Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2ARALIK2003SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
İfti Beyaz Kelebek...
Yazdı! Yaz gibiydi! Kasımın bir sabahı!.. Pır de-
di uçtu tepemden. Derken biri daha.. Boşlukta ba-
le yaptılar. Açtım kitaplara baktım, bir iki günlük
biryaşantılan varmış. Bu mutlu uçuşlar, sevişme-
ler kısacık bir zaman için, sonrası yokluk!..
Bir genç adam, yirmili yaşlarda, bombaları sırt-
lıy or, biraraca biniyor, gidiyor kapılara, pencere-
lere, yapılara atıyor kendini. Onlarca yüzlerce in-
sana kıyıyor. Ne adına? Bir genç insanın kendini
bilebile, isteye isteye kıymasına nead verilir, na-
sıl açıklanabilir? "Canlı Bomba" diyoruz, bir in-
san, hem de genç bir insan, nasıl nasıl yapabilir
bunu?
O gün Istanbul'da sinagoglarda terör olayı ya-
şanmıştı. Bir yazı yazdım, gazeteye faksladım.
Buı terörün kaynağı nerde, kimde? Yanı başında
canlı bombalarlayurdunu işgal eden güçlere kar-
şı savaş verilirken, sen kalkıp "Biz Amerika'nın yar-
dımına koşacağız" dersen; içimizden kimileri,
"oraya on bin, elli bin askerie yardımcı olmalıyız"
diye yazıp çizerse, birileri çıkar senin yurdunda
aynı kanlı işleri yapmaya kalkışır!... diye soruyor-
dum. Sonra ters anlamlar verilir diye vazgeçtim,
yayımlamaktan.
Anlaşıldı ki, Istanbul'daki dört terör olayının
kahramanları içimizdendi. Bizim insanlanmızdı, bi-
zim gençlerimizdi... Kimse sormadı mı, düşünme-
di mi, kim yetiştirdi bunları, hangi okullar, hangi
öğretmenler, hangi tarikatlar, hangi şeyhler, ho-
calar, hangi politikacılar, hangi ünlüler?.. Erba-
kan'lar, Fethullah'lar "Camiler kışlamız minare-
ler süngümüz" diyenler bir bir gözümün önünden
geçti.
Hep yazdık, hep söyledik, hep yineledik... Din-
sel duygulan siyasi amaçlarla sömüren çirkin po-
litikacılar yanm yüzyıldır Türkiye'nin yönünü de-
ğiştirmek çabasındaydılar! Demirel'ler, Mesut'lar,
Tansu'lar, Tayyip'ler, Gül'ler Türkiye'yi çağdaş-
lık, uygarlık yolundan geriliklere, gerilemelere sü-
rükleyenler değil miydi bu tür canlı bombalann ye-
tişmesinde sorumlu olanlar? Son terör olaylan-
nın kaynağında kimler, nelervar? önce, eğitim ala-
nındaki başansızhğımız, sonra bu alanda dün de
bugün de Atatürk karşıtı uygulamalan koruyarak
siyaset alanında üstünlük sağlayanlar, sağlama-
yı amaç edinenler?
İki beyaz kelebek tepemdeydi. Çiçekli dallar-
da geziniyorlardı. Biri yaklaştı, bir şey söyler gi-
biydi? "Ben belki yarın yokum. Belkiöbürgün...
Sen gideceksin yaşayacaksın, sen şu güzelyer-
yüzünün, şu güzel doğanın, şu eşsiz sürecin ta-
dını bil! Başkalarına da ver bu duyguyu, yazıyla,
sözle, davranışlannla." Bir kez geliyoruz dünya-
ya... Bir kez yaşıyoruz. Çiçekler, ağaçlar, hayvan-
lar, insanlar... bir kez... Bir gün, bir yıl, on, yirmi,
otuz, elli, hadi hadi yüz sonrası yok...
Ya, AN, Hasan, Veli, Mehmet, Ahmet vb. olan
bu canlı bomba genç insanlanmız? Yirmili yaş-
larda kendilerini bile bile ölüme atanlar? Hepsi Is-
lami eğitimden geçmiş, hem de Cumhuriyet okul-
lannda, ama daha çok tekke, medrese benzeri yer-
lerde... Birer mücahit olmak istemişler ya da ba-
zılan onlan bu amaçla yetiştirmiş, büyülemiş!
İki sevgili kelebek bana baktı, baktı, bir şeyler
söyledi. Sonra uçup gittiler başka bir ağacın da-
lına... Anlayana, anlamak isteyenlere yaşamanın
anlamını duyururcasına..
Ama şu anda iktidarda bulunanlar da, daha ön-
cekiler gibi, "Müslümanlar terörist olamaz" diye
kanlı olaylan örtbas etmedi mi? Şimdi bile, Tay-
yip Bey, "Islami terörist sözüne tahammül ede-
miyorum" demiyor mu?
DİSK-SOSYAL-İŞ SENDİKASI'NDAN
ÇAĞRI
Kuruculanmızı ve kuruluştan bu yana organlan-
mızda görev yapmış arkadaşlanmızı kuruluşumu-
zun 37. yılında toplanan 11. Olağan Genel Kuru-
lumuzu onurlandırmaya çağınyoruz.
Özcan KESGEÇ
G.Y .K. adına
Genef Başkan
\ot Katılacaklann önceden haber \ermelen nca olunur
Tei 0312 430 r v
Tanh : 20.12 2003 Saat. 1000
Yer SEVAPiLiS
Esat Caddesı Vo 32 Küçükesat'Ankara
Toplumsal Mücadele, Kadmlar ve Matematik!
Bilinçli kadmlara ve erkeklere düşen başka bir görev vardır, o da varoşlarda,
kasabalarda, hatta hiç ummadığımız varsıl mekânlarda dinciliğin etkisiyle
büsbütün şiddetlenen erkek baskısına boyun eğmek zorunda kalmış on
binlerce kadınımıza destek olmaktır.
Prof. Dr. Erendiz ATASÜ
G
. eçmişimizdeki hafızlık gele-
neğinden ve Cumhuriyet ay-
dınlanmasının sık sık çelme-
lenmesinden olmah, orta eği-
timde çocuklanmıza düşün-
mesini öğretemiyoruz. Felsefe, liselerde ya
"namevcuttur" ya sonuç vermez: Öğrencı,
insan düşüncesinin zaman içinde nasıl ge-
liştigini kavrayacağı yerde filozoflann de-
dikJerini tekrarlar, anlamadan. Matematik
ve fizik korkulu düşlerdir! Ya da kimi ça-
lışkan öğrencilerin ve kimi teknik uzman-
ların yaşam pratiğinde gördüğumüz gibı,
özleri özümsenmeden, gündelik yararlılık
adına kullanıhp bırakılan araçlara ingirgen-
mişlerdir!
Oysa, matematik soyut/sonıut dönüşü-
münü öğrenebileceğimiz bir koca ülkedir.
Doğa bilimleri, açık bir zihne, evrende hıç-
bir şeyin duragan olmadıgını, tüm evrenın
birtakım seçimler sonucu oluşan devingen
dengeler üstünde yükseldiğinı; seçımlerde
sapmalar meydana gelirse, kaosun hemen
oracıkta, dengenin yanı başında hazır bek-
lediğini: hiçbir kavramın, hiçbir olgunun
mutlak olmadıgını, hepsinin ancak bellı ko-
şullardageçerli olduğunu; olgularahem iç-
ten hem dıştan bakmak gerektiğini, nicelik
ve niteliğin dönüşebilirliğıni; asıl olanla ay-
nntının, kuralla rastlantının çoğu kez çeliş-
kili ilişkisini öğretir.
Türkiye'deki düşünce sefaletini ben biraz
da metamatik, doğa bilimleri ve felsefe öğ-
retimindeki başansızlığa bağlıyorum.
Hayatta pek az şey katışıksızdır; çoğu kez
zıtlıklar bir aradadır. O nedenle biz insan-
lar sık sık duyarlı (hassas) seçimler yap-
mak zorunda kalınz, eğer somut koşullan-
mız bıze seçim olanağını tanıyorsa... Bugün
ve nicedir, Türkiye'nin kınlgan demokrasi
koşulları, özellikle aydınlan bir seçim kar-
şısında bırakıyor.
Doğru sorulan soramazsak, doğru seçe-
neğe nasıl yönelebiliriz?
Bıreyin aklını, iradesini, eylemini değer-
li kabul eden insan odaklı uygarlık tasanm-
iannın "bireyselözgürlük". "insan haklarT
gibi kavramlan, Tann iradesinin üstünlüğü-
ne odaklı uygarlıklarda geçerli olabilir mi?
Tann'nın iradesi olarak kabul ettikleri ku-
rallan hayatın her alanında geçerli kılmak
isteyen bireylerin kararlan da saygındır kuş-
kusiız; ancak izleyecekleri yol. toplumun din-
selleştirilmesı mıdir, yoksa kendilerinin din
dışı toplumsal hayattan el etek çekmeleri mi°
İslamın ve Budizmin ermişlerini, Hıristiyan-
lığın manastır mensuplannı anımsayalım: Bi-
linen gerçektir, Islamiyette kadmlar imam
olamaz; öyleyse bu ülke niçin kızlara mah-
sus imam hatip liseleriyle dolup taşmıştır?
Bu sorunun yanıtını beklıyorum!
Ben bir kadınım, kadınlara yapılan ay-
nmcılıktan incinirim. Dinsel metinleri ın-
celeyenler, tslamiyetin örtünme konusunda-
ki tutumunun yoruma açık olduğunu göre-
bilmektedirler.
Yoruma bağlı bir hususun mutlaklaştınl-
ması, kadınlann yaşamını. fiziksel devini-
mini, bedenlerinin hava ve ışık almasını kı-
sıtlayan, kişiliklerini bastıran büyük bir ay-
nmcılığa dönüşmektedir. Kimi kadın bi-
reylenn "insan haldan" ve ''bireyselözgür-
lük" sözlenyle oynayarak, sözlerin arka-
sındaki ka\Tamlan çiğnemeleri haklı ve ma-
zur görülebilir mi?
Geniş kadın kitlelerinin hem toplumsal
hem bireysel özgürlüklerini kısıtlayacak
belli bir topiumsal değişime doğru tırma-
nan girişimlere seyirci kalmak, sessiz onay
vermek değil midir ve belli kadınlara kar-
şıt duruma geçmemek için baş\r
urulacak
böyle bir eylemsizlik kadın cinsine iyilik sa-
yılabilir mi?
AKP'nin yalpalamalannda şeriat tehdidi
görebilenlerin daha tutarlı ve dikkatli ol-
malan gerekmiyor mu? Ortak bir tehlike-
nin varlığına ikna olunmuşsa, herkes so-
rumluluğundaki alanı savunmak durumun-
dadır.
Hukuk devletine inanan yurttaşlar olarak
tepkilerimizi ancak kurallar ile ilkeler çer-
çevesinde gösterebiliriz. Bütün ihmallere
ve yanlışlara çare bulmaya demokratik top-
lumda tek bir insanuı gücü yetmez, Cum-
hurbaşkanı bile olsa Sayın Sezer konumu-
nun gereğini yapnuş, saptadığı şeriatçı ür-
manışa karşı, sonımluluğundaki alanı savun-
muştur. 'Köşke şeriatçı erkekler girmedi mi,
kadınlar da giriverseydi' türü yaklaşımlar,
kadınlan savunan bakış açılanna değil; sa-
yı, oran, nicelik-nitelik dönüşümleri gibi
matematiksel ve doğa bilimsel temel olgu-
lan sindirememiş zihinlere işaret eder.
Bilinçli kadınlara ve erkeklere düşen baş-
ka bir görev vardır, o da varoşlarda, kasa-
balarda, hatta hiç ummadığımız varsıl me-
kânlarda dinciliğin etkisiyle büsbütün şid-
detlenen erkek baskısına boyun eğmek zo-
runda kalmış on binlerce kadınımıza des-
tek olmaktır.
Demokrasi Teknik Bir Kavram Değil!..
İlk yapılması gereken, toplumsal değerlere sahip olan,
güvenilen, yardımsever, çalışkan, eğitimli (öğretimli
olması şart değil), dürüst ve öncülük yapabilecek
bireylerin, yönetime gelmesini önemli ölçüde garanti
altına alan bir sistem oluşturrnaktır.
OgUZ M. SÖNMEZ Diş Hekimi /Denizli
D
emokratik yaşam biçi-
mine uygun hukuksal
altyapıya sahip ülke-
lerde, gerçekten de demokrasi
vardır diyebilir miyiz? Demok-
rasi insanlann bilinç düzeyle-
ri ölçüsünde yaşanılan, duyum-
sanan (hissedilen) bir yapıdır.
"Kendisini özgür ve mutlu du-
yan birey" özlemi ile gereksi-
nim duyulmuş ve standartlan
sonradan yapılandırılmış bir
kavramdır. Uygulanması ise
kesinlikle mücadele edilerek
sağlanmıştır. Kısacası, birey ve
toplumlarda önce gereksinim-
ler oluşmuş, daha sonra kural-
lan ve hukuksal altyapısı "mü-
cadeJe" edilerek düzen biçimi-
ni almıştır.
Bu açıdan bakıldığında, gü-
nümüzde yanıltıcı olduğuna
inandığım bir tanımlama ile
karşı karşıya olduğumuzu sa-
nıyorum. Şöyle ki:
Demokratik oian ve olma-
yan ülkelerin ahşılageldik ta-
nımlanması biçimini yetersiz
buluyorum. Daha önce de be-
lirttiğim temel gereksinimler-
den doğduğunu varsaydığım
bu ka\ram, günümüzdeki bas-
makalıp tanımlama tarafından
tam olarak kapsanmamakta ve
henüz kavTamsal ve tanımsal
aşamada iken tökezlemeye yol
açabilme tehlikesini de bera-
berinde taşımaktadır.
Toplumlar. kendileri bir talep
üretmez, gereksinimlerinin bi-
lincinde olmaz ya da bilincine
vardıklan gereksınımleri ilgi-
lilerinden talep etmez, talep et-
tikleri halde karşılanamayan
gereksinimleri için mücadele
efmezlerse, örgütlü \e organi-
ze bir yapılanma lcurmaz ya da
kuramazlarsa, hukuksal altya-
pı elverişli olsa da gerçek de-
mokratik yaşam standardında
mutlu yaşayamazlar. Bu açı-
dan baktığımızda, demokratik
altyapı elemanlannı kısmen ta-
şıyan rejimleri iki grupta düşün-
meliyiz. (Yani yanlış buldu-
ğum "DemokratikDevieder" ta-
nımı içinde yer alan devletleri
kastediyorum.)
A) Özgürlüğünü, onurunu,
mutluluğunu yaşayamayan,
adalet kavramının gelişemedi-
ği, çağdaşlığa kapalı eğitimi
olan, çalışma banşı olmayan, bi-
limsel ve sosyal ilerlemelere
daha kapalı, bireysel hakları
kısıth. sağlıklı olmak gibı en te-
mel hakicı kısıtlı, ulus ötesi
olumsuz kültürel ve ekonomik
etkilere, sömürü ve emperya-
lizme karşı savunmasız, alınan
kararlarda etkisiz, bilgisiz ve
de ilgısiz toplumlar...
B) Gerçekten çağdaş ve ile-
ri yaşam tarzını içselleştirmiş,
oıganize, kendi yaşamlanna sa-
hip çıkan, geleceğini güven al-
tında gören toplumlar olarak
tanımlamamızın çok daha isa-
betli olacağını düşünüyorum.
Yöneticilerin kayıtsız şartsız
kontrolü, toplumlann gelişimi-
ni çoğu kere olumsuz şekilde
etkileyebilmektedir. Burada şu
soruyu sormamız gerekir sanı-
yorum: "Yönetimler, toplumun
karar alma yeddsinin kendile-
rine deMTedüdiği biryapılanma
ım, yoksa toplumun aldığı ka-
rarlarm uygulayıalan mı?" Az-
gelişmiş ülkelerde, toplumun
bu yetkiyi sorgulamadan dev-
rettiğini sıklıkla görüyoruz. Bu-
nun temel sebepleri arasında,
geleneksel toplumsal yapıdan
kaynaklanan olumsuzlukları,
bilgi ve eğitim eksikliğini sa-
yabiliriz.
Bu koşullarda nasıl bir yön-
tem izlenmesi gerektiğine ge-
lince:
Toplumun iyi bir eğitim dü-
zeyine ulaşmasını mı bekleye-
lim, gerekli şartların oluşması
ile beraber mi harekete geçeüm?
Bu toplumsal yapı ile hiçbir
olumlu adım atılamaz diye dü-
şünüp, hiç kafa yormayalım
mı? Ya da arkadaş toplantıla-
nnda aslan kesilip hayatın için-
deyken pasif bir şekilde yaşa-
yıp gidelim mi?
"Çağdaş birey hem kendisi
hem deyaşadığıtophıma\eçev-
re>e karşı sorumluluklan oldu-
ğu gerçeğini göz ardı etmeyen
bireydir."
O halde, çağda§ bireyler ta-
rafından toplum belirli bir dü-
zeye geiene değin de yapıla-
cak bir şeyler olmalı... Işte bu-
rada, "toplumsal liderHk" kav-
ramını irdelemek gerekıyor. tUc
yapılması gereken, toplumsal
değerlere sahip olan, güvenilen,
yardunsever, çalışkan, eğitim-
li (öğretimli olması şart değil),
dürüst ve öncülük yapabilecek
bireylerin, yönetime gelmesi-
ni önemli ölçüde garanti altına
alan bir sistem oluşturmaktır.
"Toplumsal bdertiği taşıyan bi-
reyler ile yönetimde yer alan bi-
reylerin aynı bireyler olnıasını
sağlayabildiğimiz ölçüde, hızlı
bir çağdaş yaşam biçimi oluş-
turabiHriz."
Bu temayı, ülkemize indir-
gediğimizde, ilk atılacak adım
siyasal partiler ve seçim yasa-
lannın, bu amaca hizmet ede-
cek şekilde yeniden yapılandı-
nlmasıdır.
ÖNCE ÇİZGİ
VAEDI
Cumhuriyel
KİTAPLARI
TURHAN SELÇUK'UN 60. YILIKUTLAMASIANISINA ÇDCARILAN
RETROSPEKTÎF KİTAP.
• TÜRKÎYE'NIN VE DÜNYANIN EN SEÇKİN YAZARLARININ,
ELEŞTİRMENLERINÎN DEĞERLENDlRMELERl.
• SELÇUK'UN 60 YHIÇÎNDE ÇÎZDtKLEM AMSINDAN SEÇTÎĞİ
StYAH-BEYAZ VE RENKLl YÜZLERCE KARİKATÜR.
• K.\RİKATÜR SANATI ÜZEKtNE GÖRÜŞ VE AÇIKLAMALARI.
• ANNESÎ HÎKMET SELÇUK'UN ANILARI.
• 60. YIL KUTLAMASINDAKİSÖYLEŞİLERDEN ALINTTLAR.
• ABDÜLCANBAZ'DAN RENKLl, RENKSlZ ÇlZGÎLER.
• BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE DEK TÜRK VE DÜNYA BASININDA
ÇIKAN YAZILAR.
• AtLE FOTOĞRAFLARINDAN SEÇMELER
• KAPSAMLIBIRKRONOLOJİ.
• 27x29 EBADINDA, 300 SAYFA.
• ÇOK AZ SAYIDA BASILAN BU LÜKS ÖTABIN 400 ADEDl
•'CUMHURİYET KlTAP" TARAFINDAN PlYASAYA SUNULMAKTADIR.
Isteme Adresi: Çağ Pazartama A.Ş. Tûrkocağı Cad. No: 39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212) 514 01 96
Cvma5AraU<2003
Saat ly 3U
Cınnartesi6AraUı2003
Saat 11 00
A.K.M.
SALON
ÜİMMR
"ÇEÜK GÜLERSOY'UN .ANISINA"
Şef Erol Erdinç
Solıstler . Cevdet Tokkuşoğlu (KJarınet)
Muhiddin Dürriioğlu-Demiriz (Piyano)
TRT Gençlık Korosu
Koro Şefı Gokçen Kora%
G Verdı-L Bassı ItSIN
Rıgoletto Operası temalan üzenne SfONSOILAII
Konser Fantazısı _ - . ,
Ludwıg van Beethoven fl" t Vjll L i I
Korolu Fantazı
Pyotr Ihıç ÇaykovsM Cumhuriyef
Senfonı Vo 6 "Patetık"
MENDERES
ASLİYE HimJK
MAHKEMESİTSDEN
2003/529 Esas
Davacı Iz Su Ge-
nel Müdürlüğü tara-
fından davalılar
Cennet Şaşal ve ar-
kadaşları aleyhine
açılan, istimlak be-
delinin tesbiti ile is-
timlak edilen yerin
tapusunun iptali ve
davacı kurum adına
tescili talep edil-
mekle.
istimlak konusu
olan tzmır ılı Men-
deres ilçesi Küner
köyü Şaşal mevkiin-
de kain tapunun 14
ada/pafta, 262 par-
selinde kayıtlı dava-
Iılara ait taşınmazın
2400 m2'nin kamu-
laştınlmasına Yöne-
tim Kurulunun
21.7.2000 gün ve
06/277 sayılı karan
ile karar verildiği,
Uzlaşma komıs-
yonu ile pazarlık
görüşmeleri yapıl-
mak üzere muhatap-
lanna tebligat yapıl-
dığı. davalılann gö-
rüşmelere yanaşma-
dığından dolayı işbu
davanın açıldığı ilan
olunur.
Basın: 60011
PENCERE
Başkan Bush, Irak'a
Tebdil Girebildi...
Nasrettin Hocaya somnuşlar:
- Dünyanın merkezi neresidir?..
- Eşeğimin sol arka ayağının toprağa bastığı yer-
dir!..
Doğaı yanıttır bu...
Şimdi bana sorsalar:
- Dünyanın merkezi neresidir?..
Yanrt:
- Irak'ta ABD'nin işgal ettiği Bağdat merkezli
Sünni üçgenidir.
•
Kim derse ki dünyanın yazgısı Bush ve tayfası-
nın, yani Amerika'nın elindedir; boşuna!.. Irak'taki
direniş -Türkiye dahil- insanlığın falına bakacak gi-
zilgücü yapısında saklıyor; benim için ayn bir ke-
yiftir bu!.. Frenk züppesinin gözüyle ne denli hor-
lanırsa horlansın; Müslüman, yoksul, ilkel, geri,
dışlanmış ve küçümsenmiş mazlumlann dünya-
nın en büyük teknolojisine ve emperyalist gücüne
başkaldınsı, insanlığın onunj vegeleceği açısından
gönüllere umut yatırımıdır.
Direniş ne ölçüde gerçekçi?..
Vesoluklu?..
O ayn bir soru.
"ABD Imparatohuğu" komşu ülkede sorgulanı-
yor...
Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla kurulmuş Kemalist
Türkiye bu büyük olaydan ders almalı!..
•
ABD adına Bush ve tayfası, bir gerekçe ve bir
öngörüyle Irak'a savaş açmıştı:
1) Saddam kitle imha silahları üretiyor.
2) Irak halkı Amerikalılan kurtancı gibi karşılaya-
cak..
Ikisi detutmadı..
Yalan dolan..
Uzayı ve dünyayı gözaltına aldığını iddia eden en
büyük emperyalist gücün yanılgısı, mazlum halk-
ların gözünü açmalıdır; dün Türkiye'siz de olsa
"Irak operasyonu"nu tek başına gerçekleştirece-
ği sanısına ve gururuna kapılan Bush yönetimi,
bugün Türkiye'ye muhtaç...
Yalnız Türkiye'ye mi?..
ABD zulmünü ve sömürüsünü Birieşmiş Millet-
ler şemsiyesi ve taşeronluğunda sürdürüp tezgâh-
lamak istiyor.
•
ABD'yi zora sokan kim?..
Adını koyalım..
Irak'ın kuzeyindeki Kürtler mi?..
Güneyindeki Şiiler mi?..
Irak sömürgeci Ingilizin Birinci Dünya Savaşı
sonrasında çöl üzerine sınırlannı bastonuyla çiz-
diği devletlerden biridir; ama, 21 'inci yüzyılın ba-
şındaAngloamerikan işgaline karşı Müslümanlık do-
kusunda bir ulusal direnişi başlattığı da izleniyor.
Direniş güçlenirse, tüm dünya dengelerini etkile-
yecek bir ağırlık kazanacak...
Işte tam bu sırada bir büyük komedya sahneye
konuldu...
Nediro?..
•
Dünya imparatoru ve Amerikan Başkanı Bush,
Irak'taki askerierine hava basmak için "gizJibirzi-
yaret" gerçekleştirdi...
İşgal ettiği ülkeye ziyaretini 'mütenekkiren' ya-
pabilen bir imparator...
Mütenekkiren ne demek?..
'Tebdil' demek..
Hiç kimse bu konu üzerinde durmadı; ama,
ABD'nin insanlık karşısındaki ağırsuçu, Amerikan
Cumhurbaşkanı'nın işgal ettiği ülkeyi ancak gizli-
ce, mütenekkiren, incognito, tebdil ziyaret edebil-
mesiyle siciline işlenip tarihe yazılmıştır; gazetele-
rin yazdığına göre Bush, gezisini babası Bush'tan
bilegizlemiş...
Irak'taki direnişçiler bir tarih yazıyorlar, başanr-
larsa dünya dengeleri etkilenecek; mazlumlar umut-
lanacak...
Başarabilecekler mi?..
Cumhuriyet
manallesî
30
Şanslı Aileye
Kapısını
Açıyor.
Cumhuriyet Mahailesı'nin denize açılan penceresi,
Kınaiı'da da işler hızla ilerliyor, evler yükseliyor.
önümü/dekı yau KınaJı Mahallesrnde yajam
başlayacak. Ve Kmalılar. kendilerine komşu gelecek
30 aileyı bekliyor.30 şanslı aileyi...
18 AY VADELİ ARSALAR
Fiyat ve ödeme koşullan son derece elveriilı. Ömeğin
500 metre kareiık arsayı 4 mıiyar TL peşinat ve 18
ay vadeyle alabılecekler.
Ivisı mi sız bu jansı kaçırmayın. Hemen şimdı
Yapı-Cye bir telefon edın, ödeme koşullarmı ve
Cumhuriyet Kınab Mahailesı'nin sıze saglayacagı
olanaklan öfrenin 30 şanslı aileden bin de sızın
aileniz olsun.
YAPI-C
Adres
Tef
Faks
Gazete tel
E-Posta
Bir Cumfıurıyet Y*tfı.
: Tûrkocağı Cad. Basın Sarayı No.1 Kat. 4
(Gaeetecılef Cemıyetı ûstü)
Cağaloğlu-lstanbul
(0212) 520 21 91-92. (0212) 522 49 26
.{0212)520 50 23
: (0212) 512 05 05/550-561
: [email protected]
www. yapic.com.tr