25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 CUMHURİYET 7 ARALIK 2004 SALI KÜLTÜR kultur@ cumhuriyet.com.tr DİKMEN GÜRÜN TİYATRO DÜNYASINDAN YAZI ODASI SELİM İLERİ Bir 'kar tanesi valsi' YıküzKenter adı bende 'sanatçı' sıfaünın taşıdığı zengin, nadide, derin anlamlann ötesinde mücadeleci bir ruhım tükenmez enerjisini de çağnştınr... Yağmurlu bir cumartesi akşamı Kent Oyunculan fuayesinde son zilin çalmasını beklerken düşünüyorum; tstanbul gibi bir şehrin tiyatro' olarak inşa edilmiş birkaç salonundan biridir Kenter Tiyatrosu. Benim kuşağım çok iyi bilir, büyük maddi zorluklarla ortaya çıkmıştır bu bina. 26 Ocak 1968 tarihli 'KentOyunculan' dergisinde buranın yapımı için nasıl bir çaba harcandığını, nasıl yola çıkıldığını şöyle anlatır Yıldız Kenter, 'KentOyunculanndan Türk Sanatseverlerine' başlıklı yazısında: "Yedi yıkhr sürdürmekte olduğumuz üyatro hizmetini genişietmek anıacıyla bir tryarro binası yapürmaya karar verdik. Yedi vühk çahşmalanmızdan artarabildiklerimizle ancak arsasını aiıp birinci kat betonunu döktürdüğümüz bu binanın tamamlanması için yardımlannıza ihtiyacımız var. Davamıza ancak sosyal ve kültürd çahşmalann değerini bilen aydınlanmızın, müessese ve derneklerimizin ügiduyacaklannıumuyoruz...'' İğneyle kuyu kazarak, koltuk satma yoluyla sanat dostlanndan borç alınan paralarla inşa edilen ve 36 yıl boyunca tüm zorluldara karşın perdesini hiç kapatmayan Kenter Tiyatrosu, bundan böyle de ustalanyla birlikte yeni yetişen sanatçılara mekân olmayı sürdürecektir kuşkusuz. 'Başka Sanatçıları Sevmeyen../ ölürken yaşayabilmek 'OscarvePembeKMeleği' Istanbul gösterimlenne bu yıl 14. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali ile başladı. Festivaldeki üç temsilden sonra kapalı mekânlar için ölü sayılabılecek yaz sezonu araya girdi. Ne güzel ki, ekim ayından bu yana Yıldız Kenter yine o hiç inmediği sahnesinde ve yine seyircisini alıyor avucunun içine Oscar ve Pembeli Mummy rollerindeki performansıyla... Fransızlann ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu DanieDe Darrieux'ye 2003 Yüı Moliere Başanlı Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandıran 'Oscar et la DameRose'u Türkçeye akıcı diliyle Serap Babur çe\ irmiş. EricEmmanuelSchmitt 1960Lyon doğumlu bir yazar. Aynı zamanda felsefe doktoru. Roman, öykü ve oyun • Belki de önemli olan, çölde yetişen çiçeğin solacağı saati değil, o saate kadar geçen zamanı hissetmektir. Onca şiddetin yaşandığı bir dünyada böylesi duyarlılıklara da yer olmalı. Oscar'ın çok yalın bir dille yazdığı mektuplar ve iki insanın arkadaşlığı bir hayat dersidir. Kiminde derin izler bırakır, kiminde yok olur gider. Ama zaten yaşamak; her sabah perdeleri açıp her akşam kapatmak da böyle bir şey değil mi? larında genelde yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi etrafinda dolanıyor. Geçen haftalarda Istanbul'da vizyona giren; Paris'te yaşayan yaşlı bir göçmen Türkle bir Musevi çocuğun arkadaşlıklan üzerine kurgulanmış olan 'Mösyö Ibrahinı ve Kuran'ın Çiçekleri' de Schmitt'in bir yapıtından yola çıkılarak yapılmış yeni bir fılm. Üzerinde pek duramadığımız bir tiyatrosinema buluşması. Ölüme gıden yolu duygu sömürüsünden uzak bir üslupla aşmak pek kolay sayılmaz. Bunu, hele sahnede gerçek leştırebılmek ıçın usta bir kalemın \ e kurgunun yanı sıra çok usta bir oyunculuk da şart. Bu buluşma. EricEmmanuel Schmıtt ve Yıldız Kenter beraberliğinde büyük bir keyifle yaşanıyor. Yıldız Kenter sadece sesiyle, tonlamalanyla değil, beden kullanımındaki ince iniş çıkışlarla, hareketlerindeki kayışlarla, bakışlanyla, gülüşüyle bir kişilikten diğerine kolayca geçiyor, ama bılinçli olarak bu geçışleri asla sınırlandırmıyor. Hatta, zaman zaman sınırlan kırarak birbiri içinde eritiyor. Çünkü oyunda önemli olan o ikı insanın, o iki dostun duygu ve düşünce dünyalannı, bu dünyalann buluştuğu zeminleri oluşturabilmek. Schmitt'in "Yazdıklanm arasında belki de en otobiyografikolanıdır" dediği 'Oscar vePembeliMeleği'nde Oscar'ın anne ve babasıyla arasındaki sessizhkiletişimsizlik, kocaman gökyüzüne baktığı zaman hissetriği sessizlikyalnızlık duygusu ve cevapsız kalan onca sorusu Pembeli Mummy'nin hayatına girmesiyle yerini yaşama sevincine bırakıyor. Çünkü, yaşlı kadın Oscar'a "hayaün bizlere bir hediye değil, sadece ödünç verümiş bir zaman" olduğunu ve bunu çok iyi değerlendirmek gerektiğini gösteriyor. "Tann'ya her gün bir mektup yaz. Ondan her mektubunda tek bir şey iste, ya da sadece konuş onunla" derken sanki küçük Oscar' ın o kaçınılmaz dönüşüm sürecını sevgiyle, heyecanla, beklentiyle yaşamasım sağlıyor. Oscar'ın geride kalan 12 gününe ya da 120 yılına o kadar çok şey sığdırıyorlarki birlikte... Ök aşk, ilk öpüşme, evlilik, dostluk, sevmek, sorgulamak, güvenmek ve hayatı oburcasına kucaklamak ve de umutla dolu olmak... Insanm yanna dair bir beklentisi olması, kar tanelerini izlerken mutluluk duyması, gökkuşağımn renklerinin farkına varması... "Muttuluğu nasıl tanımlanz?" diye soruyor Schmitt. "Mutiuluk her sabah pencerenin öniine giderek perdevi açmak ve her akşam kapatmakür" Mummy'nin Oscar'a yeni yıl akşamı hediye ettiği, her sabah açıp her akşam solan çiçek gibi mi? Belki de önemli olan çiçeğin solacağı saat değil, o saate kadar uzanan zamanı hissetmektir. Onca şiddetin yaşandığı bir dünyada böylesi duyarlılıklara da yer olmalı. Oscar'ın çok yalın bir dille yazdığı mektuplar ve bu iki insanın dostluğu bir hayat dersidir sanki... Kiminde izler bırakır, kiminde yok olur gider. Ama, zaten yaşamak; her sabah perdeleri açıp her akşam kapatmak da böyle bir şey değil mi? Yıldız Kenter'i 'Oscar ve Pembeli Meleği'nde izlerken 95 dakika başladığı gibi bitiyor. Sanatçının aydınlık yorumu ve güçlü oyunculuğunun yanı sıra saf bir ruhun heyecanlannı veren yumuşak müzik (Cengiz Onursal/Engin Gürkey), karamsarhğa alan tanımayan esprili illüstrasyonlar (Necati Abacı) ve dijital efektler, Yüksei Aymaz'ın atmosfere katkıda bulunan ışık tasanmı 'Oscar ve Pembeli MeleğVni zevkle seyredilir kılan diğer unsurlar. Ödünç verllmlş zaman Yazar, yapıtında, ölüme dair ya da mucizelere yönelik beklentilere açık kapı bırakmıyor. Lösemi hastası Oscar ve Pembeli Mummy'nin aslında çok kısa olan upuzun 12 günde bir hayatı nasıl paylaştıklannı anlatıyor. Herbiri 10yılyerinegeçenl2günyadal20 yıl... Festivalin bu yılki ana konusu Öteki Tarih1 Müzik ve resim • Dergide 'Schönberg Stravinski' dosyasının yanı sıra, Güven Turan ve Nevhiz Tanyeli ile söyleşiler Fatma Tülin, Nazif Topçuoğlu ve Tiraje Dikmen üzerine yazılar dikkat çekiyor. Kültür Servisi Sanat Dünyamız'ın bu sayısında Batı müzik kültürünün son büyük kınlma noktasının iki adı, Arnold Schönberg ve Igor Stravinski üzerine hazırlanan bir dosya öne çıkıyor. Dergide aynca Türk sanatı üzerine yazılar ve söyleşiler de yer almakta. Dosyada, MehmetNemutlu Schönberg 'in üç yapıtmı çözümlerken, İDke Boran 'Türkiye'de 12 Ton' başlıklı incelemesiyle müzikteki bu yeni anlayışın Türkiye'deki izlerini sürüyor. Stravinski'nin Balanchine ile çalışmalannı yakından gören Metin And' m anı yazısı da derginin sayfalannda yer alan bir diğer konu. SANAT DÜNYAMIZ'IN 2004 GUZ SAYISIÇIKTI 7. Uluslararası Sinema Tarih Buluşması'nda 80'i aşkm uzun metraj ve belgesel film gösterilecek. Çehov'un Düe/to'sunda şöyle anılır Tolstoy veAnna Karenina: "Layevski bu seferen çok, Nadejda Federovna'nın beyaz, açık boynuyla ensesindeki ince saç buklelerini beğenmişti. Birden, Anna Karenina'nin kocasından soğuyunca ilkin kulaklanndan nefret etmeye başladığı hatınna geldi. Ne kadar doğru, çokdoğru! diye düşündü." Yıllar önce okumuştum Düello'yu. Varlık Yayınları'nın bir kitabı, Nihal Yalaza Taluy'un çevirisi. Koca öykü akıp dururken, birdenbire karşıma Anna Karenina'nın çıkışı beni şaşırtmışti. Bu romanın ve roman kişisinin hayranıydım o yıllarda. Elbet bugün de. Anna Karenina'nın birkaç büyük sahnesi var ki, asla eskimeyecek, tozlanmayacak. Tolstoy'la Çehov arasında çağ farkı yoktur. Vişne Bahçesi yazan, eserine Tolstoy'u, bir çağdaşını cayılmaz bir sevginin kanıtı olarak geçirir. Dahası, bundan enikonu haz duyar. Şöyle de söylenebilir: Çehov, Tolstoy'un büyüklüğünü onaylamakta, onunla aynı zamanda yaşıyor olmaktan açıkça gurur duymaktadır. Dostoyevski, bütün bir kuşağın, kendi kuşağının, Gogol'ün ünlü "Palto" öyküsünden kaynaklandığına inanmakta, yetmiş seksen sayfalık bu öykünün kendilerine on binlerce sayfa yazdırtacak güçte olduğunu söylemektedir. Döneminde bu söz üzerinde epey durulmuş. Kısa hikâye sanatının büyük ustası Katherine Mansfıeld, güncesinde, Çehov'a hayranlığını acıyla dile getirir: Çehov'un ölmüş olmasına üzülmektedir. Onunla, akşamları bir çay söyleşisinde birlikte olmak ister... Daha popüler sanatlara göz atalım: Edith Piaf ın Paris'teki son konserinde bütün kent durur, Paris nefes almaz. Kent ve herkes yalnızca Piaf'ı dinleyecektir. Konsere, her ülkenin gözde sanatçıları koşar. "Roma'nın annesi", sinema sanatının büyük oyuncusu Anna Magnani öldüğünde Itatya yas tutar. Bir fotoğraf görmüştüm, kuşbakışı çekilmiş: Roma'nın hiçbir caddesi, sokağı yoktu ki. hıncahınç dolu olmasın. Italya gerçekten de annesinin cenazesine katılıyordu. Bizde durum hayli farklı. Kamuoyu, çeşitli dönemlerin o kadar tarafçı, kısır politikaları sebebiyle sanattan iyice kopalı nice zamanlar var. Sanatçı ve eseri yalnızca sansasyonel bir üslupla tanıtılıyor, popülerieştirilmiş bir ifade tarzı bile değil. Sonra sanatçılar, yazarlar da birbirleri hakkında öylesine eleştiri dışı yazıp çiziyorlar, konuşuyorlar, çekişiyorlar. Ürpermemek imkânsız. Yıllar önce Cemal Süreya yakınmıştı: "Başka sanatçılan sevmeyen, hiçbir hayranlık duygusu kalmamış bir sanatçı artık ölmüş bir sanatçıdır. Ne yazık ki edebiyatımızda nicedir böyle bir durum var." Bir sanat eserini övmeyegörün, şaşıran şaşırana. Herhangi bir verimi beğenmediğinizi ölçülü, kırıcı olmayan bir dille yazmanız bile yadırganıyor. Dahası, apaçıköfke uyandınyor. "Niye sertyazmadın?" diye soruyoriar. "Daha sertyaz! İyice kötüleseydin, Her tutar yanını bırakmasaydın, ca nına okusaydın!.." Korkuya kapılıyorsunuz. Sevgili Ömer Erdem'in çağrısı üzerine TRT 2'de "Edebiyat Yanmküre"ye başlarken çoktedirgindim. Aynı kıncı, küçümseyici, toptan inkâr edici tutumun bir temsilcisi olabilirdim. Oysa Cemal Süreya'yı yaşasaydı bu usta şair sevindirecek bir gelişmeye tanıklık ettim: Sorunlar eleştirel ölçütler içinde tartışılabiliyor. Çok değerli konuklanm oldu. Düzeyi kuşkusuz onlartutturdular. Galiba şunu söylemek istiyorum: Sanatı ve sanatı yaratanları her zaman sevdim.Belli bir yaştan sonra da, sadece bu sevgiyi paylaşmak istiyorum, okuyan, izleyen herkesle. Öneriler: Kitap / Alyoşa, Emel Koç, Can Yayınları, 2004. (Acısı, sevinci, umudu ve umutsuzluğu ortasında bir Aliye Berger yaşamöyküsü.) 7.UhısIararası Sinema Taıılı Bııhışıııası Kültür Servisi TÜRS AK Vakfi, geleneksel olarak her yıl gerçekleştirdiği ulusal ve uluslararası platformda 'düşünce ve felsefe' festivali olarak öne çıkan 'Uluslararası Sinema ve Tarih Buluşması'nın yedincisini 'Öteki Tarih' ana teması ile hayata geçiriyor. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'nm himayesinde gerçekleştirilen 7. Uluslararası Sinema Tarih Buluşması bu yıl 80'i aşkm uzun metraj ve belgesel filmleri, 'Öteki tarihin yazılmasnıda nıedyanın rolü' başlıklı sempozyumu, Isveç'ten getirttiği çarpıcı fotoğraf sergisi, söyleşileri, bir dönem ülkelerinde yasaklanmış ve Türkiye'de ilk kez gösterilecek filmleriyle 1017 Aralık tarihleri arasında zengin ve kapsamh bir programla izleyicilere sunulacak. TÜRSAK Vakfı'nın gerçekleştirdiği festivahn açıhşı Lütfı Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenirken, film gösterileri Majestik Sinema Salonu, A1man Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi ve îtah/an Kültür Merkezi'nde yapılacak. Bu yıl objektifıni' Yazılnıamış Tarih'e, bir başka deyişle 'Öteki Tarih'e çevirirken, sanatseverleri. 'resmi olmayan tarih'in beyazperdedeki olağanüstü fihnleriyle buluşturmaya hazırlanıyor. Festival kapsammda gerçekleştirilecek olan ve AB tarafından desteklenen 'Suyun İki Yakasmdaki Banş Kalemleri Sempozyumu', Türkiye ve Yunanistan medyasının önemli isimlerini bir araya getirerek. 'medvarun yazümamış tarih'e katkılannı tartışmaya açacak. Ödül Töreni Akşamı "nda alacaklar. 11 ana bölümden oluşan festivalin bu yıl onur konukları arasmda usta Macar yönetmen Istvan Szabo ve dünyaca ünlü oyuncu Klaus Maria Brandauer ile Fransız sineması oyuncusu Florance Darel yer alacak. 11 Aralık Cumartesi günü yapılacak 'Açıhş Gecesi'nde Isveçli kadın fotoğraf sanatçısı UIlaLemberg'in 'Moldoviah Kadınlar' fotoğraf sergisi konuklann izlemesine sunulacak. Gecenin sunuculuğunu ise Korhan Abay yapacak. TÜRSAK Vakfı'nııi URART'ın vereceği Işık Saçan Apollon Ödülü, bu yıl objektifini 'öteki tarihe' çeviren 12 filmin yarışacağı uzun metraj fihnler arasında en iyi filme verilecek. Fransa, Avusturya, ABD ve tran'dan gelen sinema oyuncusu ve yönetmenlerden oluşan uluslararası jürinin ev sahıbesı üyesi ise Meltem Cumbul. (0 212 244 52 51) Yılın genç ressamı yanşması Mimarlık Festivali Sanat Dünyamız'ın bu sayısında iki söyleşi yer ahyor. 1970'li yıllardan beri sanat, edibiyat üzerine yazılar yazan, çeviriler yayımlayan şair ve yazar Güven Turan'ın sanat yazılanndan bir seçkiyi içeren 'ÇerçeveninDışmdan' kitabı ile ilgili Bedirhan Toprak' ın kendisiyle yaptığı söyleşi bunların biri. Ressam Nevhiz Tanyeli ile konuşan ise Filiz Özden. Tiraje Dikmen' in yeni yapıtlannı Necmi Sönmezyorumlarken, Fatma TüKn'in 'Saplantı Çekirdeği' çalışmalan üzerine Serdar Aydın'm bir yazısı da dergide yer alıyor. Nazif Topçuoğlu'nun 'Okuyanlar' fotoğraflanm Orçun Türkay; 'Türk Resnıinde Köylü Teması" nı ise Cem Schönberg'infirçasındanAlbam Berg. ren AltanBensmaine inceliyor. GülizarÇepoğluBoğaz'ın sulannı kullanarak îstanbul'un anlam katmanlannı graf ik diline dönüştürüyor. Dergide aynca Aykut Köksal'ın fotoğraflanyla Istanbul Mimarlık Festivali Albümü, Esra Akcan'uı 9. Venedik Mimarlık Bienali değerlendirmesi de yer alıyor. Kazım Taşkent Galerisi'nde 17 Şubat'ta sergisi açılacak Joseph Beuys'a bir ön yazı niteliğindeki 'YapıBozumsal Sanat Hareketi / Fleux ve Beuys"u Seda Yavuz kaleme almış. Derginin 2005 yılında çıkacak ilk sayısının konusu ise Belgesel; mistizm ve sanat'. • Istanbul Haber Servisi Rh sanat dergisinin düzenlediği yılın genç ressamı yanşmasına son katılım tarihi, yoğun ilgi nedeniyle 15 Aralık 2004'e dek uzatıldı. Yanşmaya katılacak adaylann yurtiçi ve yurtdışındaki güzel sanatlar fakültelerinde öğrenim gören veya mezun olan, 35 yaşını aşmamış sanatçılar ohnası gerekiyor. Amacı plastik sanatlara ilgi çekmek ve genç ressamlan destekleyerek yarrmn değerlerini çıkarmak olan yanşmada, seçilecek '2004 Yılının Genç Ressamı'na dergi tarafından plaket verilecek, derginin 15. sayısında bir yapıtı kapak olacak ve Antik Sanat Galerisi tarafmdan kendisiyle en az bir yıllık sözleşme yapılacak. Yanşmaya katılacak adaylann, daha aynntılı bilgi için www.rhsanat.com adresine başvurabilecekleri belirtildi. Kadın ressamlap sergisi açıldı • ANKARA (AA) Ankara Kadm Ressamlar Derneği ile Kadm Siyasetçiler Derneği (KAS&E) Platformu'nun ortaklaşa düzenlediği kadm ressamlar sergisi açıldı. ÎTÜ Evi'ndeki serginin açıhşı eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden tarafmdan yapıldı. Özden, yaptığı konuşmada, kadınlan, Atatürk ilke ve inkılaplannm korunması konusunda erkeklerden daha yürekli bulduğunu ifade etti. KASlDE Platformu adma Yurdusev Anğ da serginin Türk kadınına seçme ve seçilme hakkınm tanınmasımn 70. yıldönümü dolayısıyla düzenlendiğini söyledi. Kadınlar tarafından yapılan toplam 60 eserin yer aldığı sergi, 10 Aralık'a kadar görülebilir. 11 ana bölümden oluşuyor Üç ayaklı tasannın 'Genç Kalemler \lakale Yanşması' ise genç gazetecileri bir araya getirecek. Makaleleri dereceye giren genç gazeteciler, ödüllerini, festivalin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle