Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J V U J L J I L J J A kultur(Scumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Kentin korunmasındaki öncülerin 'direniş anıları' belgeleriyle bir kitapta derlendi
Safranbolu'da 'ilkyıllar'UNESCO'nun 1994'tekı "Dünya
Mirası" karanndan yıllar önce "ko-
rumanın başkenti" olmaya adaylı-
ğını koyan Safranbolu'da geçen Şe-
ker Bayramı'nda da "boş oda" bile
yoktu...
Mezarlık Tepesi'nden kente bak-
tığımızda, yakın geçmişteki "hü-
zünlii sessizliği" anımsadık... Ar-
tık, o terk edılmış ve bacalan bıle
tütmeyen tanhi çarşı merkezınin ye-
rinı, ınsan, müzik ve araba seslerinın
dağlarda yankılandığı cıvıl cıvıl bır
"turizm kenti" almış...
Bu mutlu gelişmeyi, Bağlar'dakı
geleneksel evlerinde kaldığımız Yü-
cel Nakipoğlu yla konuşurken ödül
almış böreklerinı unutamayacağı-
mız Fatma Nakipoğlu dedi ki;
"Her şeyi, Kızıltan Ulukavak'la
Metın Sözen'ler başlattılar..."
Ardından, çayın yanında bir kıtap;
"Türkiye'de Mimarlık Değerleri-
nin Korunmasında İlk Adım-
lar"... Kaymakamlık Hizmet Birlı-
ği'nin yayını olarak yeni basılmış ve
Safranbolu'da "korumanm başla-
tıldığı" 1975-1980 yıllanna ait he-
men tüm belgeleri, aynı sürecin
emektarlanndan Aytekin Kuş derle-
miş...
Kaymakam Celal Ulusoy da bir
anlamda bu "direniş"e vaktiyle et-
kin katkılarda bulunan Muzaffer
Ecemiş. Yavuz Erkmen gibi unu-
tulmaz kaymakamlann "izinde"
yürüdüğünü kanıtlamış...
Kıtabın sayfalannda gezınırken
onca sıkıntılı \e kimılerinin de
"inanmadıkları" yıllardan sonra.
bugünkü "zafer"in karşısında yine
Fatma Hanım'ın dediğini daha bir
derinden kavnyorsunuz: "Metin
Hoca'lar artık sık gelmiyorlar a-
ma onların yeri, hepimizin gönül-
lerinde..."
Öncülerin kararları
"Onlar" kımlerdi?..
Aynı yıllarda iki dönem belediye
KENTLERİNİ KORUYAJV KENTLİLER - Yaklaşık çeyrek yüzyıl önce "sahiplerince terk edilmiş eski ve yalnız mekânlar"dılar... Ki-
mileri ısrarla: "Bu korumacılık tutmaz. söylemde kalır..." dese bile Safranbolu'ya inananlar direndiler ve şimdi böylesi bir canlılıkta
"tarihin konuklarım" ağırlıyorlar... Solda, adım atılamayacak kadar kalabalık Arasta; sağda, bayram yerine dönen tarihi meydanlar...
başkanı olan Kızıltan Ulukavak,
"önsöz" yazısında özetle dıyor ki:
"Başarıva kolay ulaşılmadığını
anımsamak önemli... Ama, bir be-
lediyenin de o yıllarda kentin tii-
münii korumaya karar vermesini
hiç unutmamak gerek..."
Gerçekten, o "ilk adımlann" en
önemli belgelerinden bin, Safran-
bolu Belediye Meclisi'nın 12 Hazi-
ran 1975 tarihli karan. Tutanaktaki
saat ise; "21.00"... Işte o "aydınlık
gecenin" görüşmeleri sonucunda;
"Kasaba merkezinde Cinci Hanı
ve çevresiyle beldedeki tüm tarihi
yerlerin muhafazası" içın Kültür
Bakanlığı'na baş\-urulması ve tek-
nik hazırlıklar ıçın de Karabük De-
mır Çelik Işletmelen'nden mimar
Yavuz İnce'nin görevlendınlmesi-
ne karar venliyor.
Aynı heyecanla 30 Ağustos-5 Ey-
lül 1975 tarihlennde düzenlenen
"Safranbolu Mimari Değerleri ve
Folkloru" haftasında, evlerine ilk
kez "konuk" kabul edenlerin liste-
sinde de adı olan Yiicel Nakipoğlu,
izleyen dönemdeki belediye mecli-
si üyeliğinı ıse bakın nasıl anlatıyor:
"Kentin korunabilmesi için adeta
görevlendirilmiş gibi seçildik...
Şimdi ise kent için değil, partisi
için seçiyorlar..."
Geçen aylardaki kültür şenlığin-
de, 1975'in öncü adımlarını atan
başkan ve meclis üyelenne şımdıki
Belediye Başkanı Nihat Cebeci'nin.
ÇEKÜL temsılcısı Savaş Halva-
şı'yla birlikte verdıkleri "şükran
plaketleri" de sadece Safranbo-
lu'nun değil, genelde Türkıye'deki
korumacılık mücadelesınin en an-
lamlı "vefa belgeleri" olsa gerek.
Nitekim, halkın temsılcilerinın
böylesi anlamlı ginşimlerini, Orhan
Alsaç başkanlığındaki Anıtlar
Yüksek Kurulu 08 Ekim 1986 ta-
nh ve A. 164 sayılı "SİT alanı" ve
"koruma imar planı kuralları"
karanyla ilk genış kapsamlı yasal
dayanaklara kavuşturuyor.
Bu karann ardından tarihi kentin
turizmle buluşmasında "planlı"
davranılmasına "devlet desteği"
içın 1979'da yapılan protokolü de
ITÜ adına Doğan Kuban ıle döne-
min Tunzm Bakanı Alev Coşkun
imzalıyor...
'Apartmanlaşma'ya karşı...
Böylesi anılann tüm aynntılannı
370 sayfada toplayan kitaptakı
"özel belgeler" arasında ise Metin
Sözen'ın raporlanndan biri Behçet
Necatigil'in şu dizeleriyle başlıyor:
"Neden bazı şeyleri pek çabuk
unuturuz?
Çünkü apartımanlar, o evlerin
yerinde..."
Eski evleri apartmanlara teslim et-
meme direnişine kimler katılmamış
ki?
Cevat Erder'den Arslan Kay-
nardağ a. Nur Fersan'dan Baran
İdil, Ismet Okyay, Bülent Çetinör,
Kani Kuzucular, Zeki Sönmez,
Jale Baysal, Cengiz Bektaş, Sel-
çuk Erez, Hüsrev Tayla, Kemal
Ozer, Necdet Kalay, Cihat Burak,
Oya Katoğlu, Haydar Kazgan, Pe-
rihan Balcı, Murat Katoğlu, Zey-
nep Oral, Özden Çil, Erol GÖ-
nenç, Müşerref Hekimoğlu, Aril-
la Dorsay, Bedrettin Cömert, Ah-
met Taner Kışlalı, Reha Günay ve
elbette ki Çelik Gülersoy'a kadar,
mimarlanmızın, ressamlanmızın,
bilim insanlanmızın, aydınlanmı-
zın, gazetecılerimizin ve bürokratla-
nmızın yazılan, eserleri, raporlan
kitabın da onur belgeleri gibiler.
Yönetmenliğini Süha Ann'ın
yaptığı "Safranbolu'da Zaman"
filmi için düzenlenen toplantıya ka-
tılan Oktay Akbal ise 18 Ağustos
1977 tarihli Cumhuriyet'teki köşe-
sini şöyle noktalamış: "(...) Sonra
kalktık geri döndük kentlerimize,
sorunlarımıza... Safranbolu ora-
da kaldı insanlarryla, evleriyle,
çözümlenmemiş sıkıntılarıyla...
Kendi zamanı içinde... Ama, o 'za-
man'ı aşmak, değiştirmek çabası
ile baş başa..."
Şimdi sıra, sevgili Oktay Akbal
ile birlikte aynı yıllann diğer dost-
lannı da Safranbolu'da yeniden ko-
nuk edip "tanıklık belgelerini" ve-
rerek teşekkür etmekte...
Tabii, tarihi evlerde ve konaklar-
da "boş oda" bulunabilirse...
Kahire gümrüğünde sanata engel
Fazilet Karaca
yapıtlannı
geri istiyor
Kültür Servisi - Ge-
çen günlerde başlayan
'Uluslararası 9. Kahire
Bienali
1
ne davet edilen
ressam Fazilet Kara-
ca'nın, Kahire'ye gön-
derdiği çalışmalan bi-
enalde sergilenemiyor.
Mega Taşımacılık Hiz-
metleri'ne teslim ettiğı
ve aralarındaki sözleş-
meye göre taşımacılık
şirketi tarafından adrese
iletilmesi gereken yapıt-
lar, bienal yetkililennce
de sahiplemlmedı. Yapıt-
lan Kahire gümrüğünde
takılan sanatçıya bir süre
sonra, 350 dolar daha
ödemesinin gerektiği ak-
si halde yapıtlann Türki-
ye'ye iade edileceği bil-
dirildi.
Bütün bu gayri ciddi
iletişimden duyduğu ra-
hatsızlığı Türkıye'nin
Kahire Büyükelçiliği'ni
ve Kültür ve Turizm Ba-
kanlığı'nı arayarak çö-
züm üretmeye çalışan sa-
natçıya, 8000 MısırLıra-
sı (2 milyar TL) daha
ödemesi karşıhğında ya-
pıtlannı alabileceği bil-
dirildi.
Karaca, tüm bu yaşa-
dıkJan için "Ben sadece
bir sanatçı olarak, hem
bienal yetkililerinin il-
gisizliğini, hem de taşı-
yıcı firmanın amatör
bile diyemeyeceğim ça-
lışnıa sistemlerini kını-
yor ve bu konunun çö-
ziimü için ilgililerden
çözüm bekliyorum" di-
yor. Son olarak da "Ar-
tık bienale katılmak is-
temiyor ve bir an önce
yapıtlarımın adresime
teslim edilmesini talep
ediyonım" diye eklıyor.
Sıra dışı
fotoğrafçılar
tskandinav fotoğrafının en sıra dışı isimlerinden Christer
Strömholm'un çahşmalarından biri, Barselona, 1959.
Kültür Servisi - Geniş Açı
sanat dergisinin 32. sayısı çıktı.
Iki ayda bir yayımlanan dergi-
nin bu sayısında, Isveçli sıra dı-
şı fotoğrafçı Christer Ström-
holmden doğa fotoğrafçısı An-
sel Adams'a, Ispanyol fotoğra-
fının yüz elli yıllık serüveninin
bsa bir özetinden 19. İstanbul
Fotoğraf Günleri'ne kadar ge-
niş bir yelpaze sunuluyor.
19. istanbul Fotoğraf Günle-
ri etkinlikleriyle ilgili bir tanı-
tım bölümüyle başlayan dergi,
Londra'daki sergilerin değer-
lendirildiği 'Londra' bölümü
ve 8. İstanbul Saydam Günle-
ri'yle ilgili bir yazıyla sürüyor.
Aynca Gül Ezen, 'Ansel
Adams 100 Yaşında' adlı yazı-
sında retrospektif sergiyle ilgi-
li izlenimlerini, okuyucularla
paylaşıyor. Bu yazıyı, îspan-
ya'nın yüz elli yıllık sosyal, po-
litik ve kültürel tarihine ışık tu-
tan Neda Çelikerin "tspanyol
Fotoğrafının 150 Yılı' başlıklı
yazısı izliyor.
Dergi, 'Ustalar' bölümünde
ıse kuşağının Isveçli fotoğrafçı-
larının neredeyse tümünü derin-
den etkileyen, çalışmalanyla,
fotoğrafın 1950'li- 6O'lı yıllar
Avrupası' nda bağımsız anlahm
ve sanat bıçimlerinden biri ha-
line gelmesine önemli katkıda
bulunmuş bir isim olan Chris-
ter Strömholm ü konuk edi-
yor. Füsun Karaman'ın kale-
me aldığı yazıda Strömholm'un
ilginç yaşamöyküsü ve sanat
yaşamından seçilmiş örnekler
yer alıyor.
Robert Capanın 1946'da bir
belgesel çekmek üzere geldiği
Türkıye'de geçirdiği günlere ta-
nıklık eden fotoğraflannı gün
ışığına çıkaran Richard \Vhe-
lan, 'Karanlığın Parıltısı/İs-
tanbu! Geceleri' sergisiyle is-
tanbul Fotoğraf Merkezi'ne ko-
nuk olan Cengiz Akduman, 8.
Uluslararası istanbul Bienali'ne
katılan İranlı fotoğrafçı Seyful-
lah Samadian'la yapılan söyle-
şiler, derginin bu ayki ilgi çeki-
ci yazılan arasında.
(0 212 251 70 03)
Altıdan Sonra Tiyatro Topluluğu'nun 'Bekleme Salonu' adlı oyunlannın bu yılki son temsilleri 20 ve 27 Aralık'ta
Kazanmak uğruna...
Kültür Servisi - Altıdan
Sonra Tiyatro Topluluğu,
20 ve 27 Aralık günleri Maya
Sahnesi 'gece tiyatrosu'nda
Bekleme Salonu' adlı
Dyunlanyla seyirciyle
Duluşacak. 2003 yılındaki
son oyunlannın ardından,
:opluluk, oyunu 2004'te
jazar günlen 18.00"de
jahneleyecek.
Fiyatro çalışmalanna ITÜ
jüzel Sanatlar Bölümü'nde
jaşlayan ve daha önce
Satıcının Ölümü ve 'Ver
Elini Yeni Dünva' ile sevirci
karşısma çıkan Altıdan
Sonra Tiyatro'nun bu oyunu,
tümüyle kendilerine ait bir
çalışma. Temasını birlikte
belirledikJeri ve topluluktan
Yiğit Sertdemir'in kaleme
aldığı oyunun yönetmenliğini
Gülhan Kadim yapıyor.
Onur Tuna, Sevi
Orakoğlu ve Sertdemir'in
rol aldığı oyunun dekor
tasanmı Esra Kudde'ye ait.
Oyunun oluşumunda,
topluluğun diğer üyeleri Asü
Can Kortan, Seda Özen
Yürük, Ebru Gözda;oglu,
Erkan Kortan, Selin Girit
Karadağ da yer almışlar.
Oyunda; aynı amaçla
geldikleri bekleme
salonunda, karşılanna
çıkan 'küçük bir engel'
sonucu, beklemekten
vazgeçen üç kişinin, içine
sürüklendikleri şifrelerle
dolu oyunun kurallannı
yerine getirirken
kazanmak uğruna,
birbirlerini yok etmeyi
göze almalan anlatılıyor.
(wwyv.ahidansonra.com -
Mava 0 212 252 74 52) Maya Sahnesi 'gece tiyatrosu'nda sahnelenen oyun 2004'te saat 18.00'de:3ergilenecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Eser Olamamış
ÜPiinler' Kategorisi...
Geçen haftaki yazımı şu paragrafla noktala-
mıştım: "Bazen, ör
>eğin 'entelektüel' olmapeşin-
deki bir öbek iiya'ro
seyircisi, bir temsilin ardın-
dan, gördüğü tiyitro oyunu düzeyinde bir eser
miydi, saptanan b3Z' aksaklıklar, sahnede bir oyu-
nun var edilmesin engellemiş olabilirmi, gibisin-
den tartışmalara T'Ç girmeksizin, 'doğrusu çok
avangarrtı!', 'çokdeğişikti!', 'fikir, çok ilginçtü'g/-
bisinden, tiyatro estetiğinin özüyle ilintisiz yargı-
larla yetinmekte. Avangart' ('öncü') derken, sey-
rettiğinin neyin örfiüsü olduğunu sorgulamayan,
değişikliğin, ilginç i&n Ya
da farklılığın hiçbir za-
man tek başına ssnat eserini var edemeyeceği-
nin bilincinde olrrsyan bir seyirci, sanatçıya za-
rarlıdır. Öte yandai, sanatçının da kendine özgü
bir eser tanımı yapma hakkı vardır; dahası, belki
de o, bu bağlamda birincil kişi sayılmak gerekir."
Demek ki hem tıyatroda, hem de başka alan-
larda, bir yanda kendisine "eser" diye sunulan
tüm ürünleri daha baştan eser niteliğiyle kabul-
lenmeye ve eser olarak tartışmaya hazır bir kitle
var, öte yanda da iirününe "sanat eseri" deme öz-
gürlüğüne sahip olan sanatçı. Sanatçının bu öz-
gürlüğü, kesinlikle tartışılamaz. Buna karşılık se-
yircinin, dinleyicinin ve okurun da "eser" diye ni-
telendirilen ürünün eser olup olmadığını tartışma
özgürlüğüne sahip bulunduğu, kesindir. Başka
deyişle, henüz eserin kendisinı değil, fakat ona
uzanan yolu ya da bu yolun bir bölümünü "eser"
adı altında sergileyen veya arayışlarını, sorgula-
malarını henüz eser bütünlüğüne kavuşmamış bir
kalıp içerisinde ve yine eser nitelendirmesiyle or-
taya çıkaran sanatçıya, ürününün henüz eser ol-
madığı, dolayısıyla da henüz tartışılacak biryanı-
nın bulunmadığı gerekçesiyle karşı çıkmak, o
ürünle karşılaşanın bu bağlamdaki en doğal öz-
gürlüğüdür.
Burada, savunurken çoğunlukla yalnız kaldı-
ğım kişisel bir degerlendirmemi dile getirmek is-
tiyorum. Kimilerinegöre, örneğin afişinde "oyun"
yazan bir ürünü görmeye gitmişsek eğer, gördü-
ğümüz oyun olur ve bize yalnızca o oyunun ak-
saklıklarını, başarılı yanlarını vb. tartışmak düşer.
Bu, sanırım çoğunluğun görüşü: Yani, degerlen-
dirmemizde hep -afişinde öyle yazdığı ve özellik-
le de sunulanı bir sahnede izlediğimiz için- orta-
da bir oyunun var olduğunu çıkış noktası alaca-
ğız.
Benim hep sorduğum ara-soru ise şu: Peki, ya
ürün, bize oyun diye sunulmasına karşın, oyun
değilse? Dolayısıyla, ürün, esere dönüşememiş-
se? Bilindiği üzere estetik, en geniş anlamda fel-
sefenin sanatı sorgulayan dalıdır. Estetik, bu sor-
gulaması sırasında, sanat olanı belirginleştirmek
içın, elbette sanat olmayan üzerinde de durur; a-
ma bir kez sanat olmayan kategorisine soktukla-
rını da artık sanki ortada sanat eseri varmış gibi,
sanatın ölçütleriyle değerlendirdiği görülmemiş-
tir.
Düşüncemi şöyle de özetleyebilirim: Gerçekten
eser niteliğini kazanmış, ama bazı kusurları, ek-
siklikleri olan ürünler vardır; bu eksiklikler ve ku-
surlarg/den/eö///rniteliktedir; giderildiğinde o es-
er, yetkinliğine kavuşur; birde, barındırdığı eksik-
likler (özellikle de yaratıcılıktaki eksiklik) ve kusur-
lar yüzünden her eserde aranması gereken kur-
gu ve kompozisyon öğelerini içermeyen, dolayı-
sıyla eser olamamış ürünler vardır. Şunu da be-
lirteyım ki, dildekı yerleşik söylemler, çoğu kez ki-
mi kuramlardan çok daha fazla sağduyu yüklü-
dür. Günlük dilde bir şeye "olmamış" dediğimız-
de, olması öngörülenin olmadığı, dolayısıyla da
öngörüldüğü doğrultuda var olmuş sayılamaya-
cağı anlatılmış olur. Bu bağlamda, bir tiyatro oyu-
nuna ya da filme "olmamış" demenin de önceki
örnekten farkı yoktur: Ürün, oyun olmamıştır, ro-
man olamamıştır veya film olmamıştır. Olmamış'ı
olmuş'un ölçütleriyle değerlendirmek, sanat bağ-
lamında sağlıklı sonuçlar doğurmaz.
Kanımca ürün sahibinın "eser" dediğini hemen
öyle kabul etmek ve olumlu-olumsuz değerlen-
dirmeler için artık "eser"den yola çıkmak, biraz
kolaycılık oluyor; çünkü bir de "eser olmamış"
ürünler kategorisi var ve bu kategoriye nelerin gi-
receğini tartışmak, boşuna kılı kırk yarmak değil,
fakat ancak sanat düşüncesini daha da boyutlan-
dırmak anlamını taşır. Bu yüzden "eserolamamış"
ürünlerin avangartlığı(!), içerebilecekleri arayışlar
ya da parlak düşünceler, sanat bağlamında beni
hiç ilgilendirmiyor!
e-posta: ahmetcemal/superonline.com
acem20 hotmail.com
BUGUN
• AVUSTURYA KÜLTÜR OFİSİnde
20.00'de Zeynep Üçbaşaran (piyano) '
dinletisi. (0 212 223 73 48) '<
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONL'nda 19.30'da Victoria Kogan '.
(piyano) dinletisi. (0 212 232 98 30) \
• NARDİSS JAZZ CLUBda Sanbornsque
:
Project konseri. (0 212 244 63 2 7)
• BABYLOVda 12.00 - 19. 00 da 'Workshopf
ve 21.30'da 'Jurassic Party'. (0 212 292 73 68)'
• ALTUNİZADE KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 20.00'de 'Şarkılar' adlı ;
musiki meşki'. (0 216 341 05 00) «
• YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER *
SALONL'nda 18. 30da 'Müzik Teknolojisi,
Günümüz Bilgisayar Teknolojisinin
Yaratıcı Müzisyene Getirdikleri' konulu )
söyleşi. Konuşmacı: Mehmet Okonşar. İ
(0 212 252 47 00) ;
• StNEMA - TARİH BULUŞMASI'nda
Beyoğlu Sinemasfnda 'Anansi', 'Ay Vakti', '
'Bank Ban', 'Beşinci Reaksiyon', 'Bir Başka
Cennet', Sinema TÜRSAK - Levent'te
'Yerle Gök Arasında', 'İki Kadın', 'Sınınn
Otesi', 'Kadınlar Hapishanesi'. 'Çingene',
Alman Kültür Merkezi'nde 'El Arabalı *
Kadın', 'Fil Yüreği'. 'Uzun Sessizlik', ;
Fransız Kültür Merkezi'nde 'Med Cezir
Manzaraları'. 'Köprü', 'Uzak'. Osmanlı
Bankası Müzesi'nde 'Aynı Nehir Yeniden', ;
'Noora' ve 'Avrnpa'dan Avrupa'va' '
(0 212 244152 51) ç-' f,