25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KASIM 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ JL< J. U J \ kultur(Ş cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEV Bedri Baykam vefiıtbol G üney Kore ve Japonya'da düzenlenen 2002 Dünya Kupası'nın üstünden aylar geçtı. Spor basmımızın genel olarak sınıfta kaldığı turnuva sonunda Tür- kiye 3'üncülük madalyasıyla geri döndü. Kendini "yazar" sanan ve futbol konusunda "uzman" geçi- nen pek çok ınsan daha eleme gru- bu maçlannda bu işin Şenol Göneş ileyürümeyeceğı konusunu sporse- verleruı beynine işlemeye çalıştı. HaJdı olabihrlerdi, Türkiye grubun- dan çıkamayabilir, bır dünya kupa- sına daha ülke olarak seyirci kala- bılirdik! Ama, öyle olmadı... Teknik direk- tör Şenol Güneş'in yönetimindeki Türkiye, futbol tanhırun en başan- lı sonucuyla, oynadıgi 12 maçın 8 'inde galip gelerek 3' ünde berabe- re kalarak ve yalnızca 1 'ini kaybe- derek tamamladı eleme maçlannı... Yıllar sonra Şenol Güneş ve öğren- cileri yüzümuzü güldürüp bize dün- ya kupasında ülkemizi izleme zev- ki yaşattılar. Turnuva öncesinde yayımlanan Halit Kıvanç'ın "Dünya Kupası" kitabını büyük bir tat alarak oku- dum. Dünya üçüncülüğünün ardın- dan ıse okumaya değer bulduğum, Bedri Baykam m"Ah Abi İlhan'ı Bi Oynatsalardı" adlı kıtabıdır "Değer bulduğum" dedim, çünkü Eduardo Gaieano ve Hakan Di- lek'in futbolla ilgili kitaplannın oluşturduğu tadj hiç bozmak nıye- tinde değılım. Futbol maçlannı ise Cumhuriyet yazarlanndan ve TRT'de pazar akşamlan yayınlanan, Ömer Uründül ve Zeki Çol'un katıldığı, Levent Özdilek'in sun- duğu başanlı, düzeyli programdan takip ediyorum. 'Ofsayt'a prlm vermelc... Işte bu yüzden, keşke diyorum, Bedri Baykam gıbi bır sanatçı kita- bına "Ah Abi llhan'ı Bi Oynatsa- lardı" adım koymasaydı!.. Çünkü, Bence, kitabın adı "Ah Abi tlhan'ı Bi Oynatsalardı" olmamalıydı. Ama Baykam, ille de kitabın kapağına bir taraftar ağzı kovmak isrivorsa, şunu öneririm: "Gûneşin doğduğu yerden, Şenol Güneş'le vükseldik abi!.." bu söylem, futbol kültüründen an- lamayan kalemlerin dolduruşa ge- tirdıği bir taraftann ağzından çık- mış gibidir. Oysa Bedn Baykam, Türk futbolunun tanhını. gelişimi- m anlatarak yola çıkıyor, 2002 Dün- ya Kupası'naL Kaldı ki, bu ad, Bedn Baykam'ın yoğun bır emek vererek yazdığı kitabı da kaldırma- ya yetmiyor. Ben de kitabı elıme al- dığımda, Bedn Baykam'ın tribün ve futbol taraftan üzerine bır kitap yayımJadığını düşünmüştüm. Ama, Baykam'ın, kımı futbol yazarlan- nın düştüğü "ofsayt"a pnm verme- sını anlayamadım. Bu ofsayt pozis- yonu, Ulusal Takım'ın "Şenol Gü- neş'e rağmen" dünya üçüncüsü ol- duğu söylemidır. Gerçı Bedri Bay- kam'ın, kimı yazarlar tarafından (yazar demeye de dilim varmıyor) yayılan bu nezlenin esıri olduğunu söylemek haksızlık olur. Bu söy- lem, Baykam "ın sağlam bünyeli ki- tabında bır "hapşınk" olarak çıkı- yor karşımıza: "Yani bu takım bence, Şenol Güneş sayesinde üçüncü oimuştur. Şampiyona ilerledikçe, daha güzel bir futbol oynamıştır"... Baykam, bu değer- lendırmesiyle "ucuz" söyleme prim vermiyor, ama şunu söyleme- den de duramıyor. "Ama bu takım belki de Şenol Güneş yüzünden birinci olamamıştır." Bedri Baykamın, "belki de" de- mesıyle tereddütte oldugu, kimıle- nnın etkısınde kaldığı anlaşılan bu konuyu, çok lyı bıldığınden emın olduğum şu örneklerle düşünmesi- ni rica ediyorum: Kurtuluş Savaşı- mızın kazanılmasında Mustafa Ke- mal'in önderhğınden rahatsız olan- lar, o güzel ınsana da "On iki ada- ları niye alamadık" söylemiyle saldırmadılar mı?.. Ya da Nâzım Hikmet, Kürtler ıçin şiır yazmadı diye suçlanmadı mı? Irak'ta savaş rüzgârları esiyor. Şe- nol Güneş'i diline dolayan sözüm ona kımi spor yazarlan, neden o- nun dünya kupası boyunca dilınden düşürmediği "Banş, dostluk, kar- deşlik" sözlerinden hiç alıntı yap- madılar? Güneş kadar, futbolun ül- keler arası banşa hizmet etmesi ge- rektiğinı söyleyen başka bir teknik dırektör \ar mıydı dünya kupasın- da?.. Futbol sahasını "savaş arena- sı" olarak değerlendirenlenn "Yıl- dıray'ı niye oyundan aldı, tlhan'ı niye oynatmadı" sözleriyle karala- maya çahştığı Şenol Güneş dö'ne- minde, dünya üçüncüsü olmamız rastlantı mıdır? Onlann kıyafetine, konuşmasma laf attığı bir ınsanın önderlıginde bu başanyı almamız bana hiç de şaşırtıcı geuniyor. Bunun neresl 'kontratak'? Bedri Baykam, Şenol Güneş ile il- gili şu bilgiyı veriyor kitabında: "Medyanın büyük çoğunluğuna göre Şenol Güneş yetersizdi. Ka- riyerinde büyük bir başarı yoktu. Hatta son final maçında Trab- zonspor'un 1996'da Fenerbah- çe'ye 2-1 yenilmesinde ana suçlu olarak görülüyordu. Durum 1-1 iken takımı gereksiz yere açık oy- natmış, bir kontratakta Aykut'un golü Trabzonspor'un yıllar sonra ligi tekrar kazanmasına mani ol- muştu." Hayır efendim, hayır!.. Aykut'un gol attığı pozisyonda 2 Fenerbah- çeli, 6 Trabzonsporlu futbolcu var- dır. Bunun neresi "gereksiz yere" açık oynatmak?.. Ve bunun neresi "kontratak"?.. Kaldı ki sevgili Bedri, Trabzonspor, yıllar sonra ilk kez Şenol Güneş'in yönetiminde şampıyonluk kovaladı mı? Bu "ba- şan" değil midir? Üstelik, onun dö- neminde Trabzonspor'un Avrupa kupalanndaki maçlannı anımsamı- yor muyuz? Güne$'ln en bflyük başansı Sonunda Şenol Güneş, "kariye- ri"ne dünya üçüncülüğü gibi "bü- yük bir başan" yazdırdı. Dansı, diğer teknik direktörlerin başına. Şenol Güneş'in bu başansı, Bedri Baykam gibi çok renkli, çok yönlü ve yaratıcı bir sanatçının, 2002 Dünya Kupası'yla ilgili bır kitap yazmasmı sağladı. Bu, bence Gü- neş'in en büyük başansıdır. Kitabın sayfalannda, Şenol Güneş'e yapılan tüm haksızlıklan okuyabilirsiniz. Dedim ya Baykam, ıyi bir arşiv tu- tarak oluştunnuş kitabını. Bence, kitabın adı "Ah Abi İlhan'ı Bi Oy- natsalardı" olmamalıydı. Ama Baykam, ille de kıtabın kapağına bir taraftar ağzı koymak ıstiyorsa, şunu öneririm: "Güneşin doğduğu yer- den, Şenol Güneş'le yükseldik abi!.." Letonya maçı mı? Nasıl mı oyna- malıyız?.. Hiç kimse kafasını boşu- na yormasın. Şenol Güneş bu konu- yu hepımizden daha çok düşünüyor, daha iyı bıliyor. Ingiltere maçı ön- cesi medyanın yarattığı baskı sonu- cu olduğu gibi maça "1-0" yenik başlamayalım yeter. 'Acının resmini çizebilir misin Abidin?'Kültür Servisi - Abidin Dino, ölümünün 10. yılında Milli Reasürans Sanat Gale- risi'ndeki bir sergiyle anılı- yor. 'Acıyı Çizmek' başlığı- nı taşıyan sergi, sanatçmın 1967 yılında Montpellier'de Saint-Charles Hastanesi 'nde geçirdiğı böbrek ameliyatı sırasında yaptığı 80 yapıttan oluşuyor. Sergiye eşlik eden kitapta da Abidin Dino'nun o süreçte duyumsadıklannı kaleme aldığı 'güncemsi' notlan ve çizgileri yer alıyor. Ameliyat karan, ameliya- tı bekleyiş ve sonrasında 're- sim çizmek' ve Güzin Dino ıki vazgeçilmezidir Abidin Dino'nun. "Bir yandan hastabakıcılar, öte yandan genç asistanlar odama gi- rip çıkıyorlar. Arada iğne- siz elimle biraz çizdim, iyi geldi. ...Güzin'i erken yat- maya zorluyorum. Çok yorgun. Dün sabah hasta- neye gidince sordular: Hanginiz hasta?" O, hastanede bedeninde acılarla yaşarken dışanda da Vietnam Savaşı sürmektedır. Dino'nun bedensel acılany- la insanlığın acılan birbinne kanşır resımlerinde. "Böb- reğime dek dehlizler içre bir gezinti. Tatsız geçti. Gece uykular karmakarı- şık. Dün Tzara'yı gördüm düşümde." Abidin Dino'nun 'sanat- sal'dan çok 'yaşamsal' nite- likleri olduğunu söylediği 'çizgi'leri ölümünün 10. yıl- dönümünün ilk etkınliği ola- rak ilk defa toplu olarak ser- gileniyor. ('Acıyı Çizmek' 22 Kasım a kadar Milli Reasürans Sanat Galerisi 'nde. 021223019 76) Sanat Çevresi, 25. yaşını NahitKabakçı Koleksiyonu sergisiylekutluyor Çeyrekasıvlıkdergi, yetldn bir koleksiyon OZLEM AJLTUNOK 25 yıldır ayakta duran bir sanat der- gisi ile bir koleksiyon sergisi birlıkte birikimin, zamanın, emeğin, sanata değer vennenın örneğini sunuyor şu günlerde Atarürk Kültür Merke- zi'nde. Nahit Kabakçı ve Hamit Kınay- türk... Ikisi de sanata gönül vermiş; biri koleksiyoner, diğeri adı Sanat Çevresi dergisıyle özdeşleşmiş birçı- nar. Derginin 25. yıl etkınliği olarak AKM Sanat Galeri- si'nin tüm sa- lonlannda ser- gılenen 'Nahit Kabakçı Ko- leksiyonu', aynı zamanda Sanat Çevre- si'nin son sayı- sının da dosya konusu. Dosyada To- mur Atagök, Ayşegül Izer, L T mit Gezgin, Başak Bugay, Pınar Bolel Koç'un kolek- siyonu ele alan yazılannın ya- nı sıra, Nahit Kabakçı'nın kaleme aldığı bir yazı da bu- lunuyor. "Ko- leksiyonculuk ömür boyu süren, maddi ve nıane- vi öz\eri isteyen çok zevkli bir mü- cadele; bir maraton yanşıdır" diyor Kabakçı. 650'yi aşkın yapıt bir arada Nuri Iyem, Sabri Berkel, Cihat Burak, Rafet Ekiz, Burhan Doğan- çay, Selim Turan, Burhan Uygur, Yüksel Arslan, ilk heykeltıraşlanmız- dan Yervant Osgan... Genç - usta, figüratif - soyut 650'yi aşkın yapıtı banndıran koleksiyonun Hamit Kınaytürk'e göre bır önemli ya- jTJİ amit Kınaytürk, "Türkiye'nin en hatırı sayılır koleksiyonerlerinden Kabakçı'nın elindeki 650 resim ile sergilenen bu koleksiyonu, aynı zamanda koleksiyonerlik bilincinin sergilenmesidir" diyor. nı da, bir sanatçının çeşitli dönemlerin- den birçok yapıtı bir araya getiriyor ol- ması. Mesela Ferruh Başağa'nın fark- lı dönemlennden 65 resmi var kolek- sıyonda. Böylece bır sanatçının gelişim süre- cini, dönemlerini gözlemleyebiliyor- sunuz. Hem genç sanatçılan kapsama- sı, hem soyut resme ve birçok koleksi- yonda rastlamadığımız heykel çaiış- malanna yer vermesi hem de birçok yabancı sanatçının yapıtının da ol- ması, koleksiyo- nu ilgi çekici kı- lan bir diğer özel- lik. Sanat Çevre- si'nin 25. yılı, 301. sayısında dergiyi ve kolek- siyonu buluşturan bu etkinlik Hamit Kınaytürk içın de ayn bır önem ta- şıyor. Dolayısıyla son söz. Nahit Kabakçfyı ve ko- leksiyonunu en iyi tanımlayacak kişi olan Hamit Kınaytürk'ün: "Türkiye'nin en harırı sayılır koleksiyonerle- rinden Kabak- çı'nın elindeki 650 resim ile sergilenen bu koleksiyonu, ay- nı zamanda ko- leksiyonerlik bi- lincinin sergilenmesidir." Derginin çeyrek asırlık yaşını D Gru- bu'nun 70. yıldönümü dolayısıyla gale- nnın küçük salonunda, aynı zamanda düzenlenecek bir sergiyle kutlamayı dü- şünen Kınaytürk, Kabakçı'nın isteğıni kıramamış. Ne de olsa bir koleksiyo- nun birikmesı ıçin gereken uzun göz- lem, emek, çaba sürecine, ilk sayısını 1978'de çıkardığı Sanat Çe\Tesı'ne ver- dığı 25 yıllık emekle Kınaytürk de bir sanat adamı olarak hiç yabancı değil. (Sergı 22 Kasım a kadar Atatürk Kültür Merkezi nde. 0 212 251 56 00) ESİNTİLER ZEYIVEP ORAL TCK - Din Değil, Hukuk Söz Konusu... Gördüm, gözlerime inanamadım! Okudum, okuduklanma inanamadım! Iğrendim, utandım! Insan olarak, kadın olarak, bu ülkenin bir va- tandaşı olarak kendimi müthiş aşağılanmış his- settim! Gazetenin biri, iki gün önce koskoca punto- laria 8 sütuna bir manşet atmış: "Azgın Teklif"... Neymiş bu "azgın teklif" diye haberi okuduğu- nuzda anlıyorsunuz ki Türk Ceza Kanunu (TCK) Tasarısı'nda kadınlara karşı yapılan haksızlığa, insan haklan ihlallerine, ayırımc/lığa karşı çı- kan, gazetenin deyişiyle "sözde çağdaş kadın- lar"\n, bunları düzeltme çabalarıymış! Halen yürürlükte olan yasanın ve şu sıralar adalet alt komisyonunda tartışılmakta olan ta- sannın ayınmcı niteliğini, kimi korkunç madde- lerini bu köşenin okurları biliyordu, defalarca yazdım. İki yıldır TCK'nin nasıl olması gerekti- gi üzerine çalışan "TCKKadın Çalışma Grubu" hazırladıkları dosyayı tüm milletvekillerine da- ğıtarak onlan uyarmaya çalışıyor. Bu grup, çığ gibi genişliyor ve binlerce kadından, akade- misyenden, sayısız sivil toplum kuruluşu tem- silcilerinden oluşuyor. Beni öfkelendiren, gazete'nin yalnız haberi çarpıtması, tüm bu çalışmayı "cinselözgürlük" istemine indirgemesi değil. Her gazetede ne yanlışlıklar ne abukluklar çıkıyor. Beni öfkelen- diren, "çağdaş kadınlar", "laikler"e hakaretle- rin yanı sıra, bunca insan arasından birini se- çip (utanarak söylüyorum) adı, Müslüman adı olmayan bir Türkiye vatandaşını seçip onu he- def göstermesı. Bir zamanlar "Bu ülkede laik olanlar, dine kar- şıdırtar" söylemini geliştirip yaygınlaştırmaya çalışanlar, şimdi de çağdaş kadınlan, derken Müslüman olmayan vatandaşları, derken her tür ayınmcılığa karşı çıkanlan, derken laikleri "Azgın Teklif" altında toplayıp lanetliyorlar. Beyler, kendinize gelin! Söz konusu, dini yo- rumlamak değil!, TCK tasarısına son şeklini vennek! Dinle hukuku birbirine kanştırmayın! Yapılan çalışma, insan haklanna dayalı, ulus- lararası hukuk ile uyumlu, Türkiye Cumhuriye- ti'nin altına imza attığı uluslararası anlaşmalar gereği, kendi insanını ayınmcılıktan kurtaracak çağdaş biryasal düzenlemeye kavuşma çaba- sıdır. 'Tahrik' tartışması Adalet alt komisyonunda TCK tasarısı şu sı- ralar madde madde ele alınıp tartışılırken ne korkunçluklara (ya da komikliklere) tanık olu- yoruz. Dün AKP'li Doğan Soyaslan, tecavüzcüyü, tecavüz ettiği kadınla evlendirip onu cezadan kurtanrken (Sahi ya tecavüzcü zaten evliyse, ya da tecavüz edilen evliyse ne olacak? Çık çıka- bilirsen işin içinden...) şimdi de, AKP'li Hakkı Köylü "Eşini biriyle el eie görûrsen iki tokat vur- maz mısın" diye sormaz mı! İki tokat ne demek, satırla doğrarım! (Geçen gün Oral Çalışlar yazdı ya: Bir baş- ka gazete de, Erzurum Üniversitesi'nden Prof. Cebeci'nin "kadını yola getirmek için", "Ince çubukla bir iki pat pat vurulmalı" diye "şefkatli dayak" yorumuna yer vermişti!) Soruyu yanıtlayan bir başka AKP'li olsaydı, ne derdi bilemiyorum ama "iki tokat vurmaz mısın"sorusuna CHP'li Orhan Eraslan "Hayır, eğer zorla değil, nzasıyla gidiyorsa, bu ancak boşanma nedeni olabilir" gibi uygar bir yanıt vermiş. Tartışmanın nedeni "tahrik" meselesi... Ge- çerli yasada ve tasanda, namus cinayeti, töre cinayetinde, cinayeti işleyen "tahrik vardı" ge- rekçesiyle, ceza indiriminden yararfanıyor. Oysa, "Haksız tahrik indirimi, namus cinayet- lerine uygulanamaz" diye bir madde eklenme- si kaçınılmaz. Aksi halde Türkiye'de her yıl yüz- lercesine tanık olduğumuz bu türşiddet ve vah- şet olayının kökünü kazıyamayız. Bu maddeyi koydurmamakta ısrar edenler, bu maddede değil de, şu maddede bu konu- şulabilir diye biçimsel bahanelerfe şimdilik di- renmeyi sürdürüyor. Gözlerimiz üzerlerinde... e-posta: zeynep@zeyneporal.com Faks:(0 212)257 16 50 BUGUN • AJVTALYA KÎT.TÜR MERKEZÎ ASPENDOS SALONU'nda 20.00'de Antalya Devlet Opera ve Balesi'nın 'Kamelyalı Kadın' adlı balesi. (0 242 238 54 44) • ANTALYA KÜLTÜR MERKEZÎ PERGE SALONU'nda 14.00'te Ismail Baha Sürelsan Konservatuvan'mn 'Türk Halk Müziği Konseri'. 18.00 ve 20.30'da 'Dokuz' filminin gösterimi. (0 242 238 54 44) • ANKARA OPERET SAHNESİ nde 11 OO'de Devlet Opera ve Balesi Genel Mûdürlüğü'nün 'Peter ve Kurt Operada' adh çocuk oyunu. (0 312 324 22 11) • BEKSAV'da 15.00'te Hasan Coşar'ın yöneteceği 'Asker Aileleri ve Savaş' konulu panel. (0 216 349 91 55) M BtLGİ ÜNfVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 'İsveç Sinemasından / Sinemamızın Başyapıtlarından' kapsamında 14.00'*te 'Yol', 16.30 ve 21.30'da 'Bir Evlilikten Manzaralar', 19.00'da 'Gilliap' filmlerinın gösterimi. (0 212 293 5010) M AKM SİNEMA SALONU'nda 13.00, 15.30 ve 19.00'da 'Saatler' filminin gösterimi. (0 212 251 56 00) • NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 19.00'da 'Küba-Güney Afrika, Savaştan Sonra' filminin gösterimi. (0 212 245 04 81)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle