Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2002 CUMARTESİ
2 OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
MUMTAZ SOYSAL
BuNeffiçiniDerazcik?
MÜJDELER olsun: Türkiye Denizcilik Işlet-
meleri'nin Ankara feribotu Ege seferierine ye-
niden başladı. Sadece yazın ve yalnız hafta-
da bir.
Gemi cuma öğleden sonra Istanbul'dan
kalkıp pazar öğleyin Izmir'den aynlıyor. O ka-
dar. Bütün kış Sarayburnu rıhtımında bağlı
kaldıktan sonra.
"Kamaralardaki kusuıiarla renk zevksizlik-
leri falan inşallah giderilmiştir" diyerek o va-
pura binip deniz gezintisi özleminizi gidere-
bilir, arabanızla da küçük bir Ege turu yapa-
bilirsiniz. Yalnız, eski Denizyo/lan gemilerinin
temizliğini, titizliğini ve servis kalitesini bekle-
meyin. Özelleştirme furyası orayı da vurmuş,
kamara, lokanta ve hizmet işleri, "gemi ada-
mı" niteliğinde insan çaJıştınp çalıştırmadığı bi-
le pek belli olmayan bir taşeron şirkete veril-
miştir.
Bilin ki, artık bir-iki Marmara ve Gokçeada
seferi dışında deniz yolculuğu diye bir
şey kalmadı. Istanbul Belediyesı'nin deniz
otobüsü ve katamaran feribot taşımacılığına
vapur yolcuiuğu denemez. Vapur yolculuğu,
kamaraları. güverte gezintileri ve dinlenme
olanaklarıyla bambaşka bir şeydir.
Türkiye'yi yönetenlerin bu ülke insanlannı ger-
çek deniz yolculuğundan yoksun bırakıp bü-
tün seferleri bir turistik gezintiye indirgeme
haklan olmamalıydı. Haftada bıryapılan turis-
tik sefer başka şeydir, deniz yolculuğunu ulu-
sal taşıma sisteminin işlevli bir parçası duru-
muna getirmek başka.
Bunlan savunmak, eski günlerin Karadenız
ve Cide postalarını. Izmir, Mersin ve Narenci-
ye seferterini yeniden başlatmak demek de-
ğildir. Bütün bu sorunu, karayolu şebekeleriy-
le, değişik gemi tipleriyle ve akıllıca düzenle-
melerie tekrar ele alrnak gerekiyor. örneğin,
eskiden karma yolcu ve yük gemileriyle yapı-
lan Karadeniz seferlerinı düşünün. Işlevi ikıye
bölmek, hızlı deniz yolculuğunu yük taşıma-
cılığından ayırarak o işi süratli yeni gemilerle
karşılamak ve yük taşımacılığı ile turistik uzun
gemileri biıieştirmek niçin olmasın? Limanla-
ra yük için yapılan uğramaları, iyi düzenlen-
miş turistik kısa kara gezileriyle birieştirmek
hiç de örgütlenemeyecek bir şey midir?
Ama, bütün bunların olabilmesi için "sahil
yolu" gibi bir saçmalığın olmaması. içe-
rilerden geçecek bir büyük karayolunun dikey
yollarla kıyıdaki limanlara bağlanması ve liman-
lardaki yükleme boşa/tma tesisleriyle yolcu sa-
lonlannın çağdaşlaştırılması gerekirdi.
Plansızlığın marifet sayıldığı bir Türkiye'de
bütün hatalar üst üste eklenmiş ve altından
kalkılamayacak sorun yığınlan oluşmuştur.
Deniz yolculuğu da bunlardan biri.
Planlı yaklaşım, bir yandan ulaşım alanın-
da ekonomik yararlar sağlarken bir yandan bu
ülkenin insanlannı denizden bu kadar uzak-
laştırmamış olurdu.
Üçüncü Köprü Sevdası...
Prof. Dr. Güngör EVREN
D
urup durup üçün-
cü köprü diye tut-
turanlar (çe\Teler
mı, odaklarmıde-
sem) için köprü,
sanki dayanılmaz bir tutku... Ko-
nunun yeniden ve tekrar tekrar
gündeme getirilmesıni başka
türlü açıklayabilmek olanaksız.
Bu tutkuya kendilerinı kaptıran-
lar ortada gözükmeseler bile.
bunlann kimJer oldukJannı tah-
min etmek pek de güç değildir.
Plan ve programlar bağlamında
sonuca varmış bir durum yok-
ken devlet yetkililerinin böyle-
sine önemli yatınmlann hizme-
te girecekleri tarihi verebilme-
leri ilginç ve düşündürücüdür.
Konu çok irdelenmiş ve konu-
şulmuştur. Istanbul Boğazı'nda
karayolu köprüsünün gereksiz-
liği olanca açıklığı ile ortaya ko-
nulmuştur. Tam demiryolu tüp
geçişini gerçekleşme aşamasına
yaklaşırken bu kadar ısrarla ye-
niden gündeme geririldiğine gö-
re, boğaz geçişine ilişkin bazı
gerçekleri bir kez daha anım-
satmak kaçınılmaz olmaktadır.
Öncelikle bugüne kadar çok
yinelenmiş bir gerçeği açık bi-
çimde ortaya koyalım. îstan-
bufun üçüncü karayolu köprü-
süne gereksinimi bulunmamak-
tadır. Hele öncelikli bir gerek-
sinim, kesinlikle söz konusu de-
ğildir. Boğaz geçişlerini sorun
haline getiren, Avrupa yakasın-
daki istıhdam fazlasına karşı-
lık, Asya yakasında istihdama
göre işgücü fazlalıgıdır. Yani ikı
yaka arasında nüfus-istihdam
dengesizliği, sabah saatlerinde
ev-iş ve akşam saatlerinde iş-ev
yolculuklan doğurmaktadır. Bu
dengesizlik arttıkça boğaz geçiş
gereksinimi artmaktadır. Öte
yandan yeni geçiş olanaklan bu
dengesizliği ve dolayısıyla bu
geçişleri körüklemektedir. Bu,
bazılannın "köprüler tuzağı"
olarak dile getirdıkleri bir kısır-
döngüdür. Bugün için Istanbul
ulaştırmasında boğaz geçişinin
payı yüzde 11 dolayındadır. Bu
paya da, nüfus-istihdam denge-
sini iyice bozan iki köprünün
sağladığı çekicilikJe erişilmiştir.
Bu yöndekı olumsuz gelişmele-
re neden olan geçiş olanaklan,
örneğin üçüncü karayolu köprü-
sü yarar değil zarar doğuracak-
tır.
Istanbul ulaştırmasuıda yaşa-
nan sorun, amaçlı olarak öne çı-
kanldığı gibi, boğaz geçışinden
kaynaklanmamaktadır. Yansız
ve dikkatli birgözlem bile bu du-
rumun anlaşılmasına yardımcı
olabilir. Araçlar, köprülerde hat-
ta çevTe yollannda değil çevre
yollarından bağlantı yollanna
girişten başlayarak kent içinde
asıl erişilmek istenen ev ve iş-
yerlerine doğru yoğunlaşmakta-
dır. Kent içi yol ağı genişletilme-
dikçe üçüncü köprü, kentin za-
ten sıkıntılı kent içi yollanna ye-
ni araçlar pompalayarak, yakı-
nılan trafik tıkanıklıgını daha
içinden çıkılmaz hale getirmek-
ten başka bir işe yaramayacak-
tır. Kaldı ki, artık herkesin öğ-
rendiği temel gerçek: Trafık tı-
kanıklıgını sorun olarak görüp
araçlann yollarda rahat seyrini
amaçlamanın anlamsızlığı ve
yanlışhğıdır. Yani amaç,araçla-
nn değil insanlann ulaşımlannı
sağtamakür. Bunun için birbir-
leriyle inşkilendirilerek biirün-
ieştirilmiş otobüs, raylı sistem
(metro, hafif metro, tramvay,
banlivö.,.) vedeniz araçlanndan
oluşturulmuş bir toplu taşıma-
ya gereksinim olduğu gerçeğini
öğrenmeyen kalmadı herhalde.
"_.Bu etkilerin ışığmda Boğa-
ziçi Köprüsü bekleniJdigi gibi
kentin ulaşun sonınlannı çöze-
memiş, bunlara yenilerinin ek-
lenmesine neden olmuştur... Bi-
rinci Boğaz Köprüsü'nün çö-
zümsüzlüğünün kanrtiandığı bu
aşamada, çözüm için Udncisini
önermek, ancak bir üçüncüsü
ileçözümlenebilecekyeni bir so-
run yaratmakdemektir" Bu söz-
ler Karayollar Genel Müdürü
SayınDinçerYiğit'eaittir. 1978
yılında Karayollan Genel Mü-
dürlüğü'nce düzenlenmiş olan
"İküıti Boğaz Geçişi Taröşma-
b Toplanösrna sunmuş olduğu
bildirisindeki ikinci köprüye kar-
şı tavır koyarken, bugün Sayın
Yiğit. üçüncü köprüyü hararet-
le savunmaktadır.
Köprüde planiama...
Gerçekleştirilen iki karayolu
geçişinde özel otomobiller ağır-
lıkta olup, toplu taşıma tama-
men göz ardı edilmiştir. Eğer
otomobü değil insanlar gözetil-
seydi; toplu taşıma amaçlı bir
yaklaşımla, örneğin bir şeridi
otobüslere özgüleyen (tahsis
eden) bir planiama ile Boğazi-
çı Köprüsü'nden şu anda iki
köprünün taşıdığından daha faz-
la yolcu taşınabilirdi. Ama insan-
lan değil taşıtlan geçinnek ter-
dh edildiği için, Boğaziçi Köprü-
sü'nün tşletmcye açıkhğı 1973ten
bugüne boğazı geçen taşıt sayısı
14katmaçıkarkenyolcu sayısan-
cak 3 katuıa çıknuşfır. Boğaz
köprülerinin insana değil taşıta
hizmet ettiğinin bundan açık
göstergesi olamaz.
Sürekli ra>iı sistemlerin dar bir
ticari mantıkla zarar ettikJerini
ve köprülerle otoyollann kârlı-
lığını ileri süreniere, 3 Haziran
2002 günü Cumhuriyet'te çıkan
şu haberi okumalarını öneriyo-
rum: "Karayouan Genel Mü-
dürü Dinçer Yiğit, bugüne kadar
köprü ve otoyoUara 15 milyar
dolar harcandığuu, geürlerin ise
2.5 mihar dolarda kaMığını bil-
dirdi"
Özetle, Istanbul Boğazı'nın
karayolu ile geçilmesi, yarar ye-
rine zarar verecektir. Boğazın
iki yakadaki raylı sistemlerle
bütünleşmeyi sağlayacak biçkn-
de demiryolu geçişine gereksi-
nimi bulunmaktadır. Bu da ya-
pımı için hazırhk çalışmalan ta-
mamlanmak üzere olan "tüp ge-
çiş" olarak adlandınlan geçiştir.
Üçüncü köprüden demiryolu ge-
çişi de sağlanacağı söylemJeri ise
karşı çıkışlan yumuşatmaya yö-
nelÛc bir taktik olmaktan başka
anlam taşımamaktadır. Köprü-
nün ortasına raylan koyrnak de-
miryolu geçişini sağlamak için
yeterli değildir. Unurulmaması
gereken, bu tüp geçişle yalnız
kentsel raylı sistemin büfünJeş-
tirilmesi değil, kentler arası ve
uluslararası demiryolunun da
etkin bir bütünlüğe ka\
r
uşturul-
ması zonınluluğudur.
Üçüncü köprü öncelikle Is-
tanbul ulaşımı ile ilgili olduğu
için "İstanbul Ulaşürma Ana
Hanı
w
nda yeralması gerekmek-
tedir. Oysa yürürlükteki "ana
plan"da köprünün gerekliotana-
dıgı sonucuna \ anlnıış ve boğa-
zın tüp içinden demiryolu ilege-
çilmesi planlanmıştır. Üçüncü
köprü, yatırun programlannda
da bulunmamaktadır. Bu koşul-
larda resmi yetkililerin üçüncü
köprünün yapılacağı yolundaki
açıklamalan geçerli bir daya-
naktan yoksundur. Kısıtlı ülke
kaynakJannın etkin kullanımı,
yatırım kararlannın bilimsel yön-
temlerle değerlendirilerek be-
lirli ve saydam karar süreçleri-
ne dayandınlmasınj zorunlu kı-
lar. Sağlıklı gelişen ülkelerde
izlenen yol budur. içinde yaşa-
dığunız çok duyarlı ekonomik
koşullar ise daha dikkatli ve ti-
tiz da\Tanmamızı gerektirmek-
tedir.
Dileğimiz, bir an önce, kişi-
sel yargılan dışlayan bilimsel
yöntemlere dayah, saydam bir
karar sürecinin oluşturulması ve
ödünsüz uygulanmasıdır. Böy-
lece bazı konulann anlamsız bi-
çimde tekrar tekrar gündeme
getirilmesi önlenmiş olacaktır.
Nâzım Hikmet'in Yurttaşlığı...
Kenan YILDIRIM Milletvekili Damşmam
G
eçen yıl Kültür met'evatandaşlığınınia-
Bakaru Sayın Is- desini öngören bir karar-
tenûhan Taky'uı name hazırlanmış ve Ba-
girişimiyle Nâznn Hik- kanlarKurulundaimza-
ya açılmıştı.
Her ne kadar ünzalar
tamamlanmamış ve giri-
şim yanda kalmışsa da
ftir Mozart ^afıdbri, Mffleka/ıdsbir kez dahö ilü aopraoo Eva Lind k akıebıiyof..
Cemal Reşlt Rey
Müzik DosÜan Demegt /
Cemal Reşit Rey
Friends ofMusic Association
staibul Büyükşehir Belediyesi
CRR Opera Orkestrası ve Korosu
Genel Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan
22 Haziran
2002
Saat: 21.30
Yer: Yıldız Sarayı/Patace
W. A. Mozart
Saraydan Kız Kaçırma
Die Entführung aus dem Serail"
CRR Opera Orkestrası ve Korosu /
CRR Opera Orchestra and Chorus
G«Dd S u t t VanManıi' CnuralAjHsöc Dirtctor: Arda AYDOĞAN
'Opera 3 Perde"
Davetiye temini için
Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi
0212 232 9830
kÛLTUR BAKANLlGl
Sef
Rengim Gökmen
(Devlet Sanotçısı)
Rejisör
Aytaç Manizade
Kostüm
Sevda Aksakoflu
Koro Sefi
Çlçek Kurra Kanter
Isık
Müfit özbeK
Korrepetitör ve Sef Yrd.
Mahir Cetiz
Korrepetitör
Gülden Gdkfen
Prodüksiyon Sorumlusu
Feride Akpınar
Constanze
Eva Lind
Belmonte
Levent GDndOz
Osmin
Attila Manizade
(Devlet Sanat(isı)
Blondchen
Astı Ayan
Pedrillo
Arl Edlrne
Selim Po$o
Herbert Hanko
AiSVİOfHASTANESJ'
9w te «/"'_ A. 0_-*_
Cumhuriyet
THE RITZ-CARLTON*
KAYAOGLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC. A.Ş.
en azından hükümet üye-
lerinden bir bölümünün
bu yönde bir istenç (ira-
de) ortaya koyduğu açık-
tır. UNESCO'nun 2002
yılını "Nâznn Hikmet YH
n" olarak ilan etmesi ne-
deniyle şairin "her yö-
nfiyle" tartışıldığı bir sı-
rada, yeni bir gerçek or-
taya çıktı: 1951 yılında
alınan Türk vatandaşlı-
ğından çıkarma karan-
nın nüfus kütüğüne iş-
lenmediği gerçeği...
Menderes hükümeti-
nin 1951 yılında siyasal
nedenlerle ve alelacele
aldığı yurttaşlıktan (va-
tandaşüktan) çıkarmaka-
rannın sadece hukuk dı-
şıhğı değil, teknik hata-
lan da banndırdığı sergi-
lenmiş oldu.
tçişleriBakanlığı, 1951
tarihinde annan hükümet
karannı 51 yıl sonra uy-
gulayarak nüfus kütüğü-
ne işletri. Bu işlemde iki
yanlış söz konusudur: Bi-
rincisi, o tarihteki Bakan-
lar Kurulu'nun yapmış
olduğu maddi hatayı Içiş-
leri Bakanlığı düzeltmiş-
tir. Üdncisi, işlemin ger-
çekleştirilebilmesi için
hayatta olmayan birine
vatandaşlık numarası ve-
rilmek zorunda kaünnuş-
tır. Sonuçta, Nâzım Hik-
met'e yurttaşlığınıngeri
verilmesi düşünülürken
yurttaşlıktan çıkanlma-
sının son eksüdikleri de
giderilmeye çalışılmıştır.
tçişleri Bakanı'nm yak-
laşunı:
Içişleri Bakanı Saym
RKa zım Vücelen, işle-
min Mernis Projesi kap-
samında ve Nâzun Hik-
met'le ilgili olarak veri-
len iki ayn mahkeme ka-
ranna dayanılarak yapıl-
dığını basına açıkladı.
28 Mart günü Bursa
Milletvekili AIi Arabaa,
TBMM kürsüsünden ba-
kanlığın bu uygulaması-
nın yanlış olduğunu be-
lirten bir konuşma yap-
tı. Bunun üzerine cevaben
söz alan Sayın Içişleri
Bakanı, Nâzım için
"Dünyaya mal obnuş sa-
naö, sanatçı kişiüği tarn-
şumajBcak bir şahsiyet-
tir" diye söze başladık-
tan sonra yapılan işlemi
burada da savunmuştur.
Gelinen nokta ve so-
nuç:
Kayıtlardaki ad hata-
lannın önemli olmadığı,
önemli olanın şaire va-
tandaşlığının geri veril-
mesi, bu yolla "iade-iiti-
ban"nın yapılması oldu-
ğu sık sık dile getirilmek-
tedir; gelinen noktadaki
çözüm yolu da budur.
Peki bu çözüm yolu na-
sıl gerçekleşecektir?
Içişleri Bakanı Sayın
Yücelen, anılan konuş-
masında, çözüm için şu
yolu önermiştir: ".„ Ba-
kanlar Kunüu 1951 >>
bnda bir karar almışür.
Bakanlar Kurulu topla-
nır, bir karar daha ahr,
1951 >ıtandald karan ip-
tal eder." ... ve bu tartış-
malar da sona erer.
GAZtANTEP ASLİYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2002 227
Davacı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından. Gazıantep
Kartuluş kövü adresınde ıkâmet eden Vlustafa oğlu
Ahmet Güneş aleyhine açılan davada davalı adına ka-
yıtlı G.Antep Şahinbey ılçesı Kurtuluş köyü 804
(2385) parselde kayıtlı 205.60 m2'lik kısmın ana kanal
olarak a\nı gene) müdürlüğün 07. 02.2001 tarih
18/372 sayılı karan ile kamulaştınlmasına karar veril-
diği, aynı ıdarenin takdir komısyonunca 1.786.
870.0OO.-TL bedel tespit edıidıgı halde davalının tapu-
nun ferağına yanaşmaması nedeniyle hıssesınin değe-
nnın tespıtı ile davacı ıdare adına tescilıne karar veril-
mesi. 13. 03.2002 tarihiı dılekçe ile taiep edildiği, du-
ruşmanın 01. 7.2002 günü saat 09.30'a talık edıldıği.
ilan tanhinden ıtibaren 30 gün içinde idari yargıda ıp-
tal veya adlı yargıda maddı hatalara karşı düzeltım
da\ası açabıleceğı. 2942 S.K.nın degışık 10. mad-
desıne göre ilan olunur Basın: 35142
PENCERE
Nedir 0?.
Sabah gazeteleri görünce şaşırdım...
One?..
Dünya Kupası'nı mı kazanmıştık?..
Birinci sayfaiar silme futboldu..
Çıldırmıştık, kendimizden geçmiştik, Anadolu
ağzıyla 'sevfndirik' olmuştuk, eskilerin deyimiyle kan-
tann topuzunu kaçırmıştık...
Basında yazılanlara bakılrrsa "Mi/letçe çok bü-
yük bir mutluluk yaşıyorduk!.."
Bu doğru!..
Sevinmeye zaten hasrettik...
Fırsatdoğmuştu...
Peki Dünya Futbol Kupası'nı kazandığımız za-
man gazetelerimiz nasıl çıkacak?..
Şimdi kımilerinı görür gibi oluyorum, dudak bü-
kerek dıyorlar ki:
- Haydi canım sen de!.. Dünya Kupası nerde, biz
nerde!..
Kendimizi küçük görmeye öteden beri alışmışız;
ama, bu aşağılık duygusunun aşılması gerek!..
Çünkü aşağılık duygusu kimi zaman gururu daya-
pıs/nda taşır...
Çelışki çarpıcıdır..
Türk bir yandan yerin dibine batınlır.
öte yandan yüceltilir.
İki arada bir derede kaJınz; Dünya Kupası'nda tur
atlayınca da bugün olduğu gibi ne yapacağımızı
şaşırırız!.. Şimdi birisinin medyayı çimdiklemesi mi
gerekiyor:
- Daha şampiyon olmadık!..
•
Küreselleşme'nin en ilginç göstergelerinden bi-
ri sayılan futbol, gezegenimizde enlem boylam ta-
nımıyor, sınırlarla gümrükleri silip süpürüyor; üste-
lik son yıllarda futbolun rengi değişti...
Vaktiyle Amerika'da zenciler boks şampiyonlu-
ğunu beyazlara kaptırmazlardı...
Birısi sormuş:
- Neden?..
- Çünkü bir zenci bir beyazı ancak ringde evire
çevire dövüp hıncını alabilir!..
Amerika'da zencı düşmanlığı hızını kaybetti; ama,
yalnız boksta değil artık her sporda siyahlar bas-
tınyorlar; atletizmde beyaz rakip tanımıyorlar, sü-
rat koşularında rüzgâr gibiler, teniste bile boy gös-
terdiler; futbolda Avrupa takımlarının rengı değişi-
yor, karanyor...
Irk üstünlüğü mü?..
Bu sorunun yanıtını beyazlann "üstün ırk" oldu-
ğunu ileri sürenler versinler...
•
Bizim Milli Takım tur atladı..
Peki 'Milli Takım' ne demek?..
"Ulus devlef'in takımı mı?..
Bizi çıldırtan nedir?..
Yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine, as-
kennden siviline, köylüsünden kentlisine herkesı ken-
dinden geçirip hepimizin aklını başından alan ola-
yı yalnız futbol çılgınlığına bağlamakla iş bitiyor
mu?..
Yoksa bunun dışında bir şey mi var?..
öyle bir şey var ki borsayı etkiliyor..
Döviz fiyatını düşürüyor..
Bir şey var aramızda..
Senin sevincinden belli..
Benim duruşumdan..
Meydanların çılgınlaşmasından..
Bayraklann dalgalanmasından..
Klaksonlann çalmasından..
Sokaktaki adamın yürüyüşünden..
Insanlanmızın coşkusundan..
Evet, birşey var..
Nedir o?..
TC
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
2547 Sayılı Kanun ve Öğretım Üyehğine Yükseltil-
me ve Atanma Yönermelıği'nın ılgılı maddelerine göre
Ünıversitemize Öğretım Elemam alınacaktır.
1- Profesör kadrosu için adaylann başvuru dilekçele-
rine özgeçmışını, 2 fotoğrafinı, bilimse! yayinlanıu, kong-
re ve konferans tebliğleri ile bunlara yapılan atıflan. eği-
tım-öğretim faalıyetleriru, yönetimlennde devam eden ve
bıten doktora çalışmalannı \eya j'üksek lisans çalışma-
lannı kapsayan 6 talam dosyayı ekleyerek Rektörlük Per-
sonel Daıresı Başkanlığı'na başvurmalan gerekmekte-
dır.
2- Yardımcı Doçent kadrosu için adaylann. yabancı di]-
lenni belirten dilekçelerine özgeçmışlerini. 2 fotoğrafi-
nı, doktora belgesıni. bilimsel çalışma ve yayınlannı
kapsayan 4 takım dosyayı ekleyerek Rektörlük PersoneJ
Dairesi Başkanlığı'na başvurmalan gerekmektedir.
Son başvuru tarihi ılanın yayımını müteakip 15 (on beş)
gündür. Postadakj gecikmeler dıkkate alınmayacaknr.
İL^tLİ BİRtvl
MtTffiNDISLlK FAKÜLTESİ
KinnaMûiıeııdJs^iBöimiNİ
Kınnasal Teknplojıler Ajıabıiım Dalı
EĞtttVIFAKtlTESİ
EğiamBiJinıleriBötomû
Eğıtımde Psıkolojık Hıanetler A. Bılım Dalı
Basın. 34363
PROF. VJOÇEVT
BURSA 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1999 112
Davacı Belgin Kasa tarafından davalı Ali Kasa
aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde
yapılan açık yargılamalan sonunda:
Mahkememizin 22.11.1999 tanh, 1999'112-1013
E.K. sayıh ilamıyla davanın kabulü ile Bursa ıli Mu-
danya ilçesi, Aydınınar kÖN'ü C: 13, H: 4
7
'de nüf. ka-
yıtlı fsmet ve Bahriye kızı, 1965 d.lu Belgin Kasap ile
Hasan ve Müşerref oğlu, 1959 d.lu Ali Kasap'm şid-
detli geçimsizlik nedeniyle boşanmalanna, müşterek
çocukJarı Umutcan'ın velayetinın anneye bırakılması-
na. baba ile şahsi ilişki tesisine karar verilmiştır. Da-
valının adresi tespit edılemedığinden dava dılekçesi
de ilanen tebliğ edilmiştir.
Işbu ılanın yayım tanhinden itıbaren davalının 15
günük temyiz müddeti olduğu, bu müddet içersinde
temyiz talebınde bulunulmadığı takdırde kararımızın
kesinleşeceğı davalı Ali Kasa hakkında mahkememiz
karan tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 36447