12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÜL2002CUMARTESİ + CUMHURİYET SAYFA DIZI İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜRÜST TA3İAÎLI ÎSTAN3U1 EF3NDÎ3İ A3DÖLCANBAZ' EARİKÜIAD2 MAC2RAIA2I KISIM TEKMİLİ BtKDEN KA?Wl(WP_ rtAM^A, V^KLA ATMA4Â u ,,. 0 ArfPA,KW?WNİ DAHA ftjlü/ HiiîETMÎfTÎ Vîctor Hugo vekadın hakian V ictor Hugo'nun edebi olağanüstü üretkenliği, siyasal mücadelelerle de iç içedir: Hugo, 1876 Ocak'ında Senato'ya seçilmiştir. Seçilir seçilmez de Komûncülerin bağışlanmasını sağlamak için kollan sıvar. 22 Mayıs'ta, belâgatı karşısında şaşkına dönmüş senatörlerin önünde, "bir uzun kuşatmaya kahramanca dJrenmiş" Paris'i yeniden savunur. Istediği tam ve eksiksiz bir af için, sadece 9 meslektaşı olumlu oy verir; ötekiler sağırlıklannı sürdürürler. Ne var ki, Hugo hiç ara vermeden, af isteğini 1880 Temmuz'unun başlanna kadar sürdürecek ve sonunda amacına kavuşacaktır. Özgürlükle llglll tüm davalar... A ma özgürlük derken, onunla ilgili tüm davalara vermiştir kendini. Ölûm cezasına, onun yararsızlığuıa ve barbarlığına karşı, hep protesto içindedir: 1880'de Rusya, nihilist Hartmann'ın geri verilmesini ister Fransa'dan; Hugo hükümetten, bunu yapmaması isteminde bulunur ve sonuç alır. tki yıl sonra, Uluslararası Sergi'nin açılışı sırasında bombalarla saldırmış olan Oderbank adlı bir üniversite öğrencisinin tutuklanışının arkasından, Hugo, Avusturya imparatoruna şunlan yazar: "Olüm cezası, her uygar insan için ortadan kalkmışür. Ölüm cezası, bütün eklennieriyle, XX. yüzyüın yasalanndan siünecektir. Bu geleceğin yasasııu. daha bugünden uygulamak güzel olacaknr." Boyunduruk altındaki halklann bağımsızlığı, daha da genel olarak ulusal davalar için de mücadele verir. Başta Yunanistan, Sırbistan, ttalya, Polonya böyledirler. 1876 Ağustos'unda Sırbistan için sorar: "Bu kahraman küçük miDetin çırpınışı ne zaman sona erecek?" Ve ekler: "Sırbistan'da olan bitenler (Osmanhlann Sırplara karşı zor ve baskısı), Avrupa Birleşik Devletleri'nin gerekliKğini gösteriyor. Birbirinden kopmuş hükümetkrin yerini büieşmiş halklar alryor. Katfl imparatorluktan yakamızı sıyırahm! Bağnazhklan ve despotizmleri susturahm! Elde labç dolaşan boş inançlann ve dogmalann silahlannı larabm! Savaşlar, layunlar, boğazlamalar olmasın; özgür düşünce, serbest miibadele, kardeşKk olsun! Banş. onca zor mudur? Avnıpa Cumhuriyeti, lata federasyonu, bunlann dışında başka sivasal gerçek yoktur!" "İJerleme" inancına iyiden iyiye kendisini vermiştir. Bugün bize belki bir düş, bir mitos olarak görûlen bu fikir, Devrim'in arkasmdan gelmiş kuşaklan hareketlendirmiştir. Cumhuriyet onun sonucudur ve çalkantılı bir gelişmenin ardından, bir "öçüncü w südür Fransa'da kurulan; onu bütün özgürlükJerle donatmak da Cumhuriyetçilerin bir görevidir. 0 Cumhuriyet, 16 Mayıs'ta (1877) Mac Mabon'un bir "yan hükümet darbesi n yle tehlikeye girer; Cumhurbaşkanı, hükümete yol vermiş, Millet Meclisi'ni feshetmiştir. Hugo, muhafazakâr Senato'da bu feshe karşı çıkar. Ne var ki senatörler, 130'a karşı 349 oyla bu feshi yerinde bulurlar. Ancak, kamuoyu Hugo'nun arkasındadır; onun da sürekli söylediği şudur: "Yurttaşlar, yurdumuza güvenefim! Umutsuzluga asla kapıbnayahm! Fransa'nın bir yazgısı vardır. Ve çökebilir o, ne küçülebiür, yaralannı ıydınhğı ile örter. Şimdi de, yaralıdır ve aeçmişin hiziplerinin etindedir, tarnşıhr jurumdadır. Ama dudaklarmda yüce bir jülümseyiş vardır onun ve dünya da tayranhkla izlemektedir kendisini!" 14 Ekim'de, Yasama Meclısi seçimlerini Cumhuriyetçiler kazanır; Gambetta ile Victor Hugo da onlar arasındadır. Dzgürlük! Peki kadınlar söz konusu Mduğunda? va tcadın hakları? H ugo, kadm haklannın da ateşli bir savunucusu oldu. Ozgür Kadın (La Femme Libre) adlı eserin yazan L'eonRicher'e yazdığı -8 Haziran 1872 arihli- bir mektupta şöyle der: "Erkeğin bir yasası var; onu kendisi için yapü o. Kadının ise, erkeğin yapağmdan başka yasası yok. Kadm, medenî haJdar bakunından çocuk ve manevi bakmıdansa köle durumunda. • H ugo, kadın haklannın da ateşli bir savunucusu oldu. Özgür Kadın (La Femme Libre) adlı eserin yazan Leon Richer'e yazdığı -8 Haziran 1872 tarihli- bir mektupta şöyle der: "Erkeğin bir yasası var; onu kendisi için yaptı o. Kadının ise, erkeğin yaptığından başka yasası yok. Kadın, medenî haklar bakımından çocuk ve manevi bakımdansa köle durumunda. Eğitimini, bu alt düzeydeki çifte nitelik etkiliyor. (...) Bir reform zorunlu. O da, uygarlık, gerçek ve aydınlık adına yapılacak!" Victor Hugo SERVER TANILLI Eğitimini, bu alt düzeydeki çifte nitelik etkiliyor. (~) Birreformzorunlu. O da, uygarlık. gerçek ve aydınlık adına yapılacak!" Victor Hugo, "feminist" oldu mu? Burada, Hugo'nun, kadınlan ne denli sevdiğini, nasıl hareketli bir aşk yaşamı olduğunu hahrlatmaya gerek yok. Kaduı tavlamada da ustaydı. Ama bütün bunlara karşın, "ikinci cins"i asla horlamadı. Bu tavır, Romantikler arasmda nadir görülür: Onlar kadına, bir felâket taşıyıcısı, *az güveniür bir yol arkadaşı" (Alfred de Vigny), zayıf, erdemsiz, hasta, korkulur bir varlık olarak bakmışlardır. Hugo, onlardan farklıdu-. Onun tavnnı daha da belirgin kılan şudur: Şair, gerçekten politik bir zemin üzerinde yer alarak, en cesur siyasal programlann bile henüz pısınk olduğu bir dönemde, kadınlar için, "eşitçi bir istemle" ortaya çıkar. 3 Haziran 1841 'de Akademi'ye Kabul Söylevi'nde, "yaşnlara saygı''nın yam sua "kadına acıma"dan da söz eden yazar, iki gün sonra. bir caddede bir züppenin, "zifaf Vm" denen bir kadına küfredip dövdüğünü ve çamurlara attığını görür. Kadm, polise yakındığında da Hugo, onun için tanıklık eder. O fahişe, yirmi iki yıl sonra, Seffller'de, Fantine olarak karşımıza çıkacaktır. Hugo'ya karşı olanlann tepesini attıran da, başta o olur. Nasıl acmılabilir bir fahişeye? Nasıl sempatik olarak sunulup kahramanlaştınlabilir? Kerhane alışkanı Flaubert sorar: "Nerede onun gibi orospular?" Aslında. "nesne-fahişe"den başka, dönem, "kurban- fahişe"yi de tanıyordu; ama bu sonuncusu, henüz, anketlerde ve araştırmalarda, bir de kabarelerin taşlamalı türkülenndeydi. Ne var ki, siyasal gelişmesi sayesinde ve ilerledıkçe, İcadın için, yurttaş haklan istemeye başlar. 1848 Şubat'ındanbaşlayarak önemli gelişmeler içindedir şair; ancak sol'a ve sosyalizme karşıtlığmı da sürdürür; 1849 ve 1850'ya kadar söylediklerinde, kadınlara ilişkin bir şey de yoktur henüz. Işte, o yıllardadır ki, elbet gürültü-pahrtı içinde, "ikinci cins"in kurtuluşu adına bir hareket palazlanmaya başlar; serttir tavn ve siyasal olarak da "güdümlü"dür. PauMne Roland, Jeanne Deroin, Desiree Gay, göstenler, gazeteler, erkek ve kaduı kulüplerinde eylemlerle, iki cins için, eğitimde eşitliği, "çahşmadaki köleBk ve kadının köleüği''ne son verilmesini, boşanma hakkını, babalığm araştınbnasını isterler. Yasama meclisine ilke olarak adaylıklannı koyarlar. Feminizmin tarihinde ilk kez, fahişelere düşman diye değil, bahtsız kızkardeşlen olarak bakarlar. Vktor Hugotonmlanyla. Ancak, bu hareketle, "tncil'in gerçeldjğinde sosyalizmin hayallerini boğma" sevdasındaki Hugo arasında hiçbır temas yoktur. Aslmda, kadın harekerinin militanlan da çevreden soyutlanmışhr ve sol'un çoğu büyük seslerince bilinmezler. Sadece bir eski Saint- Simon'cu olan Pierre Leroux, Fourier'nin çömezi olan Victor Considerant ve Victor Scboekher, düşlere kapılmadan, Kurucu Meclis'e, kadınlara oy hakkı verilmesi konusunda öneride bulunurlar. tlk romanlan ve bağımsız yaşamıyla kadınlığın bayrağı olup çıkan George Sand bile, şunu diyebiliyordu: "Kadmın yeri evidir'', tek istisna sanatçı mesleğidir. Böylece, "kurtancı anahk" bir avunru kaynağıydı. Çalısan ve yurttaş kadını da savunmak... N e var ki, 2 Aralık 1851, Hugo ile Meclis'in sol kanadını dayanışma içine sokar. Işte başlayan o süreçtedir ki, Hugo, bugünkü bakışımızla bir Teminist'' olup çıkacaktır. Başkalanmn yanı sıra, Pauline Roland' ın, Louise Vlichel'in şaire esinlettiği sıcak duygulan da belirtmeli. Sonuç şu ki, şairin kadınlarla ilgili tavn, estetik ve aşkî niteliğini sürdürse de, kesinlikle siyasal olup çıkmışnr. Onun kadm panteonunda, çalışan ve yurttaş kadm da, âşık- kadınla ana-kadınm yanmda yerlerini alırlar. Fransız-Alman Savaşı'nda, ateşkesin arkasından seçildiği ve toplanhlannı Bordeaux'da yapan Meclis'ten 8 Mart 1871 'de aynlsa da, arkasında buaktığı ve gerçekleşemeyen tasanlar arasmda, Avrupa Birleşik Devletleri, parasız ve zorunlu eğitimle ölüm cezasmm kaldınlmasımn yanı sıra, "kadın haklan'" da vardır. 1870'ten beri, Fransa'da bir "Kadın Haklannı Koruma Derneği'' etkinlikteydi; cumhuriyetçi ve ruhban karşıtı olan bu derneğin liderleri, Leon Rıcher ile Maria Deraismes idi; biri gazeteci ohnuş bir noter kâtibi, öteki de genç, kültürlü ve büyük bir hitabet yeteneğine sahip zengin bir burjuva kadındı. Bir aradıklan da, ünlü bir kişinin kefaletiydi ve Hugo'da buldular araduclannı. Üstelik Hugo, başka yetenekleri bir yana, onlardan daha ilerde koşuyor, kadmlann oy hakkını sa\ıınuyordu; onlarsa, sandıkta ruhbanm ağırlığını düşünerek, henüz uzağmdaydılar bunun. Hugo, 8 Haziran 1872'de bir uzun mektup yollayarak, amaçlanna katıldığuıı belirtiyordu. Şöyle diyordu: "Bugünkü yasalanmızda, kadmın dava açma hakkı yok, oy da kullanamryor. hiçbir konuda besaba kaülmryor. Yıırttaş olarak erkekler var, kadınlar yok. Acı bir durum bu, son bulmah!'* "Kadmlann geteceği'' üstüne bir şölene de, aynı anlamda çarpıcı bir mektup yollar, metni de basmda dolaşır. Le Figaro, Le Français, Paris Journal Le Journal de Paris, Le Soleil gibi gazeteler, ateş püskürürler. Kimi yazar taslaklan, feminst kadmlardan, "kibar fahişe" ve "Paris hovardalannm kuruyemişleri'' diye söz ederler. Ne var ki, bu mektup, Hubertine Anclert adlı bir yeteneğin uyamşma da neden olur: Cesur, ateşli, farfaracı bir küçük burjuva olan bu kadm, çok geçmeden, 'ilk Fransız süfrajeti'', yani kadınlann oy hakkı savunucusu olarak şöhret kazanacaknr; genç evlilere seslenecek, Fransız Medenî Yasası'nın eksiklerini sayıp dökecek, seçim sandıklannda erkeklerin kurduğu tekeli kıracaktır. Hugo da aynı doğrultuda konuşmaktadır hep; bunu, en son, 1876 Nisan'ında, Madam Louis Blanc'ın cenaze töreninde yaptığı konuşma ile de gösterir. 1877 Ağustos'unda da, Özgür Kadın adlı eserinin yaymılanışı vesilesiyle, Leon Rıcher'ı kutlar. "Genç Kızlarm Laik Eğitimi Derneği''nin kuruluşunu yüreklendirir. 21 Ocak 1883'te de, Kadın Haklan Derneği'nin onursal başkanlığını kabul eder. Hugo I885'te öldüğünde, o dev cenaze törenine kadınlar da kitleler halinde kahlrmş ve büyük şaire son saygılarmı sunmuşlardı. Ve, bütün bir III. Cumhuriyet boyunca, her ölüm yıldönümünde, feministler Hugo Baba'yı anacaklardır... YARIN: VİCTOR HUGO'DAN KALAN NEDİR? GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Politika Kazanı Fokurduyor! Seçimi seçim, politikayı da politika olmaktan çı- karma çabalannın ortalığı karmakanşık ettiği bir sü- reçteyiz. "Erken seçim ertelenirmi" sorusuna evet ya da hayır diye kesin bir yanıt almak her gün biraz da- ha zoriaşıyor. Evet diyenlerin de hayır diyenlerin de gerekçe- lerini dinleyince insanın kafası daha da kanşıyor. DSP ile MHP'yi devre dışında bırakan bir hükü- met kurmak için oluşturulan sacayağının üstüne konulan politika kazanının altına yakılan ateşi kö- rükleyenier, özellikle aday listelerinin açıklanma- sıyla yeniden umuda kapıldılar. Erken seçimi er- teletmenin, kararsız ama kızgın seçmeni daha ço- ğaltacağı, bu durumun barajın altında kalacağı ağırlıklı olarak varsayılan ama buna karşın başa gü- reşen partilerı tümüyle sandıkta bırakacağı anla- şılınca yenı gerekçeler bulunması gerekiyordu. Bulundu da. Avrupa Birtiği'ne giriş hazırlıklan kapsamında degiştirilen yasalann durumu. MHP'nin kimi yasalann iptali için Anayasa Mah- kemesi'ne başvurması, sıkıntıda olduğu bilinen ANAP için en büyük gerekçe oldu. MHP'nin bu davranışını iki yönden irdelemek gerekiyor. MHP, yasa değişikliklerine ait önerilere Anaya- sa Komisyonu'nda görüşülürken ret oyu verme- yerek katkı sağlamıştı. Genel kurulda karşı çıkmış olması sonucu de- ğiştirmedi. Değiştirmedi ama, MHP görüşmeler sırasında Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını açıklama olanağını kullandı. O nedenle de iptal başvurusu sürpriz olmama- lıydı. Ancak koalisyonun ANAP kanadı bu başvu- ruyu, kendini kurtarmanın en önemli fırsatı olarak kullanmak istedi. Sanki uyum yasalan iptal edilmiş gibi feryada baş- ladı ve suçlama kampanyasına girişti. ANAP Genel Başkanı Türkiye'de söylediklerini, Avrupa Biriiği yetkilileriyie Brüksel'de yapttğı temas- larda da söylemişse AB'ye girme isteginin içten- liği konusunda kendisine ınanmak daha da zorla- şıyor demektir. Söylemediyse, seçimi erteletmek amacıyla Tür- kiye'yi yönlendirmek niyetinde olduğu ortadadır. Nitekim yeni bir seçim tarihi olarak 15 Aralık'ı gün- deme getirmesi, sandığa gıdilecek süreyi uzat- maktan medet umduğunun da göstergesinı oluş- turmaktadır. Derviş'in ustaca(?) yaptığı bir manevra ile ve do- laylı olarak gündemden düşen DSP ve MHP'sız hü- kümet arayışının yeniden ama bu kez lıste küskü- nü milletvekillerinin yanı sıra aday sıkıntısı çeken partiler aracılığıyla kotanlması, bu nedenle de er- ken seçimin ertelenmesıne gerekçe sağlanması, açıkça söyleyelim ki utanılacak bir durumdur. Bu durumu Türkiye yurttaşlanna reva görmek ise daha da utanç vericidir. • • • "Yonıma Açık Bir Yazı"da (9 Eylül 2002) kimi iş- lerin Mecelle'ye uygun bir yaklaşımla yürütüldü- ğünü ileri sürüp, maddelerden örnekler aktarmış- tır. Hem Anayasa'da hem de Medeni Yasa'da ya- pılan değişiklikler nedeniyle kadın adaylann, sayı- ca fazla olacağı ve oy paylaşımı dikkate alınarak seçilecek yerlere konacağı beklentisi vardı ya. Bo- şa çıktı. En modern partide bile Mecelle kafası ağır bastı. Çünkü vası atamasına ilişkin madde "baba "dan başlayıp "babanın babasının baba- s/"na kadar olanak tanıyordu ama "ana"yı, yani "ka- dını" ciddiye almıyordu. "Küçük bir çocuğu bile yönetemeyeceği varsa- yılan kadın, ülkeyi yönetmeye kalkıştığında had- dini bilmeli" diye düşünüyor parti yöneticilerimiz. Bu da onlann ayn bir ayıbı. • • • AKP Genel Başkanı Erdoğan'ia ilgili haberler pa- patya falına benzemişti. Bir gün "aday olur" erte- si gün "aday olamaz" görüşünü savunan haber- ler medyada sıraya girmiştı. Dün "adayo/amaz"günüydü. Bugün "aday olur" haberierinin yazılması gerekiyordu. Ama sırayı Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'nun baş- vurusu bozdu. Bugün de zorunlu olarak "aday olamaz" haberlerini okuyacağız. Yanna Allah kerim... oerinccg cumhuriyet.com.tr. 'Bin Yılın Türküsü' istanbuVa geliyor tstanbul Haber Ser- visi- Ale\Tİerin destanı olan "Bin Yınn Türkü- sü" 5 Ekim'de Istanbul'a geliyor. Projenin genel sanat yönetmeni Neca- ti Şahin, bu destanla dünyanın en evrensel di- li olan müzik dilini kul- lanacaklanru belirterek banştan, insandan ve sazdan söz edecekleri- nibelirtti. Bin Yılın Türkü- sü'nün Profılo Kültür Merkezi'ndeki tanıtı- mında konuşan Şahin, alevi ozan diliyle, Ana- dolu hümanizmasım an- latmayı amaçladıklannı anlattı. "Bu destan alevilerin mitolojiden Kerbelaya kadargeçen tarihini an- latıyor" diyen Şahin, "akviritüeK"tanımını kullandığı konserde zen- gin ile fakirin, kadın ile erkeğin, okuma bilen ile bilmeyenin, kısacası tüm toplumun harmo- nisini yakalamaya ça- lıştıklanm ifade etti. Bu çalışmayı Yunus Emre ile Goethe'nin ta- nışması olarak nitediği- ni söyleyen Şahin, Ana- dolu Kültürü'nün Batı medeniyetleri ile kay- naştığmıvurguladı. Şa- hin Avrupa Birliği'ne kahlmak için ekonomik güçten ziyade bir ülke- nin kendi kültürel çeşit- liliğine sahip çıkması gerektiğine de dikkat çekti. Bin Yılm Türküsü 5 Ekim'de Abdi Ipekçi Spor Salonu'nda hem Türkiye'den hem de tüm dünyadan müzisyenlerin katılımıyla gerçekleşti- rilecek. Senfoni orkest- rasırun da ilk kez eşlik edeceği buritüeldebin bağlama ve olaylar şiir diliyle anlatılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle