Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURI
YFI SAYFA
17
KKTC'de tttarn
2
E
„ , tgğ m
eştüonm.
Seçtn bir Uoks
yaramaĞ! postedenizsoin0cijmhuriyetcom.tr Tel: ÛJ212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Camilerde merkezi
vaaz kaldınlacakmış...
"Imam bildidini okuvacak!"
Kuşku
Göksel Kaya:
"BM'ye bağlı bir
kuruluşun
yayımladığı
raporda küresel
ısınmanın, ishal, srtma
gibi hastalıklar ile
yetersiz beslenmeye ve
bu nedenle her yıl en az
150 bin insanın
ölümüne neden olduğu
açıklandı... Acaba ABD
ve AB'nin sömürdüğü
ülkelerdeki insan
ölümlerinin nedenini
küresel ısınmaya
bağlıyor ve sömürülen
ülkelerde meydana
gelecek toplu ölümlere
şimdiden kılıf hazırlıyor
olmasınlar?"
radan tam bir yıl geçtı... Dr.Necip Hable-
mrtoğlu Ankara'da bir suikast sonucu öl-
dürüleli biryıloldu... Geçen biryıldaneol-
duğunu Mustafa Yavuz'un "Sevgili Ho-
cam" başlığıyla Hablemitoğlu'na yazdığı mektuptan
anımsayalım:
"Bir yıl önce seni kaybettiğimiz 18 Aralık gecesin-
den beri katillerinin bulunmasını bekliyoruz ama na-
file. Sen aramızda yokken biz, senin yazıp ama bas-
tıramadığın kitabını okuduk, senin için anma tören-
leri düzenledik.
Belki burayı takip edememişsindir, sana anlata-
cak çok büyük degişiklikler yok hayatımızda.
Iktisadi durumumuz her geçen gün daha kötüye
gidiyor, hiçbir dönemde bu kadar IMF'nin avucuna
bakmamıştık. Adamlar artık kredileri Irak'ın kuzeyi-
ne girmeme, Kıbns'a kanşmama koşuluna bağladı-
lar. Milletimiz tepki vermiyor mu diye sorma hocam,
bilirsin afyon yutmuş gibiyizdir. Artık o kadar oldu ki
Hablemitoğlu'na
askerimizin başına çuval geçirdiler, Dışişleri Baka-
nımız mantı yemeye Kayseri'ye gitti. Tepki gösteren-
leri de AB(D)'ci medyamız 'marjinal gruplar' olarak
niteledi.
Seni kaybedişimizin ilk günlerinde medyamız ye-
ni hükümete dolayısıyla da ihalelerine zarar gelme-
mesi için çok uğraştı. Kimisi seni saf ilan edip 'A-
man canım ne diye burnunu sokarsın bu işlere, yok
efendim Alman vakıflarıymış, yok Fethullah'mış'
dediler.
Hatta televizyonda gece yayınlanan bir tartışma
programında MlT'ten emekli bir zat 'Alman vakrfla-
nna tepki göstermeyelim, bizim de Almanya'da pek
çok vakfımız var' demiş.
Karşısında oturan delikanlı, namuslu geçinen ga-
zetecının aklına 'Burada 2,5 milyon Alman mı yaşı-
yor ki bu sivil toplum kuruluşlan burayı işgal etti' de-
mek gelmemiş. Basınımız baktı ki ABD, hükümetin
arkasında sağlam duruyor, Vedat Yenerer, Hulki
Çevizoğlu, Necati Doğru ve son olarak da Tuncay
Özkan'ı işten kovdu. Hayırlı olsun ne diyelim.
Bu arada Kamu Reformu Yasası diye bir şey ha-
zırladılar galiba IMF yani ABD istemiş. Bu işin so-
nunda ülkemiz Yugoslavya gibi paramparça edilmek
isteniyor. Vallahi inanmayacaksın ama maşallah li-
berallikte Turgut Özal'ı bile solladılar.
Son olarak da artık minikler öğlen okula gece
Kur'an kursunagidecekler, böylecetarikatlaraadam
sağlanacak.
Bu arada Fettullah Gülen hâlâ ABD'de. Bilirsin
hocam ABD işine gelmeyeni barındırmaz; 'ılımlı Is-
lam' liderine iyi bakıyordur herhalde.
Bizden bu kadar hocam sen yokken daha da be-
ter olduk. Allah sonumuzu hayır etsin."
hiraf
Ayşe Meral:
"Karen Fogg'un
Türkiye'deki
çocuklanndan biri
telefonla katldığı bir
televizyon programında
KKTC seçimlerini
değerlendirirken, 'ABD,
AB, Güney Kıbns,
Yunanistan, AKP
hükümeti ve basın olarak
KKTC'de muhalefeti
destekledik ama
kaybettik. Beklediğimiz
zaferi kazanamadık'
diyor. Ne demeli:
Mandacının şaşkını rtiraf
eder kış günü."
SESStZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku ' yahoo.com
Türk usulü demokraside "paran kadar konuş"ursun.
O da ancak medya patronuysan!
İmparatorun gücü, dilencinin çanağı
Kıssalık öykü Ayşegül Tokathdan
geldi:
Bir imparator gezinti sırasında bir di-
lenciye rastlar, "Dile benden ne diler-
sen" der. Dilenci güler ve "Sanki dile-
ğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi so-
ruyorsunuz" diye yanrtlar. İmparator
alınır, "Her dediğini yerine getirebi-
lirim. Sen söyle hele; ne istiyor-
sun?" diye üsteler.
Dilenci, "Söz vermeden önce iki kez
düşünün" der.
İmparator sinirienir:
"Ne istersen verebilirim. Ben güçlü
bir imparatorum. Yerine getiremeye-
ceğim hiçbir dileğin olamaz."
Bunun üzerine dilenci, çanağını uza-
tıp, "Şu çanağı herhangi bir şeyle dol-
durabilir misiniz?" diye sorar.
İmparator kahkaha atar ve vezirine
çanağı altınla doldurmasını emreder.
Çanak dolup taşmakta ve fakat
anında boşalmaktadır. Altın paralar bu-
har olup uçmaktadır sanki. Imparato-
run onunj kınlır. Bir dilenci çanağını
dolduramadığı kulaktan kulağayayı-
lır. Giderek pırlantalar, elmaslar, ya-
kutlar akıtılır çanağa. Ne var ki çana-
ğın dibi yoktur sanki. Yer yutar, boş
kalır.
İmparator yenik düşmüştür. Dilenci-
ye yakanr:
"Tamam, sen kazandın. Dileğini ye-
rine getiremedim ama ne olur bana ça-
nağın neden yapıldığını söyle."
"Çok basit" diye yanıtlar dilenci, "In-
sanın arzu ve isteklerinden yapılmıştır,
doymak bilmez oluşu bundandır."
Amerîkalılar
Yargdanamaz mı?
TURKKAYA ATAOV
Başlıktaki sorunun yanıtını,
günümüz kuvvet politikası ve
ondan doğan bazı kararlar ve
yasalar çerçevesinde, hemen
vereyim; HAYIR! 139 devletin,
yani ülkelerin çoğunun imza-
ladığı ve 90'ının onayladığı ve
daha birçoğunun onaylama-
ya hazırlandığı Uluslararası
Ceza Mahkemesi (UCM) diye
bir yargı organı oluşturuldu.
Ceza konusunda dünya ada-
leti hedefine en fazla yaklaşan
organdır. Temelindeki Roma
Statüsü 17 Temmuz 1998'de
yapılmış, 1 Temmuz 2002'de
yürürlüğe girmiştir. Bölgesel
değil evrensel savcılarla yar-
gıçların seçimi ve işlevinde
bağımsız, aynmcı olma yerine
eşitçi, geçicı değil sürekli ola-
rak düşünülmüştü.
Başkan Clinton bu belgeyi
son gün (31 Aralık 2000) imza-
ladı. Şunu da eklemeyi unut-
rtıadı: "Temel endişelerimiz
tatmin edilmedikçe, benden
sonraki başkanın bunu Sena-
to'ya onay için göndermesini
önermem. "Onaylanmadı, im-
za bir çeşit geri çekildi. Ame-
n<a (savaş suçlan yanında sal-
ön suçuna da bakacak olan)
bu mahkemeye muhalefetini
şddetlendirdi. Senato, Ameri-
kan Personelini Koruma Ya-
sası'nı (2002) geçirdi ve Gü-
venlik Konseyi UCM'ye taraf
dmayanlan bu yargıdan muaf
tırtan karar (1422/2002) aldı.
Eu olaylar dizisi UCM'yi daha
taşında zayıflatmış, kuvvet
politikasına hukuk egemenli-
ğnin üstünde yer vermiş,
Amerikalılan ayn bir "yargıla-
ramaz" sınıfına koymuş, ulus-
la-arası toplumu keyfi bir anar-
ş rejimi içine atmıştır.
Belgeye göre (M. 19),
tCM'nin uluslar-üstü otorite-
s kuşku götürmez. Amaimza-
lanamış bir devlete karşı ağır-
Iğı nedir? Hele bu Amerika gi-
b tek süper güç olursa. Bu
cevlet imzalamış tarafa bile
^aptırım uygulayabilir. Bir hu-
Vuk konusu birden siyasileşi-
yjr. UCM'nin ABD ile ilişkisi
Cstüne VVashington'da Kong-
r:'de söylenenler ve nihayet
Anerikalıları bu yargıdan mu-
a tutan yasa ibretle okunma-
I Amerikan personeli Kosova
cayında yargılanabilir ama
ancak ABD'nin kurdurduğu ve
kuruluşunda vetonun işlediği
geçici mahkemede. Orada bi-
le savcı davayı "teknik" ne-
denler ileri sürerek ama aslın-
da bağımsız olmadığı için aça-
mamıştı (1999). ABD vetosu-
nun işlediği Güvenlik Konse-
yi'nin oluşturduğu geçici mah-
kemelerin kaderi bu olacak,
hukuk kuvvete boyun eğecek-
tir.
UCM ise, tasarlandığı bi-
çimde böyle değildi. Amerikan
Personelini Koruma Yasası
ABD'nin dış eylemlerini ceza
endişesi yaşamadan sürdür-
mesini sağlıyor. Bu yasa (müt-
tefıkleri dışında) Roma Statü-
sü'nü onaylayanlara askeri
yardımı da yasaklıyor. Aynca,
öteki taraf devletler Amerikalı
görevlilerin yargılanmayacak-
larına ilişkin ikili antlaşmalar
imzalamalılar. UCM Ameri-
ka'da hiçbir araştırma da ya-
pamaz. Herhangi bir Amerika-
lı bu mahkeme adına gözaltı-
na alınırsa, VVashington bu
otoriteye karşı "elindeki tüm
olanaklan(!) kullanır". Bu yasa
uluslararası yargıya çok açık
bir "çifte standart" getiriyor.
Kimi devlet yurttaşı tutuklana-
bilir, kimine karşı parmak bile
kalkamaz. Başka hiçbir devlet
Roma Statüsü'ne ilk başında
imza koymuş Amerika'yı ör-
nek alarak bu mahkemeyi ba-
tırmayaçalışmadı.
ABD kendini başka bir yol-
dan da garantiye aldı. Roma
Statüsü (M. 16) Güvenlik Kon-
seyi'ne, başlamış olan bir da-
vayı bir yıl erteleme ve bu er-
telemeyi yineleme olanağı ta-
nıyor. Bu konsey iki hafta için-
de (12 Temmuz 2002) M. 16'yı
kötü niyetle yanlış yorumlayan
bir karar aldı. Roma Statü-
sü'ne taraf olmayanlara sanki
ilerisi için sonuna kadar ve ko-
lektif olarak yargıdan muafiyet
hakkı veriyormuş gibi bir uy-
gulama getirdi. Bu yorum Ro-
ma Statüsü'nü değiştirmek
demektir. Oysa, taraf bile ol-
mayan başkalarının yaptığı
antlaşmayı değiştiremez. Gü-
venlik Konseyi'nin Amerika ve
kendi için böyle yetkisi yok.
Ne var ki, olan bu.
Bu tavır ABD'nin tek kutup-
lu dünyada kimseye hesap
vermeden kendi başına buy-
ruk siyasetidir.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak : turk.net
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaracha mynet.com
HARBİ SEMİHPOROY semihporoyÇa yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MISTAFA BILGJN .
tLAN
TC
BATTALGAZİASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2003 40
Davacı Abuzer Akdağ vekili Av Hıdrr Yıldırun tarafından da\alı
Merv-em Akdağ aleyhıne açılan boşanma davası sonunda:
Mahketnemizuı 2003 40 Es. 2003 133 sayılt karan ile Adıyaman
lli, merkez Ağaçkonak Köyû C: 19. H: 25'te nüfusa kayıtlı, Hüseyin
ve Hunye oglu 25.6.1942 dofumlu Abuzer Akdağ ile aynı yerde
nüfusa kayıtlı Mustafa ile Hatun'dan olma, 05.01.1964 Hekımhan
d.'lu Merv'em Akdağ'ın boşanmalanna karar venlmiş olup. Davalı-
nın tebligata yarar adresi bulunamadığından tebligat yenne kaım ol-
mak üzere gazetede ılan edılerek yasal süresi içerisinde tem\r
ız edıl-
medığı takdtrde hükmün kesinleşece&i ılan olunur. 09 12.2003
Basın: 62830 z
-' MİLLÎ
PİYANSO
HARAM M I
DİYE
\ TARTT5ILiyOR \... •
COLUK COCUSUMUN ÎSTTKBALÎ ÎCTN
BU HARAMI BANA NASIP EYLE
YARABBt ...
I i F
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18Arahk ivmc.mumtas-arikan.com
INSAN HAKLAR/ YARG/LANIYORf.
179Z 'DE SUGUN, ÜNLÛ SİYASET SH./MCİSİ T+IOMAS
PAtNE (TAAAtS F>£Y*J) , '»Vy/ts'LArnĞı
r
İH£AN HAK/L/I-
IXH
DOĞUP y£T/jf£/V r-ri"—^, '-r- 1 »
'M/ <xve/eisv' üzen/NE I A
M
AMERİICA 'rA GlTMİfTİ
Ğ
, _ . ^E R
* c A
•tSfZU&t'ÇİH ETTa'U yAZIL4£ I . **
i
»-«n*_ *
A ÜAJLÜ "SAğOUyu'(OOMMON I
V B
J B c
'
DEVRİM/ ÜZ£/e/A/£ •'HB/IA/S*OAIC/ D£VK/ML£ /£-- I « öt ^__ ~~"" " a.
Gl'Lİ DÛÇÜNCEtSK" Kı'TASlMt ÇtKAOMIŞ, ASPfffl m. TIJT**"*"*^'
• OAN, /A/G/U2 MOMARÇİS/A/6 A34£Ş/ HALK/ £y- ' I rv oTT" " ** <-*~
t-£M£ MAK-
DUZ ÇtZGİ
ÜMİT ZtLELİ
Talat'ın Rumcası,
Erel'in İmajı!.
KKTC'de pazar günü gece yansı...
Gayri resmi sonuçlara göre iktidarla muhalefetin
eşit derecede milletvekili çıkardığı belirlendi. Ancak oy
oranlarında muhalefet birkaç puan önde görünüyor-
du. Ve sahneye Mehmet AN Talat çıktı!..
Talat, CTP'nin önünde bekleyen yüzlerce basın
mensubuna seçimlerin galibi olduklarını ilan etti ve
Denktaş'ı vakit geçirmeden "görüşmecilikten" ala-
caklannı açıkladı. O arada Rum basınından birileriyle
bir şeyler konuştu. Ardından NTV'nin canlı yayınında
Mithat Bereket'in sorulannı yanıtladı. Sıcağı sıcağı-
na yapılan bu söyleşi, bence tarihi bir söyleşiydi... Her
şey bir tarafa, şu bölüm Talat'ın kimliğıni, hedefıni,
hangi odaklaria ne tür işbirliğine yatkın olduğunu ga-
yet açık ve net bir şekilde ortaya koyuyordu:
- Sayın Talat, biraz önce Rum gazeteciler siz-
den Rum kesimine bir mesaj vermenizi istediler,
vermediniz...
- Mesajı Rumca istediler. Rumcam o kadar ye-
terli değil, öğrenince veririm dedim!..
Tabıi, Türkçe mesaj verseydi Rum kesimindeki kar-
deşleri pek üzülürlerdi!.. Talat'ın, üç beş sözcükten
oluşan bu cümlesi, bu kafanın, Annan Planı çerçeve-
sinde kurulacak ülkenin dilinin Rumca olacağını peşi-
nen kabullendiğini göstermiyor mu?!..
• • •
Bu seçimler çok önemli bir gerçeği de gözümüze
soktu!..
Dünyanın hiçbir ülkesi tarafından tanınmayan, am-
bargo altında inletilen bu küçücük ülke, bizim işbirlik-
çilerin yıllardır bilinçaltımıza işlemek için cansıperane
uğraş verdiği gibi önemsiz, "verip kurtulacak" bir
toprak parçası değilmiş!..
Aksine, Batı dünyasını seferber edecek, milyonlar-
ca dolan ortalığa saçacak, Türkiye ve KKTC üzerinde
akıl almaz baskılar uygulayacak denli önemliymiş!..
Baksanıza, geçen hafta Türkiye'yi açıkça tehdit e-
den, devlet olarak tanımadıklan KKTC'de Seçimi mu-
halefet kazanırsa tanınz" diyebılecek kadar gözü ka-
raran Komiser Verheugen, sonuçlar karşısında yine
gazaba geldi:
- Muhalefetin zafer kazanması gerekiyordu.
Denktaş iki uluslulukta ısrar ediyor. Bu sonuçlar
sonrasında Türk tarafının AB"ye katılma olasılığı
azaldı. Ûye bir ülkede 30 bin askeri olduğu halde
AB'ye giriş görüşmelerine katılan bir ülke düşü-
nülemez...
Verheugen'in bu "itiraflannr Mehmet Ali Talat'ın yu-
kandaki itirafıyla ve geçen hafta söylediği "Türkiye'nin
metresiyiz" çiğliği ile bir arada okuyun, oynanan çir-
kin oyunu bütün çıplaklığıyla göreceksiniz!..
• • •
Verheugen çok haklı tabii; dünyanın parasını döke-
ceksin, Batı'nın insafsız baskılannı tek noktaya yönel-
teceksın, sonunda "tam satışı" sağlayacak milletve-
kiü sayısınaulaşamayacakstn... İnsan ağzını da bozar,
aklını da!..
Bozar ama, bu kadar da falso yapmaz ki!.. Bir pa-
ragraflık açıklamada bu kadar da açık vermez ki!..
Denktaş iki uluslulukta ısrar ediyor şikâyeti, Rum ço-
ğunluk içinde eriyecek bir "Türk cemaati" istedik-
lerinin açık itirafı değil mi?.. 30 bin Türk askerinden şi-
kâyet, ana amacın bir an önce Türkiye'yi adadan so-
yutlama gayretinin açık itirafı değil mi?.. Bizim işbiriik-
çi takım da pek üzgün. Ama yine de görevlerinden ge-
ri kalmıyoriar. Şimdi hesap, Talat'ın başkanlığında bir
hükümetin, AKP iktidannın Annan Planı'nı temel ala-
rak hazıriadığı planla masaya oturmasını sağlamak.
Cüneyt Ülsever, CTP-DBH cephesiyle Serdar
Denktaş'ın DP'sinin koalisyon yapmasının akılcı ola-
cağını belirtiyorve Mehmet Ali Talat'a, seçımlerdeyüz-
de 2 oy alan Çözüm ve Avrupa Biriiği Partisi'nin lide-
ri Ali Erel'i dışandan Ekonomi Bakanı olarak atama-
sını öneriyor... Böylelikle Ali Erel'in Batı'daki pozitif
imajını lehine kullanabilirmiş... İmajı bilmem, ama pa-
ra akabilir!.. Avrupa Birliği'nin Denktaş aleyhine miting-
ler düzenlemesi için Erel'e 250 bin Euro'luk çek ver-
diği, çekin bizzat Ali Erel tarafından 21 Haziran tari-
hinde Almanya'da tahsil edildiği belgeleriyle ispatlan-
mıştı...
- Ali Erel'in Ekonomi Bakanı olarak işe yaraya-
cağı kesinü!
E-posta: umitzileli(a ttnet.net.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Izmir'in
Ödemiş ilçe-
sinde, doğal
güzelliğiyle
tanınmış bir
göl... Ilgi eki.
2/Memeliler-
de protein
metaboliz-
masının son
ürünü olan ve
idrarla dışan
atılan bile-
şik...Sabır.3/Birtür
petrol lambası... Vü-
cutta oluşan derin
kesik. 4/ Büyük zo- 3
ka. 5/ Bir çokluğu
oluşturan varlıklann
her biri... Üstün bir 6
yetkinin gücünü 7
simgeleyen değnek. 8 I
6/ Edirne yöresinde 91
yaşayan Çingenelerin geleneksel bahar eğlence-
lerine verilen ad... Yemek. 7/Hayvanın derisine
ya da tüyüne dokunmaktan duyulan aşın korku.
8/ Işyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı... îs-
viçre'de turistik bir göl. 9/Akıl... Voleybol ve te-
niste oyunun her bir bölümüne verilen ad... Olum-
suzluk belirten bir önek.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Muğla'nın Milas ilçesine bağlı turistik bir bel-
de... Der\iş selamı. 2/Otlak... Tarlayı sürerek din-
lenmeye bırakma. 3/Czerinde harfler bulunan kâ-
ğıtlarla oynanan bir iskambil oyunu. 4/ Hint mü-
ziğine özgü telli bir çalgı. 5/"— Şehitler Desta-
nı": F.H.Dağlarca'nın şiir kitabı... Gereken yiye-
cek ve içecek şeyler. 6/Cinayet... Doğanın neden
olduğu yıkım. 7/Kap ağırlığı... Kemiklerin yuvar-
lak ucu. 8/ Ağaçtan yapılan ve toprağı ancak yü-
zünden sürmeye yarayan ilkel saban türii. 9/ Us-
tükapalı olarak anlatma... "Melâli anlamayanbir
nesle — değiliz" (Ahmet Haşim).