07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2003 PAZAf 12 PAZAR KONUĞU PWJ.DK GülayKıroğlu, belediyelerden televizyon kanallanna, eğitimden depremeistatistiğin önemine dikkatçekti S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU leyla.tavsanoghı(g cumhuriyetcom.tr îstatistik herkese, her eve lazım. htatistik hayatın içinden geliyor. Ama insanlar, ülkemizde, herşeye olduğu gibi, istatistiğe de u^aydan düşmüş, ne idüğü belirsiz, neye yaradığı meçhul bir uğraş diye bakıyorlar. Her akşam televizyonlarının karşısına geçip, "Benim televizyonum daha iyi" naralanm, istatisîikle kimlerin yalan söylediğini anlayamadan büyük bir cehalet içinde dinliyorlar. Birtakım kamuoyu yoklamalarının, istatistiğin manipüle edilerek nasıl birilerinin çıkarlarına sonuçlar getirdiğinin ayırdında bile değiller. Bu çoğunluk böyle uykuda gezerken üniversite sıralannda dirsek çürütüp kafa patlatan birileri de istatistik toplum tarafından tamnsın diye çabalayıp duruyorlar. Yoksa ahntıya kürek mi çekiyorlar ne? Bunlardan birisi de Mimar Sinan Üniversitesi îstatistik Bölümü öğretim üyeîerinden Prof. Dr. Gülay Kıroğlu. Kıroğlu 'yla neler neler konuştuk ve kendimize göre ne sonuçlara vardık... Yaşamın içindeki bilim- Sizce Türkiye Vie istatistiğegereken önem veriliyor mu? Ya da, Türkiye'nin bugiingel- diği nokta itibanyla istatistikle arası nasıl? Geçmişle kıyasladığımızda çok yol aldığı- mızı düşünüyorum- Ancak, daha alacak çok faz- la mesafe var. Asl ında istatistik bilim olarak şu anda bilgi çağıraı yakalamış durumda. An- cak, bana göre Türkiye'de meslek olarak ge- rekli yerini ve tanımını bulamadı. Ama özellikle araştırma şirketlerinin, özel- likle 2000'li yıllann kamuoyu araştırmalan, be- lediye seçimleri istatistiğin gündemini çok da- ha fazla vurguladı. Geçmişe baktığımda bun- dan sonrası için de umutluyum. Ama şu gün için maalesef çok iyi ve doğru kullanıldığını söyleyemeyeceğim. Yine de gelecekte doğru ye- ri bulacağına inanıyorum. ÖzellikJe de bu araş- tirmalar, televizyonlardaki izleme oranlanndan tutun da seçimlerde ve her gazeteyi açtığımız- da ekonomi sayfalannda basit histogramlar görürüz. Bunlar asl ında farkında olmadan is- tatistiği güncel yaşamımızuı içine sokan un- surlar. Ama çok ciddi anlamda kullanımı henüz gerçekleşmedi, kanısındayım. - Bu noktada bir örnek verir misiniz? -Şehir-bölge planlamacılanyla birlikte yap- tığunız çalışmalarda ortaya çok ilginç sonuç- lar çıkıyor. Örneğin, kentsel yaşamın kalitesi- ni arttırmak için önemli olan faktörler neler- dir, neler yapıldı, neler yapılması gerekir nok- talannm hepsini istatistikierJe vurgulamak mümkün. Bugün Avrupa'da olsun, ABD'de olsun, be- lediyeler, yerel yönetimler kararlannı hep ya- pılan istatistiklere göre veriyorlar. Bizde ise bu şu an için çok lüks. Ama umuyorum gelecek- te bu bilinç oturacak. Zaten yavaş yavaş otur- maya başladığına tanık oluyoruz. Meslek ku- ruluşlan olarak da bu konuda bize çok görev düştüğüne inanıyorum. Eğer bir ögretim üye- si kimliğimle konuşacak olursam öğrencileri- me mümkün olduğu kadar bu bilinci aşılama- ya çalışıyorum. Hâlâ bugün bile insanlar ista- tistik öğrencilerine şunu soruyorlar: "Siz istatistik bölümünde okuvorsunuz. Ne- dn-o?Neyapar?" Bir de diyorlar ki: "Istatistikçi anket yapar." Işte, bu çok acı. Istatistikçi sadece anket yap- maz. Anket yapmak için, aynca, istatistikçi olmak gerekmiyor. Anketi herkes yapar. Ama bu bilgileri derlemek, doğru olarak sunmak is- tatistikçinin temel görevi. Bu baglamda da hak ettiği yeri zaman içerisinde bulacaktır, kanı- sındayım. Şu an için çok umutlu değilim, ama gelecek için umutluyum. - Bir de aklıma takılan bir nokta var. ts- tendiği zaman istatistik kötüye kullanılabi- lir mi? Bunu şunun için soruyorum: "îsta- tistikle Nasıl Yalan Söylenir " adiı kitapta bu amaçla neleryapılabüeceği, nasıl gerçekle- rin çarpıttlabileceği anlatılır... - Uçüncü tür yalan olarak, beyaz yalan ola- rak tanımlanır. Ama bu her meslek için geçer- lidir. Eğer siz kötü yönde kullanmak isterse- niz bunu yapmak tabii ki çok kolay. Istediği- niz şekilde bilgi toplama, istediğiniz şekilde yorumlamayla kamuoyunu rahatlüda yönlen- direbilirsiniz. Kanalların Izlenme oranı - Bir de bizde her televizyon kanalı kendi programlarının en çok izlenen olduğunu be- yan eder. Burada da mı istatistiki manipü- lasyonlar yapıhyor? - Kanalların izleme oranlan araştırmalan, seçilen evlere yerleştirilen cihazlar yardımıy- la elde edilen kayıtlara dayanarak yapılmak- tadır. Burada seçim yapılan örneklemin tüm kitleyi, yani Türkiye TV izleyicilerini temsil etme yeteneğine sahip olacak doğrultuda ol- ması gerekir. Aynca incelenen evlerde tüm bi- reylerin cihazın bulunduğu tek televizyondan programlan izlemeleri gerekir. Görüşülen ki- şilerin özellikJeri, yani demografik bilgileri de burada büyük önem taşıyor. Ancak, şahsen ben, kanalların rating sonuçlanna bakarak bu örneklem ışlemin çok doğru istatistik kuralla- rına göre yapıldığını düşünmüyorum. Dolayı- sıyla elde edilen sonuçlann da yanlı olabile- ceği kuşkusunu taşıyorum. - Son istatistik şûrasında sunulan ve özel- likle ilginizi çeken tebliğlerden bazı örnek- ler verebilir misiniz? -Özellikle yoksulluk araştırması çok ilgimi çekti. Şehirciliği ilgilendiren bir çalışma var- dı. Son zamanlarda ben kişisel olarak şehir bölgecileriyle birlikte çalıştım. Tıbbi uygula- malarla ilgili çok ilgi çekici sonuçlar var. Ya- ni gerçek hayattaki sorunlara ışık tutabilecek birtakjm uygulamalar görüyorsunuz. - Peki, yoksulluk araştırmalannda bulgu- lar neler oldu? - Yoksulluğa en önemli etkiler nelerdir, bi- çiminde araştırmalar var. Yoksulluğa neden olan faktörler nelerdir, bulgulan var. Aslında giderilmesi yönünde bir çalışma değil de yok- sulluğa yol açan en önemli nedenlerin neler ol- duğunun saptaması yapılmaya çalışılıyor. Bir de şunu vurgulamadan geçmek istemi- yorum: Türkiye'de doğru bilgiye ulaşmak ina- nın çok büyük sorun. Devlet istatistik Ensti- tüsü (DÎE) bu amaçla çok büyük ve önemli bir misyon yüklenmiş durumda. Bütün araştırma şirketleri de dahil istatistik için herkes DlE'ye yükleniyor. DlE bir tane olduğu için istediğiniz zaman, istediğiniz özellikte doğru bilgiye onunla ula- şırsınız. Biz, ilçe, semt, il bazında bilgi istiyo- ruz. 2000 yılını buluyoruz, 2001 yılını istiyo- ruz; ama güncelleyemiyoruz. Bu da yapılan araştırmanın doğruluğunu önemli derecede etkiliyor. Yani, verileriniz ne kadar doğruysa istatistiğiniz de o kadar doğrudur. Verllerln doflruluflu - Ama genelde verilerin doğru olduğunu düşünüyor musunuz? -Bir çalışmaya başlarken verilerin doğru ol- duğunu varsaymak durumundasınız. Çıkan so- nuçlar da az çok bilgi sahibi olduğunuz konu- larla ilgiliyse, Türkiye'deki enflasyon oranı gibi, Türkiye'nin gelişmişliği gibi, sonuçlar da bunlan doğrulayan orandaysa, elbette doğ- ru olduklannı var sayıyorsunuz. Bilginin hepsine ulaşmak zaten mümkün değil. Yani, sağlüdı bir örnekJemeyle o konu- da yorumlama yapmak istiyoruz. Bu noktada da elinizdeki bilginin doğruluğu çok önemli. Örneğin, yaptığım bir çahşmada ülkeler ge- lişmekte olan, gelişmiş ve gelişmemiş şeklin- de sınıflandınlmışlar. BM Kalkınma Örgü- tü'nün (UNDP) bu konuda birtakım standart- lan var. Biz işte o bilgileri kullanıyoruz. En son veriler de 2000 yılına ait. Her seferinde de hangi tek niği uygularsanız uygulayın Türki- ye'nin gelişmekte olan ülkeler kategorisinden kurtulamadığını görüyorsunuz. Çünkü eko- nomik göstergeler onu söylüyor. Yani gazete okuyan sayısı, okur-yazar nüfusu gibi etmen- lerin hepsi çok önemli. - Peki, Türk insanında, özellikle de kadın- larda okuma- yazma oranı, kişi başına eği- timyılı nasıl gözüküyor? -Elimdeki veriler de 2000 yılına ait olanlar. Türkiye çapında okur-yazar oranı kadınlarda yüzde 80.6, erkeklerde ise yüzde 93.9 olup kadınlarda okur- yazar oranı her ne kadar er- keklerden daha düşük olsa da bu oran erkek- lere göre daha hızlı artıyor. En az ilkokul mezunu olanlann oranı erkek- lerde yüzde 43.6, kadınlarda yüzde 26.6. Li- se ve yükseköğrenim mezunlan oranian erkek- lerde yüzde 10.2, kadınlarda yüzde 5.4. Istanbul ili için ise okur- yazar oranı erkek- lerde yüzde 97.2, kadınlarda yüzde 89.5. Li- se mezunu olanlann oranı erkeklerde yüzde 18.1, kadınlarda ise yüzde 14.4. Gördüğünüz gibi eski rakamlara kıyasla oldukça yükselmiş durumda. Ama kadınlarda okur-yazarlık ora- mnı gelişmiş bölgelerde ve gelişmemiş bölge- lerde, diye ayırmanız gerekiyor. Olay, Do- ğu'da, Batı'ya kıyasla çok farklı. - Peki, eğitimyıh olarak? - Yine büyük şehirlerde, en azından üç bü- yük şehirde kadınlarda bu oran hızla artıyor. - Depremle ilgili sağlıklı istatistikler çıkı- yor mu? - Depremle ilgili sağlıklı istatistikler oldu- ğunu doğrusu söyleyemeyeceğim. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nde elde edilen veriler nelerse, ki onlar günlük bazda yapılıyor, bize bunlar ulaşıyor. Depremle ilgi- li konu çok hassas. Şöyle ki: Deprem konu- Prof. Pr. GÜLAY KIROĞLU Yükseköğrenimini Hacettepe Üniversitesi îstatistik Bölümü 'nde tamamladu Onun ardından yüksek lisans ve doktora çalışmalarını dayine aynı üniversitede bitirdl Doktorasım bitirir bitirmez îstanbul'a, Mimar Sinan Üniversitesi İstatistik Bölümü 'ne yardımcı doçent olarak atandu 1996 'da doçentliğini, 2000'de deprofesötiüğünü aldu Halen aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalışıyor. sunda istatistik yapmak çok zor, öngörüde bu- lunabilmek de eşit derecede zor. Çünkü bir önceki bilgilere dayanarak, bir modelleme ya- pıp bir sonraki yıl neler olacak, neler olması gerekiyor, ya da depremi tetikleyen en önem- li faktörler nelerdir, araştırmasını yapabiliyor- sunuz, ama öngörüde bulunamıyorsunuz. Üs- telik elimizde çok da sağlıkh bilgiler yok. Bu- gün Marmara Denizi 'nin altında yapılan araş- tırmalann bilgilerine hâlâ ulaşılmış değil. is- tatistik olarak bunlara ulaşılması gerekiyor ki yeni bir modelleme yapılabilsin. Ama Türki- ye çapında sağlıklı istatistikler yok. istanbul depremi - Bugün en çok gündemde olan tstanbul depremi konusu olduğu halde bununla da il- gili sağlıklı bilgiler olduğunu düşünüyor mu- sunuz? - Bunun rasathanede gün gün ölçülmüş bil- gileri var. Ama deprem konusunda istatistik- sel modellemeye ciddi anlamda gidilmedi. Çünkü, yine ciddi anlamda bilgi eksikliği var. -Aklınızda kalan ilginç istatistiklerden ör- nekler verebilecek misiniz? - Örneğin tinerci çocuklar, sokak çocuklan üzerine yapılan istatistikler var. Bir de depre- min çocuklar üzerindekı etkilerini araştıran bir çalışma vardı; bu çok ilginçti. Ama inanuı, bütün bunlar kişisel çabalar sonucu yapılan ça- hşmalar. Yani bu çahşmalann hemen hemen hiçbiri örgütlü değil. Daha açık söylemek ge- rekirse, kişi ya da o bilim insanı kendi kese- sinden para harcayarak bu çalışmayı yaptı. Araştırma, depreme maruz kalan ve kalma- yan çocuklar üzerinde yapıldı. Diyelim ki 60 soruluk bir anketti. Bu ankette depremin ço- cuklar üzerindeki psikolojik etkileri araştınl- dı. Ben bir dönem Adli Tıp'ta görev almıştım. Annelik babalık, yani DNA testlerinde aslın- da olasılık kullanılıyor. Yani istatistiğin en önemli can damarlanndan bir tanesi. Orada yine bana ilginç gelen, jürisinde bu- lunduğum tezlerden birisi suçlulann teşhisin- de el yazısıydı. - Yanisuçlu olan kişinin elyazısından onu ele verecek ipuçları mı araştırılıyordu? Evet. Yazı hızından tutun da, yazının büyük- lüğüne, küçüklüğüne, şekline kadaraynntılı bir çalışmaydı. Bunlar istatistiksel olarak elde edilmiş. farklı kişilere çeşitli notlar yazmala- n önerilmiş ve bu bilgiler toplanarak teker te- ker ölçülmüş. Yazıyla ilgili her nokta bir pa- rametre olarak alınmış. Şehircilikle ilgili bir çalışma da var. O da be- nim çok ilgimi çekmişti. Avrupa'da bu çalış- malar hemen hemen iki-üç ayda bir yenileni- yor. Konu da: Kentsel yaşam kalitesini yük- seltebilmek için neler yapılmalı? Bunlar bize çok lüks gelen parametreler. Ör- neğin park olsun, parkın yanında hsvuz da ol- sun, havuzun çevresine erguvanlar, yasemin- ler dikilsin gibi bize lüks gelen araştırmalar var. Özürlülerin daha kolay spor yapabilecekleri ya da sporla haşır neşir olacaklan özel bölgeler yapılsın, gibi bilgiler. Bunlar gelişmiş ülkelerde her seferinde ye- nileniyor. Yapılan bu araştırmalar belediyele- re gidiyor. Belediyeler de alduclan bu istatis- tiklere göre politika belirliyorlar. Belediyeler ve »statlstlk - İyi de, politikalan bu şekilde belirliyor- larsa koskoca İstanbul Büyükşehir Beledi- yesi zamamnda sokaklara kavak dikip her ta- rafı polene boğduktan sonra insanları has- ta edip kavaklan kesmekgibi bir beceriksiz- liği neden yaptı? Ya da yapabildi? - Ben zaten bunu istanbul için değil geliş- miş Batı ülkeleri için söylüyorum. Yaptığımız çalışmalarda biz Avrupa ülkelerinin kullandı- ğı parametreleri kullanıyoruz, ama bazılannı da atmak durumunda kalıyoruz. -Neden? - Çünkü bunlar bize çok lüks geliyor. O lük- se daha erişemedik. Keşke belediyeler de bu- nu gündeme alarak, bu istatistikleri kullana- rak adım atsalar. Belki o zaman, bir yol yılda üç kez kazılıp yeniden doldurulmaz. Ya da kalduımlar yılda bilmem kaç kere sökülüp ye- niden yapılmaz. Tabii bizdeki olayın boyutla- n çok farklı. Birilerini zengin etmenin etkile- ri biçiminde araştırma yapılsa beüd farklı is- tatistikler çıkacak. Aklmıza gelebilecek her türlü konuda istatistiksel araştırmalar yapılma- lıdır. Bugün AB'ye girmeye çalışıyoruz. O za- man da AB 'ye girmek için en önemli paramet- reler neler diye bir istatistiksel araştırma ya- pılmalıdır. - Peki, böyle bir araştırma yapıldı mı? -Hayır, yapılmadı. Ancak, AB'ye girmek için gerekli olan 90 bin sayfanın üzerindeki büyük raporun 30 bin sayfasının istatistiksel klasifi- kasyonlar ve analizler içerdiğini de bilmemiz lazım. Böyle düşündüğünüz zaman istatistik- çinin AB'ye giriş için gerekli işin üçte birini gerçekleştireceğini de algılamış olursunuz. Bilgisayar ve laboratuvar yetersiz' - Üniversitelerde bu tür çahşmalar yapılıyor mu? - Gerçi bütün üniversitelerin ne yaptığım bilemiyorum; bu çahşmalar ancak yayımlandığı zaman haberimiz olabiliyor. AB, ya da gelışmişlık konusunda çahşmalar var. Yani bir ülkenin gelişmişlik kriterlerini sağlayabilmesi için neler yapılması gerektiğinin araştırmalan yapılıyor. Yalnız, burada işin farklı bir boyutunu da söylemek isriyorum. - Araştırma şirketleri dahil, sektörlerle işbirliği sayısı o kadar az ki... Yani, çalıştınlan istatistikçi sayısı çok az. Geçen yıl yaptığımız bir panelde bir araştırma şirketinden şu bilgiyi aldım: "Biz istatistikçi çalışörmr>oruz. Çünkü paket program kullanıyonız. Bizim için önema' olan bu alanda çahşanın dil ve bügisavar bilmesidir. Biz standart yorumlan alıp kullanıvonız." Bu da istatistik yapılmadığının ve istatistiğe önem verilmediginin çok ciddi ve vahim bir göstergesi. Ben yaşadığım bir olayı size anlatmak istiyorum. 1985'te Hacettepe Üniversitesi istatistik Bölümü'nden mezun olduğumda Türkiye Iş Bankası'nın Araştırma Geliştirme Bölümü (Ar-Ge) uzmanlık sınavlannda istatistikçi adı hiç geçmezdi. O yıllarda mezun olan istatistikçiler başvurup bu konulara hâlcim olduklannı duyurduktan sonradır ki istatistikçi sözcüğü buna eklendi. Herhalde bunlar da mezunlann gayretleriyle hayata geçebilecek şeyler. Ben, aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen çok az merhale katedildiğini düşünüyorum. Uluslararası standardı yafcalamak - Sizce bugün ülkemizde istatistikle uğraşan kişinin yeterlilik derecesi nedir? - Ne yazık ki bu, üniversitesine göre de değişiyor. Her şeyden önce devlet üniversitelerinde bilgisayar, laboratuvar yetersizJiği var. istatistikçi yetiştiriyorsanız onu bilgisayardan ayn yetiştimıeniz mümkün değil. Uluslararası standardı yakalayabilmeniz için çok mükemmel bir laboratuvannızın olması, halen literatürde bulunan son yıllardaki teknikleri bire bir uygulamalan gerekiyor. Hatta istaristikçilerin araştırma şirketleriyle bire bir ilışkide olup onlann kullandığı teknikleri güncelleyerek bu işin içine girmeleri lazım. Tabii her şey ımkâna bağh. Ben Hacettepeliyim, o nedenle orada bu imkânlann çok daha fazla olduğunu biliyorum. ODTÜ gibi bazı üniversiteler de teorik bazda eğitim veriyorlar. Hacettepe Üniversitesi ise uygulamayla teoriyi daha dengede tutmaya çalışıyor. Mimar Sinan Üniversitesi tamamıyla uygulama ağırlıklı eğitim veriyor. Biraz daha iktisat ağırlıklı. - Siz birgüzel sanatlar üniversitesi bünyesinde kurulu birfen fakültesinde öğretim üyesisiniz. Güzel sanatlaria fen nasıl bağdaşıyor? - Biz, dediğiniz gibi, güzel sanatlar üniversitesine bağh bir fen fakültesi olmanın sıkıntılannı yaşıyoruz. Bilgisayar, internet yetersizliği çok önemli. Öğrencileri istatistikçi zihniyetinde yetiştirebilmek için onlan o eğitim süresi içerisinde teknik donanımla donatmalısınız. Bu noktada da büyük bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Elbette, ciddi anlamda çok iyi istatistikçi yetiştiren üniversitelerimiz var. Ama herhalde karşılaşnrma yapmamak gerekiyor. Olayın kişiye de çok bağh olduğunu düşünüyorum. Ben bunu öğrencilerimle de çok yaşadım. Gerçekten o zihniyet yerleşmişse ve istatistiği de gerçekten sevdiyse üniversitedeki açığını lisansüstünde ve doktorada kapatıp, bilgisayar donanımı ve yabancı dil bilgisi de iyiyse mükemmel sonuçlar elde edilebiliyor. - İstatistik sempozyumlan hakkında biraz bilgi verir misiniz? - Bu sempozyumlar her yıl araştırma sempozyumu adı altında DlE tarafından düzenleniyor. Öte yandan İstatistik Mezunlan Derneği Türk istatistik Derneği'yle birükte her iki yılda bir istatistik sempozyumu yapıyor. Bunlar şimdiye kadar yan uluslararası nitelikteydi. Ama bundan sonra tam anlamıyla uluslararası olacak. Özellikle bizim derneğimizin düzenlediği bu kongre sadece bilimsel boyutta değil, istatistiği kullanan kişilerin beraber bulunduğu, tartıştığı bir ortam sağlıyor. Bu anlamda da çok büyük katkılan olduğunu düşünüyorum. Bunun yani sıra üniversitelerin iki yılda bir dönüşümlü olarak düzenledikleri istatistik sempozyumlan da oluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle