Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2003 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Çeteler Yalnız New
Yopk'ta mı?"New York Çeteleri" filmini gördünüz mü?
Filmin tanıtımına dikkat ettiniz mi? "New Yorkso-
Kaklarda doğdu."
Yalnız New York değil, bütün ABD, sokaklarda,
uçsuz bucaksız ovalarda, vadilerde, dağlarda doğ-
du, desek yeridir.
ABD'nin bir vatanı yoktu. Avrupa'dan Ingilizler,
Almanlar, Polonyalılar, Çekler, Ruslar, Irlandalılar,
Araplar, Isveçliler, Finlilergeldiler. Afrika'dan gemi-
ler dolusu zenci köle getirildi. Amerika krtasının sa-
hipleri Kızılderili kabileler, Çeroki'ler, Siu'lar, Apa-
çi'ler... Şoşon'lar, Komançiler, Irakus'lar, Navajo'lar,
Mohavk'lar. daha nicelerini güçlü silahlanyla yok
ettiler. Bir soykınmdı bu! Tıpkı bugün Irak'ta uygu-
lanan gibi!..
"Atevv York Çeteleri" bir ayna gibi yansıtıyor Ame-
rikan ruhunu... Bu ülke 1864'te dört yıl süren bir iç
savaşta iki milyon cana kıymadı mı? Hepsi ABD'liy-
di... Böylesine, kendine, kendi yurttaşına kıyabilen
bir ülkenin, gücüne inanarak dünyayı ele geçirme-
ye kalkmasında şaşacak bir yan yok!..
Adı geçen filmin baş kişısi kasap Bil. Bu zalim,
Amerika'nın temsilcisidir. Baş kopararak, acıma-
sızca insan öldürerek, kendini Amerika'nın yerlisi,
sahibi sayarak gelen göçmenlere en şiddetli dav-
ranışlan uygun gören bir insan!.. WASP denen, be-
yaz, Protestan Amerikalının, karşıtlarına, zencile-
re, Kızjlderililere, Katoliklere, Yahudilere düşman-
lığı o gün bugün, sürüp gitmekte...
Geçen gün gazetelerde biryazı çıktı. ABD'nin es-
ki Genel Kurmay Başkanı General Lemnitzer vak-
tiyle bir plan hazırlamış, Başkan Kennedy'ye sun-
muş... Buna göre ABD, CIA eliyle ülkede çeşitli ör-
gütler eliyle kanlı darbeler, öldünmeler yaptıracak,
bütün bunlan Kübalılara, Castro yandaşlarına yı-
kacak! Bu arada ABD vatandaşlan da ölüme gide-
bilir, ama ne zaran var! ABD halkında bir korku ya-
ratmak, birdüşmanlık duygusu uyandırmak, buna
dayanarak Küba'nın, Castro'nun sonu getirilecek!
Şu New York'taki ikiz kuleler olayı... İki yolcu
uçağının bu kulelereçarpması, binlerce insanın öl-
mesi olayı var ya, bu işin içinde kimlerin parmağı
var diye düşünmemezlik edemiyoruz. Daha ilk gün
içime birkuşku düşmüştü? Fırsat bu fırsat diye Müs-
lümanlan, ABD'nin "haylaz" saydığı Arap ülkeleri-
ni vurmak olanağını yaratmak için düzenlenmiş bir
olay mıydı?
Bir de anım var: 1960 yılında basın gezisiyle
ABD'deydim. Dışişlerindeki Ortadoğu uzmanlany-
la konuştuk, Pentagon'daki yetkililerle görüştük. Bi-
zi bir kışlaya götürdüler. Koca bir yatakhane... As-
kerler karyolanın başında tam teçhizatlı bekleş-
mekteler... Ne olduğunu anlattılar, bir kıta asker
her an böyle tetikte beklermiş, bir haber geldiğin-
de fırlar koşarlarmış, uçaklara...
Bir kez başkan yardımcısı Nixon, Venezüella'da
Karakas Üniversitesi öğrencilerinin saldınsına uğ-
ramış. Haber uçurmuşlar, "Gelin Nixon'ı kurtann"
diye... Yıldınm ekip hemen uçaklara koşup Nixon'ı
kurtarmayagidecekmiş, son dakikadavazgeçilmiş...
Düşünün, yabancı bir ülkenin toprağına havadan
inip askeri harekât yapacaklar! Hangi hukukla, han-
gi yetkiyle!
İkiz kulelere çarpan uçaklar acaba kimin emrin-
deydi? Sakın CIA'lann MlA'lann parmağı olmasın
bu kanlı olayda?.. Bir kuşku, ama doğrusu ya, hu-
kuka, insanlığa ters düşen bir yönetime yakışan bir
kuşku...
Riya Diplomasisinden Körfez'e...
Uygar Batı medyasının beyin yıkama makinesi, tümüyle
bu 'riya politikasınırf buyruğundadır ve inanılmaz bir
dayaruşmayla bu politikaya durmadan -görünüşte ince
ve farklı ama temelde prototip- malzeme üretmektedir.
Prof. Dr.AydınAYBAY
u yazı, yukardaki baş-
(lığı taşıyan iiçüncü ya-
kzım oluyor. tlkı, Cum-
iıuriyet'te, 18 Kasım
' 1982'de yayımlanmıştı.
Bunun yayımlanmasından bir haf-
ta kadar sonra, pek saygın bir dip-
lomat ve büyük bir devlet adamı
olan Hasan Esat Işık'tan bir mek-
tup aldım. Rahmeth büyükelçi Işık,
yazı için beni kutluyor ve yazıda-
ki açıklamalanmın büyük bir bö-
lümünün "kendi düşüncelerini de
yansrtbğmr söylüyordu. Beni mut-
lu eden, gönendiren bu mektubu
kutsal bir anı olarak saklıyonım.
1990'da Körfez konusu yine kı-
zışınca, rahmetli Işık'ı da anarak,
aynı başlıkla ikmci bir yazı hazır-
ladım. Yine Cumhunyet'te yayım-
lanan bu yazı, 1982 yılındaki ilk ya-
zıdan genış bir alıntı ile bitiyordu.
"9 Kasım'da (1982) yayımlanan
yazısında Sayın Ühan SeJçuk, Bas-
ra Körfezi için tezgâhlanan senar-
yoda Türkiye'ye biçilmesi olası ro-
le dikkat çekerek, 'uyanık olahm'
diyor. Ben de yineliyorum: Ger-
çekten uyanık olmamız gerek; üst
üste çakışan önemli belırtiler, so-
ğuk savaş yıllannın bayatlamış slo-
ganlan eşliğinde Türkiye'nin başı-
na olmadık belalann açılmak is-
tendiğini gösteriyor.
Körfez'e yönelik önemli hazır-
lıklar yapıldığı ve bunlann içinde
Türkiye'ye de bir 'işlev' yüklen-
mek istendiği besbelli. Konunun
'NATO içi mi, dışı mı' taruşmasını
anlamsız bırakacak boyutlara ulaş-
tığı da anlaşılıyor. NATO Bakanlar
Konseyi'nin, üyelerin NATO dışı
alanlar için de önlem almakta ser-
best olduklannı vurgulayan karan
da bunu gösteriyor. Avrupalı or-
taklar 'Komşuda pişer bize de dü-
şer" diyerek Tüıîdye'yi de ateşe
atacak tasanlara yeşil ışık yakıyor-
lar.
Bunca zahmet ve çaba ile Orta-
doğu'da sağlayabildiğimiz güveni-
lirlik ve saygınlıgı bir anda yitirme-
miz umurlannda bile değil. Türki-
ye'nin tıpkı Birinci Dünya Sava-
şı'nda olduğu gibi, başkasının işi-
ne yarayan tehlikeli serüvenlere
itılmesinden hiçbir kaygılan yok.
'Küçük uhısiar. onlarm haldan ve
özgürlükkri için savaşım veren bü-
yükfcrin eflerini bağlamamalıdır-
br' gibi birgerekçeyle, olayı soğuk-
kanlılıkla seyrediyorlar. Küçükle-
rin kendi kaderlerini kendilerinin be-
lirlemesi gerektiği yolundaki is-
tençlerine aldırdıklan yok. Sade-
ce sonucun hesabını yapıyorlar. Ye-
rel ve yöresel bir çatışma ve kıyun-
dan sonra 'Körfez' işi bir süre da-
ha çözülmüş olacak mı? Çatışma
ve kıyımda 'hdak' olacak ortağın
durumu bu hesabın tümüyle dışın-
da bırakılıyor.
Ama bu 'ortaklar'. işin ucu ken-
dilerine dokununca nasıl da celal-
lemyorlar? 'Faturanın en önemli
bötiimünü ödediği için. ortak sava-
şanuı niteliğini betiriemede kendi-
sini muüak hak sahibi sayan' ve
'Uğruna savaşılacak hakve özgür-
lüklerin nasıl tanımlanacağına ve
yorumlanacağına tek başına karar
verme yetkisini sakh tutmak iste-
yen' büyük ortağa nasıl kafa rutu-
yorlar? Amerikan yönetiminin zir-
vesindekilerden biri olan Bay
Bush'un (Baba Bush!) 'Avrupalı
müttefiklerinıi/den protesto sesle-
riişitiyor veüzütüyDruz; şubittnroe-
Kdir ki ABD Özgür dünyanm tide-
ridir veşimdOdyönetim bununhak-
kuuverecektir' sözlenne karşı, tn-
giltere'nin en tutucu politikacılann-
danolan BayFoweü(ABD'nin şim-
diki dışişlen bakanı ile ilgisi yok!)
bile çileden çıkıyor. Kendi halkı
adına soruyor: 'NeBderi?', 'Kunin
tarafindan atannuş bu liderüğe',
'Ozgür dünya dediğinde neyi kas-
tediyor?' Bu Bay PoweU'ın öyle
banşçılıkla filan ilgisi yok; sivri fi-
kirleri nedeniyle tutucu (muhafa-
zakâr) partide bilebannamayıp da-
ha sağdaki gruplara geçmiş bir po-
litikacı... Kısacası hiçbir AvTupa
ulusu, kendi öz çıkarlannı tartıp
dengelemeden olası yaran ile za-
rannı inceden inceye ölçmeden,
'pofitik' ya da 'askeri' eylem pro-
jelerine tarafolmaya yanaşmıyor...
Bu tablo karşısında, iki yüzyıl-
dan beri 'A\Tupah' olmanın kavga-
sını veren, bunun için nice özveri-
de bulunan Türkiye'nin, gerçekten
çoku>anıkolmasıgerekiyor.Bu sü-
recin dışında kalan ve Körfez 'e yö-
nelik planlardaki rolü sadece bir
'atlamataşT olmaktan ibaret bulu-
nan ülkelerle aynı torbaya konul-
maktan kaçınmalıyız. Bağunsızhk
temehne dayah uhısal banş' pofr-
tikanuzuı buyurduğu tutum da bu-
duıf Aradan 20 yıl geçtikten son-
ra hâlâ güncelliğini koruyan bu
i
*yaldaşım''ı ızah edecek giz ne ola-
bilır? Bu da ikincı yazıda (1990)
açıklanmaya çahşılmış:
"Buradakı giz, sanınm. kaba çı-
kar hesabıyla uluslararası 'forum'u
biranda 'arena'ya çe\irmekten zer-
re kadar pervası olmayan güçlenn
hıç değişmeyenri>-apotitikalanna
dayanıyor.
Bunlar, başka ülkelerin haklan-
na, halklann kendi kaderlerini be-
lirleme özgürlüklerine sanki pek
meraklı ve saygılı imişler gibi, iş-
lerine geldiği için kendi ulusunun
kaynaklannı sömürüp cebe atmak-
tan başka bir marifeti olmayan bir
şeyh sülalesini, o ülkenin biricik
'meşru yönetimi' sayabüiyor ve bu
uğurda, dünyanm görebildiği en
büyük askeri yığınağı yapabiliyor-
lar. Son yüz elli \ıllık tarihte Gü-
ney Amerika'da 'büyük sopa' si-
yaseüne dayanan onlarca Inüdaha-
le' ve İşgal'; son yıllarda Grenada
ve Panama'daki 'meşru hükümet-
leri' devirme ve ıstıla 'operasyon-
lan' sanki Merih'ten gelenlerce ya-
pılmış gibi! Doğrusu, bütün bu olan
bitenlerde, her şeyin petrol denilen
o emsalsiz sıvının uğruna yapıldı-
ğı, arüktransistörlü radyosundanha-
berleri izleyen dağdaki çobana ka-
dar herkesin malumudur.
Dünya jandarmalığına soyunan
güçlerin uğruna savaşılacak hak ve
özgürlüklerin nasıl tanımlanıp yo-
rumlanacağına tek başına kendile-
rinin karar vereceklerini. bu kara-
ra kımsenin itiraz hakkı bulunma-
dığını bilmeyen yoktur.
Ellerdeki bütün kitle haberleş-
me araçlannı seferber ederek yalan
yanlış haberler ve duyurularla te-
melde yatan 'petrol çıkan' gerek-
çesini örtmeye çalışanlar da bun-
lardır. Basılan hava şudur: Yeniyet-
me 'Bağdat Hırsızı' azılı Saddam
yok edilmelidir. -Ve petrol zengin-
liği, yine önceki gibi, sabıkalı ara-
cı hırsızlarca çahnmaya devam edil-
melidir!- UygarBan medyasının be-
yin yıkama makinesi. tümüyle bu
'riya poütikasuun' bu>Tuğundadır
ve inanılmaz bir dayanışmayla bu
pohtikaya durmadan -görünüşte in-
ce ve farklı ama temelde prototip-
malzeme üretmektedir." Şimdi şu-
nu düşünüyorum: ilk yazıdan itiba-
ren
l
İe^ihv«teşhir" etmeye çalış-
üğım bu "şakavet* karşısında, Tür-
kiye'nin yapacağı şey, bellidir: Türk
Hariciyesı'nın yıllarca büyük bir
başan ile sürdürdüğü, "petrol pis-
fiğme" bulaşmadan
tt
savaşdışıkal-
ma" politikasına kararlılıkla de-
vam etmek ve maceracı seçenek-
lere kapısını mutlaka, sıkı sıkı ka-
pah tutmak!
Acaba yapabilecek miyiz?
'Karşıdevrim'
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR.
KANSERDEN KORKMA
CEÇ KALMAKTAN KORK.
TÜRK KANSER DER>EĞİ ONKOLOJİ MERKEZİ
0 212 237 56 49/238 3030
MehmetBAŞARAN
1
946'dan beri bir karşıdevrim süreci yaşı-
yoruz. Demokrasi adına, devrimler "oy
pazarma" sürüldü. 1947 ikıli anlaşmala-
nndan bu yana, tüm ışlenmiz Amenkalı uzman-
lar güdümünde. Giderek "küçükAmerika" ol-
maya yöneldik zaten. Cumhuriyefin temelı
ÖğretimBnrlği Yasaa, çoktanrafakaldınldı. Ger-
çek yol göstericimiz "bflün" değil gayn. Kur-
tuluş Savaşı'nın özü doğrultusunda gerçekleş-
tirdiğimiz eğitun kurumlan, Köy Enstifülen
nerede... Neyin nesi bu tnciriik'ler, yabancı dil-
le eğitim yapan büim yurtlan (üniversiteler).
Yozlaştırmalara, gıdişe dayanamamış, nasıl
da haykırmıştı Nadir Nadi:
"Çağdaş uv^arnğa sırt çevinnek Atatürkçü-
lükse, biz Atatürkçü değiliz. Hayatta en hakiki
mür^üimdeğüse,bizAtatürkrüdeğüiz.(_)l!hı-
sal bağnnscdık başkalaruun uvdusu halindeya-
şamak anlamma gefiyor \e halkçıhk ilkes hat-
km bir muthıazmlıkefindecennetvaatJerryie öm-
rii bülah sömüriiimea sayıbyorsa, biz Atatürk-
çü değiliz.'' (Ben Atatürkçü Değilim, Nadir Na-
di, Cumhuriyet Kitaplan).
Büyük çoğunluğumuz yoksulluk, açhk sını-
nnda yaşarken; korkunç soygunlar, vurgunlar
sürerken; yeraltı, yerüstü varsıllığimız yaban-
cılara peşkeş çekilirken; IMF'ye el açıp "Bizi
de araıuza aİm" diye Avrupa Birliği'nin kapı-
sına yüz sürerken; sevgıli Oktay Akbal'la bir-
likte sormaz mısınız: "Bu ülkede Atatürk diye
büyük bir adam yaşadı mı?" diye...
Okuyanlan aydıracak, buralara nasıl geldiği-
SAVAŞ ve İNSAN
IRAK TA KAMERALARA YANSIYAN "OTEKI" HIKAYELER
HAFTA İÇİ ** Qk u 4 J P " OĞUZ HAKSEVER İLE
HER AKŞAM CANLI
C A \ / A C l # p TELEVfZYONLAR DÜNYAYA SAVAŞI NASIL ANLATIYOR?
O # - t V r \ ^ V d NTV'DEN TAM ÇEVİRİSİ İLE GÜNLÜK TELEVİZYON HABERLERİ
M
| " I % 1 # ğk HANG! KANAL, HANGİ HABERİ NASIL VERDİ?
EL U T M HAFTA İÇİ HER GÜN
TÜRKİYE'NİN HABER KANALI
İVUIIU
INJBC www.ntvmsnbc.com
mizi açıklayan bir kitaba getınnek istiyorum sö-
zü: Karşıdevrim. Hukuk adamı. bilim adamı,
usta yazar Prof. Dr. Çetin Yetkin yazmış. Ak-
deniz Üniversitesi'ndeyken Atatürk Ilkeleri ve
Inkılap Tarihi Araştırma Merkezı Müdürlüğü
de yapmış Yetkin. Aylık Müdafaa-i Hukuk Der-
gisi'nı çıkanyor beş yıldır. Kitabı neden yazdı-
ğını açıklarken şö>le dıyoryazar: "Sorunlan-
mran, içinde bunakhğunız acı gerçeklerin ka>-
nağnu bümek, çözüm ve üstesinden gelebilmek
için önkoşuldur. Bu kaynak, 1945-1950 arasm-
da vaşananlardııf Kitap "Otopa" yayını, 727
sayfalık büyük bir emek ürünü; geçmişi a>
r
dın-
lanrken günümüze ışık tutan bir inceleme, araş-
ürma.
On birbölümden oluşuyor. Hginç "ekler". var-
sıl bir "kaynakça" ve "diznT... Her bölüm ay-
n, üginç ama özeUikle karşıdevrim sürecinın dü-
ğüm noktası: CHP 7. Bü-
yük Kurultayı, ibretle üze-
rinde durulması gereken
bölüm ve ardından "de-
mokradkleşme" adı altın-
da venlen ödünler ve geri-
cılik...
FaHh Rrfla'nın Atatürk-
çülük Nedir adh yapıtında
şöyle bir yervar "Qff ne-
dir? Tjıkiym ve eğitim bir-
üğini. devTİmlerinin tenıeü
yapan Atatürk'ün kurdu-
ğuparti."
Bir belge üzerine "Par-
tim" yazınca, "Niçin CHP
yazmadınE" denmış Ata-
türk'e. Yanıt: "Ne bile>im
sonunakadarCHP'nin be-
nim partirn olarak kalaca-
ğuu»" Peker, Reşat Şem-
settin,Banguoğhı_Şemset-
tinGünaha>_ Dönelim Fa-
lıh Rıfla'y^'^Günak»- 'sof-
ta' kti. Cumhuriyetm25. >>
hnda medreseden başba-
kangetinnekhayraalamet
değfldL. Ükokulyerine Ku-
ran kurslan. ortaokul; Use
yerine imam hatip okulla-
n memleketi kaplamışbr.
Bu okuDann pekçoğu esld
devMerdede,misiigönifane-
yen geriükte şeriatçı. dev-
rimciKk düşmanı >etiştir-
mektediıier, Elli bin küsur
camidemflletm\iizdeatanı-
şmdanfazlasıbu koyu ceha-
let ve taassubun eüne tes-
hmedflmiştir. Türkiye'nin,
her bakımdan daha büyük
tehlikesi hatıra geimez."
(Atatürkçülük Nedir, s. 63)
Okuyun KarşıdeMİm'i.
Ne diyordu tanıtmasında
Oktay Akbal: "Yetkin'in
kitabı bütünüyle, önemle,
dikkatk okunacak bir ya-
pıt Geçmişi hice tanımak,
günümüzü daha rvi anla-
makidndeğerlibircahşma"
Kafana, yüreğine saglık
Çetın Yetkin...
PENCERE
Uyganlık Nasıl
Bu Hale Düştü?..
Pazar günü evden çıkmadım, televizyonu aç-
tım, çeşitli kanallan izlerken ağlamaklı oldum; in-
sanlann üstüne yağdırılan felaketli bombalar; yaş-
lı genç, kadın erkek, çoluk çocuk yaralılar, biça-
reler, füzelerle dövülen savunmasız kentlerin gö-
rüntüleri yüreğime oturdu; bir isyan duygusu ben-
liğimi sardı...
Dünya büyük vahşeti sirkte numara seyreder
gibi izliyor...
Uygarlık nasıl bu hale düştü?..
•
Sovyetler yıkıldıktan sonra Amenkalı Fukuya-
ma bir kitap yazdı:
"Tarihin Sonu!.."
Oysa tarih, elleri ve gözleri kanlı barbarlann As-
ya'yı istilasıyla yürüyor.
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir umut doğ-
muştu; 40 milyon kişinin can verdiği büyük pay-
laşım çatışmasının meydan muharebesi Avru-
pa'da yaşanmıştı; harbin ertesinde mahkemeler
kuruldu; savaş suçlulan cezalandınldı; Birleşmiş
Milletler örgütü'nün oluşması devletler hukuku-
na can verecek gibiydi; Bush yönetimi bunca
kazanımın köküne kibrit suyu döküyor.
Batı uygarlığının vahşileri, çoluğuyla çocuğuy-
la bombalayıp yıktıklan Irak'ta kendi yıktklannı ye-
niden yaparken mazlum halktan sağlayacakları
paranın kaşıntısıyia şimdiden ellerini ovuşturuyor-
lar.
Eskiden de böyleydı; güçlü olan güçsüz, ilkel,
zayıf olanı istila eder, ganimeti paylaşırdı; ama o
zaman ne Birleşmiş Milletler örgütü vardı ne de
insanlık bugünkü kadar bilinçlenmişti.
•
Katil bu kez herşeyi bile bile suçunu işliyor; hem
de alabildiğine pervasız...
Cinayetin tanıkları da bizleriz..
Evlerimizde oturmuş, televizyonlarda vahşeti iz-
lerken çayımızı yudumluyoruz...
Hastanede yaralı yatan üzüm gözlü kızcağızı ya
da kara saçlı oğlanı seyrederken, yüreğimiz kalk-
sa bile, elimizden bir şey gelmiyor...
Çaresizlik göğsümüzde düğümleniyor...
Peki, biz de göz göre göre işlenen bu cinayet-
te suç ortağı değil miyiz?..
•
Birleşmiş Milletler hukuku düpedüz çiğnen-
mekte..
Bush ve yandaşlannın ipleri ele geçirdiği Ame-
rika, hem Birleşmiş Milletler'i dışlayarak, hem Av-
rupa Birliği'ni parçaiayarak, yardakçısı Ingiltere ile
birtikte Afganistan'a dek uzanan Asya petrol cog-
rafyasını kaba kuvvetle istila etmekte...
ABD istila ertiği her bir ülkede işgali benimse-
yen kukla hükümetler kurarak toprağın altındaki
petrollerin yönetimini kendisine bağlayacak...
Peki, adı nedir bunun?..
Emperyalizm!..
•
Türkiye'nin durumu ne bu savaşta?..
Gayrimeşru bir savaşa, hukuk dışı bir saldırı-
ya, Birleşmiş Milletler'e karşın bir istilaya, Müs-
lüman bir ülkenin işgaline, Amerikan - Ingiliz ko-
alisyonuna destek veriyoruz.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül diyor ki:
"- Koalisyondayız!.."
Desek ki:
- Allah'tan kork!..
Biryararı olur mu?..
Gül islam'ı siyasete alet ediyor; ama Müslüman-
lığı işte bu kadar!..
\NTV Radvo
/aynı anaa
İSTANBUL 102.8
ANKARA 104.7
İZMİR 95.7
CANIMIZ
SAVAŞ YURHAŞ
GEÇEN BİR YILIN
HER ANI BİZİMLEYDİN
HEP BİZİMLE OLACAKSIN
AİLEN
ACI KAYBIMIZ
Cemiyetimiz üyesi, Basın Şeref Kartı
sahibi, değerli arkadaşımız
SAMET KOÇYİCİT
7 Nisan 2003 Pazartesi günü vefat
etmiştir. Vefatı topluluğumuzda
üzüntü yaratan Koçyiğit'in cenazesi
8 Nisan 2003 Salı günü (bugün) öğle
namazının ardından Levent
Camii'nden alınarak Selimpaşa
Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
Samet Koçyiğit'e Tann'dan mağflret,
üyelerimize ve ailesine başsağlığı
dileriz.
TÜRKİYE CAZETECİLER CEMIYETİ