Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-15 KASIM 2003 CUMARTESİ CUMHL"RİV
ET
SAYFA
17
Koyun
Recep Tayyip Erdo-
ğan, "Kamu Yönetimi Te-
mel Kanunu" tasarısını
eleştirenler için "Bunlar
hayatlannda 2 koyun güt-
mediler" diyor. Eleştirilen
tasan, ağıl yönetimine de-
ğil, ülke yönetimine iliş-
kindir. Tasarıyı eleştiren-
ler çoban değil, Türkiye'nin
seçkin bılim insanı ve uz-
manlandır. Tasanyla yurt-
taşlann "güdülecek ko-
yun" yerine konulduğu ise
doğrudur.
Kökü dışarıda
Hazine'den sorumlu
Devlet Bakanı Ali Baba-
can'ın, Türkiye Cumhuri-
yeti'nın ilk ve tek "doğru-
dan siyasi koşullu" anlaş-
ması olan ve geçen eylül
ayında ABD ile bağıtlanan
8.5 milyardolarlık kredı an-
laşmasını imzalamadan az
önce, Dubai'de IMF ve
Dünya Bankası yetkilileri-
ne verdiği brifingden satır
başları: "Kamu sektörü re-
formu çerçevesinde, 2003
yılı sonuna kadar toplam
KİT istihdamının yüzde
10'u elimine edilecek. Ka-
mu sektörü, işlevsel açdan
gözden geçihlecek. lyiyö-
netişim kurulacak ve ida-
ri kapasite geliştirilecek.
Kamu mali yönetimi ve
kontrolyasası çıkanlacak."
AKP'nin kamu yönetimi
reformunu ırdeleyen Prof.
Dr. Birgül Ayman Güler,
tanımı ne de güzel bulmuş:
"Kökü dışanda reform."
ISIK KANSU
Osmanlı millet sistemi onerisi
AKP iktidan, Türkiye'nin "üniter yapı-
s/"nı çözücü niteliğiyle öne çıkan "Kamu
Yönetimi Temel Kanunu" tasansının baş
miman olarak Başbakanlık Müsteşan Ömef
Dinçer'i gösteriyor. Mimann yardımcıları
da var kuşkusuz. örneğin, Sakarya Üni-
versitesi'nden getirtilip Başbakanlık Mü-
şaviri yapılan Prof. Dr. Bilal Eryılmaz...
Bilal Eryılmaz, geçmişte MÜSlAD'a ra-
porlar hazırlamış, Arapça ıhtisas kurslan
düzenleyen Islami ilimler Vakfı'nın çıkar-
dığı yayın organlanna makaleler gönder-
miş.
Sakarya Üniversitesi'nde kamu yöneti-
mi bölümü başkanlığı dayapan Eryılmaz'ın
makalelerınde üzerinde ısrarla durduğu
konulann başında "Osmanlı millet siste-
mi" geliyor.
Eryılmaz'ın Yeni Türkiye dergisinin Ma-
yıs-Haziran 2002 tarihli 45. sayısında ya-
yımlanan makalesinin başlığı çok dikkat çe-
kici:
"Birlikte Yaşama Tecrübesi: Osmanlı
Millet Sistemi."
Eryılmaz, makalesine şöyle girmiş:
"Osmanlı Devleti, çeşitli dinlere men-
sup insanların, yirmiyi aşkın etnik grvbun
bir arada yaşadığı ilginç bir toplum yapı-
sınasahipti. Osmanlılar, 600 yıl boyunca
çeşitli dinlerden ve etnik unsurlardan olu-
şan milletleri yönettiler. Zaman zaman sı-
kıntılar olsa da en azından 19. yüzyıla ka-
dar bu çok milletli toplum iyi bir şekilde
işledi ve yönetildi; yan yana ibadet etme
ve kendi kültürlerini koruma ve hatta zen-
ginleştirme imkânı elde ettiler. Her mille-
tin farklı hukuki-dini gelenek ve uygulama-
lanna geniş ölçüde saygı duyuldu. Çeşit-
li dil ve lehçelerin serbestçe gelişmesine,
konuşulup yazılmasına izin verildi."
Osmanlı'daki yapıyı bugünkü "çokkül-
tühülük" tartışmalan ile kanştırmamak ge-
rektiğine de değinmiş Eryılmaz. Ona gö-
re, "günümüzde çokkültüriülük tartışma-
lan, ulus devletin bir sorunu olarak gün-
deme gelmiştir ve ulus devletin yarattığı
'azınlığın' haklannın korunmasını amaçla-
maktadır."
Osmanlı'yı "çoğunluk-azınlık" katego-
risine göre düşünmek yerine, "toplumla-
nn dini farklılıklanna göre kimliklendiği,
farklılığın meşru olduğu ve korunduğu,
bu çerçevede asimilasyonun olmadığı bir
statüye göre " yorumlamak gerektiğine de
değinen Eryılmaz, Osmanlı millet siste-
mindeki "dil" konusunu şöyle yorumla-
mış:
"Dil, otomatik olarak bir kimliğin gös-
tergesi değil, konuşma ve dini hissiyatın
dışa vurulması için kullanılan biraraç du-
rumundaydı. İnsanların kimliklerini, bü-
yük ölçüde dinleri veya mezhepleri belir-
liyordu. Şüphesiz çok sayıda kültürün iç
içe ya da yan yana uzun yıllar vahığını sür-
dürmesi, yemek, müzik, dil, davranış bi-
çimleri ve diğer kültürel alanlarda bir et-
kileşimin; karşılıklı alışverişin olmasına ne-
den olmakla beraber, hercemaatin temel
kimliklerini ortadan kaldırmamıştır."
Aynca Eryılmaz'a göre, "Tanzimat re-
formlan, sanayileşme ile birlikte ortaya çı-
kan küreselleşme sürecinin meydan oku-
malanna karşı bir cevap niteliğindeydi"
ve "Osmanlı millet sisteminin niteliği, özel-
liklerini ve sosyal açılardan küreseJ ihtiyaç-
lan karşılayabileceği için Batı kaynaklı bu
meydan okumalara cevap vermekte pek
fazlazohanmadı. Millet sistemi, Tanzimat
reformlanyla birlikte yönetim ve hukuk
bakımından Batı'daki katılımcı ve eşitlik-
çi siyaset anlayışına ayak uydurmak su-
retiyle vahığını korumayı başardı."
Eryılmaz, makalesini bitirirken de sözü
bugüne getirmiş ve şöyle demiş:
"Ulus devletin zayıflaması ve küresel-
leşmenin getirdiği çok kozmopolit top-
lum yapısı, Osmanlı millet sisteminin bir
yaktaşım olarak ortaya koyduğu, farklı kül-
tür ve inançlann asimile edilmeden bir
arada yaşama siyasetinin önemini yeni-
den tartışmaya açmıştır."
"Kamu Yönetimi Temel Kanunu" tasa-
rısını alın, okuyun. Eryılmaz'ın dile getirdi-
ği "Osmanlı Millet Sistemi'ni çağrıştırıyor
mu, çağnştırmıyor mu, siz karar verin!
Cumhuriyet ye
Demokrasi Üzerine...
Dr. VAKUR KAYADOR
"Tek Boyutlu Insan" adlı ça-
lışmasında Marcus, kapitalist
sistemin kendini ıdame ettir-
mek amacıyla devrimci/dönüş-
türücü işlevler kazanmış kav-
ramlann içeriklerini boşalttığı-
nı ve yozlaştırdığını anlatıyor.
Bu kavramlann indirgenmesiy-
le, bu kavramlardan uzaklaşan
insanın da sıradanlaşacağını,
Aydınlanma ile yaratılmak is-
tenen siyasal/toplumsal olu-
şumlan arka planlarıyla bütün-
lüklü olarak algılayabilecek bi-
rey insanın parçalanarak tek
boyutlu bir hale dönüşeceğini
dile getiriyor... Bunun örnekle-
rini ülkemizde de yaşıyoruz.
Beş-altı yıl önce yurdumuzu zi-
yaret eden Fidel Castro'nun
ucuz pazarlamacılartarafından
nasıl ticari ürüne dönüştürül-
düğünü görmüştük. Nâzım
Hikmet'le ilgili, doğumunun
yüzüncü yılında, başta Turgay
Ftşekçi olmak üzere nitelikli ın-
sanlartarafından hazırianan dü-
zeyli anma etkinliklerine tanık
oimuştuk. Ancak bir o kadar
da şairin ideolojisini, felsefesi-
m. ütopyalarını hafife alarak,
sulandırarakdüzenlenen "Nâ-
zım Hikmet Aşkları" külliyatını
andıran popülist etkinliklerte de
karşılaşmıştık.
Gerçi Marcus, üzerinde yo-
ğjnlaşacağımız kavramlar üze-
rhde durmuyor ama ülkemiz-
de son dönemlerde -tıpkı Mar-
cjs'un belirttiği üzere- iki kav-
ramın içi boşaltılmaya çalışılı-
yor. İki kavram sürekli manipü-
leediliyor. Bunlar cumhuriyet ve
demokrasi... Konunun indir-
genmesi ve çarpıtılması, kav-
ramlann dar anlamlı tanımlan-
nn esas alınmasıyia başlıyor, bu
kavramlann "olmazsa olmaz"
değerlerinin göz ardı edilme-
syie, saptınlmasıyla devam edi-
yx. Bu tür düzeysiz tartışma-
la" sonunda cumhuriyet ve de-
rrokrasi birbirferinin alternati-
frı-miş gibi sonuçlar çıkabiliyor.
Cumhuriyet dar anlamıyla,
cevlet başkanlığının vesayet
yDİuyla çocuklara geçmediği
br sistem olarak tanımlanıyor.
Eu tanımla sınırlandınldığında
Irgiltere, Isveç, Danimarka gi-
b ülkeler krallıkla yönetildikle-
riçin bu ülkelerin cumhuriye-
tn temel değerleriyle barışık
cup olmadıkları sorgulanır ha-
l«gelebilir. Buna karşılık Orta-
oğu'da, Asya'da, Âfrika'da,
Utin Amerika'daki geri kalmış
taskıcı yönetimler -adlan cum-
(•jriyet olduğu için- cumhuriyet
&dınlığını sahiplenmiş gibi al-
çlanabilir... Elbette bunlann
oğruluğu ve mantıka uygun
^anı olduğu düşünülemez. O
aman hemen sormak gereki-
yy... Nedircumhuriyeti cumhu-
r/et yapanlar ve cumhuriyet
tangi toplumsal-siyasal süreç-
brin ürünüdür?..
Cumhuriyet, XV. - XVI. yüz-
\llarda burjuvazinin tarih sah-
rssine çıkıp ağırlığını koymasıy-
t, iktidara yönelen uzun yürü-
\jşü sırasında ürettiği ilerici de-
erler bütünüdür. önce feoda-
İeyle ruhban sınıfına, ardın-
an krallara ve saray aristok-
ısisine verdiği mücadele yılla-
nda Rönesans ve Reform'u
gerçekleştiren burjuvazi, daha
sonra Aydınlanma Çağı'nı ya-
şamış, FransızDevrimi'ni yap-
mış; bu arada cumhuriyetin te-
mel ilkelerini yaratmıştır. Bu il-
kelerin en önemlisi, en hayati
önemi taşıyanı laikliktir. Bun-
dan başka bilgiye - bilime say-
gı, hukukun üstünlüğü, yurtse-
verlik - yurt bütünlüğüne duyar-
lılık, eğitimle taçlandınlmış akıl-
cılık ve olguculuk, diğerieridır.
Bunlar -aslında- büyük önder
Atatürk'ün benimsediği Re-
nancı kültürtemelli çağdaş ulus
kavramının da ayırt edici özel-
likleridir... Cumhuriyetin ilkele-
ri ve değerieri bunlarla sınırlı
değil; konumuzla ilgili çok
önemli birözelliği daha var cum-
huriyetin; o da daha çok birey
temel hak ve özgürlüklerini ger-
çekleştirmeyi ilke edinen de-
mokrasinın altyapısını oluştur-
masıdır. Kendisini demokrat
olarak tanımlayan bireyin, cum-
huriyetin bu temel değerleriy-
le sorunu olması düşünülemez.
Burada küçük bir belirieme ya-
pıp yeniden konumuza döne-
lim. Cumhuriyetin temel değer-
lerini benimseme önkoşulunun
yanr sıra, ekonomik kaikınma da
demokrasinin bütün kurum ve
kurallarıyla işleyebilmesı için
bir başka önkoşul olarak beli-
riyor. Refahın değil, sefaletin
paylaşıldığı ülkelerde demok-
rasiyi işletebilmek pek müm-
kün olmuyor. Üretim kanallan-
nın açık olması, demokrasi için
kaçınılmaz koşul haline geliyor.
Demokrasi, cumhunyetin te-
mel değerieri özümsenmediği,
bütünüyle hayata aktanlmadı-
ğı zaman çok büyük sorunlar
ortaya çıkabiliyor. örneğin la-
iklikle sorunu olanlar demokra-
siyi; hem demokrasinin bizzat
kendini hem de cumhuriyeti
yıpratmak, yıkmak için kulla-
nabiliyorlar. Bu yapılırken de-
mokrasinin dar anlamlı tanımı
kullanılıyor, laiklik -düpedüz-
çarpıtılıyor. Demokrasi yalnız
"halkın kendi kendini yönet-
mesi" biçiminde algılandığında
yanlışlar ortaya çıkmaya baş-
lıyor. Demokrasi, temel ülküle-
ri olan eşitlik ve özgüriük kav-
ramlarmı hayata aktarabildiği
ölçüde kendisini gerçekleşti-
rebilmiş demektir. Bir kez da-
ha ve altını çizerek yinelemek
gerekiyor, bu da demokrasi an-
cak sağlıklı bir cumhuriyet üze-
rinde inşa edildiğinde müm-
kündür... Laiklik ise "din ve vic-
dan özgüriüğü" biçiminde yo-
rumlandığında kavram bütün
değerini ve anlamını yitiriyor.
Laiklik aslında cumhuriyet ve
demokrasi kadar çok yönlü -
kompleks bir kavram değil. Bü-
tün sorun laiklikten rahatsızlık
duyanlann, onu kendine uyar-
lama çabalarından ortaya çıkı-
yor. Bir cümleyle özetleyelim:
Laiklik, dinin devlet düzenin-
den, yönetiminden, siyasal ya-
şamdan mutlak biçimde ayrı
tutulmasıdır; çok bilinen tanı-
mıyla, din ve devlet ışlerinın ke-
sinlikle birbirinden aynlmasıdır.
Laiklikten rahatsızlık duyan-
lar, bütün kavramları kanştıra-
rak bilinç bulanıklığı yaratıyor-
lar. Bu arada cumhuriyet ve de-
mokrasi kavramları da yıpratı-
lıyor, hırpalanıyor.
güvenlik sorusu
CHP milletvekili Meh-
metTomanbay, AKP'nin
TBMM'den çıkardığıTÜ-
BfTAK Yasası görüşülür-
ken çok ince ve önemli bir
noktanın altını çizdi:
"TÜB/TAK'ın önemliiş-
levlerinden biri de Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin krip-
to sistemlerini hazırlaya-
rak bilgi güvenliğine hiz-
met etmektir. Bu çatı al-
tında hizmetyürüten, ya-
ni, TÜBİTAK çatısı attın-
da hizmetyürüten Ulusal
Kriptoloji Enstitüsü, ulu-
sal güvenliğimizi ilgilen-
diren, başta, askeri ve dı-
şişleriyle ilgili bilgilerin,
başkasının eline geçme-
mesi için özel teknikie al-
fabelendirilmesini ve kod-
lanmasını yapmaktadır.
Aynca, birçok yaşamsal
önemde askeri proje de
TÜBİTAK çatısı altında
geliştirilmektedir.
Böylesine ulusal ve
önemlibirgörevi olan ku-
rumun özerkliğine darbe
vurularak siyasallaştınl-
makistenilmesinin altın-
da acaba ne tür düşün-
celeryatmaktadır? "
Türkiye'nin Irak ile ilgi-
li gizli tutulması gereken
bilgilerini "kâğıt peçete-
lere" yazarak onların
Amerikalı gazetecilerin
eline geçmesine fırsat ve-
ren siyasi danışmanlann
görev yaptığı bir dönem-
de MehmetTomanbay'ın
sorusu çok yerindedir.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak'i turk.net
ÇÎZGİLÎK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci" mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoyCa yahoo.com
100
100
n\
m.
ıu
İT
HAYAT EPİK TtlATROSU MISTAFA Blwi\
KVLAKLARINIZI
TTKAVTN !..
BIRAKIN
6ÖL6EUERÎVLE
KONUŞSUNLAR I
EU I
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Kasun tcww.mumtaz-arikan.com
BİR SOMÜN EKMEK İKİYUZ M/LMR M4RJC/. I »*"«>* <"">»>
1323'TE SUGÜM, ALMAUYA'PA glg SOMUN EfCMEĞiN FİAT7 /</'-
YÜZ MİLYAG MA/SK ĞXMUŞTU '. l~- PÛUVA SAUAÇl 'NDAM YE-
t?W AiMAA/yA '/V//V EleOA/OM'S'i TEPETAtCLA İM-
MEYE 8*ÇLAM($ , EUFLAsyOM PA ÖURU/M PA/ZA-
CEL
Gigj'P YEMEK YiYEfJ </fi, B/tZEM
P/Ğı ŞEYLE& İÇİN MEAJÜPEKİ
MtSLİMİ Ö'PEMEK ZOISUfiJPA KALA8İ-
LİYO&.PU. ÇÜHKÜ P/}gAA/W PE6ES.İ HER
SAAT BAÇt PEĞlŞMEKTEYpt. tcoMÜNiST-
LE/2, Bu ENPLASYONl/H /ZAPİTALİST£İS-
TEMiM ÇÖKÛÇ SAUClLAISt OLOUĞUtJU
SÖYİ-E&KGU;H/TLE/S SUÇU
SPEKüLAröBt-EGE •'-•"- :
"
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'Gül Uyarmıştı!'
ROMA - Irak'ın Nasıriye kentinde yaşamını yitiren
Italyan askerlerinın sayısı 19'a çıktı. 22 yaşındaki son
kayıp, Pietro Petnıcci'ye doktoriar "beyin ölümü" teş-
hisi koydu. Italya'nın Irak'ta verdiği kayıplann çoğu "iş-
sizlik" ya da "düşükyaşam standartlan" nedeniyle or-
duya katılan gençlerden oluşuyor. Irak'ta ölen jandar-
malar ve askerlenn hemen tümü Sardenya, Sicilya ya
da Napoli taşrası gibi "azgelişmiş Güney'den" geli-
yor.
Italya'nın Ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşa-
dığı "ilk savaş trajedisinin" en çarpıcı boyutlanndan
biri de bu. Nispeten güvenli olduğu düşünülen Nası-
riye'de görev yapan askerlenn uğradığı saldın, bu yüz-
den ülkede katmerli bir "şok" yaratıyor. Bu, yıllardır
AB'nin "esenlik adasında" yaşayan bir Avrupa ülke-
sinin "savaş konsepti ve şartlanndan" ne denli uzak
olduğunu göstenyor.
'Pandora kutusu açacaksınız!'
Sokaktaki adarn "banş gücü -peace keeping- gö-
reviyle Irak'a giden ve ABD askertenne nazaran Irak-
lılara çok daha 'yakın olduğu söylenen' Italyan asker-
lenne" yöneltilen saldınyı deşifre etmekte güçlük çe-
kiyor: Oraya biz işgal için değil, Irak halkına güven-
lik ve altyapı götürmeye gittik; vaktiyle Balkanlar'da
olduğu gibi..." diyorlar ve "banş gûcü" yerine "işgal
gücü" olarak algılanmanın düş kınklığını, hesaplaşma-
sını yaşıyorlar. "Trajedi" bu anlamda bir "uyanış", bir
"dönüm noktası" Italya için.
Siyasi yelpazenin önemli bölümü -resmi düzeyde-
"yola devam!" parolası etrafında biıieşirken, kamuoyu
yoklamalan halkın bölündüğünü gösteriyor. "La Stam-
pa"nın yayımladığı kamuoyu yoklaması, Italyan güç-
lerini Irak'tan çekme konusunda halkın yan yanya bö-
lûndüğünü ortaya koyuyor. "Irakmisyonuna" ilişkın kuş-
kular her halükârda artıyor. Bu misyonun öncekıler-
den çok farklı olduğunu hatırlatan ünlü Sıcilyalı yazar
Andrea Camilleri mesela "Unita" gazetesine dün
verdiği demeçte Türk Dışişleri Bakanı Gül'ün sözleri-
ni hatırlatıyor
"Gül uyarmıştı!" diyor "Dikkat edin, Irak'ta bir 'Pan-
dora'nın kutusu' açmaya gidiyorsunuz demışti...
Irak'taki direniş eğer hakıkaten Bin Ladin terörü ile
birleştiyse, bu gerçekten de bir 'Pandora kutusu' de-
mektir... "
ABD'nin dönüm noktası
Nasıriye yalnız Italya için değil, ABD için de bir dö-
nüm noktası. Nasıriye saldmsı ardından ABD'ye ha-
reket eden Cumhurbaşkanı Ciampi, Bush'tan şimdi
ıvedi bir "rofa değişkiliği" istiyor. ABD'nin "tekyanlı-
lığı" bırakıp: BM, AB gibi uluslararası kurumlan dev-
reye sokmasını talep eden Italya Cumhurbaşkanı,
"uluslararası sistemin" bir an önce bu kaosa son ver-
mesini bekliyor.
Ciampi'nin ziyaretı vesilesiyle VVashington'da tam
kadro hazır bulunan Italyan köşe yazarlan Bush'un -
Irak serüvenınin başlangıcından bu yana- ilk kez bo-
caladığını, "neo-con" ekibın krize gırdığını; Powe4/Pen-
tagon/CIA arasındaki hesaplaşmanın kızıştığını ve
"Irak halkı arasında yayılan direnişin durumu kont-
rolden çıkardığım" anlatan CIA raporunun bu atmos-
ferden basına sızdığını, Rumsfeld başta olmak üze-
re "şahinlerin" hızlı bir "çıkış stratejisi" aradıklannı an-
latıyorlar.
Italya basını aynca VVashington'un ilk aşamada
Irak'taki Hükümet Konseyi'nin kaprisleri nedenıyle kri-
ze girdiğıne de dikkat çekıyor. Bremer'ın hafta için-
de ABD'ye yaptığı "ac/7z/yaretoi" arka planında "Bağ-
datyönetiminin Türkiye'ye çektiğirest" olduğunu ha-
tırlatan 'Manifesto' (13 Kasım) "Beyaz Saray; bizzat
kendisinin atadığı konseyin Türkiye'ye yaptığı çıkış-
tançokrahatsız"diyor Bush, Bremerve Bağdat'ta-
ki yönetim arasındaki en büyük sürtüşme konusu,
aşılan tüm engellerden sonra Türkaskerine 'hayr
1
den-
miş olması. Bremer'den Bağdat'ta şimdi konuyu ye-
niden değeriendirmesi bekleniyor!"
Nasıriye'deki saldınyla ivme kazanan olaylarda Irak'ta
yeni birsayfa açılıyor. VVashington'un herşeyden ön-
ce Çelebi'nin pozisyonu ıçın yeni bir "Karzai" aradı-
ğı öne sürülüyor. 24 üyelı konseyin de küçültülerek,
(başına buyruk olmayan) on kişilik bir dar kadroya in-
dırilmesı bekleniyor. Başkanlıkseçimlen için "gerisa-
yıma" giren Bush'un; "Türkiye krizi, Nasıriye saldmsı
ve VVashington'u sallayan CIA raporunun ardından"
herşeyı sıl baştan gözden geçirmeye hazır olduğu an-
laşılıyor.
Ancak hangi stratejiyle? Işte bunu kımse bilmiyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAJV
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞV
1/ Bilginin
saklanması ve
iletilmesini
konualanaka-
demik ve mes-
leki disiplin. 2/
Nuri Bilge
Ceylan'ın bir 6
filmi... Gene-
lev işleten ka-
dın. 3/ Edir-
ne'ninbirilçe-
si. 4/Kimliği
nemeyen uzay cisım-
lerine verilen ad..
Aruz ölçüsünde kısa
okunması gereken bir
hecenin, kalıba uy-
durmak için uzanlma-
sı. 5/Geçimsizlik, an-
laşmazlık... "Misket
limonu" da denilen 8
küçük bır limon cin- 9
si. 6/ Toprağı kazıp siper yapmak. II Yan mat bir
kâğıttürü... "Sermaye set çekti — ü figanım" (Ka-
racaoğlan). 8/ "Şık, güzel giyımli" anlamında argo
sözcük... Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü.
9/Uzaklık işareti... Tarih öncesi dönemlerde tran'da
ve Hindistan'ın kuzeyinde yaşamış halk.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Vicdan... Satrançta bir taş. 2/Göreceli... Kon-
ya ilinde bir baraj. 3/Kekelemek ya da söyleyiş
hatası yapmaktan çekinerek konuşmaktan kork-
ma. 4/ Yapma, etme... Iri taneli bezelye. 5/Boğa
güreşlerinde hayvana mızrakJa saldıran atlı. 6/
Cemaate namaz kıldıran kimse... Bir soru eki. 7/
Bağ, bahçe ve bostanlarda ekilmek için aynlmış
küçük toprak parçası... " — yanaklar domur do-
mur terlemiş/ Rahmerin güHere yağdığı gibi" (Ka-
racaoğlan). 8/ Büyük ve gösterişli köşk. 9/ Eski
" Mısır'da güneş tannsı... Uaç... Kav^a, dalaş.