sıra çeşitli ulus-
lararası sözleşmelerde temel bir hak ola-
rak tanındığını anımsatarak AB adayla-
nnın da kültürel ve sosyal haklara say-
gı duyması gerektiğini iletti.
Knstal-tş, Bakanlar Kurulu'nun, Şi-
şecam işyerlerindekı grevi ertelemesi-
ni AB'ye taşıdı. Sendika. Verheugen'e
gönderdiği mektupta, grev ertelemesi-
ne ilişkin bilgi verdi. Verheugen de
Kristal-lş Genel Başkanı Mustafa Bağ-
çeci'ye gönderdiği yanıtta, Kopenhag
Kriterleri'ne uygun olarak. aday ülkele-
rin temel insan haklanna, kültürel ve
sosyal haklara saygı göstermeleri ge-
rektiğini belirtti. Verheugen, grev hak-
kını içeren sendikalaşma ve toplu pazar-
lık hakkının da bu sosyal haklardan bi-
n olduğunu kaydetti. Verheugen, mek-
tupta, AB Komisyonu'nun, Türkıye'nin
AB'ye üyelik sürecinde Kopenhag Kri-
terleri'ne uyumunu izlemeyı sürdüre-
ceğını ve uyum surecınde yeru kabul
edılen yasalann uygulanmasına özel bir
dikkat göstereceğini de dile getirdi.
Kristal-lş ile Cam Işverenleri Sendi-
kası arasındaki toplusözleşme görüşme-
lerinde anlaşma sağlanamaması üzeri-
ne Kristal-lş, 9 Aralık 2003 'te, Şişe-
cam'a bağlı 13 fabrikada grev karan al-
mıştı. Ancak, 8 Aralık 2003'teki Ba-
kanlar Kurulu toplantısında, grevin,
"milli güvenliği bozucu nitelikte oldu-
ğu" gerekçesiyle 60 gün süreyle erte-
tkidefa
ertelendi
Kristal-İş üyeleri, Şişecam'a bağb
fabrikalardâ 30 Ocak'ta greve
başlanuş, ancak Bakanlar
Kurulu, 14 Şubat 2004'te grevi,
•'genel sağlığı ve milli güvenliği
bozucu nitelikte" olduğu
gerekçesiyle ikinci defa
ertelemiştL Kristal-tş'in grevi 5
bin işçiyi kapsıyor.
lenmesi kararlaştınlmıştı. Bununüzeri-
ne Knstal-Iş, yürütmenin durdurulma-
sı istemiyle Danıştay'da dava açmış ve
Danıştay, 12 Ocak'ta Bakanlar Kurulu
karannm yürütmesini durdurmuştu.
Kristal-îş üyeleri, Şişecam'a bağlı fab-
rikalarda 30 Ocak'ta greve başlanuş, an-
cak Bakanlar Kurulu, 14 Şubat 2004 'te,
grevi, "gend sağlığı ve milli güvenögi bo-
zucu nitelikte" olduğu gerekçesiyle
ikinci defa ertelemişti. Kristal-tş'in gre-
vi, 5 bin işçiyi kapsıyordu.
BEYAZ FIRIN, az
kalorili, hiç şeker
kullanılmayan
çikolotalı, unsuz kek
üretti.
EFES PİLSEN,
Birahane lyileştirme
Projesi kapsamında,
birahanelerinin en yenisi
olanBEER'S'ı
Bostancı'da açtı.
VESTEL, tngiltere'de
en ıyi Hi-Fi ürünü
seçilen AV 2000 Ev
Sinema.sı ürününü
Türkiye pazannda da
satışa sundu.
MÎTHAT SELECION,
"Kışiye Özel VIP
Hizmeti" vermek üzere
yenılenen Ankara
Mağazası'nı açtı.
MY-TER, 2004 yaz
sezonu için hazırladığı
terlik koleksiyonunda
canlı ve pastel renklere
ağırlık
Sübvansiyonlar kaldınlarak geçilen DGD'de kişi başına ortalama ödeme 956.8 milyon lira
Üreticiye doğrudan destek de yok• Girdi destekleri
yerine uygulanan
Doğrudan Gelir
Desteği sistemi
çiftçiye 'destek
olamıyor'. Arazilerin
küçüklüğü
nedeniyle, bazı
illerde çiftçi başına
ödeme 400 milyon
liranın altına iniyor.
ANKARA (AA) - Tanmda en önemli des-
tek olarak nitelendirilen Doğrudan Gelir
Desteği (DGD), tanmsal üretimi yönlendi-
remediği gibi, milyonlarca çiftçiye "sosyal
destek" bile olamadı.
Tanm ve Köyişleri Bakanlığı verilerine
dayanayarak yapılan hesaplamalara göre
2003 yılı DGD ödemeleri kapsamında çift-
çilere, kişi başına ortalama 956.8 milyon li-
ra ödenecek. Ancak arazilerin küçüklüğü ne-
deniyle birçok ilde kişi başına ödeme 400
milyon liranın, Trabzon ve Rize'de ise 300
milyon liranın altında kalıyor. Üstelik öde-
meler 2 taksitte yapılacak. Kişi başına 100-
200 milyon liralık destek ile üretimi yönlen-
dirmek, tanmsal girdı almak, tanmı geliştir-
mek mümkün olmadığı gibi, köyden kente
göçü durdurmak, insanlara sosyal destek
sağlamak, geçimine destek olmak da müm-
kün görünmüyor.
Çlftçlye cep harçlığı
Bir dekar alanda Antalya'da seradan, Ri-
ze'de çaydan. Giresun'dafindıktan,Konya'da
tahıldan, Trakya'da ayçiçeğınden, Ege'de pa-
muktan sağlanan gelir farklı olmasına karşın,
bütün çiftçilere aynı destek sağlanıyor. De-
kar başına kazanılan gelire göre az gelişmiş,
verimin düşük olduğu, her yıl tek üretim ya-
pılan yörelerde DGD çiftçıler için büyük
önem kazanırken. gelişmiş yörelerde, çiftçi-
lerce "cep harçhğı" olarak değerlendiriliyor.
Bakanlık verilenne göre 2003 yılı DGD
uygulamalan kapsamımda, 2 milyon 761 bin
çiftçiye, yaklaşık 2 katrilyon 642 trilyon lira
DGD ödemesi tahakkuk ettırildi. Bu mikta-
nn 540 trilyon lırası, 2003 yılı bütçesinden
Aralık ayında, 378 ilçede ödendi.
SABÎT KURUN FATURASI 200 TRİLYON LÎRA
tlaçta KDVindirimiyürürlükte
Ekonomi Servisi - Ilaç fıyatlannm yansıtılmasını öngörüyor.
yeniden belirlenmesinı içeren
Bakanlar Kurulu karan ile birlikte
kamunun bu yıl önemli oranda
tasarrufu öngörülüyor. Ithal
ilaçlann 2003 başında
belirlenen sabit kur
üzerinden satılması
yüzünden, yıl içınde
dolar kurunda yaşanan
yüksek oranlı düşüş, ilaç fiyatlanna
yansıtılmadı. Bu yüzden, geçen bir
yılda oluşan kamu zaran 200
trilyonu buldu. Geçen hafta
sonunda çıkanlan Bakanlar Kurulu
karan, kurlardaki yüzde 5 aşağı
veya yukan hareketin fiyatlara
Aynca ilaç fiyatlannm mevcut
kurdan belirlenmesi ile bu yıl için
kamunun önemli oranda tasarruf
edeceği belirtiliyor.
KPV yüzde 8
Öte yandan ilaç ve
tıbbi ürünlerde KDV
oranı, bugünden itibaren geçerli
olmak üzere yüzde 18'den yüzde
8'e düşürüldü. Bakanlar
Kurulu'nun konuya ilişkin karan
dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.
Veteriner kozmetikleri ise KDV
indiriminin dışmda Uıtuldu.
EKİP RUSYA'YA GÎDEMEDÎ
Fındık tanıtımına vize engeli
ANKARA (AA) - Fındık Tanıtım
Grubu'nun (FTG) hedef pazar olarak
belirlediği Rusya'da başlatmayı
öngördüğü tanıtım kampanyası, vize
engeline takıldı. lçinde FTG
yöneticısi ihracatçılann da
bulunduğu, Diş Ticaret
Müsteşarlığı thracat
Genel Müdür Yardımcısı
başkanlığındaki heyete,
isterlerse turist vizesi
verilebıleceğı belirtildi.
DTM yetkılilerinin tunst vizesi almayı
kabul etmemesi üzerine Rusya'ya
yönelik gezi ve tanıtım faaliyetleri
askıya ahndı. Rusya son dönemlerde
yaşanan güvenlik sorunlan nedeniyle
vize verme mekanizmasını değiştirdi.
Halen Japonya, Çin ve ABD'de
tanıtım kampanyalan yürüten FTG. bu
yıl aynca Hindistan'da kampanya
başlatmayı planlıyor. Çin'de
tanıtım kampanyası
kapsamında, fındıklı mamul
üretimini öğretmek amacıyla
kurulan demostrasyon
merkezı ve depolama
tesislerinin açılışı da
11 Mart'ta yapılacak. FTG'nin
temaslan sonucunda ABD'li
üreticilenn Türk fındığı aleyhine
damping sorusturması başvurusu geri
çektırilerek asgari 1.5 milyon dolar
kâr sağlandığı kaydedildı.
DÜ1VYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILEUZOĞLU LONDRA
Avrupa Birliği süreci, geçen hafta Le
Monde''un başyazısının anımsattığı gi-
bi 'mallann, hizmetlerin, sermayenin ve
insanlann serbest dolaşımı ilkesi üzeri-
nekunıJmuştu"{2S/Q2). Bu özelliklerin-
den dolayı AB, küreselleşmenin etkisiy-
le savtara göre) eriyen ulus devletin, ge-
lecekte. nihayet ortadan kalkmasıyla
oluşacak manzaranın bir resmini, ade-
taşimdiden sunuyordu bizlere. Ancak,
Avrupa'<ja son haftalarda, tam aksi yön-
debirrüzgâresmeyebaşladı: AB'nin 15
yeni jlkeyi içine almaya hazıriandığı şu
ginlerde, Birliğın ülkelerinin hükümet-
ler, \en i gelenlerin vatandaşlannın do-
lasım. çahşma özgürlüğünü kısrtlayıcı
y£Sâ.ar geçiriyoriar.
Verllen sözlerln anlamı...
Aslnda bu ksıtlayıcı uygulama, AJ-
manya ve Avusturya tarafından birge-
çş ccnemi tedbin olarak, önce beş yıl
içn, sonra da gerekirse iki yıl daha uza-
tırnaküzere, uyum sağlamaya ilişkin bir
isisna rnaddes olarak, daha önce ka-
bil edilmişti. Daha sonra Fransa ve
Itetysda bu maddeden faydalanmaya
kira- /erirken. Ingittere, Isveç, Dani-
rrarka, Hollanda ve Irtanda bu mad-
ctenradil bir bçimde uygulanabilece-
ğnden kuşku cUyduklannı belirtmişler,
ratta ingiltere Dışişleri Bakanı Jack
Srav» 2002 Aralık'ında, yeni üye olmak
icn rskleyen ükelerin dışişleri bakan-
laina bir mektup göndererek, Ingilte-
n'nr s ınırtannı ışçilere açık rutacağına
üşkrgıüvence /ermişti (The Indepen-
cert 22/02/04).
ö x e Hollanda hükümeti tutum de-
çştrci "ve 13 Şubat'ta göçmen işçilerin
fakainı kısıtoan bir yasa çıkardı: Ya-
ayc jöre, göçnen işçiler ancak hükü-
retr işçi kıtlığ çekildiğini düşündüğü
skttferde çalşma hakkına sahip ola-
Avrupa Birliği sürecinde bir U' döniiş
cak, diğer sektörler yeni gelenlere ka-
palı kalacaktı. Hollanda hükümeti 18
Şubat'ta bir yasa daha çıkararak, halen
sığınmacı statüsü kazanamamış 22.000
göçmeni üç yıl içinde sınır dışı edece-
ğini açıkladı. Hollanda'yı Danimarka
hükümeti izledi ve 1 Mayısta AB'ye ka-
tılacak 10 ülke vatandaşlanndan, ülke-
sine göçmen işçili olarak gelecek olan-
lann, iş bulamadıklan takdirde en fazla
altı ay, o da sosyal haklara sahip olma-
dan, kalabileceklerini açıkladı; bir baş-
ka yasayla, Müslüman din adamlannın
ülkesine girişini çok zorlaştırdı. Fin-
landiya da Hollanda ömeğini be-
nimseyerek göçmen işçilere ancak
işçi eksikliği olduğu saptanan alan-
larda çalışma izni verileceğini açık-
ladı. Isveç hükümeti de tutum de-
ğiştirdi. Ama en yüz kızartıcı "U"
dönüş, aday ülkelere mektup yaza-
rak kısıtlamalara karşı olduğunu
açıklamış olan Ingiltere'den geldi.
23 Şubat günü Ingiliz hükümeti, bir-
liğe yeni katılacak ülkelerin işçileri-
nin tngittere'de çalışma koşullanna
büyük kısrtlamalar getiren ve refah
devleti kapsamındaki sosyal haklardan
yararianma olanaklannı ortadan kaldı-
ran bir yasa açıkladı.
Bu gelişmeler Biriiğe katılacak on ül-
ke yönetimlerinde bir soğuk duş etkisi
yaptı. Slovakya Dışişleri Bakanı, Le Fi-
garo'ya verdiği demeçte, bu kısıtlama-
lar için "ne adil, ne de yasal" dedikten
sonra 2001 'de bu konu konuşulurken
verilen güvenceleri anımsattı(23/ 02).
Çek Cumhuriyeti devlet Başkanı kısıt-
lamaların "savunulacak bir yanı olma-
dığını" vurgularken, Başbakan Spidla,
misilleme yapmakla tehdit etti. Maca-
ristan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ta-
mas Toth da karariann "geri bir adım
olduğunu, hemen kaldınlacağını um-
duğunu" söyledi (Ajans France
Press).
Ve arlcasındakl dlnamlkler
Avrupa Biriiği ülkeleri hükümetlen-
nin bu "U" dönüşünün arkasında, te-
melde, sanınm iki etken var. Birincisi Av-
rupa'da ekonomik durgunluk, artan iş-
sizlik ve AB'nin simgesi olan Euro'nun,
daha önce bir yazımda da belirttiğim gi-
bi, AB ekonomisi üzerinde yarattığı
olumsuz etki. Bu gelişmeler, AB ülkele-
ri vatandaşlannın Biriiğe olan güvenin-
de önemli bir gedik açtı. Euobserver in
aktardığına göre 15 AB ülkesinde,
16.000 örnekle yapılan bir araştırma,
AB'nin "iyibirşey" olduğunu söyleyen-
lerin oranının 2003 bahanna göre yüz-
de 6 oranında gerileyerek yüzde 48'e
düştüğünü gösteriyor; yüzde 16, Biriik
bozulursa memnun olacaklarını söyler-
ken, Euro'yla ilgili olarak yüzde 59 Eu-
ro'dan yana ama genişlemeye karşı ol-
duklannı, yüzde 35 ise karşı olduklannı
açıklamışlar. Gelecek Avrupa parla-
mentosu seçimleri söz konusu oldu-
ğunda da halkın yalnızca yüzde 30'u
sandık başına gitmeyi düşünüyormuş.
İkinci etken de, 11 Eylül sonrasında,
yabancılann, özellikle Müslümanlann
bir güvenlik riski olarak görülmeye, in-
san haklarının, güvenlik kaygılanna kur-
ban edilmeye başlamasıyla ilgili. 70 mil-
yonluk Türkiye'nin kapıda bekliyor ol-
ması ise Le Monde'un deyişiyle "işle-
ri hiç de kolaylaştırmıyor". Orneğin,
Başkan Schröder Türkiye'nin
AB'ye alınmasından yana oldu-
ğunu söylüyor ama AJman halkı-
nın çoğunluğu aynı görüşte değil
(25/02/04). Fransız halkının da
yüzde 55'i genişlemeye karşı (Le
Figaro, 26/02). Bu arada çok
kaygı verici bir başka dinamik da-
ha işlemeye başladı. Avrupalılar
radikal Islamdan korkuyor ve bu
radıkalizmin nedenleri arasında
Filistin sorununu görüyorlar. An-
cak, bu noktada Avrupa ortak bi-
linci ve hafızası bir sıçrama yaptı
ve yeniden, AB yönetimindekilerin de
üzerine, Brüksel'desempozyumlardü-
zenleyecek (Liberation, 19/02) kadar
kaygılandıran bir Yahudi düşmanlığı
dalgası yükselmeye başladı.
Tehllkell gellşmeler
Düne kadar yalnızca aşın sağ içinde
görülen düşünce biçimlerine, bu günler-
de, kendini liberal, sosyal demokrat ola-
rak niteleyen siyasi çevrelerde, enteli-
jansiya arasında da rastlanmaya baş-
landı. ingiltere'deThe Guardian daya-
e r g i n y @ t r . n e t
yımlanan yazısında, kendini liberal ve
ilerici olarak tanımlayan David Good-
hart, göçmenlik koşuluyla, etnik/kültü-
rel farklılıklar (ırk) sorununu birbirine ka-
nştınp yabancılara, göçmenlere, açıkça
karşı bir yaklaşımla, "bk ve onlar" man-
tığı sergiliyor ve yazısını, göçmen işçi-
leri oportünizmle suçladıktan sonra
"Açık söylemek gerekirse çoğumuz
kendi türümüzie bir arada olmayı ter-
cih ederiz" diyerek bitiriyordu (19/02).
Halbuki, gazetenin editörü Gary Yo-
ung'ın Goodhart'a verdiği cevapta
anımsattığı gibi, "göçmen işçiler opor-
tünist birbiçimde buraya gelmeye baş-
lamadan çok önce, oportünizm, Batı
sermayesi biçiminde bu gelişmekte
olan ülkelere girmemiş miydi?"
Alessandro Buonfino da Open De-
mocracy sitesindeki yazısında, son dö-
nemde yabancı düşmanlığı alanında
peş peşe yayımlanan kitaplara bir ömek
olarak Italya'da yeni piyasaya çıkan ve
çok satan Sessiz Istila başlıklı kitaptan
hareketle, genelde Avrupa, özelde ital-
yan entelijansiyasının Hıristiyan kimlik-
lerini, ulusal kimliklerini yeniden keşfet-
meye; kültürel, tarihsel özgünlüklerine
vurgu yapmaya başladıklannı aktanyor-
du. Böylece yabancı düşmanlığı, daha
önce etkileyemediği toplumsal kesim-
lerde de yayılabiliyordu (12/02).
AB entelijansiyasının, kimi kesimleri-
nin kendilerini yabancı düşmanlığına,
milliyetçi, ırkçı, dinci eğilimlere daha faz-
la açmasıysa, AB ülkelerinin halkının dü-
şünsel evreninde bu eğilimlerin ve bun-
lardan kaynaklanan hükümet uygula-
malannın benimsenmesi, desteklenme-
si için gereken ortamı güçlendiriyor.
Tüm bu gelişmelerin geçici olduğunu
söylemek bence çok zor. Bu eğilimlerin
kaynaklanndaki dinamikler, kalıcı olma-
nın yanı sıra, gittikçe güçlenme özelliği
de sergiliyor...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Günümüzde
'Öğretimin Birliği'
Çarşamba günü, 3 Mart, öğretimin Biriiği Yasası'nın
80. yıldönümüdür. Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında
başiayan yenileşme sürecinin en önemli öğelerinden bi-
rinin öğretimin biriiği olduğu bilinmektedir. Osmanh'da
yaşanan öğretimde üç ayn yapı, yani dinsel, çağdaş ve
yabancı ağırlıkJı öğretim yapısı bu yasa ile ortadan kal-
dınlıyordu. Yaklaşım, ulusal biriiği sağlamanın bir ön-
koşulu ve çağdaşlığın bir gereğiydi. Uretkenlik, bilim-
de, sanatta, kültürde de arttınlmalıydı. Bireyin toplum-
sallaşmasını sağlayacak asıl araç, ortaklaşa alınan, ay-
nı değerieri paylaşılan öğretimdi. Kaldı ki nüfusun yal-
nızca yüzde 10 gibi bir bölümünün okuryazar olduğu
bir yapı, ne ekonomik ne de toplumsal gelişmetere kay-
naklık edecek bir yeteriilikteydi. Oysa Cumhuriyetin
ileriemeden başka bir yolu yoktu.
öğretimin birliğinin o yıllarda sağladığı kazanımlan ve
II. Dünya Savaşı sonrasında adım adım bu ilkeden
uzaklaşmanın doğurduğu zarariı sonuçlan burada irde-
lemenin olanağı bulunmuyor. Ancak günümüzün koşul-
lannda eğitim-öğretim politikası nasıl olmalı sorusuna
doğru bir yanıt verilmelidir. Küreselleşme, ekonomik,
toplumsal ve siyasal sonuçlanyla, yepyeni yakJaşımla-
n ve çözümleri de kaçınılmaz biçimde gerekli kılıyor.
Küreselleşme, öncelikle üretim sürecinin niteliğini
değiştinyor. Geçmişin kol emekçisinin yerini, kol+be-
yin emekçisi alıyor. Böyle olunca da beyin işıne, yani
oğretime bu gözlükle bakılması gerekiyor. Küreselleş-
me sürecinin eğitimi, öncelikle çocuğun ve gencin ya-
ratıcı yeteneklerini en üst düzeyde geliştirecek bir ya-
pılanmayı öngörüyor. Ek olarak, olgulara, olaylara ve
nesnelere eleştirel bakış ve sorgulayan araştırmacı an-
layışın yaygınlaşıp yerieşmesi de küreselleşmenin eği-
timde yarattığı zorunluluklardır. Günümüzde eğitim-öğ-
retim, aynca dar bilimsel çerçevelerin yerine bilimler
arası işbiriiğini; araştırma geliştirmeye önem verilmesi-
ni; gelişmenın ekonomik, toplumsal ve siyasal yönle-
riyle bir bütün olarak algılanması gerektiğini öne çıka-
nyor. Küreselleşmenin getirilerinden en çok yararlan-
mayı başaran gelişmiş ülkeler, bu yakJaşımlan birer ulu-
sal politikaya dönüştürüyor, kamusal bir görev ya da
ulusal bir sorun olarak algılıyor.
Küreselleşme sürecinin eğitim anlayışının çok önem-
li bir boyutu daha var. Günümüzde gelişmiş ülkelerde
verilen küresel eğitim, tıpkı mal ve hizmet üretiminde
olduğu gibi, bireyi aşın ölçüde öne çıkanyor ya da bu-
nun yollannı daha da açıyor. Burada, kapitalist siste-
min bireyciliğini zoriayan ya da aşan bir değişim yaşa-
nıyor. Aşın bireyselleşme, aynı zamanda kimlikçi ve ce-
maatçi istemlere öncelik verilmesine neden oluyor. Bu
durumda, bireyin toplumsallığının, içinde yasadığı top-
lum karşısındaki sorumluluğunun nasıl biçimleneceği,
ulusal bir sorun olarak tartışılıyor. özellikle öğrenim sü-
recinin çocuk ve genç beyınlerine, toplumsal gelişme
ve ilerieme sürecinin dışına düşürecek, ılkelliklere ve ge-
riliklere yöneltecek, beceri ve yeteneklerini geliştirme-
lerini engelleyecek gelişmetere; bunlann kurumsallaş-
masına izin verilmiyor. Fransa başta olmak üzere AB
üyeleri, bu anlayıştan yola çıkarak öğrenim sürecinde
dinsel cemaatçi kimliklerin simgelerinin kullanılmasını
engelliyor.
Türkiye, öğrenimin biriiğinin 80. yılında, küreselleş-
menin gerçeklerini kavrayan bir eğitim politikası oluş-
turamıyor. Temel eğitimde bile, okullaşma oranı, yani
çağ nüfusunun okula gidebilen bölümü, yüzde yüze
ulaşamıyor, özelikte kız çocuklar okul dışı kalıyor. Mes-
leki ve teknik eğitim, bir türfü günün koşullanna uygun
bir yapıya kavuşturulamıyor. Kültürve sanat eğitimi çok
yetersiz kalıyor. Milli Eğitim Bakanı, öğretmen ve yöne-
ticileri, dinciliği esas alan kadrolaşma anlayışıyla bas-
kı altında tutuluyor. Üniversitelere el koymayı asıl göre-
vi sayan Başbakan da ısraria, "katsayı belasını" yerel
seçimlerden sonra kaldıracagız, diyor. Bunun anlamı,
imam hatip liselerini bitirenlerin yalnız kendi dallannda
değil, diğer alanlarda da yükseköğretime girebilmele-
rinin sağlanmasıdır. Burada, cemaatçilik yapılıyor. Ay-
nı hükümet, üniversitelerin kendi olanaklanylayarattık-
lan araştırma-geliştirme parasını bütçeye gelir olarak el
koyuyor; ülkenin en önemli araştırma-geliştirme kuru-
luşu olan TÜBtTAK'ı, on aydır çalışamaz bir durumda
tutuyor.
Türkiye'nin küreselleşme sürecinde beyin gücüyle
yer alması isteniyorsa bu hükümetin yaptıklan tama-
mıyla yanlıştır. Bu durumda toplum, şu soruyu sorma-
lı ve yanıt aramalıdır. Hükümet, Türkiye'nin ileriemesi-
ni, beyin gücünü geliştirmesini, bunu kullanarakmal ve
hizmet üretmesini, küresel dünyada yer almasını ger-
çekten istiyor mu?
Istiyorsa, eğitim ve öğretimi çağdaş gelişmelere gö-
re biçimlendirir ve Öğrenimin Biriiği Yasası'nın ilkelerin-
den de yarartanır.
yakup@metu.edu.tr
'Altın fırsatlar' kaçıyor
• Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret Odası'nın
altın varlığı konusunda hazırladığı "Altın
Fırsatlar" raporuna göre, Türkiye altın rezervleri
açısından dünyada 2. sırayı alıyor. Rapora göre,
Türkiye'de 81 maden yatağında piyasa değeri 150
milyar dolan bulan 6500 ton altın bulunuyor. ATO
Başkanı Sinan Aygün. raporun "varlık içinde
yokluk çektiğimızi" gösterdiğini savunarak, '.
"Türkiye kalkınmasını tamamlamak istiyorsa bu •
kaynaklan acilen harekete geçirmelidir" dedi.
BTC 3.5 aydır mühendis bekliyor
• ANKARA (AA) - 'Bakû-Tiflis-Ceyhan Ham
Petrol Boru Hattı Projesi'nin (BTC) türkiye
kanadını yürüten BOTAŞ bir yandan inşaatı
hızlandırmak için çalışmalar yaparken diğer
yandan prosedür engelleriyle uğraşıyor. BTC'nin '
Türkiye'deki bölümünü inşa eden müteahhitler,
çalıştıracaklan "deneyimli mühendısleri"
Türkiye"de olmadığı için yurtdışından getirmek
istemesi üzerine engellerle karşılaştılar.
Müteahhite yeni pazar: Ukrayna
• ANKARA (AA) - Bağımsız Devletler Topluluğu
içinde Türk müteahhitlerinin şimdiye kadar en az
iş aldıklan ülke olan Ukrayna, Türk
müteahhitlerinin yeni pazan olmaya başlıyor. Bu
kapsamda, Türk firması Enerji Yapı AŞ ile Japon
IH1 firması ortakhğında yapımı planlanan yaklaşık
200 milyon dolarlık Nikoloyev Köprüsü'nün
yapımının önü açıldı. Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen'in Ukrayna'yı zıyareti sırasında konuyu
gündeme taşımasıyla birlikte, Japonya'dan
sağlanacak hibe krediyle yapılacak proje,
Ukrayna'nın öncelikli işler listesine alındı.