18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAYIS 2002 CARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA İ V U Li M. \j M\ kultur(ö cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN İLYASOĞLU Müzik yorgunu olmak Antaiya Balesi'nin konuğu Zeynep Tanbay önceki akşam dans etmiyor, adeta şiir okuyordu. Tek kişilik dansında biitiin sanat daliarını birleştiriyor, o kusursuz estetik yaklaşınııyla bedcn dilini konuşturuyordu. stanbul Müzik Festivali'ni beklerken Cemal Reşit Rey Konser Salonu atağa kalkıp birkaç festival birden düzenleyiverdi: Uluslararası îkinci Dans Festivali, tlkbahar Festivali, Gençlik Festivali, Mozart Günleri... Bu arada 19. Ankara Müzik Festivali de zengin bir programla başladı. Eskiden ilk yaz coşkusunu yalnız Istanbul Müzik Festivali ile yaşardık. Derken bütün müzik merkezlerimiz ağtrlıklı etkinliklerini ilkbahara yığmaya başladılar. Kimi "Müzik Günleri" adı altında, kimı yine "Festival" adı altında konserler düzenlenıyor. Aynca birçok vakıf veya büyük kuruluş, yurtdışından getirdiği ünlü orkestralann konserini de bu aylara isabet ettiriyor. Böylece oradan oraya kendini atan, bazen aynı gecede iki ayn etkinliği izleyememekten yakınan müzik tutkunlan da müzik yorgunu olup çıkıyorlar. Tam Istanbul Müzik Festivali'nin otuzuncu yıhnda neler varmış diye bakarken Cemal Reşit Rey Salonu (Kültür Bakanlığı ışbirliği ile) atağa kalkıp birkaç festival birden duzenieyrverdı art arda. Her bir etkinlik birbirinden ilginç. Önce "Uluslararası Îkinci Dans Festivali". ardından Aya Irini'de yer alacak "tlkbahar Festivali". ardından " ~~ " ' ~ "Gençlik Festivali"... 19Mayıs'taÜlker'in sponsorluğundaki "Mozart Günleri" yıne Hakan Erdoğan prodüksiyonu olarak daha önce yapılan "Bach Günleri" çizgisinin bir uzantısı. 26 Mayıs'a kadar sürecek Mozart konserlerinde konferans ve paneller de Aya Irini'de yer alacak. Bu arada, Avusturya Liseliler Vakfi'nın getirdiği Viyana Senfoni Orkestrası'nın Vladimir Fedoseyev yönetiminde dün akşam verdiği konseri de unutmamak gerek.Ve bu hafta Uluslararası 19. Ankara Festivali de zengin bir programla başladı. Borusan'da görkemli dinleti îstanbul'da yılın en görkemli konserini Borusan Filarmoni Orkestrası'ndan dinledik geçen hafta. Çağımızın ünlü piyanistleri arasında adı anılan Justus Frantz'ı hem solist, hem de şef olarak izledik. Bu konserin en ilginç yönü. Frantz'ın kendi kurduğu ve içinde her ülkeden bir çahcının yer aldığı Philarmonia of the Nations Orkestrası ile Borusan Filarmoni'ye katılmasıydı. Böylece bir araya gelen iki topluluğun yüz kişiyi aşan kadrosu tarafından Gustav Mahler'in beşinci senfonisi görkemli bir şekilde yorumlandı. Bir saat on beş dakikalık senfoni, geç-romantik akımm karmaşık yapısmı, yoğun dokusunu içerdiğinden ve yer yer melodik sınırlan zorladığından sıradan kbnsef dinleyîcîsî için biraz güç izlenen özelliklere sahip. Ancak hep aynı senfonilerin çalındığı programlanmızda böylesi bir değişiklik bence çok can alıcıydı. Borusan Filarmoni'nin geçenlerde yitirdiğimiz sanat danışmanı Omer Umar'ı bir kez daha anmamak elde değildı. Zira onun en büyük rutkusu Mahler ve Bruckner senfonilenydi. Kendi orkestrası tarafından böylesi geniş bir kadroyla çalındığını görmek ona büyük kıvanç verecekti. Umanz, Borusan Filarmoni bir gün gerçekten böyle zengin bir kadroya ka\uşur. Bu senfonide Justus Frantz şef olarak, hem gerilimı hiç elden bırakmadı. hem de sıcacık bir anlatım sergiledi. On dokuzuncu yüzyıl ile yirminci yüzyıl arasındaki köprüde harika bir yolculuğa çıkarttı dinleyenleri. Sanatçının hem şef, hem de solist olarak seslendirdiği Beethoven'in birincı piyano konçertosundakı yaklaşımı da yuvarlak çizgiler içinde, bestecınin bütün özelliklerini yansıtan sağlam bir Beethoven anlayışı idi. Aynca sanatçının piyano tekniği ve konçertonun bütün senfonik özelliklerini duyurması başlı başına övgüye deger. Tanbay dans etmiyordu Zeynep Tanbay "Ben dans etmiyorum bu gece" demiş yakınlarına. Oysa programda konuk sanatçı olarak adı yazıyor. Üç dans ona aynlmış. Nasıl olur? Doğru. dans etmiyordu. Şiir yazıyordu. Şiir okuyordu. Tek kişilik dansında bütün sanat dallarını birleştiriyordu. Tiyatro ile müziğin, resim tablosuyla sinema sahnesinin özelliklerini birleştiriyordu. Ve beden dilini o kusursuz estetik yaklaşımı ile konuşturuyordu. lncecik bir aynntıda yeni dünyalar bulabiliyordunuz. Tek bir sandalyenın üstündeki çığlığı, önceden filme kaydedilmiş görüntünün birebir aynı soluktaki icrasındaki dısiplini, cam üstündeki devingenliğin yansımasında düşle gerçek arasındaki ince yolu bulabiliyordunuz. Zeynep Tanbay dans etmiyordu. Bizi düşündürüyordu. îkinci Uluslararası Cemal Reşit Rey Dans Festivali'nin kapsamında önceki gece Antaiya Balesinin inanılmaz bir disiplinle sergilediği danslan izledik. Koreograf Mehmet Balkan ın büyük özverisi ile ortaya çıkan Antaiya Balesi'ne Zeynep Tanbay da konuk sanatçı olmuştu. Her bir dansta bir mesaj veriliyordu. Her bir dans için özen bezen harika kostümler hazırlanmıştı. Gencecik dansçılann coşkusu bu işi onlara sevdirenlerin ürünüydü. [email protected] KuıniK • SANAT www.perareklam.com.tr • vrww.sinemafilm.com • (0212) 293 89 78 I. ULUSLARARASI İSTANBUL BAHAJR^ESTlyXLİJ ı. INTERNATTONALI ISTANBUL SPRINGJESTIVÂLİ 4 - 14 MA1 08 MAY1S / MAY 2002 "POLYPHONIA KADİNLAR ODA KOROSU ŞEF: IVELIN DJMİTROV PİVANO: IVELINA IVANCHEVA Mcndelsohn, Brahms, Bizet, Fatıre, Mozart, Hahmaninov, Hristov, Dimilrov, Petkov, Nees, Tormis, Kjurkehijrski, Bırihotdy 09 MAYIS / MAY 2002 İSTANBUL ODA ORKESTRASI SOLİSTLER: CİHAT AŞKIN ve HAKAN ŞENSOY (KEMAN) Bach, Vivaldi, Daial, Bartok Yer /Plaee: AYA IRİNİ *&&MföKonser s»%tleri / Concerts at: 20 . Iİ, P1NAR SOĞUTİffc VE ^TMA SAN. Tir ITT» STİ Festival Sponsoru a ş w v a ELEKTROMIK JKJAAT SJ+i ve DtJ TIC a c $T1 . _ INTSR ^ 2 . UMOUStNC '*-» SBMCE OUStNC SBMCE povrarplay T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI'NIN DECERti KATKILARIYLA. İSTANBUL BÜVÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN DEĞERLİ KATKILARIYIA. ISTKNBUIi llrÛISEHIR IflıEDlml GEMAIı REŞİT REY KONSER SALONU MAYIS 2002 VII. Uluslararası CRR Gençlik Festivali (18-26.5.2002) GÜZELİN ARDINDAN BERTAN ONARAN Neş'e Erdok Cihat Burak, Simurg dizisinin kendisine ay- rılan bölümünde: "Resmin anası da, babası da karakalem çizimdir" diyordu. Neş'e Erdok, bunun en somut, en coşturu- cu örneklerinden biridir. Karşısanat Çalışmaları Galerisi'nin odalarını dolduran resimlerinin hatırı sayılır bölümü ka- rakalem çalışmalara ayrılmıştı. Ve işin en gü- zel yanı, kımi büyük, renkli resimlerin yanına karakalem çalışması da konmuştu: Böylece resimseverler ilk taslakla bitmiş resim arasın- daki ilişkiyi, evrimi kolayca görebiliyordu. Neş'e, ister Esma, Nesrin, Ali Kemal gibi belli birinsanı, ister toplulukları betimlesin, her resımlediği kışinin bireysel özelliklerini yalın a- ma çarpıcı çizgi ve renklerle yansıtmayı, hem de onlara ımgeleminin zenginlıklerini katmayı başarıyor. Ustası, çoğu kez, artık aralarında yaşama- dığı köy ya da gecekondu insanlarını anlatır- dı; Neş'e dolaysız çevresınden, her gün arala- rında yaşadığı insanlardan seçıyor kişilerini. Küresel soygundan ötürü, bir süredir sokak- larımızı, caddelerimizi süsleyen akordeoncu kızlarla oğlanlar önemlı bir yer tutuyor bu kez gözleyip resmettıkleri arasında. Ogüzelim var- lıkların, kızlarla oğlanlarınyüzlerinde, gözlerin- de. Neş'e'nin kendi soylu, onurlu kederi var hep. Onları betimlemekte kullanılan renklerin uyumunu tadabilmeniz için sergiyi birkaç kez gezmeniz ve de kataloğu edinip uzun uzun, in- ce ince bakmanız gerekirdi. "Kızıltoprak'taki Çıçekçı Kadın"da bir küme insan, küçükler büyükler, köpekler var; kişile- rin, hayvanların yerleştırilişi. renkleri kusursuz; kusur ne sözcük, tam anlamıyla haz verici, coşturucu. Bütün soylu insanlargibi, kimseyi bulamaz- sa, kendini çiziyor ya da üzerinde çalıştığı ın- sanla birlikte kendini de koyuyor resmine: "res- sam ve modeli" ya "modelleri" adlı çalışmalar, benim öteden beri yürekten inandığım bir ilke- ye uyuyor: "Sanatta dışardan eleştih geçerti değildir, yapılması gereken özeleştiric//r". Neş'e bunu eksiksiz yerine getirmiş, getiri- yor: Kendine bakarken en küçük bir kayırma- sı yok, aynı sevecen, ince alaylı, kederli bakış yürürlükte. Bu da insana başka bir haz veriyor doğrusu. Aynı gerçekçi, ödünsüz, ama sevecen bakış yaşlı kadınları betimleyen resimlerde de geçer- li: Yaşlanmanın, usul usul çöküşün bütün acı- larını yakalayıp yansıtmış. "Adahan O?e//"ndeyse, sanırım yaşadığı so- mut yerlerden yola çıkarıp düşlerindeki yumu- şak, masalsı dünyaya götürüyor bizi. Sergiyi gezip çıkarken, 1997'de Bilim-Sanat Galerisi'nin bastığı kitabı da armağan etti ba- na. Kitabın metnini Mehmet Ergüven yazmış. Görsel tasarım, Nazmi Aslan'ın. Burada da yine kendi resimleri, yakın dost- larının ya da okumalarının verdiği izlenimlerin, sevip saydığı sanat-düşün insanlarının yansı- maları var; Gölköy'de geçirdiği yaz dinlence- lerinden unutulmaz resimler çıkmış. Son ser- gisindeki akordeoncu kızlarla oğlanların yeri- ne, kitapta, gece ya da gündüz, karşıya geçer- ken bindiği gemilerdeki sıradan insanlarımızın göruntüleri yerleşmiş. "Gece Vapuru", "istas- yonda SaöaA)" gibi resimleri görmeniz, yine uzun uzun, ince ince bakmanız gerekirdi. Sanırım tren yolculuklarından birinin arma- ğan ettiği "Ağbi Gayzfe/"deki gazete isteyen çocuk, çevresindekiler, sözün gerçek anlamın- da sessiz, sözsüz bir çığlık! Neş'e, "yurdumdan insan görüntüleri"ri\, doğrusu bu kavramı ülkemize ve insanlığa ar- mağan etmiş ustası Nâzım'a çok yakışan bi- çımde yakalayıp yansıtmayı sürdürüyor. Yerli yerinde kullanılan bir yetenek, duyarlı- lık! önce ne mutlu Neşe'ye, ardından da bize! Sırası gelmişken, kocaman bir alkış da Bi- lim-Sanat Galerisi'nin ve yayınlarının yaratıcı- sı Nevzat Metin'e. Ekrem Kahraman'ın AKM'deki sergisine gittiğimde, masanın üstüne bir baktım, gözü- me inanamadım: Sayısını bilmediğim kitap önümde duruyor! Hepsi bir yorumcumuza ay- nlmış, özenli, yetkin. Ne kadar önemli, nasıl de- ğerli! Yaşasın ömrümüzü renklendirenler! ANKARA MÜZİK FESTİVAÜ'NDE BUGÜN • MEB ŞÛRA SALONlTnda 20.00"de Budapeşte Çigan Senfoni Orkestrası konseri.(312 KAMN FİLMLERt FESTİVALİ'NDE BUGÜN • KAVAKLIDERE StNEMASI'nda saat 14.00'te 'Yarın', 16.30"da 'Evlüikler', 19.00'da 'Yılanlar ve Merdivenler' ve 21.30'da 'Saklı Yan'. (312 426 73 79) M ANKARA ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ nde 13.00'te 'Hilda Hidalgo ve Rahşan'ın Seçtikleri' adlı toplu kısa film gösterimi ve 15.30'da 'Kısa Olmazsa Olmaz' adlı toplu kısa film gösterimi. (312 425 14 36) • KIZILIRMAK StNEMASI'nda saat 14 00te Kurbanlar ve KatiUer', 16.30'da 'Çiko'. 19.00'da 'Taksi' ve 21.30'da 'Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru'. (312 425 53 93) • ANKARA ÜNtVTRStTESİ AHMET TANER KIŞLALI SAHNESİ nde saat 15.00'te 'Dedelerimi Evlendirirken' ve 18.00'de 'Çatısız Kadınlar' (312 319 7714) • GAZİ ÜNÎVERStTESt İLETİŞtM FAKÜLTESİ SALONU'nda 13.30da 'Beyaz Bisiklet'. (312 212 64 95)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle