18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2002 CUMARTESİ AB TARTIŞMASI Yılmaz, AB'den 'Türkiye'nin önüne daha net bir perspektif koymasının beklendiğini söyledi: AB'nin kararlankuşkuluBRÜKSEL (AA) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz. Sevılla Zirvesi'nde AB'den, "Türki- ye'nin önüne daha net bir perspektif koymasınurbeklendiğini söyledi. Yıl- maz, AB'nın gelecek yıldan itibaren Türkiye için çok daha fazla kaynak ayı- racağı mesajı verdiğıni söyledi. Yılmaz. Belçika'da. Avrupa'dakı Türk- lere yönelik olarak yayımlanan "Ana- dolu" dergısıne verdıği özel demeçte. kapsamlı değerlendırmelerde bulundu. Mesut Yılmaz, Türkıye'mn AB konu- sundaki hedeflenne ve bu hedeflerden sapma olup olmadığına ılışkın bir so ruyu yanıtlarken. "Kzim açımızdan he- def, Kopenhag Zirvesi'nde, Türkiye'ııin AB'ye tam üyetik müzakereterinin baş- latıiması karannın alınmasıdır. Ama önümüzdeki süre içerisinde bu hedefe ula- şıhp ulaşılamayacağı konusunda ciddi kuşkulannuz var" dedi. Yılmaz, bunun, kısmen Türkiye'den, kısmen de dışındakı faktörlerden kay- naklandığını belırterek şunlan söyle- di: "Türkhe'de baa çevreler AB'nin son • Mesut Yılmaz: "Bizim açımızdan hedef, Kopenhag Zirvesi'nde, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinin başlatılması karannm alınmasıdır. Ama önümüzdeki süre içerisinde bu hedefe ulaşılıp ulaşılamayacağı konusunda ciddi kuşkulanmız var" tahlikleTürkrve'yi üyeliğehiçbirzaman kabul etmeyeceğini, mümkün olduğu kadar süreci zamana yayarak zaman kazanmayı deneyeceğini diişünüyor. Bu nedenle. kiiltiirel haklara ilişkin Kopen- hag kriterierinin yerine getirümesini ve- ya Kıbns sorununun çöziimiinde ciddi adımlar anlmasını. AB ile ilişkiler açı- sından sonuç getirmeyecek, ama Türki- ye'yi riske sokacak adımlar olarak de- ğerlendiriyorlar. Bu nedenle, AB'den, şu aşamada mutiaka önümüze daha net bir perspektif konulmasını istiyonız. Se- YÜla'da yaptlacak olan zirvetoplanba bu- nun için bir vesile olabilir. AB eğer Se- vflla'da Laeken Zirvesi'nden daha ileri giderek, (kriterierin yerine getirümesi halindetam üyefik müzakerelerinin önü- müzdeki yıl başlamasnnın önünde her- hangi bir engel ohnadığını) açıkça ifade ederse, bu bizim hem geri kalan reform- lan tamamlamamız için hem de Kıb- ns'taki çözüme yönelik katkılanmızı arttırmanıız için çok önemli bir teşvik unsuru olur." Mesut Yılmaz, "Kopenhag'danbek- lenen karar çıkmazsa. neler olabilir? Lüksemburg Zirvesi'nden sonrakiohım- suzortamadöniUürmü"sorusunuşöy- le yanıtladı: "Bu sefer sadece Türkiye- AB Uişkilerinde istediğimiz ilerlemenin olmaması degil. aynı zamanda. ilerde de Türkiye-AB itişkilerini rahatsız edecek birtakım getişmelerin Kopenhag'da ka- rara bağlanması söz konuso-. Eğer AB Güney Kıbns'ı. hem de adanın tümü- nü temsil edecek bir biçimde üye olarak kabuleder, Türkiye'yle detam üyelik mü- zakerelerini başlarmazsa. bu Türkhe'ye karşı çok yanh, hiç dostça ohnayan bir rutum olur ve ilerde, AB ilettişkilerimi- zi, beUd de telafi edilmesi güç bir mec- raya sokabilir."" Yılmaz. "*AB, Türkiye'ye karşı yü- kümlülüklerinij'erinegetiriyormu'" so- rusu üzerine ıse "Burada daha çok. Hel- sinki sonrasmda yükümlülüklerin yeri- ne geurilmemesinden değfl,AB'nin. Tür- kiye'nin tam üyeliğe hazırlanması için yeterli desteği sağlamamış olnıasından söz edilebüir. Bu da AB'nin bütçesinin 5 yılhk dilimler halinde yapılmasından ve Helsinki öncesinde Türkiye'nin aday- hğının henüzdaha karara bağjanmanuş olnıasından kaynaklanıyor" dedi. Yıl- maz, "Komisyon yetkilüeri bize, önü- müzdeki yd yapüacak olan yeni bütçeça- hşmasında Türkiye için çok daha fazla kaynak. fon aynlabileceğini ifade edi- yorlar. Ama biitün bunlar, Türkiye-AB ilişkilerinin Kopenhag zirvesinde yeni bir hme kazanmasına bağlT dıye ko- nuştu. AB'nin sözlenni tutacağına inandı- ğını, ancak Türkiye'de bazı çevrelenn, AB'nin. "birtakıniönyargılarnedeniy- le, Türkiye kriterleri yerine getirse da- hi üyeh'ği kabul etmeyeceğini'' düşündü- ğünü belırten Yılmaz. şunlan söyledi: "Ben. AB'nin kunımsal olarak böy- le birzafiyeti göstermeyeceğine inanıyo- rum. Helsinki ile ortaya konan çizginin, AB için bağlayıeı olduğunu ve hukümet- lerdeki değişikliklerin dahi, bu birtikira- desini etitilemeyeceğini düşünüyorum. Benim inancun; bu konuda asıl betirle- yici olanın, Türkiye'nin yükümlülükle- rini yerine getirmesidir." Liderler, Birliğe 10 yeni üye daha katılmasını son onyıl içindeki en önemli siyasiproje olarakgörüyor A D A Y L A R I N PROFILİ (AB ile aralarındaki farklar) AB genişlemenin ılk üç yıh için 40müyar Euro (37.6 miiyar dolar) ayınyor. Ancak net harcama bundan daha az olacak. Birfiğe üyetiğin aday ülkelere hem siyasi hem de ekonomik avantajlar saglayacağı kesin. Avnıpa Komisyonu, Biriiğe üyenğin, aday ülkelerde ekonomik büyümeyi yüdayüzde 1.8 oranında artöracağına inamvor. Bu tabloda Avrupa Bırtığı ite 13aday ülkeyi bazı ekonomik ve toptumsal açslardan karşılaştırmak tadr. Ektekîeo socı verilen içermektedir: 20O-2002'nin ilk çeyreği Nûtus 376.462.000 757.000 10.283.000 1.371.000 10.179.000 1371000 3.693.000 391.000 38.634.000 5.401.000 1.990.000 8.170.000 22.435.000 67.844.000 Ortalama omur (yıl) Erksk Kadın Bebek ölumleri (Bin carth doğumda) GSYİH Toplam (earo) Kişı başına (euro) AB ortaiamasmagöre kişi başına(%) Büyüme oram (%) EnfSasyon oranı Işstzlik orart! Sendıkalaşma flş gücü yüzdesi) Ortalama ücret (saat başına euro. sosyal maüyeti dahil) 10O0 kışiye düşen otoınobil sayıs Ürâversite mezunlan (25-29 yaş) internet kuilanıcılan (nüfusa göre yuzde) 74.9 81.2 4.9 8.2 tnlyon 22.000 100 3.3 2.7 9.3 30 10.5* 461 38.382.000 32 75.3 80.4 5.6 3.5milyar 14^00 63 4.8 2.4 4.2 80 10.0 400 81.000 20 71.6 78.3 4.1 55 miiyar 5.400 24 2.9 3.9 9.3 30 3.2 362 604.000 14 63.7 76.1 B.4 Umlyar 34» 17 6.9 4.4 6 * 12 3.0 339 195.000 30 64.9 75.6 9.2 49.5 miiyar 4.900 22 5.2 6.2 5.6 25 2.9 235 689.000 15 64.9 76.0 10.4 7.7nfly«r 15 6.6 3.4 20 1.9 235 214.000 7 67.6 77.9 8.5 12.2 miiyar 3.300 15 3.3 1.3 12.9 10 2.3 317 764.000 7 75.1 78.3 6.1 3.9ırilyar 9.000 44 5.0 4.7 5.1 59 5.3 540 1.720 25 69.7 78.0 8.1 171 miiyar 4.400 19 4.0 3.5 18.1 30 3.6 259 2.118.000 10 69.2 77.2 8.6 20.9mityar 3.900 17 2L2 4.2 19.7 38 2.5 236 273.000 12 71.9 79.1 4.9 19.5 miiyar 9.800 43 4.6 8.1 11.8 43 6.0 426 162.000 30 68.15 75.34 13.3 13 miiyar 1.600 7 5.8 7.6 17.7 27 1.0 244 743.000 7 67.0 74.2 18.6 40mityar 1.800 8 1.6 28.6 8.6 58 1.0 139 998.000 4 66.9 71.5 35.3 217 miiyar 3.200 14 7.2 73.1 9.0 58 3.7 68 2.105.000 4 • 7995 venlen (Finlandiya, Hollanda. Ponekız nanç) Araştırma. Danıel Reasor, Kanne Granler-Deferre ve Helotse Bnon Avrupa genişlemeye hazırlanıyor Dış Haberler Servisi - Berlin Duva- n'nın yıkılmasının üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçerken Avrupa Birliği (AB), başta eski Doğu A\Tupa ülkele- ri olmak üzere genişlemeye hazırlanı- yor. AB liderleri, 2004'te Birliğe 10 ye- ni üye daha katılmasını stratejik açıdan son on yıl içindeki en önemli siyasi proje olarak görüyor. Peki AB bu bü- yük ve riskli proje için yeterli kaynak ayınyor mu? Ya, aday ülkelerirı uymak- la yukümlü olduğu 80 bin sayfalık AB yönetmelikleri, zengin Batı'yla yoksul Dogu diye bir uçuruma neden olacak mı? International Herald Tribune gaze- tesi, AB'nin genişlemesinin ekonomik ve toplumsal maliyetine geniş yer ayır- dı. Thomas Fuller ımzasıyla yayımla- nan araşurmada AB'nin aday ülkeler için öngördüğü harcamamn, Almanya'nın 1990'da birleşme için ayırdığı kayna- ğın onda birinden daha az olduğuna dikkat çekildi. AB genişlemenin ilk üç yılı için 40 miiyar Euro (37.6 miiyar do- lar) ayınyor. Ancak net harcama bun- dan daha az olacak. Birliğe üyeliğin aday ülkelere hem siyasi hem de eko- nomik avantajlar sağlayacağı kesin. Av- rupa Komisyonu, Birliğe üyeliğin, aday ülkelerde ekonomik büyümeyi yılda yüzde 1.8 oranında arttıracağına inanı- yor. Ancak bürokrasinin gittikçe ağır- laşması \wunden hem AB'de hem de aday ülkelerde üyelik hevesi azalıyor. Slovenya, Macaristan, Polonya, Slo- vakya, Kıbns (Rum Kesimi) ve üyeli- ğe aday diğer 5 ülkenın (Çek Cumhu- riyeti. Estonya, Letonya. LiUanya, Mal- ta) Birliğe üyeliğinin ciddi bir maliye- ti olacak. Bu ülkelerin Birliğe üye ol- mayan ülkelerle olan sınırlannı güç- lendirmeleri. gümrüksüz ürün satan mağazalannı kapatmalan gerekecek. Üye ülkelerden. AB yönetmeliklerını de uygulama>'a başlamalan isteniyor. Bu kurallar, çe\Teyle ilgili yasalardan, ile- tişim endüstrisınin yönetilmesüıe ve AB'YE ÜYE OLMAK ÎÇÎN UYULMASI GEREKEN KRİTERLER: X Insan haklanna ve demokrasi ilkelerine saygı A Örgütlü suç ve uyuşturucuyla mücadele X ÇevTenin konmması / Birlik bütçesindeki payını ödeme / Birlik yasalanna uyma X Birliğe üye ülkelere yakın bir ekonomik gelişim gösterme X Birliğe, var olan üyelere mali yük getirecek şekilde girmeme. X Birlik çıkarlannı, kendi çıkarlarının önüne koyma. meyve ve sebzelerin satışına kadar pek çok unsuru içeriyor. Brüksel, Batı Av- rupa'nın mali yükünü azaltmak için, genışlemeden sonra eskı ve yeni üye- ler arasında büyük eşitsizlik yaratacak programlar uygulamayı öngörüyor. 10 aday ülkeye, birliğe katıldıktan sonra, köprü, yol ve diğer altyapı pro- jelen için kişi başına yıllık 114Euroöde- necek. Aynı dönemde, Yunanistan, İr- landa, Portekiz ve lspanya gibi üye ül- kelerse, aynı hedefler çerçevesinde ki- şi başına 231 Euro alacak. Diğer bir deyişle Birlik. Avrupa'nın zengin Batı tarafı için, gelir düzeyleri günümüz AB "sinın üçte biri kadar olan Doğu Avrupa ülkelerinden iki kat da- ha fazla para harcayacak. Doğu Avru- pa ülkelerine büv'ük çaplı para akışını önlemek isteyen Birlik liderleri, birkaç yıl önce. üye ülkelere ödenecek para- lann, o ülkenin ekonomik üretiminin yüzde 4'üne eşit olmasını öngören bir yasayı onaylamıştı. Yeni üye olacak ül- keler, hemen bu baraja takılacaklar. YILMAZ'INtDDÎASI Destek artacak .AB'nin Türkiye ile ilgili de- ğerlendirmesinin de devamlı değişen koşullara göre dınamik bir seyır izledığını kaçırmamak gerektiğını anlatan Yılmaz: "Zannediyorum ki AB'nin ge- leceğe ilişkin yapüanmasında, AB'nin dünyada shasibirgüç oluşturması da temel hedefler- den birisi olacakor. Böyie bir konseptdeğişikfiği,AB'nin Tür- Idye'ye bakışuu etkileyecektir. Çünkü dün\a çapuıda bir güç ounaya soyunmuş bir AB'nin Türkiye'siz bunu gerçeklestir- mesi de neredeyse imkânazola- cakür. Dolayısıyla, AB'nin Tür- khe'\e desteğmin zaman içere- sinde giderek artacağma inam- yorum." dedi. AB karşıö görüşlerin fanatik görüşler olduğunu düşünmedı- ğini belirten Yılmaz, şunlan an- latü: "Bunlann,AB'nin geçmiş- te Türkiye'ye karşı takındıgı ohımsuz tutumdan da kaynak- landığınıdüşünmorum. Her ha- hıkârda, bu olumsuz görüşlerin Türktophımundada genişöJçü- de benimsendigüıi de dikkate alarak. bu konuda bu görüş sa- hipterinin mutlaka ikna edilme- si gerektiğini düşünüyorumT Yılmaz. Kıbns sorunu konu- sunda Türkiye'nin de. Rum ta- rafuıın da atabıleceğı adımlar olduğunu, bu adımlann bir an önce atılması gerektiğini söyle- di. Yılmaz, "Karşıhkh bir dip- lomatik satranç oynamak yeri- ne, AB'nin genişleme takvimi- ni de dikkate alarakveABpers- pektifınin Kıbnstaki her iki top- İuma \e dola>ısryla Türkhe'ye desağlayacağı imkânlanda doğ- ru değeriendirerek bu adımlan mümkünolan en kısa zaman da afmak lazundn*" dedi. Mesut Yılmaz. "Hangi tür adımlar- dan söz edijorsunuz" sorusu üzerine de şunlan söyledi: "Bu- rada Türki>ç'nin Kıbns Türk topiumunu gü^encesiz bırak- ması, Kıbns'ta tarihin tekerrü- riine imkân sağlayacak birta- kım oiuşumlara ona>' >> erilmesi ve>a Kıbns'ta baştan beri sa- vunduğumuz, siyasi eşidikten, iki kesünlikten geri adım atıl- ması söz konusu değiL Ama çö- zümündiğerparametrekrinde, ömeğia temelözgürlüldere, te- mel haklara Uişkin parametre- de, toprakdağdunuıa ilişkin pa- rametredeTürktarafi da pekâ- lâ daha fazla açıhmlar yapabi- Br diye düşünüyorum." Istanbul îl Merkez Şube Başkanı Bilge Bilgiç: Uygar olmak için, önce tam bağımsız olmak gerekir ADD'den, TÜSİAD ve İKV'ye eleştiri Istanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) tstanbul tl Örgütü, uygar olmak için önce tam bağımsız olmak gerektiğini vurgulayarak ADD'nin A\Tupa Bırliği'ni (AB), TÜSlAD ve Dctisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) sunmaya çalıştığı gibi "uygarlaşma projesi olarak değfl", "Atatürk Cumhuriyeti'nin parçalanması ve yok edilmesi olarak" algıladığını açıkladı. ADD'nin tstanbul'daki tüm şubeleri adına II Merkez Şube Başkanı • Bilge Bilgiç yaptığı açıklamada, "AB üyeliğini kendimiz. çocuklanmız, geleceğimiz için istiyoruz" diyen anlayış kmandı ve Türkiye'nin tam üyeliği için sık sık kullanılan. "40 yılı aşkın süredir devam eden ulusal dava" nitelemesinin gerçeklerle örtüşmediği belirtildi. Bilge BUgiç tarafından yapılan açıklamada, uluslararası her alanda tam bağımsızlık ve eşitlik ilkesinin esas alınmasıyla gerçek uygarhğa vanlabıleceği ifade edildi. Açıklamada, "AB üyeliğini kendimiz, çocuklanmız, geleceğimiz için istiyoruz" dıyen anlayış kmandı ve Türkiye'nin tam üyeliği için sık sık kullanılan, "40 yıh aşkın süredir devam eden ulusal dava" nitelemesinin gerçeklerle örtüşmediği belirtildi. Lozan'da kazandığunız uluslararası ilişkilerdeki eşitlik ilkesinin, neredeyse yok edildiğinin anımsatıldığı açıklamada şöyle denildi: "Bizfcr AB'>i, İKV' öncüKiğünde bir araya gelen kişi ve kunımlar gibi, ekonomik, siyasi ve sosyal tüm alanlarda. ülkemizin gereksinim duyduğu reformlar olarak algılamn oruz. Tam tersine, Kıbns'ta, Ege'de ödün vtrilmesi, Lozan hükümlerinin dışında yaratıbnaya çahşılan azuıhk kavranm la. ulus yapısuun yok edilmesi, Türkçe dışında eğitim verflmek istenmesi, tanm, hayvancıhk ve yerii sanayinin tasfrve edilmesi olarak algdrvonız," CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Yopum Farklılığı... Başka yerlerde de çıkmış olabilir ama benim gözüme "Milliyet"tek\ haber ilişti. 12 Haziran ta- rihli "Milliyet"\n "Türk'ten Savunma" üst başlıklı, "Yanlış tahliye heryerde olabilir" başlıklı haberin- de şöyle deniyordu: "Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk, Af Yasası kapsamında olmadığı halde ırza geçme suçundan iki mahkûmun Alanya ve Si- nop'ta 'yarılışlıkla' tahliye edilmesini, 'Bu türadli hatalar dünyanın her yerinde olmuştur. Bu, işin doğasında vardır. Hatalar yorum farklılığından kay- naklanıyor' diye değerlendirdi." Haberin deva- mında da "bu kararı veren yargıçlar hakkında iş- lem yapılmayacağını" öğreniyorduk. • • • Doğrusunu söylemek gerekirse içimden Hik- met Sami Türk hakkında hiçbir şey yazmak gei- miyor. Adalet Bakanlığı'nın Istanbul'da F tipleri konusunda düzenlediğitoplantıda. kendisine, Fti- pı cezaevlerinde cinayet vb. suçlardan ya da si- lahlı eylemlerden mahkûm olanlann oranını sormuş, yanıt alamamıştım. Daha sonra da bakanhktan bu konuda bir açıklama yapıldığını anımsamıyorum. O toplantı sırasında konuşmalarını, tepkilerini ya- kından izlediğim Adalet Bakanı, bende sözcüğün tam anlamıyla tipik bir bürokrat izlenimı bırakmış- tı. Bütün davranışlarıyla, söyledikleriyle, devletin, var olan "mevzuat"ın diyebilirim ki sıradan birtem- silcısiydi. Ben bu toplantı sırasında Hikmet Sami Türk'te hümanıst bir parıltı, entelektüel bir ışık gö- remedim. Bu gözlemlerimin beni şaşırtmadığını söyleyemem. Çünkü. nedense, daha önceki bir ku- şaktan olmasına karşın, onun 6O'lı yıllar Türkiye- si'nden izlertaşıyan biraydın olduğunu düşünür- düm. Sozünü ettiğım o toplantı sonrasmda bir tek o toplantıyı anlatan bir yazı yazmış, bir daha da bu konuyadönmekgereğinı duymamıştım. Fakat Adalet Bakanı'nın yukarıdaki haberdegeçen "yo- rum farklılığı" sözü benı kendisinden bir kez da- ha söz etmek zorunda bırakıyor ve her şeye kar- şın aydın kimliği taşıyan bir insanın nasıl bu kadar "idare-i maslahatçı" olabilecegini kendi kendime hayretle soruyorum. Demek ki "devlet", bir insa- nı böylesine değiştırebilıyor. Yoksa Hikmet Sami Türk başından beri böyle biri miydi? • • • Şimdi onun sözcüklerini kullanarak, bu sözcük- lerin bende uyandırdığı çağrışımlan, düşünceleri; can sıkıntımı elden geldiğince dizginlemeye çalı- şarak sıralayayım: öncelikle, şu "hayata dönüş" sözündeki yalanı. bu "operasyon"u planlayıp ko- taranlar, vicdanlarında gerçekten bir acı duymak- sızıntaşıyabiliyorlarmı? "ö/üm"ün "hayat" olarak yorumlanmasının dünya siyaset tarihinde acaba bir başka örnegi bulunabilir mi? Gelelim "F tiple- ri" konusuna: Bu tür cezaevleri Batı ülkelerinde ya da Amerika'da varsa eger, oralarda lise öğren- cileri bir araya gelip siyaset konuştukları ya da bil- diri dağıttıklan için "terörist" sayılarak onlarca yıl hapis cezasına mahkûm edilemeyeceklerinden, bu tür cezaevleri de "siyasi" suçlar için degil, azılı ca- niler için yapılıyor olmalı. Ben söz konusu ülkeler- de bu tür ağır suçlardan mahkûm olanlann bile çok daha insanca yaşama olanaklanna sahip olduk- larına inanıyorum. Çünkü hiçbir yönetim söz ko- nusu ülkelerde başka türlüsünü toplumsal vicda- na kabul ettiremez ve bu gibi ülkelerde hiçbir ada- let bakanı, evrensel hukuk kurallarına göre terör suçu sayılması mümkün olmayan suçlamalardan ötürü insanların onlarca yıl hapis cezasına mah- kûm edilerek tecrit odalarında yaşamlannın sön- dürülmesini, bizim Adalet Bakanımızın yapageldi- ği gibi, toplumsal vicdana "hukuk" ve "adalet" kavramlanyla yorumlatma çabası içinde olamaz... • • • "Af" ya da "şartlı salıverme" diye adlandırılan konu ise, yoruma gerek bırakmayacak bir skan- dallardizisı olarak başladı, öylece desürüyor. Her şeyden önce. durup dururken, böyle bir toplum- sal gereksinim ya da neden yokken çıkanldı bu af yasası. İçinde birsürü garabeti barındırarak. Sa- dece tecavüz suçundan mahkûm olan kişi af kap- samına girmediği için herhangi bir yoruma gerek- sinim kalmaksızın cezasını çekmeyi sürdürmek- teyken, tecavüz ettiği kişi ya da kişileri öldüren câ- ni, bakanın deyimiyle, "yorum farklılığı" nedeniy- le serbest bırakılabildi... Sonuçta, yabancı bir ül- ke, tecavüz edilip öldürülen yurttaşlan adına bu "yo- rum farklılığı"n\n üstüne gitmese, suç ortakları sa- dece tecavüzle yetindıkleri için cezalarını çekme- delerken hem tecavüz hem cinayet suçunu işle- yen kişi özgür yaşamında yine böyle "komple" suçlar işlemek için planlar yapıyor olacaktı... • • • Bu satırları yazarken, kendi adıma da, insanlı- ğımız adına da, ülkemiz adına da utanıyorum. Bir ülke düşünün ki, lise, üniversite çağındaki genç- lerini sadece düşüncelerinden ya da düşünme kapsamını aşmayan eylemlerinden yada birtakım varsayımlardan ötürü yaşam boyu hapis cezala- rıyla tecrit odalanna kapatıyor. Bu ülkede bir af ya- sası çıkarılıyor, ama o gençler için değil; cana, ma- la, namusa karşı suç işleyenler için. Affın konusu olan suçlara ilişkin olarak da öyle ayrımlar yapılı- yor ki yargıçların kafası kanşıyor ve tecavüz suç- lusu cezasını çekmeyi sürdürmekteyken bu suçu- nu cinayetle "faç"landıran câni, çok değil birkaç yıl sonra elini kolunu sallayarak cezaevinden çı- kabiliyor... Ve o ülkenin adalet bakanı bu durumu "yorum farklılığı" ile açıklayabiliyor... • • • Evet... Sayın Adalet Bakanı'yla bir "yorum fark- lılığı" içinde olduğumuz doğru... Ama sanıyorum ki sadece bu "teknik" konularda değil, insanı in- san yapan en temel değerler konusunda... MELEK YAL1N ANMA Ölümünün 4. yılında unutmadık. Seni sevenlerinle birlikte özlemle amyoruz. Ali Fuat YALIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle