18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I2MAYIS 2002 PAZAR •••• CUMHURİYET SAYFA HABERLERtN DEVAMI 19 «UNCEL CUNEYT ARCAYUREK I tuştarafı 1. Sayfada w Han m'dan çok, yıllardan beri Başbakan Ece- r'e "yakıniığı" ile tanınıyor. "ftahşan" kitabının yazan Mehmet Çetinguleç ise Eiaşsakan'dan çok, Rahşan Hanım'ın yakını biliniyor. Eeevrt'tn görevden ayrılıp ayrılmayacağını veya ne z ^ r r a n aynlacağını irdeleyen demeçlere, bilgilere bu TaTpnmnlnnn ışığında eğilmek gerekiyor. Bıa'nınki düz bir haber. Ecevit'in Elbette koşullar Lrygen olsa 'bırakmayf düşünürüm" dediğıni yazıyor. Ç«tingüleç ise Ecevit'in satır aralarında verdıği me- "analiz" ederken "Çekilmem sorun yaratmasa ş koşa bırakınm" sözündeki anlamı "Bir dahakı çinlere katılmama olasılığı güçlü" diye ozetliyor. Âralize esinti kimden geldi; Ecevit'ten mı yoksa eçinden mi, kestimnek zorlaşıyor! Hasan Cemal dün Güncel'dekı kaygıyı paylaşarak; "(Baîbakan'ın) Iradesı dışındaki sağlık nedenleriyle safıneden çekilebilir" diyor. Ne yazık kı; ne Başbakan, ne eşi ne de iş çevrele- rû ne siyaset adamları, ne de medya, böylesine güç- lü bir olasılığa kurumlannı da partilerini de hazırlamı- yor. Kaderciliğe teslim olanlara özgü ruhsal hava içın- d e Ecevit'in görevı bırakmasındaki -tabii kendilerine uygırı- sakıncalan yineleyıp duruyorlar. Oysa, Ecevit'in sağlığı her an kırmızı alarm verebi- lir Şayetçağdaş demokrasilere özenıyorsak; bir Baş- bakai'ın "ıradesı dışında" görevi bırakması olasılığı öoceikle göz önünde tutulmalı ve Ecevit sonrası "yu- muş&kbirgeçişle" hazırlanmalı, değil mi? Ama: Efendilerimiz nerede, gerçekçi böylesı bir görüş nerede? Eski Derviş, yeni Derviş Siyasal alanda Ecevit'in demeçlen kadar, hatta da- ha da fazla ilgi çeken Kemal Derviş oldu. Derviş; son aylara kadar (IMF ile koşut) verdıği de- meçlerde "seçımin ağza alınmasına tahammül ede- nrûyordu. N e zaman ki "Artık seçimi çok fazla ertelemek doğ- nı değil" dedi; seçim tarıhinın belırlenmesinden söz etti. Aman efendim aman, siyasettanrılannın şimşek- lerinı üzerine çekti. Üstelik Bay Derviş'in "makul birgerekçesi" de var- dı. IMF'nin olurunu almadan hıçbir konuda konuşma- yan Derviş, "Seçim tarihinin belli olması, belirsızliği azaltan birolaydır" dedi, dınleyen yok! Düne kadar el bebek gül bebek muamelesi gören (kurtar bizi baba) Derviş'e bir ikı gündür vuran vura- na. Ecevit bile DSP'ye çağırdığı Derviş'i gözden çıkar- mış. öyle görünüyor. Asıl karşı çıkış, Başbakan Ecevit'in görevden aynl- mak için gerekçe gösterdiği, iktıdar partilerinin, (ya- kın günlere kadar erken seçim ısteyen) TÜSlAD'ın sa- nldığı aynı koşuttaki bir neden yine sahne aldı: Erken seçim ekonomiyi yeniden krizlere sürükler! Ne var ki bu tartışmada nedense uzerinde fazla du- rulmayan bir "nokta" dikkat çekiyor: Başbakan, erken seçimi reddederken görevden aynlmamasındaki hikmeti, hukümet değişiklığindeki oianaksızlığı ekonomınin bozulma olasılığına bağlıyor. Yakın günlere kadar erken seçimin hatta seçımin ağza alınmasını tehlike sayan Kemal Derviş ise Ece- vit'e şu sözlerle karşı çıkıyor: "Seçim de olur, değişiklikler de olur. Ama bu eko- nomiyi rahatsız etmez. Seçimi ekonomiyi yıkabilecek bir tehlike görmüyorum. Türkıye'de dengeler oturdu artık." Derviş, ekonomik dengelerın oturduğunu söyleye- rek, sanınz erken seçimi yadsıyanların (ya da seçim- den korkanlann) elinden önemli bir kozu aldı. Görevini tamamladığını öne sürerek istifa edeceği söylenıyor. CHP mi, AMAP mı, yoksa üniversite mi? Bakalım! Zenginin parası züğürdün çenesiniyorar • Baştarafı Arka Sayfada hangı kuluyum. Ben kapı- kuluyum kapıkulu! Kımse Şakir Bey'e yanıt vermedi, sadece çaycının çırağı önüne taze bir çay bı- raktı. - Müessesenin hediyesi. Kimya mühendisi Erdal'ı personel müdürii çağırmış- tı. Sabah sabah yapılan bu çağrmın pek hayra alamet olmadığını sezen çiçeği bumunda mühendıs Erdal yüreği çarparak ofisten çık- tı. uzun koridoru geçti ve personel müdürünün odası- na girdi. Personel müdürii orta yaşlı babacan bir adamdı. Sıkıntılı olduğu belliydi. Erdal'a yer gösterdi ve çay söyledi. Erdal avuçlan ter içinde bekliyordu. Çay ge- lir gelmez personel müdü- rü söze başladı ve "talep azüğından ötürü firetim yıpamadıklarını. bu ne- dtnle işi küçültmek zo- ruda kaldıklanm" söy- ledi. Erdal kapının önüne kooduğunu anlamıştı. Bir an gözleri karardı, kendini loparlamaya çalışırken. per- sonel müdürünün önünde dıran gazetenin manşetine gczü takıldı. Ve bir anda kmdini. her şeyi unutmuş, sadece manşeti tekrarlarken buldu: •*Fatih Terim her yıl için iki milyon dolar ala- ak! Fatih Terim her yıl İÇD iki milyon dolar ala- c*T Personel müdürii sürekli aynı sözleri tekrarlayan Er- dal'm bir an aklını kaçırdı- ğını sandı. genç adama "sa- kin olmasını, hayatın her zaman beklenmeyen sürprizlerle dolu olduğu- nu" 1 söyledi. amacı bir an önce odasından çıkmasını istediği Erdal'ı biraz olsun yatıştırmaktı. Mühendis Erdal onun bu sözlerini duymadı bile, her şeyi unutmuş gibiydi. göz- lerinin önünde sadece tek bir görüntü vardı; göriin- tüde babası ders çalışmayıp futbol oynadığı için onu cezalandınyor ve çok sev- diği topunu bıçakla param- parça ediyordu. Ve Erdal hiç durmadan tekrarlıyordu: "İki müyon dolar, iki milyon dolar...*' Sonunda genç mühendis odadan çıktı ve personel müdürü derin bir nefes aldı. Aynı saatlerde biri film yönetmeni, diğeri müzikçi iki arkadaş konuşuyorlardı: "İki milyon dolara iki film yapılır", " O da bir şey mi, dünyanın en iyi or- kestrası kunılur". Hayal kurmak iyiydi, sonunda sinema yönetmeni olan "Zenginin parası züğürdün çenesini yorar- mış" diye çok bilgece bir laf etti ve konuşmaya nok- ta koydu. Herkes işine gitti, gün bitti. [email protected] Otfrac şeref tribününü terk etti • PARİS (Cumhuriyet) - Fransa'da dün gece yapılan kupa maçı finalinde tribünleri dolduran bir grup styircinin Fransa Ulusal Marşı'nı yuhalaması üzerine Fnnsa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac şeref tribününü tak etti. Fransa Futbol Federasyonu Başkanı Claude Siaıone, seyircilerden tepkilerine son vermesini istedi. Sinone seyircilere, "tezahüratlar sona ermezse mıçın başlamay r acağr" uyansında bulundu. Ddia sonra izleyicilerin tezahüratlan kesmelerinin artndan Chirac yeniden şeref tribünündeki yerini alıken fuıal maçı gecikmeli olarak başladı. Rauf Denktaş'a tam destek• Baştarafı 1. Sayfada ye'nin daha aktif, Denktaş'ın uz- laşmacı olması gerek" yönündekı sözlen. Ece\ it ve Cem"in tepkısini çekti. Başbakan Ecevit. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı Oran Sı- tesi'ndeki evinde kabul ettikten sonra hükümetin Denktaş'ın arka- sında olduğunu \urgulayan bir açıklama yaptı. Ecevıt. Basın Müşaviri Cem A> - cı aracılığıyla kendi el yazısıyla yaptığı açıklamada "Sayın. Denk- taş, Kıbns Türklerinin haklı da- vasını büyük bir dirayetle anlatı- yor. Fakat, Sayın Denktaş'ın iyi niyetle başlattığı yüz yüze görüş- me sürecine şinıdiye kadar Rum tarafından herhangi bir olumlu katkı gelmedi*" dedi. Rum tarafı- nın bu tutumuna devam etmesı ha- linde kaçınılmaz olarak Rumlaruı ve Türklerin kendi yollanna gide- cekleri uyansında bulunan Ecevit. şu görüşlere yer verdı: "Herhalde KıbrısTürk'ünün bağımsızüğın- dan ve özgürlüğünden herhangi bir ödiin bekJenmemelidir. Kıb- rısTürk'ünün kaybı,Türkiye'nin kaybıy la eşanlamlıdır.Türkiye de elbette bunun bilinci ile hareket edecektir." Denktaş da göriişmenin ardından gazetecilerin sonılarını yanıtladı. Kendisinin Rum tarafına sunduğu 29 Nisan tarihlı belgenin Yılmaz ta- rafından okunmadığının anlaşıldı- ğını söyleyen Denktaş. ''SayınYıl- maz bizimle temas etmiş olsaydı değerlendirmesinin gerçekçi ol- madığını görecekti" eleştirisinde bulundu BM Genel Sekreten Ko- fi Annan'ın adada iki eşit tarafa da- yalı bir ortaklıktan söz ettiğıne işa- ret eden Denktaş, "Biz, biri diğe- rine tahakküm etmeyecek, iki eşit taraf olarak yeni bir ortakbk kurmaya hazırız ve bunu söyle- Ankara 'çözüm'dedi AYHA.N ŞÎMŞEK ANKAR.\ - Kıbns görüşmelerinde Rum yöne- timinin takmdığı olumsuz tutuma karşınTürk tara- fı masadan kalkmıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ra- uf Denktaş'ın Ankara temaslannda göriişmelerin "kararlılıkla" sürdürülmesi kararlaştınldı. Denk- taş, 29 Nisan'da sunduğu çözüm belgesi temelinde önerilerine devarn edecek. AB üyesi ülkeler de. Rum yönetimini çözüme yöneltmek için öneriler konusunda aydınlatılacak. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 14 Mayıs'ta adaya yapacağı ziyaret öncesinde Türk tarafı kap- samlı bir durum değerlendirmesi yaptı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Bülent Ecevit ile görüşmesinin ardından, Dışişleri Bakanı tsmail Cem ve üst düzey bürokratlar ile Kıbns gö- rüşmelerinde gelinen aşamayı masaya yatırdı. Yak- laşık 3 saat süren toplantıda, gelecek dönemde iz- lenecek politika da belirlendi. Diplomatik kaynak- lardan edinılen bilgilere göre toplantıda öne çıkan değerlendirmeler şöyle: GÖrİİ$melere devam: Rum yönetımine ile- tilen 29 Nisan belgesiyle görüşmelerde Türk tara- fınuı eli daha da güçlendi. Bu belge, gönderildiği çoğu Avrupa başkentinde de olumlu karşılandı. Türk tarafı çözüm anlayışıyla hareket ediyor. Belge teme- linde ortak bir vizyon oluşturmak için kararlılıkla görüşmelere de\>am edilmeli. Rum tarafı çözüme yaklaştınlmava çalışılmalı. Avrupaya ikna: Çözüm için AB'nin yakla- şımını değiştirmesi gerekiyor. Rum tarafı çözüm olmadan da üye olacağı yönünde teş\ik edildiği için adım atmamakta direniyor. AB üyesi ülkeleri bu konuda aydınlatmak için her türlü olanak kullanıl- malı. AB, Rum yönetimine otomatiküyeliğin olma- yacağı yönünde mesaj vermeli, çözüm için adım at- maya teş%'ik etmeli. Denktaş'a destek: Ankara. Denktaş'ın doğ- ru yolda ılerledığinı düşünüyor. Türkiye'nin tutu- munda herhangi bir sapma olmayacak. Denktaş'a verilen güçlü desteği sürdürecek. Annan'a mesaj: BM Genel Sekreteri'ne ada- ya yapacağı ziyarette, 29 Nisan belgesi aynnulı ola- rak anlatılaeak Annan'a, Türk tarafının çözüm öne- risinin. kendisinin 12 Eylül 2000 yılmda yaptığı ve çözümün parametrelerini ortaya koyan açıklama çerçevesinde olduğu anlatılaeak. Annan'dan ortak bir vizyon ve zemin oluşturulabilmesi için Rum tarafı uzerinde etkide bulunması istenecek. mek suretiyie büyük bir açılım yaptık. Rumlar bu açıhmı değer- lendirmiyorlar" dedi. AB'nin Gü- ney Kıbns Rum Yönetımi'ne uz- laşma olsa da olmasa da "Biz sizi AB'ye alırız" yönünde garanti ver- diğinı. bunun da adadaki uzlaşma- yı engellediğıni söyleyen Denktaş. kendisinin sunduğu 29 Nisan tarih- li belgenin yabancı diplomatlarca bile uygulanabilir ve gerçekçi bu- lunduğuna işaret etti. Denktaş. "Sayın Yılmaz, yabancı diplo- matların 'Bundan daha ilerisini Türklerden beklemek olmaz" de- diklerini ya duymamış, ya bu bel- gemizi okumamış olacak ki, bu beyanatı yapmıştır. Kendisine biz gerekli izahatı vermeye hazınz. Kendisiyle daima iyi münasebet- lerimiz vardır, kendisine saygıla- rımı sunarım" dedi Ismaıl Cem de. Denktaş ve üst düzey bürokratlar ile yaptıklan gö- rüşme öncesinde gazetecilerin so- rulan üzerine. "Hükünıetimiz, ba- kanlığımız ve benim şahsi düşün- cem açıktır. Denktaş'ın, hele böy- le bir müzakere ortamında tam olarak desteklenmesi gereğini bi- liriz ve Denktaş'ı gerçekten de başanlı bulmaktayız. Kendisine verdiğimiz desteğin aslında Tür- kiye'nin geleceğine verdiğimiz destek olduğu bilinciyle birlikte çalışmaktayız" diye konuştu. Denktaş'ın iki tarafca kabul edi- lebilir bir çözüm için müzakerele- re katıldığını ve "büyük bir dira- yet ve maharetle" müzakerelere devam ettığıni kaydeden Cem, "Türk hükümeti ve Türkiye ola- rak Denktaş'ı tam olarak destek- lemekte ve hangi katkıda bulu- nabileceksek bunu yapmaya ça- lışmaktayız. Denktaş, bu müza- kerelerde tüm Türkiye'yi temsil etmektedir" dedi. Karabiırun^da 4 kaos 9 tarbsılacak • Baştarafı 1. Sayfada siz. Her şey bu boşluğun sarma- lındaydı. Kaos... Her şey ya da hıçbir şey. Talboth'un dediği gibi ne olduğu tam bilinmeyen, ancak her şeyi saran. Bir yanıyla da anlamı kav- ranıldığı anda sırla kaplanıp, başka- laşan. Bir yüze, bir bakışa, aşka, nesnelere \ e tüm dünyaya böylesi- ne sinmışken, bir an kaybolup, yok olan aynı zamanda. Yakalayamadı- ğımız anlamlar gibi, anlamsızlıkla da eşit. Yitikliğin. olmayışın kaydı. Bazen sözcüklerinde ve tavırlann- da insanlann. Şiddet yüklü drama- tik ilişkilerde olduğu kadar, mutlu- luktan uçulan en yüksek zirvede de algılanan kimi zaman. Var ya da yok arasındaki ilişki. Carl Sa- gan'ın gözüyle olmuş veya olan ya da olacak her şey... Evreni oluşturan tüm varlıklann birbirleriyle derinden uyumlu bağ- lannı içeren, bu karmaşık ama gi- zemli bir incelikle işlenmiş bağla- ra karşı, hayranlık ifade eden bir sözcük, bir kavram o. Kimileri de "düzen" ya da ter- sinin de aslında bir iktidar oluştur- masından yola çıkarak, bu gücü parçalamak için insanlığm elinde- ki tek yaklaşım olarak tanımlıyor kaosu. Bu yanıyla hayatı olduğu kadar, ölümü de tersyüz ediyor. E\Tenin tümüne kafa tutma hali bir nevi... Kaos, mitoloji ve kutsal kitaplar- da cevap olarak tasarlanan varolu- şun temel sorusundan, bazılan için bir kaçış, bazılan içinse asıl bir ya- nıt.Yaşamın kendi içinde düzenden düzensizliğe ya da bunun tam ter- sine akışına kaos diyenlerin pence- resinden bakılırsa, teslimiyet, en azından bir kabullenme de var işin içinde. Sahip olduklannı söyledik- leri olağanüstü hayatlara, ucuz tüc- car mantığıyla hükmetmeye çahşıp, çuvallayanlann halini anlatırken de kullanabiliriz onu. Kaos her şey ise hem ışık hem karanlık gibi, yaşam kadar ölümü de kapsar. Dolayısıyla sanatın ve sanatçının da sonsuz ilham kazanı- dır. Taşıdığı bilınmezlik en şehvet- li yanıysa hayatın. yine de iktidar heveslileri için "karmaşanın dü- zeni" tarifiyle çıkar karşımıza ka- os. Birkurtuluş kıvılcımının ateşle- diği yangın yeridir çünkü... Bilgi- sizliğimiz, çaresizliğimiz, kaybo- luşlanmız. hatalanmız, arayışlan- mız ya da aramayışlanmızın kurta- ncısı olduğu zamanlar. kurgulayıp ortaya çıkardığımız bir ka\Tamdır kimi zaman. Savaş yıkımı ortamın- da Bulgar oyun yazannm kaleme aldığıAlbay Kuş'ta olduğu gibi tıp- kı; DevletTiyatrolan'ndabu oyunu yöneten Gürol Tombul, manastır- da buluşan delilerin penceresinden anlatır savaştaki akıllı insanlann ya- rattıklan çılgınlıklan. Kaosu kaos- la çarpıştınr yani. Son nokta. her ı- ki halin dışında, yeni üretilen bir kaostur artık... Sonuç olarak, onun kadar hiçbir şeyi ya da her şeyi anlatan bir du- rum. sözcük yoktur evrende. Bir ka- rabasan olduğu kadar kurtancıdır da. "Kaosta hiçbir kural geçerli değüdir" demek, aslında bu kura- lın da geçerli olmadığını söylemek- tir. Yine de. "Kaos yaşam, düşler tek ülkedir sığınılaDUecek" deyıp. bizler de ütopyalanmızla bir yerin- den tutunalım hayatın. Karanlığın kaosunu iplemeden. bir gece vakti yelkenlerimizi rüzgâra açalım. Karaburun'da 30 Mayıs'ta bulu- şalım: Kâmil Masaracı'nın çizgi- leriyle, "Biz Kaosun Torunlan- yız" diyen Prof. Dr. Tolga\'arman, "Bir Kaos Ütopyası: Balıkçıymış Gibi Balıkçı Oİma" bıldınsınde Prof. Dr. GedizAkdeniz. Savaş E- mek ve diğerleriyle, kaos kazanını kaynatmak için. Üstelik kamp ate- şinde çadır kurmak da serbest... w w G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ler beyin gücümüzü de doğrudan etkiliyor. Gazeteler tiraj telaşına girince ilk başvurdukları dizi konularından bazıları şunlar olur: "Yurtdışında eğitim fırsatlan..." "Niteiikli göçmen arayan ülkelere gidiş yollan..." "Hangi ülkede ne yapılır?" Osmangazi Üniversitesı öğretim üyelerinden Prof. Muammer Kaya'nın, DİE, DPT, TÜBİTAK, OECD, YÖK ve benzer kurumların verilere dayanarak hazıriadığı "Beyın Göçü" konulu rapordan bazı satırbaşlan akta- ralım: - Gelişmemiş ya da azgelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelik beyin göçü giderek artıyor. Türkiye, beyin göçünden etkilenen ilk 34 ülke arasında 24. sı- rada. - Türkiye, her 100 eğitimli kişiden 59'unu kaybedi- yor. - Yurtdışında en çok öğrenci okutan ülkeler sıralama- sında 11'ınciyiz. - ABD'de öğrencisi bulunan ülkeler sıralamasında 9'uncuyuz. - Beyın göçünün başlıca nedenleri; düşük ücret, ge- lecek endişesi, işsizlik, yetişmış kişilerin istediği bilim- sel araştırma ortamını bulamaması. - Teknoloji ve araştırma gelıştirmeye (AR-GE) Türki- ye gayri safi mılli hasılasından yüzde 0.6 pay ayınrken Almanya yüzde 2.5, ABD 2.6, Japonya 3 pay ayırryor. Rakamlar uzayıp gidıyor... Özellikle son dönemde yaşadığımız bırbirinı çoğaltan krızler, kısıtlı olanaklaria yetişmiş gençlerin gözünü dışa çevirmesine neden olu- yor. Kızmak yerine YOK verilerine göre, Türkiye'nin ABD'de 15 bin, Al- manya'da 25 bın dolayında öğrencisi var. Son döne- me kadar Türk aile yapısının geleneksel tavrı şuydu: "Aman çocuğum eğitimini tamamla, yurda dön!" Şimdiaıleleryurtdışındakiçocuklannaçoğunluklaşu tür uyarılar yapıyorlar: "Aman çocuğum, ne yap et, oralarda biriş bul. Mem- leketin hayn kalmadü" Bu konuda sağlıklı ıstatistik yok ama, yurda dönen- lerin çoğunun da bir süre sonra yeniden yurtdışına dön- düğü izlenımi ağıriıklı. Cumhuriyetın ilk yıllarında yurtdışına eğitim için gi- denlerın ortak amacı şuydu: Binm zamanda olabılecek en sağlıklı eğitimi almak. Sonra yurda dönüp bunları Turkiye'deki öğrencilere aktarmak. Çağın gereğı eğitim kurumlannın oiuşması- na katkıda bulunmak... İlk bölümde aktardığımız veriler, bugün böylesi he- deflenn olmadığını. gençlerımizin ülke yöneticilerinin yönlendirıci politikalar üretememesinin de etkisiyle, ÖP- celikle kendisinı kurtarmayı düşündüğünü gösteriyor. Konunun bir başka boyutu daha var: Türkiye, yurtdışındaki Türkler politikasını oluştura- madı. Dünyanın değışık coğrafyalarında 4.5 milyonu aşkın Türk var. Bunların da önemli bir dilimi, bulunduğu ül- kede tutunmuş, orta düzeyı yakalamış insanlar... Yurt- severlığin ölçeği olmaz. Adamı alete takıp, kaç doz yurtsever olduğunu saptayamazsınız. Ne var ki, yurt- dışında sivrılmiş kışılenn Türkıye'ye bakışlarını dikkate aldığımızda lyimser olmak zor. Türkiye'ye yönelik plan yapan ülkelerin yer yer bu planlarında Türkleri de kul- landığını görüyoruz. Beyın göçünün yanı sıra beyin erozyonunun da yaşandığı, deyim yerindeyse göçle erozyonun biıieşıp "göçezyon" gibi birtanımın ortaya çıktığı söylenebilır ama, hemen o kişilere kızmak yeri- ne, şu soruyu sormak gerekiyor: - Yurtdışında bir Türk dıasporası yaratmak için Tür- kiye ne yaptı? Yurtdışında yaşamayı seçip, sağlıklı arayış içinde olan pek çok ınsanımızın da bunu büyük ölçüde kendi çabalanyla ve el yordamıyla yaptığını görüyoruz! [email protected] SAYISALI İKİ KISİ TUTTURDU Haber Merkezi - Sayısal Loto'nun bu haftaki şanslı numaralan 1,13,16,42,44 ve47'yi bilen 2 kişi, 302 mil- yar 811 mih/on 450 biner liranın sahibi oldu. Çekilişte, 5 bilen 315 kişi 1 miryar 796 mıh/on 750 biner, 4 bilen 19 bin 961 kişi 14 milyon 200 biner, 3 bilen 417 bin 527 kişi ise 1 milyon 350 biner lira ikramiye kazandı. KUPA KAPSAMA ALANIMIZDA! # • ' KORE'DE TURKCELL HATLI TELEFONLAR ÇALACAK. Turkcell. Miili Takım taraftarlarını Kore'de de yalnız bırakmıyor. taraftarın desteğine destek katıyor!.. Turkcell'in yaşatacağı bir ilkle daha. heyecanınızı ve mutluluğunuzu sevdiklerinizle paylaşabileceksiniz. I Her zaman. her yerde. HEP BERABER. TURKCELL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle