05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1! TEMMUZ 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA TARIH ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞLARI TURHAN SELÇUK Mp , A.NTÎ I<LA T)E.Ğd L, VİMİ Möîül lKın TEK Doğal olayların nedenlerini ilahi işaretlerde arayan ortaçağ zihniyeti bugün bile geçerli Depreminardındayatan mesaj [email protected] Mehmet Altun Eski toplumlarda insanlann açık- layamadıklan tabiat olaylannı ilahı nedenlere bağlamalan çok doğal bir davranıştı. tlkel ınsanın ateşe tapınması, ça- kan bir şimşek ya da gök gürültüsü karşısında korkudan büzüşmesi, gü- neş tutulduğunda yere kapaklanıp af dılemesı hep aynı sebeptendı. Bunlar olsa olsa bir gazabın işareti olabilirdı. İlahi güçler hiddetlerinı bu şekil- de dile getırdiklerine göre, insanoğ- lunun mutlaka yanlış yaptığı bir şey olmahydı. Osmanlıların yıldız merakı Osmanhlar da Tannsal ışaretlere fazlasıyla önem venrlerdi. Çoğu pa- dişah, önemli kararlan vermek jçırı sarayın en forslu kişilerinden bin olan müneccımbaşının ağzına ba- kardı. Savaşlar, banşlar, cüluslar, sünnet- ler, sadrazam tayinleri, hep görevi yıl- dızlara bakarak astrolojık hesaplar yapmak olan müneccımbaşının öner- diği tarıhlere göre yapılırdı. Osmanlılann doğal afetler karşı- Osmanlılar başlarına gelen deprem, sel, htlıkgibi doğal afetleri Tanrı 'nın bir cezasi sayarlardı. Herfelaketten sonra müneccimler, astronomlar, tabiat âlimleri bir araya gelir, bu ilahi işaretin ardında yatan gerçek sebebi bulmaya çahşırlardı. 10 Mayıs 1556 tarihinde tstanbuTda yaşanan depremle UgUi Nürnberg baskısı bir gravür. Depremin çeşitli gök olaylanyla birlikte betimlenmesi dikkat çekici. sındakı tavırlan da bu yaklaşıma uy- gundu. Her felaketin ardından sara- yın önde gelen âhmleri bir araya ge- lir, afetin sebebının ne olduğunu araş- tınr. sonra da padışahın kulağına yorumlannı fisıldayıverirlerdi. Bu yorum bazen sarayın entrika düze- nine ayak uyduramamış bir vezir ya da paşanın sürgüne yollanmasına, bazen de padişahın kendisine lütfe- dilmiş bu ilahi işaret doğrulrusunda yenıbırkanunçıkarmasına, hattase- ferberlik ilan etmesine yol açardı. Tannsal işaretler elbette ki çeşit çe- şıt olabilirdı. Bazen küçük bir mucize, bazen büyük bir deprem, kıtlelerin haya- tıru altüst eden olaylann habercisi ola- bilırdi. Depremler ve anlamları tstanbul'da 1509'da meydana ge- len büyük deprem, ü. Bayezid e gö- re olsa olsa vezirlerin yaptığı hak- sızhklann. zulümlerin bir sonucuy- du. Mazlumlann ahlan göklere kadar çıkmış, Allah'ın gazabını davet et- mişti. Mayıs 1766*da meydana ge- len deprem ise ahlaksızlıklar karşı- smdaahnmasıgerekenderslerin bir işaretiydi. Ama Şemdanizadenın yazdıkla- nndan anladığımıza göre, bu işaret fazlabırişe yaramamıştı: "Garabet şunda ki herkes yaptığı körü işler- den dönüp, tövbekâr ve müstağfîr olup, Allah korkusu fle yararh işlere yönetaıesilazmı iken, günahlanterk eylemek şöyle dursun, baa akıl er- mez zevk düşkünleri bahçelerde ve meydanlarda erkekvekadmbirara- da kalmayıfirsatbilip, sair zaman- lardayapamadığı zinave sapıkhk gi- bi şeriatça uygun olmayan fenahkla- n yapülar." 1790 depreminı müneccimbaşı, Yunan vılayetınde çıkacak savaş ve kargaşaya yormuştu. Kasım 18O5'te ardı ardına gelen fırtına, yangın ve depremin sebebi ise, olsa olsa yeniçenlere karşıNi- zam-ı Cedid askerlennin getirilme- si olabilirdı. ZavaDnnn ahı IstanbuTu yıktı Sultan Bayezidîstanbul'uyerle bir eden depremin suçunu zalim vezirlereyükledi Istanbul kentı, kurulduğu günden bu yana gelmiş geçmiş en büyük depremlerinden binni 12 Ağustos 1509'da yaşadı. Osmanhlann "Kıyamet-i Sugra" (Küçük Kıyamet) dedikleri depremde îstanbul'da taş üzerinde taş kalmadı. Kıtabü't-Tarih-i Künhü'l-Ahbar adlı eserinde depremi tüm aynntılanyla aktaran Gelibolulu Mustafa AB'ye göre sarsıntılar 45 gün sürdü. 109 cami ve mescit ve 1070 ev yıkıhrken, şehirde minare namına bir şey kalmadı. Eğrikapı'dan Yedikule'ye kadar uzanan bölgede îstanbul surlan, Topkapı Sarayı'nın deniz tarafındaki duvarlan, Kızkulesi ve Galata surlannın çoğu yeri yıkıldı. Depremde su bendlen de yıkıldığından bırçok yeri sel bastı. Rıvayete göre deprem denizde o kadar büyük dalgalar yarattı ki, bunlar Galata ve Marmara surlannı aşıp mahalleleri yerle bir etti. Bu korkunç depremde çok sayıda insan da canından oldu. Sadece Veziriâzam Mustafa Paşa'nm konağında atlanyla birlikte 300 süvari enkaz altmda kalıp öldü. Osmanlı yazarlan kaybın 5 bın cıvannda olduğunu söylerler. Oysa yabancı bir kaynak, bu miktann 13 bin olduğunu öne sürer. Depremin tstanbullular üzennde bıraktığı etki çok derin oldu. O kadar ki, evlerin ahşaptan yapılmasına bu depremden sonra başlandı. Halk aylarca evine giremezken, padişah önce saray bahçesinde yapılan bir çatma binaya sığındı, on gün sonra da Edirne'ye kaçtı. Sultan Bayezid'e göre bu depremin sebebi sarayda başını alıp giden rüşvet, zulümve fenalıklardı. Rıvayet odur ki Bayezid Han felaketten sonra vüzera ve ümerasını huzuruna getirterek onlara hiddetle şöyle bağırdı: "Zulüm ve fesâdınız, cevr ve bidâdınız eBnden maziumlann ahlannın âteşi Allah'ın gazabma sebep olmuştur. Bu sizin zubnünüzün semeresidir ki, işte zuhur eyledi." tstanbul'un en böyük deprem felaV ^mnden birini yaşadığı 1509'da gravürdeki Fatih Camii de yıkuna uğramış?*. II. Bayezid'in sözlerişürgibi II. Bayezid'in depremden sonra vezirlerine yönelttiği sözlerpek çokyazara ve şaire ilham kaynağı olmuştur. İşte Hoca Sadettin'in Tacü't- Tevarih 'inden konuya ilişkin mısralar: Şu denli itdünüz zorbahk hiyânet Raiyyet haline itmezsiz riâyet Ki mazlum iniledi ve eyledi ah Bu kenti depremlerle yıktı Allah Öğütler nasihatler iderdim ben Tannya yakarmasın raiyyet sizden Görürsünüz kim ben olup bitkin ve haste Buruk, düşmüşüm bir bela derdine böyle Size ısmarladım halkrn sorunlapm Dirdim sakın unutmayın Edil olmayı tdersiz doğruluktan bana iddia Ama tutumunuz baştan başa hata Zulüm acı düşmanhk müslümana Vîrirsiz eteğimi mazlumun ahına Raiyyetin gönlü ki olursa üzgün Kalır mı ülkenin yapısı öyle düzgiin Yatursuz hep habersiz rahat döşekte Işlerden sorumlu olursn: bu hâl ile Gice gündüz işinüz keyifle içmektir Yıkılmazsa bu ü'lke gerçek acebtir Veziriikte idersiz nice yolsuzluklar Reaya zulmünüzden durmadan iniler Zulüm giyisi olubdur size giysı Koşuldur harclığınuz rüşvet şimdi Dünya evine durmadan odun atarsız Acısım söyleyene eğri bakarsız Aceb midüryvksa bu ülkeyi Kahhâr Ki bid'atierinüz bir bir ortaya çıkar GÖRÜŞ DENtZ BANOGLU Türkiye'ye özgü bir uygulama mıdır bilmiyorum. Mesleğim gereği ızlediğim kongre, sempozyum, fuar, müzikfestivalleri, sergi ve benzeri etkinlikle- rin açılış törenlerınde manzara, medyanın ilgisi bağlamında çoğunluk birbirinin aynıdır. Elınde fo- toğraf makineleri ya da kameralan ıle basın men- suplan, etkiniiğin davetlisi yüksek düzey bürok- ratlann açış konuşmalannı yaparken görüntüler, ço- ğunluk kalıplaşmış sözlerini not alır, etkınlığin içe- riğiyle ılgili birkaç alıntıyı da ekleyerek bağlı oldu- ğu yayın organına aktarır. Kamuoyu ertesı gün bu etkinlikten çoğunluk, bürokratlann açış konuşma- ları nedeniyle haberdar olur. Sanki etkinliğin ıçe- riğinden çok, konuşmacılann orada bulunmaîan ön plana çıkar. Kimi etkinliklerde bu durum öyle- sine abartılır ki, örneğin müzik festivallerinin gala konserierinde sanatsever dinleyici neredeyse mü- zikten çok konuşma dinlemek zorunda bırakılır. Ko- nuşma sırasında arkada koca bir orkestranın sa- natçılannın neredeyse yanm saat bekletildiği de ender olaylardan değildir. • • • Sanata, etkinliğin içeriğine en az önem verilen, hatta sanatın hiç ilgi odağı olmadığı durumlann ba- şında ise ne yazık ki sergiler gelmektedir. Sergi- lerde durum daha da üzücü, sanat ve sanatçı adı- na daha da utandıncıdır. Sözümüz bütün medya yayın organlanna olmasa da, çoğunluk böylesi etkinliklerin yayın organlarında yer alması birkaç nedene bağlı kalmaktadır. Birincı şık, sergi sahıbi ya medya patronunun ya da ünlü bir tanıdığın ah- babıdır. Ikinci şık, sergi sponsor firmanın deste- ğinde açılmaktadır. Üçüncü şık, sergi sahibi Tür- kıye çapında ünlü bir kişidir. Hem destekçi hem de sergi içenğınden sorumlu kendısidır. Ancak her üç seçenek de, yıne bazı medya organlannı (sa- natı, sanatçıyı ve etkinliği ciddiye alan) elbette dı- şında bırakmak kaydıyla, serginın medyada yer al- masında ölçüt, ziyaretçıler arasında ünlü kişilerin otmasıdır. Bu ünlülerin sergi ıçeriği ıle ılgili olma- lan da gerekmez. Manken, şarkıcı, türkücü, tele- vole sunucusu olmalan medyanın ilgisini çekme- ye yetertidir. öyle ki, bazı medya mensuplan ser- gi ve benzeri etkınliklere davet edıldıklerinde, "han- gi ünlünün" çağnlı olduğuna göre olumlu yanıt vermeyi alışkanlık edinmişlerdir. Hatta kimi za- man öneride de bulunuriar, "şu veya bu ünlü ki- şiyi çağırın ki haber medyatik olsun" diye. Bu durumda, medya sorumlusu kameramanlar ve muhabitier kadar davetlı ziyaretçilerin de ser- gilenen yapıtlardan çok, medyaya ve birbirlerine ılgi göstermelerinden daha doğal ne olabilir ki... Sakıp Sabancı Müzesi'nde geçtiğımiz haftalar içinde açılan, büyük emek ürünü olduğu kuşku gö- türmez "Doğada Güç Biriıkteliğı İNSAN ve AT" konulu sergınin açılışının da aynen böyle olması, olaya sanatçı, sanatsever, sanata saygı duyan ki- şiler açısından bakıldığında, üzücüdür. "At ve İn- san Biriikteliğının binlerce yıllık öyküsünü" Istan- bul Arkeoioji Müzesı'nin koleksıyonundan özen- le seçerek burada sergileme fikrini önererek arke- olog meslektaşı Rahmi Asal'la birlikte uygula- maya koyan Arkeolog Dr. Şehrazat Karagöz ile Müze Müdürü Halil Ozek'ın büyük destekleriyle ortaya çıkanlan gerçekten son derece ilginç ser- gide acaba sanata saygı var mıydı? Işadamın- dan, gösteri dünyasının renkli simalanna, manken- den türkücüye kadar çok sayıda tanınmış kişinin davetlı olduğu sergınin açılışının Kültür Bakanı Er- kan Mumcu tarafından yapılmış olması da, med- yayı ciddiyete çağırmaya yetmemış olmalı ki, te- levizyonlanmızın çok seyredilen(l) televole prog- ramında, olay, Mehmet Ali Erbil ve Gülben Er- gen'in sıcak(!) şakalan ve esprilerıne konu olmak- tan öte gıdemedi. Açılış konuşmalarında sergiyi düzenleyenlerin çabasını ve adını duyamadığımız gibi, ziyaretçiler de müze konumuna çok uygun düşen binlerce yıllık arkeolojik yapıtlan tek tek iz- leme, gözlemleme zahmetine girmedi. * • • Sergi açılışının en yararlı yönü, (meraklısının ser- gi içeriğini gerçek bir sanat sevgisi ile izlemenin dışında) Sakıp Sabancı nın yıllardır yaşamış ol- duğu evin, çağdaş bir müze haline gelmiş halini görme fırsatının yaratılmış olmasıydı. Önerimiz, sanatın bu türden davetlere aracı edil- memesi olacaktır. Renkli simaları çağırarak, en le- zıztatlarla ağırtayıp konuk etmek ıçin, herhangi bir sanat etkinliğinin sergilenmesıne gerek yoktur. En azından sanat ve sanatçı gözardı edilmemiş olur. Sanat ve sanatçının gözardı edildiği olaylar ga- liba bazen Avrupa ve Amerika'da da oluyor. New York'ta bir sergi açılışında, zengin büfede ağıria- nan konukları, sanatçı daha sonra resimlenn ser- gilendiği salona davet eder ve tablolann üzerin- deki örtüyü açtığında, herkes şaşınr. çerçevelerin ıçi boştur. Sergi sahibi sanatçı, "Nasılsa sizyemek ve içmek içın geldiniz.. bu yüzden resimleri ser- gilemeye gerek duymadım" ANKARA 29. AŞLİYE HUKUK MAHKEMESÎ'ISDEN İLAN EsasNo. 200i466 Davacı Ercan Aktaş vekılı tarafindan davalı Mem- duh Acar hakkında taraflar arasında aktedılen satış sözleşmesi uyannca, davalının taşınmazı oturur hale getirerek 10.9.2000 tarihinde teslım etmeyı taahhüt ettığinı, ancak teslım etrnedığını ılen sûrerek, yapılan tespıt sonucu taşınmazdakı eksikliklerin gidenlme- mesı nedeniyle 3 675.000.000 - TL, kira îcaybından dolayı 1 190.000 000 - TL olmak üzere toplam 4.865.000 000 - TL'nın dava tanhinden ıtıbaren yasal faizi ile davalıdan alınmasına daır açılan alacak dava- sının yapılan yargılaması sırasında venlen ara karan gereğınce; Bunca aramalara rağmen bulunamayan davalı Memduh Acar'a dava dılekçesı ıle yenıleme dilekçesı ve duruşma gününün ılanen tebhğıne karar venlmek- le, davalının duruşmanın yapılacağı 25.09.2003 günü saat 09.50'de duruşnmada hazır bulunması veya bir vekıl manfetıyle kendisinı temsil ettırmesıne, 10 gün ıçınde davaya cevap verebıleceğı. gelmedığı takdırde davanın yokluğunda sonuçlandınlacağı, ışbu ılanın gazetede yayın tarihınden ıtıbaren 7 gun sonra davab- ya teblığ edılmış sayılacağı ılan olunur Basın- 33563 Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle