Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 MART 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J\_ U L i J. U M\ kurtur(5 cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SLTNAY AKIN
Biz bowling oyunculan...~W *y Eylül saldınsını ger-
m m çekleştirenler, kendi-
m m lerine göre günahkâr,
-A- - * - dinsiz saydıkları in-
sanları öldüraıek amacmdaydılar.
Bowling oyunundaki kukalar gibi,
Dünya Ticaret Merkezi'nin ıkiz ku-
lelerinin devrilişi, yüzyıllar sonra
da izlenecek görüntüler olarak geç-
ti tarihe. Bu saldın. 1840 yılından
sonra, dinsizlerin aynı yerde ikinci
kez hedef alınmasıdır!
184O"ta ne mi oldu0
Dünya Tica-
ret Merkezi'nin ikiz kulelerinin bu-
lunduğu New York'un Manhattan
semtinde Amerika'nın ilk bowling
salonu açıldı. Ne ilgisi var, deme-
yin!?. Bovvling, MS 400 yılında,
Almanya'daki kiliselerin bahçele-
rinde oynanmaya başlanan "dinsiz
öldürme oyunu"ndan başka bir
şey degildir. Bu törenlerde atıcı, bir
kuka devirirse, yani bir dinsiz öldü-
rürse ziyafetle ödüllendirilmektey-
di. Her başanlı atış, günahm bağış-
landığı anlamına geliyordu. Yok
eğer, top hedefini bulmazsa, atıcı,
inancını biraz daha güçlendirmek
için kiliseye girip dua ediyordu.
Dürüstlüğün temsilcisl kuka
Bowling oyunu hakkındaki ilk
bilgiler MÖ 5200 yılına kadar uza-
nır. Mısır'da yapılan bir kazı sıra-
sında, bir çocuk mezanndan çıkan
taş top ve dokuz kuka arkeologla-
rın aklına bowling oyununu getirir.
Ama Mısır"da bu oyunun hangi
amaçla oynandığı hakkında bir bil-
giye sahip olunamaz. Amerika'ya
ise Alman göçmenlertarafından ta-
şmdığı bilinen bowling, ailelerin
hafta sonu oynadıklan bir oyun ola-
rak tüm kıtaya yayılır.
Manhattan'da açılan ilk bowling
salonunda oyunculann devirmeye
çahştığı kuka sayısı dokuzdur. Ki-
mi kaynaklar, kuka sayısının dokuz
olmasına Martin Luther'in karar
verdiğini yazarlar. Luther'in, Mı-
sır'daki bir çocuk mezarında dokuz
kuka bulunduğundan habersiz ol-
duğunu düşünecek olursak, bovv-
ling oyununun sırlanndan biriyle
daha karşı karşıya olduğumuz an-
laşılır. Bu sırn çözecek olan el-
bette matematiktir. Her bir kena-
n üçer kukadan oluşan bir karede
toplam sekiz kuka vardır. Ortaya da
bir kuka koyarsanız, Mısırlı çocuk-
la Martin Luther'i buluştururs u-
nuz!
Amerika'da kısa sürede çoğalan
bovvling salonlan, zaman geçtikçe
günahkârlann toplanma yerine dö-
nüşür. Katıller, kaçakçılar, hırsız-
lar bu salonlarda bir araya gelmek-
te, bowiing oyununu bir kumara çe-
virerek para kazanmaktadır. Birer
batakhane haline gelen bowling sa-
lonlanna karşı yeni bir salon açılır
Connecticut eyaletinde. Bu salonun
ötekilerden farkı yalnızca, oyunun
dokuz değil, on kukayla oynan-
ARİF DAMAR
masıdır. Aradaki bir kuka doğrulu-
gun, dürüstlüğün temsilcisi olarak
dikilır, kendisıni ve arkadaşlannı
devirmeye gelen topun karşısına.
Yuvarlanan başlar...
Hitler'in savaşa gönderdiği sa-
yısız Alman gencınden biri de
VVolfgang Borchert'tır. Rus cep-
hesine gönderilen genç adam, fa-
şizm karşıtı düşüncelerinden dola-
yı tutuklanır. Savaş sonrasında
Borchert, tiyatro oyunlan. şiir ve
öykü kitaplan yazar. Hem de tüm
bunlan iki yıla sığdınr! 1947 yı-
lında, 26 yaşında ölen Borc-
hert'ten geriye kalan şiirlerden bi-
ri de şudur:
Biz bowling oyunculan
Ama gülleler de biziz
Devrilen kukalar da
Ve gümbür gümbür öten
Oyun yeri, yüreklerimiz.
Alman yazann, siperin içinde sa-
vaşan iki askeri anlattığı öyküsün-
de de anıhr bovvling oyunu: "İki
adam pek çok aydan beri çukur-
daydı. Çok başlar dağıtmışlardı.
Ve hep de hiç tanınıadıkları in-
sanlann başları. Kendilerine bir
şeycik yapmamış olanların ve dil-
lerini bile bilmedikJerinin. Ama
biri bulmuştu işte dakikada alt-
mıştan çok atış yapan tüfeği. Ve
biri de ateş etmelerini buyurmuş-
tu. Giderek iki adamın dağıttığı
başlar bir çoğalmıştı ki, üst üste
konsalar bir büyük tepe oluştu-
rabilirdi. Ve iki adam uyur uyu-
maz yuvarlanmaya başlıyordu
başlar. Bir bovvling oyunundaki
gibi. Hafiften gümbürdeyerek..."
Insanlann savaşlarda kukalar gi-
bi devrilmesıne karşı olan Wolf-
gang Borchert, bir başka öyküsün-
de de şöyle değerlendirir kadınlan:
"Yazın yatakJarı ve kanlan kay-
nayan sarışın kızların ruhlan her
zaman geniş kalçalı olur diye bir
şey söylenemez. Ruhlan saftır ve
bir çocuk oyuncağı gibi kırılgan-
dır kiminin; ve büyükJer göz açıp
kapamadan bu oyuncağı par-
maklarının arasında ezip atar-
lar."
Yaşamı ayafla kaldırmak...
IstanbuFda ilk salonun 1990 yı-
lında açılmasından önce, çocukla-
nn oynadığı bir oyundu bovvling.
Çünkü, ülkemize bu oyunun önce
oyuncağı, sonra kendi gelmiştir.
Büyüklerin gideceği bir bovvling
salonunun olmadığı yıllarda, ço-
cuklar odalannda, annelerinin ya
da babalannın aldığı plastikten ya-
pılmış kukalan deviriyorlardı.
ikinci Dünya Savaşı öncesinde,
çocuklan da göriirüz bovvling sa-
lonlannda. Ama onlar, oynamak
yerine kukalann yanında durmak-
taydılar. Görevleri, devrilen kuka-
lan dizmekti. 1946 yılında, otoma-
tik dizme makinesi yapılana kadar
kukalar, "pinboy" adlı çocuklarta-
rafından hazırlanırdı yeni bir arışa.
Çocuklar, dizdikleri kukalann üs-
tünde bulunan sıraya oturduklann-
da, ayaklannın altından geçiyordu
atılan toplar...
Her şey, savaş günlerinde olduğu
gibiydi yani...
Büyükler, kazanmak hırsıyla atış
yaparken, küçük ayaklann altında
devriliyordu yaşam...
Ve çocuklara her seferinde, yıkı-
lanları yapmak, yaşamı yeniden
ayağa kaldırmak düşüyordu!
Mart ayı dergilerinden:
Adam Sanat, Ağır Ol
Bay Düzyazı (Bahar sa-
yısı). Akatalpa. Av, Ago-
ra, Berfın Bahar, Dize,
E, Edebiyat ve Eleştiri, Eski, Sanat ve Hayat, Var-
lık'ta yer alan şiirleri okudum, inceledim. Hüseyin
Haydar'ın E dergisinde yayımlanan "Doğu Tabletle-
ri" başlıklı, dokuz bölümden (Tablet'ten) oluşan şiıri-
ni "Ayın Şiiri" olarak değerlendirdim.
Hüseyin Haydar, özellikle "İkinci Tablet, Leylâ" ve
"Üçüncü Tablet, Ey Kuş" bölümlerini en güzel ve şi-
irsel bulduğum bu uzun şi-
irinde, ABD'nın öncülüğün-
de Irak'a, Irak halklanna
karşı yürütülen ve bütün
dünya uluslannın lanetledi-
ği acımasız saldınnın trajik
acılanm, şiirselliği hiç göz
ardı etmeden, o topraklann en eski kültür ve söylence-
lerine göndermeler yaparak büyük bir ustalıkla dile ge-
tiriyor. Güncel konular üzerine kalıcı bir şiir yazabil-
mek çok çetin bir iştir. Hüseyin Haydar bu güç ve çe-
tın işi başarmanın güzel bir örneğini veriyor. Çok kü-
çük bir azınlığın dışında, bütün dünya insanlannın pay-
laştığı duyarhğı yansıtıyor. Kendisinı kutluyorum.
HAYDAR
Günümüz şairlerinden Hüseyin Haydar
1956'da Trabzon'da doğdu. tlk ve ortaöğ-
renimini Trabzon ve Erzurum'da tamamla-
yan şairin şiirleri, Sanat ve Toplum, So-
mut, Tiirk Dili, Yazko-Edebiyat, MilJiyet
Sanat dergilerinde yayımlandı.
De ve Yazko yayınevlerinde çalışan şair
bir dönem Cumhuriyet gazetesinde düzelt-
menlik, reklam şirketlerinde de nıetin ya-
zarlığı yaptı.
'Acı Türkücü' adlı kitabıyla 1981 Aka-
demi Kitabevi Şiir Ödülü'nü alan Hay-
dar" ın yayımlanan diğer yapıtlanysa 'Ka-
ra Şarkılar', 'Yıldız Tutulması' ve 'Su-
dan Gövde'
DOĞU TABLETLERİ
İkinci Tablet, Leylâ
Eski havaları söyler ana, odaları dolanır da,
Benlerini arar ellerim dolunayın yanağında.
Babil Kulesi'nin yıldızlarını da vurdular, demin,
Meğer gözlerinmiş Leylâ, içi bal dolu gözlerin.
Boş bahçelerde rüzgâr, Leylâ Leylâ, diye ağlar.
Issız yollarda rüzgâr Leylâ şarkısını söyler.
Diyorlar, bir mektup yaz Esenlik Evi'nin kızına,
Diyorum baksanıza, kapatmış kapısını, penceresini.
Diyorlar ki Humbaba bağlarını yedi, ırmaklarını içti,
Diyorlar ki yedibin yıllık şarap küplerini kırdı.
Meğer kanınmış Leylâ, Bağdat toprağına akan.
Ah Leylâ, çakıyla kazıyan bendim duvanna:
Benimsin Leylâ! Sen benimsin! Leylâ benim!
Soran olursa, gitti deyin, karanlık bir havada,
Ama, dönecek mutlaka, alnında çobanyıldızıyla,
Leylâ mutlaka!
Üçüncü Tablet, Ey Kuş
Ey Kuş! Ey Kuş! Dünyanın etrafında dönen,
Ağzı büyülü kuş, sevgililer ne umar senden?
Sevgililer ne bekler, kendi aşk dertlerinden?
Ay vurmuş bahçe gibi uyuyamaz acı çeken,
Başkalanndan farklı, ağlamaz ama gülmez de.
Haydi aç, kuşlu yatak örtülerinin sırrını güneşe.
Ya tayr! ya tayr! Dünyanın etrafında dönen,
Tayyâreler ölüm pulları serpiyor şehrimize,
Gelinin başına saçılan gümüş paralar gibi.
Sevgililer ne haldeler, diye sorarlarsa, söyle,
Yırtıcı güvercinler yapıyoruz onlardan...
Ey dünyanın etrafında dönen ağzı büyülü kuş.
Tüylerinin ağırlığı kadardır düşmanın ağırlığı da!
Bizim kaygımız da!
HÜSEYİN HAYDAR
Leylâ: Arapça, çok karanlık gece.
Humbaba: Gılgamış 'ın Enkidu 'yla birlikte öldürdüğü canavar.
Çobanyıldızı: Yön gösteren vıldız. Venüs. Güzellik simgesi.
Ezilen ulusların kurtuluş simgesi.
Tayr: Arapça, kuş.
TYS BAKIRKOY ŞUBESÎ AÇILDI
Onur ödülü alan yazarlar Bakırköv Belediye Başkanı ile birlikte.
Ispirtohane'de
tanışma akşamı
SELCEN AKSEL
25 Mart Perşembe akşamı, Ba-
kırköy Beledıyesi'nin Ataköy'de-
ki Ispirtohane Kültür Merke-
zi'nde düşün ve yazın dünyamız-
dan birçok isim bir araya gelmiş-
ti. Buluşmanın nedeni, Türkiye
Yazarlar Sendikası (TYS) Ba-
kırköy Şubesi'nin açılış ve 'ta-
nışma gecesi'ydi.
Muhsine Helimoğlu Yavuz,
Nail Güreli, Sadık Gürbüz, BA-
SAD Başkanı Üstün Asutay,
TYS Genel Başkanı Cengiz Bek-
taş, İkinci Başkan Aydın Hati-
poğlu, Genel Sekreter Gülsüm
Cengiz, TYS üyeleriyle Bakır-
köylü sanatçı ve sanatseverlerin
yani sıra, gecenin onur konuklan
Oktay Akbal, Şükran Kurda-
kul, Mehmet Başaran, İsmet
Zeki Eyuboğlu, Afşar Timuçin
de oradaydı. Gece, TYS Bakırköy
Şubesı Gırışım Kurulu Başkanı
Mine Ergenin konuşmasıyla
açıldı. Ergen'in çağnsıyla 'tüm
dünyanın düşün, bilim ve yazın
insanları için bir dakikalık say-
gı duruşu'nda bulunulmasının
ardından, TYS Başkanı Cengiz
Bektaş söz aldı. "İnsan, insanla
insanlaşır... Kültürün emekçi-
leri yazarlar, sanatçıiardu. Dü-
şünce özgürlüğünün, yaratma
özgürlüğünün olmazsa olmaz
koşulu oluşu da bundandır.
TYS'nin 1974 yılında dernek
değil de sendika olarak kurul-
masının nedeni de, bu sorumlu-
luğu en etkili biçimde yerine ge-
tirmek içindir" diye konuşan
Bektaş, Bakırköy şubesine destek
veren Bakırköy Belediye Başka-
nı Ahmet Bahadırh'ya, Saim
Bugay'ın tasanmı 'Aziz Nesin'
heykelciğini sundu. Bahadırlı da,
encümen üyesi arkadaşlan ve Be-
lediye çalışanlanyla birlikte ver-
dikleri desteği sürdüreceklerini,
heykelciği tüm arkadaşlan adına
aldığını söyledi.
Gecede, Oktay Akbal, Muaz-
zez flmiye Çığ, Mehmet Başa-
ran, İsmet Zeki Eyuboğlu, Şük-
ran Kurdakul ve Afşar Timu-
çin kendilerine sunulan ödülleri
Bahadırlı'nın elinden aldıktan
sonra birer konuşma yaptılar.
Sağlık nedeniyle gelemeyen Ve-
dat Günyol'un ödülünü Egemen
Berköz, F. H. Dağlarca'nın ödü-
lünüyse Cengiz Bektaş alıp ileti-
lenni okudular. Gece, Erşad Ba-
girov'un yönettiği Bakırköy Be-
lediyesi Oda Orkestrası'nınklasik
müzik dinletisi ve kokteylle sona
erdi.
ESINTÎLER
ZEYNEP ORAL
Öldüperek
Kurtarmak...
Sözcüklertüm anlamlarını mı yitirdi, yoksa ba-
na mı öyle geliyor?
ABD ve Ingiliz silahlı kuvvetleri Irak halkını "kur-
tarmak" için Irak'ı "işgal"e girişti. Elbet kendile-
rine "işgal ordusu" demediler. "Kurtarma ordu-
su" dediler.
Asker sivil demeden öldüre öldüre, "kurtanyor-
lar".
Teslim aldıkları askerleri "kurtarmaları" yetme-
di, Bağdat'taki Pazar yerinde yiyecek derdine
düşmüş kadın ve çocuklan da "kurtardılar".
Irak'ın belli başlı kentlerinı bombalarken aslın-
da bu kentleri "yıkmıyohardı". Bunun adı "yeni-
den yapılandırmak"t\. Ama gelin görün, ileriye dö-
nük bu "yeniden yapılanma" işleminde, küçük
ortak Ingiltere fena bozuldu, çünkü belli başlı iha-
leler için hep Amerikan şirketleri yanşıyordu. "Yık-
mak" ile "yapmak" sözcükleri yer değiştirdi.
Harekâtın adını "Şok ve Dehşet" koydular. Şo-
ka girmesi ve dehşete düşmesi gereken Iraklılar-
dı herhalde... Gelgelelim, ilk şoku, çiçeklerle kar-
şılanmadıklarını gören Amerikan askerleri, deh-
şeti yaşayan ise tüm dünya oldu.
Bombalarınaisim koydular: "Akıllıbomba"de-
diler... Bu ne biçim "akıl"d\r ki, hedefini şaşırıp
"yanlışlıkla"Türkiye'ye, Iran'a ve Surıye'ye düşer
oldu bu aptal bombalar...
En olmayacak adlandırma ise "Dost ateşi"...
ABD askerleri yanlışlıkla 18 ingiliz askerini öldür-
dü. Daha sonra da yine ABD askerleri yanlışlıkla
ABD askerieriyle çatışmaya girdi ve 37'sini yara-
ladı. VeAmerikalılarbuna"dosf ateşi" dediler. Bu
ne biçim "dost" ki, vurur, yaralar, öldürür...
Bu sözcükleri Türkçe ya da dilediğiniz dilde, In-
gilizce, Ispanyolca, Japonca, Çince, Rusçasöy-
leyin, taşımaları gereken hiç ama hiçbir anlam
taşımadıklarını ya da tam tersini ifade ettiklerini
göreceksiniz.
Haksız mıyım, sözcükler anlamlarını mı yitirdi,
yoksa bana mı öyle geliyor diye sormakta?
• • •
İki pazar önce size verdiğim "bilgi fesf;"nin gör-
düğü ilgi üzerine, bu pazar da bir başkası...
Aşağıda, tarihçi William Blum'un hazırladığı
bir liste var. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana
ABD'nin bombaladığı ülkelerin listesi... Bilin ba-
kalım bunun hangisinde ya da hangilerinde, bom-
balamanın doğrudan sonucu olarak insan hakla-
nna saygılı, demokratik bir hükümet kuruldu?
Çin-1945-46
Kore-1950-53
Çin-1950-53
Guatemala-1954
Endonezya -1958
Küba-1959-60
Guatemala -1960
Kongo -1964
Peru-1965
Laos -1964-73
Vietnam-1961-73
Kamboçya-1969-70
Guatemala -1967-69
Granada -1983
Libya-1986.
EISalvador-1980'ler
Nikaragua - 1980'ler
Panama - 1989
Irak-1991-99
Sudan -1998
Yugoslavya-1999
Afganistan - 2001
Evet, bilin bakalım bunların hangisinde ya da
hangilerinde, bombalamanın doğrudan sonucu
olarak insan haklarına saygılı, demokratik bir hü-
kümet kuruldu?
Şimdi Irak'ın yeniden bombalanma "gerekçe-
si", böyle açıklanıyor da...
e-posta: zeynep(« zeyneporal.com
Faks:0212 25716 50
YTÜ tiyatroda birinci seçildi
• Kültür Servisi - Maltepe Cniversitesi
tarafından düzenlenen 'Üniversitelerarası 1.
Tiyatro Şenliği ve Yanşması'nı Yıldız Teknik
Üniversitesi 'Sevgi Paylaştıkça Coğalır' adlı
oyunuyla kazandı. 24-27 Mart tarihleri arasında
Marmara Eğitim Köyü'nde yapılan şenliğe
9 üniversite kahldı. En iyi ikinci oyun ödülünü
Bahçeşehir Üniversitesi'nin sergilediği 'Lüküs
Hayat'; üçüncülüğüyse 'Ölüler Konuşmak
Isterler' adlı oyunuyla Galatasaray Üniversitesi
kazandı. Tiyatro yanşmasında en iyi yönetmen
dalında Mahir Ulaş (YTÜ), en iyi kadın oyuncu
dalında Gözde Atakan (Bahçeşehir Üni.), en iyi
erkek oyuncu dalında Aydın Büyükhelvacı
(YTU), en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında
Gülüm Baltacıgil (Bilgi Üni.), en iyi yardımcı
erkek oyuncu dalında Hakan Yüzer (Maltepe
Üni.) birincilik ödülünü kazandılar.
Üniversiteli tiyatroculara ödüllerini Maltepe
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Razbonyalı
ile Üniversite Mütevelli Heyet Başkanı Ali
Doğan Ünlü verdiler. Törende, Türk tiyatrosuna
büyük hizmetler veren sanatçı Haldun
Dormen'e de şükran plaketi sunuldu.
BUGÜN
• ANKARA OPERET SAHNESt'nde
11.00'de Devlet Opera ve Balesi'nin
'Peter ve Kurt Operada' adlı çocuk oyunu.
(0 312 468 54 54)
• SALÎH ZEKİ KOLAT KÜLTÜREVt'nde
14.30'da Tanseli PoUkar'ın 'Korku ve
Gerilim Yazınında Mekânlar' konulu
konferans. (0 216 449 18 84)
• BEKSAV'da 'Godard Filmleri'
kapsamuıda 15.00'te 'Aşka Övgü', 17.00'de
'Jandarmalar', 19.00'da 'Alphaville'
filmlerinin gösterimi. (0 216 349 91 55)
• BİLGt ÜNtVERSlTESt KUŞTEPE
KAMPUSU'nda 14.00'te Orhan Oğuz'un
'Dönersen Islık Çal' filminin gösterimi.
(0 212 293 5010)
• AKM SİNEMA SALONU'nda 13.00,
15.30 ve 19.00'da Cafer Pinahi'nin 'Daire'
filminin gösterimi. (0 212 251 56 00)