25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 I—IAZİRAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞLARI TURHAN SELÇUK NTâzım Hikmet'in vasiyeti, ölümünün 40. yılında hâlâ yerine getirilmedi nadolu şairinibekiiyorORHAN KARAVTlJ Yoldaşlar ölürsem o günden önceyani, öylece gibi de görünüyor, anadolu'da bir koy mezarta- ğına gömiin benl Ve de uyaruıa geHrse, tepemde bir de çınar ohırsa taş maş da istenıez hani... Türk halkından son dileğini insanın içini burkan yukarda- ki dizelerle dile getirmişti bü- yük usta Nâzım Hikmet. Bunlan olcuyan ünlü Macar ozanı Lazsk) Benjamin ıse ona yanıt verircesıne: seni bağnna basmak için sevdiğnı o toprakgeBpisteye- cek kcmikJcrini yazık ki gecikmiş olarak Çünkü yasadır bu, acı bir avuntudaolsa ve rnezann bekleyecek seni sevgüi anadohı'nda. demişti. Son dileğini kaleme alıp bir kenara koyduğu Rusya günJe- rinde -tanığı olduğıım- bir de sözlü dileği vardı: Bilimsel bir kongre ıçin Sov- yet başkentinde bulunan Türk "Şarkiyatçılarr ıçin 15 Ağus- tos 1960 günü "Banş Komite- si"nde düzenlenen toplantıya Nâ- zım da katılmış ve Stafin'in bir tarihteki Türkiye'ye yönelik is- tekJerini gündeme getiren Genel Sekreter Mihail Kotof ile ünlü Türkolog profesör Miller'i: "_burada Türkiyemin toprak- lan konuşuhıyor. Her Türk gibi ben de, bergram Türk toprağnun Türklere ait olduğuna kaniim. Vücu- dumdaki yirmi kik> kanı bu bir gram Türktoprağı için dökmeye hazınni-.'' sözleriyle dövülmüşten beter etmiş- ti. 'Havdl verlmlze gldellm' Geçip yerine oturduğunda yüzü kıp- kırmızı idi. Heyecandan elleri titri- yordu. O tarihlerde hâlâ "vatan haini" (!) olduğu için yüzüne bıle bakmayan Türkiye'den gelmiş bilim adamlannı gene de kibarca selamladıktan sonra koluma girerek "haydi biz yerimize gideHmL" dedi. "Yerimiz" dediği Moskova'nın -bu- gün de açık bulunan- Gürcü lokanta- sı "Haragvi* idi. Rusya'daki en yakın dostu ve çağdaş Türk edebiyatı doçen- ti Azeri Ekber Babayef ile meslekta- şım Ömer Sami Coşar, hemen her ak- şam olduğu gibi Babayef'in kullandı- ğı Nâzım'ın Rus malı küçük arabası- na atlayarak "HaragvTdeki özel lo- kanta odamızdaydık çok geçmeden. Garsonlar masamızı donatıp git- yıldır Moskova 'daki 'Novodoviçiy' mezariığında sessizceyatan Nâzım Hiknıet 'in başında vasiyet ettiği gibi bir çınar ağacı bulunuyor. Ağacı, bir süre önce hayatını kaybeden eşi Vera Tulyakova dikmiş. Dünyaca ünlüşairin, ölümünden hsa süre önce dostlarına söylediği şu sözler, olacaJdarı sezdiğini gösteriyor: ... Öldüğümeyanmam da, nasıl olsa ergeç öleceğiz, 'buralarda' gömerler onayanarım...' içimdekikederiserinietmek- sizin Bir yazyağmunı yağdıiçime ansızın başladı dindi ansızın eskiyerinde duruyor SKakhk kördemiryohında pash kahn '_ eski yerinde duruyor sı- cakfak/ kör demiryolunda pas- h kahn..' derken üzenme doğ- ru yığılır gibi oldu. Rengi sa- rarmıştı. Dudaklan titriyordu. öldüâüme vanmam... Ekber ve Ömer Sami ile bir- birimize baktık. Telaşlanmış- tık. Acaba vakit geçirmeden bir doktor mu çağırmalıydık? Ne düşündüğümüzü anJamış ol- malıydı. Dudaklannda baba- can bir tebessümle toparlana- rak: '_Bu yürek manda gönün- dendir, öyie kolayına durmaz! (ledL Hem duracaksa şimdi dur- sun. Sizlerle beraberken. Sizte- rin yanmda kendimitstanbuTda hissederken~' Ve eklemişti kanlanmızı don- dururcasına: '«.Öldüğüme yanmam da, na- sıl obaergeç öleceğiz,'buralarda' gömerler ona yananm_' miştı. Bugüne bir tek benim kaldığun grubumuzda kimseden ses çıkmıyor- du. Kristal kadehlere doldurduğumuz \otkalan gözlerle "şerefe" diyerek bi- rer dikışte bitirdik. Genelde biraz ağır giden Nâzım bu akşam nedense bize uymuştu. Sonra. birer kadeh daha... Biraz sakinleşmiş görünen Nâzım sağımdaki sandalyesini gene benim- kine doğru çekmiş, gömleği sıvanmış kocaman sol kolunu gene omzuma do- lamış ve bizlere okumak için her ak- şam yanında getirdiği son şiirlerinden birini davıadi sesiyle gene okumaya başlamıştı: Bir yaz \"ağmuru yağdı içime ezildi iri üzüm tanderi camlanmda gözkri kamaştı \apraklannun Bir yaz yağmuru vağdı içime gümüş güvercinler uçtu damlanm- dan koştu yalna>ak toprağnn Biryazyağmuru yağdı içime Oram- vayıma atladı bir kadm ak baldnian tslak Çok değil, birkaç ay önce do- ğumunun yüzüncü yılını '2002/Nâznn Hikmet Yıh olarak kutlamıştık. Dün, Moskova'daki küçücük dairesüıin kapısından sabahın körün- de gazetelerini alırken ölümünün kır- kıncı yıldönümüydü! 'Genç kızlar manasbn' anlamına gelen Moskova'daki 'Novodoviçiy' kabristanında, 'Anadolu'da bir köy mezarhğnıa' taşınmavı beldeyerek ses- sizce yahp duruyor: Tam kırk yıldır! Ayıp değil mi bizlere. Nâzım Hikmet 1960 yüında Moskova'daki Banş Kongresi'nde Orhan Karaveii ile bfaükte. Adına vakıflar, caddeler, meydanlar, kültür merkezleri var! Hakkmda yazılan kitaplann sayısı belli değil! Şiirleri dillerimizden, yapıtlan sahnelerimizden eksik olmuyor. Heykellerini bile diktik! Ama neye yarar? Boş gerekçelerin... anlamsız ve yakışıksız bahanelerin arkasma sığınarak... aslmda, düpedüz vefasızlığımızdan ve duyarsızhğımızdan kolayca uygulanabilecek olan son dileğini yerine getiremedik. Ne zaman, nasû getirebileceğimize dair kimseden bir ses çıkmıyor. Bu konuda en küçük bir işaret... en küçük bir umut ışığı bile yok. Sağlığında yaşadıklan, yaşamaya zorlandıklan yetmiyormuş gibi bu büyük ustanın ölüsüne bile sahip çıkamadık. Tam kırk yıldır. Bir gramı için vücudundaki bütün kanı dökmeye hazır bir yurtsevere iki metrekare vatan toprağını çok gördük. Ayıp değil mi bizlere? NÂZM'IN DERS KİTAPLARINDAN Ç1KARILMASIELEŞTİRİLDİ: Türk halkım cezalandınyorlar MAHMUT GLTIER ANKARA-Milli Eğitim Bakanhğı Talim Ter- biye Kurulu'nun (TTK) NâzBnrBkmetRan'ı ders kitaplanndan çıkarmasına sanatçı, eğitimci ve siyasetçilerden tepki yağdı. AKP hükümetınin kadrosunu büyük ölçüde değiştirdiği TTK'nın karan karşısında Nâzım Hikmet Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Aziz, ozanı genç beyınlerden sakla- manan kimseye yarar sağlamayacağını söyledi. Hikmet'in şiirlerini besteleyen CHP Millet- vekili Zülfii LivaneK de kararla Türk halkının cezalandınldığını söyledi.Livaneli't Bu olayuı ünlüozanın40.ölüm>ıkk»nümündeme> danağeJ- mesi ayn bir uzüntüdür. Bu, Türk halkını ceza- landırmaktır. Konu TBMAI've de gelecektir" di- ye konuştu. Şair Salih Bolat da kendı sanatçıla- nndan korkan bir toplum yaratılmaya çalışıldı- ğına dikkat çekti. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise yurtsever, aydınlanmacı sanatçılara yöne- lik yasaklann yeniden ortaya çıktığım söyledi. Dinçer, "Bu olay AKP'nin yaptığı tüm düzenle- melerin alünda bir çapanoğlu aranmasuun ge- reklihğini ortaya koymuştur. Türk-İslam sentezi düşüncesine sahip olan kadrolarvavaşyavaş ken- dilerini göstermeye başladılar" dedi. CHP'li Mil- li Eğıtım Komisyonu Üyesi Mustafa Gazalcı da "Nâzım okumak Türkçeyi sevmenin, sevdirme- nüı bir yoludur.Acaba AKP gerçeklerin öğrenil- mesinden mi korkuvor" dedi. USTA ŞAİR TBMM'DE GÜNDEME GELDİ Mumcu: Nâzım büyük bir şair ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "Nâzım Hik- met'in kabrinin getirilmest vatandaşhğuıın iade edilmesi gibi tarnşmaların Nâzım'ın haürasına bir şe\ katüğı kanısuıda değilim. Nâzun Hikmet gibi semboUeşen isimler üzerinden kendünizi ko- nuşmanıalı\ız*" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda Nâzım Hikmet'in ölümünün 40. yılı nedeniyle gündem dışı söz alan CHP Tunceli Milletvekili Hasan Güyüldar, Hik- met'in yaşamı boyunca memleket hasreti çek- tiğini belirterek Anadolu'da bir çınann altına gömülmeyi vasiyet eden şaırin vasiyetinin yeri- ne getirilmesini diledi. Daha sonra söz alan Er- kan Mumcu ise Nâzım Hikmet'i "Türkçenin büyük şairi" diye nitelendirerek sembolîeşen isimler ve olaylar üzerinde konuşurken bunJar üzerinden siyasi görüşleri, kişisel düşünceleri ve değerlendirmeleri dile getkmenin bu isimlere hak- sızlık ve politik kolaylık olduğunu kaydettı. Mumcu. Nâzım Hikmet'i 'Ş'andaşük-karşrt- hk" açısından ve kategorik anlayışla değerlen- dirmemek gerektiğini belirterek "Bugün Nâ- zım'ın kabrinin getirümesi. v^tandaşhğuun iade edilmesi gibi tarûşmalann Nâzun'ın haürasına bir şey katöğı kanısuıda değüim" diye konuştu. CHP'li Bertıan Şimşek de "Nâzım, şürlerin- de sa\'aşşız ve sömürüsüz bir dünyayı savıındu. İş derdinin, geçim derdinin olmadığu insanlann özgürceyaşadıklaru özgürce düşündükleri veöz- gürce yaratnklan bir düma\ı saviuıdu. Bu ger- çeklergizlenemez'' diye konuştu. DUZYAZI ORHAN BtRGİT DtşPolitîkada HiçbirŞey Sürekli Değil Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Evian'dan aynl- madan önce düzenlediği basın toplantısında yine açık açık, ABD öndeıiiğindeki Irak savaşının meşoı olma- dığını düşündüğünü söylüyor. Bu görüşünü, ABD Başkanı ile yüz yüze yaptığı konuşmada da anlatmış. BM'nin desteklemediği herhangi bir askeri harekâtın meşru olmadığı görüşünde ısrar ettiklerini açıklıyor ve ekliyor: ABD Başkanı'na, tek başınıza savaşabilirsiniz; an- cak tek başınıza banşı sağlamak çok daha zordur" dedim. Savaştan önceki söylem ile savaş sonrasındaki gö- rüşler arasında bir eksiklik olmamasına karşın, dün- ya kamuoyu, ABD ile Fransa arasında "buzlann eri- diği'nden söz ediyor. Tıpkı, yine Evian'daki G-8'ler do- ruğunda Bush ile Pırtin arasında da benzer bir sıcak- lığı ortaya koyduğu altyazılarla anlatılmaya çalışılan fo- toöraflara verilen önem gibi. Ismet Paşa, "Devletler arasında ebedi düşmanlık da, dostluk da olmaz" derdi ve eklerdi. "Önemliolan, karşılıklı ilişkilerde herkes elbette kendi çıkannı üst- te tutmak isteyecektir." Kişikli dış politika dediğimiz de bu değil midir? Kar- şınızdakiler, sizden istediklerini kopartabıleceklerini anladılar mı, size niçin önem versinler ki? Son Irak krizi öncesi, Türkiye'nin ABD'ye verdiği gö- rüntü öyleydi. özellikle, daha genel seçimler öncesin- de Beyaz Saray'da geleceğin başbakanı olarak hu- zura kabul edilen Erdoğan'ın, resmi devlet temsilci- leri de olmadan ABD Başkanı'na bu konuda nasıl sı- cak vaatlerde bulunduğunu kimse bilmiyor. Ama, verilen söze güvenmiş bir süper müttefikin, uğradığı düş kınkhğını atlatması kolay olmadığı gibi; ikili ilişkilerimiz, Fransa ve Rusya'nın ABD ile bugün oturtmuş oldukları düzeye de gelemedi. Banş beklerken Vietnamlılaşma tehli- kesi ABD nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, gö- rev süresinin brtmesi nedeniyle Türk-Amerikan Işadam- lan Derneği'nce dün onuruna verilen yemekte, "Geç- miş mazide kaldı. Şimdi, artık beraber çalışmaya de- vam etmeliyiz" diyor ve yeni bir sayfanın açılması ge- rektiğini savunuyor. Türkiye, elbette 8 zengin ülke arasına girebilecek düzeyde değil. Bu nedenle de arada bir yapılan "do- mklarda boy gösteren liderierin arasına kanşıp om- zuna dokunulan başbakan göruntülü resimler bekle- meye de gerek yok. Zaten bana kalsa o G-8 doruğu da bir dizi başka toplantılar gibi bir aldatmacadan ibaret. Bu yüzden de yapıldığı her dönem binlerce asabı bozulmuş in- san, o kent senin, bu kent benim yığınlar halinde gi- dip çevrelerini adamakıllı sanyor. Arna Türkiye, kimilerinin son Irak savaşından son- ra iddia ettiğinin aksine coğrafi konumunun kendisi- ne verdiği üstünlükleri iyi kullanabilme şansını hâlâ elin- de tutabilir. Bir Avrupa ülkesi, ama aynı zamanda bir Avrasya ülkesi olduğunu bazı gözlere sokabilir. Bir Bal- kan ve Ortadoğu ülkesi olmanın üstünlüklerini de an- latabilir bir politika izleyebılir. Chirac'ın dün Evian'da söylediği gibi, ABD Başka- nı'na, "Irak'ta tek başınıza savaşabilirdiniz. Savaştı- nız da. Ancak tek başınıza banşı sağlamak çok da- ha zor olacak; bunu aklınızdan çıkarmayın" diyebilir. Demelidir de. ABD'nin Irak'taki üç etnik oluşumdan sadece biri- sine dayandırmak istediği politikası banşı değil, olsa olsa Vıetnamlılaşmayı getirecektir Irak'a. Türkiye'de gerçekleri tüm çıplaklığı ile ABD Baş- kanı'na anlatacak kişilikli bir lider olmayışı ne kadar acı. Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(« e-kolay.net Nazun ve eşi Vera'yla 1961'de Paris'teyken. Nâzım Hikmet'i üç dilde okumak Kültür Servisi - Usta şair NâzunHikmet'in ya- şamöyküsü ve şiirlerin- den oluşan 'Nâzım Hik- met / Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir or- man gibi kardeşçesine' adlı seçki Fransa'da Tur- quoise Yayınlan'ndan çıktı. Erhan Tur- gut'un Nâ- zım'ın yakın dostlanndan al- dığı yazılardan oluşturduğuki- tap, Abidin Di- no'nun desen- leriyle görsel açıdan desteklenmiş. Çeşitli uluslann yazar- lannın görüşlennin de yeraldığı yapıtınönsö- zü John Berger'e ait. Şa- irin yaşamöyküsü ıse Sa- ime Göksu ve Edward Timms tarafından yazıl- mış. Kitapta yeralan 'Nâ- zun Hikmet İçin Ne De- diler' bölümünde Saba- hattin Eyuboğlu, Louis Aragon, Miguel .\ngel Asrurias, Abidin Dino, Hubert Juin. Jean Mar- cenac, FrankHanh,Tris- tan Tzara, PaUo Neru- da,Jean-PaulSartre,Cla- udeRoy, Kostantin Sinıo- nov ve PhiBppe Soupault gibi yazar ve şairlerin Nâzun hakkındaki gö- rüşleri yer alıyor. Mehînet Basutçu nun hazırladığı 'Nâ- zun Hikmet ve Paris' başhkJı yazı şairin Fran- sız kültürüyle ilişküerini aynn- tılanyla anlatı- yor.'Nâznn Hik- met'in Dflûıden' bölümünde Regis Deb- ray ve Jean - Marie Vd- legier'nin usta şairle yap- tıklan söyleşi yer alıyor. Bu kısımda yer alan bir dığeryazı da 'Türki\ T eve Atatürk'e Dair'. 'Mek- tuplar' bölümünde usta- nın Piraye ve Kemal Ta- hir'e yazdıklannı bul- mak mümkün. Kitaptaki yazılar Ingilizce, Fran- sızca ve Türkçe olmak üzere üç farklı dilde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle