09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2003 CUMA 14 J v L J L J . LJJK. [email protected] Toplumcu gerçekçi şair Müştak Erenus geçen yıl 5 Kasım günü aramızdan aynlmıştı Coşkulubir şiiremekçisiEKBER KLL "Kendime hiç küsmedim / Sevdim onu çocuk kahküDerinde / Avuttum günortası/Şınıarttımbdkibiraz/Ko- rudunı insan onurunda /Ve de bu be- lah kargaşada /Gûlmeyi ağtamayı da / Unutturmadım." Müştak Erenus araraızda olsaydı işte böyle anlatır- dı kendisuıi. Ağlamayı da, gülmeyi de unutturmadan. Ilk şıirlen 1940'ta Emınönü Hal- kevı'nin çıkardığı "Yeni Türk Der- gjsi"nde yayımlanan Müştak Ere- nus'un şıirle sürekJı uğraşı, 1948'de Yücel dergısıyle başlar. Şiirleri, Yü- cel'den başka Ufuklar, Kaynak, Şa- dırvan, Yeditepe, Yazko Edebiyat, Toplumsal Kurtuluş ve Insancıl der- gılerinde yayımlanır. Şainn ilk şıirlen bır arayış döne- mının ürünlendir. Bırbirinden fark- h bıçim denemelen yapar. Şıınrun ıçe- riğı de buna bağlı olarak farkhlaşır. Müştak Erenus, bılinçli bır yaza- ra, şaire düşen sorumluluğu yerine ge- tirerek insanlığın acılannı devrimci bir görüşle algılar. Aralıksız süren şıir uğraşında kendisini değıştinp ye- niler. Bunu yaşamı boyunca sürdü- rür. 12 Mart'tan sonra burjuvazınin oluşturduğu pazara sanat eseri dıye metalar sunuîurken o, insandan, top- lumdan yana ürünler venr. Tür blllncl "Bir dağ üstünde kannca / Durur / Düşünür. / İnsanlardan kurtardığı aktını / Bu dağ başında yitirir. / Gök- leryinemavidir/Geceleri>Tİdtdardo- luşur / Üşür aklı kanncamn / Düşü- nür. / Bir dağ üstünde kannca / Dur- muş bize karşı / Büyür." 'Kannca' Müştak Erenus'un şi- irinde kınlma noktasıdır. Şair, bu şı- üştak Erenus, bilinçli bir yazara, şaire düşen sorumluluğu yerine getirerek insanlığın acılannı devrimci bir görüşle algıladı. Aralıksız süren şiir uğraşında kendisini değiştirip yeniledi. Bunu yaşamı boyunca sürdürdü. Burjuvazinin oluşturduğu pazara sanat eseri diye metalar sunuîurken o, hep insandan, toplumdan yana ürünler verdi. ınnde, ne kendi gerçekliğinı, ne de dış gerçeklıği doğru algılayan ınsa- nı gösterir. Bu, şaırin gerçeİdiği ken- di açısından değil, insan türünün ba- kışı açısından görmesi demektir. Müş- tak Erenus'un şıin de tekillığı kırdı- ğı bu noktada başlar. İlk şıir kitabı "Şürler" 1965'te ya- yımlanan Müştak Erenus'un şiırıne 1970'li yıllarda ekmeğını şehrin ba- tağından çıkarmaya çalışan köylü gi- rer. Şehrin acrmasızlığı anlatılır. Bur- juva dilinin çemberine gırmeden şu- nu belırtmelıyım. Burada şehnn acı- masızhğı ıle kapıtahst sömürü ışaret edilir. "...BirağıtyaksınGülfidanyö- rük / Belesin bebesini çul çaputa/ Kör umutyoluna giden eşine/Dursunses- lensin. („.) Durmuş Mustafa açhğa idmantadır / Yürür şehrin batağînda ekmeğin üstüne üstüne/Ve o upuzun günlerin birinde/Göynünün döndü- ğü bir köşeük meydanda / İnsan pa- zanna bir umut getiriıier dört teker / Ve toplariar teker teker Mustafa ve emsallerini / E1K Kra gündeBğe..." Şair yalnız Gülfıdan yörükleri, Durmuş Mustafa'lan degıl, bu dün- yanın bütün ınsanlarını kucaklar. " YüzyiDar boyu Ptter,Con, Pietro,Pet- rovııa, AK, bizler bu daracık dört kö- şe dümada insan olarak \aşamaya çauşryoruz. tnsan varhğunızın savgı- sı peşindeki bu çilemiz türHi ve tarif- siz kahuiar içinde böyle süriip gidi- yor." Ciilüyor çocuRlar çlçekler gibl 1980'lıyıllardakışıırlen, 12Eylül Darbesi ile başlayan karanlık bır sü- recin aydınlık ürünlendir. Ne olur bu süreçte? Insanlık değerlennın ıçı bo- şalhlır. Adalet, bağımsızlık, özgürlük ülkülen kuçümsenır. Buna karşı kö- şe dönmecilik kutsanır. Müştak Ere- nus, yaşadığı döneme tanıklık eden, sorumlu bır aydın olarak gerçekliği sorgular. sorgulatır. "Neyapünbugü- ne dek insanlanna. değişen bu dün- ya harcına ne katün?" diye sorar Yannın çocuklanna msancıl bır dünya bırakamamanın suçu, insan üzerine oynanan çırkin oyunlara göz yumanlanndır. Müştak Erenus, "_Bu utanmaz savaşlar / Bu açhk / Bu st- lahlar silahJar / Beş milyonyüreği ka- rartanbuigrençbela/Bilemedinboy- nu kopası beş zalimin / Başı alünda." dedığı bu durumu bılmemız ve tep- kısız kalmamamız gerektiğını "Ço- cuklar Ağjamasuı"adlı şiirinde şöy- le dıle getınr: "Çocuklar ağlamasın / Hiç ağlamasın / Güneşe yunmuş bir damla su. / Ama siz ağlayın payınıza düşeni/ Bikrek ederek/Ve de hiç hak geçirmeden / Şu perişan rahatlıgıru- za / Ne hak getirdiğiniz bu dünyaya / Namushıca, utanarak ağlayın. /Ama çocuklar ağlamasın / Hiç ağlamasın.'" Sözün kısası... 5 Kasım 2OO2"de aramızdan ayn- lan Müştak Erenus. son ıkı yılında gündehk ışlerini bile yapamaz hale gelır. Ancak, ölüm oruçlannı bütü- nüyle duyumsar. Toplumunduyarsız kaldığı ölüm orucu eylemıyle yakın- dan ılgılemr. Uğurlanışı da emekçi- lenn omuzlannda bir makınist. bır emekçı oğluna yaraşır olur. "Teme- h'nde şiir kendi konuşur. Uzun söz is- temez. Lafa tahammülüyoktur. Ve de kimin var kL_" diyen, bu ılkeyle ya- hn şiırler yazan Müştak Erenus, ın- sanı gerçekçi şıınyle bızım içın bir ışıktır. "Birkryametteyinebuluşaca- ğız seninle / Adını bile unutacaksın / Sensiz kalacak o söylediklerin / Ama vine de susmavacaksın." PROJE 4UDE 'ORGANİZE İHTİLAF' Müdğeyeni açıhmlar Müzik îleri Araştırmalar Merkezifarklı türleri bir araya getiren bir şenlik düzenledi: Divertimento SELCEN AKSEL 22 Kasım'a dek görülebilecek sergide 14 sanatçuun yaprtları yer alıyor. Yabancılaşmanın pençesindeki resim Külrür Servisi-Küratörlüğünü Ful- yaErdemci"nin üstlendığı 'Organi- zelhtilaf/OrganizedConfhct' sergı- si 14 sanatçuun katdımıylaProje4IJde sürüyor. 22 Kasım'a dek sürecek olan sergi, kamksanmış resım anlayışuun dışına çıkarak bu alanda bilmmeze' henüz bihnmeyene açılan bır labo- ratuvar ortamı yaratmayı amaçlıyor. Bu deneysel ortam, 8 Kasım Cumar- tesı günü saat 17.30'da Proje4L- ts- tanbul Güncel Sanat Müzesı'nde, în- gilız sanat eleştirmeni/küratör Su- hail Malik in vereceği bir konferans eşlığinde tartışmaya açılıyor. Hahık Akakçe, Sami Baydar. Lu- kas Dımenhögger, Leyla Gediz,Gfin, Yalçm Karayağrz,Aydan Murtezaoğ- lu. Bülent Şangar, Füsun Onur, Ke- malÖnsm;MuratŞahinler.CananTo- lon, EBfÛras, Ufuk Üsterman' ın ka- tıldığı sergide, yeni teknolojilerden yararlanarak çeşitlı malzeme ve yön- temlerle farklı bir görsellığı araştıran çağdaş resim örnekleri bir araya ge- tirilıyor. Sergi, ülkemizdeki çağdaş sanat alanında henüz hak ettiği biçim- de konumlandınlamamış olan res- min günümüzdeki yerini felsefi bir meydan okuma ve sorgulama çerçe- vesi içinde göstermeyi hedefliyor. Sergıye. katalogda yer alan yazısı ile katkıda bulunan Malik de bu çiz- gide ele alacağı, 'Resmin Yabanalaş- ması' başlıklı konferansında 'çağdaş sanat olarak resmin' konumunu sor- gulayacak. Malik'e göre resim, çağ- daş sanat olarak algılandığında, tüm tanım ve sınırlanna yabancılaşrınlı- yor. Resmin kendisine, ilişkilerine, sanata ve dığer görsel üretimyöntem- lenne olan bu yabancılaşmasım vur- gulayan Malik, kendine yeni bir dün- ya başlatma ya da yeni bir evren ku- rabilme yetısı olmayan bu yabancı- nın/resmin ne yaptığını, ne sunduğu- nu sorguluyor. (0212 281 51 50) Istanbul Teknik Ünhersitesi'nde 1999 yılında kurulan Dr. Erol Üçer Müzik tleri Araşürmalar Merkezi (MİAM), geçen yıl gerçekleştın- len 'Miam Sunar' adlı ilk konser- lerinin ardından. 'Divertimento' ad- lı konser dızisıyle müzikseverlerle buluşuyor. Etkinliğin en önemlı özelhği. 'Yeni Şenlik, Farklı Mü- zik' söylemıyle yola çıkılarak be- hrlenen ıçenk bağlamında, ülke- mız ve dünyadan farklı müzik tür- lennın ustalannın bırlıkte müzik yapmaya davet edılmesiyle oluştu- ruîmuş olması. Dün Sabahat Akkiraz & Miam Oda Orkestrası konseriyle açılışı yapılan etkinlik kapsamında bugün Erkan Oğur & Borromeo Ouartet yann Arif Sağ& MİAMDoğaçla- ma Grubu sanatseverlerle buluşa- cak. 13 Kasım'dakı Z«ynep Tan- bay, Cihat Aşkın, Reyent Bölükba- şı,EmreÇeHk'in katılacağı "Kam- ran tnceve Dostian" adlı gösterinin arduıdanj, 15 Kasım'da Baba Zula & Neva Ozgen ile ML\M Elektro- akustik. 19 Kasım'da Kani Karaca &ArgentoChamberErLsamblesah- ne alacaklar. 'Dhertimento', 20 Ka- sun'daki Laço Ta>fa & MİAM Do- ğaçlama Grubu konseriyle son bu- lacak. İç devlnlm ortaya çıkıyor Müzik adma atılan önemli bir adım olarak adlandınhnası gere- ken bu etkinlik, uluslararası bir bu- luşma olmasırun yanı sıra, ülke- mizde var olan iç devinimin ortaya çıkmasma olanak sağhyor. Bir yıl öncesinden başlanmış Di- vertimento'nun düzenlenmesine. ÎTÜ RektörüProf. Dr. Gübüm Sağ- buner'üı MlAM'rn iç zenginliğini yansıtan bir etkinlik düzenlenmesi isteğiyle çahşmalarabaşlanmış. Et- kinliğin programını eş başkanlar Cihat Aşkın ve Kamran Ince ile MeHh Fereb ve Fuat Abdullah bır- lıkte oluşturmuşlar. Öz olarak mas- ter ve doktora düzeyinde etnomü- zikoloji, teori, ton maisterük, icra, kompozisyon dallannda uzman ye- tiştiren kurumun davetini sanatçı- lann hemen kabul etmiş olması, za- manlama ve yaklaşımın ne denli doğru belirlenmiş olduğunun gös- tergesı. IV1İAM Genel Koordinatörü Fu- ad Abdullah, "Kiç kültürün ege- ivertimento' adlı konser dizisi ülkemiz ve dünyadan farklı müzik türlerinin ustalanru birlikte müzik yapmaya davet ediyor. Genel Koordinatör Fuad Abdullah, MtAM'ın bu etkinlikle "tyi müzik sadece çağdaş ya da klasik müzik değildir" mesajı vermek istediğini söylüyor. men olduğunu bilhoruz. Sabahat Akkiraz, Arif Sağ, Erkan Oğurun Divertimento'da yer ahnalannm en büyük nedeni, doğru bir mesaj ver- memiz,'Iyi müzik sadece çağdaş ya da klasik müzik değildir...' demek istemeıniz" Özellikle Türk halk müziğinin farklı ve bazen eğlence müziğı oluş- turmak adına özensiz elektronik düzenlemelerle kıtlelere ulaşması konusu üzenne görüşünü ise şöyle açıklıyor Abdullah: "Bu, üzerinde dikkatle durulnıası gereken bir ko- nu. Bir standardı \ ar. neden yapıl- dığı hakkmda da görüş birfiğinde ol- mak gereki\or. Müziğin suf eğlen- ceamaçhohnadığınıda ortaja çıkar- mamızgerekiyor.ÖzeBikle medya kültüründe çok büyük bir sorun bu_" Müzlğin algılanışı farklı 1 Salt ülkemiz kültürü kökenli ol- duğu için 'halka yakm' olarak nı- telendirmenin ne denli doğru oldu- ğu sorusuna ise kurumun akade- mik yapısı ve bilimsel yaklaşımı- na da dıkkat çekerek yanıt veriyor Abdullah: "MİAM'm bilimsel yak- laşımı sanatçdara güven sağlayan bir unsur. Halka sunsak da». Müzi- ğin algılanışı da farklı. Bu farkı za- ten ilk sanatçıda hissettik, davet et- tiğimizsanatçûarOketaptaönerimi- zi kabul ettiler, bu ilk başanmızdL Onlann bize destek vermesi bizim açunızdan çok önemliydi..." Uygulama aşamasında etkinhğın oluşturulmasında yer alan Melih Fereli ise 'divertinıento'da 'popüler- Bk kaygısıyla hareket edilmediğini, yerieşik kulvaıiann dışındaki ara- yışlara yöneük bir çanşma yapıkb- ğını' vurguluyor. Alanlannın yetkin adlannm yer aldığı öğretim kadrosu ve farklı he- deflere yönelmiş öğrencileriyle Mİ- AM, kısa sürede bır akademik ku- rumkimliği çerçevesinde fıkrrlerin buluştuğu, sağlam adımlarla geli- şime imza atılan bir kurum niteli- ği kazanmış. Etkinlikler, öğrencilerin kavram aşamasından uygulamaya tüm ev- relerde görev almalannı sağhyor. Abdullah, kurumun bu konser- lerle amacına ulaştığını belirti- yor: "Amaç müzik yapmak Sanat- çılar da. kendilerini smırlandırma- dan, yeni denemeler gerçekleştire- biliyoıiar, en güzel yanı bu.«" (0 212 296 60 06) YÂZIODASI SELİM İLERİ 0 MOP Salkımlar (2) Sinekli Bakkal'da dar arka sokak hep ahşap ve hep ikı katlı evlerle çevrilıdır. Çatılar köhnemış, es- kı zaman saçaklan, abanırgibi, karşıdan karşıya, bir- birinin üstüne uzamış. Halide Edib, bu sokağı, dünyanın bütün yoksul mahallelerıne benzetır. Sokak her zaman serin ve loş. Yalnız, doğuda batıda, renkten renge gıren bir ışık yolu, loş bır aydınlık serpiyor. Çok geçmeden, sokak, istanbul'a özgü incelik- lerinden söz açmaya koyulacaktır. "Köşenin başında durup bakarsanız: Herpence- reden kırmızı toprak saksılar ve kararmış gaz san- dıklan görürsünüz. Saksılarda al, beyaz, koyu kır- mızı sardunya, küpeçiçeği, karanfıl. Gaz sandıkla- n da öbek öbek yeşil fesleğen ile dolu. Ta köşede bir mor salkım çardağı altında çevrenın en ışlek çeşmesi var. Bütün bunlann arkasında tiyatro de- korunu andıran beyaz, uzun, ince minare." (Sinekli Bakkal'ın giriş sayfasını okuyalı herhalde kırk yıl geçtı. Ablamın ders kıtabındakı seçme par- çadan okumuştum. Istanbul, az buçuk hâlâ öyleydi. Birçok semtinde ahşap evler, pencerelerde, balkonlarda küpeçıçek- leri, biegonyalar, mevsımı geldıgınde ille feslegen. Fes- legenin sivrisinekleri içenye sokmadığı söylenırdi, ok- şadıkça dağılan güzel kokusuyla. Halide Edib'in yazdıklan büyük ölçüde yıttı. 0 is- tanbul sokağını bulmak zor artık. Yine de, gözleri- mizi kapar kapamaz, aynı hayali görüyoruz...) Romanın baş kışısı Rabıa, sesınin ve okuyuşunun güzellığiyle etkiler uyandıran bir hafız kız. Rabıa'nm iç varlığına sinmiş sanat değerlenni keşfeden ise, kiliseden aforoz edilmış Peregrıni olacaktır. Sofu Hıristiyanlığa ayak uyduramamış Peregrinı, Sinekli Bakkal Sokağı'nda, bu dünyanın gelgeç maddi kıymetlerinın silındığını fark eder. Bır ölçüde 'Doğu' kendini hissettirir: Çünkü burada yalnızca "kalbe ve manevî servet- lere, güzelliklere kıymet" venlmektedır. işte, mor salkımlann hülyalar uyandırdığı istanbul, sürekli anılagelmış beyaz, ınce. uzun mınaresıyle Halide Edib'in gözünde 'Müslüman /sfanbu/'dur. Ne var ki, romancı, din inancını sanat eserıne dö- nüştürebılmiş bır kentten -ve kültürden- soz açar. Inancı, bir özgür seçim saymaktadır. Romancı ıçin, 'Müslüman Istanbul'un olağanüs- tü incelmış sanatlan ön planda gelir. Tümünün, bi- reyde bıraktığı etkı. Peregrıni şöyle dıyor "Hayır, Müslüman değilim. Hanimanastıhara ka- panan papazlar yok mu, onlardanım. Fakat daha ziyade Müslümanım. On beş yıldır aranızda yaşı- yorum. Dil, din. millet, bunlar ınsanlann ruh ikli- minden başka birşey değildir. Garbın ruh iklimi ba- na çok soğuk geldi. Şark ikliminde sükûn ve şifa anyorum." Sinekli Bakkal, Istanbul'u, bır masal şehrıne dö- nüştürmeyı dener. Karşıt görüşlerin ınsanlarında bi- le bır barış öziemi söz konusudur. Ve özlemı var eden, doğrudan doğruya, şehrin havası, ruhu, özü- dür. Sinekli Bakkal'la Handan yan yana okunduğun- da, romancının iki ayn Istanbul anlattığı düşünüle- bilir. Handan'ın Istanbul'u baskılar, kaygılar kentidir. 0 kadar kı, Boğazıçi peyzajlannda bile kasvet kar- şımıza çıkar. Oysa Sinekli Bakkal'da Istanbul, Fikret'in "Sis" şiınne meydan okurcasına, birçok şeyi affeder ve af- fettirir. Sinekli Bakkal'ın bir sayfasında şöyle birgö- rünüp kaybolan Handan. kendi romanından uzak, adeta huzurlu bır genç kadındır... Istanbul, "sükûn ve şıfa" sağlamakla kalmaz, bir yandan da büyüler, bazı acıları dındırir, dahası sıler. Öneriler: Kitap/ Naci Girginsoy Gençlik Çıkmazı (roman), ÇınarYayınlan. 80. Yılda 80 Rlm' • Kültür Servisi - Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV r Merkezi. Cumhuriyetin 80. yılını kutlama etkinlikleri çerçevesinde. Türk süıemasından örneklenn yer alacağı '80. Yılda 80 Fitm' adlı bir gösteri programı hazırladı. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezı'nin Kışlaönü'ndeki bınasında başlayan 'Başlangıcından Günümüze Türk Sıneması" başlıklı etkinlikte kasım ayı boyunca 14 film, ikışer defa gösterilecek. Haftanın beş günü saat 14.00 ve 16.00"da halka açık yapılacak göstenmler ücretsiz izlenebilecek. Bu kapsamda bugün Ah Ipar'm 'Salgın' \e Nedım Orvam'ın 'Toprak' filmlen, 11 Kasım'da Atıf Yılmaz 'ın 'Ah Güzel Istanbul!'u ıle Duygu Sağıroğlu'nun 'Bitmeyen Yol'u göstenlecek. Metın Erksan'uı yönettiği 'Yılanlann Öcü' ile Yılmaz Güney'ın 'Seyyit Han" fılmleri ise 12 Kasım'da izleyiciyle buluşacak olan dığer filmler. Film göstenmlen aralık ayında da sürecek. (02122749870-71) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle