Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2003 ÇARŞAMBA
S HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edırne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manısa
Aydın
Denızü
Y
Y
PB
Y
Y
Y
Y
PB
26
27
27
25
30
30
30
29
Sinop PB 25 Adana B 32
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskışehir
Konya
Sıvas
B
B
B
B
PB
B
B
27
27
27
26
26
27
27
Zonguldak PB 25 Antalya PB 28 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
B
A
A
A
A
B
B
28
32
35
30
32
27
25
B 21
Yurdun batı kesımlen
parçalı ve çok bulut-
iu, Marmara'nın batı-
sı ıle kıyı Ege sağanak
yağışiı. dığeryerier az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı
kuzey kesımlerde ar-
tacak, Ege ıle Akde-
nız'de bıraz azalacak,
dığeryerferde onem-
lı bır değışıklık olma-
yacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
/
10
8
19
17
15
16
11
Berlin Y 15 Moskova Y 13 l Moskova
Münıh Y 10 Zürih
Budapeşte
Madnd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
13
23
13
13
19
22
27
Y 10 Şam
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflıs
Kahıre
B
B
Y
B
Y
B
B
18
10
23
25
14
16
32
A 34
Taşnent
Tahrafi
Parça!. bulutlu Sıslı ~ . BUL"J > Çok bulutlu • Yağmurtu Kanı > Suiu kar t Gok gurultulu
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Batılılar, Müslüman Türk hükümetinin Müslü-
rnan bir devleti işgal eden güçlere ortaklık etmek
için kıvrım kıvrım kıvrandığını ayrıntılarıyla biliyor.
Yoksa dört sayfalık gerekçeli izin tezkeresi, olan
bitenden gazete haberleri ile bilgilenen AKP mil-
letvekillerini olumlu oy kullanmaya hazırlamak
(veya zorlamak) amacıyla mı yazıldı?
Galiba ikinci neden ağır basıyor. Hükümetin bi-
rinci başı (RTE) ile ikinci başının (Gül) durmadan
"gruptan hiç kuşkumuzyok" diye konuşmalanna
aldırmayın. Bu kadar sık aynı kanıyı düne kadar
yinelemeleri bile gruptan kuşkulu olduklannı ka-
nıtlamıyor mu?
Dışişleri Bakanı Gül'ün açıklamaları ilginç.
Türk askeri Irak'ta belirli bir süre kalacak. Bir
yıl. Neden bir yıl? Soruyu Gül; "Dünyaya (tabii
başta ABD'ye demek istiyor) Irakta hiç kimsenin
'kalıcı' olmaması mesajını verdik" diye yanıttıyor.
Dünyaya, özellikle ABD'ye kalıcı olmayın me-
sajı vermek? Breh, breh, breh!
Bu savı kuşku yok, VVashington alaylı bir dille;
bırakalım böyyük devlet övünüleri ile halkını, gru-
bunu ikna etmeye çalışsın Türkiye. Türk askerin-
den nasıl yararlanacağımıza bakalım, diye yo-
rumluyor olabilir.
BM kararı çıkmadan hükümetin asker gönder-
me telaşına neden kapıldığını soran yok, zaten
yanıtlayacak olan da.
VVashington ile mutabakata varılmış, ABD'ye
üzerimizden gereken planlan yapması için söz
verilmiş olmalı ki; hükümetin başı sık sık tezke-
renin ekim ayının ortalarına kadar Meclis'ten ge-
çirileceğini söylüyordu.
RTE'nin duraksamalar geçiren kimi bakanları
hizaya getirmek için söyledikleri bir başka gerçe-
ği belgeliyor.
"Meclis 'ten bu konuda gerekli izni aldıktan son-
ra ABD ile masaya 'güçlü bir şekilde' oturacağız"
diyor.
Bu söylem böyyük devlet tafrasının masaya
güçlü oturabilmek için yeterli olmadığını ortaya
koyduğu gibi; ABD'nin, (bizimkilerin açıklamaya
cesaret edemedikleri) "tezkere geçmedikçe I-
rak'ta Türk askerinin görev bölgesini, Türkiye'nin
Irak'la ilgili kimi siyasal, ekonomik isteklerini gö-
rûşmeyeceklerini" içeren dayatmasını da doğru-
luyor.
Temel öğelerde henüz anlaşmaya varılamadı-
ğı o denli açık ki; RTE, bu gerçeği "ABD ile uz-
laşma sağladığımız takdirde askerimiz bölgeye
gidecek" diye itiraf ediyor.
• • •
Bir bilinene karşı üç bilinmeyenli bir tezkere.
Kapsam, sınır, zaman belli değil. Tek somut bilgi
1 yjl!
Üstelik hükümet başkanının "...ancak 'bizim
hassas olduğumuz konularda' uzlaşma sağlaya-
mazsak bu konudaki (asker gönderme) kararı ver-
mek deyine bizim elimizde olacak" derken anlat-
maya çalıştığı nedir? Bu ifade henüz ABD ile baş-
ta PKK-KADEK'in bertaraf edilmesi (hatta nasıl
bertaraf edileceği) konusunda anlaşmaya varıl-
madığını duyuruyor.
"Hassas konu" ile ilgili anlaşma şayet fazla do-
yurucu olmayan hatta yanm yamalak, oyalayıcı
içerikte olursa... Türkiye, Irak'a asker gönderecek
mi göndermeyecek mi?
ABD'nin olası böylesi tutumu karşısında bizim-
kilerin boynunun kıldan ince olup olmadığını, iş-
te o zaman göreceğiz!
• • •
Tezkere "bilinmeyenler manzumesi".
Tezkerenin bir yıl süreyle sınırlandırılması da
önem taşımıyor.
Biz ne tezkereler gördük. Altı ayla sınırlandırı-
larak Meclis'ten geçirildi. Beş yıl, on yıl heraltı ay-
da bir "lüzumuna binaen" uzatıldı da uzatıldı.
Amerika'ya -yeter ki istesin- bizim hükümetin
canı kurban!
TUS sisteminde değisiklik
Doktorda İngilizce
aranmayacak
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Doktor-
lann kazanmak için yıl-
larca çaba harcadıklan
Tıpta Uzmanhk Sınavt
(TUS) sistemi değişiyor.
Sağlık Bakanlığı'nca
hazırlanan tasan taslağı,
sınava girecek adaylann
seçecekleri branşa yöne-
lik hazırlık yapmalann]
amaçhyor. Taslakta, te-
mel tıp bilim sınavı ön-
cesinde yapılan ingiliz-
ce sınav kaldınlarak Ka-
mu Personel Dil Sınavı
(KPDS) ve Üniversite-
Ierarası Dil Sınavı'ndan
(ÜDS) 50 puan almanın
yeterli sayılması dikkat
çekti.
Sağlık Bakanlığı Sağ-
lık Eğitimi Genel Müdü-
rü Doç. Dr. Çetin Din-
çel, hazırlanan Tıpta Uz-
manhk Tüzüğü Tasansı
Taslağı hakkında bilgi
verdi. Buna göre, ingi-
lizce ve temel tıptan olu-
şan sınav, bundan sonra
temel tıp ve adayın seç-
tiği branşa yönelik sonı-
lan içerecek. Temel tıp
bilimi sınavı öncesinde
yapılan îngilizce sınavı
yerine, ÜDS veya
KPDS'den 50 puan al-
mak 5 yıl süreyle geçer-
li sayılacak.Sınava gire-
cek kişilerin, seçecekle-
ri branşlara daha çok ça-
hşmalannı sağlamayı
amaçladıklannı söyle-
yen Dinçel, sınavın yine
ÖSYM tarafmdan yapı-
lacağını kaydetti. TUS
sınavını başanyla veren
bir doktorun, seçtiğı
branşın bilgilerini bil-
meden işe başladığını,
çünkü seçtiği bölümden
yalnızca 1 soru çıktığını
söyleyen Dinçel, 2 aşa-
malı yapılacak smavda
adaylann önce genel bir
tababet sınavına girece-
ğini belirtti. Dinçel, sı-
navın 2. günü ise "cer-
rahi bilimler; dahili bi-
limler" ve "temel tıp
bilimleri" adı altında 3
kitapçık hazırlanacağı-
nı, adayın hangi branşa
girmek istiyorsa ona gö-
re soru kitapçığını seçe-
ceğini söyledi.
Dinçel, taslak ile uz-
manlann ana dallan üze-
rine yapmak istedikleri
yan dallar için de bir uz-
manlık sınavı yapacak-
lannı belirterek Yan Dal
Uzmanhk Sınavı'nın
(YUS) merkezi sistemle
yapılmasını sağlayacak-
lannı bildirdi.
Nazife Cemgil'i uğurladık
Bahcelievler Katliamı
7TİP
}
Ugençamhyor
Haber Merkezi - Ankara Bahçelievler'de 8
Ekım 1978 tarihinde ülkücüler tarafından
katfedilen 7 Türkiye Işçi Partisi üyesi (TÎP)
öğrenci için bugün bir anma töreni
düzenlenecek. Yakın tarihe Bahcelievler
Katliamı olarak geçen olayda, TlP'li öğrenciler,
Osman Nuri Uzunlar, Efraim Engin, Latif
Can, Salih Gevenci, Faruk Arsan, Hürcan
Gürses ve Serdar Alten, dönemın Ankara
Ülkü Ocaklan Başkanı Abdullah Çatlı'nın
talimatıyla Haluk Kırcı'nın önderliğindeki bir
grup tarafından katledildi.Avukat Erşen
Sansal ile avukat Nezahat Gündoğmuş'un
çabalanyla gün ışığına çıkanlan katliamda,
ölen gençlerin mezarlannın farklı yerlerde
olması nedeniyle Ankara'da sembolik olarak bir
anma töreni gerçekleştirilecek. Toplantıda
Nihat Sargın da bir konuşma yapacak.
Haber Merkezi - Istanbul'da yaşa-
mını yitiren Türkiye Işçi Partisi (TlP)
ve Banşseverler Cemiyeti'nin kuru-
culanndan Nazife Cemgil (91) dün,
eşi Adnan Cemgil ile
oğlu THKO önderlenn-
den Sinan Cemgil 'in
mezarlannın bulunduğu
Karacaahmet'te toprağa
verildi.
Kore Savaşı'nın ya-
şandığı dönemde eşiyle
birlikte Banşseverler
Cemiyeti'ni kuran ve
'Savaşa hayır' diyerek
ilk eylem yapanlardan
Nazife Cemgil için ilk
tören, dün öğlen Eren-
köy'dekı Galip Paşa Ca-
mii'nde yapıldı. Cem-
gil'in cenazesi, daha
Nazife Cemgil
sonra Karacaahmet Mezarlığf na gö-
türülerek toprağa verildi.
Törene, Amerika'dan gelen torunu
Taylan Cemgil, Ruhi Su'nun eşi Sı-
dıka Su, Nihat Sargın, Alp Selek,
Orhan Silier, Şaban Erik, Müşfik
Eren, Mustafa Atalay, Orhan İyier,
Cüneyt Akalın, gazetemiz avukatı
Fikret tlkiz ve eski
ÖDP Genel Başkanı
Mehmet Atay katıldı.
Atay, törende yaptığı
konuşmada, ancak ce-
naze törenlerinde bir
araya gelebildiklerini
belirterek "Nazife
Cemgil, Adnan Cem-
gil, Sinan Cemgil, ha-
yatları boyunca dü-
şündüklerinin gerçek
olması için yaşadılar.
Nazife Cemgil sevdik-
lerine kavuştu. Diişün-
dükleri bir gün gerçek
olacak. Bir gün mutla-
ka gerçek olması umudunu hep ta-
şıdık. Şimdi yeniden bir gün oiutla-
ka diyerek Nazife CemgiH alkışlar-
la uğurluyoruz" dedi.
Yargıtay Başkanı Özkaya, yargıyı 'maksatlı' eleştiren iş dünyasına sert çıktı
'Çıkarı olanlar yargıdan rahatsız'
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Yargıtay Başka-
nı Eraslan Özkaya, TÜSİAD
Başkanı Tuncay Özilhan'ın
"Yargı, Türkiye'nin önünü tı-
kıyor" değerlendirmesinin
maksatlı olduğunu belirterek çı-
kan olanlarla yargının önlerini
tıkadığı bazı kişilerin yargıdan
rahatsız olduğunu vurguladı.
Bazı çevrelerin yargıyı güven-
siz hale getirerek bundan medet
umduğunu belirten Özkaya,
"Yargıya yapılan en büyük if-
tiradır. Bir gün bu iftirayı
atanlardayanar" dedi. Yargı-
ya yönelik -saldınlardan" yar-
gıçlann rahatsız olduğunu ve
açıklama yapılması için baskı
yaptıklannın altını çizen Özka-
ya. "Sanılmasın ki suçlamalar
kabul edildiğinden susuluyor.
Yargı, vazifesinin icabı ve cid-
diyeti gereği susuyor" diye ko-
nuştu.
Yargıtay Başkanı Özkaya, son
dönemde yargıya yönelik eleşti-
ri dışı çıkışlann ve Adalet Baka-
nı Cemil Çiçek'in yolsuzlukla
mücadelede yargıçlann arkasın-
da olduğuna ilişkin sözlerini, bir
grup gazetecıyle sohbetınde de-
ğerlendirdi. Özkaya'nın, gün-
demdeki konulara ilişkin açıkla-
malanndan öne çıkanlar şöyle:
Yargıyı yıpratanların çı-
kari var: "YargıTürkiye'nin
önünü tıkıyor" düşüncesınin
tersine, yargı, Türkiye'nin önü-
nü açmaya çalışıyor. Tam tersi-
ne yargı bazı kişilerin önünü tı-
kıyor. Yargının nasıl ülkenin
önünü tıkadığının gerekçeleri ve
nedenleri açıklanmalıdır. Her-
kesin sığınacağı yer yargıdır.
Yargı yıpranırsa yerine konacak
başkaca bir kurum yoktur. Açık
MAAŞLARM»
İÇİN
YÜRÜYORÜZ
Memurlarîzmit'e ulastt
3
ı gerekçesiyle
'ya yürü-
yüşbaşlatanKESK'ebağlİTüm
Bel-Sen üyesi bir grup memur, Îzmit'e ulaştı. KESK'e bağlı sendikaların Kocaeli temsilcile-
ri, bazı siyasi parti yöneticileri ve Türk Pirelli AŞ tarafından işten çıkanlan Ekolas işçileri-
nin, Merkez Bankası önünde karşıladığı Tüm Bel-Sen üyesi bir grup memur, yoğun güven-
lik önlcnıi altında önce İzmit Büyükşehir Belediyesi, ardından da AKP Kocaeli il teşkilatının
öniine geldi. Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara, belediye memurlarının haklarını
almakta kararlı olduklannı söyledi. Geceyi Izmit'te dinlenerek geçiren grup, bugün Adapa-
zan'na hareket edecek. Memurlar cuma günüAnkara'da olmayı planhyorlar. (Fotoğraflar: AA)
söylüyorum, yargı, pek çok ku-
rumdan çok daha sağlamdır.
Maksatlı olarak kamuoyu araş-
tırmalanyla yargı yıprahlmaya
çalışıyor.
Yargıçlar saldırılardan
rahatSIZ:Yargının Türkiye' nın
önünü tıkadığını söyleyenler bu
zamana kadar neden sustu? Yar-
gıya yönelik de\amlı hücumun
durması lazım. Yargı da insaflı
ve objektif çerçevede tenkit edi-
lecekti. Tenkitler maksatlı olma-
malıdır. Daire başkanlan, yargı-
ya yönelik saldınlardan inanıl-
maz derecede rahatsız. Baskı
yapıyorlar, yargıya yönelik hü-
cuma karşı açıklama yapılması
için. Yargı susuyor diye bir taraf
hücum ediyor.
Yolsuzlukta delil sart:
Yargı geçmiş senelerde ne ise
yine aynı yargı. Pek çok siyasi
ve büyük ekonomik davalan ka-
rara bağlıyor. "26 banka hor-
tumlanmış, 56 milyar dolar
zarar var. Cezaevlerinde kim-
se yok" deniyor. Haklı gibi gö-
rünüyor. Ancak, delili olan hiç-
bir davada yargı, kişileri serbest
bırakmadı. Delilsiz bir dosya ile
mahkûmiyet bize ulaştığında ise
Yargıtay bunu bozar. Yargı baş-
kalannın desteği ile karar veri-
yorsa bu adalet değildir. Yargıç
vicdanıyla karar veremiyorsa
orada sorun var demektir. Yargı-
nın kimsenin vesayetine ihtiya-
cı yoktur.
Kararımızı YSK kabul et-
tl: YSK'nin seçımlere ilişkin
karan henüz olgunlaşmadan,
baskı altında tutulmak istendi.
Biraz da yargıya yönelik saldı-
nlann nedeni budur. Bir görüş
Yargıtay'ın karannın kurulu
bağladığı, diğeri ise tam tersi.
Aslında iki görüş de tam olayı
yansıtmıyor. YSK, Yargıtay'ın
karan seçimi etkilemez demiştir.
AKP'den tabana imam hatip rüşveti
B Baştarafi 1. Sayfada
millervekillerine \e taba-
nına hoş görünecek bir
yöntem izledi.Milli Eği-
rim Bakanlığı tarafından
hazırlanan ve Yükseköğ-
retim Yasası değişikliği
öngören tasan dün sabah
saatlerinde TBMM'ye
sevk edildi.
Hükümetin ÖSS başvu-
ru tatvimini de dikkate
alarakbir an önce yasalaş-
tınnak istedigı tasannın 3.
maddesiyle, üniversiteye
girişteki meslek liselerine
yönelik kısıtlamalar kal-
dınhyor. Tasanyla, tüm li-
seler için aynı ölçütler be-
lirlenmesi hükme bağla-
myor. Tasanda. "Bireysel
başarı puanı; adayın,
beşlik sisteme dayalı or-
taöğretim diploma notu
ile ÖSYM'nin yapmış
olduğu sınavdan aldığı
puanın yüzde 2'sine kar-
şüık gelen sayımn çarpı-
mıvla elde edilir" denili-
yor. Böylece, imam hatip
lisesi mezunlannın orta-
öğretim puanlan için be-
lirlenen 0.3 katsayı sınır-
laması kaldınhyor.
Tasanyla Yükseköğre-
tim Kurulu'nun "öğren-
cilerin seçilmesi ve ka-
bul edilmesiyle ilgili
esasları tespit etme"
yetkisi de kaldınhyor.
YÖK Yasası'nın
ÖSYM'nin görevlerini
düzenleyen bir madde-
sinde de değisiklik yapıl-
dı. Buna göre, ÖSYM
yalnızca yükseköğrenim
lcuruluşlanna değil, kamu
ve özel sektörün talepleri
EYLEM YAPAN ÖCRENCİYE REKTÖRDEN AFERİN'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Hacettepe Universitesi'nin (HÜ)
açılış töreninde bir grup öğrencinin
yaptığı protesto eylemi, üniversite
rektörü Tunçalp Ozgen'den "afe-
rin"aldı.
HÜ'nün dün Beytepe Yerleşke-
si'nde düzenlenen yeni öğretim yılı
töreninde, Başbakan yardımcısı Ab-
dülIatifŞener ve Tunçalp Özgen'in
konuşmalanmn ardından bir grup
öğrenci, "Siz söylemek istedikleri-
nizi söylediniz, bizim de söylemek
istediklerimiz var" diyerek "Ne
YÖK ne YEK; parasız, bilimsel,
demokratik, bağımsız üniversite is-
tiyonız" sloganlanmn yazılı olduğu
pankart açtı.Bunun üzerine tekrar söz
alanRektör Özgen, "Sanıyorum ki,
şimdi tam üniversiteye döndük.
Bütün üniversitelerde öğrenciler
bu hareketleri yapıyordu. Bu ne
bahtsız bir üniversitedir ki, bura-
da hiçbir öğrenci kalkıp söylemi-
yor diyordum. Onun için teşekkür
ediyorum. Şimdi, siz demokratik
hakkınızı kullandınız. tzin verin
törene gelenler de demokratik
hakkını kullansın ve töreni izlesin"
diye konuştu. Protestocu grup, bir sü-
re daha pankartla bekledikten sonra
stadyumdan aynldı.
doğrultusunda personel
ya da öğrenci seçimi ya-
pacak. Bu sınavlara iliş-
kin esaslar ilgili kurum ve
kuruluşlarla birlikte ha-
zırlanan protokollerle be-
lirlenecek. Milli Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik,
yasa taslağınm Üniversi-
telerarası Kurul ile yapı-
lan toplantılarda günde-
me gelmediğini savunur-
ken sisteme ilişkin esas-
lann bir yönetmelikle dü-
zenleneceğini söyledi.
Çelik, yönetmelik düzen-
lenirken YÖK, ÜAK ve
ÖSYM'den görüş isteye-
ceklerinı de ifade etti.
Seçım bildirgesinde ve
parti beyannamesinde
meslek eğitimini destek-
leyecekleri sözünü ver-
diklenni anımsatan Çe-
lik, "Birinci engel fark-
lı olarak uygulanan kat-
sayı problemiydi" dedi.
Una/atanhn Ek
TaşıtVergisi
yargıdan döndü
• Baştarafi 1. Sayfada
mağdur durumda kal-
mayacaklannı söyledi.
Uzmanlar, mükellefle-
rin konuyla ilgili ola-
rak hükümetin alacağı
karan bekleyebilece-
ğini veya vergi mahke-
melerine başvurabile-
ceğini belirtiyor.
Anayasa Mahkeme-
si, dünkü toplantısında
Ek Taşıt Vergisi ve me-
murlara yönelik kade-
meli emeklilik yasala-
nna ilişkin ÇHP'nin
başvurulannı değer-
lendirdi. Toplantı son-
rası açıklama yapan
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Haşim
Kılıç, kademeli emek-
lilikle ilgili itiraz baş-
vurusunun bugün saat
10.00'da yapılacak
toplantıda değerlendi-
rileceğini belirtti. Ek
Taşıt Vergisi'ne yöne-
lik yasal düzenlemey-
le ilgili karann ise alın-
dığını belirten Kılıç,
"4962 sayılı yasanın,
21. maddesi ek vergi
dediğimiz taşıtlarla
ilgili dü/enlemeydi.
Görüşmeler sonu-
cunda 21. maddenin
tamamının iptaline
oyçokluğuyla, vürür-
lüğün durdurulması-
na ise oybirliğiyle ka-
rar verdik" dedi. Kı-
lıç, "Bu durumda,
vergilerini ödeyenler
ne olacak" sorusuna
ise "Bu mahkemenin
dışında bir konu. Ge-
reken karar verile-
cektir" yanıtını verdi.
Maliye Bakanlığı ise
Anayasa Mahkeme-
si'nin karanrun ardın-
dan ortaya çıkan duru-
mu değerlendirmeye
aldı. Karan sürpriz
olarak değerlendiren
üst düzey bir Maliye
bürokratı da, "Bu aşa-
madan sonra ne ya-
pılabilir ona bakaca-
ğız. Anayasa Mahke-
mesi karaıian geriye
yürümüyor. Ancak
iade için mahkemeye
başvuranlar olabi-
lir" dedi.
Maliye Bakanı Una-
kıtan ise gazetecilerin
sorulan üzerine, ipta-
lin ardından yurttaşla-
nn mağdur durumda
kalmayacaklannı söy-
ledi. Unakıtan, "Ciddi
bir vergi kaybı olur
mu" sorusuna, "Ha-
yır olmaz. Çünkü 30
Eylül itibarıyla va-
tandaşlann çoğu ver-
gi) i yatırmıştı" diye
yanıtladı.
Uzmanlara göre ise
daha önce Ek Taşıt
Vergisi'ni yatırmış
olanlann önünde iki
seçenek bulunuyor.
Mükellefler konuyla
ilgili olarak hükümetin
alacağı karan bekleye-
cek veya 55 milyon li-
rahk dava harcı yatıra-
rak vergi mahkemesi-
ne ba^vuracak. Anaya-
sa Mahkemesi'nin ip-
tal karan gerekçe gös-
terilerek açılacak da-
vanm sonucunda,
mahkemenin iade ka-
ran vermesi durumun-
da; söz konusu harcı
da davalı idare ödeye-
cek.
CHP Trabzon Mil-
letvekili Akif Hanıza-
çebi de, iptal karannın
ardından, toplanan
vergilerin yurttaşlara
iade edilmesi gerekti-
ğini söyledi.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
"Evveliyâtı Böyle Olunca!•••
• Baştarafi Arka Sayfada
maya çalışmış! Başarabilmiş midir? Sanmıyorum:
1938/1950 arasında Türkiye, artık 'merkeziyetçi bü-
rokratik', 'faşizan' birdüzende idi; bu türden öteki top-
lumlar gibi, iktidar -aksi iddia ediliyordu ama- oligar-
şik, yâni 'Bürokrasi + Burjuvazi Koalisyonu' elinde
idi; bir bakıma, çoğu aydınımızın 'yan cebıme koy' de-
digi, ayncalıklı düzeni: 'Alafranga seçkinlersaltanatı'...
'Bugün Itaat basını' İse, dün de öyle Idl...
Yoksayanıhyor muyum? Türkiye'de üç önemli 'mü-
essese'nin mâhiyetini, konumunu ve işlevini iyi an-
lamak, doğru değerlendirebilmek için, önce Cumhu-
riyet'in iç yapısındaki yozlaşmayı anlamak lâzımdır,
eğer taşlan yerli yerine koyamazsanız, öğretim/ eğitim
sistemini de, işçi haklannı ve sendikalaşma düzenini
de, doğru değerlendiremezsiniz; elbet, basını ve me-
dia'yı da!. Çünkü demokrasilerin 'olmazsa olmaz' mü-
esseseleri olan öğretim, sendikalar ve basın; ne ulusal
demokratik devrimlerin hızıyla, toplumsal işlevlerine
sahip çıkabilmiş, onlan halkın çıkanna işletebilmişler-
dir; ne de, 'Demokrasi'nin doğru işlemesine, 'ağırlık-
larını' koyabilmişlerdir: Oligarşi'nin elinde, üçü de ade-
ta bırer oyuncaktı; kim iktidarda ise, onlaıia istediği gi-
bi oynuyordu.
Bir ben kaldım ortada..."
tOeç/c/n' ve 'alafranga' aydınlanmız, Yunan/Lâtin
O Kültürü'nü, Köy Enstitüleri ve Halkevleri aracı-
lığıyla, yurt yüzeyine yaymaya çalışırken; meselâ -Is-
tanbul dahil- Marmara Bölgesi, yıllarca sıkıyönetim
altında yaşamaya mahkûm edilmişti. II. Dünya Sava-
şı yıllarında Bâbıâli'ye (basına), ecnebi olsun yerli ol-
sun, hangi haberin, hangi sayfaya, kaç sütuna, hangi
başlıkla girebileceği; Matbuat Umum Müdürlüğü tara-
fından, tebliğ edilirdi. Söyler misiniz bu disiplin içinde,
Tan Olayı'nın kendiliğinden olup geliştiğine kim inana-
bilir? Aslında öteki bütün gazetelerin, koro gibi bir ağız-
dan, gazeteye yapılan baskını ve yağmalamayı, coş-
kuyla onaylaması; nasıl bir 'itaat gazeteciliği'nin Tür-
kiye'de egemen olduğuna işaretti.
O ortamda, 'itaat gazeteciliği' henüz, Oligarşi'nin
egemen kolu sayılan, Bürokrasi'nin emrindedir, ona
itaat ediyor; mükâfatı da, 'mûti' gazeteciye ya bir ge-
nel müdüriük takdimi olurdu, daha çok da 'meb 'usluk'\
Bunu o yıllarda, takma bir isimle ('Çamdevıren') Akba-
ba dergisinde yergiler yayımlayan Faruk Nâfiz Bey, ez-
berimde kalmış o mısraıyla pek güzel özetlemiştir:
"...bir ben kaldım ortada, bir de Ahmet HidâyetL"
'Turgırt Özal'dan -daha doğrusu 12 Mart'tan- sonra-
sı, başka bir devir; Sistem'in, Soğuk Savaş başından
beri yaptığı baskı, gerçek sonucu veriyor; yâni neyi?
Onu da görüşeceğiz