22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
£ HAZİRAN 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ Ankara'nın gayrig y Körfez Lokantası veAkün SinemasVnın ardından 1942yılından beriAnkaralüara hizmet veren Süreyya Pavyon da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya resmitarihi:SüreyyaPavyon• Süre\ya Pavyon Ankara'nın en tanınmış rnekânlanndan biri. Pa\yona ismini veren Süreyya Homyak aslında Serj Homyak isimli bir Beyaz Rus. Çarlık Rusyası'nda orduda üsteğmenken Bolşevik Lhtilali patlak veriyor ve Homyak ihtilalden kaçıp tstanbura sığmıyor. Ankara'da Karpiç Lokantası'nda garson olarak hizmet ettiği Mustafa Kemal Atatürk'ün ona Süreyya ismini vermesiyle Süreyya Pavyon'un hikâyesi de başlamış oluyor. • Pavyonun şimdiki sahipleri Ramiz ve Ruhi Güzey kardeşler bir dönem Ankara'nın bütün ünlü siyasetçilerini ve sanatçılannı ağırlayan bu mekanın artık kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Ramiz ve Ruhi Beyler gelecek endişesi içinde kaygılannı şöyle dile getiriyorlar: "Burası daha ne kadar dayanır? Bu ekonomik durum böyle giderse dükkânı kapatmak zorunda kalır mıyız? Çok acı olur. Ankara'nın en önemli köşe taşlanndan birisinin daha yıkılmasına göz yumulmamalı." LEYLA TAVŞANOGLU Ankara'da güzel bir mayıs sonu akşamı. Saat dokuza geliyor. Bestekâr Sokak'la Güfte Sokak'ın kesiştiği köşedeyim. Tam Dedeman Otelinin alt sokak başı. Karşımdaki ışıklı tabelada Süreyya Pavyon yazılı. Burası, Ankara'nın, Cumhuriyet'inünlü Süreyya Pavyonu. Zaten Ankara'da o dönemlerden kaç tane yer kaldı? Hemen hemen hiç. Nisan ayında da yine Ankara'nın en eski köşe taşlanndan Körfez Lokantası ile Akün Sineması kapanmadı mı? Pavyonun kemerli kapısından içeri giriyorum. Karanlık koridordan içeri. salona geçiyorum. Beni buranın sahipleri Ramiz ve Ruhi Güzey kardeşler karşılıyor. Masaya oturuyoruz. Çevreme bakıyorum. Ahştığımız pavyon âdeti burada yok galiba. Arkadaki uzun masada bir aile çoluk çocuk gelmiş. Öbür yanda nişanh ya da yeni evli bir çift baş başa oturuyor. Öbür masalarda da benzer görüntüler. Serj Homyak'tan Süreyya Homyak'a Derken sahneye uvertür Buse çıkıyor. Şarkılannı söylüyor. Arkadan da sırasıyla öbür sanatçılar... Biz Ramiz ve Ruhi Beylerle Süreyya Pavyon'un tarihçesine dalmışız. Çevremizdeki gürültünün farkında bile degiliz. Ramiz Bey beni yüzyıhn başına ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerine şu anlatımıyla götürüyor: "Süreyya Pavyon, adını çok ilginç bir kişilikten alıyor. Bu kişi Serj Homyak adlı bir Beyaz Rus'tu. Çarhk Rusyası'nda orduda üsteğmenken Bolşevik ihtilali padak veriyor. Serj Homyak da ihtilalden kaçıp İstanbul'a sığınıyor. Orada lstinye'de gemilerde çımacılık yapmaya başhyor. Bu arada kendisi gibi başka bir Beyaz Rus'un, Karpiç'in, Ankara'da çok ünlü bir lokantası olduğunu öğreniyor. Karpiç Baba Rusya'da da lokantacıhk yaparmış zaten. Böylece Serj Homyak tası tarağı topluyor ve lstanbul'dan Ankara'ya gidiyor. Karpiç Baba'mn yanına vanyor ve ondan iş istiyor." İsmini Atatürk defllstlrdl İşte böyle... Serj Homyak, Ankara'nın ünlü Karpiç Lokantası'nda, 1920'liyıllarda önce garsonluk, sonra şeflık yapıyor. Atatürk'e de sürekli o hizmet ediyor. Bir gün Atatürk ona ismini soruyor. Adının Serj. kendisınin de Beyaz Rus olduğunu öğrenince şöyle dıyor: "Bundan sonra senin ismin Süreyya olacak. Çok sevdiğim Süreyya Paşa'nın adını sana veriyorum." Serj böylece Süreyya Homyak oluyor. Ruhi Bey'e göre Süreyya Bey Müslümanlığı da kabul ediyor. Ruhi Bey diyor ki: "Rahmenî Cevdet ve Bektaş dayüarun da o sıralarda Karpiç'te garsonluk yapıyordu. Serj, Atatürk öklükten sonra da Karpiç'te çahşmaya devam etti, taa 1942'ye kadar. Ö sırada Zeynel Kent Bey ona yardım etti. Süreyya da kendi ismiyle Kızjlay'daki Soysal Han'ın alündaki lokantasını açn. Bütün Ankara protokolü Süreyya Lokantası'mn müdavimi oldu. De\1et ziyafetleri orada verilmeye başlandı. Süreyya'ya erkekler koyu renk kostüm ve kravat, hanunlar da gece elbisesiyle girebilirlerdL Ö\ le sıradan bir kıhkla kapıdan bile bakamazdınız." Süreyya Bey'in Ankara Lokantası'nın ömrü 1963'te Soysal Han'ın yıkılmasıyla son buluyor. O sırada Süreyya Bey'in yüzüne felç de geldiğinden doktorlar bir süre çalışmasına ızin vermiyorlar. Böylece Süreyya Homyak istanbul'a göç ediyor. Tam o sıralarda da Büyük Bebek'te, Çamlıbahçe'de, köşe başında bir binayı Tekfen Holding satın alıyor. Üst katında bir lokanta açmak istiyorlar. Süreyya Bey'e teklif götürülüyor. Süreyya Bey de bunu kabul ediyor. Böylece Bebek Süreyya kapılannı Istanbul sosyetesine açıyor. Kravatsız müşterl içeri alınmazdı Ramiz Bey anlatmaya devam ediyor: "Ankara Süreyya'nın garsonlan hepimiz bir yerlere dağıldık. Biz dayılanmla Alpay'ın o sırada açüğı gece kulübüne geçtik. Aradan birkaç yıl geçti. Bektaş Dayım burayı açacakn. Süreyya Bey Ankara'ya gelerek buraya kendi ismini verdL " Süreyya ısmını burada sen devam ettir' dedi Ondan sonra da sık sık Ankara'ya geldi Her gefişinde buradan çıkmaz, üsteBk de metrdotel gibi hizmet ederdi. Büyük de zevk alırdı. Süreyya Bey 93 yaşına kadar yaşadı. Bebek Süreyya'yı da 20 yıldan fazla bir süre işletti. Bizim burası o zamanlar çok şık bir yerdi. Erkekler kra\atlı. koyu renk kostümlü, kadınlar gece elbiseü gelirdi. Hatta bizden hiç çıkmayan terzi kreatör Naıl vardı. Bir akşam ö/el olarak diktirdiği kostümüyle geldi. Ama kostüm kravatsızdL İçeri sokmadık." Yahu, yapmayın, etmeyin. Buna kravat îsmet înönü'den Adnan Menderes'e kadar pek çok siyasetçinin uğrak yeri olan Süreyya Pavyon, ünlü ses sanatçılan için de Ankara'nın en önemli mekâmydı. Süreyya Pavyon'da çalışmayan pek az ses sanatçısı var. Ziya Taşkent'le başlayarak Nükhet Duru, Sezen Aksu, Muazzez Ersoy gibi 500 sanatçının hepsi Süre>ya Pavyon'dan geçmiş. Süreyya Pavyon'un sahibi Ramiz Bey, "Tanınmışlardan bir tek Muazzez Abacı'yta Zeld Müren burada çalışmadı" diyor. takılmaz' dedi, ama yine de içeri abnadık." Süreyya Pavyon'da çalışmayan pek az ses sanatçısı var. Ziya Taşkent'le başlayarak Nükhet Duru, Sezen Aksu, Muazzez Ersoy gibi 500 sanatçının hepsi Süreyya Pavyon dan geçmiş. Ramiz Bey, "Tanuımışlardan bir tek Muazzez Abacı'yla Zeki Müren burada çahşmadı" diyor. Adnan Menderes'in 'Biz artık blttllf dedlfli gün Sonra 27 Mayıs 1960tan hemen önceki ilginç bir anısını şöyle anlatıyor: "Nehru'nun şerefîne Çankaya Köşkü'nde ziyafet verihyordu. Servis yine Süreyya Bey'e aitti. Ben barmennk yapıyorum. Başbakan Adnan Menderes'i bekliyorum. Ziyafete 15 dakika geç geldi. Herkesle tokalaştıktan sonra ben elimde tepsiyle yanuıa gittim. Beti benzi atmış gibiydi. Baknm, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın koluna girdi, havuza doğru yürüdü. Ben de içki ikram etmek için peşlerinden gittim. Menderes elini uzatn, tepsideki çeşitti içkilerden portakal suyunu seçti, ama elini tepsideki bardaktan çekmeden Bayarla konuşmaya devam ettiği için ister istemez söylenenleri dinlemek zorunda kaldını. Bayar, Adnan. ortalık nasıl? Durumu nasıl görüyorsun?' diye sorunca, Menderes başmı iki yana salladı: 'Biz artık bittik. Bızi hiç kimse kurtaramaz. Bugün yann gideriz.' Sonra, bardağı tepsiden alarak her zamanki kibar tavnyla, 'Şef. kusura bakma, seni beklettim" dedi Ben mutfağa döndüm. Çok heyecanlanmıştun. Şefimiz Lefter'dL Ona dedim ki: Şimdi Bayar'la konuşurlarken duydum. Adnan Menderes, 'Bizi artık kimse kurtaramaz' dedL Bunun üzerine Lefter yemedi, içmedi beni Süreyya Bey'e şikâyet etti. Süreyya Bey beni mutfağa hırsla çağırdı, sonra bir tokat, bir de tekme atarak kovdu. Ama ben tam girmeye hazuiamrken de yerime başka garson bulamadığı için beni yeniden servise soktu. O gece dükkâna döndüğümüzde de beni bir yana çekti: 'Sakın bir daha böyle laflan duymayacaksın.' Bir de Adnan Bey güzel hanımlan çok takdir ederdi. Adalet Bakanı Celal Yardımcı'ıun eşi Harika Yardımcı'yı çok beğenirdL Bir akşam Harika Hanun evlerinde davet veriyordu. Ben de servisteydim. Adnan Bey Harika Hanım'a, 'Sen ismin kadar harikasın, Harika' dedi" Ekonomik kriz Süreyya Pavyon'u da vurdu Renklı, ilginç anılar gece boyunca anlatılıyor. Eski günler anıhyor. Süreyya Pavyon'un en parlak, en görkemli dönemleri film şeridi gibi gözlerin önünden geçiyor. Ramiz ve Ruhi Beyler gelecek endişesi içinde kaygılannı şöyle dile getiriyorlar: "Burası daha ne kadar dayanır? Bu ekonomik durum böyle giderse dükkânı kapatmak zorunda kahr mıyız? Çok acı olur. Ankara'nın en önemli köşe taşlanndan birisinin daha yıkümasına göz >nmulmamah.'n DUZYAZI ORHAN BİRGİT Bizim Mohikanlarımız... Aşağıdaokuyacağınızyazının.özellıkleılkparag- rafının bazı kimselerce gülümseme nedeni olaca- ğını bilsem de bir olguyu önceki günkü bir gaze- tenin sütun arasından gün ışığına çıkartmakta ıs- rariı olacağım. Önceki gün okuduğum gazetelerin birisinde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, dışge- zilerinde kaldığı otellerde özel harcamalarını ola- bildiğince kısmak amacı ile hareket ettiği, o arada bavuldan çıkan elbiselerı için kurutemizlemeye göndermek yerine. odasına ütü getirttiği yazılıyor- du. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye Cumhurbaş- kanı'nın eşi, onun ve kendisınin kostümlerini, göm- lek ve kravatlarını ütülüyor ve öyle bir işi yapmak- tan da hiç yüksünmüyor. Bazıları, bunu cumhurbaşkanınayakışmayacak bir davranış gıbı görerek eleştirecek; bazıları ise "Bunda ne var" diye sorgulayacaklar. Ben, politik yaşamımda da ondan sonraki ga- zetecilik dönemimde de tanıdığım cumhurbaş- kanlarının ve başbakanlann içinde, halkın parası- nı kendi şaşaalı yaşamları için har vurup harman savuranlarla, o paranın tek kuruşunun hesabını yüreklerinde sürekli tartanları da yakından izledim. Aslında ikinci kompartımandakiler, geniş kitlelerin gönüllerinde hak ettiklerı o seçkin yeri, nedense tam olarak bulamadılar. Bugünkü Cumhurbaşkanı bu kompartımanın yeni yolcularından birisidir. Ama Başbakan Ece- vit'ın, hastalığının seynni sürekli tartışma konusu yaptığımız, istifasını neredeyse koro halinde iste- yeceğimiz bu yanm yüzyıllık devlet adamının, Baş- kent Ünıversitesi Hastanesi'nden ayrıhrken 8 mil- yan aşan tedavi faturasını. yasal hakkı olduğu hal- de TBMM'ye göndertmek yerine kendi cebinden ödemesı, medyamızda neden öne çıkartılmadı? Oysa aynı medya daha birkaç gün önce, TBMM üyelerinin bir yıllık sağlık giderlerinin 1 trilyonubul- duğunu eleştiri konusu yapmıyor muydu? Ben aynı Başbakan'ın, belki de kendisınden ön- ce görevde bulunanların aksine, devletin harcama- sı için emanet ettiği "örtülü ödenek" parasının, is- tifa ettiği gün kasasında kalanını, yapılan harca- maların gider belgelerini tek tek sıralayarak döne- min Başbakanhk Müsteşarı rahmetli Ismail Er- tan'a teslim ettiğini de biliyorum. Tek kula, bu dev- letin tek kuruşunu armağan etmediği için, "Ne o/- muş? Verdimse ben verdim" deme ihtiyacı duy- madığını da. Bugün o da her insan gibi rahatsız. Ama bizler, öteki binlerce hasta ınsandan farklı olarak, kendi- si ile ilgili geleceği belirleme hakkına sahıp olup ol- madığını ya hasım siyaset adamlarına ya da med- yamıza tartışma konusu yaptınrken ne kadar acı- masız olduğumuzu bile düşünmeyecek ölçüde kendimizden geçmiş birtoplum olmadık mı? 'Istifa demeyin. O, kırmızı boğa gibidir..." . Sanki Bülent Ecevit için bundan önceki bir dizi mevkiden şu ya da bu nedeni ileri sürüp ayrılma alışkanlığı, eski yakın arkadaşlanndan mesela Tu- ran Güneş'e "Sakın Bülent'e istifa demeyin. Onun aklına istifa sözcüğü geldi mı, kırmızı boğa gibi üs- tüne atlar" sözünü söyletmemiştir. 12 Mart 1971 günlerınde, Nihat Erim'in cunta- nın başbakanlığını kabul etmesine Ismet Paşa önce ses çıkartmadı. daha sonra yeşil ışıkyaktı dü- şüncesi ile CHP Genel Sekreterlıği'nden aynlan Bü- lent Ecevit.. 1978 ara seçimlerinde Adalet Partisi başanlı ol- duğu için Başbakanlığı bırakan. genel başkanlık- tan istifa karan, ancak kurultay toplanarak önle- nebılen Bülent Ecevit.. 12 Eylül 1980 sonrasında, askeri cuntanın dav- ranışlarını protesto amacı ile CHP Genel Başkan- lığı'ndan ayrılarak ınançlarını sade biryurttaş kim- liğı ile savunmak isteyen Bülent Ecevit.. Özellikle ilk iki girişiminde en yakınında olduğum için söyleyeceğim. Rahşan Ecevit'e de, başka hiç kımseye de danışmadan, kendi oluşturduğu ka- rarı yürürtüğe koyduğunu bilen birisiyim. Şimdi, bıryandan rahatsızlığı ile, öteyandan ki- mi siyasal karşıtları ile savaşırken sahneye Ecevıt'i sevenler adına çıkan bir karma koro, sozde Bü- lent Bey adına istifa edıp çekilmenin en sağlıklı çö- züm olacağım ısrarla yinelıyorlar. Ve yine onlar, Başbakan'ın almak istediği karar- lara eşinin engel olduğunu ileri sürüyoriar! Sanki Ecevit'in geleceğinde, yıllardan beri sür- dürdüğü Başbakanlık görevinden daha başka bir mevki ve gelecek varmış da nekahet yatağında Bü- lent Bey o geleceği bekliyormuş gibi! Başbakan'ın istifa karannı yürürlüğe koyduğu gün, nasıl bir ülke görünümünün ortaya çıkabileceğini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dünkü grup konuşması bütün boyutları ile ve ondan da önem- lisi içtenlikle sergiliyor. Hersağduyu sahibi vatandaş, Başbakan'ın 7 Ha- ziran doruk toplantısına katılma kararını boşuna al- madığını düşünmeli, en az o toplantının sonucunu beklemesini bilmelidir.. Faks: 0212- 677 07 62 obirgito e-kolay.net Takkeli davetiye açığa aldırth KONY\ (Cumhuri- yet) - Konya'nın Akşe- hir ilçesine bağlı Doğ- rugöz beldesinde bir il- köğretim okulunun yıl sonu etkinlikleri için hazırlattığı davetiye hakkında başlatılan so- ruşturma kapsamında okul müdurü açığa alın- dı. Konya Milli Eğitim Müdürü Osman Güçer. Şehit Turgut Makasçı tlköğretim Okulu Mü- dürü Halil Töner'in, mılli eğitim müfettiş- leri tarafından başlatı- lan soruşturma kapsa- mında açığa alındığıru söyledı. Osman Güçer, öğrenciler tarafından sahnelenen Turan Ofla- zoğlu'na ait "Allah'uı Dediği Ohır" adlı oyu- nun sakıncah bir içerik taşımadığını. ancak ha- zırlanan davetiyede yer alan takkeli, sakalh, eli tespihli bir adamla ba- şı örtülü, şalvarlı genç kız resminin, farkh çağ- nşımlar yaptığını be- lirtti. Akşehir Milli Eğitim Müdürlüğü ile Konya Milli Eğitim Müdürlü- ğü müfettişleri tarafın- dan olayla ilgili iki ay- n soruşturma yürütül- düğünü anlatan Güçer, konunun en kısa za- manda sonuçlandınla- cağını ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle