02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2003 CUMA 14 KULTUR [email protected] 83 ülkeden felsefecilerin katılacağı 21. Dünya Felsefe Kongresi 10 Ağustos'ta îstanbul'da toplanıyor Sömürüsüzbirdünya içinARSLAN KAYNARDAĞ Dünya felsefe kongreleri Fran- sa'nın girişimi ile 1900 yılında baş- lanuştı. Ilk kongre Paris'te toplan- dı. Düzenli aralıklarla birbinni iz- leyerek uluslararası bir gelenek oluş- tu. Önümüzdeki 10 Ağustos'ta îs- tanbul'da toplanacak 21. kongre, bunlann sonuncusudur ve Türki- ye'nin ev sahipliğinde yapılacaktır. Bu yazıda dünya kongrelerine Türkiye felsefecileri olarak katıl- malanmızın nasıl başladığını, bugü- ne kadar nasıl geliştiğini anlatmak istiyorum. îlk katılma 1926'dadır. O yıl Har- vard'da (ABD) toplanan 6. dünya kongresine îstanbul Üniversite- si'nden felsefeci Profesör Mehmet Ali Ayni bildirisi ile katılmıştı. Bil- diri, tasavvufa ilişkin çalışmalany- la tanınan Bursalı tsmail Hakkı (17. yüzyıl) konusundaydı (1). Batılı felsefeci ve bilim adamla- nyla dostluk kuran Prof. Ayni'nın 1930'da Oxford'da (îngiltere) top- lanan 7. kongreye de Islam filozof- lanndan Cdaleddin Devvani (12. yüzyıl) konusundaki bildirisiyle ka- tıldığı anlaşılmaktadır. 8. kongreye de katıldık. Bu kong- re 1934'te Prag'da toplanmış, ele alınacak ana tema, o yıllann poli- tik olaylan dolayısıyla "demokra- si bunakrru" olarak seçilmişti. Tür- kiye'den katılanlar Prof. Hans Re- ichenbach, Prof. Haül Nimetullah ve Prof. Ziyaettin Fahri Fındıkoğ- lu'ydu. Felsefeci sosyolog Ziyaet- tin Fahri Fındıkoğlu, kongrede ta- nık olduğu şeyleri 1937'de yayım- ladığı kitapta anlatıyor (2): "Çekoslovakya Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı felsefe kültürü, felsefe sevgisi olan insanlardL Prag Üniversitesi Edebiyat Fakültesi De- kam, konuşmasuıda bunu belirte- rek 'Platon'un düşlediğı filozoflar toplumunun Çekoslovakya'da ger- çekleştiğini' söylemişti." NazilerProf. Reichenbach'ın Ya- hudilikle ilişkisi olduğunu öne sü- rerek Almanya'da kalmasını iste- memişler, vatandaşlıktan çıkarmış- lardı. Türkiye'ye sığınan bu tanın- mış profesör îstanbul Üniversite- si'nde ders vermeye başladı. Kong- reye Türkiye adına katılıyordu. Ora- da yaptığı konuşma dinleyicilerin yo- ğun alkışlanyla karşılandı. AkılcılığuD aydmhğmda Türkiye 1937'de yapılacak 9. kongrenin Paris'te toplanmasına Prag'da ka- rar verilmişti. Zira bu tarih, büyük Fransız filozofu Descartes'ın Yön- tem Hakkında Söylev adındaki ki- tabının 300. yılı oluyordu. Fuıdıkoğlu bu haberi verdikten sonra, "Türkiye'ninskolastiğibıra- lap akıl yolunu benimseyen yeni bir ülke olarak Paris kongresine katil- ması gerektiğiııi" söylüyor ve "ha- yıHanılma<anı w istiyor. (3). îstanbul Üniversitesi 9. kongreye, 1. Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu. 2. Haül Nimedullah, 3. Şekip Tunç, 4. Betül Çotuksöken, 5. Bedia Akarsu, 6. Arda DenkeL 7JVlehmed Aü Ayni, felsefe kongrelerine kanlan felsefecileriınizden baztlan. psıkoloji çalışmalan yanında felse- fe çalışmalanyla da tanınan Prof. Şekip Tunç' u gönderdi. Bu profesör Paris'te çeşitli ülkelerin felsefecile- ri karşısında yaptığı etkili konuş- mada. "uzun yülar kaderciliğin ve skolastiğin karanhklannda kaldık- tan sonra, akücüığuı aydınlığını se- feciyle katıldık (6). îstanbul Üniversitesi'nden Prof. Bedia Akarsu ile Boğaziçi Üniver- sitesi'nden Arda Denkd çagnlı ola- rak katılmışlardı. Ioanna Kuçuradi, bu kongrede federasyonun genel sekreteri olarak, 1993'te Mosko- va'da toplanacak 19. kongreye ka- Ikinci Dünya Savaşı yıllan araya girdiği için dünya felsefe kongrele- n 1948'e kadar yapılamamıştı. 10. kongre ancak 1948'de toplanabi- ldi.Türkıye'de ise felsefe etkinlikle- ri o yıllarda yurtıçinde kahyordu. Türkiye Felsefe Kurumu'nun 1974'te kurulması, yurtdışındaki • 1900 de başlayıp bugüne kadar 20 kez toplanan dünya felsefe kongrelerine 7 kez katıldık. 1926, 1930, 1934 ve 1937 kongrelerinden sonra Türkfelsefecileri uzun bir içine kapanış dönemiyaşadı ve ancak 1988de, 18. kongrede yeniden dünyaya açılabildiler. 1993 ve 1999 kongrelerine de katıldıktan sonra, şimdi Prof. Ioanna Kuçuradi'nin (yanda) başkanhğında 21. kongreye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz. çen Türkhe'de Descartes fdsefesinin önemKyeriolduğumranlattı. "Özd- Kkle gençlerin Descartes'ı örnek bir felsefeci olarak benimsediklerini" söyledı. (4). Descartes'ın Türkiye'deki öne- minden Prof. Fındıkoğlu da konuş- masında söz ettı. Bızde onun felse- fesi konusunda yapılan çalışmalar hakkında bılgi de verdi (5). felsefe etkinliklerine katılabilme- miz için yeni olanaklar sağladı. Ku- rum başkanı toanna Kuçuradi 1982'de Felsefe Kurumlan Fede- rasyonu Yönetim Kurulu'na seçil- di. Böylece oraya ilk kadın üye se- çihnış oluyordu ve bu üye Türkıye- lı idi. 1988'de Brighton'da (Ingiltere) toplanan 18. kongreye sekız felse- rar vererüerin başında yer aldı. Kayıt ücreti ve otel fiyatları yük- sek olduğu için Moskova kongresi- ne katılabilen felsefecilerin sayısı- nın öncekı kongrelere göre az oldu- ğu anlaşılıyor. Türkiye'den de sekiz kişi katılabilmişti, Bunlardan yalnız üçünün bildirisi vardı. 20. kongre Boston'da (ABD) top- landı. Bizden katılanlar bu kez art- mış, yirmi olmuştu. Prof. Betül Ço- tuksöken, kongre dönüşü yazdığı yazısında izlenimlerini anlatmak- ta, ilginç bilgiler vermektedir. (7). Türkiyeli felsefeci Prof. Ioanna Kuçuradi, Boston'da federasyon baş- kanlığına seçildi. Bu bizim için her bakımdan önemli bir olaydı ve yi- ne Boston'da, 21. kongrenin îstan- bul'da toplanmasına karar verildi. Program ve örgütlenme komite- lerini geçikmeden oluşturdu Prof. Kuçuradi; bir yandan federasyon başkanı sorumluluğu ile, bir yandan da Türkiye'nin saygın bir felsefeci- si olarak îstanbul Kongresi'ni aksat- madan hazırlayıp başan ile gerçek- leştirebilmek için beş yıldan beri çalışıyor. (8). Felsefe insanhğın bilincidir 10 Ağustos'ta başlayarak 17 Ağus- tos'ta sona erecek îstanbul kongre- sine 83 ülkeden toplam 1600 felse- feci beklenmektedir. Yapılacak ko- nuşma ve tartışmalarda ele alınma- sı istenilen başhca tema şu: "Dün- ya Sonmlan Karşısında Felsefe." Degişik görüşlerden ve Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşit- li ülkelerinden gelen felsefeciler ye- di gün boyunca tartışacaklar, bir- birlennin düşüncelerini öğrenecek- ler. Bir yandan da tanışmalar olacak, yeni dostluklar kurulacak. Felsefeciler cumhuriyetinden söz edilip edilemeyeceği düşünmeye değer. Söz edilebilirse, bu kongre- de böyle bir cumhuriyeti çeşitli yön- leriyle görebileceğiz. Bu dünya bütün insanlığındır. Sa- vaşlann, sömürülerin, yoksulluğun, eğitımsizliğin olmadığı bir dünya pekâlâ kurulabilir. Şunu iyi bilelim ki felsefe insan- hğın bilincidir. Doğrular, açık seçik belli olmuştur. Bunlara sahip çıkıl- ması gerekiyor. Uygulama için ha- rekete geçmesi gereken iradeye şim- di daha çok iş düşmektedir. Febe- fecilerin sesine kulak \eretinı. 1) Bu konuda başka bilgiler için baİamz: Türkiye Felsefe Kurumu Bül- teni, Sayı 8 (Mayıs 1997). 2) Z. Fahri Fındıkoğlu, Felsefe Kongrelerinde Türkiye, Ankara, 1937. 3)A.g.y.S:17 4) Şekip Tunç, Descartes Kongre- sine Hitap, a.g.y. S: 61. 5) tş Mecmuası, 1946 (Sayı: 54- 56) Descartes Sayısı. 6) A. Kaynardağ, Prof. I. Kuçura- di ile Uluslararası Felsefe Kurumla- rı Federasvonu Konusunda Sövleşi (FelsefeDergısi 89/2 S: 72-76). 7) Betül Çotuksöken, 20. Dünya Felsefe Kongresi 'nden tzlenimler, (T. Felsefe Kurumu Bülteni, sayı 10, Ara- hkl999) 8) Ağustosta Söz Felsefenin, A. Kay- nardağ'ın 21. Kongre Dolayısıyla Prof. 1. Kuçuradi ile Yaptığı Söyleşi (Cumhuriyet Gazetesi, 29 Haziran 2003) Türkiye'nin ilk tekno müzik festivali yarın Maslak Venue'de başlıyor Gece gündüz teknoKültür Servisi - Avru- pa'da önemli bir yeri olan elektronik müzik festi- valleri artık Türkiye'ye taşmıyor. Türkiye'nin ilk tekno müzik festivali; Baseline Productions organizas- yonuyla dünyanın önde gelen 3 tekno DJ'inin ve en önemli Türk tekno DJ'lerinin katıhmıyla ül- kemizin en gözde mekâ- m Venue Maslak'ta ger- çekleşecek. 2 Ağustos'ta gerçekleşecek festival için bir gün önce Alman- ya'nın en büyük tekno festivali olan Nature One'da performans ser- gileyecek üç DJ Chris Liebing, Valentino Kanzyani ve Cess ül- kemıze gelecek. Dün- yanın ilk 100 DJ'i ara- smda yer alan Chris Liebing'in yanında Loveparade'i düzen- leyen şirketler arasında yer alan Knedeep'ten Va- lentino Kanzyani, Tür- kiye'de müzik severlere unutulmaz dakikalar ya- şatacaklar. Bu yıl içinde ülkemize gelen ve bü- yük beğeni toplayan ^•Basementfestivali dünyanın ilk 100 DJ'i arasında yer alan Chris Liebing 'inyanı sıra Valentino Kanzyani de Îstanbul'da ağırlayacak. Chris Liebing, BASE- MENT 2003 Festiva- li'nin headliner'ı olacak. Chris Liebing'e, Doğu Avrupa'nın en başarılı DJTerinden Valentino Kanzyani eşlik edecek. Kanzyani, Îstanbul'a 9 Mayıs 'ta gelen UMEK'in Consumer Recreation ve Recycled Loops şirketlerinden or- tağı ve Slovenya'nın en büyük iki kulübünün sa- hibi. 2001 yılında çıkar- dığı 'Rock The Discot- heque' albümü hâlâ ko- nuşulan Valentino Kanz- yani Türkiye'de ilk defa BASEMENT2003kap- samında Venue 'de pıkap- lann başında olacak. Bu ikiliyle beraber. Cocoon Club-Ibiza'dan. Alman- ya'da yaşayan bir Türk olan Cess de plaklannı döndürecek. Global Tu- nes organizasyon şirke- tinin Patrick Kunkel'le birlikte ortağı olan Cess, Almanya'da pikaplann başındaki yeteneği, den- geli ve enerjık setleri sa- yesinde çök popüler. Bu üçlüye Türkiye'nin ta- nınmış tekno DJ'leri Tay- lan ile Onur Yel evsahıp- liği yapacaklar. Festival öğleden sonra saat 14.00'te. \Iindfreq, Style-tst ve Disc Jokey Ari gibi başarılı yerli DJTerimizin chill-out müzikleri ve barbekü partisiyle başlayıp tanın- mış Tütk tekno DJ'leri ve tekno müzığin dünya ça- pında tanınmış üç ısmiy- le güneşin doğuşuna ka- dar sürecek. Isabel Allende , yaşamını anlatıyor Kültür Senisi - Latın Amerikalı yazar Isabel Allende, yaşamının bü- yük bölümünün geçtığı ve nostalji ülkesi olarak tanımladığı Şili ile ora- dakı aıle çevresini anlattığı yeni ki- tabını çıkardı. 11. kıtabı ve ikincı ya- şamöyküsü 'Be- nim Keşfedilen Ülkem: ŞUi'ye NostaljikBirYol- culuk' adlı kitap- ta aıt olma duygu- sunun yurttaşlığa bağlı olmadığını anlatan yazar, şu anda Kaliforni- ya'da yaşıyor ol- masının duygula- nnı etkilemediği- ni, aksine onun Şili'yesevgisinin daha da büyüdü- ğünü söylüyor 28Temmuzta- zarlığında olan etkisini okurlanna sunuyor. Olaylar, kurgular. anılar ve aile hi- kâyelen, Allende'nin kitaplannın te- melini oluşturuyor. Akademisyenlerce Latin Amerika'nın gizemli realizmi- nin önemli bir ör- neği olarak ka- bul edilen roman- da, karakterlerin gerçek olduğunu söyleyen yazar "Benimkigibibir aileye sahipseniz hayal kurmamz gerekmiyor" di- yor. Sah'adorADen- de'nin kuzeni olan bir Şilili dip- lomatın kızı Al- lende, 3 yaşından bu yana büyükan- nesıyle birlikte yaşamış. Yazann ilginç bir aile ya- şamı olduğunu söylüyor Ojito. Yazar ilk roma- nı 'RuhlarEvi'ni, rihli New York Times'taki köşe- sinde Allende'nin yeni kıtabını ta- nıtanMirtaOjito, AUende, ülkesi Şili 'yi anlattığı yeni Allende ile yaptı- kitabmda ait olma kavramını ele alrvor. , . _ , , ğı söyleşide kita- " kuzeni Salvador bm yazıldığı dönemi ve yazann psi- Allende'nin ölümünden sonra yazmış- kolojisıni anlatıyor. tı. Daha sonra çıkan iki kitabının ar- Şili'yebiryolculukniteliğitaşıyan dından okul müdürlüğünü bırakan kitap, yazann Şilili kimlığinin nasıl Allende, yaşammı yazar kimliği ile şekillendiğinivebukimliğinonunya- sürdürüyor. YAZIODASI SELtMİLERİ HatırladrğımKadıköyü(1) Bahariye Caddesi üstündeki Gerede Apartma- nı'nda oturuyoruz. Zaten orada doğmuşum Uzak hatıralarım arasında, ıskeleden bınılen fay- tonlar, atlı arabalar bıle var. Geçmış zamanın Kadı- köyü'nde o faytonlâr bir Büyükada, Adalar havası es- tirirdi. Faytonlara binilip nereye gidiliyordu? Kadıköyü benim için, daha çok, Altıyol, Bahanye, Mühürdar ve Moda demekti. Biraz da Fenerbahçe ya da Çelik Gülersoy'un Türkçe özeniyle, Fenerbah- çesi. Altıyol'da dedemm kitapçı dükkânı vardı. Arada bir giderdik, annem, ablam, ben. Orada, raflarda gör- düğüm dizi dizi kitaplarn bir gün bana kader hazır- layacağını bilmiyordum... Çocukluğumun Kadıköyü'nü hep bahçeler, ahşap evler, dantela oymalar, asmalı ve morsalkımlı sokak- lar, gölgelenmiş arnavutkaldınmlan olarak hatırla- nm. Bu, sakin ve hülyalı birdünyadır. Herkes bu semt- lerde birbinni tanır, yol boyu sık sık durularak, hal ha- tır sorulur, sağlıklar, iyilikler temennı edilir. O zamanlar Kadıköyü bugünkü gibi dev apart- manlarla donanmış değildi. Caddelerde apartman- lar vardı ama, dört beş katlı. Ara sokaklarda ahşap evlerin, kâgir evlerin huzuru sürüyordu. Kadıköyü ağaçlıktı. özellikle kıyı şendinde sakız- çamlan göz okşar, kışın da iğne yapraklannı dökme- yerek beni şaşırtırlardı. Akasyalar, atkestaneleri. Akasyalann çiçek çanaklannda daıma arılar vızılda- şırdı. Anlardan korKardım. Kestanenin beyaz, kan- dil kandil çiçekleri hep yukarlarda, göğe yakın. Hemen her bahçede dut, şeftali, elma, erik ağaç- lanna rastlanılırdı. Bahar gelince, meyve ağaçlan be- yaz, pembe, kırmızı çıçekleriyle Uzakdoğu resimle- rini çağnştınrdı. özellikle kiraz ağacı. İlk apartmanlann arka bahçelerinde kesilmeden bı- rakılmış, korunmuş kiraz ağacları kırmızı ve sarı ki- razlar verirdi. Sarı kiraz, sonra Îstanbul'da büsbütün yok oldu. Bahçelerden çok söz açtığımı biliyorum. Ama bah- çelere özlemim de çok... Bunca yıl geçti; Bahariye taraflannda küçük bir köş- kün gizemli bahçesı şimdi de gözümün önüne geli- yor, gözümde tütüyor: Buğulu morsalkımlar demir parmaklıklardan her ilk- yaz sonu sokağa taşardı. Köşk yavrusunu çepeçev- re sarmış salkımın çiçekleriyse beyazdı. Taş havuzun kenan renk renk lalelerle çevrili ve fıs- kıyesi de arslan heykelciğiydi. Havuzun durgun su- yunda tek tük çiçek açmış, bol yapraklı nilüferler. Bahçede duran masayı, iskemlelen, beyaz leylak- lar bir dekor gibi arka planda tamamlardı. Yeşertı arasına karışmış, Pamuk Prenses'in yedi cücesinden Gözlüklü'yle Uykucu bir rüyanın izdü- şümünü yaşatır; köşke efsanevi bir yakışıklılık verir... Yıkıldı o köşk. Köşebaşındaydı. Çocukluğumun Kadıköyü'nde Moda, Istanbul'un enikonu seçkin semtlerinden biriydi. Demin de an- dığım, ara sokaklardaki iki katlı, üç katlı evler, Mo- da'da alafranga bir şıklık edinir, geçen yüzyıl başın- dan kalma bir görkemin sönmüş parıltılannı yansı- tırdı. Sergüzeşt'i okudum, Samipaşazade Sezai'nin eserıni. Moda'da geçiyordu. Romanı okuduğumda Moda büsbütün kimlik değıştırmemiştı. Orada, Sezai'nin Sergüzeşt'ine ille bir konak ya- kıştırmak istediğimde, "Moda bumu taraflannda", beyazyağlıboya, pancurlan kırmızı, 7\vn/pa/"evielim- le koymuşçasına bulabilmiştim. O da çoktan yıkıldı. Takvimde h Bırakan: "Arabayı birsu başına çekip, çeşmeden kana ka- na soğuk su içiyorum." Feridun Andaç, Babil'e Yol- culuk, Doğan Kitap, 2003. Çağlar boyu caz LONDRA (BBQ - Genç piyanist Jamie Cullum ve 84 yaşındaki George Shearing, BBC Caz Ödülleri'nde öne çıkan isimlerden oldular. Cullum, henüz 20 yaşında ohnasuıa rağmen yılın en iyi caz sanatçılanndan biri olarak kabul ediliyor. 1950 ve 1960 'h yıllarda döneminen popüler caz topluluklannm liderliğini yapan Cullum'un 'üstadı'Shearing ise 'yaşamboyu başan' ödülü ile onurlandınldı. Latin ve cazı harmanlayarak kulağı yormayan bir kanşım elde eden Shearing, bu sayede büyük başanlar kazandı. 'The prestigious prize' dalında en iyi CD ödülünü, Gilad Atzmon'm son albümü 'Exile' aldı. Atzmon, albümünde, Filistin'in öyküsünü anlatmaya çalıştığını ve bu bağlamda Filistinli, Israilli, Italyan ve Roman müzisyenlerle birlikte çalıştığını söyledi. ÜnKitePin satılık özellerî BKultür Servisi - John Lennon'un yaşamından bir günün anlatıldiğ! fihn, New York'taki bir açık artırmada 53.775 dolara alıcı buldu. Fihnin iki makarası, elli bin dolara satm alındı. Fihn, eski Beatles üyesi ile 1974'te New York'ta bir caddede karşılaşan bir öğrencinin çektiği fihn, müzisyeni, değerli antikalar alırken gösteriyor. -Dancing It' adlı fihn, daha önce hiç tamamen yayımlanmadı; sadece birkaç belgeselde bazı bölümleri kullanıldı. Lennon'un 1964'te grup için yazdığı şarkı sözleri ve 1971 tanhli bir mektubuysa 38.240'ar dolara satıldı. Aynca, Marilyn Monroe'nun çocukluğuna ait bir fotoğraf da 31.070 dolara, 1962 yıhna ait deri kaplı günlük ise 4.000 dolara satıldı. BUGÜN •HARBtYE AÇDCHAVA TtYATROSU'nda '14. Most Açüthava Konserieri' kapsammda saat 21.00'de ÎDSO eşlığinde Bulutsuzluk ÖzJemi konseri. (0 216 45i 15 55) M AYA tRM'de 'Kesişen YoDarm Izinde Projesi'ninİstanbUKavşağı etkinlikleri kapsamında saat 2100'de 'Kalan Son Nefes' ve saat 23.30'da 'tkiz: Varaüm Sürecinde Bir Aksiyon' adlı tiyan-, gösterileri. (0 212 522 02 02) M YAPI KREDt KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK 'ın ,az etkinliklen kapsamında saat 18.30'da MenJ Ceranoğlu ve Mihran Tomasyan'ın Narrranlı Han Avlusu'nda modern dans gösteisi. (0 212 252 47 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle