26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA i • CUMHURİYET 6 MAYIS 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER MIJMTAZ SOYSAL • • olay.gorusacumhuriyet.com.tr ImarRantı... Prof.Dr.MeteTAPAN Hikmet ÇETİNKAYA bir biçimde eleştireceklerdir. Bugünkü planlama modelimizde bu gerçek kaçınılmazdır düşüncesindeyim. Kuşkusuz bazı istısnalar olabilir, ancak bu istisnaların sayısının çok fazla olduğu söylenemez. Toprak rantının ülkemizde, özellikle de yeni imara açılan yerleşim alanlarında yüksek olduğu açıktır. Dolayısıyla lüks konut üreten özel şirketlerden tutun da, az ve orta gelirli bireylerin oluşturduklan kooperatiflere kadar imarsız arazilerin satın alınması ve yasal yollarla elde edilen mevzii imar planlarıyla bu arazilerin yeni yerleşim alanlarına dönüştürülmesi uzun yıllardır herkesin bildiği bir olgudur. Arazinin konumu, topografik özellikleri, altyapı olanakları, pazarlama koşullan gibi bir dizi neden imara açılan yeni yerleşimin oluşturduğu rantın mertebesini belirlemektedir. Bu rantın bir bölümü vergi olarak kamuya dönse de, büyük bir payı mülk sahibinin olmaktadır. Bu olgu bugünkü ekonomik sistem içinde yasal olduğu gibi, arsa sahiplerinin veya girişimcilerinin olumsuz eleştirilmesine neden olmamalıdır. Sorun, acaba söz konusu rantın daha büyük bir payının bugünkü liberal ekonomik sistem içinde kamu yaranna dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğinde yatmaktadır. Uirişimcinin riski, yani uzun yıllar araziye yatırım yapması, binaları üretmesi, bunlan pazarlaması gibi giderleriyle, elde ettiği rantın arasındaki oranın da serbest piyasa koşullarına göre saptanacağı kesindir. Bu oran, pazarlama yeteneğine, üretimin kalitesine ve hangi gelir grubu için tasarlandığına göre değişir. Kuşkusuz, oranın girişimcinin girişim potansiyelini yok etmeyecek bir büyüklükte olması gereği de dikkat edilecek en önemli husustur. Aksi takdirde, bu arazilerin plansız kullanımı gibi sorunlarla karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Kaçak yapılaşma artacak, çevre koşulları yönünden sakıncalı olan araziler de daha sonra birçok örnekte yaşadığımız gibi, kaçak yapılarla birlikte ve imar ıslah planları yoluya yerleşime açılacaktır. Bunun en güzel kanıtı dünya literatürüne girmiş olan Sultanbeyli örneğidir. Alacağını Unutmak GÜMRÜK Birliği sonrasındaki ilk beş yılda Türkiye'nin dış ticaret açığı tam 117 milyar doları buldu. Bunun 62 milyan Avrupa Birliği'nin on beş ülkesiyle yapılan ticaretten. Gümrük birliğini tamamlamış olmanın sonucu olarak AB'nin üçüncü ülkelere ilişkin dış ticaret politikasına uyma zorunluluğu yüzünden oluşan açığın da ayrıca hesaplanıp bu tabloya eklenmesi gerekiyor. Gümrük birliği tamamlanırken ilk yıllarda Türkiye'nin uğrayabileceği sıkıntıları ve zararları karşılamak üzere Brüksel'ce vaat edilen telafi parası ise yaklaşık 4 milyar doları bile geçmiyordu. Miktarın azlığı biryana, asıl acıklı olan, bunun bile AB'ce Ankara'ya ödenmemiş olmasıdır. Üstelik, ödenmemesi için bin dereden su getirilip bir yığın onur kırıcı söz edilerek türlü koşullar ileri sürüldüğü halde. Türkiye'yi yönetenlerin bu konuda yeterli kavga verdiği söylenebilir mi? örfez Savaşı sayesinde petrol yataklarıyla dolu topraklannı elde tutabilmiş ve saltanatlarını korumuş olan Arap şeyhlikleri, o savaş boyunca Türk ekonomisinin aşağı yukarı 8 milyar dolarlık bir gelirden yoksun kaldıgını görüp bunu tazmin etme sözü vermişlerdi. Vaat gereği verilenler ise topu topu bir milyar bile değil. Savaş sonrası dönem boyunca Türk ekonomisinin uğradığı zararın da toplam 3540 milyar doları bulduğu hesap ediliyor. Ülkeyi yönetenler, büyük müttefikten ve onun koruduğu zengin Körfez emirliklerinden vaat edilenleri alabilmek için yeterince didinmişler midir? vrupa Birliği'nin ne zaman nereye varacağı belli olmayan tam üyelik müzakerelerine başlamak için bile istedikleri bitmek bilmiyor. Kıbrıs'ta ödün üstüne ödün verilmesinin sağlanması başta olmak üzere. Türk tarafının karşı tarafa yaptığı açılımlar bir türlü yeterli sayılmamakta. Peki, Ankara AB'lilerin yakasına sarılıp da "Adada çözüm olabilmesi için asıl siz üstünüze düşenleri yapıyor musunuz" diyebilmiş midir? Brüksel, Kuzey Kıbrıs'taki devlet gerçeğini kabul etmek ve böylece Güney'in çözüme yönelmesini sağlamak için gerekeni yapmaya zorlanabildi mi? Çözüm istekleriyle büyük çelişki oluşturan temelsiz ve insafsız ambargoların sona erdirilmesi AB'den güçlü biçimde ve ısrarla istendi mi? akkına böylesine kayıtsız kalmak olmaz. Bu halkın alnında "enayi" yazıyor? "Ağlamayan çocuğa meme vermezler" diyen de bu halk değil mi? Hatta, ağlamak ne demek? Hakkını istemek için, başı dik, kavga etmek gerekmez mi? kadınlaryağmurvekuşlar I K A H mar planlannın sonucunda çoğu kez ortaya çıkan imar rantı ya da mevcut rantın azalması ya da yok olması olgusu ülkemizde her zaman tartışılan bir konudur. Zaman zaman basında görülen inıarla geien büyük rant ya da imar hakkının gasbı gibi haberler yalnız ülke ya da kent sakinlerinin değil, hukuk ve yargı organlanmızın da kafasını karıştırmakta, çeşitli plan yapan kurumlan suçlayıcı ya da öven yorumlar yapılmaktadır. Ancak bu yorumlann ne kadannın doğru, ne kadannın yanlış olduğu tartışma götürür. özellikle, şunu bclirtmekte yarargörmekteyim: Hangi kademede olursa olsun, başka bir deyişle bir plan, ister bir bölge planı ya da bir kentin nâzım planı ya da uygulama imar planı olsun kamu yarannı koruyan ve planın kapsadığı ülke topraklarının yine başta kamu yararı adına işlevlendirilmesine olanak sağlayan bir araçtır. Aynı zamanda bu araç bir yasadır vc her birey bu yasaya uymak zorunda olup, bu yasanın kendisi için de yararh olduğuna inanması gerekir. "Kendi içinde yarariı" olduğuna inanması için de, birey, planın hazırlanmasında etkin rol almalıdır. Temsili demokratik rejimlerde "Etkin rol almadan amaç", bireyin temsilcileri yoluyla ve sivil topluın örgütleriyle planlamayı etkilemesidir. Kuşkusuz bu planların büyük bir bölümü halkın temsilcisi olan yerel yönetimlerin meclislerinden, yani halkı temsil eden bir birimden onay alır. Ancak, uygulamalar izlendiğinde her zaman bu sürecin doğru çalıştığı ve her onayın çeşitli nedenlerden dolayı toplum yararı yönünden yerinde olduğu iddiaedilemez. Dolayısıyla yeni hazırlanan "imarveşehirleşme" kanun tasarısında plan denetim komisyonlan oluşturulmaktadır. Bu komisyonların görevi, ilgili idarelerce yapılan veya yaptırılan imar • planlarını onaylamadan önce mevzuat, teknik yeterlilik, planların kademeli birlikteliği ilkesi, şehircilik ilke ve planlama esaslan ile toplum ve kamu yaranna uygunluk açısından denetlemek olacaktır. Amaç, plan onayımn daha sağlıklı ve daha bilimsel olmasını sağlamaktır. Görüldüğü gibi, kamu yararı bir planlamanın temel amacı olmaktadır. Kuşkusuz kamu yarannın sağlanmasındaki yöntemler, yakJaşımlar ve planlama modelleri ülkelerin ekonomik yapısıyla da yakından ilişkilidir. 3194 sayılı imar Yasası'nın 18. maddesinde planlamayla meydana gelen değer artışı karşılığında ve sosyal ve teknik altyapı gereksinmelerinin karşı lanması amacıyla özel mülkiyetten yüzde 35 oranında "düzcnlenıeortaklık" payının alınnıası, ülkemi/.de kamu yarannı gözetmeye yönelik en cıddi kanıttır. Bugünkü planJanıa modelimizde, mülk sahibine arsanın arta kalan kısmından imar hakkı verilmektedir. Arta kalan kısım, verilen imar hakkıyla büyük bir rant getirebileceği gibi, mülk sahibinin arzuladığı ranttan daha az bir rant da getirebilir. Düzenleme alanı içinde ortaya çıkan bu rantın mülk sahipleri arasında eşit paylaşılmasıyla ilgili dünyada bazı sınırlı yaklaşımlar vardır. Ancak, planlama sonucunda az ya da çok bir biçimde bu rantın oluşacağı ve bu rantı hele bizim gibi ekonomik modellere sahip bir ülkede eşit biçimde paylaştırma olasılığının bugünkü yasalar koşulunda olmadıgı da bir gerçektir. Yukarıdaki saptamanız ister istemez planlama işlemiyle bir rantın oluştuğu ve bu rantın mülk sahipleri arasında plan gereği eşit biçimde paylaşılamadığını anımsatmaktır. Dolayısıyla, bazı mülk sahipleri planlamadan hoşnut olacak, bazıları da planı ister istemez olumsuz Sonuç Göç alan kentlerimizdeki nüfus artışı ve gelişmiş kentlerdeki yapılaşma eğilimleri yeni yerleşim alanlarının planlanmasına doğal olarak ülkemizde de neden olmaktadır. Hazine ve özel mülkiyete ait arazilerin yerel yönetimlerce en kısa sürede çevresel koşullar koşutunda planlanması sağlıklı bir kent gelişmesinin vazgeçılmez öğesidir. Kuşkusuz arazilerin imara açılmasıyla bir rantın oluşacağı açıktır. "Rantoluşacak" veya bir arazinin "salt üstgelirgnıbu" için imara açılıyorgerekçesiyle yeni yerleşim alanlan açmayalım diyemeyiz. Önemli olan, yukanda değindiğim gibi imarla elde edilen raııtııı, serbest piyasa koşııllannda bugünkünden daha fazla kamu yaranna dönüşebilmesidir. Yerel yönetimlerin daha şeffaflaşması, vergi reformunun ve vergi denetiminin sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesi, yerel yönetimlerle ilgili harç saptama mevzuatının değiştirilmesi gibi enstrümanlarla (araç) söz konusu rantın daha fazla kamu yaranna dönüşmesi sağlanabilir veya yasal düzenlemelerle imar haklannın hamur edilmesi ve bu haklanıı paydaşlar arası bölüşümünde kamu payı oranıııın yüksek tutulmasıöngörülebilir. Yazımın başında değindiğim yeni planlarla ilgili "yanlış" veya "doğru" tartışmaların önüne bu arçların yardımıyla geçilebılır kanısındayım. Ülkemizde bir avuç toprağın dahi plansız kalmaması umuduyla... i Tcl: V A Y ı n cı I aks: 5 1 2 0 2 1 2 5 1 2 42 | y 30 YIL SONRA GENÇLİK NE ISTIYOR? Gökçe Fırat Sol'un sol korkusu Erkin Yurdakul Cençlik ne isliyor? Denız Geımij Gençlik ve antiemperYalist kavgası Doğan Avcıoğlu Gerilla Sunay Akın Bir gün Deniz Gezmİ5 vapuru da olocak bu ülkede Ytlmaz Yeşildağ Yürekleri yüreğimde mühürlü Utku Umut Avrupa ırkçılığı yeni mi öğreniyor? Guneş Ayas Arafat:Bayrağımız Kudüs'e dikilene dek Özgür Billur Fransa Sağın iki saallo Miller'e leslim ettiği ülke Yıldınm Koç Bağımsızlık mücadelemizde yammızdo Botılı sendikalar yok Arslan Baser Kafaoğlu Özelleşme güzelleşme mi? Inan Kahramonoğlu Ordu Tayyip'e iklidar yolunu kapadı Kuzoy Fırat Kesijen Yollar: idam sehpasında olmak mı, fahişe olrnak mı? Ittanbul: (0212) 293 72 92 245 61 30292 73 00 WWW.lUrKSOIU.Org Ank«r«: (0312) 232 46 22 lzmir:(0232) 465 10 37 Oanlzll: (025a) 242 25 59 aposta: lurksolu@holmaıl com 3.sayı bayilerde 750.000 TL DVPKDV7. )'Ü/,SÜ/.DÜR O, TEKCÖ/.l.VSANMA, Kl'l'AI' KORSANINA SAKIN AI.DANMA, KANMA Bilinı ve Kdcbival Esvri Sahiplvri Mesk'k Birliği (BKSAM) y y liş, güzel bir yaz günü evde oynuyormuş. Birden, ^r Şf kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan yanına sokulmuş. "Geç kalacağım!" derken, saatine bakıyormuş. Meraklanan Aliş, tavşanın peşine düşmüş. (Follow the white rabbit.) Ve onu, bir çitin içine girerken görmüş. Aliş, tavşanın ardından çite girmek istemiş..? Fakat, adımını attığı anda ürpermiş! Kapkaranlık dipsiz bir kuyuya düştüğünü hissetmiş. Aşağıda ne olduğunu görmek istemiş..? Ama her yer karanlıkmış, hiçbir şey göremezmiş! Sonunda Aliş, kendini bir sokakta bulmuş. Orada, üzerinde alttn bir anahtar bulunan, küçük bir kapı fârketmiş :) Aliş hemen bu kapıyı açmış..? Ne yazık ki; kapı çok küçükmüş, Aliş oradan geçemezmiş. :( O zaman ağlamaya başlamış Aliş :((Ağlamış, ağlamış, ağlamış... Sonra birden, masanın üzerindeki küçük şişeyi görmüş. Üstünde "Beni için" yazıyormuş. Aliş, şişeyi yansına kadar içmiş... Ve küçülmeye başlamış??? Küçülmüş... küçülmüş... küçülmüş. Sonunda bir karış oluvermiş. " Küçülmeden önce döktüğü gözyaşlarıyla bir su birikintisi oluşmuşmuş; Aliş onun içine düşmüş. Sürüklenerek, şişenin içine kaymış ve kilidin deliğinden geçmeyi başarmış. İki ördek bir fare, ona eşlik ediyorlarmış... Aliş, su birikintisinden çıkmış ve kurumak için koşmaya başlamış. Güzel bir bahçeye varmış. Orada ağaca tünemiş kırmızı renkli bir kedi varmış. Tam onla konuşacakken, yumuşak bir ayak sesi duymuş Aliş..? Neyse ki; gelen, Tavşan Kardeş'miş. Aliş'i görünce durmuş... Ondan, "kendisine bir çift eldiven" getirmesini istemiş. Ve ürkek Aliş, onun gösterdiği yöne gitmiş... Aliş Harikalar Diyarında ...Hangi yöne??? Aliş'in gitmcsini istediğlmiz yön, o yön değil! Tiner çekip hayal alcnılcriııe dalnıak, sokakta yaşayan çocuklara yaşadıklarını unutturabilir. Ama sadccc bir süreliğine... Ocrçekler sandtğımı/.dan daha acı! Hu toplumsal görevi bizinıle paylaşmak için lütfcn üye olun Umut Çocuklan / bu ilanı ücretsiz yayınloyan basın kurulutlarına le}okkur eder. UMUT ÇOCUKLARI DERNEĞİ T«l: +90 212 245 67 47251 25 38 www.umutcocuklari.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle