18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA +CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2002 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] MUMTAZ SOYSAL BuNeffiçiniDerazcik? MÜJDELER olsun: Türkiye Denizcilik Işlet- meleri'nin Ankara feribotu Ege seferierine ye- niden başladı. Sadece yazın ve yalnız hafta- da bir. Gemi cuma öğleden sonra Istanbul'dan kalkıp pazar öğleyin Izmir'den aynlıyor. O ka- dar. Bütün kış Sarayburnu rıhtımında bağlı kaldıktan sonra. "Kamaralardaki kusuıiarla renk zevksizlik- leri falan inşallah giderilmiştir" diyerek o va- pura binip deniz gezintisi özleminizi gidere- bilir, arabanızla da küçük bir Ege turu yapa- bilirsiniz. Yalnız, eski Denizyo/lan gemilerinin temizliğini, titizliğini ve servis kalitesini bekle- meyin. Özelleştirme furyası orayı da vurmuş, kamara, lokanta ve hizmet işleri, "gemi ada- mı" niteliğinde insan çaJıştınp çalıştırmadığı bi- le pek belli olmayan bir taşeron şirkete veril- miştir. Bilin ki, artık bir-iki Marmara ve Gokçeada seferi dışında deniz yolculuğu diye bir şey kalmadı. Istanbul Belediyesı'nin deniz otobüsü ve katamaran feribot taşımacılığına vapur yolcuiuğu denemez. Vapur yolculuğu, kamaraları. güverte gezintileri ve dinlenme olanaklarıyla bambaşka bir şeydir. Türkiye'yi yönetenlerin bu ülke insanlannı ger- çek deniz yolculuğundan yoksun bırakıp bü- tün seferleri bir turistik gezintiye indirgeme haklan olmamalıydı. Haftada bıryapılan turis- tik sefer başka şeydir, deniz yolculuğunu ulu- sal taşıma sisteminin işlevli bir parçası duru- muna getirmek başka. Bunlan savunmak, eski günlerin Karadenız ve Cide postalarını. Izmir, Mersin ve Narenci- ye seferterini yeniden başlatmak demek de- ğildir. Bütün bu sorunu, karayolu şebekeleriy- le, değişik gemi tipleriyle ve akıllıca düzenle- melerie tekrar ele alrnak gerekiyor. örneğin, eskiden karma yolcu ve yük gemileriyle yapı- lan Karadeniz seferlerinı düşünün. Işlevi ikıye bölmek, hızlı deniz yolculuğunu yük taşıma- cılığından ayırarak o işi süratli yeni gemilerle karşılamak ve yük taşımacılığı ile turistik uzun gemileri biıieştirmek niçin olmasın? Limanla- ra yük için yapılan uğramaları, iyi düzenlen- miş turistik kısa kara gezileriyle birieştirmek hiç de örgütlenemeyecek bir şey midir? Ama, bütün bunların olabilmesi için "sahil yolu" gibi bir saçmalığın olmaması. içe- rilerden geçecek bir büyük karayolunun dikey yollarla kıyıdaki limanlara bağlanması ve liman- lardaki yükleme boşa/tma tesisleriyle yolcu sa- lonlannın çağdaşlaştırılması gerekirdi. Plansızlığın marifet sayıldığı bir Türkiye'de bütün hatalar üst üste eklenmiş ve altından kalkılamayacak sorun yığınlan oluşmuştur. Deniz yolculuğu da bunlardan biri. Planlı yaklaşım, bir yandan ulaşım alanın- da ekonomik yararlar sağlarken bir yandan bu ülkenin insanlannı denizden bu kadar uzak- laştırmamış olurdu. Üçüncü Köprü Sevdası... Prof. Dr. Güngör EVREN D urup durup üçün- cü köprü diye tut- turanlar (çe\Teler mı, odaklarmıde- sem) için köprü, sanki dayanılmaz bir tutku... Ko- nunun yeniden ve tekrar tekrar gündeme getirilmesıni başka türlü açıklayabilmek olanaksız. Bu tutkuya kendilerinı kaptıran- lar ortada gözükmeseler bile. bunlann kimJer oldukJannı tah- min etmek pek de güç değildir. Plan ve programlar bağlamında sonuca varmış bir durum yok- ken devlet yetkililerinin böyle- sine önemli yatınmlann hizme- te girecekleri tarihi verebilme- leri ilginç ve düşündürücüdür. Konu çok irdelenmiş ve konu- şulmuştur. Istanbul Boğazı'nda karayolu köprüsünün gereksiz- liği olanca açıklığı ile ortaya ko- nulmuştur. Tam demiryolu tüp geçişini gerçekleşme aşamasına yaklaşırken bu kadar ısrarla ye- niden gündeme geririldiğine gö- re, boğaz geçişine ilişkin bazı gerçekleri bir kez daha anım- satmak kaçınılmaz olmaktadır. Öncelikle bugüne kadar çok yinelenmiş bir gerçeği açık bi- çimde ortaya koyalım. îstan- bufun üçüncü karayolu köprü- süne gereksinimi bulunmamak- tadır. Hele öncelikli bir gerek- sinim, kesinlikle söz konusu de- ğildir. Boğaz geçişlerini sorun haline getiren, Avrupa yakasın- daki istıhdam fazlasına karşı- lık, Asya yakasında istihdama göre işgücü fazlalıgıdır. Yani ikı yaka arasında nüfus-istihdam dengesizliği, sabah saatlerinde ev-iş ve akşam saatlerinde iş-ev yolculuklan doğurmaktadır. Bu dengesizlik arttıkça boğaz geçiş gereksinimi artmaktadır. Öte yandan yeni geçiş olanaklan bu dengesizliği ve dolayısıyla bu geçişleri körüklemektedir. Bu, bazılannın "köprüler tuzağı" olarak dile getirdıkleri bir kısır- döngüdür. Bugün için Istanbul ulaştırmasında boğaz geçişinin payı yüzde 11 dolayındadır. Bu paya da, nüfus-istihdam denge- sini iyice bozan iki köprünün sağladığı çekicilikJe erişilmiştir. Bu yöndekı olumsuz gelişmele- re neden olan geçiş olanaklan, örneğin üçüncü karayolu köprü- sü yarar değil zarar doğuracak- tır. Istanbul ulaştırmasuıda yaşa- nan sorun, amaçlı olarak öne çı- kanldığı gibi, boğaz geçışinden kaynaklanmamaktadır. Yansız ve dikkatli birgözlem bile bu du- rumun anlaşılmasına yardımcı olabilir. Araçlar, köprülerde hat- ta çevTe yollannda değil çevre yollarından bağlantı yollanna girişten başlayarak kent içinde asıl erişilmek istenen ev ve iş- yerlerine doğru yoğunlaşmakta- dır. Kent içi yol ağı genişletilme- dikçe üçüncü köprü, kentin za- ten sıkıntılı kent içi yollanna ye- ni araçlar pompalayarak, yakı- nılan trafik tıkanıklıgını daha içinden çıkılmaz hale getirmek- ten başka bir işe yaramayacak- tır. Kaldı ki, artık herkesin öğ- rendiği temel gerçek: Trafık tı- kanıklıgını sorun olarak görüp araçlann yollarda rahat seyrini amaçlamanın anlamsızlığı ve yanlışhğıdır. Yani amaç,araçla- nn değil insanlann ulaşımlannı sağtamakür. Bunun için birbir- leriyle inşkilendirilerek biirün- ieştirilmiş otobüs, raylı sistem (metro, hafif metro, tramvay, banlivö.,.) vedeniz araçlanndan oluşturulmuş bir toplu taşıma- ya gereksinim olduğu gerçeğini öğrenmeyen kalmadı herhalde. "_.Bu etkilerin ışığmda Boğa- ziçi Köprüsü bekleniJdigi gibi kentin ulaşun sonınlannı çöze- memiş, bunlara yenilerinin ek- lenmesine neden olmuştur... Bi- rinci Boğaz Köprüsü'nün çö- zümsüzlüğünün kanrtiandığı bu aşamada, çözüm için Udncisini önermek, ancak bir üçüncüsü ileçözümlenebilecekyeni bir so- run yaratmakdemektir" Bu söz- ler Karayollar Genel Müdürü SayınDinçerYiğit'eaittir. 1978 yılında Karayollan Genel Mü- dürlüğü'nce düzenlenmiş olan "İküıti Boğaz Geçişi Taröşma- b Toplanösrna sunmuş olduğu bildirisindeki ikinci köprüye kar- şı tavır koyarken, bugün Sayın Yiğit. üçüncü köprüyü hararet- le savunmaktadır. Köprüde planiama... Gerçekleştirilen iki karayolu geçişinde özel otomobiller ağır- lıkta olup, toplu taşıma tama- men göz ardı edilmiştir. Eğer otomobü değil insanlar gözetil- seydi; toplu taşıma amaçlı bir yaklaşımla, örneğin bir şeridi otobüslere özgüleyen (tahsis eden) bir planiama ile Boğazi- çı Köprüsü'nden şu anda iki köprünün taşıdığından daha faz- la yolcu taşınabilirdi. Ama insan- lan değil taşıtlan geçinnek ter- dh edildiği için, Boğaziçi Köprü- sü'nün tşletmcye açıkhğı 1973ten bugüne boğazı geçen taşıt sayısı 14katmaçıkarkenyolcu sayısan- cak 3 katuıa çıknuşfır. Boğaz köprülerinin insana değil taşıta hizmet ettiğinin bundan açık göstergesi olamaz. Sürekli ra>iı sistemlerin dar bir ticari mantıkla zarar ettikJerini ve köprülerle otoyollann kârlı- lığını ileri süreniere, 3 Haziran 2002 günü Cumhuriyet'te çıkan şu haberi okumalarını öneriyo- rum: "Karayouan Genel Mü- dürü Dinçer Yiğit, bugüne kadar köprü ve otoyoUara 15 milyar dolar harcandığuu, geürlerin ise 2.5 mihar dolarda kaMığını bil- dirdi" Özetle, Istanbul Boğazı'nın karayolu ile geçilmesi, yarar ye- rine zarar verecektir. Boğazın iki yakadaki raylı sistemlerle bütünleşmeyi sağlayacak biçkn- de demiryolu geçişine gereksi- nimi bulunmaktadır. Bu da ya- pımı için hazırhk çalışmalan ta- mamlanmak üzere olan "tüp ge- çiş" olarak adlandınlan geçiştir. Üçüncü köprüden demiryolu ge- çişi de sağlanacağı söylemJeri ise karşı çıkışlan yumuşatmaya yö- nelÛc bir taktik olmaktan başka anlam taşımamaktadır. Köprü- nün ortasına raylan koyrnak de- miryolu geçişini sağlamak için yeterli değildir. Unurulmaması gereken, bu tüp geçişle yalnız kentsel raylı sistemin büfünJeş- tirilmesi değil, kentler arası ve uluslararası demiryolunun da etkin bir bütünlüğe ka\ r uşturul- ması zonınluluğudur. Üçüncü köprü öncelikle Is- tanbul ulaşımı ile ilgili olduğu için "İstanbul Ulaşürma Ana Hanı w nda yeralması gerekmek- tedir. Oysa yürürlükteki "ana plan"da köprünün gerekliotana- dıgı sonucuna \ anlnıış ve boğa- zın tüp içinden demiryolu ilege- çilmesi planlanmıştır. Üçüncü köprü, yatırun programlannda da bulunmamaktadır. Bu koşul- larda resmi yetkililerin üçüncü köprünün yapılacağı yolundaki açıklamalan geçerli bir daya- naktan yoksundur. Kısıtlı ülke kaynakJannın etkin kullanımı, yatırım kararlannın bilimsel yön- temlerle değerlendirilerek be- lirli ve saydam karar süreçleri- ne dayandınlmasınj zorunlu kı- lar. Sağlıklı gelişen ülkelerde izlenen yol budur. içinde yaşa- dığunız çok duyarlı ekonomik koşullar ise daha dikkatli ve ti- tiz da\Tanmamızı gerektirmek- tedir. Dileğimiz, bir an önce, kişi- sel yargılan dışlayan bilimsel yöntemlere dayah, saydam bir karar sürecinin oluşturulması ve ödünsüz uygulanmasıdır. Böy- lece bazı konulann anlamsız bi- çimde tekrar tekrar gündeme getirilmesi önlenmiş olacaktır. Nâzım Hikmet'in Yurttaşlığı... Kenan YILDIRIM Milletvekili Damşmam G eçen yıl Kültür met'evatandaşlığınınia- Bakaru Sayın Is- desini öngören bir karar- tenûhan Taky'uı name hazırlanmış ve Ba- girişimiyle Nâznn Hik- kanlarKurulundaimza- ya açılmıştı. Her ne kadar ünzalar tamamlanmamış ve giri- şim yanda kalmışsa da ftir Mozart ^afıdbri, Mffleka/ıdsbir kez dahö ilü aopraoo Eva Lind k akıebıiyof.. Cemal Reşlt Rey Müzik DosÜan Demegt / Cemal Reşit Rey Friends ofMusic Association staibul Büyükşehir Belediyesi CRR Opera Orkestrası ve Korosu Genel Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan 22 Haziran 2002 Saat: 21.30 Yer: Yıldız Sarayı/Patace W. A. Mozart Saraydan Kız Kaçırma Die Entführung aus dem Serail" CRR Opera Orkestrası ve Korosu / CRR Opera Orchestra and Chorus G«Dd S u t t VanManıi' CnuralAjHsöc Dirtctor: Arda AYDOĞAN 'Opera 3 Perde" Davetiye temini için Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi 0212 232 9830 kÛLTUR BAKANLlGl Sef Rengim Gökmen (Devlet Sanotçısı) Rejisör Aytaç Manizade Kostüm Sevda Aksakoflu Koro Sefi Çlçek Kurra Kanter Isık Müfit özbeK Korrepetitör ve Sef Yrd. Mahir Cetiz Korrepetitör Gülden Gdkfen Prodüksiyon Sorumlusu Feride Akpınar Constanze Eva Lind Belmonte Levent GDndOz Osmin Attila Manizade (Devlet Sanat(isı) Blondchen Astı Ayan Pedrillo Arl Edlrne Selim Po$o Herbert Hanko AiSVİOfHASTANESJ' 9w te «/"'_ A. 0_-*_ Cumhuriyet THE RITZ-CARLTON* KAYAOGLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC. A.Ş. en azından hükümet üye- lerinden bir bölümünün bu yönde bir istenç (ira- de) ortaya koyduğu açık- tır. UNESCO'nun 2002 yılını "Nâznn Hikmet YH n" olarak ilan etmesi ne- deniyle şairin "her yö- nfiyle" tartışıldığı bir sı- rada, yeni bir gerçek or- taya çıktı: 1951 yılında alınan Türk vatandaşlı- ğından çıkarma karan- nın nüfus kütüğüne iş- lenmediği gerçeği... Menderes hükümeti- nin 1951 yılında siyasal nedenlerle ve alelacele aldığı yurttaşlıktan (va- tandaşüktan) çıkarmaka- rannın sadece hukuk dı- şıhğı değil, teknik hata- lan da banndırdığı sergi- lenmiş oldu. tçişleriBakanlığı, 1951 tarihinde annan hükümet karannı 51 yıl sonra uy- gulayarak nüfus kütüğü- ne işletri. Bu işlemde iki yanlış söz konusudur: Bi- rincisi, o tarihteki Bakan- lar Kurulu'nun yapmış olduğu maddi hatayı Içiş- leri Bakanlığı düzeltmiş- tir. Üdncisi, işlemin ger- çekleştirilebilmesi için hayatta olmayan birine vatandaşlık numarası ve- rilmek zorunda kaünnuş- tır. Sonuçta, Nâzım Hik- met'e yurttaşlığınıngeri verilmesi düşünülürken yurttaşlıktan çıkanlma- sının son eksüdikleri de giderilmeye çalışılmıştır. tçişleri Bakanı'nm yak- laşunı: Içişleri Bakanı Saym RKa zım Vücelen, işle- min Mernis Projesi kap- samında ve Nâzun Hik- met'le ilgili olarak veri- len iki ayn mahkeme ka- ranna dayanılarak yapıl- dığını basına açıkladı. 28 Mart günü Bursa Milletvekili AIi Arabaa, TBMM kürsüsünden ba- kanlığın bu uygulaması- nın yanlış olduğunu be- lirten bir konuşma yap- tı. Bunun üzerine cevaben söz alan Sayın Içişleri Bakanı, Nâzım için "Dünyaya mal obnuş sa- naö, sanatçı kişiüği tarn- şumajBcak bir şahsiyet- tir" diye söze başladık- tan sonra yapılan işlemi burada da savunmuştur. Gelinen nokta ve so- nuç: Kayıtlardaki ad hata- lannın önemli olmadığı, önemli olanın şaire va- tandaşlığının geri veril- mesi, bu yolla "iade-iiti- ban"nın yapılması oldu- ğu sık sık dile getirilmek- tedir; gelinen noktadaki çözüm yolu da budur. Peki bu çözüm yolu na- sıl gerçekleşecektir? Içişleri Bakanı Sayın Yücelen, anılan konuş- masında, çözüm için şu yolu önermiştir: ".„ Ba- kanlar Kunüu 1951 >> bnda bir karar almışür. Bakanlar Kurulu topla- nır, bir karar daha ahr, 1951 >ıtandald karan ip- tal eder." ... ve bu tartış- malar da sona erer. GAZtANTEP ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2002 227 Davacı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından. Gazıantep Kartuluş kövü adresınde ıkâmet eden Vlustafa oğlu Ahmet Güneş aleyhine açılan davada davalı adına ka- yıtlı G.Antep Şahinbey ılçesı Kurtuluş köyü 804 (2385) parselde kayıtlı 205.60 m2'lik kısmın ana kanal olarak a\nı gene) müdürlüğün 07. 02.2001 tarih 18/372 sayılı karan ile kamulaştınlmasına karar veril- diği, aynı ıdarenin takdir komısyonunca 1.786. 870.0OO.-TL bedel tespit edıidıgı halde davalının tapu- nun ferağına yanaşmaması nedeniyle hıssesınin değe- nnın tespıtı ile davacı ıdare adına tescilıne karar veril- mesi. 13. 03.2002 tarihiı dılekçe ile taiep edildiği, du- ruşmanın 01. 7.2002 günü saat 09.30'a talık edıldıği. ilan tanhinden ıtibaren 30 gün içinde idari yargıda ıp- tal veya adlı yargıda maddı hatalara karşı düzeltım da\ası açabıleceğı. 2942 S.K.nın degışık 10. mad- desıne göre ilan olunur Basın: 35142 PENCERE Nedir 0?. Sabah gazeteleri görünce şaşırdım... One?.. Dünya Kupası'nı mı kazanmıştık?.. Birinci sayfaiar silme futboldu.. Çıldırmıştık, kendimizden geçmiştik, Anadolu ağzıyla 'sevfndirik' olmuştuk, eskilerin deyimiyle kan- tann topuzunu kaçırmıştık... Basında yazılanlara bakılrrsa "Mi/letçe çok bü- yük bir mutluluk yaşıyorduk!.." Bu doğru!.. Sevinmeye zaten hasrettik... Fırsatdoğmuştu... Peki Dünya Futbol Kupası'nı kazandığımız za- man gazetelerimiz nasıl çıkacak?.. Şimdi kımilerinı görür gibi oluyorum, dudak bü- kerek dıyorlar ki: - Haydi canım sen de!.. Dünya Kupası nerde, biz nerde!.. Kendimizi küçük görmeye öteden beri alışmışız; ama, bu aşağılık duygusunun aşılması gerek!.. Çünkü aşağılık duygusu kimi zaman gururu daya- pıs/nda taşır... Çelışki çarpıcıdır.. Türk bir yandan yerin dibine batınlır. öte yandan yüceltilir. İki arada bir derede kaJınz; Dünya Kupası'nda tur atlayınca da bugün olduğu gibi ne yapacağımızı şaşırırız!.. Şimdi birisinin medyayı çimdiklemesi mi gerekiyor: - Daha şampiyon olmadık!.. • Küreselleşme'nin en ilginç göstergelerinden bi- ri sayılan futbol, gezegenimizde enlem boylam ta- nımıyor, sınırlarla gümrükleri silip süpürüyor; üste- lik son yıllarda futbolun rengi değişti... Vaktiyle Amerika'da zenciler boks şampiyonlu- ğunu beyazlara kaptırmazlardı... Birısi sormuş: - Neden?.. - Çünkü bir zenci bir beyazı ancak ringde evire çevire dövüp hıncını alabilir!.. Amerika'da zencı düşmanlığı hızını kaybetti; ama, yalnız boksta değil artık her sporda siyahlar bas- tınyorlar; atletizmde beyaz rakip tanımıyorlar, sü- rat koşularında rüzgâr gibiler, teniste bile boy gös- terdiler; futbolda Avrupa takımlarının rengı değişi- yor, karanyor... Irk üstünlüğü mü?.. Bu sorunun yanıtını beyazlann "üstün ırk" oldu- ğunu ileri sürenler versinler... • Bizim Milli Takım tur atladı.. Peki 'Milli Takım' ne demek?.. "Ulus devlef'in takımı mı?.. Bizi çıldırtan nedir?.. Yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine, as- kennden siviline, köylüsünden kentlisine herkesı ken- dinden geçirip hepimizin aklını başından alan ola- yı yalnız futbol çılgınlığına bağlamakla iş bitiyor mu?.. Yoksa bunun dışında bir şey mi var?.. öyle bir şey var ki borsayı etkiliyor.. Döviz fiyatını düşürüyor.. Bir şey var aramızda.. Senin sevincinden belli.. Benim duruşumdan.. Meydanların çılgınlaşmasından.. Bayraklann dalgalanmasından.. Klaksonlann çalmasından.. Sokaktaki adamın yürüyüşünden.. Insanlanmızın coşkusundan.. Evet, birşey var.. Nedir o?.. TC SAKARYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN 2547 Sayılı Kanun ve Öğretım Üyehğine Yükseltil- me ve Atanma Yönermelıği'nın ılgılı maddelerine göre Ünıversitemize Öğretım Elemam alınacaktır. 1- Profesör kadrosu için adaylann başvuru dilekçele- rine özgeçmışını, 2 fotoğrafinı, bilimse! yayinlanıu, kong- re ve konferans tebliğleri ile bunlara yapılan atıflan. eği- tım-öğretim faalıyetleriru, yönetimlennde devam eden ve bıten doktora çalışmalannı \eya j'üksek lisans çalışma- lannı kapsayan 6 talam dosyayı ekleyerek Rektörlük Per- sonel Daıresı Başkanlığı'na başvurmalan gerekmekte- dır. 2- Yardımcı Doçent kadrosu için adaylann. yabancı di]- lenni belirten dilekçelerine özgeçmışlerini. 2 fotoğrafi- nı, doktora belgesıni. bilimsel çalışma ve yayınlannı kapsayan 4 takım dosyayı ekleyerek Rektörlük PersoneJ Dairesi Başkanlığı'na başvurmalan gerekmektedir. Son başvuru tarihi ılanın yayımını müteakip 15 (on beş) gündür. Postadakj gecikmeler dıkkate alınmayacaknr. İL^tLİ BİRtvl MtTffiNDISLlK FAKÜLTESİ KinnaMûiıeııdJs^iBöimiNİ Kınnasal Teknplojıler Ajıabıiım Dalı EĞtttVIFAKtlTESİ EğiamBiJinıleriBötomû Eğıtımde Psıkolojık Hıanetler A. Bılım Dalı Basın. 34363 PROF. VJOÇEVT BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999 112 Davacı Belgin Kasa tarafından davalı Ali Kasa aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yargılamalan sonunda: Mahkememizin 22.11.1999 tanh, 1999'112-1013 E.K. sayıh ilamıyla davanın kabulü ile Bursa ıli Mu- danya ilçesi, Aydınınar kÖN'ü C: 13, H: 4 7 'de nüf. ka- yıtlı fsmet ve Bahriye kızı, 1965 d.lu Belgin Kasap ile Hasan ve Müşerref oğlu, 1959 d.lu Ali Kasap'm şid- detli geçimsizlik nedeniyle boşanmalanna, müşterek çocukJarı Umutcan'ın velayetinın anneye bırakılması- na. baba ile şahsi ilişki tesisine karar verilmiştır. Da- valının adresi tespit edılemedığinden dava dılekçesi de ilanen tebliğ edilmiştir. Işbu ılanın yayım tanhinden itıbaren davalının 15 günük temyiz müddeti olduğu, bu müddet içersinde temyiz talebınde bulunulmadığı takdırde kararımızın kesinleşeceğı davalı Ali Kasa hakkında mahkememiz karan tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 36447
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle