Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2003 PAZAf
12 PAZAR KONUĞU
PWJ.DK GülayKıroğlu, belediyelerden televizyon kanallanna, eğitimden depremeistatistiğin önemine dikkatçekti
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyla.tavsanoghı(g cumhuriyetcom.tr
îstatistik herkese, her eve lazım. htatistik hayatın içinden
geliyor. Ama insanlar, ülkemizde, herşeye olduğu gibi,
istatistiğe de u^aydan düşmüş, ne idüğü belirsiz, neye yaradığı
meçhul bir uğraş diye bakıyorlar. Her akşam televizyonlarının
karşısına geçip, "Benim televizyonum daha iyi" naralanm,
istatisîikle kimlerin yalan söylediğini anlayamadan büyük bir
cehalet içinde dinliyorlar. Birtakım kamuoyu yoklamalarının,
istatistiğin manipüle edilerek nasıl birilerinin çıkarlarına
sonuçlar getirdiğinin ayırdında bile değiller. Bu çoğunluk böyle
uykuda gezerken üniversite sıralannda dirsek çürütüp kafa
patlatan birileri de istatistik toplum tarafından tamnsın diye
çabalayıp duruyorlar. Yoksa ahntıya kürek mi çekiyorlar ne?
Bunlardan birisi de Mimar Sinan Üniversitesi îstatistik Bölümü
öğretim üyeîerinden Prof. Dr. Gülay Kıroğlu. Kıroğlu 'yla neler
neler konuştuk ve kendimize göre ne sonuçlara vardık...
Yaşamın içindeki bilim- Sizce Türkiye Vie istatistiğegereken önem
veriliyor mu? Ya da, Türkiye'nin bugiingel-
diği nokta itibanyla istatistikle arası nasıl?
Geçmişle kıyasladığımızda çok yol aldığı-
mızı düşünüyorum- Ancak, daha alacak çok faz-
la mesafe var. Asl ında istatistik bilim olarak
şu anda bilgi çağıraı yakalamış durumda. An-
cak, bana göre Türkiye'de meslek olarak ge-
rekli yerini ve tanımını bulamadı.
Ama özellikle araştırma şirketlerinin, özel-
likle 2000'li yıllann kamuoyu araştırmalan, be-
lediye seçimleri istatistiğin gündemini çok da-
ha fazla vurguladı. Geçmişe baktığımda bun-
dan sonrası için de umutluyum. Ama şu gün
için maalesef çok iyi ve doğru kullanıldığını
söyleyemeyeceğim. Yine de gelecekte doğru ye-
ri bulacağına inanıyorum. ÖzellikJe de bu araş-
tirmalar, televizyonlardaki izleme oranlanndan
tutun da seçimlerde ve her gazeteyi açtığımız-
da ekonomi sayfalannda basit histogramlar
görürüz. Bunlar asl ında farkında olmadan is-
tatistiği güncel yaşamımızuı içine sokan un-
surlar.
Ama çok ciddi anlamda kullanımı henüz
gerçekleşmedi, kanısındayım.
- Bu noktada bir örnek verir misiniz?
-Şehir-bölge planlamacılanyla birlikte yap-
tığunız çalışmalarda ortaya çok ilginç sonuç-
lar çıkıyor. Örneğin, kentsel yaşamın kalitesi-
ni arttırmak için önemli olan faktörler neler-
dir, neler yapıldı, neler yapılması gerekir nok-
talannm hepsini istatistikierJe vurgulamak
mümkün.
Bugün Avrupa'da olsun, ABD'de olsun, be-
lediyeler, yerel yönetimler kararlannı hep ya-
pılan istatistiklere göre veriyorlar. Bizde ise bu
şu an için çok lüks. Ama umuyorum gelecek-
te bu bilinç oturacak. Zaten yavaş yavaş otur-
maya başladığına tanık oluyoruz. Meslek ku-
ruluşlan olarak da bu konuda bize çok görev
düştüğüne inanıyorum. Eğer bir ögretim üye-
si kimliğimle konuşacak olursam öğrencileri-
me mümkün olduğu kadar bu bilinci aşılama-
ya çalışıyorum. Hâlâ bugün bile insanlar ista-
tistik öğrencilerine şunu soruyorlar:
"Siz istatistik bölümünde okuvorsunuz. Ne-
dn-o?Neyapar?"
Bir de diyorlar ki: "Istatistikçi anket yapar."
Işte, bu çok acı. Istatistikçi sadece anket yap-
maz. Anket yapmak için, aynca, istatistikçi
olmak gerekmiyor. Anketi herkes yapar. Ama
bu bilgileri derlemek, doğru olarak sunmak is-
tatistikçinin temel görevi. Bu baglamda da hak
ettiği yeri zaman içerisinde bulacaktır, kanı-
sındayım. Şu an için çok umutlu değilim, ama
gelecek için umutluyum.
- Bir de aklıma takılan bir nokta var. ts-
tendiği zaman istatistik kötüye kullanılabi-
lir mi? Bunu şunun için soruyorum: "îsta-
tistikle Nasıl Yalan Söylenir " adiı kitapta bu
amaçla neleryapılabüeceği, nasıl gerçekle-
rin çarpıttlabileceği anlatılır...
- Uçüncü tür yalan olarak, beyaz yalan ola-
rak tanımlanır. Ama bu her meslek için geçer-
lidir. Eğer siz kötü yönde kullanmak isterse-
niz bunu yapmak tabii ki çok kolay. Istediği-
niz şekilde bilgi toplama, istediğiniz şekilde
yorumlamayla kamuoyunu rahatlüda yönlen-
direbilirsiniz.
Kanalların Izlenme oranı
- Bir de bizde her televizyon kanalı kendi
programlarının en çok izlenen olduğunu be-
yan eder. Burada da mı istatistiki manipü-
lasyonlar yapıhyor?
- Kanalların izleme oranlan araştırmalan,
seçilen evlere yerleştirilen cihazlar yardımıy-
la elde edilen kayıtlara dayanarak yapılmak-
tadır. Burada seçim yapılan örneklemin tüm
kitleyi, yani Türkiye TV izleyicilerini temsil
etme yeteneğine sahip olacak doğrultuda ol-
ması gerekir. Aynca incelenen evlerde tüm bi-
reylerin cihazın bulunduğu tek televizyondan
programlan izlemeleri gerekir. Görüşülen ki-
şilerin özellikJeri, yani demografik bilgileri
de burada büyük önem taşıyor. Ancak, şahsen
ben, kanalların rating sonuçlanna bakarak bu
örneklem ışlemin çok doğru istatistik kuralla-
rına göre yapıldığını düşünmüyorum. Dolayı-
sıyla elde edilen sonuçlann da yanlı olabile-
ceği kuşkusunu taşıyorum.
- Son istatistik şûrasında sunulan ve özel-
likle ilginizi çeken tebliğlerden bazı örnek-
ler verebilir misiniz?
-Özellikle yoksulluk araştırması çok ilgimi
çekti. Şehirciliği ilgilendiren bir çalışma var-
dı. Son zamanlarda ben kişisel olarak şehir
bölgecileriyle birlikte çalıştım. Tıbbi uygula-
malarla ilgili çok ilgi çekici sonuçlar var. Ya-
ni gerçek hayattaki sorunlara ışık tutabilecek
birtakjm uygulamalar görüyorsunuz.
- Peki, yoksulluk araştırmalannda bulgu-
lar neler oldu?
- Yoksulluğa en önemli etkiler nelerdir, bi-
çiminde araştırmalar var. Yoksulluğa neden
olan faktörler nelerdir, bulgulan var. Aslında
giderilmesi yönünde bir çalışma değil de yok-
sulluğa yol açan en önemli nedenlerin neler ol-
duğunun saptaması yapılmaya çalışılıyor.
Bir de şunu vurgulamadan geçmek istemi-
yorum: Türkiye'de doğru bilgiye ulaşmak ina-
nın çok büyük sorun. Devlet istatistik Ensti-
tüsü (DÎE) bu amaçla çok büyük ve önemli bir
misyon yüklenmiş durumda. Bütün araştırma
şirketleri de dahil istatistik için herkes DlE'ye
yükleniyor.
DlE bir tane olduğu için istediğiniz zaman,
istediğiniz özellikte doğru bilgiye onunla ula-
şırsınız. Biz, ilçe, semt, il bazında bilgi istiyo-
ruz. 2000 yılını buluyoruz, 2001 yılını istiyo-
ruz; ama güncelleyemiyoruz. Bu da yapılan
araştırmanın doğruluğunu önemli derecede
etkiliyor. Yani, verileriniz ne kadar doğruysa
istatistiğiniz de o kadar doğrudur.
Verllerln doflruluflu
- Ama genelde verilerin doğru olduğunu
düşünüyor musunuz?
-Bir çalışmaya başlarken verilerin doğru ol-
duğunu varsaymak durumundasınız. Çıkan so-
nuçlar da az çok bilgi sahibi olduğunuz konu-
larla ilgiliyse, Türkiye'deki enflasyon oranı
gibi, Türkiye'nin gelişmişliği gibi, sonuçlar
da bunlan doğrulayan orandaysa, elbette doğ-
ru olduklannı var sayıyorsunuz.
Bilginin hepsine ulaşmak zaten mümkün
değil. Yani, sağlüdı bir örnekJemeyle o konu-
da yorumlama yapmak istiyoruz. Bu noktada
da elinizdeki bilginin doğruluğu çok önemli.
Örneğin, yaptığım bir çahşmada ülkeler ge-
lişmekte olan, gelişmiş ve gelişmemiş şeklin-
de sınıflandınlmışlar. BM Kalkınma Örgü-
tü'nün (UNDP) bu konuda birtakım standart-
lan var. Biz işte o bilgileri kullanıyoruz. En son
veriler de 2000 yılına ait. Her seferinde de
hangi tek niği uygularsanız uygulayın Türki-
ye'nin gelişmekte olan ülkeler kategorisinden
kurtulamadığını görüyorsunuz. Çünkü eko-
nomik göstergeler onu söylüyor. Yani gazete
okuyan sayısı, okur-yazar nüfusu gibi etmen-
lerin hepsi çok önemli.
- Peki, Türk insanında, özellikle de kadın-
larda okuma- yazma oranı, kişi başına eği-
timyılı nasıl gözüküyor?
-Elimdeki veriler de 2000 yılına ait olanlar.
Türkiye çapında okur-yazar oranı kadınlarda
yüzde 80.6, erkeklerde ise yüzde 93.9 olup
kadınlarda okur- yazar oranı her ne kadar er-
keklerden daha düşük olsa da bu oran erkek-
lere göre daha hızlı artıyor.
En az ilkokul mezunu olanlann oranı erkek-
lerde yüzde 43.6, kadınlarda yüzde 26.6. Li-
se ve yükseköğrenim mezunlan oranian erkek-
lerde yüzde 10.2, kadınlarda yüzde 5.4.
Istanbul ili için ise okur- yazar oranı erkek-
lerde yüzde 97.2, kadınlarda yüzde 89.5. Li-
se mezunu olanlann oranı erkeklerde yüzde
18.1, kadınlarda ise yüzde 14.4. Gördüğünüz
gibi eski rakamlara kıyasla oldukça yükselmiş
durumda. Ama kadınlarda okur-yazarlık ora-
mnı gelişmiş bölgelerde ve gelişmemiş bölge-
lerde, diye ayırmanız gerekiyor. Olay, Do-
ğu'da, Batı'ya kıyasla çok farklı.
- Peki, eğitimyıh olarak?
- Yine büyük şehirlerde, en azından üç bü-
yük şehirde kadınlarda bu oran hızla artıyor.
- Depremle ilgili sağlıklı istatistikler çıkı-
yor mu?
- Depremle ilgili sağlıklı istatistikler oldu-
ğunu doğrusu söyleyemeyeceğim. Boğaziçi
Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nde elde
edilen veriler nelerse, ki onlar günlük bazda
yapılıyor, bize bunlar ulaşıyor. Depremle ilgi-
li konu çok hassas. Şöyle ki: Deprem konu-
Prof. Pr. GÜLAY KIROĞLU
Yükseköğrenimini Hacettepe
Üniversitesi îstatistik Bölümü 'nde
tamamladu Onun ardından yüksek
lisans ve doktora çalışmalarını dayine
aynı üniversitede bitirdl Doktorasım
bitirir bitirmez îstanbul'a, Mimar Sinan
Üniversitesi İstatistik Bölümü 'ne
yardımcı doçent olarak atandu 1996 'da
doçentliğini, 2000'de deprofesötiüğünü
aldu Halen aynı üniversitede öğretim
üyesi olarak çalışıyor.
sunda istatistik yapmak çok zor, öngörüde bu-
lunabilmek de eşit derecede zor. Çünkü bir
önceki bilgilere dayanarak, bir modelleme ya-
pıp bir sonraki yıl neler olacak, neler olması
gerekiyor, ya da depremi tetikleyen en önem-
li faktörler nelerdir, araştırmasını yapabiliyor-
sunuz, ama öngörüde bulunamıyorsunuz. Üs-
telik elimizde çok da sağlıkh bilgiler yok. Bu-
gün Marmara Denizi 'nin altında yapılan araş-
tırmalann bilgilerine hâlâ ulaşılmış değil. is-
tatistik olarak bunlara ulaşılması gerekiyor ki
yeni bir modelleme yapılabilsin. Ama Türki-
ye çapında sağlıklı istatistikler yok.
istanbul depremi
- Bugün en çok gündemde olan tstanbul
depremi konusu olduğu halde bununla da il-
gili sağlıklı bilgiler olduğunu düşünüyor mu-
sunuz?
- Bunun rasathanede gün gün ölçülmüş bil-
gileri var. Ama deprem konusunda istatistik-
sel modellemeye ciddi anlamda gidilmedi.
Çünkü, yine ciddi anlamda bilgi eksikliği var.
-Aklınızda kalan ilginç istatistiklerden ör-
nekler verebilecek misiniz?
- Örneğin tinerci çocuklar, sokak çocuklan
üzerine yapılan istatistikler var. Bir de depre-
min çocuklar üzerindekı etkilerini araştıran
bir çalışma vardı; bu çok ilginçti. Ama inanuı,
bütün bunlar kişisel çabalar sonucu yapılan ça-
hşmalar. Yani bu çahşmalann hemen hemen
hiçbiri örgütlü değil. Daha açık söylemek ge-
rekirse, kişi ya da o bilim insanı kendi kese-
sinden para harcayarak bu çalışmayı yaptı.
Araştırma, depreme maruz kalan ve kalma-
yan çocuklar üzerinde yapıldı. Diyelim ki 60
soruluk bir anketti. Bu ankette depremin ço-
cuklar üzerindeki psikolojik etkileri araştınl-
dı. Ben bir dönem Adli Tıp'ta görev almıştım.
Annelik babalık, yani DNA testlerinde aslın-
da olasılık kullanılıyor. Yani istatistiğin en
önemli can damarlanndan bir tanesi.
Orada yine bana ilginç gelen, jürisinde bu-
lunduğum tezlerden birisi suçlulann teşhisin-
de el yazısıydı.
- Yanisuçlu olan kişinin elyazısından onu
ele verecek ipuçları mı araştırılıyordu?
Evet. Yazı hızından tutun da, yazının büyük-
lüğüne, küçüklüğüne, şekline kadaraynntılı bir
çalışmaydı. Bunlar istatistiksel olarak elde
edilmiş. farklı kişilere çeşitli notlar yazmala-
n önerilmiş ve bu bilgiler toplanarak teker te-
ker ölçülmüş. Yazıyla ilgili her nokta bir pa-
rametre olarak alınmış.
Şehircilikle ilgili bir çalışma da var. O da be-
nim çok ilgimi çekmişti. Avrupa'da bu çalış-
malar hemen hemen iki-üç ayda bir yenileni-
yor. Konu da: Kentsel yaşam kalitesini yük-
seltebilmek için neler yapılmalı?
Bunlar bize çok lüks gelen parametreler. Ör-
neğin park olsun, parkın yanında hsvuz da ol-
sun, havuzun çevresine erguvanlar, yasemin-
ler dikilsin gibi bize lüks gelen araştırmalar var.
Özürlülerin daha kolay spor yapabilecekleri ya
da sporla haşır neşir olacaklan özel bölgeler
yapılsın, gibi bilgiler.
Bunlar gelişmiş ülkelerde her seferinde ye-
nileniyor. Yapılan bu araştırmalar belediyele-
re gidiyor. Belediyeler de alduclan bu istatis-
tiklere göre politika belirliyorlar.
Belediyeler ve »statlstlk
- İyi de, politikalan bu şekilde belirliyor-
larsa koskoca İstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi zamamnda sokaklara kavak dikip her ta-
rafı polene boğduktan sonra insanları has-
ta edip kavaklan kesmekgibi bir beceriksiz-
liği neden yaptı? Ya da yapabildi?
- Ben zaten bunu istanbul için değil geliş-
miş Batı ülkeleri için söylüyorum. Yaptığımız
çalışmalarda biz Avrupa ülkelerinin kullandı-
ğı parametreleri kullanıyoruz, ama bazılannı
da atmak durumunda kalıyoruz.
-Neden?
- Çünkü bunlar bize çok lüks geliyor. O lük-
se daha erişemedik. Keşke belediyeler de bu-
nu gündeme alarak, bu istatistikleri kullana-
rak adım atsalar. Belki o zaman, bir yol yılda
üç kez kazılıp yeniden doldurulmaz. Ya da
kalduımlar yılda bilmem kaç kere sökülüp ye-
niden yapılmaz. Tabii bizdeki olayın boyutla-
n çok farklı. Birilerini zengin etmenin etkile-
ri biçiminde araştırma yapılsa beüd farklı is-
tatistikler çıkacak. Aklmıza gelebilecek her
türlü konuda istatistiksel araştırmalar yapılma-
lıdır. Bugün AB'ye girmeye çalışıyoruz. O za-
man da AB 'ye girmek için en önemli paramet-
reler neler diye bir istatistiksel araştırma ya-
pılmalıdır.
- Peki, böyle bir araştırma yapıldı mı?
-Hayır, yapılmadı. Ancak, AB'ye girmek için
gerekli olan 90 bin sayfanın üzerindeki büyük
raporun 30 bin sayfasının istatistiksel klasifi-
kasyonlar ve analizler içerdiğini de bilmemiz
lazım. Böyle düşündüğünüz zaman istatistik-
çinin AB'ye giriş için gerekli işin üçte birini
gerçekleştireceğini de algılamış olursunuz.
Bilgisayar ve
laboratuvar
yetersiz'
- Üniversitelerde bu tür çahşmalar
yapılıyor mu?
- Gerçi bütün üniversitelerin ne yaptığım
bilemiyorum; bu çahşmalar ancak
yayımlandığı zaman haberimiz olabiliyor.
AB, ya da gelışmişlık konusunda
çahşmalar var. Yani bir ülkenin gelişmişlik
kriterlerini sağlayabilmesi için neler
yapılması gerektiğinin araştırmalan
yapılıyor. Yalnız, burada işin farklı bir
boyutunu da söylemek isriyorum. -
Araştırma şirketleri dahil, sektörlerle
işbirliği sayısı o kadar az ki... Yani,
çalıştınlan istatistikçi sayısı çok az. Geçen
yıl yaptığımız bir panelde bir araştırma
şirketinden şu bilgiyi aldım:
"Biz istatistikçi çalışörmr>oruz. Çünkü
paket program kullanıyonız. Bizim için
önema' olan bu alanda çahşanın dil ve
bügisavar bilmesidir. Biz standart yorumlan
alıp kullanıvonız."
Bu da istatistik yapılmadığının ve istatistiğe
önem verilmediginin çok ciddi ve vahim
bir göstergesi. Ben yaşadığım bir olayı size
anlatmak istiyorum. 1985'te Hacettepe
Üniversitesi istatistik Bölümü'nden mezun
olduğumda Türkiye Iş Bankası'nın
Araştırma Geliştirme Bölümü (Ar-Ge)
uzmanlık sınavlannda istatistikçi adı hiç
geçmezdi. O yıllarda mezun olan
istatistikçiler başvurup bu konulara hâlcim
olduklannı duyurduktan sonradır ki
istatistikçi sözcüğü buna eklendi. Herhalde
bunlar da mezunlann gayretleriyle hayata
geçebilecek şeyler. Ben, aradan çok uzun
zaman geçmesine rağmen çok az merhale
katedildiğini düşünüyorum.
Uluslararası standardı yafcalamak
- Sizce bugün ülkemizde istatistikle
uğraşan kişinin yeterlilik derecesi nedir?
- Ne yazık ki bu, üniversitesine göre de
değişiyor. Her şeyden önce devlet
üniversitelerinde bilgisayar, laboratuvar
yetersizJiği var. istatistikçi yetiştiriyorsanız
onu bilgisayardan ayn yetiştimıeniz
mümkün değil. Uluslararası standardı
yakalayabilmeniz için çok mükemmel bir
laboratuvannızın olması, halen literatürde
bulunan son yıllardaki teknikleri bire bir
uygulamalan gerekiyor. Hatta
istaristikçilerin araştırma şirketleriyle bire
bir ilışkide olup onlann kullandığı
teknikleri güncelleyerek bu işin içine
girmeleri lazım. Tabii her şey ımkâna bağh.
Ben Hacettepeliyim, o nedenle orada bu
imkânlann çok daha fazla olduğunu
biliyorum. ODTÜ gibi bazı üniversiteler de
teorik bazda eğitim veriyorlar. Hacettepe
Üniversitesi ise uygulamayla teoriyi daha
dengede tutmaya çalışıyor. Mimar Sinan
Üniversitesi tamamıyla uygulama ağırlıklı
eğitim veriyor. Biraz daha iktisat ağırlıklı.
- Siz birgüzel sanatlar üniversitesi
bünyesinde kurulu birfen fakültesinde
öğretim üyesisiniz. Güzel sanatlaria fen
nasıl bağdaşıyor?
- Biz, dediğiniz gibi, güzel sanatlar
üniversitesine bağh bir fen fakültesi
olmanın sıkıntılannı yaşıyoruz. Bilgisayar,
internet yetersizliği çok önemli. Öğrencileri
istatistikçi zihniyetinde yetiştirebilmek için
onlan o eğitim süresi içerisinde teknik
donanımla donatmalısınız. Bu noktada da
büyük bir adaletsizlik olduğunu
düşünüyorum. Elbette, ciddi anlamda çok
iyi istatistikçi yetiştiren üniversitelerimiz
var. Ama herhalde karşılaşnrma yapmamak
gerekiyor. Olayın kişiye de çok bağh
olduğunu düşünüyorum. Ben bunu
öğrencilerimle de çok yaşadım. Gerçekten
o zihniyet yerleşmişse ve istatistiği de
gerçekten sevdiyse üniversitedeki açığını
lisansüstünde ve doktorada kapatıp,
bilgisayar donanımı ve yabancı dil bilgisi
de iyiyse mükemmel sonuçlar elde
edilebiliyor.
- İstatistik sempozyumlan hakkında biraz
bilgi verir misiniz?
- Bu sempozyumlar her yıl araştırma
sempozyumu adı altında DlE tarafından
düzenleniyor. Öte yandan İstatistik
Mezunlan Derneği Türk istatistik
Derneği'yle birükte her iki yılda bir
istatistik sempozyumu yapıyor.
Bunlar şimdiye kadar yan uluslararası
nitelikteydi. Ama bundan sonra tam
anlamıyla uluslararası olacak. Özellikle
bizim derneğimizin düzenlediği bu kongre
sadece bilimsel boyutta değil, istatistiği
kullanan kişilerin beraber bulunduğu,
tartıştığı bir ortam sağlıyor. Bu anlamda da
çok büyük katkılan olduğunu
düşünüyorum. Bunun yani sıra
üniversitelerin iki yılda bir dönüşümlü
olarak düzenledikleri istatistik
sempozyumlan da oluyor.