Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Hukuk Devleti,
Guguk Devleti
Yeri ceza yasa taslağı ile ilgili gün geçmiyor
ki gazeteterde haberler çı kmasın.
Türkiye çeşitli alanlarda, eskimiş yasalarını
değiştiriyor, günün gereklerine uyduruyor.
Yasalann günün koşullarına uydurulması kuş-
kusuz gerekli. Ama görüyorsunuz ki gelişmiş ki-
mi demokrasiler iki yüzyıllık yasalann çerçeve-
siyle yönetiliyor, bunlar kiiçük uyarlamalarla gü-
nün koşullanna uygun hale getiriliyor.
Fransız Medeni Kanunu, Code Napoleone
adını taşır, yani onun döneminde yapılmıştır.
Anglosakson sistemi ise içtihat üzerine kuru-
ludur.
Her neyse, Türkiye biraz da AB üyeliği baha-
nesiyle kendi hukuksal kabuğunu değiştiriyor.
Demokrasi ve insan haklan doğrultusunda ol-
ması, bireyin haklarını güvence altına alması ko-
şuluyla buna karşı diyecek bir şey olamaz.
Ama bazı değişiklik girişimlerinin de pek ça-
ğın gidişineayak uyduramadığını söylemek ge-
rek.
örneğin, sebepsiz yere evi terk eden eşi ha-
mile kocaya getirilecek olan hapis cezası gibi...
Her şeyden önce, dünyada bugün var olan üre-
tim ilişkileri, aile ve evlilik kavramını ciddi olarak
tehdit eder ve Medeni Kanun'da bile boşanma
nedenleri kolaylaştırılırken, aileyi koruma gibi
geçmişte kalmış bir zihniyete dönmek ve hele
hele, evlilik gibi çağın ekonomik ve sosyal ko-
şulları tarafından tehdit edilen bir kurumu ce-
za-i müeyyidelerle korumaya çalışmak boşu-
nadır.
• • •
Türkiye'de toplumda çok yaygın bir inanç var
ki politikacılar da o doğrultuda hareket etmek-
tedirler.
Sanılıyor ki yeni yasalar yapmak veya yasa-
lardaki cezaları ağırlaştırmak, sorunları çözme-
ye yetecektir.
Oysa Türkiye'de bugün var olan yasalarla da
çokdaha ileri ve demokratikbirtopîum oluştur-
mak mümkündür.
Bugün Türkiye'de var olan kimisi son derece
çağdışı yasalan alıp, gelişmiş demokratik bir ül-
keye götürseniz, sonuç Türkiye gibi olmaya-
caktır.
Toplumsal kültür ve onun ürünü olacak olan
yargı bu yasalan daha başka türlü yorumlaya-
cak, icra onları daha başka türlü uygulayacak-
tır.
Kafaları değiştirmeden yasalan değiştirmek
de hiçbir şeye yaramamaktadır.
Nitekim AB'ye uyum çabasıyla kaldırılan isim
yasağı, kanunun yürüriüğe girmesine rağmen sür-
mekte, yasa değişikliği, yasağın kalkmasına yet-
memektedir.
1 Eylül tarihli gazeteler Istanbul Valiliği'nin nü-
fus müdürlüklerine gönderdiği yasak isim liste-
sinin haberini veriyorlardı.
Cezaların ağırlaştınlmasının da caydırıcılıkyö-
nünden fazla bir anlam taşımadığının en güzel
örneği, Ingiltere'de en fazla yankesicilik olayla-
nnın, yankesicilere bu fiilin cezası olarak uygu-
lanan idam infazlarının yapıldığı meydanlarda
olmasıdır.
• • •
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nda ya-
pılan değişikliklere ve Türkiye'deki uygulamaya
bir bakın.
Türkiye'de gelişmiş Batı ülkelerindeki göste-
ri özgürlüğü var mı?
Kâğıt üzerinde var.
Ama uygulamada yok.
Diyeceğim o ki, salt yasa değişiklikleriyle so-
runları çözmek de mümkün değildir, bir ülkeyi
hukuk devleti haline sokmak da...
Kafa değiştirmeden yasa değiştiren ve yasa
değişikliği toplumsal gerçeklerle bağdaşmayan
veya kâğıt üzerinde kalan toplumlar, bu değişik-
likleıie hukuk devleti değil, olsa olsa guguk dev-
leti olurlar.
"Sallandıracaksın üç beş kişiyi, bak bir daha
böyle şey kalır mı?" kafasıyla bugüne gelebil-
dik ancak.
Şimdi kâğıt üzerinde kalacak değişikliklerle
de bugünden bir adım öteye gidemez, olsa ol-
sa evinde, içindeki kitapların hiçbirinin okun-
madığı müthiş bir kütüphane olan, karacahil
adama benzer bir topluluk oluşturabiliriz.
Ekim ayında yapılacak
CHP kurultayına
ramazan ayarlaması
ANKARA(Cumhu-
riyetBürosu)-CH^ Ka-
sım ayında yapılması
bekJenen büyük kurul-
tayını, Ramazana rast-
iaması nedeniyle Ekim
sonuna çekmeyi planlı-
yor. Kongre takvimini
hızlandıran CHP'nin
kurultayın ardından olu-
şacak yeni yönetimin-
de, Istanbul Milletve-
kili Kemal Derviş' in de
yer almasına kesin gö-
züyle bakıhyor.
CHP, bugüne kadar
26 ilde kongrelerini ta-
mamladı. Tüm i1lerde
kongrelerin bitmesinin
ardından büyük kurul-
tayın da Kasım ayında
gerçekleştirilmesi plan-
lanıyordu.
Ancak Kasım ayının
Ramazana denk geldi-
ğinın anlaşılması üzeri-
ne kongre takvıminin
hızlandınlarak kurulta-
yın ekim ayı sonunda
yapılması kararlaştınl-
dı. Ramazan, 27 Ekim
pazartesi günü başladı-
ğı için büyük kurultayın
bu tarihten önce ger-
çekleştirilmesi bekle-
niyor.
CHP lideri Deniz
Baykal'ın, büyük ku-
rultayın ardından olu-
şacaİc yeni parti vitri-
ninde. eski devlet ba-
kanı, tstanbul Millet-
vekili Derviş'in de yer
almasını istediği belir-
tiliyor. Derviş'in Parti
Meclisi'ne girdikten
sonra genel başkan yar-
dımcılığı görevine ge-
tirilebileceği vurgula-
nıyor.
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sınırlayacak bir çalışma olmadığını söyleyen Erdoğan'ı inandıncı bulmadı
CHP: AKPtakıyye yapıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın, gündemlerinde Cumhurbaşka-
nı'nırı yetkilerini sınırlamaya dönük
bir çalışma olmadığı yönündeki söz-
lerini samimı bulmazken, CHP Grup
Başkanvekıli Mustafa Özyürek Başba-
kan'ı "tafcryye" yapmakla suçladı. Öz-
yürek, AKP'li Anayasa Komisyonu
Başkanı Burhan Kuzu'nun Başba-
kan'ın bilgisı içınde, bu konuda ana-
yasa değişikliği yapılacağını açıkladı-
ğını belirterek. "Geten tepkiyi azatt-
mak için Başbakan, Burhan Kuzu'yu
harcayarak partisi için prirn toplama-
ya çababyor'* dedi. CHP Grup Baş-
kanvekıli OğuzOyanda. Cumhurbaş-
kanı'nın yetkilerinin sınırlanmasının
anayasa] rejımin tartışma konusu ya-
pılması anlamına geleceğini söyledi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Bur-
han Kuzu"nun, daha önce partisinın
• CHP Grup Başkanvekili Özyürek, AKP'li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan
Kuzu'nun Başbakan'ın bilgisi içinde, bu konuda anayasa değişikliği yapılacağını
açıkladığmı belirterek "Gelen tepkiyi azaltmak için Başbakan. Burhan Kuzu'yu
harcayarak partisi için prim toplamaya çabalıyor" dedi.
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sınırla-
mak için anayasa değişikliği konusun-
da kararlı olduğunu açıklamasına kar-
şın, Başbakan Erdoğan'ın önceki gün
böyle çahşmanın gündemlerinde ol-
madığını söylemesı dikkat çektı. CHP'h
Özyürek. Burhan Kuzu'nun Başba-
kan'ın bilgisı dışında herhangi bir ça-
lışma yapmayacağına işaret ettı.
AKP iktidannın. anayasaya aykın
yasalann veto edilmesi, kadrolaşma
kararnamelerinın geri dönmesi ve re-
ferandum yetkisi nedeniyle Cumhur-
başkanı'ndan rahatsız olduğuna dikkat
çeken Özyürek şunlan söyledi:
u
Cumhurbaşkanı'nı bir anlamda
korkutarak, yddırarak Referanduma
giderseniz, sizin yetkılerinizi kısanz
ha!' diyerek, aba altından sopa göste-
riyoıiar. Cumhurbaşkanı bu tip kuru
giiriiltülerepapuç bırakacak biri değfl.
AKP, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini
kısacak degişiklikleri hazırfayor, kamu-
oyunu da hazıriamak için Anayasa Ko-
misyonu Başkam'na açıklama yaptin-
yor. fakattepkilerbüyümesin diyeson-
radan Başbakan'a yalanJaöyorlar. Bu
tam bir takıyye, ikh üdülükT
CHP Grup Başkanvekili Oğuz Oyan
da dün düzenlediği basın toplantısın-
da, AKP'nin bir yandan başkanlık sis-
temini düşündüğünü ve bu sistemin
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin daha
da genişletilmesi anlamına geldiğıni
söyledi. Diğer yandan Cumhurbaşka-
nı'nın yetkilerinin sınırlandınlmasın-
dan söz edildığıni anlatan Oyan, bunun
ancak "rejimin altüst edilerek değişti-
rilmesi gerektiğinde düşünülebileceği-
ni" söyledi. Cumhurbaşkanı'nın rejim
içinde "dengeteyici" rolü olduğunu
belirten Oyan, CHP'nin de bu role sa-
hip çıktığuu bildirdi. "Kısa \adeS he-
saplarla uzun vadeti düzenlemeler yap-
mamalan" için AKP'yi uyaran Oyan.
"Kadrolaşmaya yöneliktutumu. halko-
yuna gitme otosuığı gibi konularda ra-
hatsız olan iktidar bu engeDeri aşmaya
çahşıyor" dedi. tkinci kez seçilebilme-
ye olanak sağlanmasını da istemedik-
lerinı bildıren Oyan. bunun cumhurbaş-
kanlannın politıze olması anlamına
geleceğini söyledi. Burhan Kuzu'nun
yeterli çoğunluğa sahıp olduklan ve
uzlaşma sağlanamaması durumunda
CHP'nin oyuna gereksinim duyma-
dıklan yönündeki sözlenne tepki gös-
teren Oyan, bunu "talihsiz bir açıkla-
ma'' diye niteledi. Kuzu'yu "ölçülü"
olmaya çağıran Oyan, yüzde 34.5 oya
sahip bir partinin anayasal rejimde tek
başına ciddi bir değişikliğe gidemeye-
ceğini söyledi.
Oyan. ABD Savunma Bakanı DonaM
Runısfdd ın. destek ölçüsünde masa-
da yer alınabileceğj yönündeki sözle-
rine de tepki göstererek "Masada yer
almak açık artürmaya çıkanldı. Bir
başka deyişle Türk askerinüı kanı açık
arttrmaya çıkanldı" dedi.
Anayasa değişikliği
Iktidardan
açıklamalar
Istanbul Haber Servisi- Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, "Sanki
hükOmet işi giicü bırakmış,
Saym Cumhurbaşkanı'nın
yetkisi>1e uğraşıvor gibi bir
hava vermeve çahşınyor, bu
kesinükle doğnı değildir"
dedi. Çiçek, Türkiye Bilişim
Derneği'nin 20. Ulusal
Bilişim Kurultayı kapsamında
düzenlenen "e-Adalet"
toplantısınm ardından
gazetecilerin sorulanm
yanıtladı. Anayasa
değişikliğine ilişkin bir soru
üzerine Çiçek, AKP'li
Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu'nun aksine
Cumhurbaşkanı'nın yetkilen
ile ilgili anayasa
değişikliğinin gündemlerinde
olmadığını söyledi. Çiçek
konunun farklı bir zeminde
gündeme getirildiğini belirtti.
Anayasalann temel
mutabakat metinleri olduğunu
ve toplumsal uzlaşma
gerektirdiğini ifade eden
Çiçek, "Bugün AKP'nin 368
milletvekili % ar. 368 olması,
468 olması hiç öneınli
değüdir" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi
Başkanf nın. yüksek
mahkemenın kuruluş
yıldönümünde, özellikle
Anayasa Mahkemesi'nin
bugünkü yapısıyla ilgili bazı
taleplerinin ve beklentilennin
olduğunu ifade ettigini
belirten Çiçek, şöyle konuştu:
"Eğer bu talebe itibar
edeceksek Ana>asa
Mahkemesi'vle ilgili bötüm de
bir anayasa değişikligini
gerektirir. AB yasalanyla ilgili
olarak bir kısım daha ileri
adımlann atdabflmesi, yine
bazı anayasa değişikKkkrini
gerektirebüır. Ama bunlann
hepsi, sizin gündeme
getirdiğinizden farkh bir
şekikle konuya yaklaşmakür."
Çiçek, 104. maddeyle ilgili
hiçbir hazırlıklannın
bulunmadığım da belirterek
anayasa değişikliğinin
Türkiye'nin gündeminde
uzun zamandan beri var
olduğunu bildirdi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
WKUK,
fAKVLTESl
Yekta Cüngör özden:
DemokrasideM
leke silinmeliANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Emeklı
Anayasa Mahkemesi
Başkanı ve CDP Genel
Başkanı Yekta Giingör
Özden, Türk seçim hu-
kukunun demokrasinin
namusu olduğunu belir-
terek "Böyle bir ortam-
daDER\P'mhakeöne-
digi biçimde gerçek dışı
belgeler sunarak secime
girdiği savı doğnı ise bu
lekenin Türk demokra-
sisinin alnından sitinnıe-
si gerekir. Bunu sikcek
olan daYSK'dir" dedi
Özden, dün BCP Ge-
nel Başkanı Mümtaz
Soysal ile düzenlediği
basın toplanhsında Yar-
gıtay'da 11 Eylül'de gö-
rülecek DEHAP dava-
sına ilişkin sorulan ya-
nıtladı. Özden. kendisi-
nin, Yargıtay Cumhuri-
yetBaşsavcısrnın, DE-
HAP'ın seçime katılma-
sına olanak veren yasal
hazırlıklannın gerçek dı-
şı olduğu savıyla yaptı-
ğı itirazı haklı bulan; iti-
razı geri çeviren YSK'yi
de haksız gören bir yurt-
taş olduğunu söyledi.
YSK'nin "yönetsel ku-
rul" olduğunu dilegeti-
ren Özden, Yargıtay'da
11 Eylül'de görülecek
davada 3 farklı sonucun
çıkabileceğinı kaydetti.
Yargıtay'ın yerel mah-
kemenin karannı onaya-
bileceğini, bozabilece-
ğini ya da eksik dosya
nedeniyle geri göndere-
bileceğini dile getiren
Özden,"Karar belli ol-
madan birgörüşOerisür-
mek doğnı ounaz. Türk
seçim hukuku demok-
rasinin namusu sayıhr.
Böyle bir ortamda DE-
HAP'ın hak eöned@ bi-
çimde, gerçek dışı belge-
ler sunarak seçimegirdi-
ği savı doğnı ise bu leke-
nin Türk demokrasisi-
nin alnından sUinmesi
gerekir. Bunu sOecekolan
da YSK'dir" dedi
Özden, Yargıtay' ın ka-
rannın YSK'yi bağlayı-
cılığı bulunmadığını, an-
cak etkileyebileceğini
söyledi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu: İnşallah bu sistemi getirmek bize nasip olur
anlık sistemi îıııası
• Anayasa değişikliği paketinin 57. hükümet
döneminde hazırlandığını belirten Kuzu "Yapmaya
çahştığımız, paketin kalan kısmıdır" dedi. Burhan Kuzu,
başkanlık sistemini "canı gönülden" istediğini ifade etti.
Kuzu: Sonımsuz makamla-
ra yetki en büyük sorun.
ANKARA (AA) - TBMM
Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu. Türkiye'de son
20 yıldır sorumlu ohnayan ma-
kamlara parlamenter rejimin ru-
huna aykın olarak çok sayıda
yetki \erilmesinin sancısının çe-
kildiğini bildirdi. Kuzu, "Buçar-
pıkhğın giderflmesi gerekmek-
tedir" dedi. Gündemlerinde
"şimdilik'' başkanlık sisteminın
bulunmadığını belirten Kuzu,
"tnşallah bu sistemi getirmekde
bize nasip olur" diye konuştu.
57. hükümet döneminde hazır-
lanan 51 maddelik anayasa de-
ğişikliği paketinin, 34 madde-
sinin gerçekleştırildiğini anım-
satan Kuzu. "Bizım yapmaya ça-
hşoğmuz. paketin kalan kısmıdır.
Paketin kanunlaşan kısmında
özgürlükler düzenJenmektedir.
Bizim üzerinde çalıştığınıız kı-
sım. yasama-yüriitme-yargı ve
anayasa değişikliğine ilişküıdir"
diye konuştu.
1982 Anayasasf nın o günün
şartlan içinde ku\"vetler aynlığı
sistemini tam olarak kuramadı-
ğını kaydeden Kuzu, "MiIB ira-
deye gih ensizhk düşüncesinden
hareket edildiği için sorumlu ol-
mayan makamlara parlamen-
ter rejimin ruhuna aykuı olarak
çok sayıda yetki vermiştir'' de-
di. Cumhurbaşkanı AhinetNec-
det Sezer'in Anayasa Mahke-
mesi Başkanlığı yaptığı dönem-
de bunu birçok kez dile getirdi-
ğini ifade eden Kuzu. Türkiye'de
son 20 yıldır bu durumun san-
cısının çekildiğini bildirdi.
Başkanlık sistemini "canı gö-
nüldensavunduğunu" ifade eden
Kuzu, "Türkiye'nin sorunlan-
nı çözucü tek sistem. Rahmetta'
Özal ve Sayın Demirel başkan-
lık sistemini savunurken bu bir
rejim değişikliği sayılnııyor da
biz savununca mı sayılıyor? Ma-
alesef gündemimizde şimdilik
başkanhk sistemi yok, inşallah
bu sistemi getirmek de bize na-
sip ohır" şeklınde konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
ABD'nin isteği doğrultusunda Irak'a
asker göndermek için kamuoyu ya-
ratmayı amaçlayan AKP hükümetinin
son bombası Ibrahim Tatlıses, Si-
bel Can ve Hütya Avşar. Bu sanat-
çılan konser vermeye Irak'a yollama-
yı düşündüğü söylenen Erdoğan hü-
kümeti, bu yolla Irak halkının sempa-
tisini toplayacağı iddiasındaymış.
Görüşlerine başvurulan bu sanat-
çılarımızdan Tatlıses ve Can, "seve-
rek" gitmeyi kabul ederken HülyaAv-
şar, "Asla gitmem" demiş. Tabii, bu
olayın nasıl yorumlanacağı ayn bir
konu. örneğin ABD ile işbirliğini en
ileri düzeyde savunan bir yazar şun-
lan söylüyor "BirinciDünya Savaşı'nın
Ortadoğu'yu terk etmeye zorianmış
yenik ülkesi mi; Soğuk Savaş son-
rasınıngaliplerinden, Ortadoğu'nun
yeniden şekiilenmesi için sözsahibi
birbölge gücü, uluslararası sistemin
faal aktörü mü? Tercih buradadır."
Bu soruyu belki Hülya Avşar'a da
sormak gerek: "Sen Türkiye'nin ulus-
lararası sistemin faalaktörü haline gel-
mesini istemiyor musun? Nasıl va-
Irak'ta îbo'yla Sempati Toplamak
tanseversin?" ibrahim Tatlıses'in ce-
vabı çok yerinde, o durumu tamamen
kavramış: "Devletin yetkilileri böyle
birkonserin uygun olduğunu düşü-
nüyorsa biz üzerimize düşeni yapa-
nz." Sanatçı dediğin böyle olur. Dev-
let uygun gördüğü an hiç tereddüt et-
miyor.
• • •
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum;
ABD ile işbiriiği yaparak işgal güçle-
rinin bir parçası olmamızı isteyen ba-
zı gazeteciler, aynı zamanda Türkiye'in
sivilleşmesini, militarizmden arınma-
sını da savunuyorlar. örneğin, "ulus-
lararası sistemin faal faktörü haline
gelmesini" isteyenlerin, bunun as-
ker göndererek yapılmasını da söy-
ledikleri bir gerçek. Ozaman, bu ka-
dar askeri bir faaliyetin içine girerek
Türkiye nasıl sivilleşecek ve militarizm-
den arınacak?
Soros, "En büyük ihraç gücünüz
ordunuz" şeklinde ilginç birdeğerlen-
dirmede bulunmuştu. Şimdi tam böy-
le bir dönemden geçiyoruz. Asker
gönderme yoluyla ekonominin, siya-
si ilişkilerin düzeleceği savunuluyor.
O zaman bu sivilleşme nasıl olacak?
Acaba böyle düşünenler askerin gi-
dip orada kalacağını ve hiç dönme-
yeceğini mi hesap ediyorlar?
Özgürlükçü olmak, demokrasin-
den ve sivil toplumdan yana olmak
bir iç tutariılık gerektiriyor. Bir yandan
milliyetçi önyargılara yaslanacaksın,
bir yandan asker yoluyla dünyanın
işgalci süper gücüne yanaşmayı plan-
layacaksın ve bu yolla Türkiye'nin
ABDyanındaetkin birgüç haline ge-
leceğini öne süreceksin, sonra da si-
villeşmeden söz edeceksin?
Türkiye'nin bölgede etkili olması-
nın yolu, bölge halklanyla ve bölge ül-
keleriyle dostluğu ve banşı geliştirmek
için çalışmasıdır. Bölgeyi işgal etmiş
ve ne zamana kadar burada kalaca-
ğı şüpheli, Irak halkının ve bölge halk-
larının nefretini toplamış bir gücün
arkasından ve onunla ortak olarak
hareket etmek, Türkiye'nin bölgede
etkisJni arttırmak bir yana, azaltır.
Yaşanmış 50 yıllık deneye baka-
lım: Türkiye 1950'lerden itibaren ABD
dış politikasının güdümüne girdi. Ko-
re'ye asker istediler, gönderildi. Ko-
münizme karşı bir jandarma karako-
lu olarak yıllarca bu ülkede solcular
ve demokratlar susturuldu. Ceza-
yir'de ve dünyanın birçok yerinde sö-
mürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı
veren halklann yanında değil, sömür-
gecilerin yanında tutum alındı. Batılı
büyük güçler ve özellikle ABD ne is-
tediyse Türkiye'yi yönetenler onu
yaptılar.
Bunca çabanın, bunca işbirliğinin
karşılığında Türkiye'de militarizmin
güçlenmesinden, halkın yoksullaş-
masından başka ne kazanıldı? Tür-
kiye ABD ile işbirliği yaparak bölge-
de ve dünyada prestij mi elde etti, yok-
sa zengin mi oldu? Cezayiriiler hâlâ
Türkiye'nin kendilerine ihanet ettiği-
ni düşünüyoriar. Üçüncü Dünya ülke-
lerinde Türkiye'nin ABD güdümünde
geçirdiği günlere bir öfke hâlâ de-
vam ediyor.
Türkiye uluslararası arenada tabii
ki aktif olmalı. Ancak bu aktiflik, Irak'ta-
ki işgalin son erdirilmesi ve Irak'ın
kaderine Irak halkının hükmetmesi-
ni savunmakla olabilir. Petrolüne el
koymak için bir ülkeyi yakıp yıkan bir
gücün ortaklığı Türkiye'ye ne kazan-
dırabilir kt?
Ibrahim Tatlıses ve Sibel Can gidip
türkü söylesinler. Unutmayalım, ora-
ya işgalcilerin ortağı olarak Türkiye gi-
derse, Tatlıses ve Can'ın işi o kadar
kolay olmaz. Baksanıza hemen her
gün birkaç ABD askeri saldırılarda
yaşamını yitiriyor. Türklerin o saldırı-
lara uğramaması mümkün mü? O
zaman Türk askeri ne yapacak?
ABD'lilerin yaptığı gibi Iraklılann üze-
rine kurşun mu yağdıracak?
Ibrahim Tatlıses bu koşullarda tür-
kü söylese ne yazar?