23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Trabzon'daki Sumela Manastırı'nın adı, büyük olasılıkla bir Meryem ikonasından gelir 'Siyah Madonna'ya ithaibr...AHMETŞEFİK TRABZO.V - Maçka'yı geçıp Co- şandere'vi aşıp o muhteşem kanyona girdiğınizde Altrndere Vadisi'nin bü- yülü- gızemli atmosferi karşılar sizi. Sarp sırtlann yüce kayalıklan. çam ağaçlarının milyonlarca yıllık yuvası gibidir. Yaylalardan süzülüpgelen al- tın derenin kulaklan delen uğultusu, bir olağanüstülügün, inarulması güç bir ihtışamın habercisıdir sankı. Halk arasındaki söylenişi Merye- mana Manastın, bılinen adıyla Su- mela Manastın, Trabzon'a47 kılomet- re uzakta, bin 200 metre rakımda, va- di dibındeki derenin 300 metre yük- sekliğinde, Karadağ eteklerindeld dik kayalann ortasında kurulmuş. Aslın- da bu kayalığın ortasında bir yerde bu- lunan bir mağaranın etrafina yerleş- tirilmış. Bölgedeki irili ufaklı çok sa- yıda manastır ya da mekânın yüreği... Meryemarta'mn glzeml Tarihsel olan her şey gibi Sumela için de bazı kuruluş efsaneleri var. Bun- lardan en çok bılineni Meryem Ana resmiyle ilgilidir. Efsaneye göre, îsa'nin ha\arilennden biri olan Lukas bir Meryemana resmi yapmış. Resım daha sonra Atına'ya geçmiş. Efsane bu ya, Theodoshıs döneminde (4. y.y) resim buradan aynlmak ıstemiş. Me- lekler tarafından uçurularak Trab- zon'da bir dağda bulunan bir kovuğa, bir taşın üzerine bırakılmış. Tam da bu sıralarda Atina'dan Trabzon"a ge- len Bamabas ve Sophronios adında iki keşiş bu ıssız yerde resmi bulmuşlar. Böylece ilk kuruluş harcıru atmışlar. Prof. Dr. Semavi Eyke'nin vurgu- ladığı gibi, bu kuruluş, efsanesini ka- nıtlayacak hiçbir şey yoktur ortada. Dinsel çekiciliği ve etkileyiciliği art- tırmak için uydurulan pek çok efsa- neden biri ashnda. Sumela adının bir resimden gebne olasılığı çok yüksek. Yunanca'da Su- mela"nın özünii kara, sivah. karanlık Efsaneler bölgesi AspendosMımar Xenon tarafından yapılan Aspendos Tiyatrosu'yla ilgili pek çok efsane bulunmakla birJikte birkaçı yüzyıllardır anlatılıyor: Aspendos kentı krahnın Bellos isminde güzelliğıyle dünyaya ün salan bir kızı vardır. Pek çok kişi Belkıs'la evlenmek ister. Kral sonunda. bir yanşma düzenler ve Aspendos için en güzel esen lcim yaparsa, kızını onunla evlendireceğini söyler. Sanatçılar, şairler, filozoflar, kendi beeerilerine göre birer eser yapar. Bir mimar su kemerlerini yapar. Kral bu eseri çok beğenir. Ama tiyatroyu da görmek ister. Önce kral locasına gider, ardmdan galerilerin bulunduğu en üst lasma çıkar ve etrafi inceler. Bu arada kulağına şu ses gelir... "Krahn kızı benim olmah... Kraluı kızı benim olmaİL.." Kral yanı başında söylenmış kadar kuvvetli gelen bu sesin sahibıni araştınrken sahnede tek başına dolaşan ve kendi kendıne konuşan genci görür. Fısıltı halindeki bu sözler, tiyatronun mükemmel akustiği sayesinde krala kadar ulaşır ve daha fazia düşünmeden kızını tiyatroyu yapan bu gençle, yani Mimar Xenon'la evlendirir. Tiyatroyla ilgili bir başka efsane de Selçuklu Türklerirun yapıyı kervansaray olarak kullandığı zamanJardan kalma: *Yıianlar Padişahı, Anlar Kraheesi'ne âşık olur. Ancak kraliçe Yıianlar Padişahı'nın evlenme teklifini reddeder. Buna üzülen padişah, Toroslar'ın eteğinden şehre kadar uzanan bir köprü yaptınr. Anlar KraBçesi'ni kaçırarak onunla zorla evlenir. Bir kızlan olur ve adnu Balkıs koyariar. Fakat bu evlih'ğj istemeyen Yıianlar Krah'çesi, doğumdan hemen sonra üzüntüsfinden ölür. Yıianlar Padişahı da kıa Balkıs için bir saray yapünr. Burada adı geçen köprü su kemerleri, yıianlar padişahmın kızı için yaptırdığı saray da Belkıs (Aspendos) Tîyatrosu'dur." ezgin keşişlerin bütün Anadolu, Kajkasya ve Balkanlan dolaşarak topladıkları yardımlarla 1860 'larda bilinen biçimine gelen Sumela Manastın, 1923 'te göçlerle birlikte boşaltıldı. Halk arasında Meryemana Manastın olarak bilinen Sumela, bu tarihten sahipsiz ve kontrolsüz kalınca, talan edildi.1972 de örenyeri olarak zivarete açılan yapı, yakın zamanda Kültür Bakanhğı 'nca tarihinin en önemli restorasyonlarından birine alındı. Sumela 'nın malı olan birçok eser bugün Ankara Müzesi, htanbulAyasofya Müzesi, Atina Bizans EserleriMüzesi, îrlanda'daNational Gallery, Atina Benaki Müzesi'nde bulunuyor... anlamlanna gelen "mdas" sözcüğü oluşturuyor. Prof. Dr. Eyıce'ye göre bu nitelendırme manastınn kuruldu- ğu vadinin koyu ve karanlık oluşun- dan mı, yoksa burada bulunan bir Mer- yem ikonasından mı (betım-tasvir) gelıyor. tam bellı değil. Ancak Mer- yem ikonası akla daha yatkın. Ünlü tarıhçı J.P. Fallmerayer'in 1840'ta Sumela'da yaptığı gözlem- lerde, tanınması çok zor siyah bir Mer- yem ikonasından söz etmesı bunun en önemli kanıtlanndan bın. Cürcü etklsl 12. yüzyılda Gürcü resim sanatın- da "Siyah Madonna" adı altında anı- lan Meryem ikonalan yapıldığı bili- niyor. Trabzon'un Gürcistan'a çok yakın olması, hatta tarihin belirli dö- nemlerinde Gürcülerin etkısı altında kalması, böyle bir ikonanın varlığını güçlendiren başka bir unsur. Kara Meryem resünleri özellilde Doğu Av- rupa'da çok yaygin. Ziyaret yerleri, yüksek- dağlık yerler, orman içlerin- deki mekânlarda bu tür resimler bu- lunur. Genelde şıfalı sulann da bu- lunduğu bu yerler gizemli bir dinsel mekân olarak görülür ya da gösteri- lir. Sumela'da olduğu belirtilen siyah ikonanın 1700'lü yıllarda yapıldığı, hat- Sanatla iç içe yaşayan Belkısl) kaduılar, bir yandan temsili izlemek üzere gelen turiste gözleme yaparken. bir yandan da "Operada sıkıldığırruz zaman oluyor ama baleyi sonuna kadar iztiyoruz" diyorlar. Erkeklerin bir kısmı ise özelliklc kadrosu geniş Aida Operası'nda yülarcafigüranlıkyapmış. BeUashlar sahneye konan oyunlann provalannı ise hiç kaçırmadıklannı anlaüyorlar. Aspendos Antik Tiyatrosu, yerli halkı sanatla tanıştırdı Belkıs opera dinliyor GURSV KLTST Yıllar önce küçük, kendi halinde ve tanmla geçimi- ni sağlayan Belkıs, şimdi Aspendos Antik Tiyatrosu sa- yesinde, adı dünyanm hemen heryerinde bilinen, bir bel- de... 2 bin yıllık Aspendos Antik Tiyatrosu'nun önce tu- rizm >-üzüyle. ardından da 10 yıl önce başlayan opera bale fesrivali sayesinde sanat yüzüyle tanışan Belkısh- lar, değişen yaşamlanna kolay uyum sağladıklarını söy- lüyorlar. Sanatla iç içe olan Belkıs halkı, 7'sinden 70'ine. kadırundan erkeğıne, operanın ne olduğunu. balenin ne anlama geldiğıni bih- yor. Hemen hepsı tetnsillenn çoğu- nu izlemış. Ama baleyi, operayı tercih edenler çoğunlukta. Bir yan- dan temsili izlemek üzere gelen tu- riste gözleme yaparken diğer yan- dan "Operada süoldığunız zamanlar oluyor ama baleyi sonuna kadar iznjoruz" dıyenler ağırlıkta. Figüranlık da vapıvorlar... Sadece izlemekle de yetinmiyorlar. Özellilde kadrosu geniş Aida Operası'nda yıllarca figüranlık yapanlar da var aralannda. Karşılannda ~i-8 bin kişı, sahne ışıklan, müzik ve hiç anlamadıklan dilden şarkılar söyleyen in- sanJann arasında, kendilerini en az sanatçılar kadar özel • 2 bin yıllıkBelkıs 'ın kadeti, son 20yûda değişti. Aspendos Antik Tiyatrosu 'nda dazenlenen opera ve balefestivali sayesinde Belkıshlannyaşamı renklendi. ve önemli hissediyorlar sahnede... Yaptıklan işi önemsi- yor ve figüranlık yapmaktan büyük gurur duyuyorlar. Dün- yanın en ıyi opera balelerinin sahne aldığı Aspendos"ta, en iyileri izlemenin keyfini çıkaran Belkıshlar, provala- nn da vazgeçilmez konuklan arasında yerlerini alıyor. Tiyatronun temizliğini yaparak ve turistlere gözle- me pişirerek gelir elde eden Belkıshlar. u Biz Aspen- dos'un bize kazandırdıklarnun farkmdayız. O yüzden tiyatronun ve çevrenin konınması konusunda berkesten biHnçKyiz* diyor. Yöre insanının, hiçbir beldede rastlanmayacak kadar opera, bale konusunda bilgi sahibi olduğunu belırten Belkıs Beledıye Baskanı Remzi Yıldızşunlan söylüyor "Yü- lardır turistie iç içe yaşadıîdan için, bir başka beldede hâlâ turiste ecne- bi diye hitap edilirken, Belkıshlar turistintipinebakarak hangi ülkeden gefaniş olabileceği- ninyorumunu bile yapar." Belbs'ın 1999'dabelde olduğunu anımsatan Yıldız, "Bu- rası küçük bir köydü. Beüas'ın belde ohnasında, Aspen- dos'un büyüketkisi oidu. Bir anlamda 2 bin yühkAspen- dos tarihi, bizim tarihimizi değjştirdi. Dünyanın dört bir yanından insanlar. Aspendos Antik Tiyatrosu'nu ve tiyatronun bulunduğu BeUos bddesini bilivor. Burada ya- şam tiyatroyla gelen turizm anlayışı ve opera bale festiva- Kyfe gelen sanat anlayışıyla ÇOK değişti" ta gerçek bir ikona olup ohnadığmın bilinmediği vurgulanıyor. Sumela'nın Komnenoslar dönemin- de kurulduğu kabul edilebilir. Tarih- çilerasıl kurucunun Trabzon Komne- noslanndanlILAleksios (1349-1390) olduğunu belirtmektedir. Yine bir efsaneye göre Aleksıos bü- yük bir kasırga sırasında Meryem'in yardımıyla canıru kurtarmış. böylece Sumela'yı genişletip zengin \akiflar bağışlamıştır. Kaldı ki, manastınn 1650'ye kadar olcunan ve 136O'ta ya- zıldığı belli olan kapı üzen kitabesin- de Aleksios "tesisin kurucusu ve Do- ğu ile Baü'nm egemeni imparator" olarak gösterilmiş. Aleksios'un 1361 'de güneş tutuhnasını manastır- da karşıladığı belirtiliyor. Bu dönem sikkelerindeki güneşin bundan kaynak- landığı söyleniyor. Aleksıos 1365'te oluşturulan vakfiye ile kurumsal bir yapıya kavuşmuş. Trabzon Komnenos prensleri Sumela'ya birçok yardımlar- da bulunmuş ve zenginleştirmişler. Osmanh saygısı Manastır, Osmanh yönetimine geç- tiğinde aynı duyarhhk sürdürülmüş. Trabzon'u fetheden EL Mehmet ma- nastınn haklannı tanıdığı bir ferman vermiş. Daha sonra gelen Osmanh padişahlan da manastın koruyan fer- manlar çıkarmış, hediyeler gönder- miş. Sumela. 18. yüzyılda özellilde Rum-Ortodoks topluluklannın des- teklerini görmüş. 1749'da Ignarios admda bir başpiskopos. manastınn bütün duvarlanru fresko resünleri ile süsletmiş. Tarihçilerin belırttiğine göre Sume- la'nın gezgin keşişleri, büriin Anado- lu, Kafkasya ve Balkanlar' ı dolaşarak Meryem ikonası kopyası satıp yar- dım topluyorlarmış. Kayseri 'de bir ke- şiş, üzenndeki 40 bin kuruş alınıp öl- dürülmüş. Osmanh yetkilıleri katili bulup idam cezasına çarptırmış ve pa- ralan da Sumela'ya lade etmışler. tşte bu çahşmalar ve desteklerin sonucu olarak 1860Tarda bü>oik bi- nalann ve duvann inşasıyla Sumela bilinen biçimine geldi. 19. yüzyılda yabancı sey\ahlann uğrak yeri hali- ne dönüştü. Iç bölümlerinde Türk mi- marisinin etkilerinin görüldüğü ma- nastır; ana kaya kilisesi, iki şapel, ayazma, hizmet binmleri, keşiş, öğ- renci odalan ve misafirhanelerden oluşur. Manastıra dereden su getiren kemerler bulunur. Deflnecllerin gazabı Kurtuluş Savaşı'nın ardından 1923 'te karşılıklı göçle birlikte Sume- la boşaltıldı. Manastır uzun süre sa- hipsiz ve kontrolsüz kaldı Yangınlar çıkanldı, talan edildi. Define için he- men her yen kazıldı. bazı bölümlen yılaldı. DuvBrlardaki fresklerin önem- li bir kısmı götürüldü. 1972'de ören yen olarak ziyarete açılan yapı. ya- kın zamanda Kültür Bakanhğı'nca tarihinin en önemli restorasyonlarin- dan birine alındı. Sumela'nın malı olan birçok eser bugün Ankara Müzesi, Istanbul Aya- sofya Müzesi, Atina Bizans Eserleri Müzesi, Irlanda'da NarionaJ Gallery, Atina Benaki Müzesi'nde bulunuyor. Sumela'nın gerek Hıristiyanlar ve gerekse Müslüman halk arasında özel anlamlan \ar. Hıristiyanlar için birhaç yeridir Sumela. Yüzyıllar boyunca, bölgedeki Hıristiyanlar özellikle din- sel günlerinde Trabzon'un Değirmen- dere deresi ağzında toplanır, birhkte Sumela "va gıder, burada dinsel tö- renlerini yaparlardı. Şifa veren damlalar Sumela"nın orta yerindeki havnza 30-40 metreden iri damlalar düşer. Halk arasındaki inanışa göre bu dam- lalar hastalara iyi gelir. Yüzyıllar bo- yunca gerek Hınstiyan ve gerekse Müslümanlar, hastalannı buraya ge- tirip daracık bölüme sokarak kutsal suyun üzerlerine düşmesini sağlar- lar. Trabzonlu ünlü yazar Sabahattin Eyuboğhı nun "Anadohı'daHalkHe- Idmh^i" konulu makalesinde kutsal su olayı şöyle anlatıhr: "HastaJarsoyunup,üzerlerine dam- lalann düşmesini beklerler. Damla- lar hep a>nı yere düşnıedigi için yedi, on birya dayirmi damlahk teda\i kâh uzııa kâh kısa sürer. Damlalann sık ve düzenJi düşmesi hayra vorulur. Meryem Ana'nın. Anadolu'nun bir- çok yerindeMüslümanlariçin bfle bir şifa kaynağı sayıhnası, üstünde dur- maya deger. Meryem Ana. bclki de Anadohı'nun çok daha önceki tann- çalarnun yerini tutmuştur." Bugün özellikle Hıristiyanlar Su- mela'yı ziyaret ederek kendilerıne şi- fa ararlar. Ancak buraya geldiklerini kanıllamak için duvarlara ve freskle- rin üzerine yazı yazmalanndan dola- yı da ciddi bir tahribaj oluşmuştur. 'Suç\uvasmadöndüğü' betirtflen ParkOtel binasnm sadece alt katlan otopark olarak kullanünor. Park Otel çurumeye terk edildi• Otel inşaatından sık sık parçalar koptuğunu belirten yurttaşlar Beyoğlu ve Büyükşehir belediyelerinin gerekli önlemleri almamasından yakındı. OKTAYAPAYDIN Taksün'de yasalara ay- kın biçimde yaptınldı- ğı için fazla katlan eski lstanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanı Prof. Dr Nurettin Sözen döne- minde yıktırılan Park Otel inşaatı. kaderine terk edildi. Alt katlan yanlızca otopark olarak kullanılan \e birbölümü perdelerle kapahlan otel inşaatının tehlike saçtı- ğı öne sürüldü. Bölge halkı. otel inşaatından sık sık parçalar koptuğu- nu belirterek, gerek Be- yoğlu gerekse Büyük- şehir Belediyesi yetkı- lilerinin gerekli önlem- len almamasından ya- bndılar. İnşaatı ve yıkılması ile tam bir hukuk savaşına sahne olan Taksim'deki Park Otelı bınasının çev- re için tehdit oluşturdu- ğunu öne süren yurttaş- lar. "Birkaç bekçi dtşm- da koca binava bakan yvk.geceleri inşaatın bu- hınduguyoldangeçemez okhık, kapkaççtsmdan tt- nercisine herkes burada banmyor. Suç >ııvası bir yer oldu" dedıler. Fazla katlann yıküma- sı üzenne sahıpîen olan Sürmelı Grubu'nun tek bir çivi çakmadığını, in- şaatı kaderine bıraktığı- nı öne süren yurttaşlar, gerekli önlemlerin alın- masını istedıler. Otelin kent siluetı açısından da büyük bir çirkınlik abi- desi olarak durduğunu ifade eden yurttaşlar. bi- nanın ya tamamlanması ya da tümden yıkıhnası gerektiği görüşünü sa- vundular. Bir bölümü otapark olarak kullanı- lan binanın inşaat halin- de bırakılan bölümlerin- de demirlenn pas tutup çürüdüğü, beton blokla- nn ise bakımsızlık nede- nıyle sık sık koparak çev- rede yaşayan yurttaşlar için büyük birtehlike ya- rattığı ileri sürüldü. Yortanh Barajı, 'Ege'nin Zeugması'nı yutacak. AllianoVde Hasankeyf ujtıudu... YTJSUFÖZKAN IZMtR-"Ege'nin Ze- ugması" kurtarılmayı bekliyor. Yortanlı Bara- jı'nın sulan altında kala- cak dünyanın sayıh ask- lepieionlanndan (sağlık merkezı) Alhanoi'de, 2003 yılı kurtarma kazı- larına başlanırken; Başba- kan Recep Tayjip Erdo- ğan'nın Hasankeyf için "umutışığr yakmasının ardından Allianoi'de de beklentilerdeğişti. Binler- ce turistin ziyaret eftiği bölgenin, baraj projesin- de yapılacak değişiklık- lerle dünya kültür mira- sına katılması gerektiği vurgulanıyor. Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğ- retim Üyesi ve Allianoi Kurtarma Kazısı Başka- nı Yard. Doç. Dr. Ahmet Yaraş başkanlığındaki 90kişılik ekip, daha faz- la tarihi dokuyu gün ışı- ğına kavoışrurmanın pe- şinde. Bugüne dek çıkarılan yüzlerce eser, sergıleme alanı yetersizliği nede- niyle Bergama Müzesi deposunda saklanıyor. Çabalar sonuç vermez- se, yüzlercesi de baraj su- lan altına gömülecek... islak kazıda Hazine 5 yılhk kurtarma kazı- sı döneminde. özellikle Philip Morris'ten gelen katkılarla, müzehk değer- de42adettaş. 120 mer- mer, 839 pışmiş toprak, 627metal,91camve270 kemik eser bulunmuş. 28 Eylül'e değin sürecek 6. kurtarma kazısı yıhnda da özellikle hamam yapı- sının tam anlamıyla or- taya çıkanlması amaçla- nıyor. Bölgenin, önemh birturizm potansiyeli ba- nndırdığını vurgulayan Yaraş, "Bergama Müze- siMüdürlüğugöre\indey- ken,yılda500bHituristge- Byordu. AJfianoryi turiz- me kazandu*abüirsek, bu sayinın çok daha fazlası- na ulaşabiliriz" diyor. Al- lianoi, Alman NDR tele- \izyonu yapımcısı Halfl Gülbeyaz'a İtalya'da dü- zenlenen lasa metrajlı bel- gesel fıhn yanşmasında l.'liködülü getirmiş.''Is- lak Kazıda Hanne"adlı belgesel. bölgeye Avrupa- lı turist akını başlaması- na neden olmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle