Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL2002CUMARTESİ
+
CUMHURİYET SAYFA
DIZI
İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK
DÜRÜST
TA3İAÎLI
ÎSTAN3U1
EF3NDÎ3İ
A3DÖLCANBAZ'
EARİKÜIAD2
MAC2RAIA2I
KISIM
TEKMİLİ
BtKDEN
KA?Wl(WP_
rtAM^A, V^KLA ATMA4Â u
,,. 0 ArfPA,KW?WNİ DAHA ftjlü/
HiiîETMÎfTÎ
Vîctor Hugo vekadın hakian
V
ictor Hugo'nun edebi olağanüstü
üretkenliği, siyasal mücadelelerle
de iç içedir: Hugo, 1876
Ocak'ında Senato'ya seçilmiştir.
Seçilir seçilmez de Komûncülerin
bağışlanmasını sağlamak için kollan sıvar. 22
Mayıs'ta, belâgatı karşısında şaşkına dönmüş
senatörlerin önünde, "bir uzun kuşatmaya
kahramanca dJrenmiş" Paris'i yeniden
savunur. Istediği tam ve eksiksiz bir af için,
sadece 9 meslektaşı olumlu oy verir; ötekiler
sağırlıklannı sürdürürler. Ne var ki, Hugo hiç
ara vermeden, af isteğini 1880 Temmuz'unun
başlanna kadar sürdürecek ve sonunda
amacına kavuşacaktır.
Özgürlükle llglll tüm davalar...
A
ma özgürlük derken, onunla ilgili
tüm davalara vermiştir kendini. Ölûm
cezasına, onun yararsızlığuıa ve
barbarlığına karşı, hep protesto içindedir:
1880'de Rusya, nihilist Hartmann'ın geri
verilmesini ister Fransa'dan; Hugo
hükümetten, bunu yapmaması isteminde
bulunur ve sonuç alır. tki yıl sonra,
Uluslararası Sergi'nin açılışı sırasında
bombalarla saldırmış olan Oderbank adlı bir
üniversite öğrencisinin tutuklanışının
arkasından, Hugo, Avusturya imparatoruna
şunlan yazar: "Olüm cezası, her uygar insan
için ortadan kalkmışür. Ölüm cezası, bütün
eklennieriyle, XX. yüzyüın yasalanndan
siünecektir. Bu geleceğin yasasııu. daha
bugünden uygulamak güzel olacaknr."
Boyunduruk altındaki halklann bağımsızlığı,
daha da genel olarak ulusal davalar için de
mücadele verir. Başta Yunanistan, Sırbistan,
ttalya, Polonya böyledirler. 1876
Ağustos'unda Sırbistan için sorar: "Bu
kahraman küçük miDetin çırpınışı ne zaman
sona erecek?" Ve ekler: "Sırbistan'da olan
bitenler (Osmanhlann Sırplara karşı zor ve
baskısı), Avrupa Birleşik Devletleri'nin
gerekliKğini gösteriyor. Birbirinden kopmuş
hükümetkrin yerini büieşmiş halklar alryor.
Katfl imparatorluktan yakamızı sıyırahm!
Bağnazhklan ve despotizmleri susturahm!
Elde labç dolaşan boş inançlann ve
dogmalann silahlannı larabm! Savaşlar,
layunlar, boğazlamalar olmasın; özgür
düşünce, serbest miibadele, kardeşKk olsun!
Banş. onca zor mudur? Avnıpa Cumhuriyeti,
lata federasyonu, bunlann dışında başka
sivasal gerçek yoktur!"
"İJerleme" inancına iyiden iyiye kendisini
vermiştir. Bugün bize belki bir düş, bir mitos
olarak görûlen bu fikir, Devrim'in arkasmdan
gelmiş kuşaklan hareketlendirmiştir.
Cumhuriyet onun sonucudur ve çalkantılı bir
gelişmenin ardından, bir "öçüncü
w
südür
Fransa'da kurulan; onu bütün özgürlükJerle
donatmak da Cumhuriyetçilerin bir görevidir.
0 Cumhuriyet, 16 Mayıs'ta (1877) Mac
Mabon'un bir "yan hükümet darbesi
n
yle
tehlikeye girer; Cumhurbaşkanı, hükümete
yol vermiş, Millet Meclisi'ni feshetmiştir.
Hugo, muhafazakâr Senato'da bu feshe karşı
çıkar. Ne var ki senatörler, 130'a karşı 349
oyla bu feshi yerinde bulurlar. Ancak,
kamuoyu Hugo'nun arkasındadır; onun da
sürekli söylediği şudur: "Yurttaşlar,
yurdumuza güvenefim! Umutsuzluga asla
kapıbnayahm! Fransa'nın bir yazgısı vardır.
Ve çökebilir o, ne küçülebiür, yaralannı
ıydınhğı ile örter. Şimdi de, yaralıdır ve
aeçmişin hiziplerinin etindedir, tarnşıhr
jurumdadır. Ama dudaklarmda yüce bir
jülümseyiş vardır onun ve dünya da
tayranhkla izlemektedir kendisini!"
14 Ekim'de, Yasama Meclısi seçimlerini
Cumhuriyetçiler kazanır; Gambetta ile
Victor Hugo da onlar arasındadır.
Dzgürlük! Peki kadınlar söz konusu
Mduğunda?
va tcadın hakları?
H
ugo, kadm haklannın da ateşli bir
savunucusu oldu. Ozgür Kadın (La
Femme Libre) adlı eserin yazan
L'eonRicher'e yazdığı -8 Haziran 1872
arihli- bir mektupta şöyle der: "Erkeğin bir
yasası var; onu kendisi için yapü o. Kadının
ise, erkeğin yapağmdan başka yasası yok.
Kadm, medenî haJdar bakunından çocuk ve
manevi bakmıdansa köle durumunda.
• H ugo, kadın haklannın da ateşli
bir savunucusu oldu. Özgür Kadın
(La Femme Libre) adlı eserin
yazan Leon Richer'e yazdığı -8
Haziran 1872 tarihli- bir mektupta
şöyle der: "Erkeğin bir yasası var;
onu kendisi için yaptı o. Kadının
ise, erkeğin yaptığından başka
yasası yok. Kadın, medenî haklar
bakımından çocuk ve manevi bakımdansa köle durumunda. Eğitimini,
bu alt düzeydeki çifte nitelik etkiliyor. (...) Bir reform zorunlu. O da,
uygarlık, gerçek ve aydınlık adına yapılacak!"
Victor Hugo
SERVER TANILLI
Eğitimini, bu alt düzeydeki çifte nitelik
etkiliyor. (~) Birreformzorunlu. O da,
uygarlık. gerçek ve aydınlık adına yapılacak!"
Victor Hugo, "feminist" oldu mu?
Burada, Hugo'nun, kadınlan ne denli
sevdiğini, nasıl hareketli bir aşk yaşamı
olduğunu hahrlatmaya gerek yok. Kaduı
tavlamada da ustaydı. Ama bütün bunlara
karşın, "ikinci cins"i asla horlamadı. Bu tavır,
Romantikler arasmda nadir görülür: Onlar
kadına, bir felâket taşıyıcısı, *az güveniür bir
yol arkadaşı" (Alfred de Vigny), zayıf,
erdemsiz, hasta, korkulur bir varlık olarak
bakmışlardır. Hugo, onlardan farklıdu-. Onun
tavnnı daha da belirgin kılan şudur: Şair,
gerçekten politik bir zemin üzerinde yer
alarak, en cesur siyasal programlann bile
henüz pısınk olduğu bir dönemde, kadınlar
için, "eşitçi bir istemle" ortaya çıkar.
3 Haziran 1841 'de Akademi'ye Kabul
Söylevi'nde, "yaşnlara saygı''nın yam sua
"kadına acıma"dan da söz eden yazar, iki
gün sonra. bir caddede bir züppenin, "zifaf
Vm" denen bir kadına küfredip dövdüğünü
ve çamurlara attığını görür. Kadm, polise
yakındığında da Hugo, onun için tanıklık
eder. O fahişe, yirmi iki yıl sonra, Seffller'de,
Fantine olarak karşımıza çıkacaktır. Hugo'ya
karşı olanlann tepesini attıran da, başta o
olur. Nasıl acmılabilir bir fahişeye? Nasıl
sempatik olarak sunulup
kahramanlaştınlabilir? Kerhane alışkanı
Flaubert sorar: "Nerede onun gibi
orospular?"
Aslında. "nesne-fahişe"den başka, dönem,
"kurban- fahişe"yi de tanıyordu; ama bu
sonuncusu, henüz, anketlerde ve
araştırmalarda, bir de kabarelerin taşlamalı
türkülenndeydi.
Ne var ki, siyasal gelişmesi sayesinde ve
ilerledıkçe, İcadın için, yurttaş haklan
istemeye başlar. 1848 Şubat'ındanbaşlayarak
önemli gelişmeler içindedir şair; ancak sol'a
ve sosyalizme karşıtlığmı da sürdürür; 1849
ve 1850'ya kadar söylediklerinde, kadınlara
ilişkin bir şey de yoktur henüz.
Işte, o yıllardadır ki, elbet gürültü-pahrtı
içinde, "ikinci cins"in kurtuluşu adına bir
hareket palazlanmaya başlar; serttir tavn ve
siyasal olarak da "güdümlü"dür. PauMne
Roland, Jeanne Deroin, Desiree Gay,
göstenler, gazeteler, erkek ve kaduı
kulüplerinde eylemlerle, iki cins için,
eğitimde eşitliği, "çahşmadaki köleBk ve
kadının köleüği''ne son verilmesini, boşanma
hakkını, babalığm araştınbnasını isterler.
Yasama meclisine ilke olarak adaylıklannı
koyarlar. Feminizmin tarihinde ilk kez,
fahişelere düşman diye değil, bahtsız
kızkardeşlen olarak bakarlar.
Vktor Hugotonmlanyla.
Ancak, bu hareketle, "tncil'in gerçeldjğinde
sosyalizmin hayallerini boğma" sevdasındaki
Hugo arasında hiçbır temas yoktur. Aslmda,
kadın harekerinin militanlan da çevreden
soyutlanmışhr ve sol'un çoğu büyük
seslerince bilinmezler. Sadece bir eski Saint-
Simon'cu olan Pierre Leroux, Fourier'nin
çömezi olan Victor Considerant ve Victor
Scboekher, düşlere kapılmadan, Kurucu
Meclis'e, kadınlara oy hakkı verilmesi
konusunda öneride bulunurlar. tlk romanlan
ve bağımsız yaşamıyla kadınlığın bayrağı
olup çıkan George Sand bile, şunu
diyebiliyordu: "Kadmın yeri evidir'', tek
istisna sanatçı mesleğidir. Böylece,
"kurtancı anahk" bir avunru kaynağıydı.
Çalısan ve yurttaş
kadını da savunmak...
N
e var ki, 2 Aralık 1851, Hugo ile
Meclis'in sol kanadını dayanışma
içine sokar. Işte başlayan o
süreçtedir ki, Hugo, bugünkü bakışımızla bir
Teminist'' olup çıkacaktır. Başkalanmn yanı
sıra, Pauline Roland' ın, Louise Vlichel'in
şaire esinlettiği sıcak duygulan da belirtmeli.
Sonuç şu ki, şairin kadınlarla ilgili tavn,
estetik ve aşkî niteliğini sürdürse de,
kesinlikle siyasal olup çıkmışnr. Onun kadm
panteonunda, çalışan ve yurttaş kadm da,
âşık- kadınla ana-kadınm yanmda yerlerini
alırlar. Fransız-Alman Savaşı'nda, ateşkesin
arkasından seçildiği ve toplanhlannı
Bordeaux'da yapan Meclis'ten 8 Mart
1871 'de aynlsa da, arkasında buaktığı ve
gerçekleşemeyen tasanlar arasmda, Avrupa
Birleşik Devletleri, parasız ve zorunlu
eğitimle ölüm cezasmm kaldınlmasımn yanı
sıra, "kadın haklan'" da vardır.
1870'ten beri, Fransa'da bir "Kadın Haklannı
Koruma Derneği'' etkinlikteydi;
cumhuriyetçi ve ruhban karşıtı olan bu
derneğin liderleri, Leon Rıcher ile Maria
Deraismes idi; biri gazeteci ohnuş bir noter
kâtibi, öteki de genç, kültürlü ve büyük bir
hitabet yeteneğine sahip zengin bir burjuva
kadındı. Bir aradıklan da, ünlü bir kişinin
kefaletiydi ve Hugo'da buldular araduclannı.
Üstelik Hugo, başka yetenekleri bir yana,
onlardan daha ilerde koşuyor, kadmlann oy
hakkını sa\ıınuyordu; onlarsa, sandıkta
ruhbanm ağırlığını düşünerek, henüz
uzağmdaydılar bunun.
Hugo, 8 Haziran 1872'de bir uzun mektup
yollayarak, amaçlanna katıldığuıı
belirtiyordu. Şöyle diyordu: "Bugünkü
yasalanmızda, kadmın dava açma hakkı yok,
oy da kullanamryor. hiçbir konuda besaba
kaülmryor. Yıırttaş olarak erkekler var,
kadınlar yok. Acı bir durum bu, son bulmah!'*
"Kadmlann geteceği'' üstüne bir şölene de,
aynı anlamda çarpıcı bir mektup yollar, metni
de basmda dolaşır. Le Figaro, Le Français,
Paris Journal Le Journal de Paris, Le Soleil
gibi gazeteler, ateş püskürürler. Kimi yazar
taslaklan, feminst kadmlardan, "kibar
fahişe" ve "Paris hovardalannm
kuruyemişleri'' diye söz ederler. Ne var ki, bu
mektup, Hubertine Anclert adlı bir yeteneğin
uyamşma da neden olur: Cesur, ateşli,
farfaracı bir küçük burjuva olan bu kadm,
çok geçmeden, 'ilk Fransız süfrajeti'', yani
kadınlann oy hakkı savunucusu olarak şöhret
kazanacaknr; genç evlilere seslenecek,
Fransız Medenî Yasası'nın eksiklerini sayıp
dökecek, seçim sandıklannda erkeklerin
kurduğu tekeli kıracaktır. Hugo da aynı
doğrultuda konuşmaktadır hep; bunu, en son,
1876 Nisan'ında, Madam Louis Blanc'ın
cenaze töreninde yaptığı konuşma ile de
gösterir. 1877 Ağustos'unda da, Özgür Kadın
adlı eserinin yaymılanışı vesilesiyle, Leon
Rıcher'ı kutlar. "Genç Kızlarm Laik Eğitimi
Derneği''nin kuruluşunu yüreklendirir. 21
Ocak 1883'te de, Kadın Haklan Derneği'nin
onursal başkanlığını kabul eder.
Hugo I885'te öldüğünde, o dev cenaze
törenine kadınlar da kitleler halinde kahlrmş
ve büyük şaire son saygılarmı sunmuşlardı.
Ve, bütün bir III. Cumhuriyet boyunca, her
ölüm yıldönümünde, feministler Hugo
Baba'yı anacaklardır...
YARIN: VİCTOR HUGO'DAN
KALAN NEDİR?
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Politika Kazanı
Fokurduyor!
Seçimi seçim, politikayı da politika olmaktan çı-
karma çabalannın ortalığı karmakanşık ettiği bir sü-
reçteyiz.
"Erken seçim ertelenirmi" sorusuna evet ya da
hayır diye kesin bir yanıt almak her gün biraz da-
ha zoriaşıyor.
Evet diyenlerin de hayır diyenlerin de gerekçe-
lerini dinleyince insanın kafası daha da kanşıyor.
DSP ile MHP'yi devre dışında bırakan bir hükü-
met kurmak için oluşturulan sacayağının üstüne
konulan politika kazanının altına yakılan ateşi kö-
rükleyenier, özellikle aday listelerinin açıklanma-
sıyla yeniden umuda kapıldılar. Erken seçimi er-
teletmenin, kararsız ama kızgın seçmeni daha ço-
ğaltacağı, bu durumun barajın altında kalacağı
ağırlıklı olarak varsayılan ama buna karşın başa gü-
reşen partilerı tümüyle sandıkta bırakacağı anla-
şılınca yenı gerekçeler bulunması gerekiyordu.
Bulundu da.
Avrupa Birtiği'ne giriş hazırlıklan kapsamında
degiştirilen yasalann durumu.
MHP'nin kimi yasalann iptali için Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurması, sıkıntıda olduğu bilinen
ANAP için en büyük gerekçe oldu.
MHP'nin bu davranışını iki yönden irdelemek
gerekiyor.
MHP, yasa değişikliklerine ait önerilere Anaya-
sa Komisyonu'nda görüşülürken ret oyu verme-
yerek katkı sağlamıştı.
Genel kurulda karşı çıkmış olması sonucu de-
ğiştirmedi.
Değiştirmedi ama, MHP görüşmeler sırasında
Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını açıklama
olanağını kullandı.
O nedenle de iptal başvurusu sürpriz olmama-
lıydı. Ancak koalisyonun ANAP kanadı bu başvu-
ruyu, kendini kurtarmanın en önemli fırsatı olarak
kullanmak istedi.
Sanki uyum yasalan iptal edilmiş gibi feryada baş-
ladı ve suçlama kampanyasına girişti.
ANAP Genel Başkanı Türkiye'de söylediklerini,
Avrupa Biriiği yetkilileriyie Brüksel'de yapttğı temas-
larda da söylemişse AB'ye girme isteginin içten-
liği konusunda kendisine ınanmak daha da zorla-
şıyor demektir.
Söylemediyse, seçimi erteletmek amacıyla Tür-
kiye'yi yönlendirmek niyetinde olduğu ortadadır.
Nitekim yeni bir seçim tarihi olarak 15 Aralık'ı gün-
deme getirmesi, sandığa gıdilecek süreyi uzat-
maktan medet umduğunun da göstergesinı oluş-
turmaktadır.
Derviş'in ustaca(?) yaptığı bir manevra ile ve do-
laylı olarak gündemden düşen DSP ve MHP'sız hü-
kümet arayışının yeniden ama bu kez lıste küskü-
nü milletvekillerinin yanı sıra aday sıkıntısı çeken
partiler aracılığıyla kotanlması, bu nedenle de er-
ken seçimin ertelenmesıne gerekçe sağlanması,
açıkça söyleyelim ki utanılacak bir durumdur.
Bu durumu Türkiye yurttaşlanna reva görmek ise
daha da utanç vericidir.
• • •
"Yonıma Açık Bir Yazı"da (9 Eylül 2002) kimi iş-
lerin Mecelle'ye uygun bir yaklaşımla yürütüldü-
ğünü ileri sürüp, maddelerden örnekler aktarmış-
tır.
Hem Anayasa'da hem de Medeni Yasa'da ya-
pılan değişiklikler nedeniyle kadın adaylann, sayı-
ca fazla olacağı ve oy paylaşımı dikkate alınarak
seçilecek yerlere konacağı beklentisi vardı ya. Bo-
şa çıktı. En modern partide bile Mecelle kafası
ağır bastı. Çünkü vası atamasına ilişkin madde
"baba "dan başlayıp "babanın babasının baba-
s/"na kadar olanak tanıyordu ama "ana"yı, yani "ka-
dını" ciddiye almıyordu.
"Küçük bir çocuğu bile yönetemeyeceği varsa-
yılan kadın, ülkeyi yönetmeye kalkıştığında had-
dini bilmeli" diye düşünüyor parti yöneticilerimiz.
Bu da onlann ayn bir ayıbı.
• • •
AKP Genel Başkanı Erdoğan'ia ilgili haberler pa-
patya falına benzemişti. Bir gün "aday olur" erte-
si gün "aday olamaz" görüşünü savunan haber-
ler medyada sıraya girmiştı.
Dün "adayo/amaz"günüydü. Bugün "aday olur"
haberierinin yazılması gerekiyordu. Ama sırayı Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'nun baş-
vurusu bozdu. Bugün de zorunlu olarak "aday
olamaz" haberlerini okuyacağız. Yanna Allah kerim...
oerinccg cumhuriyet.com.tr.
'Bin Yılın Türküsü'
istanbuVa geliyor
tstanbul Haber Ser-
visi- Ale\Tİerin destanı
olan "Bin Yınn Türkü-
sü" 5 Ekim'de Istanbul'a
geliyor. Projenin genel
sanat yönetmeni Neca-
ti Şahin, bu destanla
dünyanın en evrensel di-
li olan müzik dilini kul-
lanacaklanru belirterek
banştan, insandan ve
sazdan söz edecekleri-
nibelirtti.
Bin Yılın Türkü-
sü'nün Profılo Kültür
Merkezi'ndeki tanıtı-
mında konuşan Şahin,
alevi ozan diliyle, Ana-
dolu hümanizmasım an-
latmayı amaçladıklannı
anlattı.
"Bu destan alevilerin
mitolojiden Kerbelaya
kadargeçen tarihini an-
latıyor" diyen Şahin,
"akviritüeK"tanımını
kullandığı konserde zen-
gin ile fakirin, kadın ile
erkeğin, okuma bilen ile
bilmeyenin, kısacası
tüm toplumun harmo-
nisini yakalamaya ça-
lıştıklanm ifade etti.
Bu çalışmayı Yunus
Emre ile Goethe'nin ta-
nışması olarak nitediği-
ni söyleyen Şahin, Ana-
dolu Kültürü'nün Batı
medeniyetleri ile kay-
naştığmıvurguladı. Şa-
hin Avrupa Birliği'ne
kahlmak için ekonomik
güçten ziyade bir ülke-
nin kendi kültürel çeşit-
liliğine sahip çıkması
gerektiğine de dikkat
çekti.
Bin Yılm Türküsü 5
Ekim'de Abdi Ipekçi
Spor Salonu'nda hem
Türkiye'den hem de tüm
dünyadan müzisyenlerin
katılımıyla gerçekleşti-
rilecek. Senfoni orkest-
rasırun da ilk kez eşlik
edeceği buritüeldebin
bağlama ve olaylar şiir
diliyle anlatılacak.