23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Iktidar, Bilim ve Sermaye İlişkileri... Karadeniz'i Anlamak ATAKÖY Marinası'nın evvelki yıl sonu Ingilizce olarak yayımladığı başarılı yatçılık rehberine ba- ksrsanız, Karadeniz kıyılan durgun, sessiz, huzur venci küçük koylar ve limancıklarla süslüdür: Bo- ğaz ağzındaki Poyraz Köy'den sonra, Imrenli, Boz- gaca, Bağırganlık, Seyrek koylan, Ağva ve Kefken ötesinde Köşeağzı, llıksu, Değirmenağzı, sonra Bartın Boğazağzı ve Amasra'dan başlayıp koy koy, köy koy, ta Gürcistan sınınndaki Sarp'a kadaruza- nan güzellikler. Yatçı gezi albümlerinin tablolan, yaz aylannın sa- kin günlerinde çekilmiş resimlerden oluşur. Onla- rın ardından, bir de Anadolu Feneri yakınlanndaki kayalıklarda çekilip geçen gün gazetelere çıkan bir kış resmine bakınız: Azgın dalgalann kıyıya savu- rup kıç kasarasına yakın yerinden ikiye böldüğü Sta- loy Pantleymon adlı Giircü gemisi. Azbuz değil, 16bin küsurtonlukvehiçdeköh- ne olmayan koca bir şilep. Eskiden beri "gemi mezariığı" diye bilinen Bo- ğaz önlen koleksiyonuna katılan son ek. Aynı fırtı- nanın öbür kurbanı, Kamboçya bandıralı bir baş- ka vapur imdat römorkörüyle yedekte çekilirken açık- ta battığından resimlere girememiş. Haritalara bakıldığında iç deniz olarak uysal bir göl biçiminde görünen Karadeniz, tam tersi- ne, dünyanın en tehlikeli denizlerinden sayılır. Iskoçya'yla Danimarka arasının Kuzey Denizi, Fransa'nın Okyanus kıyısındakı Biskaya Körfezi, Ba- tı Akdeniz'in Lyon ya da Aslanlar Körfezi ya da Ad- riyatik çıkışının güney açıkları gibi. Karadeniz'i asıl tehlikeli yapan, dalgalannın irili- ğinden çok, "Karaye/"inin sertliğidir. Kuzey Kut- bu'ndan kopup Rusya steplerini engelsiz aşarak ge- len ve daha çok Inebolu'yiaTerkos'un Karaburun'u arasını vuran o azgın rüzgârın kamçıladığı dalga- lar en dayanıklı gemilere bile rota şaşırtır. Karadeniz'i "anlayan" kaptanlann bazı kış gün- lerini Büyükdere önlerinde "hava" bekleyerek "de- mirde" geçirişleri bundandır. Ne yazık ki, Karadeniz'i hiç anlamadan kendi yörelerindeki müteahhitleri çok iyi anlayan po- litikacılar da var Türkiye'de. Şimdi, onlann "him- met "iyle, bu denızin kıyılanna "sahilyolu" yapılmak- ta: Projesız, daha doğrusu projelennin yapımı iha- le kazanmış müteahhitlere kısım kısım havale edi- len, koylar doldurularak, burunlar kesilerek, tepe- lerden kayalar indirilerek yapılan, güzelim doğayı berbat eden, şirin kasabaların canına okuyan, bü- tünlüksüz bir yol. Üstelik, bu ülkenin denizle barışık tek nüfusunu denizinden ve kumsalından koparan, zaten ihmal edilmiş deniz ulaşımını büsbütün körleten. Karaden'ız'in doğusu batısı kadar sert değiidir ama, bılinmelıdir ki deniz, oralarda bile, kendisıni anla- mayanlardan yine intikamını alacak, dalgalanyla eninde sonunda o dolguları çökerterek yanlış yol- ları yer yer yıkacaktır. Emeklere, paralara, denize ve insanlara yazık değil mi? Bilimsel düşünce, tüm sorunlann ussal (akılcı) çözümleri olduğunu kabul eder. Bu bakış açısmdan değerlendirince. aydınlığa çıkabilmek için, öncelikle sorunlan gerçek boyutları ve tüm ilintileriyle kavraya- bilmek önkoşuldur. Prof. Dr. Abidin KUMBASAR • ktidar, sözlüklerde, bir I ışı yapabilme gücü ola- rak tanımlanmakta, sı- yaset biliminde ise yöne- timde olan güç anîamı- na gelmektedir. Topluluklarhalinde yaşayan türlerin tümünde olduğu gibi, ilkel atalanmız döneminde de, en güçlü olup en iyı avlanan ve topluluğu en iyi savunmayı ba- şaranlar bulunduklan toplu- mun egemenleri olmuşlardır. Özellikle yerleşik düzene geç- tikten sonra egemen güç ola- bilmek için fiziksel üstünlük yanında, toplumsal yaşantıyı düzenleme ve bireyler arasın- daki sorunlan çözebilme yete- nekleri de önem kazanmıştır. Yüzyıllar içinde giderek bü- yüyen ve gelişen insan toplu- luklannda iktidardakiler, bu- lunduklan toplumda daha et- lrin olabilmek için kendilerine, varsayılan doğaüstü güçlerin olağanüstü özelhkler verdikle- nni onaylatmaya çalışmışlar- dır. Plutarkos'un. "Osiriskral olunca,Mısırlılara tanm sana- tuıı öğretti, yasalar koydu ve kendisini baş tann olarak be- lirledi" diye yazmış olması gi- bi, Roma Imparatorluğu'nda Augusrus'un kendisini Ro- ma "da. başrahip anlamına ge- len, *Pontifex Masimus* ola- rak ilan etmesi de bu olgunun tarihsel kanıtlandır. Aynca tüm ortaçağ boyun- ca Batı dünyasında imparator ve krallar kilise tarafından, "Tannnın inayetiyle kral olan" anlamına gelen "Rex Gratia Dei" tümcesiyle kutsanmak gereğı duymuşlardır. Rönesansla başlayan sanat- sal atılımlar, J. Gutenberg'ın (1397-1468) baskı makinesı- ni geliştinnesi. Martin Lut- her'in (1483-1546) kutsal ki- tabı kendi diline çevinnesinin ardından Amerika"nın bulun- ması, Kepler'ın (1571- 1630) kutsal kitapta yazılanı dışla- yan Güneş merkezli gezegen- İer sistemini açıklaması kut- sal iktidar ve egemenliklerin güç kaybetmesine neden ol- du. Daha sonraki yüzyıllarda ise Aydınlanma Çağı'nın açtı- ğı yolda gelişen bilim, bağnaz inançlan bırerbirer silerek top- lumlarda güçler dengesinin ye- niden kurulması sonucunu do- ğurdu. tzleyen yüzyıllarda "Endüst- ri Devrimi'nin zonanlu kıldığı ekonomik ve sosyal değişim- ler sonunda topluluklar, "Güç- lülerin iktidan", "Doğaüstü güçlerden destek alan iktidar- lar" dönemlerini aşarak, "Gü- cünü tophımveyasalardanalan iktidarJar" dönemine eriştiler. Tarihsel akış içindeki bu deği- şimlere ve bilimsel gelişme- lere tutucu, çıkarcı çevrelerle onlann uydusu olan iktidarlar hep engel olmak istemiş, ge- rici düzene karşı bilimsel ku- rumlan ve bilim adamlarını sindirmeye, etkisizleştirmeye çalışmışlardır. Ama yine de her dönemde düşünceleri yü- zünden 17 Şubat 1600'de ya- kılarak öldürülen Giardano Bruno (1548-1600) gibi, "Ne gördüğüm gerçeği gizlemek- ten hoşlatıır, ne de bunu açık- ça söylemekten korkanm. Ka- ranlılda aydınlıgın. bilimle ce- baletin arasındaki savaşa her yerde katıldım; bu düşünce ve davranışımdan asla vazgeçe- mem" demek yürekliliğine benzer davranış içinde olan bi- lim adamlan, en bağnaz iktı- darlara karşı bile, hep var ol- muşlardır. Yaşadığımız günlerde ise, "Üdnci Dünya Savaşı"nı izle- yen yıllarda kapitalizmin üst aşaması olarak gelişen emper- yalizm, tüm yerküre boyutun- da egemen duruma gelerek toplumlan, iktidarlan ve bili- mi kendi çıkarlan için kullan- mayı amaçlamaktadır. Bunu gerçekleştirmek için de, ulu- sal yönetimlerde işbirlikçıler bulup yerküre boyutunda örgüt- lenerek, yerel devletlerin güç- lerini uluslarüstü ekonomik güçlerin çıkarlannın bekçile- ri haline getirirken, gerçekle- ri gören bilim adamlannı ve öbür yurtsever aydınlan sin- dirmeye çahşmaktalar. Özellikle Sovyetler'in yan- lış yönetim nedeniyle çökü- şünden sonra, dengeleyici kar- şıtlannın olmaması, uluslarüs- tü parasal güçlerin tüm dünya- da egemen duruma gelmesini kolaylaştırdı. Artık tek amacı kâr olan pa- rasal güçler, ne doğa, ne in- san, ne emek, ne de yaratılan değerlerin emeğe göre payla- şımını umursamadan, amacı- nı uluslarüstü zorbalıkla ger- çekleştirmeye çahşmaktan çe- kinmemektedir. Uluslarüstü sermaye, ulusal devletlerdeki yasama, yürüt- me ve çoğu ülkede yargı sis- temlerini de etkılediği gibi, bi- lim kurumlarını da sindirme- ye çalışmakta, daha fazla sö- mürü ve kâr sağlamak için ölümcül savaş gücünü kullan- makta sakınca görmemekte- dir. Bu koşullarda, ekonomik ve siyasal bağımlılık içinde olan uluslann yönetimleri de gerçek iktidarlar olmayıp, ulus- lararası sermayenin yerel çı- kar ortaklannın kuklalan ol- maktan başka nitelik taşıma- maktadırlar. Günümüzde yaşa- nan olaylan, bilimsel, akılcı ve gerçek boyutlanyla algıla- mayıp, sosyo-ekonomik geliş- meleri yetersiz bilgilerin dar açısından değerlendiren yöne- timlerin yanılması kaçınılmaz- dır. Ülkemizde de elli yılı aş- kın süredir yönetimlerde, öğ- renmeden bildiğinı sananlar yer aldığı ve olaylar karşısın- da edilgen kahndığı için, ben- zer sorun ve bunalımlar tekrar tekrar yaşanmaktadır. Sömürücü güçlerin güdü- münden kurtularak ülke so- runlannı çözebilmek için ön- celikle çağdaş bilımselliğe say- gılı olarak, •'halkkitielerinibi- Hnçlendirmek", "siyasal par- tileri çıkar ortakhğı kunımla- n olmaktan kurtararak sosyo- ekonomik programlar uygu- larnak amacında olan siyasal kuruluşlar durumuna getir- mek" ve "çağdaş seçim yasa- lan düzenleyerekyansız uygu- lamak" ilk koşullardır. Bunlar gerçekleştirilmeden bir top- lumda ne demokrası, ne dış güçlerin güdümünden anndı- nhnış ekonomi programlan ne de özgür bilimsel eğitim ger- çekleştirilebilir. Bilimsel dü- şünce, tüm sorunlann ussal (akılcı) çözümleri olduğunu kabul eder. Bu bakış açısından değer- lendirince, aydınlığa çıkabil- mek için. öncelikle sorunlan gerçek boyutlan ve tüm ilinti- leriyle kavrayabilmek önko- şuldur. Bu yetenekten yoksun ol- duklan gibi, doğrulan söyle- yen bilim adamlannı da ken- dilerine düşman görenler, yö- netimde olsalar da, gerçek an- lamda iktidar olamazlar ve pa- rasal güçlerin figüranlan ol- maktan öteye bir işlev göre- mez, yakın geçmişimizde ya- şananlara benzer olarak, geli- şen olaylann akışında sürük- lendikleri sondan kurtulamaz- lar. CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ KASIM AYI ETKİIMLİKLERİ : 2 # TÜRKİYE YAZARLAR SENDÎKASI ÖYKÜ USTALARIMIZ: 1 OKTAY AKBAL 17 Kasım Pazartesi 18.00 - 20.00 • Ustadan en sevdiği öyküsü • Sadık Aslankara'dan Oktay Akbal • Söyleşi ve îmza Yer Cumhuriyet Kıtap Kıılübû. tstıklal Cad.. Zambak Sok No 4. Daire: 1-2 Beyoğlu - Istanbu! Taylan Özgür, UnutulmadmL KOOP-C işbirliğiyle dûzenlenmiştir. Ccretsiz ve herkese açıktır. AtüaSARP A tatürkLisesisı- ralannda senin- letanıştık, 1965 yıh. Sonra ODTÜ boy- kotunda karşılaştık. 1968. Istanbul Ögrenci Birliği seçimleri. Kaza- nacağımız seçimlere ik- tidar saldırısı duyumu alınmıştı. Ankaradan da destek için gidilecekti. 23Eylüll969,senivur- dular. Senin vurulman, kur- şunun en yakınımıza düşmesi. yeni bir aşama idi. Iktidarda olanlar taş- lı ve sopalı saldınlan ile bizi artık ezemiyorlardı. Gelişen haklılığımız ve eylemlerimiz, ardı ardı- na seçimlerle ögrenci yö- netimlerinin el değiştir- mesi onlan ürkütmüştü. Işe silahı soktular ve ön- ce seçimlere, sonra yü- reğimize senin kanını akıttılar. Acı haber Ankara'ya ulaştığında, hakkımda Amerikan emperyaliz- mine karşı eylemlerden tutuklama karan vardı. Annem ölmüştü. tşe gir- mek, evlenmek, okulu bitirmek. Devrime öğ- renci olarak değil, işçi ve köylülerin arasına ta- nm mühendisi olarakka- tılarak daha yararlı ol- mak. Bu düşüncelerle doluydum, sen vurulun- ca ben de vuruldum. Se- nin vurulmana isyan et- tim. Bize kurşun sıkan- lara meydan okudum. Bundan sonra herhangi bir arkadaşımızı vurur- larsa biz de onlann şef- lerini vuracağız dedim. Cansız bedenin Anka- ra'ya getirildiğinde iktı- dann vurucu güçleri or- talıktan çekilmişti. Asri Mezarlık'a kadar gör- kemli biryürüyüş yaptık. Benim de içinde bulun- duğum ODTÜ'lü arka- daşlardan bir grup silah- lıydık, kararlıydık. Bun- dan böyle iktidann si- lahlı müdahalesine ay- nen yanıtverecektik. Yü- rüyüşe katılan on bine yakın gencin hemen hep- siyle seni toprağa verdi- ğimiz, annemin mezan- nuı yanı başındaki şim- di görkemli bir sedir ağa- cı olan yerde: "Biz dev- rimcikr, sayımızın azb- gma, düşmanmçoklugu- na bakmadan, bıkma- dan. usanmadan, kork- madan. Amerikan em- peryaüzmineveyeıüor- taklarına karşısavaşaca- ğınuza ant içeriz" diye yemin ettik. Yeminine bağlı kalanlar seni hiç unutmadı. Ama kendisi ve çevresinin, yani için- de bulunduğu ıktisadi menfaat şebekesinin günlük çıkarlanndan başka bir şeyi görmeyen ve gençliğimize kıyan yurt ve ulus hainleri 60- Vazarlama. reklam ve medya dunyasının çalısantan ıçın meslekı eğı+ım programı hazırladık IflA ıle Okulda J3>ır Gün odını verdığımız bu procjramda. en taze pazarlama ve reklam konularını paylaşalım ıstedik. Kontenjanımız sınırlı olducjundan basvurulannızı oncelık Sirasma gore kabul edeceğız Yapacağınız tek sey a%aqıdakı numaralardan bir aunluk unıversıte kaydmızı yaptırarak derse yetısmek IAA ile Okulda Bir Gün I 11 13 Araiık 2003 Cumartesi 9:00-10:00 Kayıt l.Vers 10:00- 11:15 "Tam yol ileri: M.arketler arası rekahette kurumsal iletişim. Nurdan Tümbek I A\etro Oroup LVers 1M5- 13:00 "Sen kimin için çalışıyorsun?: lletişim tasarlama sanafı" Vincent 13>ouvard I Yorum "Publics 3. Ders 1H.00- 15:15 "Onüm - arkam, sağım - solum sobe: "D>eden diliyle iletişim" 6-rcan Kaşıkçı I Unilever H.Vers 15H5- 11:00 "Uzun ince bir yoldayım: Klasik pazarlamadan ilişkisel pazarlamaya geçişin öyküsü" 6-iif Gür I DirectCom BcşfU'-u'ar IAA Turkıye E>olt>mu Sekreterlığı Tel 0 1)1 325 37 £& - 90 Faks 0 2/2 325 37 91 E-^ektronık-posta laaturksychapesuperonlırecom J^u ılan £'*r*ihw,ygt {sczsîesınm katkıianyta 5'z'ere ulc 13 Aralık 2003 Cjrrartesı ITU Yabanc, Dıller YuKsek Okulu (Eskı Maden Fakul+es*) ULUSUMUtAU 70 yıllannı unutturmak için çok çalıştı. Biz Amerikan emper- yalizminin yurdumuzda at oynatmasına izin ver- medık. Onlar kendileri gibi çocuklannı daAme- rikan emper>'alizminin kucağına oturttu. Biz hal- kımız gibi yabancı üni- forma karşısında dik dur- duk, denize döktük, on- lar askerimizin başına çuval geçirttirdi. Biz Mustafa Kemal'ın lıder- liğinde devrimin tamam- lanmasına, yurdumuzun egemen ve bağımsız, ulusumuzun mutlu ve gönençli olmasına çahş- tık. Yurtta Sulh Cihanda Sulh dedik. Ulusumuz gibi yoksul, namuslu, ça- lışkan, dürüst, yaratıcı, onurlu olduk. Onlar em- peryalistlerin yaşamuıa özendiler. Emperyalist ekonomilerden borç al- dılar. Azını yatınma ço- ğunu ceplerine ındirdiler. Ulusu büviikbirborç yü- kü altına soktular. Büyük faizli borç pa- ralan, öykündükleri Os- manlı saltanatının son zamanlanndaki ınanıl- maz görmemişlikle har vurup harman savurdu- lar. Bütün ulusal ve kültü- rel değerlerimizi ayak al- tına attılar. "Borç >iğj- din kamçısıdır"1 diye de kuramını yapıp ulusun sırtındaki kamburlan kat be kat arttu-dılar. Senin vurulduğun yıldaki so- runlarımız, bu Ameri- kancı alçaklaryüzünden azalmadı.. kat be kat art- tı. Bizi \r urmak kurtuluş olmadı. ulusumuzu baş- sız bırakmaya çalıştılar. Taylan, bizim de. sana verdığimız söze bağlı ka- lanlann da bilgi ve dene- yimi arttı. Bu topraklar- da yurdumuzun bağım- sızhğı, ulusumuzun esen- liği yolunda olmayanla- nn saygmlığı kalmadı. Sen sürekli genç olarak yaşamaya devam ettın. Onlar gittikçe çürüyerek tarihin çöplüğüne doğ- ru yol aldılar. Olumsuz- luklara takılma. rahat uyu hseli arkadaşım. PENCERE Bush Irak'ta U Dönüşü Yaparsa... Çok değil, beş on gün önce, gazetelerde Paul Bremer'in bir resmi yayımlandı... Bremer Irak valisi.. Sivil.. Amerikan tarzı bir yakışıklı.. Saç, baş, frenk gömleği, kravat, koyu renk kos- tüm, ceket, pantolon.. Moda evlerinın, dergi ve gazetelerde çıkan rek- lam fotoğraflanndaki gibi bir giyim kuşam.. Birfarkla.. Bremer bir sandalyeye kurulmuş, bacak bacak üstüne atmış.. Ayaklanna Irak'taki Amerikan askerlerinin çöl rengi botlannı -ya da postallannı- çekmış.. Sivil giyime ters düşen bu zıtlık, estetik açıdan çekimli.. Bremer'e bir hava da veriyor.. Ne havası?.. Gururlu ve kendine güvenen bir sömürge valisi- nin gazete fotoğrafçısına verdiği poz bu!.. • Küreselleşme sürecinın 'Yeni Dünya Düzeni'ne övgü yağdırmakta birbirieriyte yanşan Amerikan şa- valaklannın gözleri son günlerde ne kadar açıldı?.. Yeni Dünya Düzenı'nin artık lafı edilmiyor; bunun yerine bir başka deyiş oturdu: 'Amerikan Imparatohuğu!..' Paul Bremer de ımparatortuğun Irak valisi ola- rak savaş botlarını çekmışti... Ancak Mezopotamya'da işlertersine döndü; bel- ki de tüm dünya dengelerini etkileyecek bir dire- niş ülkenin merkezinde yükselmeye başladı... insanın yüreğini titreten bir beklenmedik oluşum Irak'ta uç mu veriyor?.. • Aceleye gerekyok... Ama, tümcenin başına 'eğer' sözcüğünü yerieş- tirerek vurgulamakta yarar var: Eğer Irak'taki direniş, ABD'nın zaten çoğu boşa çıkmış öngörülerini Ortadoğu'ya gömecek bir ağır- lık kazanırsa, yalnız Batı'da değil, Türkiye'de ya- ratacağı oluşum paha biçilemez değerler taşıya- cak; dünya çapında dengeleri etkileyecek, küre- selleşme kavramını yeniden biçimlendirecek... önce Paul Bremer ayağından işgalci askerin botlarını çıkaracak.. Iskarpinlerini giyecek.. Bush ve tayfasının 'Amerikan Imparatorluğu' hayalleri suya düşecek... • Gezegenimizin en büyük gücü, tabanı çöl yanı- ğı yoksul Arap'la baş edemiyorsa, dünyanın gele- ceğine bakla falı açan tüm çok bilmiş stratejlerin kumlar üzenne yazı yazdıklan ortaya çıkacak... Peki, sınır komşusu Türkiye'de Irak direnişinin fa- turası ne olacak?.. Gazetelerde dile getirildiği gibi, Bush yönetimi Irak'taki siyasetinde U dönüşü yapmaya hazıria- nıyorsa, bizim savaşkan utanmazların, 'Mütareke Sas/n/'nın, çamur içindeki medyanın, AB dışında Türkiye'ye hayat hakkı görmeyenlerin, Kıbns'ta Ver-/«vrtu/'cuların, Müslümanlar üzerine Ameri- ka'nıntaşeronu olarak Türkaskerini göndermek için hazırlanan Islamcıların, Meclis'ten karar çıkanp Bush yönetimınden emir bekleyen takıyyecilerin, yerin dibine girmeleri gerekmez mi?.. CUMHURİYET KİTAP KULUBU KASIM AYI ETKİIMLİKLERİ: 1 Etkinliğin türü : Söyleşi Tarih : 15 Kasım 2003 (bugün) Saat: 16.00 Yer : Cumhuriyet Kitap Kulübö İstiklal Cad. Zambak SoL No: 4 D: 1-2 Beyoglu/İSTANBUL KODU : DÜNYADA DEGER KAYMASI veCENÇÜK Konuşmacı Dr. Erdal ATABEK Kitap imzası : Dr. Erdal ATABEK ^ Etkinlikler KOOP-C tarafından düzealenmektedir. tcretsizve herkese açıktır. Kafeteryamız pazar dahil her gün saat sabah 10.00 akşam 21.00'a kadar açıktır. I M Z A C Ü N Ü Emre Kongar BABAM, OĞLUM, TORUNUM 15 Kasnn c.tesı, ISTANMJL Penguen Kitabevi, Kadıkoy 15:00-16:00; Mephisto Beyoğlu 17:30-18:30 16 Kutm Puar, ANTALYA O&ü 14:00-16:00 REMZI KİTABEVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle