19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2ARALIK2003SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL İfti Beyaz Kelebek... Yazdı! Yaz gibiydi! Kasımın bir sabahı!.. Pır de- di uçtu tepemden. Derken biri daha.. Boşlukta ba- le yaptılar. Açtım kitaplara baktım, bir iki günlük biryaşantılan varmış. Bu mutlu uçuşlar, sevişme- ler kısacık bir zaman için, sonrası yokluk!.. Bir genç adam, yirmili yaşlarda, bombaları sırt- lıy or, biraraca biniyor, gidiyor kapılara, pencere- lere, yapılara atıyor kendini. Onlarca yüzlerce in- sana kıyıyor. Ne adına? Bir genç insanın kendini bilebile, isteye isteye kıymasına nead verilir, na- sıl açıklanabilir? "Canlı Bomba" diyoruz, bir in- san, hem de genç bir insan, nasıl nasıl yapabilir bunu? O gün Istanbul'da sinagoglarda terör olayı ya- şanmıştı. Bir yazı yazdım, gazeteye faksladım. Buı terörün kaynağı nerde, kimde? Yanı başında canlı bombalarlayurdunu işgal eden güçlere kar- şı savaş verilirken, sen kalkıp "Biz Amerika'nın yar- dımına koşacağız" dersen; içimizden kimileri, "oraya on bin, elli bin askerie yardımcı olmalıyız" diye yazıp çizerse, birileri çıkar senin yurdunda aynı kanlı işleri yapmaya kalkışır!... diye soruyor- dum. Sonra ters anlamlar verilir diye vazgeçtim, yayımlamaktan. Anlaşıldı ki, Istanbul'daki dört terör olayının kahramanları içimizdendi. Bizim insanlanmızdı, bi- zim gençlerimizdi... Kimse sormadı mı, düşünme- di mi, kim yetiştirdi bunları, hangi okullar, hangi öğretmenler, hangi tarikatlar, hangi şeyhler, ho- calar, hangi politikacılar, hangi ünlüler?.. Erba- kan'lar, Fethullah'lar "Camiler kışlamız minare- ler süngümüz" diyenler bir bir gözümün önünden geçti. Hep yazdık, hep söyledik, hep yineledik... Din- sel duygulan siyasi amaçlarla sömüren çirkin po- litikacılar yanm yüzyıldır Türkiye'nin yönünü de- ğiştirmek çabasındaydılar! Demirel'ler, Mesut'lar, Tansu'lar, Tayyip'ler, Gül'ler Türkiye'yi çağdaş- lık, uygarlık yolundan geriliklere, gerilemelere sü- rükleyenler değil miydi bu tür canlı bombalann ye- tişmesinde sorumlu olanlar? Son terör olaylan- nın kaynağında kimler, nelervar? önce, eğitim ala- nındaki başansızhğımız, sonra bu alanda dün de bugün de Atatürk karşıtı uygulamalan koruyarak siyaset alanında üstünlük sağlayanlar, sağlama- yı amaç edinenler? İki beyaz kelebek tepemdeydi. Çiçekli dallar- da geziniyorlardı. Biri yaklaştı, bir şey söyler gi- biydi? "Ben belki yarın yokum. Belkiöbürgün... Sen gideceksin yaşayacaksın, sen şu güzelyer- yüzünün, şu güzel doğanın, şu eşsiz sürecin ta- dını bil! Başkalarına da ver bu duyguyu, yazıyla, sözle, davranışlannla." Bir kez geliyoruz dünya- ya... Bir kez yaşıyoruz. Çiçekler, ağaçlar, hayvan- lar, insanlar... bir kez... Bir gün, bir yıl, on, yirmi, otuz, elli, hadi hadi yüz sonrası yok... Ya, AN, Hasan, Veli, Mehmet, Ahmet vb. olan bu canlı bomba genç insanlanmız? Yirmili yaş- larda kendilerini bile bile ölüme atanlar? Hepsi Is- lami eğitimden geçmiş, hem de Cumhuriyet okul- lannda, ama daha çok tekke, medrese benzeri yer- lerde... Birer mücahit olmak istemişler ya da ba- zılan onlan bu amaçla yetiştirmiş, büyülemiş! İki sevgili kelebek bana baktı, baktı, bir