25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Hukuk Devleti, Guguk Devleti Yeri ceza yasa taslağı ile ilgili gün geçmiyor ki gazeteterde haberler çı kmasın. Türkiye çeşitli alanlarda, eskimiş yasalarını değiştiriyor, günün gereklerine uyduruyor. Yasalann günün koşullarına uydurulması kuş- kusuz gerekli. Ama görüyorsunuz ki gelişmiş ki- mi demokrasiler iki yüzyıllık yasalann çerçeve- siyle yönetiliyor, bunlar kiiçük uyarlamalarla gü- nün koşullanna uygun hale getiriliyor. Fransız Medeni Kanunu, Code Napoleone adını taşır, yani onun döneminde yapılmıştır. Anglosakson sistemi ise içtihat üzerine kuru- ludur. Her neyse, Türkiye biraz da AB üyeliği baha- nesiyle kendi hukuksal kabuğunu değiştiriyor. Demokrasi ve insan haklan doğrultusunda ol- ması, bireyin haklarını güvence altına alması ko- şuluyla buna karşı diyecek bir şey olamaz. Ama bazı değişiklik girişimlerinin de pek ça- ğın gidişineayak uyduramadığını söylemek ge- rek. örneğin, sebepsiz yere evi terk eden eşi ha- mile kocaya getirilecek olan hapis cezası gibi... Her şeyden önce, dünyada bugün var olan üre- tim ilişkileri, aile ve evlilik kavramını ciddi olarak tehdit eder ve Medeni Kanun'da bile boşanma nedenleri kolaylaştırılırken, aileyi koruma gibi geçmişte kalmış bir zihniyete dönmek ve hele hele, evlilik gibi çağın ekonomik ve sosyal ko- şulları tarafından tehdit edilen bir kurumu ce- za-i müeyyidelerle korumaya çalışmak boşu- nadır. • • • Türkiye'de toplumda çok yaygın bir inanç var ki politikacılar da o doğrultuda hareket etmek- tedirler. Sanılıyor ki yeni yasalar yapmak veya yasa- lardaki cezaları ağırlaştırmak, sorunları çözme- ye yetecektir. Oysa Türkiye'de bugün var olan yasalarla da çokdaha ileri ve demokratikbirtopîum oluştur- mak mümkündür. Bugün Türkiye'de var olan kimisi son derece çağdışı yasalan alıp, gelişmiş demokratik bir ül- keye götürseniz, sonuç Türkiye gibi olmaya- caktır. Toplumsal kültür ve onun ürünü olacak olan yargı bu yasalan daha başka türlü yorumlaya- cak, icra onları daha başka türlü uygulayacak- tır. Kafaları değiştirmeden yasalan değiştirmek de hiçbir şeye yaramamaktadır. Nitekim AB'ye uyum çabasıyla kaldırılan isim yasağı, kanunun yürüriüğe girmesine rağmen sür- mekte, yasa değişikliği, yasağın kalkmasına yet- memektedir. 1 Eylül tarihli gazeteler Istanbul Valiliği'nin nü- fus müdürlüklerine gönderdiği yasak isim liste- sinin haberini veriyorlardı. Cezaların ağırlaştınlmasının da caydırıcılıkyö- nünden fazla bir anlam taşımadığının en güzel örneği, Ingiltere'de en fazla yankesicilik olayla- nnın, yankesicilere bu fiilin cezası olarak uygu- lanan idam infazlarının yapıldığı meydanlarda olmasıdır. • • • Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nda ya- pılan değişikliklere ve Türkiye'deki uygulamaya bir bakın. Türkiye'de gelişmiş Batı ülkelerindeki göste- ri özgürlüğü var mı? Kâğıt üzerinde var. Ama uygulamada yok. Diyeceğim o ki, salt yasa değişiklikleriyle so- runları çözmek de mümkün değildir, bir ülkeyi hukuk devleti haline sokmak da... Kafa değiştirmeden yasa değiştiren ve yasa değişikliği toplumsal gerçeklerle bağdaşmayan veya kâğıt üzerinde kalan toplumlar, bu değişik- likleıie hukuk devleti değil, olsa olsa guguk dev- leti olurlar. "Sallandıracaksın üç beş kişiyi, bak bir daha böyle şey kalır mı?" kafasıyla bugüne gelebil- dik ancak. Şimdi kâğıt üzerinde kalacak değişikliklerle de bugünden bir adım öteye gidemez, olsa ol- sa evinde, içindeki kitapların hiçbirinin okun- madığı müthiş bir kütüphane olan, karacahil adama benzer bir topluluk oluşturabiliriz. Ekim ayında yapılacak CHP kurultayına ramazan ayarlaması ANKARA(Cumhu- riyetBürosu)-CH^ Ka- sım ayında yapılması bekJenen büyük kurul- tayını, Ramazana rast- iaması nedeniyle Ekim sonuna çekmeyi planlı- yor. Kongre takvimini hızlandıran CHP'nin kurultayın ardından olu- şacak yeni yönetimin- de, Istanbul Milletve- kili Kemal Derviş' in de yer almasına kesin gö- züyle bakıhyor. CHP, bugüne kadar 26 ilde kongrelerini ta- mamladı. Tüm i1lerde kongrelerin bitmesinin ardından büyük kurul- tayın da Kasım ayında gerçekleştirilmesi plan- lanıyordu. Ancak Kasım ayının Ramazana denk geldi- ğinın anlaşılması üzeri- ne kongre takvıminin hızlandınlarak kurulta- yın ekim ayı sonunda yapılması kararlaştınl- dı. Ramazan, 27 Ekim pazartesi günü başladı- ğı için büyük kurultayın bu tarihten önce ger- çekleştirilmesi bekle- niyor. CHP lideri Deniz Baykal'ın, büyük ku- rultayın ardından olu- şacaİc yeni parti vitri- ninde. eski devlet ba- kanı, tstanbul Millet- vekili Derviş'in de yer almasını istediği belir- tiliyor. Derviş'in Parti Meclisi'ne girdikten sonra genel başkan yar- dımcılığı görevine ge- tirilebileceği vurgula- nıyor. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sınırlayacak bir çalışma olmadığını söyleyen Erdoğan'ı inandıncı bulmadı CHP: AKPtakıyye yapıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın, gündemlerinde Cumhurbaşka- nı'nırı yetkilerini sınırlamaya dönük bir çalışma olmadığı yönündeki söz- lerini samimı bulmazken, CHP Grup Başkanvekıli Mustafa Özyürek Başba- kan'ı "tafcryye" yapmakla suçladı. Öz- yürek, AKP'li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun Başba- kan'ın bilgisı içınde, bu konuda ana- yasa değişikliği yapılacağını açıkladı- ğını belirterek. "Geten tepkiyi azatt- mak için Başbakan, Burhan Kuzu'yu harcayarak partisi için prirn toplama- ya çababyor'* dedi. CHP Grup Baş- kanvekıli OğuzOyanda. Cumhurbaş- kanı'nın yetkilerinin sınırlanmasının anayasa] rejımin tartışma konusu ya- pılması anlamına geleceğini söyledi. Anayasa Komisyonu Başkanı Bur- han Kuzu"nun, daha önce partisinın • CHP Grup Başkanvekili Özyürek, AKP'li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun Başbakan'ın bilgisi içinde, bu konuda anayasa değişikliği yapılacağını açıkladığmı belirterek "Gelen tepkiyi azaltmak için Başbakan. Burhan Kuzu'yu harcayarak partisi için prim toplamaya çabalıyor" dedi. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sınırla- mak için anayasa değişikliği konusun- da kararlı olduğunu açıklamasına kar- şın, Başbakan Erdoğan'ın önceki gün böyle çahşmanın gündemlerinde ol- madığını söylemesı dikkat çektı. CHP'h Özyürek. Burhan Kuzu'nun Başba- kan'ın bilgisı dışında herhangi bir ça- lışma yapmayacağına işaret ettı. AKP iktidannın. anayasaya aykın yasalann veto edilmesi, kadrolaşma kararnamelerinın geri dönmesi ve re- ferandum yetkisi nedeniyle Cumhur- başkanı'ndan rahatsız olduğuna dikkat çeken Özyürek şunlan söyledi: u Cumhurbaşkanı'nı bir anlamda korkutarak, yddırarak Referanduma giderseniz, sizin yetkılerinizi kısanz ha!' diyerek, aba altından sopa göste- riyoıiar. Cumhurbaşkanı bu tip kuru giiriiltülerepapuç bırakacak biri değfl. AKP, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini kısacak degişiklikleri hazırfayor, kamu- oyunu da hazıriamak için Anayasa Ko- misyonu Başkam'na açıklama yaptin- yor. fakattepkilerbüyümesin diyeson- radan Başbakan'a yalanJaöyorlar. Bu tam bir takıyye, ikh üdülükT CHP Grup Başkanvekili Oğuz Oyan da dün düzenlediği basın toplantısın- da, AKP'nin bir yandan başkanlık sis- temini düşündüğünü ve bu sistemin Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin daha da genişletilmesi anlamına geldiğıni söyledi. Diğer yandan Cumhurbaşka- nı'nın yetkilerinin sınırlandınlmasın- dan söz edildığıni anlatan Oyan, bunun ancak "rejimin altüst edilerek değişti- rilmesi gerektiğinde düşünülebileceği- ni" söyledi. Cumhurbaşkanı'nın rejim içinde "dengeteyici" rolü olduğunu belirten Oyan, CHP'nin de bu role sa- hip çıktığuu bildirdi. "Kısa \adeS he- saplarla uzun vadeti düzenlemeler yap- mamalan" için AKP'yi uyaran Oyan. "Kadrolaşmaya yöneliktutumu. halko- yuna gitme otosuığı gibi konularda ra- hatsız olan iktidar bu engeDeri aşmaya çahşıyor" dedi. tkinci kez seçilebilme- ye olanak sağlanmasını da istemedik- lerinı bildıren Oyan. bunun cumhurbaş- kanlannın politıze olması anlamına geleceğini söyledi. Burhan Kuzu'nun yeterli çoğunluğa sahıp olduklan ve uzlaşma sağlanamaması durumunda CHP'nin oyuna gereksinim duyma- dıklan yönündeki sözlenne tepki gös- teren Oyan, bunu "talihsiz bir açıkla- ma'' diye niteledi. Kuzu'yu "ölçülü" olmaya çağıran Oyan, yüzde 34.5 oya sahip bir partinin anayasal rejimde tek başına ciddi bir değişikliğe gidemeye- ceğini söyledi. Oyan. ABD Savunma Bakanı DonaM Runısfdd ın. destek ölçüsünde masa- da yer alınabileceğj yönündeki sözle- rine de tepki göstererek "Masada yer almak açık artürmaya çıkanldı. Bir başka deyişle Türk askerinüı kanı açık arttrmaya çıkanldı" dedi. Anayasa değişikliği Iktidardan açıklamalar Istanbul Haber Servisi- Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Sanki hükOmet işi giicü bırakmış, Saym Cumhurbaşkanı'nın yetkisi>1e uğraşıvor gibi bir hava vermeve çahşınyor, bu kesinükle doğnı değildir" dedi. Çiçek, Türkiye Bilişim Derneği'nin 20. Ulusal Bilişim Kurultayı kapsamında düzenlenen "e-Adalet" toplantısınm ardından gazetecilerin sorulanm yanıtladı. Anayasa değişikliğine ilişkin bir soru üzerine Çiçek, AKP'li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun aksine Cumhurbaşkanı'nın yetkilen ile ilgili anayasa değişikliğinin gündemlerinde olmadığını söyledi. Çiçek konunun farklı bir zeminde gündeme getirildiğini belirtti. Anayasalann temel mutabakat metinleri olduğunu ve toplumsal uzlaşma gerektirdiğini ifade eden Çiçek, "Bugün AKP'nin 368 milletvekili % ar. 368 olması, 468 olması hiç öneınli değüdir" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi Başkanf nın. yüksek mahkemenın kuruluş yıldönümünde, özellikle Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü yapısıyla ilgili bazı taleplerinin ve beklentilennin olduğunu ifade ettigini belirten Çiçek, şöyle konuştu: "Eğer bu talebe itibar edeceksek Ana>asa Mahkemesi'vle ilgili bötüm de bir anayasa değişikligini gerektirir. AB yasalanyla ilgili olarak bir kısım daha ileri adımlann atdabflmesi, yine bazı anayasa değişikKkkrini gerektirebüır. Ama bunlann hepsi, sizin gündeme getirdiğinizden farkh bir şekikle konuya yaklaşmakür." Çiçek, 104. maddeyle ilgili hiçbir hazırlıklannın bulunmadığım da belirterek anayasa değişikliğinin Türkiye'nin gündeminde uzun zamandan beri var olduğunu bildirdi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN WKUK, fAKVLTESl Yekta Cüngör özden: DemokrasideM leke silinmeliANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Emeklı Anayasa Mahkemesi Başkanı ve CDP Genel Başkanı Yekta Giingör Özden, Türk seçim hu- kukunun demokrasinin namusu olduğunu belir- terek "Böyle bir ortam- daDER\P'mhakeöne- digi biçimde gerçek dışı belgeler sunarak secime girdiği savı doğnı ise bu lekenin Türk demokra- sisinin alnından sitinnıe- si gerekir. Bunu sikcek olan daYSK'dir" dedi Özden, dün BCP Ge- nel Başkanı Mümtaz Soysal ile düzenlediği basın toplanhsında Yar- gıtay'da 11 Eylül'de gö- rülecek DEHAP dava- sına ilişkin sorulan ya- nıtladı. Özden. kendisi- nin, Yargıtay Cumhuri- yetBaşsavcısrnın, DE- HAP'ın seçime katılma- sına olanak veren yasal hazırlıklannın gerçek dı- şı olduğu savıyla yaptı- ğı itirazı haklı bulan; iti- razı geri çeviren YSK'yi de haksız gören bir yurt- taş olduğunu söyledi. YSK'nin "yönetsel ku- rul" olduğunu dilegeti- ren Özden, Yargıtay'da 11 Eylül'de görülecek davada 3 farklı sonucun çıkabileceğinı kaydetti. Yargıtay'ın yerel mah- kemenin karannı onaya- bileceğini, bozabilece- ğini ya da eksik dosya nedeniyle geri göndere- bileceğini dile getiren Özden,"Karar belli ol- madan birgörüşOerisür- mek doğnı ounaz. Türk seçim hukuku demok- rasinin namusu sayıhr. Böyle bir ortamda DE- HAP'ın hak eöned@ bi- çimde, gerçek dışı belge- ler sunarak seçimegirdi- ği savı doğnı ise bu leke- nin Türk demokrasisi- nin alnından sUinmesi gerekir. Bunu sOecekolan da YSK'dir" dedi Özden, Yargıtay' ın ka- rannın YSK'yi bağlayı- cılığı bulunmadığını, an- cak etkileyebileceğini söyledi. Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu: İnşallah bu sistemi getirmek bize nasip olur anlık sistemi îıııası • Anayasa değişikliği paketinin 57. hükümet döneminde hazırlandığını belirten Kuzu "Yapmaya çahştığımız, paketin kalan kısmıdır" dedi. Burhan Kuzu, başkanlık sistemini "canı gönülden" istediğini ifade etti. Kuzu: Sonımsuz makamla- ra yetki en büyük sorun. ANKARA (AA) - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu. Türkiye'de son 20 yıldır sorumlu ohnayan ma- kamlara parlamenter rejimin ru- huna aykın olarak çok sayıda yetki \erilmesinin sancısının çe- kildiğini bildirdi. Kuzu, "Buçar- pıkhğın giderflmesi gerekmek- tedir" dedi. Gündemlerinde "şimdilik'' başkanlık sisteminın bulunmadığını belirten Kuzu, "tnşallah bu sistemi getirmekde bize nasip olur" diye konuştu. 57. hükümet döneminde hazır- lanan 51 maddelik anayasa de- ğişikliği paketinin, 34 madde- sinin gerçekleştırildiğini anım- satan Kuzu. "Bizım yapmaya ça- hşoğmuz. paketin kalan kısmıdır. Paketin kanunlaşan kısmında özgürlükler düzenJenmektedir. Bizim üzerinde çalıştığınıız kı- sım. yasama-yüriitme-yargı ve anayasa değişikliğine ilişküıdir" diye konuştu. 1982 Anayasasf nın o günün şartlan içinde ku\"vetler aynlığı sistemini tam olarak kuramadı- ğını kaydeden Kuzu, "MiIB ira- deye gih ensizhk düşüncesinden hareket edildiği için sorumlu ol- mayan makamlara parlamen- ter rejimin ruhuna aykuı olarak çok sayıda yetki vermiştir'' de- di. Cumhurbaşkanı AhinetNec- det Sezer'in Anayasa Mahke- mesi Başkanlığı yaptığı dönem- de bunu birçok kez dile getirdi- ğini ifade eden Kuzu. Türkiye'de son 20 yıldır bu durumun san- cısının çekildiğini bildirdi. Başkanlık sistemini "canı gö- nüldensavunduğunu" ifade eden Kuzu, "Türkiye'nin sorunlan- nı çözucü tek sistem. Rahmetta' Özal ve Sayın Demirel başkan- lık sistemini savunurken bu bir rejim değişikliği sayılnııyor da biz savununca mı sayılıyor? Ma- alesef gündemimizde şimdilik başkanhk sistemi yok, inşallah bu sistemi getirmek de bize na- sip ohır" şeklınde konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr ABD'nin isteği doğrultusunda Irak'a asker göndermek için kamuoyu ya- ratmayı amaçlayan AKP hükümetinin son bombası Ibrahim Tatlıses, Si- bel Can ve Hütya Avşar. Bu sanat- çılan konser vermeye Irak'a yollama- yı düşündüğü söylenen Erdoğan hü- kümeti, bu yolla Irak halkının sempa- tisini toplayacağı iddiasındaymış. Görüşlerine başvurulan bu sanat- çılarımızdan Tatlıses ve Can, "seve- rek" gitmeyi kabul ederken HülyaAv- şar, "Asla gitmem" demiş. Tabii, bu olayın nasıl yorumlanacağı ayn bir konu. örneğin ABD ile işbirliğini en ileri düzeyde savunan bir yazar şun- lan söylüyor "BirinciDünya Savaşı'nın Ortadoğu'yu terk etmeye zorianmış yenik ülkesi mi; Soğuk Savaş son- rasınıngaliplerinden, Ortadoğu'nun yeniden şekiilenmesi için sözsahibi birbölge gücü, uluslararası sistemin faal aktörü mü? Tercih buradadır." Bu soruyu belki Hülya Avşar'a da sormak gerek: "Sen Türkiye'nin ulus- lararası sistemin faalaktörü haline gel- mesini istemiyor musun? Nasıl va- Irak'ta îbo'yla Sempati Toplamak tanseversin?" ibrahim Tatlıses'in ce- vabı çok yerinde, o durumu tamamen kavramış: "Devletin yetkilileri böyle birkonserin uygun olduğunu düşü- nüyorsa biz üzerimize düşeni yapa- nz." Sanatçı dediğin böyle olur. Dev- let uygun gördüğü an hiç tereddüt et- miyor. • • • Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; ABD ile işbiriiği yaparak işgal güçle- rinin bir parçası olmamızı isteyen ba- zı gazeteciler, aynı zamanda Türkiye'in sivilleşmesini, militarizmden arınma- sını da savunuyorlar. örneğin, "ulus- lararası sistemin faal faktörü haline gelmesini" isteyenlerin, bunun as- ker göndererek yapılmasını da söy- ledikleri bir gerçek. Ozaman, bu ka- dar askeri bir faaliyetin içine girerek Türkiye nasıl sivilleşecek ve militarizm- den arınacak? Soros, "En büyük ihraç gücünüz ordunuz" şeklinde ilginç birdeğerlen- dirmede bulunmuştu. Şimdi tam böy- le bir dönemden geçiyoruz. Asker gönderme yoluyla ekonominin, siya- si ilişkilerin düzeleceği savunuluyor. O zaman bu sivilleşme nasıl olacak? Acaba böyle düşünenler askerin gi- dip orada kalacağını ve hiç dönme- yeceğini mi hesap ediyorlar? Özgürlükçü olmak, demokrasin- den ve sivil toplumdan yana olmak bir iç tutariılık gerektiriyor. Bir yandan milliyetçi önyargılara yaslanacaksın, bir yandan asker yoluyla dünyanın işgalci süper gücüne yanaşmayı plan- layacaksın ve bu yolla Türkiye'nin ABDyanındaetkin birgüç haline ge- leceğini öne süreceksin, sonra da si- villeşmeden söz edeceksin? Türkiye'nin bölgede etkili olması- nın yolu, bölge halklanyla ve bölge ül- keleriyle dostluğu ve banşı geliştirmek için çalışmasıdır. Bölgeyi işgal etmiş ve ne zamana kadar burada kalaca- ğı şüpheli, Irak halkının ve bölge halk- larının nefretini toplamış bir gücün arkasından ve onunla ortak olarak hareket etmek, Türkiye'nin bölgede etkisJni arttırmak bir yana, azaltır. Yaşanmış 50 yıllık deneye baka- lım: Türkiye 1950'lerden itibaren ABD dış politikasının güdümüne girdi. Ko- re'ye asker istediler, gönderildi. Ko- münizme karşı bir jandarma karako- lu olarak yıllarca bu ülkede solcular ve demokratlar susturuldu. Ceza- yir'de ve dünyanın birçok yerinde sö- mürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı veren halklann yanında değil, sömür- gecilerin yanında tutum alındı. Batılı büyük güçler ve özellikle ABD ne is- tediyse Türkiye'yi yönetenler onu yaptılar. Bunca çabanın, bunca işbirliğinin karşılığında Türkiye'de militarizmin güçlenmesinden, halkın yoksullaş- masından başka ne kazanıldı? Tür- kiye ABD ile işbirliği yaparak bölge- de ve dünyada prestij mi elde etti, yok- sa zengin mi oldu? Cezayiriiler hâlâ Türkiye'nin kendilerine ihanet ettiği- ni düşünüyoriar. Üçüncü Dünya ülke- lerinde Türkiye'nin ABD güdümünde geçirdiği günlere bir öfke hâlâ de- vam ediyor. Türkiye uluslararası arenada tabii ki aktif olmalı. Ancak bu aktiflik, Irak'ta- ki işgalin son erdirilmesi ve Irak'ın kaderine Irak halkının hükmetmesi- ni savunmakla olabilir. Petrolüne el koymak için bir ülkeyi yakıp yıkan bir gücün ortaklığı Türkiye'ye ne kazan- dırabilir kt? Ibrahim Tatlıses ve Sibel Can gidip türkü söylesinler. Unutmayalım, ora- ya işgalcilerin ortağı olarak Türkiye gi- derse, Tatlıses ve Can'ın işi o kadar kolay olmaz. Baksanıza hemen her gün birkaç ABD askeri saldırılarda yaşamını yitiriyor. Türklerin o saldırı- lara uğramaması mümkün mü? O zaman Türk askeri ne yapacak? ABD'lilerin yaptığı gibi Iraklılann üze- rine kurşun mu yağdıracak? Ibrahim Tatlıses bu koşullarda tür- kü söylese ne yazar?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle