Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2003 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Iktidar, Bilim ve Sermaye İlişkileri...
Karadeniz'i Anlamak
ATAKÖY Marinası'nın evvelki yıl sonu Ingilizce
olarak yayımladığı başarılı yatçılık rehberine ba-
ksrsanız, Karadeniz kıyılan durgun, sessiz, huzur
venci küçük koylar ve limancıklarla süslüdür: Bo-
ğaz ağzındaki Poyraz Köy'den sonra, Imrenli, Boz-
gaca, Bağırganlık, Seyrek koylan, Ağva ve Kefken
ötesinde Köşeağzı, llıksu, Değirmenağzı, sonra
Bartın Boğazağzı ve Amasra'dan başlayıp koy koy,
köy koy, ta Gürcistan sınınndaki Sarp'a kadaruza-
nan güzellikler.
Yatçı gezi albümlerinin tablolan, yaz aylannın sa-
kin günlerinde çekilmiş resimlerden oluşur. Onla-
rın ardından, bir de Anadolu Feneri yakınlanndaki
kayalıklarda çekilip geçen gün gazetelere çıkan bir
kış resmine bakınız: Azgın dalgalann kıyıya savu-
rup kıç kasarasına yakın yerinden ikiye böldüğü Sta-
loy Pantleymon adlı Giircü gemisi.
Azbuz değil, 16bin küsurtonlukvehiçdeköh-
ne olmayan koca bir şilep.
Eskiden beri "gemi mezariığı" diye bilinen Bo-
ğaz önlen koleksiyonuna katılan son ek. Aynı fırtı-
nanın öbür kurbanı, Kamboçya bandıralı bir baş-
ka vapur imdat römorkörüyle yedekte çekilirken açık-
ta battığından resimlere girememiş.
Haritalara bakıldığında iç deniz olarak uysal bir
göl biçiminde görünen Karadeniz, tam tersi-
ne, dünyanın en tehlikeli denizlerinden sayılır.
Iskoçya'yla Danimarka arasının Kuzey Denizi,
Fransa'nın Okyanus kıyısındakı Biskaya Körfezi, Ba-
tı Akdeniz'in Lyon ya da Aslanlar Körfezi ya da Ad-
riyatik çıkışının güney açıkları gibi.
Karadeniz'i asıl tehlikeli yapan, dalgalannın irili-
ğinden çok, "Karaye/"inin sertliğidir. Kuzey Kut-
bu'ndan kopup Rusya steplerini engelsiz aşarak ge-
len ve daha çok Inebolu'yiaTerkos'un Karaburun'u
arasını vuran o azgın rüzgârın kamçıladığı dalga-
lar en dayanıklı gemilere bile rota şaşırtır.
Karadeniz'i "anlayan" kaptanlann bazı kış gün-
lerini Büyükdere önlerinde "hava" bekleyerek "de-
mirde" geçirişleri bundandır.
Ne yazık ki, Karadeniz'i hiç anlamadan kendi
yörelerindeki müteahhitleri çok iyi anlayan po-
litikacılar da var Türkiye'de. Şimdi, onlann "him-
met "iyle, bu denızin kıyılanna "sahilyolu" yapılmak-
ta: Projesız, daha doğrusu projelennin yapımı iha-
le kazanmış müteahhitlere kısım kısım havale edi-
len, koylar doldurularak, burunlar kesilerek, tepe-
lerden kayalar indirilerek yapılan, güzelim doğayı
berbat eden, şirin kasabaların canına okuyan, bü-
tünlüksüz bir yol.
Üstelik, bu ülkenin denizle barışık tek nüfusunu
denizinden ve kumsalından koparan, zaten ihmal
edilmiş deniz ulaşımını büsbütün körleten.
Karaden'ız'in doğusu batısı kadar sert değiidir ama,
bılinmelıdir ki deniz, oralarda bile, kendisıni anla-
mayanlardan yine intikamını alacak, dalgalanyla
eninde sonunda o dolguları çökerterek yanlış yol-
ları yer yer yıkacaktır.
Emeklere, paralara, denize ve insanlara yazık
değil mi?
Bilimsel düşünce, tüm sorunlann ussal (akılcı)
çözümleri olduğunu kabul eder. Bu bakış açısmdan
değerlendirince. aydınlığa çıkabilmek için, öncelikle
sorunlan gerçek boyutları ve tüm ilintileriyle kavraya-
bilmek önkoşuldur.
Prof. Dr. Abidin KUMBASAR
• ktidar, sözlüklerde, bir
I
ışı yapabilme gücü ola-
rak tanımlanmakta, sı-
yaset biliminde ise yöne-
timde olan güç anîamı-
na gelmektedir.
Topluluklarhalinde yaşayan
türlerin tümünde olduğu gibi,
ilkel atalanmız döneminde de,
en güçlü olup en iyı avlanan ve
topluluğu en iyi savunmayı ba-
şaranlar bulunduklan toplu-
mun egemenleri olmuşlardır.
Özellikle yerleşik düzene geç-
tikten sonra egemen güç ola-
bilmek için fiziksel üstünlük
yanında, toplumsal yaşantıyı
düzenleme ve bireyler arasın-
daki sorunlan çözebilme yete-
nekleri de önem kazanmıştır.
Yüzyıllar içinde giderek bü-
yüyen ve gelişen insan toplu-
luklannda iktidardakiler, bu-
lunduklan toplumda daha et-
lrin olabilmek için kendilerine,
varsayılan doğaüstü güçlerin
olağanüstü özelhkler verdikle-
nni onaylatmaya çalışmışlar-
dır. Plutarkos'un. "Osiriskral
olunca,Mısırlılara tanm sana-
tuıı öğretti, yasalar koydu ve
kendisini baş tann olarak be-
lirledi" diye yazmış olması gi-
bi, Roma Imparatorluğu'nda
Augusrus'un kendisini Ro-
ma "da. başrahip anlamına ge-
len, *Pontifex Masimus* ola-
rak ilan etmesi de bu olgunun
tarihsel kanıtlandır.
Aynca tüm ortaçağ boyun-
ca Batı dünyasında imparator
ve krallar kilise tarafından,
"Tannnın inayetiyle kral olan"
anlamına gelen "Rex Gratia
Dei" tümcesiyle kutsanmak
gereğı duymuşlardır.
Rönesansla başlayan sanat-
sal atılımlar, J. Gutenberg'ın
(1397-1468) baskı makinesı-
ni geliştinnesi. Martin Lut-
her'in (1483-1546) kutsal ki-
tabı kendi diline çevinnesinin
ardından Amerika"nın bulun-
ması, Kepler'ın (1571- 1630)
kutsal kitapta yazılanı dışla-
yan Güneş merkezli gezegen-
İer sistemini açıklaması kut-
sal iktidar ve egemenliklerin
güç kaybetmesine neden ol-
du. Daha sonraki yüzyıllarda
ise Aydınlanma Çağı'nın açtı-
ğı yolda gelişen bilim, bağnaz
inançlan bırerbirer silerek top-
lumlarda güçler dengesinin ye-
niden kurulması sonucunu do-
ğurdu.
tzleyen yüzyıllarda "Endüst-
ri Devrimi'nin zonanlu kıldığı
ekonomik ve sosyal değişim-
ler sonunda topluluklar, "Güç-
lülerin iktidan", "Doğaüstü
güçlerden destek alan iktidar-
lar" dönemlerini aşarak, "Gü-
cünü tophımveyasalardanalan
iktidarJar" dönemine eriştiler.
Tarihsel akış içindeki bu deği-
şimlere ve bilimsel gelişme-
lere tutucu, çıkarcı çevrelerle
onlann uydusu olan iktidarlar
hep engel olmak istemiş, ge-
rici düzene karşı bilimsel ku-
rumlan ve bilim adamlarını
sindirmeye, etkisizleştirmeye
çalışmışlardır. Ama yine de
her dönemde düşünceleri yü-
zünden 17 Şubat 1600'de ya-
kılarak öldürülen Giardano
Bruno (1548-1600) gibi, "Ne
gördüğüm gerçeği gizlemek-
ten hoşlatıır, ne de bunu açık-
ça söylemekten korkanm. Ka-
ranlılda aydınlıgın. bilimle ce-
baletin arasındaki savaşa her
yerde katıldım; bu düşünce ve
davranışımdan asla vazgeçe-
mem" demek yürekliliğine
benzer davranış içinde olan bi-
lim adamlan, en bağnaz iktı-
darlara karşı bile, hep var ol-
muşlardır.
Yaşadığımız günlerde ise,
"Üdnci Dünya Savaşı"nı izle-
yen yıllarda kapitalizmin üst
aşaması olarak gelişen emper-
yalizm, tüm yerküre boyutun-
da egemen duruma gelerek
toplumlan, iktidarlan ve bili-
mi kendi çıkarlan için kullan-
mayı amaçlamaktadır. Bunu
gerçekleştirmek için de, ulu-
sal yönetimlerde işbirlikçıler
bulup yerküre boyutunda örgüt-
lenerek, yerel devletlerin güç-
lerini uluslarüstü ekonomik
güçlerin çıkarlannın bekçile-
ri haline getirirken, gerçekle-
ri gören bilim adamlannı ve
öbür yurtsever aydınlan sin-
dirmeye çahşmaktalar.
Özellikle Sovyetler'in yan-
lış yönetim nedeniyle çökü-
şünden sonra, dengeleyici kar-
şıtlannın olmaması, uluslarüs-
tü parasal güçlerin tüm dünya-
da egemen duruma gelmesini
kolaylaştırdı.
Artık tek amacı kâr olan pa-
rasal güçler, ne doğa, ne in-
san, ne emek, ne de yaratılan
değerlerin emeğe göre payla-
şımını umursamadan, amacı-
nı uluslarüstü zorbalıkla ger-
çekleştirmeye çahşmaktan çe-
kinmemektedir.
Uluslarüstü sermaye, ulusal
devletlerdeki yasama, yürüt-
me ve çoğu ülkede yargı sis-
temlerini de etkılediği gibi, bi-
lim kurumlarını da sindirme-
ye çalışmakta, daha fazla sö-
mürü ve kâr sağlamak için
ölümcül savaş gücünü kullan-
makta sakınca görmemekte-
dir. Bu koşullarda, ekonomik
ve siyasal bağımlılık içinde
olan uluslann yönetimleri de
gerçek iktidarlar olmayıp, ulus-
lararası sermayenin yerel çı-
kar ortaklannın kuklalan ol-
maktan başka nitelik taşıma-
maktadırlar. Günümüzde yaşa-
nan olaylan, bilimsel, akılcı
ve gerçek boyutlanyla algıla-
mayıp, sosyo-ekonomik geliş-
meleri yetersiz bilgilerin dar
açısından değerlendiren yöne-
timlerin yanılması kaçınılmaz-
dır. Ülkemizde de elli yılı aş-
kın süredir yönetimlerde, öğ-
renmeden bildiğinı sananlar
yer aldığı ve olaylar karşısın-
da edilgen kahndığı için, ben-
zer sorun ve bunalımlar tekrar
tekrar yaşanmaktadır.
Sömürücü güçlerin güdü-
münden kurtularak ülke so-
runlannı çözebilmek için ön-
celikle çağdaş bilımselliğe say-
gılı olarak, •'halkkitielerinibi-
Hnçlendirmek", "siyasal par-
tileri çıkar ortakhğı kunımla-
n olmaktan kurtararak sosyo-
ekonomik programlar uygu-
larnak amacında olan siyasal
kuruluşlar durumuna getir-
mek" ve "çağdaş seçim yasa-
lan düzenleyerekyansız uygu-
lamak" ilk koşullardır. Bunlar
gerçekleştirilmeden bir top-
lumda ne demokrası, ne dış
güçlerin güdümünden anndı-
nhnış ekonomi programlan ne
de özgür bilimsel eğitim ger-
çekleştirilebilir. Bilimsel dü-
şünce, tüm sorunlann ussal
(akılcı) çözümleri olduğunu
kabul eder.
Bu bakış açısından değer-
lendirince, aydınlığa çıkabil-
mek için. öncelikle sorunlan
gerçek boyutlan ve tüm ilinti-
leriyle kavrayabilmek önko-
şuldur.
Bu yetenekten yoksun ol-
duklan gibi, doğrulan söyle-
yen bilim adamlannı da ken-
dilerine düşman görenler, yö-
netimde olsalar da, gerçek an-
lamda iktidar olamazlar ve pa-
rasal güçlerin figüranlan ol-
maktan öteye bir işlev göre-
mez, yakın geçmişimizde ya-
şananlara benzer olarak, geli-
şen olaylann akışında sürük-
lendikleri sondan kurtulamaz-
lar.
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
KASIM AYI ETKİIMLİKLERİ : 2
#
TÜRKİYE YAZARLAR SENDÎKASI
ÖYKÜ USTALARIMIZ: 1
OKTAY AKBAL
17 Kasım Pazartesi
18.00 - 20.00
• Ustadan en sevdiği öyküsü
• Sadık Aslankara'dan Oktay Akbal
• Söyleşi ve îmza
Yer Cumhuriyet Kıtap Kıılübû. tstıklal Cad.. Zambak Sok
No 4. Daire: 1-2 Beyoğlu - Istanbu!
Taylan Özgür, UnutulmadmL
KOOP-C işbirliğiyle dûzenlenmiştir.
Ccretsiz ve herkese açıktır.
AtüaSARP
A
tatürkLisesisı-
ralannda senin-
letanıştık, 1965
yıh. Sonra ODTÜ boy-
kotunda karşılaştık.
1968. Istanbul Ögrenci
Birliği seçimleri. Kaza-
nacağımız seçimlere ik-
tidar saldırısı duyumu
alınmıştı. Ankaradan da
destek için gidilecekti.
23Eylüll969,senivur-
dular.
Senin vurulman, kur-
şunun en yakınımıza
düşmesi. yeni bir aşama
idi. Iktidarda olanlar taş-
lı ve sopalı saldınlan ile
bizi artık ezemiyorlardı.
Gelişen haklılığımız ve
eylemlerimiz, ardı ardı-
na seçimlerle ögrenci yö-
netimlerinin el değiştir-
mesi onlan ürkütmüştü.
Işe silahı soktular ve ön-
ce seçimlere, sonra yü-
reğimize senin kanını
akıttılar.
Acı haber Ankara'ya
ulaştığında, hakkımda
Amerikan emperyaliz-
mine karşı eylemlerden
tutuklama karan vardı.
Annem ölmüştü. tşe gir-
mek, evlenmek, okulu
bitirmek. Devrime öğ-
renci olarak değil, işçi
ve köylülerin arasına ta-
nm mühendisi olarakka-
tılarak daha yararlı ol-
mak. Bu düşüncelerle
doluydum, sen vurulun-
ca ben de vuruldum. Se-
nin vurulmana isyan et-
tim. Bize kurşun sıkan-
lara meydan okudum.
Bundan sonra herhangi
bir arkadaşımızı vurur-
larsa biz de onlann şef-
lerini vuracağız dedim.
Cansız bedenin Anka-
ra'ya getirildiğinde iktı-
dann vurucu güçleri or-
talıktan çekilmişti. Asri
Mezarlık'a kadar gör-
kemli biryürüyüş yaptık.
Benim de içinde bulun-
duğum ODTÜ'lü arka-
daşlardan bir grup silah-
lıydık, kararlıydık. Bun-
dan böyle iktidann si-
lahlı müdahalesine ay-
nen yanıtverecektik. Yü-
rüyüşe katılan on bine
yakın gencin hemen hep-
siyle seni toprağa verdi-
ğimiz, annemin mezan-
nuı yanı başındaki şim-
di görkemli bir sedir ağa-
cı olan yerde: "Biz dev-
rimcikr, sayımızın azb-
gma, düşmanmçoklugu-
na bakmadan, bıkma-
dan. usanmadan, kork-
madan. Amerikan em-
peryaüzmineveyeıüor-
taklarına karşısavaşaca-
ğınuza ant içeriz" diye
yemin ettik. Yeminine
bağlı kalanlar seni hiç
unutmadı. Ama kendisi
ve çevresinin, yani için-
de bulunduğu ıktisadi
menfaat şebekesinin
günlük çıkarlanndan
başka bir şeyi görmeyen
ve gençliğimize kıyan
yurt ve ulus hainleri 60-
Vazarlama. reklam ve medya dunyasının çalısantan ıçın meslekı eğı+ım programı hazırladık
IflA ıle Okulda J3>ır Gün odını verdığımız bu procjramda. en taze pazarlama ve reklam konularını
paylaşalım ıstedik. Kontenjanımız sınırlı olducjundan basvurulannızı oncelık Sirasma gore kabul
edeceğız Yapacağınız tek sey a%aqıdakı numaralardan bir aunluk unıversıte kaydmızı yaptırarak
derse yetısmek
IAA ile Okulda Bir Gün I 11
13 Araiık 2003 Cumartesi
9:00-10:00 Kayıt
l.Vers 10:00- 11:15
"Tam yol ileri: M.arketler arası
rekahette kurumsal iletişim.
Nurdan Tümbek I A\etro Oroup
LVers 1M5- 13:00
"Sen kimin için çalışıyorsun?:
lletişim tasarlama sanafı"
Vincent 13>ouvard I Yorum "Publics
3. Ders 1H.00- 15:15
"Onüm - arkam, sağım - solum sobe:
"D>eden diliyle iletişim"
6-rcan Kaşıkçı I Unilever
H.Vers 15H5- 11:00
"Uzun ince bir yoldayım: Klasik
pazarlamadan ilişkisel pazarlamaya
geçişin öyküsü"
6-iif Gür I DirectCom
BcşfU'-u'ar IAA Turkıye E>olt>mu Sekreterlığı
Tel 0 1)1 325 37 £& - 90 Faks 0 2/2 325 37 91
E-^ektronık-posta laaturksychapesuperonlırecom
J^u ılan £'*r*ihw,ygt {sczsîesınm katkıianyta 5'z'ere ulc
13 Aralık 2003 Cjrrartesı
ITU Yabanc, Dıller YuKsek Okulu
(Eskı Maden Fakul+es*) ULUSUMUtAU
70 yıllannı unutturmak
için çok çalıştı.
Biz Amerikan emper-
yalizminin yurdumuzda
at oynatmasına izin ver-
medık. Onlar kendileri
gibi çocuklannı daAme-
rikan emper>'alizminin
kucağına oturttu. Biz hal-
kımız gibi yabancı üni-
forma karşısında dik dur-
duk, denize döktük, on-
lar askerimizin başına
çuval geçirttirdi. Biz
Mustafa Kemal'ın lıder-
liğinde devrimin tamam-
lanmasına, yurdumuzun
egemen ve bağımsız,
ulusumuzun mutlu ve
gönençli olmasına çahş-
tık. Yurtta Sulh Cihanda
Sulh dedik. Ulusumuz
gibi yoksul, namuslu, ça-
lışkan, dürüst, yaratıcı,
onurlu olduk. Onlar em-
peryalistlerin yaşamuıa
özendiler. Emperyalist
ekonomilerden borç al-
dılar. Azını yatınma ço-
ğunu ceplerine ındirdiler.
Ulusu büviikbirborç yü-
kü altına soktular.
Büyük faizli borç pa-
ralan, öykündükleri Os-
manlı saltanatının son
zamanlanndaki ınanıl-
maz görmemişlikle har
vurup harman savurdu-
lar.
Bütün ulusal ve kültü-
rel değerlerimizi ayak al-
tına attılar. "Borç >iğj-
din kamçısıdır"1
diye de
kuramını yapıp ulusun
sırtındaki kamburlan kat
be kat arttu-dılar. Senin
vurulduğun yıldaki so-
runlarımız, bu Ameri-
kancı alçaklaryüzünden
azalmadı.. kat be kat art-
tı. Bizi \r
urmak kurtuluş
olmadı. ulusumuzu baş-
sız bırakmaya çalıştılar.
Taylan, bizim de. sana
verdığimız söze bağlı ka-
lanlann da bilgi ve dene-
yimi arttı. Bu topraklar-
da yurdumuzun bağım-
sızhğı, ulusumuzun esen-
liği yolunda olmayanla-
nn saygmlığı kalmadı.
Sen sürekli genç olarak
yaşamaya devam ettın.
Onlar gittikçe çürüyerek
tarihin çöplüğüne doğ-
ru yol aldılar. Olumsuz-
luklara takılma. rahat uyu
hseli arkadaşım.
PENCERE
Bush Irak'ta
U Dönüşü Yaparsa...
Çok değil, beş on gün önce, gazetelerde Paul
Bremer'in bir resmi yayımlandı...
Bremer Irak valisi..
Sivil..
Amerikan tarzı bir yakışıklı..
Saç, baş, frenk gömleği, kravat, koyu renk kos-
tüm, ceket, pantolon..
Moda evlerinın, dergi ve gazetelerde çıkan rek-
lam fotoğraflanndaki gibi bir giyim kuşam..
Birfarkla..
Bremer bir sandalyeye kurulmuş, bacak bacak
üstüne atmış..
Ayaklanna Irak'taki Amerikan askerlerinin çöl
rengi botlannı -ya da postallannı- çekmış..
Sivil giyime ters düşen bu zıtlık, estetik açıdan
çekimli..
Bremer'e bir hava da veriyor..
Ne havası?..
Gururlu ve kendine güvenen bir sömürge valisi-
nin gazete fotoğrafçısına verdiği poz bu!..
•
Küreselleşme sürecinın 'Yeni Dünya Düzeni'ne
övgü yağdırmakta birbirieriyte yanşan Amerikan şa-
valaklannın gözleri son günlerde ne kadar açıldı?..
Yeni Dünya Düzenı'nin artık lafı edilmiyor; bunun
yerine bir başka deyiş oturdu:
'Amerikan Imparatohuğu!..'
Paul Bremer de ımparatortuğun Irak valisi ola-
rak savaş botlarını çekmışti...
Ancak Mezopotamya'da işlertersine döndü; bel-
ki de tüm dünya dengelerini etkileyecek bir dire-
niş ülkenin merkezinde yükselmeye başladı...
insanın yüreğini titreten bir beklenmedik oluşum
Irak'ta uç mu veriyor?..
•
Aceleye gerekyok...
Ama, tümcenin başına 'eğer' sözcüğünü yerieş-
tirerek vurgulamakta yarar var:
Eğer Irak'taki direniş, ABD'nın zaten çoğu boşa
çıkmış öngörülerini Ortadoğu'ya gömecek bir ağır-
lık kazanırsa, yalnız Batı'da değil, Türkiye'de ya-
ratacağı oluşum paha biçilemez değerler taşıya-
cak; dünya çapında dengeleri etkileyecek, küre-
selleşme kavramını yeniden biçimlendirecek...
önce Paul Bremer ayağından işgalci askerin
botlarını çıkaracak..
Iskarpinlerini giyecek..
Bush ve tayfasının 'Amerikan Imparatorluğu'
hayalleri suya düşecek...
•
Gezegenimizin en büyük gücü, tabanı çöl yanı-
ğı yoksul Arap'la baş edemiyorsa, dünyanın gele-
ceğine bakla falı açan tüm çok bilmiş stratejlerin
kumlar üzenne yazı yazdıklan ortaya çıkacak...
Peki, sınır komşusu Türkiye'de Irak direnişinin fa-
turası ne olacak?..
Gazetelerde dile getirildiği gibi, Bush yönetimi
Irak'taki siyasetinde U dönüşü yapmaya hazıria-
nıyorsa, bizim savaşkan utanmazların, 'Mütareke
Sas/n/'nın, çamur içindeki medyanın, AB dışında
Türkiye'ye hayat hakkı görmeyenlerin, Kıbns'ta
Ver-/«vrtu/'cuların, Müslümanlar üzerine Ameri-
ka'nıntaşeronu olarak Türkaskerini göndermek için
hazırlanan Islamcıların, Meclis'ten karar çıkanp
Bush yönetimınden emir bekleyen takıyyecilerin,
yerin dibine girmeleri gerekmez mi?..
CUMHURİYET KİTAP KULUBU
KASIM AYI ETKİIMLİKLERİ: 1
Etkinliğin türü : Söyleşi
Tarih : 15 Kasım 2003 (bugün) Saat: 16.00
Yer : Cumhuriyet Kitap Kulübö
İstiklal Cad. Zambak SoL No: 4 D: 1-2
Beyoglu/İSTANBUL
KODU : DÜNYADA DEGER KAYMASI
veCENÇÜK
Konuşmacı Dr. Erdal ATABEK
Kitap imzası : Dr. Erdal ATABEK
^
Etkinlikler KOOP-C tarafından düzealenmektedir.
tcretsizve herkese açıktır.
Kafeteryamız pazar dahil her gün saat
sabah 10.00 akşam 21.00'a kadar açıktır.
I M Z A C Ü N Ü
Emre
Kongar
BABAM, OĞLUM,
TORUNUM
15 Kasnn c.tesı, ISTANMJL Penguen Kitabevi, Kadıkoy
15:00-16:00; Mephisto Beyoğlu 17:30-18:30
16 Kutm Puar, ANTALYA O&ü 14:00-16:00
REMZI KİTABEVİ