Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2003 ÇARŞAMBA
14 J. LJ J \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Italyan sanatçı Bruna Espesito'nun tuvalet geleneğini ele aldığı işi Deneme Bilim Merkezi'nde
Ekolojik ve banş dolubir mesaj
OZLEMALTUNOK
Geniş bir alanda yer alan, aydınlık,
büyük bir tuvaJet. Insana ait hiçbir şey,
çirkin ya da kötü değildir çünlcü. De-
ğişiyor, başkalaşıyor. Yaşama ait her
şey dönüştürülebilir çünkü. tnsan va-
rolduğundan bu yana kimi zaman
mahrem, kimi zaman doğal, kimi za-
man da tabu gibi algılanan tuvalet
geleneğinin günümüzde nasıl olma-
sı gerektiği, Deneme Bilim Merke-
zi'nde Bruna Espesito'nun 'Doğal
Gübre Tuvaieti' adlı işinde çıkıyor
karşımıza.
Espesito'ya göre tuvalet kullanı-
mının insanoğlunun normal bir etkin-
liği olarak yeniden tanımlanması ve
kentteki yapılanmasının yeniden dü-
zenlenmesi gerekiyor. Bir genel tu-
valetin şehrin genel resmi içinde
önemli olduğunu ve bir anlık bir din-
lenme merkezi olarak çekici bir bi-
çim ve pratik işlevler yüklenebilece-
ğini düşünüyor Espesito.
'Doğaya Inanmalıyız'
Isveçli bir mühendis tarafından
bundan 60 yıl önce keşfedilmiş bir sis-
temin ütopikleştirilmiş bir sunumu
belki Espesito'nun bienaldeki işi.
Tüm bunlara kafa yormasuıın altın-
da ise geçmişe, dönüşüme, artan nü-
fusa, teknolojiye, tüketime, temizlik
anlayışına yeniden bakmamızı sağ-
lamak isteği yatıyor. Kısacası bienal
çerçevesinde yan saydam bir genel
alanın yeniden yapılandınlması "Do-
ğal Gübre Tüvaleti".
- Yeni yüzyddan umudu görünü-
yorsunuz. Bu, bienaldeki işinizin yük-
sveçli bir mühendis tarafından bundan 60 yıl önce
keşfedilmiş bir sistemin ütopikleştirilmiş bir sunumu
belki Espesito'nun bienaldeki işi. Tüm bunlara kafa
yormasının altında ise geçmişe, dönüşüme, artan
nüfusa, teknolojiye, tüketime, temizlik anlayışına
yeniden bakmamızı sağlamak isteği yatıyor.
lendiği anlamdan da anlaşıh\or_.
BRUNA ESPESİTO - Oyfe olma-
mız gerekiyor, öyle olmaya da hak-
kımız var. Barbarlık, çirkinlik ve in-
tikam kınlganlığımızın simgeleri ni-
teliğinde. Bunlargüçlü değil, zayıf ve
kınlgan olduğumuzun anlatımı. Ger-
çek güç sabırlı olmak.
- Bunun için de doğaıun gücüne ku-
lak veriyorsunuz...
ESPESİTO - Doğaya inanmaljyız
çünkü o sınırsız, onun sürecini hız-
landıran biziz. tnsanın aklı ve ihtiyaç-
lan hâlâ gen kalmışken, teknoloji
dünyanın akışını hızlandınyor. Aslın-
da doğa da katı; depremler, firtına-
lar... Hayatın yumuşak ve katı, güzel
ve çirkin yönleri var, aynı şekilde sa-
natın da... Sanat aslında hayat gibi,
katılık ve yumuşaklık bir arada.
- Peki siz bu iküiği işlerinizde nasıl
dengetiyorsunuz?
ESPESITO-Benim yaptığım, kur-
duğum bir denge değil, kendiliğinden
oluşuyor. Ben bu işi adalet ve şiirin
birleştiği nokta olarak görüyorum,
hatta daha çok şiirsel buluyorum.
Deneme Bilim Merkezi'ndeki işim
'halka açık bir doğal gübre projesi'
olarak 10-15 yıl önce Berlin'de do-
ğan bir fıkir. Ekolojik ve banş dolu
bir mesaj bu, biraz da insanJa ilgili
olan her şeyin bir güzellik taşıdığı-
nı gösterme mesaj ı taşıyor. Ve ada-
let de... Daha iyi bir adalet düzeyine
ulaşıldığmda, adalet yerini buldu-
ğunda ve fethedildiğinde de şiır ora-
dadır.
- Yine de adaletsizlik şiirselükten
ağu* basıyormuş gibL.
ESPESİTO - Her gün sıfonu çeke-
rek harcadığımız su miktan aslında
büyük bir adaletsizlik. 1800'lerinba-
şında kanalizasyon sistemi bulundu-
ğunda büyük bir devrimmiş gibi al-
gılandı, fakat zaman geçtikçe mikro-
biyoloji sayesinde bu su kaybının bü-
yük felaketlere yol açabileceği anla-
şıldı. Su azaldıkça, özellikle önü-
müzdeki yüzyıllarda daha da büyük
felaketlere yol açabileceğini biliyo-
ruz. Teknolojinin gücünü elinde tu-
tanlar, bireyin yapması gerekenleri el-
lerinden alıp kendi egemenliklerine
geçiriyorlar. Birey hiçbir şey yap-
mazken, teknoloji onun adına sorum-
luluk yüldeniyor. Göz dolduran, bü-
yük, ihtişamlı binalarla her şey yo-
İundaymış gibi bir izlenim veren ya-
pılar kuruyorlar. Birey de böylece
bütün sorumluluklanndan annmış
oluyor.
- Kullandıgınız matzemeler de cam,
su, toprak gibi dört elementten üre-
tilen malzemeler, elektrik dışında...
ESPESTTO-Güneş enerjisinden el-
de edilen elektrik kullandım bazı iş-
Ierimde. Hem doğal hem de yapay
yanlanmız işlerimde de bir araya ge-
len bir ikilik. Teknolojiye de ihtiya-
cımız var, zaten yarattığımız bir şe-
yin karşısında durmak da mümkün de-
ğil. Bir endüstri çağında yaşıyoruz ve
bu çağın devam etmesi için doğaya
saygı gösterilmesi ve doğanın göz
önünde bulundurulması gerek.
Blreyln sorurnluluflu
- Böyle bir zamanda bireye nasıl
bir rol yüklüyorsunuz?
ESPESİTO - Bu durumu anlayabi-
lir, değiştirmeye çalışabilir ve almak
yerine vermek yoluna gidebilir. Bü-
tün dinlerin öğrettiği şey de bu aslın-
da.
- Dünya olarak inanacak bir şeyi-
miz kaldı nu sizce?
ESPSITO - Özellikle var olan de-
mokrasıler, varoluşsal ve geçmişten bu-
güne gelen sorunlar yerine, teknolo-
jik sorulann üzerine eğiliyor. Bir gru-
ba ait olma, yaşlandığında rahat bir ha-
yata sahip olabilme, sadece bir araba-
ya gereksinim duyma dışındaki so-
runlar... Bu varoluşsal boşluklar, ya bel-
li nesneler tarafından ya da köktenci-
liklerle örtülebiliyor. Köktenciliği ço-
ğul olarak kullanıyorum, çünkü bir-
çok biçimde karşımıza çıkıyor.
OSMANLIBANKASI
Mimarlık
Sohbetleri
• Mimar Murat
Tabanlıoğlu'nun Galata
için hazırladığı liman
projesi, 'Voyvoda
Caddesi Toplantılan
Mimarlık Sohbetleri'
kapsamında gündeme
getirilecek.
Kültür Servisi - Osmanlı
Bankası Müzesi,
'Voyvoda Caddesi
Toplantılan Mimarnk
Sohbetleri' kapsamında,
Viyana Teknik Üniversitesi
mimarlık bölümü mezunu
mimar Murat Tabanhoğlu
tarafından Galata için
hazırlanan liman projesini
gündeme getiriyor.
'Galataport' başlıklı toplantı,
bugün saat 18.30-20.00
saatleri arasmda Osmanlı
Bankası Müzesi'nde
yapılacak. Bugüne kadar
aralarında Hannover
Expo 2000 Türkiye
Pavyonu, Milliyet Gazetesi,
Doğuş Market Place ve
Ağa Han için Kahire'de
yapımı süren Urban Plaza
gibi birçok projeye
imza atan Murat
Tabanlıoğlu'nun
hazırladığı liman projesi,
Cenevizlilerden günümüze,
'tstanbul'un nhünıı'
görevini üstlenen Salıpazarı
bölgesini kapsıyor.
Projede, 196O'lı yıllarda
inşa edilen antrepolann
gölgesinde varlığını
sürdüren bu kıyı şeridinin
yeniden düzenlenmesi
öneriliyor. Barcelona,
Sidney vb.. dünyanm
önemli şehirlerindeki gibi
düzenlemeler yapılmasının
hedeflendiği projede. 3 bin
kişilik büyük turistik
gemilerin Istanbul'a
gelmesini sağlayacak
liman altyapısının
oluşturulması amaçlanıyor.
(Katılım ücretsiz. Bilgi için
Tel: 0 212 292 76 05)
1
eyhan Murphy -
Alpaslan Karaduman
ikilisinin 'Jungle
Book'tan esinlenerek
oluşturduğu 'Şehir
Orman' sağlam bir
öykü üstüne kurulu.
Dansçılann
birlikteliği
başlı başına özgün
koreografiyi
yansıtıyor. Gerçek
dansa yaslanan
sanatçılann
başanlan, bu yapımı,
uluslararası
festivallere taşıyacak
niteliğe ulaştınyor.
Modern Dans Topluluğu gençler için bir drama çalışması gerçekleştirdi
Şehir Orman
y
1a sanatın özüneyolculuk
HAYATİASILYAZICI
Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Toplulu-
ğu, Yapı Kredi sponsorluğunda çok önemli bir ya-
pımı gerçekleştirdi. Ülkemizi ve tüm dünyayı, özel-
likle de gençleri ilgilendiren bir konuyu sahneye
taşıdı. Jungle Book'tan esinlenerek gençler için bir
drama çalışması gerçekleştirdi MDT. Modern dans-
la böyle bir kurgunun sahneye taşınması, genelde
sanatm, özelde dans sanatının özünü bulmayı ge-
tiriyor akla. Sanatı sanat yapan özü saptamak için
genel geçer ölçüte ulaşınz belki.
Gelelim MDT'nin kuruluşundan bu yana yapmış
olduğu çalışmalan gözden geçirmeye. Kuşkusuz,
on yıllık çalışmalan bu satırlara sığdırmanın ola-
naksızlığı karşısında şunu söyleyebilirim ancak:
MDT'nin ortaya koyduğu gibi sanatın özü, dansın
tanımını aşan, olaylan kurgulayan, evrensel boyut-
lara bürünen olayı vurgulamak, "Şehir Orman"
olayını vurgulamaktır amacım. Asluıda sanatın özü
ya da tanımı üzerinde bir anlaşmadan söz etmek
kolay değil.
Yapıtı yapıt yapan özelllk
Değişik düşüncelerin ortaya atılacağından kuş-
ku duyulmaz. Ne ki, bir an için ortak noktada bir-
leşildiği konusunda anlaşma sağlandı ve böyle bir
ortak özde karar kılındı. Sanat yapıtlannı sanat ya-
pıtı yapan nesne organik birliİc denen bir özellik-
tir.
Sözgelimi, "ŞehirOrman"da olduğu gibi. Sanat
yapıtlanrun değerlendirilmesinde bunun -konumu-
zu ilgilendiren "ŞehirOrman"ı alalım-, modern dan-
sın yerleşmesi gereken ilkesı olarak benimsenme-
si gerektiğini düşünüyorum. Kişisel bir değerlen-
dirme olmakla birlikte (Batı'da bu tür yorum ve gös-
terileri bir norm olarak kullanmayı çabuk benim-
siyorlar) modern dansa uygulanabilmiş bir boyut
olduğunu, büyük bir kitle (sözgelimi, gençler) için
bir drama uygulaması olduğunu gösteren ikinci bir
örnek bulamayız. Doğal olarak değişik konular.
değişik koreografik düzenlemelerle uygulanagel-
mekte olanlardan farklı olduğunu vurgulamak is-
nyorum.
"Şehir Orman"da organik birlik ve dansın özü-
nü betimleyen yönler iyi yorumlanmış. Bu neden-
Ie "Şehir Orman"uı o oranda başanh, güzel oldu-
ğunu -yukanda da belirttiğim nedenlerle- söylüyo-
rum. Dans dramanın organik birliği. dansın özünü
tanımlaması savını ömekleyerek kanıtlıyor. "Şehir
Orman", salt bir söylenceye yaslanmıyor. Böyle
bir söylence yok zaten.
Gençlerin çıkmaza düşmelerini önlemek için.
uyancı, eğitici, yaşamı daha yoğun güzelliklerle ku-
caklayıcı olmalan konusunda; dayanaklan herke-
sin görebileceği, anlayabileceği bir yorum-kurguy-
Ia veriliyor. Ormanlar, orada yaşayanlar, her tür
hayvan türünün yaşam hakkını yok eden yangın-
lan anımsatıyor. Kurt nasıl ormanda insanı en bü-
yük düşman olarak görüyorsa doğayı yok edenler
de toplum için o denli tehlikeli ve korkutucu olu-
yorlar. "ŞehirOrman" masalından kıssadan hisse-
ler çıkıyor ve beklenmedik biçimde ülke genelin-
den evrensele uzanıyor.
Sağlam bir öykü üstüne kurulu "Şehir Orman",
bu yalın anlatımıyla evrensel boyutunu da yanında
getiriyor. Yapılan çalışmada önce Beyhan Murphy-
AJpaslan Karaduman, dansın dramasını, yargımı
doğrulayan bir libretto ile oluşturmuş. Bu iş için
gereken genel-geçerlilikten uzaklaşmadan modern
dansın ölçütleri içinde kurguyu gerçekleştirmişler.
Konuda izleksel (tematik) ortaklığı, RudyardKip-
ling'den bölümleri içeriyor libretto. Bir de önce
söylediğim ikilinin senaryosu. Ayn bir deyiş ve
anlatım var "Şehir Orman"da. Dansla ilgili ölçüt-
lerin doğru gösterilmesi konusunda biraz daha de-
ğişik bir savla gerçekleştiriyor.
Sözcük ve Imge öriintüsü çok başarılı
Yapımın bütünü, bu alandaülkemizde ulaşılmamış
doruk bir düzeye ulaşıyor. Koreografılemesi ve yö-
netimiyle Beyhan Murphy'nin aşaması bu. Tüm gö-
revlilerin birlikteliği bu denli güzel ve anlamlı ola-
bilir. Senaryo-libretto bütünlüğü, sözcük ve imge
öriintüsü yönünden çok başanh. Her şey yerli ye-
rinde kullanılmış "Şehir Orman"da.
Konunun seçimi elbette ki çok önemlidir. Yine-
lemeyi sevmiyor Beyhan Murphy; kendini yenile-
meyi, kendini aşmayı yeğliyor. Onun için işbirliği
yaptığı kişileri seçmekte özen gösteriyor. Ömeğin,
müzik için Rahman Altın-Mercan Dede, dekor ve
giysi tasanmı Tuncay Kalyon, Serdar Başbuğ. Bil-
gisayar-video tasanmı da iyi çözümlenmişti. Fuat
Gök'ün tasanmı da yapıma katkı sağlıyor.
Dansçılann birlikteliği başlı başına özgün kore-
ografiyi yansıtıyor. Gerçek dansa yaslanan sanat-
çılann başanlan, bu yapımı, "ŞehirOrman"ı ulus-
lararası festivallere taşıyacak niteliğe ulaştınyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Sosyalist Sabancı
Bir zaman önce televizyon ekranında izlediğim
bir görüntü silinmemiş belleğimden: Ünlü işada-
mı Sakıp Sabancı Galatasaray Üniversitesi'nde
bir konuşma yapıyor. Konuşması sırasında söz is-
teyen öğrencilerden biri, sizin pek çok fabrikala-
rınız, mülkleriniz var, ilerde sosyalizm gelince bun-
lar elinizden alınacak ne düşünüyorsunuz, diye
soruyor. O da, ben sizden daha sosyalistim, gibi-
sinden hem salondakileri, hem de ekran başında-
ki beni gülümseten biryanıt veriyordu.
Açılalı epey oldu ama, Emirgân'daki Sabancı
Müzesi'ni yeni görebildim. Dahası bir zamanlar
Sabancı Ailesi'nin konutu olduğu için sokaktan
geçenlerin giremeyeceği o güzel bahçe ve yapıyı
da gezebildim.
Boğaziçi üstüne söylenen, söylenecek sözler
bitmez. Benzersiz doğal yapısı ve güzellikleri ya-
nında, tarih içinde insanlann buraları nasıl kullan-
dıklan, yapılanyla güzelleştirdikleri ya da çirkin-
leştirdikleri anlatılagelir.
Son elli yılın egemen anlayışı yağmacılık, Boğa-
ziçi'nin tarihsel ve doğal güzelliklerinden de geri-
ye pek az şey bıraktı.
Sabancı Müzesi'nin sahil yolu üzerindeki kapı-
sından girdiğinizde, önce sizi Boğaziçi'ne özgü, ko-
runmuş bir doğa parçası karşılıyor. Asırlıktopçam-
lann egemenliğindeki hafif yamaç boyunca arala-
nnda yeni ekilmiş zeytin ağaçlannın da olduğu çe-
şitli brtkilerle zengin bir bahçedesiniz.
Bu güzel bahçenin içinden yürüyerek ulaştığı-
nız tarihsel yapıda Osmanlı dönemine ilişkin yazı
sanatı örneklerini görebilirsiniz. Bu tarihsel yapı-
nın bitişiğinde yapılan iki katlı modern birsergi sa-
lonunda ise çağdaş Türk resminin seçkin yapıtla-
n izleyicileri bekliyor. Zaman zaman başınızı dışa-
rıya çevirdiğinizde size farklı görünümlerden ba-
kan Boğaziçi de hep yanı başınızda.
Sabancı Müzesi, içerdiği değerli yapıtlar kadar,
yapılann ve çevresinin düzenlenişi, birbiriyle uyum-
lu bir bütün oluşturmasıyla da etkiledi beni.
Dahası, düşüncelerbirbirini kovaladı: Zengin bir
işadamı yıllar boyu konut olarak kullandığı çok de-
ğerli bir yapıyı müzeye dönüştürmüş, yine yıllar bo-
yu satın alıp biriktirdiği sanat yapılannı da bu mü-
zede sergiliyordu. Yani, kişisel bir servet, kamu-
nun hizmetine sunuluyordu.
Sosyalist uygulama, bireylerin, ellerindeki ser-
veti kamu yararı için değil, çalışanlan sömürmek
için kullanacağı tezinden yola çıkarak, servetin ka-
mu yararına kullanılabilmesi için onun kamulaştı-
rılması ilkesine dayanır.
örneğimizde ise tersi bir uygulama söz konu-
su. Kapitalist birtoplumda bir servet sahibi, elin-
deki bir serveti kamunun yararına sunuyor.
Nasıl yorumlamalı?
Birey-toplum ilişkisi pek çok katman içeriyor.
Tüm kapitalistlerin işçi düşmanı olduğu söylene-
bilir mi? Bugün ülkemizde özel sektöre ait pek
çok büyük sanayi kuruluşlannda çalışanlann hak-
lan, kamu çalışanlarının çok üzerinde.
Özel mülkiyete izin vermeyen sosyalist uygula-
malar, yirminci yüzyılda topluma özgürlük, refah
ve mutluluk getiremedikleri için çöktüler.
Sosyalist düşünceye inananlardanım. Ama bir
işletmeyi özel sektör kamu gücünden daha verim-
li işletebiliyorsa buna neden karşı olayım? Sosya-
list düşünce, insanlann daha mutlu yaşayabilme-
si için birçözüm olduğu için ortaya çıktı. Temel amaç
mülkiyetin kimde olacağı değil, insanlann nasıl da-
ha mutlu olacağı.
Savaş, sömürü, adaletsizlik gibi küresel sorun-
lar elbette kapitalist düzenler sürdükçe sona er-
mez ama, insandan yana ağırlığını koyan, denet-
leyici bir kamu gücünün varlığıyla toplumlann gi-
debileceği ileri noktalar olduğu da yadsınamaz.
Nâzım Hikmet, 1955 yılında Viyana'da işçiler
için Karl Manc Mahallesi'nde sosyal demokrat
hükümetçe yapılan konutlann güzelliğini gördüğün-
de şaşkınlığa düşer. Burada oturan işçilerden bi-
riyle konuşur ve bu kapitalist ülkelerdeki işçilerin
yaşam koşullannın sosyalist ülkelerdekilerden da-
ha iyi olduğunu görür.
Kocaeli'nde Sabancı fabrikalannda çalışan iş-
çilerin de hayatlanndan memnun oldukları, bura-
larda çalışanlann kenditerini ayncalıklı saydıklan söy-
lenegelir.
tfisekci« superonline.com
Çizgi Film Kralı VVIIIiam steig öldii
• BOSTON (AFP) - 'King of Cartoons'
(Çizgi Fiün Kralı) olarak ün salan, Shrek dahil
en çok satan çocuk kitaplannın yaratıcısı olarak
bilinen New Yorklu çizgi film ressamı William
Steig 95 yaşında Boston'daki evinde öldü. Steig,
1907'de New York'ta doğdu, çizmeye lise
gazetesinde başladı. 1930'lardaFreud ve
psikanalistlerden etkilendi. 'The Lonely Ones'
insan sinir sisteminin çizgilere taşınmasıydı, 25
yıl yeni baskılan yapıldı. 1990'da basılan 'Yeşil
Dev, Shrek' kitabuıdan yapılan film, 2002'de bu
dalda verilen ilk Oscar'ın sahibi oldu.
K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I