şeyler söyledi. Sonra uçup gittiler başka bir ağacın da- lına... Anlayana, anlamak isteyenlere yaşamanın anlamını duyururcasına.. Ama şu anda iktidarda bulunanlar da, daha ön- cekiler gibi, "Müslümanlar terörist olamaz" diye kanlı olaylan örtbas etmedi mi? Şimdi bile, Tay- yip Bey, "Islami terörist sözüne tahammül ede- miyorum" demiyor mu? DİSK-SOSYAL-İŞ SENDİKASI'NDAN ÇAĞRI Kuruculanmızı ve kuruluştan bu yana organlan- mızda görev yapmış arkadaşlanmızı kuruluşumu- zun 37. yılında toplanan 11. Olağan Genel Kuru- lumuzu onurlandırmaya çağınyoruz. Özcan KESGEÇ G.Y .K. adına Genef Başkan \ot Katılacaklann önceden haber \ermelen nca olunur Tei 0312 430 r v Tanh : 20.12 2003 Saat. 1000 Yer SEVAPiLiS Esat Caddesı Vo 32 Küçükesat'Ankara Toplumsal Mücadele, Kadmlar ve Matematik! Bilinçli kadmlara ve erkeklere düşen başka bir görev vardır, o da varoşlarda, kasabalarda, hatta hiç ummadığımız varsıl mekânlarda dinciliğin etkisiyle büsbütün şiddetlenen erkek baskısına boyun eğmek zorunda kalmış on binlerce kadınımıza destek olmaktır. Prof. Dr. Erendiz ATASÜ G . eçmişimizdeki hafızlık gele- neğinden ve Cumhuriyet ay- dınlanmasının sık sık çelme- lenmesinden olmah, orta eği- timde çocuklanmıza düşün- mesini öğretemiyoruz. Felsefe, liselerde ya "namevcuttur" ya sonuç vermez: Öğrencı, insan düşüncesinin zaman içinde nasıl ge- liştigini kavrayacağı yerde filozoflann de- dikJerini tekrarlar, anlamadan. Matematik ve fizik korkulu düşlerdir! Ya da kimi ça- lışkan öğrencilerin ve kimi teknik uzman- ların yaşam pratiğinde gördüğumüz gibı, özleri özümsenmeden, gündelik yararlılık adına kullanıhp bırakılan araçlara ingirgen- mişlerdir! Oysa, matematik soyut/sonıut dönüşü- münü öğrenebileceğimiz bir koca ülkedir. Doğa bilimleri, açık bir zihne, evrende hıç- bir şeyin duragan olmadıgını, tüm evrenın birtakım seçimler sonucu oluşan devingen dengeler üstünde yükseldiğinı; seçımlerde sapmalar meydana gelirse, kaosun hemen oracıkta, dengenin yanı başında hazır bek- lediğini: hiçbir kavramın, hiçbir olgunun mutlak olmadıgını, hepsinin ancak bellı ko- şullardageçerli olduğunu; olgularahem iç- ten hem dıştan bakmak gerektiğini, nicelik ve niteliğin dönüşebilirliğıni; asıl olanla ay- nntının, kuralla rastlantının çoğu kez çeliş- kili ilişkisini öğretir. Türkiye'deki düşünce sefaletini ben biraz da metamatik, doğa bilimleri ve felsefe öğ- retimindeki başansızlığa bağlıyorum. Hayatta pek az şey katışıksızdır; çoğu kez zıtlıklar bir aradadır. O nedenle biz insan- lar sık sık duyarlı (hassas) seçimler yap- mak zorunda kalınz, eğer somut koşullan- mız bıze seçim olanağını tanıyorsa... Bugün ve nicedir, Türkiye'nin kınlgan demokrasi koşulları, özellikle aydınlan bir seçim kar- şısında bırakıyor. Doğru sorulan soramazsak, doğru seçe- neğe nasıl yönelebiliriz? Bıreyin aklını, iradesini, eylemini değer- li kabul eden insan odaklı uygarlık tasanm- iannın "bireyselözgürlük". "insan haklarT gibi kavramlan, Tann iradesinin üstünlüğü- ne odaklı uygarlıklarda geçerli olabilir mi? Tann'nın iradesi olarak kabul ettikleri ku- rallan hayatın her alanında geçerli kılmak isteyen bireylerin kararlan da saygındır kuş- kusiız; ancak izleyecekleri yol. toplumun din- selleştirilmesı mıdir, yoksa kendilerinin din dışı toplumsal hayattan el etek çekmeleri mi° İslamın ve Budizmin ermişlerini, Hıristiyan- lığın manastır mensuplannı anımsayalım: Bi- linen gerçektir, Islamiyette kadmlar imam olamaz; öyleyse bu ülke niçin kızlara mah- sus imam hatip liseleriyle dolup taşmıştır? Bu sorunun yanıtını beklıyorum! Ben bir kadınım, kadınlara yapılan ay- nmcılıktan incinirim. Dinsel metinleri ın- celeyenler, tslamiyetin örtünme konusunda- ki tutumunun yoruma açık olduğunu göre- bilmektedirler. Yoruma bağlı bir hususun mutlaklaştınl- ması, kadınlann yaşamını. fiziksel devini- mini, bedenlerinin hava ve ışık almasını kı- sıtlayan, kişiliklerini bastıran büyük bir ay- nmcılığa dönüşmektedir. Kimi kadın bi- reylenn "insan haldan" ve ''bireyselözgür- lük" sözlenyle oynayarak, sözlerin arka- sındaki ka\Tamlan çiğnemeleri haklı ve ma- zur görülebilir mi? Geniş kadın kitlelerinin hem toplumsal hem bireysel özgürlüklerini kısıtlayacak belli bir topiumsal değişime doğru tırma- nan girişimlere seyirci kalmak, sessiz onay vermek değil midir ve belli kadınlara kar- şıt duruma geçmemek için baş\r urulacak böyle bir eylemsizlik kadın cinsine iyilik sa- yılabilir mi? AKP'nin yalpalamalannda şeriat tehdidi görebilenlerin daha tutarlı ve dikkatli ol- malan gerekmiyor mu? Ortak bir tehlike- nin varlığına ikna olunmuşsa, herkes so- rumluluğundaki alanı savunmak durumun- dadır. Hukuk devletine inanan yurttaşlar olarak tepkilerimizi ancak kurallar ile ilkeler çer- çevesinde gösterebiliriz. Bütün ihmallere ve yanlışlara çare bulmaya demokratik top- lumda tek bir insanuı gücü yetmez, Cum- hurbaşkanı bile olsa Sayın Sezer konumu- nun gereğini yapnuş, saptadığı şeriatçı ür- manışa karşı, sonımluluğundaki alanı savun- muştur. 'Köşke şeriatçı erkekler girmedi mi, kadınlar da giriverseydi' türü yaklaşımlar, kadınlan savunan bakış açılanna değil; sa- yı, oran, nicelik-nitelik dönüşümleri gibi matematiksel ve doğa bilimsel temel olgu- lan sindirememiş zihinlere işaret eder. Bilinçli kadınlara ve erkeklere düşen baş- ka bir görev vardır, o da varoşlarda, kasa- balarda, hatta hiç ummadığımız varsıl me- kânlarda dinciliğin etkisiyle büsbütün şid- detlenen erkek baskısına boyun eğmek zo- runda kalmış on binlerce kadınımıza des- tek olmaktır. Demokrasi Teknik Bir Kavram Değil!.. İlk yapılması gereken, toplumsal değerlere sahip olan, güvenilen, yardımsever, çalışkan, eğitimli (öğretimli olması şart değil), dürüst ve öncülük yapabilecek bireylerin, yönetime gelmesini önemli ölçüde garanti altına alan bir sistem oluşturrnaktır. OgUZ M. SÖNMEZ Diş Hekimi /Denizli D emokratik yaşam biçi- mine uygun hukuksal altyapıya sahip ülke- lerde, gerçekten de demokrasi vardır diyebilir miyiz? Demok- rasi insanlann bilinç düzeyle- ri ölçüsünde yaşanılan, duyum- sanan (hissedilen) bir yapıdır. "Kendisini özgür ve mutlu du- yan birey" özlemi ile gereksi- nim duyulmuş ve standartlan sonradan yapılandırılmış bir kavramdır. Uygulanması ise kesinlikle mücadele edilerek sağlanmıştır. Kısacası, birey ve toplumlarda önce gereksinim- ler oluşmuş, daha sonra kural- lan ve hukuksal altyapısı "mü- cadeJe" edilerek düzen biçimi- ni almıştır. Bu açıdan bakıldığında, gü- nümüzde yanıltıcı olduğuna inandığım bir tanımlama ile karşı karşıya olduğumuzu sa- nıyorum. Şöyle ki: Demokratik oian ve olma- yan ülkelerin ahşılageldik ta- nımlanması biçimini yetersiz buluyorum. Daha önce de be- lirttiğim temel gereksinimler- den doğduğunu varsaydığım bu ka\ram, günümüzdeki bas- makalıp tanımlama tarafından tam olarak kapsanmamakta ve henüz kavTamsal ve tanımsal aşamada iken tökezlemeye yol açabilme tehlikesini de bera- berinde taşımaktadır. Toplumlar. kendileri bir talep üretmez, gereksinimlerinin bi- lincinde olmaz ya da bilincine vardıklan gereksınımleri ilgi- lilerinden talep etmez, talep et- tikleri halde karşılanamayan gereksinimleri için mücadele efmezlerse, örgütlü \e organi- ze bir yapılanma lcurmaz ya da kuramazlarsa, hukuksal altya- pı elverişli olsa da gerçek de- mokratik yaşam standardında mutlu yaşayamazlar. Bu açı- dan baktığımızda, demokratik altyapı elemanlannı kısmen ta- şıyan rejimleri iki grupta düşün- meliyiz. (Yani yanlış buldu- ğum "DemokratikDevieder" ta- nımı içinde yer alan devletleri kastediyorum.) A) Özgürlüğünü, onurunu, mutluluğunu yaşayamayan, adalet kavramının gelişemedi- ği, çağdaşlığa kapalı eğitimi olan, çalışma banşı olmayan, bi- limsel ve sosyal ilerlemelere daha kapalı, bireysel hakları kısıth. sağlıklı olmak gibı en te- mel hakicı kısıtlı, ulus ötesi olumsuz kültürel ve ekonomik etkilere, sömürü ve emperya- lizme karşı savunmasız, alınan kararlarda etkisiz, bilgisiz ve de ilgısiz toplumlar... B) Gerçekten çağdaş ve ile- ri yaşam tarzını içselleştirmiş, oıganize, kendi yaşamlanna sa- hip çıkan, geleceğini güven al- tında gören toplumlar olarak tanımlamamızın çok daha isa- betli olacağını düşünüyorum. Yöneticilerin kayıtsız şartsız kontrolü, toplumlann gelişimi- ni çoğu kere olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Burada şu soruyu sormamız gerekir sanı- yorum: "Yönetimler, toplumun karar alma yeddsinin kendile- rine deMTedüdiği biryapılanma ım, yoksa toplumun aldığı ka- rarlarm uygulayıalan mı?" Az- gelişmiş ülkelerde, toplumun bu yetkiyi sorgulamadan dev- rettiğini sıklıkla görüyoruz. Bu- nun temel sebepleri arasında, geleneksel toplumsal yapıdan kaynaklanan olumsuzlukları, bilgi ve eğitim eksikliğini sa- yabiliriz. Bu koşullarda nasıl bir yön- tem izlenmesi gerektiğine ge- lince: Toplumun iyi bir eğitim dü- zeyine ulaşmasını mı bekleye- lim, gerekli şartların oluşması ile beraber mi harekete geçeüm? Bu toplumsal yapı ile hiçbir olumlu adım atılamaz diye dü- şünüp, hiç kafa yormayalım mı? Ya da arkadaş toplantıla- nnda aslan kesilip hayatın için- deyken pasif bir şekilde yaşa- yıp gidelim mi? "Çağdaş birey hem kendisi hem deyaşadığıtophıma\eçev- re>e karşı sorumluluklan oldu- ğu gerçeğini göz ardı etmeyen bireydir." O halde, çağda§ bireyler ta- rafından toplum belirli bir dü- zeye geiene değin de yapıla- cak bir şeyler olmalı... Işte bu- rada, "toplumsal liderHk" kav- ramını irdelemek gerekıyor. tUc yapılması gereken, toplumsal değerlere sahip olan, güvenilen, yardunsever, çalışkan, eğitim- li (öğretimli olması şart değil), dürüst ve öncülük yapabilecek bireylerin, yönetime gelmesi- ni önemli ölçüde garanti altına alan bir sistem oluşturmaktır. "Toplumsal bdertiği taşıyan bi- reyler ile yönetimde yer alan bi- reylerin aynı bireyler olnıasını sağlayabildiğimiz ölçüde, hızlı bir çağdaş yaşam biçimi oluş- turabiHriz." Bu temayı, ülkemize indir- gediğimizde, ilk atılacak adım siyasal partiler ve seçim yasa- lannın, bu amaca hizmet ede- cek şekilde yeniden yapılandı- nlmasıdır. ÖNCE ÇİZGİ VAEDI Cumhuriyel KİTAPLARI TURHAN SELÇUK'UN 60. YILIKUTLAMASIANISINA ÇDCARILAN RETROSPEKTÎF KİTAP. • TÜRKÎYE'NIN VE DÜNYANIN EN SEÇKİN YAZARLARININ, ELEŞTİRMENLERINÎN DEĞERLENDlRMELERl. • SELÇUK'UN 60 YHIÇÎNDE ÇÎZDtKLEM AMSINDAN SEÇTÎĞİ StYAH-BEYAZ VE RENKLl YÜZLERCE KARİKATÜR. • K.\RİKATÜR SANATI ÜZEKtNE GÖRÜŞ VE AÇIKLAMALARI. • ANNESÎ HÎKMET SELÇUK'UN ANILARI. • 60. YIL KUTLAMASINDAKİSÖYLEŞİLERDEN ALINTTLAR. • ABDÜLCANBAZ'DAN RENKLl, RENKSlZ ÇlZGÎLER. • BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE DEK TÜRK VE DÜNYA BASININDA ÇIKAN YAZILAR. • AtLE FOTOĞRAFLARINDAN SEÇMELER • KAPSAMLIBIRKRONOLOJİ. • 27x29 EBADINDA, 300 SAYFA. • ÇOK AZ SAYIDA BASILAN BU LÜKS ÖTABIN 400 ADEDl •'CUMHURİYET KlTAP" TARAFINDAN PlYASAYA SUNULMAKTADIR. Isteme Adresi: Çağ Pazartama A.Ş. Tûrkocağı Cad. No: 39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212) 514 01 96 Cvma5AraU<2003 Saat ly 3U Cınnartesi6AraUı2003 Saat 11 00 A.K.M. SALON ÜİMMR "ÇEÜK GÜLERSOY'UN .ANISINA" Şef Erol Erdinç Solıstler . Cevdet Tokkuşoğlu (KJarınet) Muhiddin Dürriioğlu-Demiriz (Piyano) TRT Gençlık Korosu Koro Şefı Gokçen Kora% G Verdı-L Bassı ItSIN Rıgoletto Operası temalan üzenne SfONSOILAII Konser Fantazısı _ - . , Ludwıg van Beethoven fl" t Vjll L i I Korolu Fantazı Pyotr Ihıç ÇaykovsM Cumhuriyef Senfonı Vo 6 "Patetık" MENDERES ASLİYE HimJK MAHKEMESİTSDEN 2003/529 Esas Davacı Iz Su Ge- nel Müdürlüğü tara- fından davalılar Cennet Şaşal ve ar- kadaşları aleyhine açılan, istimlak be- delinin tesbiti ile is- timlak edilen yerin tapusunun iptali ve davacı kurum adına tescili talep edil- mekle. istimlak konusu olan tzmır ılı Men- deres ilçesi Küner köyü Şaşal mevkiin- de kain tapunun 14 ada/pafta, 262 par- selinde kayıtlı dava- Iılara ait taşınmazın 2400 m2'nin kamu- laştınlmasına Yöne- tim Kurulunun 21.7.2000 gün ve 06/277 sayılı karan ile karar verildiği, Uzlaşma komıs- yonu ile pazarlık görüşmeleri yapıl- mak üzere muhatap- lanna tebligat yapıl- dığı. davalılann gö- rüşmelere yanaşma- dığından dolayı işbu davanın açıldığı ilan olunur. Basın: 60011 PENCERE Başkan Bush, Irak'a Tebdil Girebildi... Nasrettin Hocaya somnuşlar: - Dünyanın merkezi neresidir?.. - Eşeğimin sol arka ayağının toprağa bastığı yer- dir!.. Doğaı yanıttır bu... Şimdi bana sorsalar: - Dünyanın merkezi neresidir?.. Yanrt: - Irak'ta ABD'nin işgal ettiği Bağdat merkezli Sünni üçgenidir. • Kim derse ki dünyanın yazgısı Bush ve tayfası- nın, yani Amerika'nın elindedir; boşuna!.. Irak'taki direniş -Türkiye dahil- insanlığın falına bakacak gi- zilgücü yapısında saklıyor; benim için ayn bir ke- yiftir bu!.. Frenk züppesinin gözüyle ne denli hor- lanırsa horlansın; Müslüman, yoksul, ilkel, geri, dışlanmış ve küçümsenmiş mazlumlann dünya- nın en büyük teknolojisine ve emperyalist gücüne başkaldınsı, insanlığın onunj vegeleceği açısından gönüllere umut yatırımıdır. Direniş ne ölçüde gerçekçi?.. Vesoluklu?.. O ayn bir soru. "ABD Imparatohuğu" komşu ülkede sorgulanı- yor... Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla kurulmuş Kemalist Türkiye bu büyük olaydan ders almalı!.. • ABD adına Bush ve tayfası, bir gerekçe ve bir öngörüyle Irak'a savaş açmıştı: 1) Saddam kitle imha silahları üretiyor. 2) Irak halkı Amerikalılan kurtancı gibi karşılaya- cak.. Ikisi detutmadı.. Yalan dolan.. Uzayı ve dünyayı gözaltına aldığını iddia eden en büyük emperyalist gücün yanılgısı, mazlum halk- ların gözünü açmalıdır; dün Türkiye'siz de olsa "Irak operasyonu"nu tek başına gerçekleştirece- ği sanısına ve gururuna kapılan Bush yönetimi, bugün Türkiye'ye muhtaç... Yalnız Türkiye'ye mi?.. ABD zulmünü ve sömürüsünü Birieşmiş Millet- ler şemsiyesi ve taşeronluğunda sürdürüp tezgâh- lamak istiyor. • ABD'yi zora sokan kim?.. Adını koyalım.. Irak'ın kuzeyindeki Kürtler mi?.. Güneyindeki Şiiler mi?.. Irak sömürgeci Ingilizin Birinci Dünya Savaşı sonrasında çöl üzerine sınırlannı bastonuyla çiz- diği devletlerden biridir; ama, 21 'inci yüzyılın ba- şındaAngloamerikan işgaline karşı Müslümanlık do- kusunda bir ulusal direnişi başlattığı da izleniyor. Direniş güçlenirse, tüm dünya dengelerini etkile- yecek bir ağırlık kazanacak... Işte tam bu sırada bir büyük komedya sahneye konuldu... Nediro?.. • Dünya imparatoru ve Amerikan Başkanı Bush, Irak'taki askerierine hava basmak için "gizJibirzi- yaret" gerçekleştirdi... İşgal ettiği ülkeye ziyaretini 'mütenekkiren' ya- pabilen bir imparator... Mütenekkiren ne demek?.. 'Tebdil' demek.. Hiç kimse bu konu üzerinde durmadı; ama, ABD'nin insanlık karşısındaki ağırsuçu, Amerikan Cumhurbaşkanı'nın işgal ettiği ülkeyi ancak gizli- ce, mütenekkiren, incognito, tebdil ziyaret edebil- mesiyle siciline işlenip tarihe yazılmıştır; gazetele- rin yazdığına göre Bush, gezisini babası Bush'tan bilegizlemiş... Irak'taki direnişçiler bir tarih yazıyorlar, başanr- larsa dünya dengeleri etkilenecek; mazlumlar umut- lanacak... Başarabilecekler mi?.. Cumhuriyet manallesî 30 Şanslı Aileye Kapısını Açıyor. Cumhuriyet Mahailesı'nin denize açılan penceresi, Kınaiı'da da işler hızla ilerliyor, evler yükseliyor. önümü/dekı yau KınaJı Mahallesrnde yajam başlayacak. Ve Kmalılar. kendilerine komşu gelecek 30 aileyı bekliyor.30 şanslı aileyi... 18 AY VADELİ ARSALAR Fiyat ve ödeme koşullan son derece elveriilı. Ömeğin 500 metre kareiık arsayı 4 mıiyar TL peşinat ve 18 ay vadeyle alabılecekler. Ivisı mi sız bu jansı kaçırmayın. Hemen şimdı Yapı-Cye bir telefon edın, ödeme koşullarmı ve Cumhuriyet Kınab Mahailesı'nin sıze saglayacagı olanaklan öfrenin 30 şanslı aileden bin de sızın aileniz olsun. YAPI-C Adres Tef Faks Gazete tel E-Posta Bir Cumfıurıyet Y*tfı. : Tûrkocağı Cad. Basın Sarayı No.1 Kat. 4 (Gaeetecılef Cemıyetı ûstü) Cağaloğlu-lstanbul (0212) 520 21 91-92. (0212) 522 49 26 .{0212)520 50 23 : (0212) 512 05 05/550-561 : [email protected] www. yapic.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle